@saturnsring
|
'Ne düşünüyorsun bilmiyorum, duyguların ne durumda emin değilim ama o adam olmaz Ayşin' Elim kapının kolunun üzerindeyken kendimi sessiz kalamaya zorluyordum. Yada neden kendimi sessiz kalamaya zorluyordum ki ben düşünceler içinde kavrulurken birileri mutlu mesut hayatlarına devam etmeyi biliyordu. ‘O adam olmaz da sen mi olursun Arslan’ Tam olarak söyleyeceğim şeyi planlamadan konuşmanın etkisi ile dudağımın kenarını ısırdım. Keşke bir saniye tartsaydım sözlerimi. Asla yüzündeki ifadeyi görmek istemediğim için kapıyı açtığımda geçen saniye benim için saatlere bedeldi. O birkaç saniyelik sessizliğin uzayacağını biliyordum o yüzden cevapsız sorum ile yeniden ortada kalacaktım. Ben hareket edemeden onun tarafından açılan kapının sesini duydum. Bu kadar zor bir sorumuydu da hava almaya çıkıyordu.Açtığım kapıdan inmek için hareketlendiğimde önümde duran adamla soluğum boğazıma dolandı. ‘Şansım var mı?’ Bileğime dolanan parmakları yavaş yavaş tenimi okşamaya devam ederken arabadan inmeme yardımcı oluyordu. Söylediği şey ile asıl hava alması gereken kişinin kendim olduğunu biliyordum. Boğazımda ki o yoğunluk gittikçe artarken belime doladığı kolu ile ilerleme yardım ediyordu. Kapının önünde gözlerini kısmış bir şekilde beni bekleyen Kevin battığımın en büyük kanıtıyken bir an Arslanın arkasına saklanmak istedim. Canım arkadaşım gözlerini çekmeden bileğime bakıyordu ve ben diğer her şeyi unutacak kadar gerilmiştim. ‘Ne sabah ama bir adamın kollarındasın Normal şartlarda sevinmem gerekirken o topallayan senin ayağın değil dimi Ayşin’ Sesinde ki minik minik uyanmaya başlayan ejderha tınısı ile gözleri ikimiz arasında gidip gelirken istemsizce geriledim. ‘Kötü bir sabah sadece dinlensem geçer’ ‘Birkaç gün dinlenmeli’ Arslan’ın benim kaçtığım noktadan Kevin’ı doldurmasını izlerken sorusunu cevapsız bıraktığım için bir yandan da gözleri ile beni sorguladığının farkındaydım. ‘ Tam olarak mankenime ne yaptın Barbar adam’ İstemsizce çıkardığım kıkırtılar ikisininde bana odaklanmasını sağlarken Kevin hızlı adımları ile gelip koluma asıldı. Kendimi onun tarafından çekilirken bulduğumda Arslan ona engel oldu. ‘Daha fazla sakatlanması işine gelmez sanırım. Ayrıca suçlu ben değilim o küçük Rus’ ‘Andrei ile karşılaştım da sabah küçük bir kaza oldu’ ‘Küçük bir kaza oldu’ ‘Ben faydasız bir adam olduğunu söylemiştim’ Kevin söylediklerimi tartmaya devam ederken ayak bileğime bir anlığına giren ağrı ile sesimi sabit tutmaya çalıştım. ‘Eve girmeliyiz bir süre dinlenmeli’ ‘Tabi beyaz atlı prens taşı kızı birde ‘ Dalga geçen ses tonuna tezat bir şekilde kucaklandığımda şakınlığımı atamadan Kevin’ın açtığı kapıdan salona ilerledik. Oturtulduğum koltuğun üzerinde hemen başımda dikilen en yakın arkadaşım düşmanım gibi beni süzmeye devam ediyordu. Arslan bileğimi incelerken vücudumun tam da o noktadan yanmaya başladığını hissediyordum. Aklımda sürekli dönen düşünceler arasında gözleri mutfak tarafına dönen adam ile seyirci sayımızın artmaya devam ettiğini hissediyordum. ‘Günaydın Arslancım’ ‘Günaydın Serpil Teyze. Ayşin küçük bir kaza yapınca ona eve kadar eşlik ettim.Biraz buz var mıdır?’ ‘Tabii olmaz mı?’ Hızlı hareketleri ile annemin yanına ulaşan adamdan kalan boşluğa yerleşen Kev gözleri ile beni süzmeye devam ediyordu. Ne konuşsak mutfaktan duyulacağı için gözleri ile beni dövüyordu. Bu yeterli gelmemiş olacak ki bileğimin tamda ağrıyan yerini vurduğunda. Beklemediğim hamle ile çığlık attığımda sahte bir şaşkınlığa büründü. ‘Ayşin’cim ne oldu tatlım bir anda ‘ ‘Kev’ ‘Seni öldürmediğime dua et’ Salon kapısına telaşla gelenlerin duymaması için kulağıma fısıldadığı cümleler ile uzaklaştığında. Annem ve Arslanın gözleri ikimiz arasında dolaşıp durdu. ‘Ayağını hareket ettirdi de ‘ ‘Bir süre sakin kal Ayşin birkaç saat sonra sakinleşir bileğin.’ Elindeki buz torbasını bileğime yavaşça bastırdığında annemin elindeki sargı bezini fark ettim. Kevin benden önce fark etmiş olacak ki isyan eder gibi bir çığlık attı. ‘Ayağını mı saracaksın’ ‘Endişelenme bir iki güne düzelir çok fazla yaşadığım bir durum ‘ ‘Topuklu ile yürüye bilir mi ? Aslancık bu çok önemli biliyorsun sürekli provalar var hem tanıtım çekimleri de olacak’ ‘Endişelenme ben akşama iyi olurum altı üstü küçük bir burkulma’ Arkadaşımı rahatlatmak için söylediğim şeylere olumsuzca kafasını sallarken Kev’in gözlerini bileğimden ayrılmıyordu. Annem elinde ki sargı bezi ve spreyi bıraktığında bizim evde böyle şeyler olduğunu bile bilmiyordum. Gözlerimin hayretle büyümesin fark eden annem Arslan’nı işaret etti. Demek acil kit ona aitti. Ayak bileğimi buz ile berber kucağında tutmaya devam ederken soluğumun kesildiğini hissediyordum. Ne sabah ama önce yürüyüşüm sabote edilmiş sonra itiraflarla dolu bir yolculuğun sonunda kucaklarda taşınmıştım. Şimdide canım bileğim yoğun ilgi altındaydı. Neyse ki annem bizi izlemeyi bırakıp gözleri ile hemen önümde devam eden manzarayı bana işaret ederek mutfağına yöneldi. Arkadaşım oturduğu koltukta kıstığı gözleri ile bacağımla ilgilenen Arslan’ı kesiyordu. Gözlerindeki dehşet ifadesi ile karnım buruluyordu yada bacağıma masaj yapıldığı içinde olabilirdi emin değildim. ‘Gerçekten çok ciddi değil’ Kısık sesim ile ikiside bana döndüğünde gülümsemeye çalıştım. Oturduğu yerden hareketlenen arkadaşım ağzının içinde mırıldandığı şeyden sonra yüzüme doğru eğildi. ‘O podyuma çıkamazsan canına okurum o yüzden sessizce otur ‘ ‘Beni halen seviyorsun Kev’ ‘Sevmeye devam etmem için iyi ol ‘ Kapıdan çıkıp bizi yalnız bıraktığında bacağıma sprey sıkan halini izledim mavileri tenimi kesen bıçak darbeleri gibi bileğimde geziniyordu. Elindeki sargı bezi ile ustalıkla sargıyı yaptığında bile bir süre gözleri bileğimi izlemeye devam etti. ‘Soruma cevap vermedin’ ‘Hangi soru’ Yüzüme doğru yakınlaştığında etkisi altına girmemek için sırtımı yasladığım koltuğa iyice sokuldum. Yüzümün birkaç santim uzağından durup beni izlemeye devam ettiğinde mimiklerimin sabit kalması için yoğun efor sarf ediyordum. ‘Ayşin ne olduğunu bulacağım ve o gün bu şekilde sessiz kalamayacaksın’ ‘Ya yüzde yüz hatalıysan’ ‘Düzeltirim’ ‘Düzeltme şansın yoksa ‘ ‘Şans yaratırım’ Omuzlarından ittiğim vücudu benden biraz olsun uzaklaştığında bileğim halen kucağında duruyordu. Sessiz salonda ikimizde önümüzdeki kapalı televizyona baktığımızda yansımalarımızı görebiliyorduk. Aklıma çocukken burada oyun oynadığımız anılar gelirken bileğimi tutan elinden kurtulmayı denedim. Boşuna olan çabam daha sıkı bir tutuş olarak bana geri döndüğün de kendimi dalmamak için durduğum anıların kapısının önünde hissediyordum. Hemde tek başıma olmadan bu anı dehlizine dalmak üzereydim. ‘Koruman olmalı’ ‘Efendim’ ‘Koruman olmalı Ayşin, arkadaşının yanında koruma vardı’ Aklıma Burcu’nun koruması gelirken dün akşamüzeri ikisinin kavga ettiği anları hatırladım. Burcu zorunlu olduğu için bir süredir koruma ile dolaşıyordu ama benim böyle bir problemim yoktu. ‘Onun psikopat bir babası var benim öyle bir derdim yok’ ‘Sana ulaşmak isteyen herkes iyi niyetli olmaya bilir’ ‘Bu durumda korumamda iyi niyetli çıkmaya bilir?’ Sorudan çok onun tezini çürütmek için öne sürdüğüm gerekçe ile yüzüne yayılan gülümsemeyi izledim. O zihninden neler geçiyordu acaba içimden bir ses saçma sapan fikirlerini dinlemek istemiyordu. Ama konu o olduğunda zihnim ikiye bölünüyordu tıpkı şuan ne diyeceğini deli gibi merak ediyor oluşum gibi. ‘Ben olurum koruman hem seni tanıyorum sende beni’ ‘Demek planın bu. Arslan sen pahalı bir koruma olursun zengin olsam da senin maaşını karşılayamam’ İkimizin de gözleri çocukken yaptığımız gibi televizyonun ekranından birbirini bulduğunda yüzündeki o emin ifadenin bir an için çelişkiye düştüğünü seçebildim. Bir anlık bir yansımada olabilirdi yada benim kendi hayal ürünümde olabilirdi. ‘Ücretsiz olarak hizmet verebilirim sana’ İçime dağılan umut perisi bunlarla beraber uzun süredir saklandığı mahsenden çıkmış gibi etrafa saçılıyordu. Ama bu sefer çarptığı duvarlar kendi kendine yarattığı duvarlar olduğu için dışarıya çıkamıyordu. İçimde ki yangının beni yaktığını hissediyordum. Televizyon ünitesinin yanındaki kitaplıkta duran çerçevelerdeki çocukluk resimlerimde bile yanımda kameranın arkasında olan birisini kaybetmiştim. Yıllardır tek kaybettiğim şeyin birine duyulan aşk olduğu konusunda hem fikirdim ama şuan fark ettiğim bir gerçek vardı ki ben çocukluk anılarımı da arkamda bırakmıştım. Cılız bir ses oda kaybetti diye fısıldıyordu. ‘Bu dünyada her şeyin bedeli var’ ‘Bunun yok ‘ Yüzümde görmekten korktuğum bir ifadenin yansımasını hissediyordum. Bununla yüzleşecek enerjim şuan yoktu. Tıpkı onun her zamankinden çok cevap veren hali ile baş edemediğim gibi. Mavileri yeniden okyanus yutmuş gibi hareketlendiğinde göz göze geldik. Yüzünde ki beni inceleyen ifadenin beni bir kitap gibi okuyor oluşu fikrinden rahatsız oldum. ‘Ayşin ‘ ‘Neyin peşindesin. Yani bunca zaman sonra şuan neden’ ‘Çünkü şuandan daha yakın olduğumuz başka zamanlar olmadı. Denedim ama etrafındaki kalabalığa karışıp yok oldum görmedin beni’ ‘Seni görmedim gerçekten mi ben seni görmedim Alp’ İfadesinde ki bir anlık dalgınlık onunda anılar dehlizinde olduğunu fısıldıyordu. Gözlerine ulaşamayan bu anıya gülümserken dalgaların vurduğu buz mavileri beni boğmak için bana odaklandı. Aramızdaki mesafeyi azaltırken gelecek olanı bekledim. Kalbimin sesi kulaklarımın uğultusu içinde boğulurken aramızda birkaç santim kala durdu. Yüzüme vuran kokusu bir bıçak gibi kesiyordu nefesimi. ‘Görmedin belki de görmek istemedin. Şimdi buraya geldiğin için bana gelmişsin sayıyorum o yüzden tüm kozlarımla etrafında olacağım.’ ‘Sana gelmedim’ ‘Burası bize ait buradaki çoğu şeyi hatırlamaya çalıştığında bende o anda ordayım o yüzden bana geldin Ayşin’ Salona yaklaşan adım sesleri ile uzaklaştığında beni soktuğu transın içinde dolaşıyordum. Ona gelmemiştim sadece buradaki insanlara faydam olsun istemiştim. Bunca yıldan sonra mı istedin diyen iç sesim yeniden çığlık çığlığa ona doğru koşuyordum. Boğazıma yapışan cümleler onu tam tersini kanıtlamak için bir şey bulamazken salona giren annemin gülümseyen halini fark ettim. ‘Tatlım dalmışsın kahvaltı hazır’ ‘Ben onu getiririm Serpil teyze’ Bana uzanan elini görmezden gelip koltuğun kenarına tutunarak ayağa kalktım sonuçta silahla yaralanmamıştım. Adımlarımı takip eden adımları sinirimi bozmaya başlarken derince aldığım nefes ne kadar yakın olduğumuzu fısıldar gibi onun kokusunu taşımaktan geri durmuyordu. Masada içmem için duran sabah kahvaltıma baktığımda sofradaki yerime oturdum. Herkesin için bırakılmış tabağa tezat bir şekilde Kevin ile benim önümde bir bardak vardı. Alp’in gözleri ikimizin önündeki bardakları bulurken bir an anlayamadığı ortada olan ifadesine gülmek istedim. ‘Diyetim var şov bitene kadar yiyeceklerim belirlenmiş. Kevin’da bana ayak uydurmak zorunda’ ‘Aç duruyorsun yani’ ‘Tokum sadece yediklerim belli başlı şeyler.’ Önünde duran kahvaltılıklar ve kendisinin en sevdiği şey olan patatesli gözlemeye bakıp yeniden bana döndüğünde yaslandığım yerde onu izliyordum. Annemin onun için yaptığı ortada olan gözleme ikimizin arasında ki sessizliğe tepki gibi duruyordu. ‘Neler yapıyorsun Arslan duyuyorum etraftan şirkette çalışmamak için kaçıyormuşsun’ ‘Biliyorsun Serpil teyze ben pek bu işlerden hoşlanmıyorum özelliklede son zamanlarda açılan kollar ile gerçekten yetişemiyorum da o yüzden bir süre daha kaçmak mantıklı geliyor. Hem sabit bir şekilde yönetimde yer almadan önce yapmak istediğim şeyleri tamamlamak istiyorum’ ‘Ay ama yaptığın spor çok tehlikeli değil mi? Aklım çıkıyor arada bir şey olacak sana diye’ Uzaklaştığım sanan ben ve halen onu oğlu gibi seven annem. Gözlerim en yakın arkadaşım ile kesiştiğinde pazı sapının buram buram geldiği içeceği hoşnutsuz bir şekilde içiyordu. Bir yandan da annem ile ikisini izliyordu. Ben kaçmıştım evet ama annem halen aynı yerdeydi babam halen Kayhan beyin en güvendiği insandı. Zaman burada durmuşken benim gittiğimi sandığım o evrede akıp gitmişti. Yeniden oturduğum bu masa önümdekiler annem ile gülüşen hali uzun zaman önce gördüğüm bir manzaranın yansıması değil tamda şuandı. Kaçamadığım lanet etrafımda yeniden şekilleniyordu.Bir defasında kaçmıştım hayır kaçtığımı sanmıştım. Ama bu bağ bizi koparmıyordu bir türlü. Hatta bana gülüyordu her defasında onun ağına düşüyor olmamdan. Saçımdaki baskı ile yeniden masa ile göz göze geldiğimde Kev sandalyesini bana yapıştırmış halde yüzüme bakıyordu. Durum kötüydü onun yüzünde ki ifadede bunu fısıldıyordu. Arslan’ın gözleri ikimizin dip dibe duruşuna takılırken saçımdaki elini indirdi. Kulağıma çok yakın bir noktada fısıltını duyabildim. ‘Senin yapacağın işi Ayşin’ Bana kızdığını biliyordum ama buraya geldiğimde böyle olacağını düşünmemiştim. İçimde bir yerin halen ona koşmak istemesini anlayamıyordum. Anladığım anlarda vardı ama hemen değil bir süre sonra diyordu sanki. ‘Kev batıyorum’ ‘Bende seninle batıyorum sanırım’ ‘Ne’ ‘Tarafımız diyorum aynı sanırım ‘ ‘Ne tarafından bahsediyorsunuz Kevincim’ Annemin sorusu ile kahkaha atan arkadaşıma baktım. Yüzünde ki ifade uzun bir süre kahkaha ile süslendiğinde uyduracağı yalanı bulduğu an soluklandı. ‘Söylersem sürpriz olmaz Serpil abla’ ‘Ama defile hakkında hiç ipucu vermiyorsunuz’ ‘Bu sayede heyecanı diri tutuyoruz dimi Ayşin’ ‘Kesinlikle’ Neyse ki her zaman bu sığınak işe