Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Kızıllık

@saturnsring

 

💜 merhabalar 💜
Yorum bırakmayı ve yıldız atmayı unutmayın 🌌


Defalarca geldiğim binaya ilk defa saçımdaki şapka yüzümü gizlesin diye uğraşmadan giriyordum. Zaten gizlenmek istediğim kişiden de gizlenememiştim. Hemen yanımda geldikleri yere uyum sağlamak için ring şortlarından kombi yapmış iki arkadaşımla göz göze gelmemek için bakışlarım zeminde geziniyordu.

'İlk defa böyle bir organizasyona geliyorum fazla kan dökülmez umarım'

Sen kan görmekten hoşlanmıyorsun diye az kan döktüm. Aklımda yankılan ses ile arkadaşlarımı dinlemeye devam etmeyi seçtim. İçimde ki elinde bir avuç umutla deliler gibi koşturan o küçük kızla göz göze gelmemek için uğraşıyordum.

'Kevin tabi ki de kan olacak bu sporun doğasında var'

' Rakipte tanıdık sonuçta yumuşak bir maç olsaydı güzel olabilirdi.'

Bir diğer sorunumuzda Andrei'de burada olmasıydı. Aklımda oluşan senaryoların hepsinde maalesef ki Alp kötü durumdaydı. Kolunun durumunun iyi olduğuna inanmıyordum ve hırsının gözünü kör ettiğini bilecek kadar tanıyordum onu. Bizim için ayırdığı koltuklardan onun her anını en ince ayrıntısına kadar görebilecek olmakta ayrı bir gerginlik sebebiydi. Tepkilerimi kontrol etmek zorundaydım.

'Hoş geldiniz'

Elimizde ki biletleri gösteremeden karşımıza çıkan benden bir tık kısa adama baktım. Sağ yanağında uzun zaman önce olmuş bir kesik iz vardı. Onu rahatsız etmemek için ize bakmamaya çalıştım. Ama hikayesini merak ediyordum.

'Merhaba'

Yüzümde ki gülümsemeye eşlik eden arkadaşlarım birer adım geride dururken bir an için bende gerilemek istedim.

'Ayşin hanım yerinize kadar size eşlik edeceğim'

'Aslın da biz bulabilirdik '

Eliyle hemen ön tarafı gösteren adamın beni cevapsız bırakması ile onu takip ettik ringe en yakın yerde olan koltuklara ilerlerken üst kısımlarda duyduğum uğultunun burada adeta bir cehennem kadar yüksek olduğunu fark ediyordum. Gözlerim diğer kanatta oturan Andrei ile kesiştiğinde oturduğu yerden hareketlenen adam ile derince bir nefes aldım.

'Oooo rus çarı da burda'

'Kevin'

Arkadaşımın eğlenen sesine isyan ettiğimde bize gösterilen koltuklara oturdu. Kayhan Bey ilgili gözlerle bizi süzerken Nedret hanım çoktan bu ara sıkı arkadaşı olan Kevin'ı kendi yanına çekmişti.

'Ayşin ne hoş bir tesadüf'

Gerçekten de tesadüf mü acaba ? Aklımda duyduğum andan beri dillenip duran sözler bir anlığına dudaklarıma doğru yol aldığında kendime engel oldum. üzerimizde olan gözlerinin baskısının altında hemen karşımda duran sarışın adamın keskin bakışlarının süslediği yeşillerine gülümsedim.

'Sonuçta benim evimdeyiz Andrei karşılaşmasak garip olurdu'

'Doğru senin toprakların, ancak rakibiz sanırım'

Yüzünde ki sorgulayan ifade arkadaşlarımın üzerinde bir süre gezindikten sonra bana döndü. Bir şekilde durumu anlamaya çalıştığının farkındaydım. Sosyal medyada dönene haberleri illaki görmüş olmalıydı ve yerini işaretlemek ister gibi bir hali vardı.

