Yeni Üyelik
23.
Bölüm

Teklif

@saturnsring

 

 

 

 

 

 

Herkese Merhaba 💙

 

 

 

 

 

 

Yıldız ve yorum bırakmayı unutmayın 💞

 

 

Müzik sesinin kocaman bir gürültü topu oluşturduğu alanda üzerimdeki bornoz ile tek yaptığım olduğum yerde sallanmaktı. Makyajım yapılmış bitkiler ile vücudum kaplanmıştı bitkilere zarar vermeden bornoz omuzlarıma yerleştirilmişti ve yapabileceğim tek şey olduğum yerde sallanmaktı benimle aynı durumda olan Burcu durmadan göz devirerek bu durumu boykot ediyordu. Konsept gereği doğa ile bütünleşmek muhteşem bir fikirdi ama bu yürüyüşü tamamladıktan sonra hızlıca giymek zorunda olduğumuz ana kostümler vardı. Kevin durmadan yeni bir şeyler üretiyordu. Nedret hanımda onunla beraber bu mutluluğu yaşıyor olması ayrı bir hikayeydi. Ekstra olarak havalandırmalardan dolayı aşırı üşüyordum. Birazdan beyaz tenimin moraracağını hissediyordum çiçekler canlı kalsın diye uğraşırken bizi öldüreceklerdi. Son provalarından ilkini yapıyorduk. Diğer modacılarında bu hafta boyunca prova alması gerekiyordu. Sonrasında buradaki işlerin finaline ulaşacaktık.

Ne soğuk ama diye titreyen iç sesimle beraber yeniden Burcu ile göz göze geldim. Onunda titrediğini görebiliyordum sonunda hasta olacaktık.

‘Hazırsanız geri sayımı başlatıyorum herkes yerlerine’

Üzerimdeki bornoz alındığında üstümdeki çiçekler ile yavaşça ilerledim. Bir tanesi düşse Kev delirirdi muhtemelen.

‘Sahne hızımızı ayarlamak zorundayız Ayşin’

‘Ayarlamazsak çiçekler düşer gibi geliyor bana da’

‘Bu arada gözümden kaçmadı hayranların baş köşede anne oğul.’

Gözlerim onun baktığı yerde kimin olduğunu bildiği için kısıldığında arkadaşımın kahkahası kesilen müzikle bir anda tüm alanda yankılandı. İkimizde oluşan derin sessizlikte bir an bunun afallamasını yaşarken onun yüzünün aldığı hale gülmeye başladım.

‘Ayşinnnnnn’

Arkadaşımın çığlığı kulis kısmından duyulduğunda ona doğru ilerledik. Ellerimi vücuduma çok yakıştırmadan yerime yerleştiğimde önümde ki yirmi dokuz kızı tekrar tekrar saydım. Her birimiz birer dakika yürüsek diğer kıyafeti giyinebiliyorduk sanırım. Giyeceğimiz kıyafet yine çok hassa bir kumaş olduğu için bu sürede oluşacak görüntüyü aynı kumaştan farklı bir elbise ile prova alacaktık. Önümde duran Burcu mırıldanarak şarkı söylemeye başladığında onun bu garp alışkanlığı yeniden podyum önüne doğru ilerledik.

‘Bir gün emekli olduğumda bu şarkıyı ortada söyleyeceğim’

‘Bende yanında yere oturup ağıt yakarım’ ellerimi iki yana açıp onun verdiği konseri ajite ettiğim halim gözlerimin önünden geçerken onunda aynı şeyi düşündüğüne emindim.

‘Dönerken sana doğru kalp yapsam Kevin ne der?’

