Yeni Üyelik
21.
Bölüm

İhtimaller

@saturnsring

 

 

Merhabalar 🌻

 

 

Fikir ve görüşlerinizi için yorum bırakmayı unutmayın ☀️❣️

‘Endişelendirdiğimiz için üzgünüm Alp, Kevin korktuğu için biraz büyütmüş’

Gözlerinin odağı bir türlü beni bulmazken çok uzakta bir yerde olduğunu hissedebiliyordum. Baktığı yer ile gördüğü yer arasındaki fark dışarıdan açıkca belli iken onun nasıl bir yere dalıp gittiğini tahmin edemiyordum.

‘Alışkın olduğum bir duygu’

Çok sonra duyduğum sesi hemen yanında olmasam asla duyamayacağım tondayken direk bana söylemediğini fark ettim. Kendi içinde bir yerde cevap veriyordu. İlk defa ben gittikten sonra burada neler olduğunu merak ettim. Annemlere onun bana ulaşmasını istemediğimi açıkça belirtmiştim bu yüzden ben dönüp onu görmeyi seçene kadar habersizdi benden.

‘Alp iyi misin?’

‘Çok iyiyim sadece bir an gerçekten yine gittiğini düşündüm. O adam seni anlıyormuş ya bu seferde onunla beraber gittin sandım. Kevin arkadaşının babasının nasıl tehlikeli olduğunu anlatıp durdu ama benim aklımdaki tehlike başka bir konuydu.’

‘Alp konuyu Andrei ile nasıl bağlaştırdın bilmiyorum. Sanırım siz birbirinizi önceden tanıyorsunuz ama ben aranızdaki şeyi bilmiyorum.’ İkisininde tavırlarından bunu anlayabiliyordum ama ilişkilerini çözemiyordum. ‘Ayrıca bir erkek için kimseyi yarı yolda bırakmam burada bir iş yapıyoruz ve aynı hatayı tekrarlamama gibi bir kararım var yani gidecek olsam bile meseleleri çözüp giderim’

‘Konu gerçekten burada ki işe duyduğun bağlılık mı? Normalde takvimin daha dolu olmalıydı ama sen her şeyi boşaltıp burada kalıyorsun. Arkadaşların geliyor gidiyorlar son haftaya kadar sabit burada kalan yok. Kevin’da kendi halinde işini yetiştirmeye çalıştığına göre sen tam olarak neden buradasın. Geçmişte ne olduğunu bilmiyorum bildiğim tek şey terk edildiğim o yüzden bu sefer samimi olamaz mısın?’

Terk edildiğim kelimesine takılmamaya çalışıyordum. Karşımda duran halinin bir cevap beklediği belliydi ama bende de yoktu bu sorunun cevabı tüm programımı boşalttığım ve burada durduğum su götürmez bir şekilde gerçekti. Hakkımda dolaşan dedikodu haberlerini normal şartlarda görsem deli gibi çalışırdım ama şimdi burada durmuş ev sahibi gibi gelen arkadaşlarımla ilgileniyordum.

‘Andrei ile babamın bir bağı var ben uzaktan tanıyorum sadece bir ara beraber iş yaptılar ama şuan ayrılar’ benim sessiz kalışımdan rahatsız olduğunu asla saklamayan bakışları ile merakımı gidermek için söylediklerini duymak bana iyi gelmiyordum. Hem de böyle bir anda.

‘Alp’

‘dün gece yeterince yoruldum. sonra konuşalım belki kendini bana da anlatabileceğin kadar güvendiğin bir anda.’ Gözleri ardımda bir noktaya takılırken onun baktığı yerde gördüğüm adamın gülümsemesine karşılık veremedim.

‘Yada hiç konuşmayız nede olsa senin çözüm yolun bu kaçmak falan. Ama ilginç yani iki günde birilerine güvenebilirken yıllarca tanıdığın bana güvenemedin’ buda bana yeter gibi bitirdiği cümlesinin ardında yaslandığı yerden ayrılıp arabasına yöneldiğinde olduğum yerde hareket edemiyordum.

