36. Bölüm
Satürn`ün Halkası / Zamanın İzleri / Telefon

Telefon

Satürn`ün Halkası
saturnsring

 

 

 

 

 

 

hellooooo🐥

 

 

 

 

 

 

yorum yapmayı unutmayın🦄

 

 

 

 

 

Huzurlu uykumun kollarından çekilip alınmamı sağlayan telefon sesi ile gecenin karanlığına gözlerimi açtım. Alp'in göğsünden başımı ayırırken bellimdeki kolları ondan ayrılmamam için beni geri çekti.

 

 

 

‘Telefonum' fısıltım ile bana alan tanıdığında kapanmak üzere olan telefonumu açtım. Kevin'ın endişeli sesi kulağıma dolarken uzandığım yerden fırladım. İçine hapsolduğum kollar düşmemi engellerken duyduğum şeyi algılamaya çalışıyordum.

 

 

 

‘Ayşin korkma ben iyiyim Burcu’nu iyiydi'

 

 

 

‘Kim saldırdı size ‘ duyduklarım içinde anlam veremediğim bir cümleydi saldırıya uğramak kim neden böyle bir şey yapardı. Elindeki telefonu alan Alp benim yerime konuşurken onun hareketlerini takip ediyordum. Onun adımlarını takip etmeye çalışırken gözümün önüne gelen sahneler ayaklarımın birbirine dolanmasına sebep oldu. Merdivenlerin başında beni tuttuğunda sakin olmam gerektiğini düşünüyordum.

 

 

 

Bugün yeniden arabamın ön koltuğuna yerleştiğimde bana sakin olmamı söyleyen adamın sesi çok uzakta bir nehir gibiydi. Bacağımın üzerinde beni sakinleştirmek için gezinen eli ile iyi olduklarını fısıldıyordu.

 

 

 

‘Babasımı? ‘

 

 

 

‘Kevin emin değil'

 

 

 

‘Neredelermiş'

 

 

 

‘Hep gittiğiniz paten pistinin oralarda’

 

 

 

Aklımda gittiğimiz yeri bilen kişilerin listesi dönerken şıkların en uzak kısmında Burcu'nun babası kalıyordu.

 

 

 

‘O zaman babası olamaz’

 

 

 

‘Emin misin? ‘

 

 

 

‘Değilim ama orayı bilemediğini düşünüyorum'

 

 

 

Hastane tabelasını görmek yüreğimi sıkıştırmaya yetiyordu. Gerçekten birde bunu yaşamasına gerek varmıydı? Bu soru aklımda dolaşıp duruyordu. Kapının önündeki basın kalabalığını gördüğümde başıma yerleştirilen şapka ile yeniden mavilerine döndüm.

 

 

 

‘Saçların yüzünü kapatır insanların seni kötü bir halde görmesinden hoşlanmadığını biliyorum'

 

 

 

Halen üzerimde duran sweatshirttin şapkasını da başıma geçirdiğimde söylediği kadar kamufle olup olmadığımı düşünüyordum. Önceliğim olan bir çok soru arasında aklımı saçma sapan konulara yönelterek oyalıyordum kendimi.

 

 

 

‘Kapını açmamı bekle'

 

 

 

Onu hareketlerini takip ederken benim için açtığı kapıdan onun kolunun altında hastaneye ilerliyordum. Bana yöneltilen soruları duymamam için adımlarımızı hızlandırırken duyduğum isim adımlarımı tökezletti.

 

 

 

Saldırganın Nate olup olmadığını soran kadının sesi kulağımda yankılanırken çoktan binanın içinde ilerliyorduk.

 

 

 

‘Ayşin' en yakın arkadaşımın sesi kolidor duvarlarından bana sıçrarken ona doğru koşup sarıldım. Söylediği gibi iyi olduğunu görmek içime bir ferahlık vermeye yetmişti bile.

 

 

 

‘Burcu?’

 

 

 

Korku dolu sesim kendi kulağıma bile yabancı gelirken onunda yüzündeki ifadenin korku dolu olduğu aşikardı.