‘Bence hiçbir şey demez ama gülmeden yapmanı isteyeceğine eminim’

Şarkının üst notalara çıkmaya başladığı anda Burcu son kez bana göz kırpıp sahneye çıktığında sıramı bekliyordum. Hemen yan tarafımdaki sahneden sorumlu çocukta olan gözlerim ondan gelen şimdi işareti geldiğinde ilk adımı attım çıktığımız noktada üç saniyelik es verdikten sonra normal tempomun bir tık altında yürümeye başladığımda etrafımızdaki ışıkların ve tepemizden inen açılan çiçek konsepti avizelerin ışıltısından görebildiğim tek şey Burcu’nun benden tarafa dönen bedeniydi. Göz göze geldiğimizde ellerini önüne getirip parmakları ile bana doğru kalp yaptığında kendimi gülmekten alı koyamadım. Yan yana geçtiğimiz anda bir saniyelik ellerimiz birleşip ayrıldığında çiçeklerin halen sağlam olmasını kutluyorduk. Ön tarafa gelip bir beş saniyelik esten sonra diğer yönde hareketlendiğimde. Adımlarımı bir tık hızlandırdım. Çıkış kapısının önünde yeniden seyirci için durduğumda içerden gelecek olan sesi bekledim. Birkaç saniye sonra yeniden kulise adımladığımda üzerimdeki çiçeklerin birleşim yerinden hızla kesmeye başlayan beş kişinin arasında sabit duruyordum.

Üzerime giydiğim kumaş ikinci bir beden gibi beni sararken esas elbisenin üzerindeki detayların eksik halini giydiğimi biliyordum. Asla yürümek dışında hareket edemediğin kıyafetin içinde Burcu ile dans etmeye çalışıyorduk ikimizin odaklanma şeklinin benzer olması hayatın garip bir cilvesiydi. Kuliste daha kısık sesle duyulan müzikle yaptığımız hareketler diğer kızları da bizimle hareket etmeye davet ederken bir yandan da gerçek şovda yapılacak son dokunuşların provaları için saç ve makyaj kontrolü yapılıyordu.

‘Şimdi’ diye bağıran sahne sorumlusu ile podyum akışı başladığında çoktan sıralarımızda yerimizi almıştık.

Gözlerim akıp giden akışta yeniden podyum ile buluştuğunda adımlarımın yavaşlığı fark edilmesin diye da sert adımlar atarak ilerliyordum. Burcu ile yeniden ortada buluştuğumuzda iyi olduğunu belli etmek için göz kırptı.

Adımlarım ön tarafta durduğunda anoslar başladığında modacının ismi söylenmeden önce yeniden giriş kapısında Burcunun sağ tarafında durdum aramızdaki boşluktan podyuma çıkan Kevin bir adım önümüzde ilerlerken onun ardında hareket ettik. Işıkların çoğunluğu onun üzerine yoğunlaştığında ön tarafta selamının provasını aldı orta kısımda kalıp onu bekledik. İki tarafa ayrılmış grubumuzun arasında yeniden kapıya yöneldiğinde bizde Burcu ile karşılıklı gelip onun ardından iki sıra halinde ilerledik. Sahte alkışların sesi kulağımda yankılanırken kulise girdiğimizde Kevin halinden memnun bir şekilde eksikleri sıralamaya başlamıştı bile. Onun son direktifleri ile yeniden sahneye dizildiğimizde üzerimize düşen avizelerin kıyafetlerdeki yansımasına kadar inceleme işine devam ettim.

‘Sanırım donarak öleceğim’

Burcu’nun isyanı yankı yaptığında gözlerim halen podyumdaki detayları anlatan arkadaşımın üzerinde dolaştı. Normal zamanlarda bu kadar soğuk olamayan ortam hepimiz için sıkıntıydı.

‘Çiçekler için soğutma ayarı yapıldı bir süre idare edeceğiz’

‘Üzerimizi değişsek Kev tek parça kumaş ile bayılacağız’

‘Ama bütün olarak bayılacağız çünkü tek hareketimiz bir adım ileri atmak’ isyanlara eşlik eden sesim ile ona baktığımda gözleri bir süre daha üzerimizde dolaştı. Kızlardan bazılarını teninde soğuktan dolayı renk değişiklikleri vardı. Konuklar üşümesi diye sadece podyum alanı soğutuluyordu bu yüzden de normalden daha soğuk bir zemin sağlıyordu bize.

‘Ayşin sen öne doğru düş ben sana doğru düşeceğim’ Burcu’nun kolları ile beni yönlendirdiği tarafa göz devirdiğimde hiçbir fırsattı kaçırmadan yaptığı imaları görmezden geldim. Yüzündeki hınzır gülümseme bozulduğunda kapan podyum ışıkları ile Nate’i gördüğünü anladım.

