Yeni Üyelik
43.
Bölüm
@saudade47

"Biraz daha seyrek hareketlerle dönmeyi dene Kadir. O zaman tempoyu yakalarsın." Birkaç kez söylediğim hareketi tekrar etse de bir türlü istediğim gibi dönmüyordu. Bir saat sonra yarışma vardı ve hiçbir şey hazır değildi.


Kadir en son yorulup dans etmeyi bırakınca mola verme ihtiyacı zamanı gelmişti. Belki yorgunluktan dolayı olabilirdi.


"Azıcık dinleneyim devam ederiz İpek. Çok yoruldum. Başım da dönüyor etrafta dönmekten."


"Tamam sen dinlen. Ben de hazırlanayım."


"Tamam."


Kulise geçip yerime oturduğum sırada telefonuma bir arama düştü. Kimin aradığını baktığımda Emin olduğunu gördüm.


Reddedip telefonu kenara bıraktım. Geçen provada Kadir ile dans ettiğimden ortalığı velveleye vermişti.


Ben de öfkelenip gözüme gözükmemesini söylesem de arayıp duruyordu.


Tekrar arayınca kaşlarımı çatıp sövmeye başladım açar açmaz.


"Ne var dingil Horozu! Açmıyorsak bir sebebi var değil mi? Bak bir daha ararsan vallahi engellerim. Sinirim geçene kadar da engeli kaldırmam!"


"Sesini duymak istedim. Hala mı kızgınsın bana?"


"Evet dingil Horoz! Kadir'i az kalsın camdan atıyordun ya!"


"O da sana yürüyordu ama. Ne yapsaydım izlese miydim öylece!"


"Sana kalırsa her erkek bana yürüyor."


"Yürümüyor mu? Özellikle dans partnerleri!" Kıskançlıkla homurdanıp durduğunda "Allah'ın kudurduğu seni! Ay imdat vallahi de billahi de imdat. Beni delirtme!" Diye çığlık attım öfkeyle.


"Geleyim mi?"


"Kafa atacaksam gel tabiki!"


"Sen de iyi alıştın kafa patlatmalara."


"Huyum kurusun mafya bozuntusu."


"Huyunu öpeyim. Bak, seni biraz daha görmezsem Buradakiler biraz daha dayanmaz istifalarını verirler. Beni düşünmüyorsun bari onları düşün hatun."


"İstifa ettirecek kadar ne yaptın mafya bozuntusu?"


"Delirdim. Önüme gelene bağırıp çağırdım." Deyip kısık bir sesle konuşmaya devam etti. Son dediğini duyamamıştım.


"Biraz da hirpalamış olabilirim?"


"İnkar yok?"


"Yok. Ne İnkar edeceğim? Yazık değil mi bana."


"Yazık." Dedim onaylayarak. Bunu kendisine söylediğimi sanarak rahatlayarak derin bir nefes alırken munzur bir edayla dudak kıvırdım.


"Çalışanlara. Kim bilir nasıl eziyet ettin daha başka?"


"Bana yazık değil mi?"


"Sana neden Yazık olsun be? Kendin ettin kendin buldun."


"Kendimi affettirsem?"


"Nasıl affettireceksin mafya beycim? Çok merak ettim şimdi bak."


"Kendimi sana getirerek?" Deyip munzurca sırıttığında "Kapıdan kovarım seni gelirsen!" Diye çıkıştım.


"Beni hiç mi özlemedin vicdansız kadın?"


Ağzım şaşkınlıkla aralandı. "Ne vicdansızlığımı gördün be dingil Mafya!"


"Senin şu an yaptığın vicdansızlık değil de ne? Kendini benden esirgiyorsun. Ayıp insan hiç sevgilisini kendinden mahrum Eder mi?"


"O sevgilisi dingillik ederse eder!"


"Adım hanımcılığa çıktı yemin ediyorum ya! Senin bu süründürmelerin yüzünden!"


"Ben seni ne zaman süründürdüm acaba?"


"Mesela şu an."


"Tövbe. Yalan atma bana. Senin dingilliğin yüzünden sürünüyorsun benim yüzümden değil."


"Efendim Ayla, tamam geleceğim birazdan." Emin'in odasına giren Ayla ile kısa bir konuşma geçerken tırnaklarımı kemirdim. Ne işi vardı o görgüsüzün Emin'in yanında?