 

 

 

‘İyi kolunu alçıya alıyorlar bir kaç morluk dışında gayet iyi'

 

 

 

‘Nasıl oldu'

 

 

 

‘Pistten ayrılırken o önden çıktı dışarıya çıktığımda maskeli bir kaç kişinin saldırdığını gördüm ‘

 

 

 

‘Koruması neredeydi? ‘

 

 

 

‘İzin verdik adama ‘ sesindeki titreyen tını bu fikrin ondan çıktığının açık ilanıydı.

 

 

 

‘Kev'

 

 

 

‘çok korktum Ayşin'

 

 

 

‘Zamanında oradaymışsın? Daha kötüsü de olabilirdi’ ikimizde berbat bir teselli olduğunu bildiğimiz halde buna sığındık.

 

 

 

Kapı açılanana kadar öylece duvara yaslı bir şekilde bekledik içeriden kolunda sargısı ile çıkan arkadaşımı gördüğümde içimde ağlamak için yer arayan kızı susturup ona sarıldım.

 

 

 

‘İyiyim ‘

 

 

 

‘Ağrın var mı? ‘

 

 

 

‘Bir iğne vurdular inanılmaz bir şey tek ağrı hissetmiyorum şuan ‘

 

 

 

Yüzünün sağ tarafındaki morluklara baktığımda yüzüne yansıtmaya çalıştığı gülümsemeye eşlik etmeyi denedim.

 

 

 

‘Kim olduklarını gördün mü? ‘

 

 

 

‘Maalesef enişte tek bir tanesinin yüzü açık değildi ama bu ara bizden birilerine saldıran kişiler var belli ki bu durumda onlardan birisi'

 

 

 

‘Yinede şüphelendiğin bir şey aklına gelirse söyle belli ki planlı bir şeydi'

 

 

 

Şüpheci sesi üçümüz arasında gezinirken çıkışta bizi bekleyen kalabalıktan uzaklaşmak için diğer kapıya doğru ilerledik o aracı almaya giderken üç arkadaş ağır adımlarla acil çıkışlarda kullanılan kapıya ilerliyorduk.

 

 

 

‘Gerçekten görmedin mi hiçbirşey? ‘

 

 

 

‘Görmedim Ayşin ama sanırım fırsat bulduklarında hepimize saldıracaklar.’

 

 

 

‘Ama neden? ‘

 

 

 

Kevin sessiz adımlarla yanımızda yürürken onun bile fikrinin olmaması ilk defa olan bir durumdu.

 

 

 

‘Demek enişte ile geldin'

 

 

 

Yüzündeki muzip ifade yanağındaki moraltının acısı ile dağılırken bu durumda bile aklına gelen düşüncelere göz devirdim.

 

 

 

‘Bilmiyor musun sanki yapışık ikizler gibi dolaşıyorlar bu ara'

 

 

 

‘İkinizi de konuyu değiştirmek için farklı bir konu bulmaya davet ediyorum'

 

 

 

İsyan eder gibi çıkan dönüm telefonum çalması ile dağılırken Alp’in aramasını cevapladım.

 

 

 

Kapının önündeki araca yerleştiğimizde gittiğiniz adres bilmediğim bir yerdi. Arka tarafta huzursuz bir uykuya yenik düşen arkadaşımı aynadan izlerken bir yandan da gittiğimiz yolu takip etmeye çalışıyordum.

 

 

 

Kale gibi ev dedikleri bir binanın girişinden geçtiğimizde gözlerin yeniden Alp'e döndü.

 

 

 

‘Dedemin evi güvenli bir yer hem basında bulamaz'

 

 

 

‘Kurdun inine mi girdik ‘

 

 

 

‘Yaşlı Kurt seni seviyor ‘

 

 

 

Gözlerim yeniden arkadaki ikiliye değdiğinde duran araç ile ikisinde meraklı gözlerindeki soruları görebiliyordum.

 

 

 

‘Alp’in dedesinin evi güvende olmanızı için geldik.’