'Biraz öyle oldu. İlginç bir tesadüf senin bu tarz sporlara ilgin olduğunu tahmin etmezdim'

Bana anlattığı bir kaç detay dışında hakkında hiçbir şey bilmediğim birine söylemem gereken en son cümleyi en başından söylemiştim. Yüzüne yayılan gülümseme ile genişçe bir kahkaha attığında gittikçe ağırlaşan uğultu sesi ile onun bir yerlerden bu alanı izlediğini anladım. Onu gördüğü için yükselen çığlıklar bunun gerçeğin kendisi olduğunu kulağıma taşırken karşımda ki adamın gülümsemesine karşılık verdim.

'Beni tanıdıkça daha nelere şok olacaksın acaba. Şimdi yerime dönmeliyim umarım senin için seyir zevki yüksek bir karşılaşma olur'

'Olur muhtemelen Barbar'ın kaybettiği karşılaşma yok'

'Demek açık açık tarafını belli ediyorsun'

'Üzgünüm daha eski tanışıyoruz'

Dudağının kenarını parmağı ile kaşırken başı ile söylediklerimi onaylar gibi olumluca sallıyordu. Gözlerinden geçen ifadeler hızla değişirken ikimizin arasında ki mesafenin açılmasına sebep olan adama baktım. Bize yer göstermek için gelen adam ikimizin arasından geçerken bir anlığına ikimizin de bakışları onun üzerinde asılı kaldı. Açılan mesafe ile derince bir nefes veren adama yeniden döndüğümde sırtımda bir yanma hali hissediyordum.

' O zaman henüz tanışmasak ta Barbar'ı kıskandığımı söylemem çokta yanlış olmaz. Eski olmasa da yeni tanıştığın beni de destekleyeceğin anı dört gözle bekliyorum'

' Yoksa sende mi dövüşüyorsun'

Söylediği şeyin anlamını anlıyordum ama bazı gerçekler gün gibi ortadayken yalandan yere sözler verebilecek bir yapım yoktu. O yüzden ona küçük bir oyunla karşılık verdiğimde yeniden gülümsemesini yüzüne yayıldı.

'Hayır bu tarz şeyleri finanse etmek daha cazip '

'Anlıyorum'

'O zaman görüşürüz'

'Görüşürüz Anrei'

Arkasını dönüp kendi tarafına giderken ara ara bana dönen bakışları ile bir kaç dakika boğulduğum kuyuyu düşümdüm. Çoktan yerlerine yerleşmiş bana bakan arkadaşlarıma döndüğümde Kevin'ın iyice koltuğunda gömülü görmek hatasını anladığı gösteriyordu. Gözlerimde ki önleyemediğim öfke ile ikisinin ortasına otururken bir yandan da Alp'in ailesine selam verdim.

'Bu adam seviyor seni'

Nick yüz yılın keşfini yapmış gibi bir hayretle konuştuğunda çığlık atmak istiyordum. Benim yerime Barbar çığlıkları ve tezahüratları her yeri inletmeye başladığında önümüzde ki ringe çıkan hakemle gelmek üzere olduklarını anladım. Hemen yan tarafımızda ki dar kolidordan geçip ringe yaklaşan adamın yüzünü kapatan siyah pelerininin ardında ki ifadeyi göremiyordum. Sırtında ki Kartal ve Kuzgunun bir birine sarılmış bir şekilde altın rengi iplerle işlenmiş sembole bakarken ellerimin terlediğini hissediyordum. Üst kattan izlerken daha rahat olduğum kesindi.

Ringe çıktığında başındaki pelerini hızla itip önce rakibin alanına gittiğinde gerilmiş boyun kaslarından belli olan damarları ne kadar delirmiş halde olduğunu gösteriyordu. Hemen önümüzdeki ekibin arasına karışan kardeşinin de onun kadar gergin olduğu ortadaydı. İkisinde böylesine delirten şeyin ne olduğunu merak ediyordum. Bizim tarafa döndüğünde yüzünde ki ifadenin değdiği her noktayı yaktığını fark ediyordum.

'Siktir bir daha Aslancık dersem beni eve hapset Ayşin'

Arkadaşımın oturduğu koltukta dikleşerek söylediği şeye gülümsediğimde onunla göz göze geldim. Oturduğum yeri ezbere bildiği için hiç sekmeden bulmuştu beni. Yüzünde ki öfke bir anlığına kırılır gibi olsa da hemen ringin alt kısmından ona yönlendirmeleri anlatan hocasına odaklandı.