"İpek, benim şimdi kapatmam gerek ama konuşacağız bu konuyu tamam mı?"


Nereye demeden kapanan telefonun ekranına bakakalırken sinirden kaşlarımı çattım.


"İpek dedi bana! Artı yüzüme telefonu kapattı. Artı sonra konuşacağız dedi? Normalde kendini affettirmek için durdurak bilmeden konuşması gerekmiyor mu ya? Dingil Horoz diye boşa demiyorum. "


Telefondan numarasını girip tekrar arasam da meşgule atıldı. Ağzım açık kalırken bir kere daha arasam da açmadı.


"Dingil Horoz!"


İpek: Hemen buraya geliyorsun!


Emin:


Çevrimiçi...


Yazıyor...


Çevrimdışı...


Hayretle Çevrimdışı oluşunu izlerken yerimden kalkıp odanın içinde dönüp durdum.


Yarışmaya az kalmıştı ve ben daha hazır değildim.


Hızlıca hazırlanmak için işe koyulurken annem ve babam da şehir dışından yanıma gelmişlerdi.


Onun ayrı bir heyecanını da hissederken elim ayağım titredi. O kadar çalışmıştık ama yine de kaybetmekten korkuyordum.


Birkaç dakika sonra makyaj için Kulise maksözler girdiğinde hızlıca elindeki eşyaları masanın üzerine koyup saçımı başımı yapmaya başladılar.


🕯


"Yarışmaya son 10 dakika!" Diye anons yapıldığında saçım makyajım hazırdı. Kadir de takımını giymiş kenardaki koltukta beklerken "Yapabilir miyiz sence?" Diye sordu. Sesinde hafif tedirginlik vardı.


"O kadar çalıştık. Tabi ki yapacağız. Kendine güven Kadir." Diye destek verirken kulis kapısı şak diye açıldı ve içeriye kapüşonlu bir adet horoz girince nihayet dedim içimden.


Hiç gelmeseydin ya keşke? Bir saat oldu sana mesaj atalı dingil Mafya!


Kadir, Emin'i gördüğü gibi yerinde hızla doğrulurken sertçe yutkundu. Emin sert bir bakış atıp ardından bakışlarını bana döndürdü.


"Bir an hiç gel demeyeceksin sandım hatun." Deyip arkasına sakladığı elini öne getirdi. Gördüğüm menekşelerle ağzım açık kalırken bunu hiç beklemiyordum.


Dur dur ben hayal görmüyorum değil mi? Emin horozu bana çiçek alıp geldi?


Ay imdatlar olsun!


Elinden şaşkın bir şekilde alırken yutkundum derince.


"Bana çiçek almışsın Emin?" Doğruluğuna hiç inanmayacagim bir şey gerçekleşmişti şu an.


"Ee, şey... öyle oldu biraz." Eli ensesini bulduğu an boynuna sarıldım. Neşeyle kıkırdadığımda eli belime gitti.


"Ay! Bizim horoz naziklik de bilirmiş?"


"Nazik nedir da?" Huysuzca homurdandığında Kadir hala kulisleydi.


Anında ciddi tavrıma dönüp ondan ayrıldığımda Emin daha da huysuzlaştı.


"Çiçek de mi bir şey yaramadı?"


"Sen içinden geldiği için almadın mı bu çiçeği?"


Emin Anında kıvırdığında sinirle kaşlarımı çattım.


"Sen şimdi her kavgada çiçeği mi aramıza koyup yumuşatacaksın?"


Gözleri kocaman olurken "Ulan, benim ağzımdan öyle bir şey mi çıktı?" Dediğinde "Ama az önce kıvırdın?" Dememle öfkeyle homurdandı.


"Yaranamıyorum kadına ya?"


"Son iki dakika!" Diye bir kere daha anons yapılmasıyla telaşa girdim. Çiçeği masaya bırakıp son kez kendime aynadan bakınca Emin hemen yanıma gelip yüzümü kendine doğru çevirdi.


Yanağımı okşayıp kulağıma doğru eğildi. "Şimdi çiçeği kavgayı bırakalım ve şu yarışmaya odaklan hatun. Seni en önde izleyeceğim tamam mı? Ve unutma bu yarışmayı sen kazanacaksın, sana güveniyorum." Deyip alnıma küçük öpücükler bıraktı.