 

 

 

Kapıda duran kadını fark ettiğimde daha fazla beklememek için araçtan indik. Dedesini en son gördüğüm zamanın üzerinden geçen vakit düşünemeyeceğim kadar uzun bir süreydi.

 

 

 

Kapıdaki yardımcı kadın Alp'i selamlayıp bizim için yolu açtığında adımlarımın gerginliğini midemin içinde hissedebiliyordum.

 

 

 

Deri koltukların süslediği oturma salonuna tezat bir şekilde her tarafta duran saksı çiçekleri gözüme çarpan ilk detay olurken sessizce oturduğu yerde bizi bekleyen adama baktım. Gecenin bir vakti onu uykusunda rahatsız etmiş olmalıydık.

 

 

 

‘Dede' birbirlerine sarılmalarını izlerken en son hatırladığım halinden daha yaşlı duran yüzü inceledim. Alp’in gözlerinin bir kopyası onu süzen bizim gayet farkımızda olarak hepimizi izliyordu.

 

 

 

‘Hoş geldiniz çocuklar' yüzündeki gülümseme halen bizi süzen gözleri ile çelişirken gecenin bir vakti karşılaşmış olmanın mahcubiyeti ile bir adım öne çıktım. Üzerindeki kıyafeti unutmaya çalıştığım bir andı.

 

 

 

‘merhabalar efendim biraz geç bir saatte oldu ama kusurumuza bakmayın'

 

 

 

‘ Ayşin kız ne kadar değişmişsin böyle gözlerini görmesem seni tanıyamazdım.’ Yanıma doğru adımlayıp elimi tuttuğunda gözlerim bir an için ondan kopup Alp'e döndü. Yüzündeki gülümseme ile bizi izleyen hali içimdeki patlamak üzere olan volkanın farkında gibiydi.

 

 

 

‘Elmas hayatta olsaydı seni gördüğü için çok sevinirdi'

 

 

 

Ayrı geçen zamanda babaannesini kaybettiğini bir kere daha hatırladım. İsmini veren esas kişinin cenazesine katılmıştım. Çocukken beni sevdiği zamanların hepsi aklımın bir köşesinde duruyordu. Şimdi karşımda eşinden bir şeyler görüyormuş gibi duran adama gülümsediğimde sağ gözünün kenarındaki parlaklığı görmemiş gibi davrandım.

 

 

 

‘ Handan kızım misafirlerin odası hazır değil mi? Saat çok geç oldu şimdilik dinlenme vakti sabah uzun uzun konuşuruz'

 

 

 

Hemen ardımızda duran kadının yönlendirmesi ile kendi odasına ilerleyen adamın adımlarını izledik bir süre sıra bize geldiğinde huysuz homurtular ile benden ayrılan Alp’in yanından uzaklaşıp Burcu ile baş başa kaldığımızda yüzündeki o ifadeyi görmemeye çalıştım.

 

 

 

‘Gerçekten yapışık ikiz gibisiniz'

 

 

 

‘Sessiz oluyorsun ve hemen uyuyorsun'

 

 

 

Yatağın üzerine bizim için bırakılmış temiz kıyafetlere uzandığımda önce onun giyinmesine yardımcı oldum.

 

 

 

‘Ayşin'

 

 

 

‘Hmmm'

 

 

 

Sessiz olması için bilerek hmladığımda dudaklarından dökülen kahkaha ile rahatladığımı hissettim.

 

 

 

‘Sevgilinden ayrı nasıl uyuyacaksın?’

 

 

 

‘Burcu'

 

 

 

‘Hmm'

 

 

 

‘Hemen uyumazsan yapacaklarımdan ben sorumlu değilim' dudaklarına fermuar çeker gibi yapıp yatağa uzandığında bende odadaki diğer yatağa ilerledim. Karanlığın kucak açtığı sessizliğin içinde kalbimin ritmini daha güçlü duyuyordum.

~~

 

 

 

 

 

 

İyi geceler🐰

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 22.12.2024 22:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...