'Bu adam dün tatlı tatlı dolanıyordu mekanda'

'Şimdide öldürmek için hazırlanıyor'

'İlk defa gördüğünüz için öyle geliyor ringde böyle birisi'

'Sen daha öncede geldin mi?'

Nick'in sorusu ile gözlerimi ona çevrildiğinde yüzünde ki hayret dolu ifade ile oturduğum yerde geriye doğru yaslandım.

'Yani geldim sonuçta eskiden arkadaştık'

'Şimdi değil misiniz?'

'Bilmiyorum '

Arkadaş olmayı beceremeyecek kadar aptal olduğumuzu biliyordum. Kendimi biliyordum onu da biliyordum yada bildiğimi sanıyordum. Emin değildim ki aklıma dolmak için bekleyen düşünceler alkış sesleri ile kesildiğinde ilk yumruğu atmak için rakibini izleyen adama döndü adımları üzerinde iler geri taşıdığı vücudu ile ilk hamlesini tartıyordu. Hakemin maçı başlatması ile kendime engel olamadım öne doğru eğilirken parmağımı dişlerimin arasına almıştım bile.

Ona doğru uzanan yumruktan sağa çekilerek kurtulduğumda gözlerim ayaklarının bastığı zemin ve iler geriye giden adımlarındaydı. Sanırım yere düşeceğine inanıyordum. Yeniden gelen ataktan geri çekildiğinde bu sefer sıranın onu geçtiğini sol yumruğunun rakibinin sağ karın boşluğa indirmesinden anladım. Geriye doğru savrulan adam sanki darbe almamış gibi yeniden yumruk savurduğunda geriye doğru çekilen Alp karın boşluğuna gelen diz darbesi ile geriye doğru savruldu. Midemde başlayan dalgalanmayı tam bunda hissetmeye başladım hemen karşı kıyımızda duran yeşiller keyifle kısıldığında gerçekten de içimde ki nefrette engel olamıyordum. Aslında ikisi de yapması gerekeni yapıyordu ama bunu anlaya bilecek bir yapım şuan yoktu.

Yeniden hızlanan adımlar ile bu sefer rakibinin boynuna doğru attığı tekme ile iyice öne doğru eğildim. Sırtıma dokunan el ile arkadaşıma döndüğümde bana bakışından sakin olmamı söylüyordu ama ben çoktan o eşiği aşmıştım. İçimde büyüyen korku dehlizi ile rakibi ile benzer ağırlıkta giden darbeleri izliyordum. Sağ kaşından akmaya başlayan kan bana göz kırparken ona bir şeyler anlatan adamı dinleyen halini izledim. Yüzündeki kanı havlu ile alan kardeşi de bir şeyler anlatıyordu. İnsanlar delirmiş gibi iki tarafında ismini bağırmaya devam ederken kıvrılan dudakları ile duyduklarının onu keyiflendirdiği belli oluyordu.

Yeniden başlayan maç ile son düzlükte olduğunu biliyordum. Boğazımı yakan sıvı ile yeni bir parmağımı sıkıştırdığımda hemen yanımda duran Nick halinden memnun mırıltılar ile bir kaç fotoğraf çekmişti bile. Gerçekten de dünyanın en ilkel duygusu ile yapılan sporu izlerken biran önce bitmesi için aslında saniyeleri saydığımı biliyordum.

Ardı ardına savrulan darbeler rakibinde dişlerinden kan gelmesine sebep olurken son hamleyi beklemek sabırsızlandırıyordu beni.

'Yalnız bu adam Rus çarını tokatlar'

'Kevin şuan konumuz bu mu?'

Gerginliğim sesimde can bulurken arkadaşımın hayranlık dolu bakışları yüzüme indi. İfadesi bana kızar gibi bir hal alırken yüzümdeki ifadenin buna sebep olduğunu biliyordum. Rakibini sıkıştıran Alp ile artık oturduğum yerde duramazken yüzüne aldığı darbe ile geri çekilmeden halen saldırıyor oluşuna hayret ettim. Nefes almadan aynı bölgeye saldırmaya devam ediyordu. Bir an için bir saniyelik boşluk bıraktığında geri dönüşü aynı noktaya inen bir tekmeydi. Geriye doğru savrulan rakibi yere düşerken olduğu yerde zıplayıp turlamaya başlayan adamın yüzünün sağ tarafı kan ile yıkanıyordu adeta. Üst katta kaçırdığım her detayın bu kadar yakındayken gözüme batıyor olması ile nefesimin kesildiğini hissettim.