İçimde bir yerlerde bir enkaz hissediyordum. Gittiğim zamanı aklımdan geçirirken onu terk ettiğimi düşünen sesi bir yerlerde canlanıp duruyordu. Kaçmamıştım diyebilmek isterdim ama yüzleşmekten korktuğum için kaçmıştım. Zaten üniversite için şehir dışında olduğu için kendimce bir ceza kesiyordum o zamanlar ama kestiğim bu cezanın yada yıllardır bir şekilde kendine acı çektiren bu duygunun gerçekte kimi yıprattığının farkında bile değildim sanırım.

En yakınım dediğim kişi arabasını çalıştırmadan önce birkaç saniye daha bana baktığında gözlerinin benden çok arkamdaki adama takılıyor olması ile çığlık atmak istiyordum sormak istediğim çok fazla şey vardı ama o gidiyordu. Geçmişte de sen gitmiştin diyen iç sesim ile kendime duyduğum öfke artıyordu. Onun evinden çıktığım an ile şimdi giden arabanın ardında gidip geliyordu zihnim.

‘Sana hikayenin diğer yarısını duyman gerektiğini yıllar öncede söylemiştim Ayşin’

Kevin’ın kulağıma dolan sözleri ile etraftaki diğer insanları yeniden fark etmeye başladım beni aldığı o kalkan tuzla buz olmuş gibi etraftaki herkes görünür olduğunda yutkunamıyordum bile.

‘Sessinizi duymadık ama tahmin edebiliyorum Ayşin’

‘Kev’

Saklanmak istiyordum kendimi ilk defa bu kadar çıplak hissediyordum sanki en özelim herkesin kulağına dolmuş gibi geliyordu. Ama onun kısık sesi ile söylediği şeylerin sadece benim, benim bile değil içimdeki o kızın duyması için olduğunu biliyordum. Kev onun bıraktığı boşluğu doldurduğunda gözlerim arkadaşım üzerinde dolaştı. Elimde duran yeni bilgi ile ona bakıyordum.

‘Onu terk ettiğimi söyledi’ sesim tüm bağırmak isteyen hücrelerime rağmen söylediğim anda bambaşka bir boyut kazanacak o kelimeyi fısıldadığında arkadaşımın bu fikri zaten bildiğini yüzünden okuyabiliyordum.

‘Ayşin’

‘Biliyordun’

‘Tahmin ediyordum. Sana söylemiştim benimle iletişim kurdu’ Gözlerindeki o boşluk etrafımı sarmaya devam ederken kendime gelebilmek için biraz nefes almaya ihtiyacım olduğunu hissediyordum. Bir yerde saklanıp yeni edindiğim bu his ile baş etmem lazımdı.

Adımlarımı hızlandırırken zihnimin dışarıdaki seslere sağır olduğunu hissedebiliyordum. Arabamı çalıştırırken aklımda gidebileceğim yerleri düşünüyordum. Hızla girdiğim park yerinden yine hızla çıktığımda alamadığım nefes için camı açmış olmam bile yetmiyordum. Yolun bitmek bilmek gibi uzadığı anların sonunda geride bıraktığım manzarayı görebilecek bir yerde durdum. Kendimden kaçabildiğim mesafe ile aynı oranda uzaklaşabildiğim kendi gerçeğim gözlerimin önünde akıp gidiyordu. Dalgalar durmadan kayaları dövmeye devam ederken odaklandığım tek ses olan kadar bu manzarayı izledim.

Çok kısa bir an gözlerim kayaların koyu rengi üzerinde dolaşırken aklıma üşüşen fikirler ile kendimi farklı bir gerçekliğin içinde buluyordum. Kendi kendimi kandırıp buradan gitmiş olamazdım o zaman terk edilen nasıl oluyordu bu adam. Sadece bir kez hesap sormamak için gitmiştim. Her zaman açıklama talep eden ben bir kez olsun duyduğum şeyler ile gitmeyi seçmiştim. Ne duyduğumu biliyordum dilendiğim sözler kulağımdan çıkmamıştı yıllarca. Sürekli izlediğim pies yeniden başlıyor gibi hissediyordum ama bu sefer farklı bir açıda vardı geride kalıp gerçekten terk edilmiş birisi.