Kevin birkaç not daha aldığında bizi kulise yönlendirdi. Üzerimizdeki kıyafet çıkarılırken bir an kırılacak gibi hissettim. Hızlıca üzerime kendi kıyafetlerimi geçirdiğimde biraz daha kalın kıyafetler giyinme kararı aldım. Üzerimdeki polara iyice sarıldığımda kızların bazıların bizden beter halde olduğunu görebiliyordum. Kulisteki sıcaklık ile birkaç dakika sonra hepimizin daha iyi hissedeceğini bildiğim için olduğum yerde dans ederek bu süreci hızlandırmaya çalışıyordum. Yüzümdeki makyajı çıkarmaya başladığımızda gözlerim kulisteki kızların üzeride gezinmeye devam ediyordu.

‘ben diyorum ki Kevin’a bir şaka yapalım ama aklı çıksın’

‘Geçen gün yeterince aklı çıkmadı mı sence Burcu’

‘Bu sefer biraz abartıyor ama Ayşin tamam en iyisi olsun ama kızların rengi değişti’ Gözlerim kızlarda dolaşırken söylediği şeyin farkındaydım ama bazen bu tarz şeylere katlanmak zorundaydık. Eksi derecelerde gerçekten o soğuk yüzümüze yansısın diye defalarca çekim yapmıştık. Şimdi ne kadar şikayetlensekte şov devam etmeliydi ve bedeller ödenirdi.

‘Sıcak bir şeyler içelim herkes toparlar o arada zaten dinleneceğiz hafta sonuna kadar’

‘Şehir dışına çıkacağım benimle gelmek ister misin?’

‘ Evimde yatağımda oturarak film izleyeceğim hem de nefes bile almadan’

Kulis dışındaki hareketliliğe karıştığımızda burcu gideceğini bildirmek için Kevin’ın yanına ilerledi kendimi konuklar için hazırlanmış koltuklara attığımda gözlerim etrafa daha fazla yapay çiçek yerleştirilmesinde dolaşıyordu. Gerçekten yapay gözükmeyen ama tamamen yapay bir botanik parkımız vardı. Bu dekoru ormanın içine yerleştirsek sırıtmazdı muhtemelen. Gözlerim yeni bir çiçekte daha dolaşırken yanağıma değen sıcaklık ile olduğum yerde irkildim. Hareketlenmem ile çıkardığım ses birkaç kişinin benden tarafa dönmesine sebep olurken hemen önüme uzatılan termosun tanıdıklığı ile yanıma oturan bedeni süzdüm.

‘Sıcak çay iyi gelir’

‘Teşekkürler’

‘Gerçekten bu kadarına gerek var mı?’ gözleri dekorda dolaşırken onun ilk defa tüm yapım aşamalarını gördüğünü bildiğimden bu anlamsız meraklı haline gülemeden duramadım.

‘Daha fazlasına da gerek olmuştu’

‘Çok kötü bir anın var mı’

Burnuma dolan tarçın kokusu ile çaydan bir yudum aldığımda aklımdan çıktığım şovları geçiriyordum. Çok korktuğum bir tane vardı. 45 cm eğimde iplerle sahneye indiğim ve podyumda yürüdüğüm o defilede bacaklarımın beni taşıyamayacağından korkmuştum.

‘Aslında var biraz eğimli bir sahnede yürüyüp podyuma inmiştim. Bir an kayıp düşmek ve bayılmak arasında gidip geliyordum’

‘Sanırım hatırlıyorum’

‘Tüm defilelerimi izlemiş olamazsın Alp’

‘Ben kaçırsam annem kaçırmıyor’ gözlerim Nedret hanımın üzerinde gezindiğinde yüzündeki tatlı tebessümle kızlara sıcak çaylardan almaları gerektiğini anlatan hali bana Alp’in her maçı sonrası bize sunduğu ikramları anımsatıyordu.