'Ayşin sakin ol'

'Koluma dokunan arkadaşım bende ki garipliği fark etmişti. Yüzümün aldığı hali tahmin edebiliyordum. İçimde ki korkunun önüne geçemediğim için yüzümde ki duvar ifadesinin dağıldığına emindim. Ayağa kalkmayan rakip ila kazandığı ilan edilirken hırsla savurduğu yumruğu ile dört köşeye dolaşıp duruyordu. Elinde ki havlu ile ona uzanmaya çalışan kardeşine izin vermezken zafer turuna eşlik eden tezahüratlar ile yeniden yerime oturdum. Dirseklerimi dizlerim ile buluşturur iken yüzümü de ellerim ile sakladım. Bir kaç saniyeye ihtiyacım vardı. Gözlerimin önüne getirmeye çalıştığım her görüntü biraz kızıllığa boyanırken ensemde yankılanan nefes sesleri ile nefesim gidiyor gibi hissediyordum.

Saçıma değen nefeslerin sıklığı ile kendime gelmeye çalışırken etraftaki gürültünün daha da arttığını duyabiliyordum ve bu hiçte iyi bir durum değildi.

'Ayşin'

Nefeslerinin sıklığının arasında kaybolan adım ile başımı kaldırdığım da karşımda gülen adama yumruk atmak isteyen iç sesim ile biraz önce ki yüzünde ki kanı gördüğü için delirmek isteyen tarafım kavgaya tutuşmuştu.

'İyi misin?'

Berbat bir haldeydim ama karşımda kaşındaki açıklıktan kan akarken ve dudağının kenarı şimdiden kan ile kabuk tutar gibi bir görüntüye ev sahibi iken oda pek iyi gözükmüyordu.

'Süperim inanır mısın?'

'Kan için özür dilerim ama zaferi getiren kandır derler'

'Kim der Alp gerçekten bu üstün fikir kime ait'

Arkadaşımın omzumu sıkması ile halen etrafımızda ki insanların varlığını hatırladım. Aklımda ki onca sözü geri gönderirken onun önümde oturan haline hayret ediyordum gidip kaşına bir baktırması gerekiyordu. Burada durup deli bir keyifle gülümsememesi gerekiyordu.

'Arslan kardeşim müthiş bir incelikti'

Nick hayranlık dolu sesi ile aramıza katıldığında oturduğum sandalyeyi başların da parçalamak istiyordum. Ben oturduğum yerde bir şey olacak korkusu ile kıvranırken arkadaşlarımın keyifli halleri bana ihanetti.

'Eyvallah var bir kaç numaramız'

'Abi kaşına bir baktıralım.'

'İyisin dimi'

Yeniden bana dönen odağı ile oturduğum yerden ayaklandığımda karşı tarafta bizi izleyen adam ile göz göze geldim. Benim sadece ona odaklı olduğum anların etraftaki insanlar tarafından nasıl göründüğü onun ifadesinden belli oluyordu. Aptal olmadığını biliyordum ve saklayamadığım tepkilerimin beni su gibi berrak bir şekilde gözler önüne serdiğine emindim.

'Lanet olsun'

Gerçekten lanet olsundu yıllarca ilmek ilmek yaptığım her şey bir bir yumak olup yıkılıyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Karşımda duran adamdan nefret etmem gerekiyordu benden en yakın arkadaşımı almıştı, aşık olduğum adamı almıştı ama ben halen aynı aptal duygu ile burada onun için endişeleniyordum. Aynı şekilde kendimi ele veriyordum ve bu sefer ki yıkım daha büyük olacaktı. İçimde ki her hücre umutla ışıldarken bir anda beliren kara büyünün lanetini hissediyordum.

'Ayşin' Kulağımda çınlayan sesin yardıma koşacağını bildiğim için vücudumu serbest bıraktım.