Gözlerim gökyüzünün karanlığı ile halan bir adım ilerleyememiş kendim arasında gidip geliyordu. Kulağıma dolan korna sesi ile ancak kendime gelebildiğimde hemen arkaya park eden arabayı seçebildim.

Bugün ikinci kez yüzleşecek olduğum şeylere hazır değildim. Ama olduğum yerden ayrılamıyordum bile. Rüzgarın tenimi dövdüğü açıklık onun bedeni ile dolarken gözlerimi önümde tutmaya çalışıyordum. Ağlamış olduğumu görmesini istediğim son insandı.

‘Eve dön Ayşin’

‘Döneceğim zaten’ konuşmaktan ve ağlamaktan çatallayan sesim kendime bile yabancı gelirken yinede belli olmadığımı sanıyordum. Önüme doğru uzatılan termos ile ona baktığımda yüzünde ki ifadenin sabahki halinden arınmış olması aldığım nefesin sakinleşmesine sebep oldu. Üzerimdeki etkisi benim sandığımda da çoktu.

‘Sıcak çay boğazına iyi gelir birde bozuk sinirlerine’

‘Sinirlerim normal benim’

‘Basıp gitmişsin peşimden, kaç dakikadır arkada duruyorum haberin bile yok ayrıca ağladığını duydum o yüzden saklasan da değişen bir şey yok’ Sanki sürekli onun yanında ağlıyormuşum gibi bir tavırla söylediği sözler içimdeki öfkeyi tetikliyordu.

‘Demek gizli gizli beni izliyordun. Tam olarak hangi amaç ile’ Sözlerim ile kısılan gözlerini izledim tamda istediği tepkiyi veriyordum.

‘Serpil teyze sinirlerinin bozuk olduğunu söyledi diğer herkestense ben seni daha kolay bulabiliyormuşum’

‘Dün bulamadın’ Bulmasını istemiyordun diyen iç sesim ile halen önüme duran termosa uzandığımda elini geri çekti. Yeniden ona döndüğümde kapımı açtı.

‘Ayşin konuşalım mı?’

‘Tam olarak hangi konuyu’

‘Bilmem balinaların farklı özelliklerini tartışabiliriz’ Dalga geçer gibi söylediği sözlerin öfkesini gizlediğini görebiliyordum. Açtığı kapıdan indiğimde içime işleyen soğuk ile gerçekten kaç saattir hareketsiz durduğumu fark ettim.

‘gerçekten kendine zarar vermek konusunda da bir dünya markasısın’ Giyinmem için uzattığı swettshirttü aldığımda arabamın önüne ilerleyip yaslanmıştı bile. Burnumda eksik olmayan kokusu daha yoğun bir hal alırken onun yanında durdum.

‘Ne istiyorsun’

‘Sence ne istiyorum Ayşin’

‘Bilmiyorum’

‘Gerçekten bilmiyor musun? Peki şöyle soralım yıllardır buradan nefret ettiğini ima ediyorsun o zaman neden sürekli gelip gidiyorsun’

‘Ailem burada’

Anında verdiğim cevap ile gözleri üzerimde dolaşırken söylediğim şeyin inandırıcılığını düşünüyordum. Gayet doğru bir seçenekti.

‘Eve uğramadığın geceler neden geliyorsun’

Benim onu izlediğim anlarda beni görüyor oluşunun yalın gerçeğini ilk defa bu kadar net bir şekilde duyduğumda gözlerimi ondan çektim.

‘Doğduğum yer’ söylediğim şeye inanmadığım dudaklarımdan çıktığı anda kendini belli ederken onun bunu havada kaptığını biliyordum. Yinede sessiz kaldı sanırım beni ikna edemeyeceğini biliyordu yenide bana uzatılan çayı bu sefer aldığımda birazını termosun kapağına döküp ona uzattım.

‘Tahminimden soğuk bir akşam’ Çayı aldığında bir süre sessizce parmaklarımın arasındaki sıcaklığı hissetmeye devam ettim. Boğazımı yakan sıcak çaydan aldığım papatya tadı ile dudaklarım kıvrıldığında onunda çayı içtiğini gördüm.

