İpek: BU BENIM TELEFONUM DEĞİL

İpek: Bana yanlış telefonu vermişsin bay mafya bozuntusu.

Emin: Öyle mi olmuş?

Emin: Hiç farkında değilim. Yine bir karışıklık olmuş.

İpek: Ha şunu bileydin!

İpek: Telefonumu istiyorum.

Emin: Gel al

İpek: Anan güzel herhalde.

Emin: Güzel kadındı evet, de konumuzla alakası ne?

İpek: Ben bir daha seninle görüşür müyüm sence?

Emin: Düşüneyim?

Emin: Hayır

İpek: Ya sabır ya sabır

İpek: Allah'ım ne günah işledim de bana bu mayfayı önüme sundun?

İpek: Neydi günahım?

İpek: Tamam biraz arkadan konuşmuş olabilirim, insanları birbirine düşürmüş de olabilirim ama bu yani.

İpek: Bunun bedeli mafya bozuntusu olmamalıydı!

Emin: Alınıyorum.

İpek: Alınırsan alın be!

İpek: Mafya babası.

Emin: Sakinleş, bu kadar fevri davranıp da sinirlerimi hoplatma.

İpek: Hem sinirlerimle oyna hem de sinirlen yok ya!

İpek: Bana bak mafya babası, ben ilk başta tedirgin, korkak rolü oynamış olabilirim ama senden de korkmuyorum. (Gönderilmedi)

İpek: Ay vallahi imdat billahi imdat ya!

Emin: Belki de karşına çıkan ben değildim. Bir başkasını yolladım.

Emin: sözün eri misin bir deneyeyim dedim? Bu kadar çabuk güvenemem ki sana ama değil mi?

İpek: Sen!!!

Yazıyor...

Çevrimiçi...

Yazıyor...

Emin: Anladım, imdat diye bağıracaksın yine.

Emin: Sen bağırmadan söyleyeyim, telefonunu vermedim çünkü sana güvenmem gerek.

Emin: Bir daha polise gitmeyeceğin ne malum?

İpek:

Yazıyor...

Çevrimiçi...

İpek: Elimde delil yok, olmayan bir delille bir daha nasıl polise gidebilirim?

İpek: Bak, tamam görmemem gereken mesajları gördüm. Ama bu benim suçum değil.Tamam mı?

İpek: Telefonunlar karıştı, senin o sağ kolun mıdır nedir beni sen sanıp bilgi verdi.

İpek: İstemeden şahit oldum o kadar ama bir daha böyle bir şeye tanık olmak istemiyorum.

İpek: O yüzden telefonumu geri almalıyım. Bana güvenme ben de sana güvenmiyorum zaten. Ama bu durumu unutmam için de senin benim hayatımdan çıkman gerek.

İpek: Hoş hayatımda değilsin ya. Olamazsın da zaten. Bir mafyayı hayatımda isteyip de ne yapacağım?

Emin: Unuttuğun bir şey var?

İpek: Nee?

Emin: Ben varım, kanıt olarak.

Emin: Hem de en büyük kanıtı olarak...