'Kevin çıkalım'

'Okey '

Kolumda ki eli hareket ederek geride kalanları umursamadan beni de hızlandırdığında Nick bir kaç fotoğraf için kalacağını söylüyordu. Gözlerimin önü kızıl bir nehir gibi kare kare o anları tekrarlarken Kevin beni karanlık bir köşeye çekiştirmeye devam ediyordu. Açık alanda daha fazla göze denk geleceğimizden emin olduğu için soyunma odalarının tersi tarafta kalan bölgeye ilerliyorduk. Sonunda açtığı bir kapı ile kendimi deterjan kokularının arasında bulduğumda yere çöktüm ardımızdan kapattığı kapı ile karanlıkta kaldığımızda bir süre sessiz kaldık.

'Ne oldu yüzün kireç gibi kaldın bir anda'

'Bir şey olacak sandım kan çok yoğundu'

'Daha öncede görmüştün'

Ama o zaman yeniden bu duygunun içine savrulmamıştım ve kendime engel olabiliyordum. Hemen bir metre önümde yumruk yemiyordu.

'En başa döndün dimi'

'O kadar saplandığıma inanmak istemiyorum'

'Sen sandalyene çöktüğünde anında ringten atlayıp hemen önüne diz çöken, ne yapacağını bilmeyen bir ifade ile eli saçlarına dokunamadan havada kalan bir adam var. Yorgunluğunu düşündüğümüzde daha da derin bir anlam çıkıyor ortaya.'

Dedikleri ile yaslandığım duvar daha da sırtıma batarken canımı yakıp bak daha önce bunlar olmuştu diye kendime hatırlatmak istiyordum. Zihnimde birbirine karışan onca görüntüde bir an kızılla süslenmiş bir yüz , bazense uykudan yeni uyanmış huysuz bir şekilde bana sataşan hali vardı.

'Ayşin bununla baş edemezsin biliyorsun dimi'

'Baş edeceğim ' kendime inanmadığım sesimden bile belli olurken hemen yanımdaki dar alana oturan arkadaşımı bir soluk bıraktı. Onu da kendim ile beraber buraya sürüklemiştim baştan hayır diyebilecekken kendi elimle kendi kuyumu kazmıştım. Yıllardır bu duygudan kurtulamam için uğraşan ağladığımda yanımda duran arkadaşımı da yanımda sürüklemiştim.

'Bence kendini zorlama Ayşin bırak su kendi kendine akıp şekillensin'

'Sonra bende yeniden o suda boğulayım mı?'

'Belki de doğru zaman bu andır?'

'Doğru zaman mı? O zamanda doğru zaman gibi gelmişti ama kaça kaça gittim buradan, hiç ayrılmayı hayal etmediğim yerden kaçarak gittim'

'Bir de şöyle bak belki de gitmen sebep olmuştur bu zamanın doğru zaman olmasına. İlk tanıştığımız da senden dinledim bu hikayeyi şimdi bakıyorum o zaman sana hak vermiştim ama ya onun açısından ikimizde o kısmı hep göz ardı ettik. Senin nasıl acı çektiği biliyorum Ayşin ve emin ol aynı şeyi sezersem önünü keseceğim ama bana bak beni görüyorsun elimdeki fırsatı doğru zamanı kullanamadım ve halimi görüyorsun beni ne durumlarda bulduğunu da biliyorsun. O yüzden sende benim gibi hissiz bir beden olma istiyorum halen hissedebiliyorken bırak kendini belki bu sefer boğulmazsın. Hem hissiz bomboş bir beden olmaktansa hissederek acı çekmek daha iyi'

'Özür dilerim Kev benim yüzümden'

'Özür dileme senin yüzünden hatırlamıyorum aklımda durduğu için hatırlıyorum.'

Kollarımı yanımda duran adamın omuzlarına sardığımda ondan aldığım karşılık ile fırsatını bulan göz yaşlarım firar ederken ikimizde aynı durumda olduğunu biliyordum.