‘ Gerçekten annen çok tatlı bir kadın bizim kızlar ona bayılmış durumda’

‘Herkesi büyülemeyi başarıyor’

‘Alp gerçekten hiçbir zaman şirket işleri ile ilgilenmemekte ısrarcı mısın?’ annesinin bu konudaki sitem dolu yakınmalarını kulisin her köşesinde duyabiliyordum ve meraklı kişiliğim bu duruma bir sebep bulmak için can atıyordu. Kıstığı gözleri ile beni süzdüğünde istemsizce oturuşumu dikleştirdim. Son görüşmemizden sonra aramızdaki görünmez ateşkes herkes tarafından anlaşılır bir vaziyetteydi.

‘Günün sonunda orada olacağım ama babamın sağlık durumu iyi işleri yönetebiliyorum o yüzden ihtiyaç hali dışında kendi sevdiğim şeyi yapmak daha mantıklı.’

‘Deden bu durumu görse çok üzülürdü adamın aklı fikri biricik Arslan’ını işlerin başında görmekti.’

‘Bir gün olacak işte’

Dedesi benim hatıralarımda en ikonik insanlardan birisiydi. Kafasına koyduğunu gerçekleştirmeden asla bırakmıyordu ve bu yüzden inanılmaz büyüktü gözümde. Şimdi baktığımda adamın resmen kendine derebeylik kurma hayalinin olduğunu fark edebiliyordum. Kevin, Andrei’ye rus çarı diyordu ama asıl çarlık hemen yanımda duran adamın ailesinde işliyordu.

‘Ayşin bir şey soracağım’ başımla onay verdiğimde bana getirdiği çayı içmeye devam ediyordum. Gözleri benim üzerimde fazla oyalanmadan Nate bulduğunda soracağı şeyi az çok tahmin edebiliyordum.

‘Burcu’nun eski sevgilisi kızı aldattı uzun hikaye ama şuan zararsız’

‘ Zararsız ama Andrei ile yakın’ Şaşkınlık ile ona döndüğümde gözleri halen avının üzerindeydi. Bunu nasıl fark etmediğimi bilmiyordum gerçi Kevin nasıl fark etmemişti.

‘Kev fark eder böyle bir şeyi’

‘Bence etrafında pek tekin insanlar yok Ayşin’

‘Koruma hikayesine başlama yeniden’

‘ Bunu senin için diyorum geçen gün Kevin bir arkadaşınızın az daha ölmek üzere geldiğinden bahsetti’ bahsettiği arkadaşımızın şuan çok uzakta bir yerde yaşadığı dışından ondan haber alamıyorduk sapığı yüzünden kızın hayatı nefes alamayacak noktaya gelmişti sözde çok aşık olan kişi tarafından ölümle burun buruna getirilince her şeyi bırakıp kendine yeni bir hayat kurmak için uzaklaşmıştı. Bazen böyle şeyler yaşıyorduk çok sevgi adı altında evimize özle hayatımıza saldıranlar oluyordu ama ben henüz bu tarz bir şey yaşamamıştım.

‘şuan sıkıntı yaşamıyor oluşun hep böyle süreceğini göstermiyor ayrıca kendin dedin Andrei’de seni rahatsız eden bir şey olduğunu’

‘Birileri benim yüzümden acı çeksin istemiyorum Alp’ Koruması zarar gören bir çok arkadaşımda vardı. Burcunun bir önceki koruması ölmemişti ama az kalsın hayatı boyunca yürüyemeyecek noktaya gelmişti birisini sırf kendi hayatım için bu riske sokamazdım.

‘Bir süre beraber takılalım hem şu olayı tam anlayana kadar’

‘Neden bu durumu kendi çıkarın için kullandığını hissediyorum’

‘Fırsatlar değerlendirmek için vardır’ göz kırpıp oturduğu sandalyede rahatça yaslandığında onun bu rahat hallerine göz devirdim. Gerçekten kapıyı kapatsan bacadan girmek isteyecek gibi biri hali vardı.

‘Hem belki bu sayede aramızdaki kopmuş bağda düzelir’

‘Kopmuyor kopsa’ sessiz söylemeyi düşündüğüm cümleler dudaklarımdan isyan eder gibi çıktığında kahkahasına engel olamadı gerçektende beni düşürdüğü halden keyif alıyordu. Yanağında oluşan gamzenin çukuru birkaç saniyeliğine gözüme alırken yeniden önüme döndüm. Ona uzun süre bakmak benim için iyi sonuçlar getirmiyordu.