Su an buna o kadar çok ihtiyacım varmış ki... ondan bu sözleri duymak çok iyi gelmişti.


Kadir mevzusunu bile unutmuştum bile.


"Her ne kadar o ibneyle dans etmeni istemesem de bir şey demeyeceğim. Şu an benim için önemli olan tek şey sensin."


Gözlerine alayla çok sağ ol ya deyip ardından gülümsedim. "Öyleyim değil mi?" Diye sordum.


"Öylesin hatun."


"Ama bu yine de bana hesap vermeyecegin anlamına gelmez. O telefonlarin suratıma kapatmanın cezasını, görgüsüzün yanında oluşunun ve Kadir'in üzerine saldırmanın hesabını da alacağım senden!" Dememle güler gibi oldu.


"Sen şu yarışmayı al hesap da veririz hatun." Deyip dudaklarımdan öpecekken Kadir sertçe öksürüp varlığını hatırlattı. O sırada yine anons geçildi.


"Son otuz saniye!"


"10 saniye öpsem makyajın bozulacagi için ağzıma sıçarsin değil mi?"


"Ağzına sıçarım!" Son anda geriye çekilmesiyle kulisten çıktı. Hemen ardından Kadir ile sahneye ilerlediğimde ışıklar yandı ve biz dans etmeye başladık.


Önde oturan annemler bana hayranlıkla bakarken Emin ise sakin kalmaya çalışıyordu. Kapüşonunu yine kafasına geçirmiş ifadelerini benden gizlemeye çalışıyordu fakat ben o Kapüşonun altından neler geçtiğini çok iyi biliyordum.


Kudursun horoz.


Kadir'in ayakları son anda benim ayaklarıma dolanmaktan kurtulurken iyice paniklenmisti. Bu panik biraz sahnenin tıklım tıklım dolu olması sebebindendi birazı da ise ona gözlerini öfkeyle dikmiş Emin'di.


"Sakin ol." Diye fısıldadım. "Rahatla. Kimse yok sahnede tamam mı? Emin'e de bakma sürekli. Hiçbir halt edemez ben varken. Canına okurum. Şimdi ellerini belime koy ve dansa son noktayı koy!" Deyip bir nevi emir verdiğimde elleri anında belime gitmiş dansa son noktayı koymuştu.


Şarkıyla birlikte dans da sona ererken insanlar gür bir şekilde bizi alkışladı. En sonda selam verip annemlere öpücük gönderdiğimde Emin tek kaşını havaya doğru kaldırıp yana doğru döndü. O an annemlerle göz göze geldiklerinde sertçe yutkundu.


Kadir ile hızlıca Kulise geçerken sevinçle haykırdım. "Aferin kerata sana be! Başardık başardık."


"Oldu mu gerçekten?" Diye yarı sevinçle sorduğunda başımı salladım.


"Çok çok fazlası hatta."


Kapi açılıp kapandığında içeriye annemler girdi. Koşarak onlara sarıldığımda uzun zamandır gormemenin özlemiyle yanıyordum.


"Annem, babacığım."


"Bizim küçük serseri kızımız." Diyen babamdı benden ayrılırken "Tebrik ederim kizim." Deyip Leyla'ya döndü bakışları.


"Sen de çok iyiydin delikanlı. Tebrik ederim." Demesiyle mahcup bir ifadeyle tebessüm etti.


"Sağ olun efendim."


"Çok özlemişiz kızım seni." Diyen annemle "Bende sizi çok özledim annem." Dedim sarılmaya devam ederken.


"Biz şimdi yerimize geçiyoruz tamam mı? Yarışma sonucundan sonra eve geçeriz."


"Tamam annem." Deyip yanaklarından öptüm. Babamla beraber kulisten çıktıklarında Kadir de lavaboya gideceğini söyleyip kulisten çıktı.


Yerime geçip soluklandığımda telefonuma bir mesaj gelmişti.


Emin: Annenler gelmiş insan bir söyler, onların yanında böyle sinirli çıkmazdım.


İpek: Söyleseydim gelmezdin. Sanki yiyecekler seni.


Emin: En güzel takımımı giyerdim İpek.