****

'Kaç ihtimal varsa var umurumda değil. Şimdi prova istiyorum'

Yüzerimde tasarım ile aynı boyutta ve onun gibi ikinci bir beden gibi beni saran elbise ile ilk podyum denemesi için bekliyordum. Hemen önümde duran kıvırcık saçlı enerjisi hiç bitmeyen kızın heyecanını izlerken halen bir yerlerde bağıran arkadaşımın sesi kulağımda çınlıyordu. Dün gece ağlamaktan gözleri kan çanağı olmuş ikili biz değilmiş gibi buz kovasına kafamızı sokup işimizin başına gelmiştik. Podyumun uzunluğu için ve ilk defilesi olacak kızlar için deneme yürüyüşleri yapmak için tabiki de alandaydım.

'Ayşin abla Kevin Bey çok kızmaz dimi'

Kızlara zorla öğrettiğim abla kelimesi ile hanımdan kurtulmuş olmanın keyfini sürerken işinin başında küçük bir canavar olan arkadaşımın gözleri aklıma geldi.

'Kızar ama kızması iyidir bu sayede mükemmel oluyoruz. Ama bu sefer bir çok yeni arkadaş var belki bir ihtimal ılımlıda olabilir'

Asla inanmadığım sözlerim ile podyum için şimdilik ayarlanmış platformun önüne geçtiğimde karşımda duran arkadaşımın ellerini beline koymuş bir şekilde bize kitlenişini izledim. Başlıyorduk arkamda duran kızlara gülümsedim. Onlar için gelen eğitmen ile bir saattir yaptıkları provayı gösterme vakitleri gelmişti.

'Ayşin en son sen geliyorsun'

Gerçekten mi diye çığlık atmak istesem de iş yerindeyken aramızda ki saygı durumundan kaynaklı sadece onayladım. Oysaki bir cesaret yürüyüşü atabilirdim.

'Üç tur atacağız aralıksız esler vererek '

'Şimdi hepinizin ardında sizi izliyor olacağım. Unutmayın ki ilk gün podyumda düşmüştüm.' Kızların kararsız gözleri söylediğim şey ile şok halini alırken onlara göz kırptım. Zincirleme kaza gibi yere düştüğümüz bir an dağa vardı ama onu bağırdıktan sonra anlatıp beterin beteri vardır taktiği için saklıyordum. İlk adımlar ile podyum hareketlendiğinde herkesin bir şekilde sahneye baktığını biliyordum. İlk an için gayet iyi bir başlangıç yaptığımızda olduğum yerde keyiflice podyum şarkısını mırıldanmaya başladım.

'Ayşin on sayıyoruz'

İçimden sayıları tekrarlarken bir dediğim anda podyumda dönüş kısına geçmiş kızlara göz kırpıp hemen karşımda duran Kevin'na doğru hareketlendim. Genelde spot ışıklarından göre bildiğimiz insan sayısı gerçekten azdı eve fark ediyorduk ama kim acaba kısmı hep bir boşluk olduğu için şimdi direk izleyen gözlere doğru yürümek bir an için gülme hissine sebep olsa da ifademi bozmadım. Adımlarım podyumun ucunda durduğunda arkadaşım ile göz göze geldim.

'Şimdi'

Başımdan aşağıya dökülen yapraklar ile on saniyelik esten sonra geriye doğru adımladım. Üzerimde o gün olacak elbiseyi tamamlamak için düşündüğü canlı yaprakların bir kaçı saçıma takılmıştı.

Yan taraftan ilerleyen kızlarla ile ikinci turu da tamamladığımızda yeniden podyumun önüne ulaştım. Zihninde ki tilkiler ile elini havaya kaldırmış onu beklememizi isteyen arkadaşıma alan tanıyıp sessiz kaldım. Kulis görüntüleri için etrafımızda görüntü alan vloggera gülümsediğimde onunda diğer herkes kadar gergin olduğunu hissediyordum. Gerçekten de tilkilerini kovalayan arkadaşım ve hemen ardında bizi izleyen gözler gelecek olanı beklerken ben az çok tahmin ediyordum.

'Sahilde yaparsak tasarımdaki canlı çiçeklerin uçma ihtimalini hesaplamalıyız.'

Bir kaç çiçeği saksılardan alıp iğne ve iplikle yanıma yaklaştığında canlı manken olmak için bekledim. Etek kısmıma eklediği farklı farklı çiçekleri karmaşık bir tablo gibi dizerken asıl tasarımın daha farklı olduğunu biliyordum. İşini bitirdiğinde gözleri yeniden çömezleri buldu.