‘Seni terk etmedim ben’ Çok sonra cesaret bulduğum ilk anda dudaklarımdan çıkan cılız isyanımı duymuştu ona bakmadan söylediğim bu fısıltı aramızdan geçen bir rüzgar ile savrulup gittiğinde kumral saçlarının dağılışını izledim. Gözleri rengini aldığı maviliklerinin koyu rengini izlerken onu izlemek bir an için kendimi başka bir anının kapısına getirdi.

‘Neden ben öyle hissettim o zaman’ benimle aynı tonlarda olan sesi kulaklarıma dolduğunda yeniden göz göze geldik. Keyifli olduğu zamanlarda sağ yanağında beliren gamzenin yerine gözlerim dalarken söylediği şeye ne demem gerektiğini düşünüyordum.

‘Ayşin hiç mi aramak istemedin beni. Yada neden üç sene hiç varolmamışsın gibi yaptıktan sonra belli aralıklarla kendini hatırlattın.’

‘Fark ettiğini neden söylemedin?’

‘Yeniden kaçma diye’

‘Sonuçta sana da gelmedim Alp’ Gelemedim diye düzelten iç sesim ile çayımı içmeye devam ettim. İkimizin de yanlış yorumladığı şeyler olduğu açıktı. Ama benim yıllardır görmezden geldiğim ihtimal beni daha çok yoruyordu.

‘ Ama benim sana gele bilmemin önünü kestin’

‘Yapmadım öyle bir şey ‘

‘Ayşin gerçekten yapmadın mı ikimize dair son hatırladığım şey yanımda uyuduğun sonrasında koca bir boşluk ile baş başa kaldığım’

‘Sizi konuşurken duydum o sabah ve inan ki yanlış anlamış olmamak için sonuna kadarda dinledim’

Konuşmanın bittiğini belli eden o derin sessizlikte orada durduğumu hatırlıyordum. Merdivenlerde oturduğum her an gözümde büyümüş en sonunda bu sessizliği kabullenip çıkmıştım evden

‘Emin misin? Sonuna kadar dinlemiş olsan ben sen uyandın mı diye bakmaya gelirken o kapıdan çıkmış olman lazım. Ama kamera kayıtlarında bunu çok öncesinde koşarak çıkıyorsun sence duyduklarından fazlası olamaz mı sessiz kalınan ilk anda duydukların bitmiş mi oluyor?’

Sonrasında devam edecek konuşmada duyduğum şeylerin nasıl farklı bir anlama kavuşabileceğini anlayamıyordum. Belki de kendini koyduğun konumu kabullendiğin için duymamak daha kolay gelmiştir diye iç sesim ile ellerimin titremesini saklamaya çalıştım.

‘Kamera kayıtları’

‘Gerçekten mi?’ Gözlerindeki bana ve sorduğum soruya inanamayan o bakış ile yaslandığı yerden ayrılıp önümde durduğunda aramızda açılan birkaç adımlık mesafe ile derince bir nefes aldım.‘Odada seni bulamadım bu lanet yerde de yoktun sonraki iki gün deli gibi aradıktan sonra aklıma geldiği için kapının önündeki kayıtlara baktım. Yıllarca da baktım mantıklı tek açıklama göremedim.’

‘Sizi dinledim Alp oyuncak diye bahsettiğin anları kafamda kurmadım bence sende dönüp o günkü konuşmanı hatırlamaya çalış’

Ne duyduğumdan emin olan tarafım benden önce savunmaya geçmeye hazırlanırken onun yüzündeki solan ifadeyi izliyor olmak içimi burktu. Bir ihtimal daha var diyen Kevin’ın sesi yıllar önceden gelip tam şuan kulağıma dolarken onun gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığı gittikçe büyüyordu.

‘Kimmiş oyuncak’

‘Ben benden böyle bahsediyordun’

‘Sana ne zaman öyle davrandım da duyduğun iki kelimeden buna inanıp burayı terk ettin?’ İsyanına kulak tıkamak istiyordum ama içimde bir yer ona çoktan hak vermeye başlamıştı bile. Gözlerimin önünden geçen sayısız anının çoğunda bana doğru uzanan eli hep varlığını gösteriyordu. O zaman dediği gibi söylediğini duyduğum iki şeye neden hemencecik ikna olmuştum ve kabul etmiştim düşünmeden.