‘Hadi ama Ayşin kabul et yoksa başka kozlarımda var’

‘Mesela annemi devreye sokmak gibi mi?’ çocukken beni ikna edemediği her konuda annemin dizinin dibine oturup serpil teyze diye başladığı konuşmaları aklıma düşerken yüzündeki aydınlanma genişledi. Gerçektende yaşının farkında olmadan bunu yapabileceğini fısıldayan haline baktım bir süre.

‘Neden olmasın’

‘Gerçekten halen on beş yaşında gibi davranıyor olman bana da şok oldu’

‘Bu sana özel sürüm’ ne özel ama diye sayıklayan iç sesime hadi ama bir noktada bize özel olması hoş diyen diğer ses saç baş kavga etmek ister gibiydi ama benim gerçekte kavga etmek istediğim kişi hemen yanımda oturmuş bir kolunu bana fark ettirmediğini sanarak omuzlarıma değdirmeden sandalyemin üzerine yaslamıştı. Yüzü birkaç santim ötemde her ona baktığımda nefesini yüzümde hissetmeme sebep oluyordu.

‘Gözlerim yaşarıyor’

‘ Benimde yaşarıyor beni bu kadar sevme Ayşin’ sözleri kalbimin ritmine bir bıçak gibi saplandığında söylediğime gıcıklık olsun diye sarf ettiğine emin olduğum kelimeleri ciddiye almayı bekleyen tarafım havada kapmıştı. Yüzünde ki neşeli ifade dağılırken sanırım duygularımı gizleyemiyordum.

‘Gerçekten tüm söylediklerimi ciddiye almayıp bunumu ciddiye alıyorsun. Sen gerçekten benim sonum olacaksın’

‘Bence sen kendini fazla büyütüyorsun’ gözlerimi ondan çekip telefonuma döndüğümde birkaç mesaja göz attım. Kafamın odak noktasının dağılması için sosyal medyalarda dolaştığımda onunda benimle beraber videoları izlediğini biliyordum. Hiç çekinmeden daha azalttığı mesafe ile tüm akışımı izliyordu.

‘Ayşin’

‘Efendim’

‘Neden bu kadar çok kedi videosu var’

‘Mutluluk veriyormuş’

‘Sahiplenmeyi düşünmedin mi hiç?’

‘Düşündüm ama evde olduğum süre çok az yavrucağızı peşimde oradan oraya sürüklemek ona da eziyet olur’

‘Sen sahiplen senin yokluğunda ben bakarım’ hayretime engel olamayarak ona döndüğümde aramızda ki mesafeden dolayı bir an ne diyeceğimi unuttum. Yüzündeki gülümseme halen devam eden videoya odaklı gözükse de onu tanıyordum.

‘Kim olarak’

‘Babası’ kolayca söylediği şey ile ona olan bakışlarımın daha da büyüdüğünü hissedebiliyordum. Gerçekten bunu söylerken ne düşünüyordu. Aklım gittikçe karışırken gözlerimi önüme çevirdim hem ileride ikimizi izleyen Nate ile karşılaştığımda yüzünde ki inceler ifadeye ne var gibisinden bir bakış attım. Onu yakaladığımı anladığı için gözlerini bizden çektiğinde gerçekten de Alp’in dediğini yapmak mantıklı mı olur diye düşünmeye başlamıştım bile.

‘Bence kabul et’

‘Neyi’

‘Korumalık teklifimi’

‘Bunu değerlendirmeden bir karara varamam’

‘İyi bu gece Kevin ile konuşup değerlendirebilirsin’

‘Olabilir’ gözlerim halen bizden farklı yerlere bakan adamın üzerinde gezinirken onay verdiğim şeyi yeni algılıyordum. Yanımda keyifli bir şekilde oturmaya devam edişine göz devirip hareketlendiğimde benden önce ayağa kalktı.

‘Haber vermelisin bana’

‘Ne için’

‘Sabah seni alıp almayacağım konusunda’

 

*******

 

 

 

 

 

 

herkese şimdiden iyi geceler 💞🪐

Loading...
0%