'Şimdi hepiniz podyumun kenarlarına diziliyorsunuz tüm ekip. Soğutucuları son ayar istiyorum ve podyuma rüzgar efekti vereceğiz müzik son ses. Baştan iki tur Ayşin'

Başımla onu onayladığımda başlangıç noktasına geçtim. Etrafa koşuşturan insanların söylediklerini yapışını izlemek dışında başka bir şansım olmadığı için bekliyordum.

'Gerçekten canlı çiçekler mi?'

En azından bugün duymayı beklemediğim sesi hemen arkamdan geldiğinde ona doğru döndüm. Kaşındaki yara bandı ilk gördüğüm nokta olurken dünden beri aklımda kurduğum senaryolar geriye çekilmişti. Adam iyiydi sanki dün dayak yememiş gibi karşımda gülüyordu.

'Konsept bu '

'Tüm mankenler geldi mi? Prova alıyorsunuz ama '

'Bu çaylaklar için bir prova ayrıca denememiz lazım'

Gözleri bir kaç adım ileride kenarlarda dizilmeye başlayan kişilerde gezdiğinde yeniden bana döndü. İkimiz için de uzun gelen bir anın içine çekilirken kulağıma dolan müzik sesi ile yeniden ana döndüm.

'Şimdi podyum zamanı'

'Karşıda olacağım' Göz kırpıp uzaklaşan bedenin arkasından baktığımda arkadaşımın yanına adımlamasını onunla tokalaşması ve yan yana bana doğru dönüşünü ağır çekimde izledim. Şarkının başlamam için işaret olan kısmı geldiğinde yeniden podyuma çıktım. Vücuduma savrulan rüzgarlar ile ifademi korumaya çalışırken saçımın şimdiden şekil değiştirdiğini hissedebiliyordum. İlk turu atıp yeniden başlangıca geldiğimde son kez bir saniyeliğine durup yeniden adımladım. Adımlarım yeri döverken etek kısmımdaki çiçeklerin yerlerinde durduğuna inanmak istiyordum. Yeniden podyumun önüne geldiğimde bu sefer arkadaşım ile göz göze geldim. Yüzünde ki ifade kararsız bir hal alırken elini kaldırarak müziği durdurdu.

'Sanırım bir tık daha sıkı olmalı 'Gözlerim üzerindeki çiçeklerde gezindiğinde onu onayladım.

'Sence Ayşin'

'Alt kısmı bir tık daha doldurabiliriz. Ten ile sağlamak istediğin toprak görüntüsü için tezat olabilir ama daha sağlam olacağı kesin'

'İşinize karışmak gibi olmasın ama mankenler hasta olmaz mı bu kadar soğukta'

Alp'in ikimiz arasında gezinen gözleri kenarda duran kızlara değdiğinde gerçekten iyice kümeleşmiş kızlara baktım. Soğutucuları kapatmak için hareketlenen arkadaşım ile yeniden baş başa kaldığımızda podyumun üzerinde olmanın avantajını kullandım. Benden kısa olan haline üsten bakarken üzerinde ki kendi takımının polarlı hırkasını çıkarıp bana uzattı.

'Hasta olacak gibi duruyorsun'

'Gayet iyiyim'

'Gözlerin kızarmış Ayşin'

Dün geceden kalan kızarıklığı soğuk ile açıklamasına sessiz kalıp bana uzattığı hırkayı Kevin'ın diktiği çiçeklere dikkat ederek üzerime geçirdim.

'Artık sende BarBar takımındansın'

'Ne'

'Hırkayı giyindiğine göre benim takımı destekliyorsun'

'Senin vahşi sporunu desteklemiyorum'

'Emin ol denesen hoşuna gider senin gözlerin deli deli yanıp sönüyor' Yüzünün adlığı keyifli ifade ile kısılan buz mavisi gözlerine göz devirdiğimde bu durumdan daha çok hoşlanması kısa bir fıkra gibiydi. Bu durumu gizlemiyordu bile.

'dün neden o kadar kötü oldun Ayşin'

🖤 ⭐

 

Loading...
0%