‘Ben söyleyeyim mi gerçeği Ayşin çünkü o duydukların gibi düşünmemi istedin. Gerçeği duymaktansa duyduğun ihtimallere tamam diyip gittin.’

‘Bu kadar basit değil’

‘Bencede değildi işte o yüzden yıllardır cevap almayı bekliyorum gerçekten salona dalıp ne diyorsun diye bana hesap sorabilecekken sessizce gitmene sebep olan şey duyduğun iki kelimemi. Ama şimdi bakıyorum ve gördüklerim belki de bu kadar basitti dememe sebep oluyor’

‘Değildi kolayda değildi. Kolay olsaydı kendimi ikna ettiğim ilk fırsatta buraya gelmezdim.’

‘O zaman sebep neydi gerçek sebep, duyduklarına seni inandıran sebep neydi?’ Kendimde öyle olduğumu düşünüyordum diyen iç sesim ile ona bakmaya devam ettiğimde benden cevap alamayacağını bilen hali çoktan geri çekilmişti. Bana arkasını dönerken kendi iç hesaplaşmamın başlamak üzere dolduğunu biliyordum. Sormak istediğim sorular dudaklarımın kenarlarına ulaşmak için savaş verirken o lanet sessizliğin beni kuşattığını hissediyordum. Bu sessizlik onun dediklerini kabul ettiğim anlamına da geliyordu. Yada reddetmeye cesaretim olmadığı anlamına.

‘Bu sessizliğin içinden çıkabildiğinde yeniden deneyelim konuşmayın. Şimdi titriyorsun eve dönelim’

‘Alp’ ne demek istediğimi bilmeyen halim ile ona seslendiğimde devamı bir türlü gelmemişti.Bana konuşmam için bıraktığı anda bendeki çelişkilerin ona verecek bir cevabının olmadığını benden önce anlamıştı bile. Rüzgarın dağıttığı saçlarından ellerini geçirirken soluğunu kabullenişle inen omuzları takip etti.

‘Söyle kurban olduğum mantıklı açıklaman hazırsa söyle değilse kendi içinde iç hesaplaşmanı yap öyle söyle ben beklerim sekiz yıl bekledi bu hikaye biraz daha bekleyebilir’

‘ Aldığın cevap neyi değiştirecek’ ikimizin de etrafını sarmış olan bu durumun getirisi olan şeyleri görebiliyordum. Ama sonunda yaptığım açıklama onu haklı çıkarırsa neyi değiştirecekti bu gerçek. Aramızda uzayıp giden mesafe sekiz adım değildi sekiz gün değildi sekiz yıldı.

‘İçim soğur, belki senin için soğur’

‘İçin duyduğun iki açıklama ile soğuyacak mı gerçekten?’ Kor gibi yanan tenim bile içimin alacağı gerçeklerle daha çok dağlanacağını yansıtıyordu adeta. Yinede onun çaresiz bir şekilde karşımda duruyor olmasından kötü olamazdı sonuç

‘Sen yap belki soğur soğumazsa da bir yolunu bulurum. Dönelim Serpil teyze dünden baya korkmuştu bugünde aynı olsun istemiyorum’

Sessiz kalışım kısa bir onay gibi ikimizi vurduğunda benden önce hareketlenen adımlarını izledim bir süre arabasının yanına vardığında yeniden bana dönen bedeni olduğum yerde durduğum için bir anlığına sinirlense de çok kısa bir sürede kendini toparladı. Belki de bende gördüğü başka bir şeye sinirlenmişti emin değildi. Garip bir anın içinde duruyorduk.

‘Konuşacağız Ayşin çözene kadar konuşacağız şimdi arabana bin seni takip ediyor olacağım’

Onun yönlendirmesi ile yeniden sürücü koltuğuna oturduğumda gözlerim dikiz aynasından onun üzerinde oyalandı. Eve gidip çözmem gereken onca ihtimal vardı. İçimde ki sesin çoktan onu haklı bulduğu ihtimaller.

 

 

 

Kendinize dikat edin güzel bir haftasonu olsun😻🤍

 

 

Her akşam bu saatlerde yeni bölüm geliyor takip etmeyi unutmayın 💙

 

Loading...
0%