yarıyordu yoksa bizim ikimizin bir çok şeyden kurtulma şansı olmazdı.Kahvaltı sonlandığında maalesef yeniden aynı arabanın ön koltuğunda oturuyordum. Tek fark hemen arka koltukta durmadan oflayıp puflayan arkadaşımdı. Keyfi benimle aynı derecede bozuktu ona göre batarken beraber battığımız için şimdiden tutunacak dal aradığını kestirebiliyordum. Duran arabadan indiğimizde üzerimdeki elbisenin eteklerini istemsizce düzelttim. Birazdan dinleyeceğim uzun nutuğu düşünüyordum. Muhtemelen Nick’te ayağımda ki bu sargıdan hoşlanmayacaktı ama iyiydim sonuçta. Koşmadığım sürece sıkıntı yoktu. Kevin hoşnutsuz sesi ile çiçeklerin olduğu alana ilerlerken bende Burcu’nun kolları arasına sokuldum. ‘Ayağına ne oldu’ ‘Uzun hikaye’ ‘Peki geldiğin araba’ ‘Oda hikayenin içinde ‘ Gözleri bir an Alp’i süzdükten sonra yeniden bana döndüğünde omuzlarımı kaldırıp indirdim. Etrafta koşturan kızlar ve henüz ilk yürüyüşleri için koşturan kızları izledim. Nick’in bağıran sesi uzun alan boyunca duyulurken diğer gergin sesin sahibide çiçeklerden dolayı söylenmeye devam ediyordu. Elimdeki boncuklarını yeni dizdiğim bilekliği çevirip durmaya devam ettim. Sıra bize geldiğinde sargıdan dolayı makyaj provası aldık yüzüme değen fırçalar uykumu getirmeye devam ederken zihnimdeki seslerin bir bir durulduğunu hissediyordum. ‘Demek birileri gece uyuyamadı’ ‘Burcu’ Arkadaşımın neşeli sesi kulağımda yankılanırken yeniden makyaj sandalyesine döndüm. Yüzümde çalışmasına devam eden kız ikimize gülümsediğinde Kevin’ın sesi kulağıma doldu. ‘Cam gibi görünmelerini istiyorum ciltleri ışıldamalı’ ‘Biz zaten ışıldıyoruz Kevin’ Burcunun isyan dolu sesi hemen başımızda dikilen arkadaşımızı etkilememişti. Yüzümde ki makyajı incelerken bir yandan da Nick’e gelmesi için hareketler yapıyordu. Seslenmemesinin sebebi onu gıcık etmekti. Yıllar önce aynı kıza aşık olmuşlardı sonrasında ikisi de ortada kalmıştı ama aralarındaki bu rahatsız edici savaş bir türlü bitmiyordu. Yinede onun bu sessizce yaptığı çağrıya rağmen hemen yanımıza gelen Nick birkaç kare fotoğraf çekti yüzümüzdeki yansımaları ikisi de beraber inceliyordu. Fotoğraf için ayrı kostüm için ayrı değerlendiriliyordu. En sonunda ortak bir karar alınana kadar deneyip duruyorduk.
Gün sonuna doğru oturduğum yerde yorulmuştum. Bir ara Arslanın yolladığına yüzde yüz emin olduğum puf bileğimin altına yerleştirildiği için konforlu bir gün geçirmiştim. Ama oturmakta yorucuydu bir noktada cildimin üstündeki defalarca değişen tonları değerlendirip durmuştuk. Makyaj yapan kızın bayılmamak için direndiğine emindim. Yüzündeki yorgunluk ile artık bittiğini duyduğu anki rahatlama beni gülümsetmişti. O hissi bilirdim çalışmaktan öleceğini hissettiğin anda işin bittiğini öğrenmek omuzlarında ki o sonsuz yükü bir anda kaldırıyordu. Alanın dışına doğru ilerlediğimde Burcu’ya veda ettim eve doğru gitmek için hareketlendiğimde önümde duran araba ile bugün ikinci kez aynı anı yaşıyordum. Cam açıldığında karşımda gördüğüm sarışın yüz ile bir adım geriledim. ‘Merhaba Ayşin seni eve bırakabilir miyim?’ Ona umut vermek istemeyen yanım teklifini reddetmeye hazırlanırken hemen ardında birkaç metreden gözüken araba görüş açıma girdiğinde kararımı değiştirdim. Bazı bağlar kopmalıydı. *****
merhabalar 🤍
kitap hakkındaki fikirlerinizi yorum olarak belirtirseniz çok sevinirim🌻
|
0% |