İpek: Niye görücüye mi çıkıyorsun? Kime?


Emin: 


Yazıyor...


Çevrimiçi...


Yazıyor...


Emin: Belli mi olur o an seni ailenden isterim Allah'ın emriyle. (Gönderilmedi)


Emin: Belli mi olur belki görücüye çıkacaktım. Ama sana ;)


İpek:


Yazıyor...


Çevrimiçi...


Yazıyor...


İpek: Dingil Mafya az yavaşla. Bendeki de kalp hani bu sözlerinle inme iner mazallah. Sonra bensiz kalırsın falan.


Emin: Sensiz kalacağıma seninle ölürüm hatun.


İpek: Ay imdat bir git! Defol!


Emin: O ibne kılıklı herif odada mı?


İpek: Değil.


Emin: Tamam geliyorum.


Beş dakika sonra kapı açılıp kapandığında Emin direkt yanıma gelmiş beni kendine doğru çekmişti.


"Çok güzeldin hatun."


"Nihayet fark ettin yani?"


"O ne demek?" Diyerek kaşlarını çattığında "Kulise gelince çiçeği verdin ama güzelliğime bakmadın?" Dedim huysuzca.


Boynuna burnunu sürtünce "Halt etmişim!" Deyip özlemle boynumu öptü.


"Senin güzelliğine dilim tutulmuşsa demek ki?"


"Kıvır hemen lafı."


"Gerçekler Hatun."


"Sırnaşma bana!" Dedim kızgınlığım öne çıkarken.


"Kadın yeter da! İmamını gevredin. Bırak şu kılkuyruğu da özlem gidereyim dudaklarında." Deyip dudaklarıma yöneldiğinde bende çok özlemiştim ama bana hesap verecekti.


Hızla kendimden uzaklaştırıp kaşlarımı çattım. "Rahat dur kuduruk horoz. Bana cevap ver? Telefonu yüzüme kapatmalar hayırdır? O görgüsüz niye gelmiş yine?"


"Bozulma hatun. O yanaklarını, kıskançlığını yerim senin!"


"Ay imdat Kıskanmadım! Niye kıskanayım o görgüsüz kadını?"


"Bilmem belki buraya gel diye verdiğin emirden Kıskandığını sezmişimdir?"


Hemen İnkar ettim. "Yok öyle bir şey! Yarışmama da mı çağırmayım canım aa!"


"Gel aramızdaki gerginliği öpüşerek hallederim hatun. Aile tanışma öncesi gergin olmayalım değil mi?" Deyip göz kırpınca gözlerim kocaman oldu.


"Fırsatçı kuduruk horoz!"


"Fırsatçı değilim senin kuduruk horuzunum. Hadi hatun be, şu özleme son verelim? Valla canım çıktı." Deyip bana yaklaştı yeniden.


"Edepsizlik etme! Annemler bekliyor zaten."


"Bende onu diyorum işte. Daha fazla bekletmeden bir öpücük bahşet bana. Sence öbür türlü ayıp olmaz mı?" Burnunu burnuma sürttü.


"Şu anda da ayıp mafya bozuntusu!"


"Ayıp olsun." deyip daha fazla dayanamadı. Dudaklarıma kavuşunca kana kana özlemle içti. Öyle bir saldırıyordu ki dudaklarıma engelleyemiyordum bile.


Elleri yanağımda dolaşıp boynuma oradan da belime gidince beni koltuğa dizlerinin üzerine oturttu.


İmdat vallahi de billahi de imdat! Bu adam ayarları iyice gevşemiş. Yer fark etmezsizin beni götürüyor!


"Hatun karşılık ver. Vermezsen valla bırakmam seni gün boyu!" Diye tehdit vaki bir şekilde söyleyince dudağını sertçe ısırdım. Göğsüne yumruk atında çekilir gibi oldu fakat hızlı toparlandı. Ellerimi de ellerinde hapsedince tüm kızgınlığım uçup gitti.


Bu dingil eşeği ben de çok özlemiştim. Dudaklarımı araladığımda an daha da hızlanırken ellerimi tutuşu gevşedi. Elimi ensesine atıp ense saçını okşarken tüm algı yetimi kaybetmek üzereydim. Ne zaman Emin'le bu pozisyonda olsam sonu gelmiyordu.


Dingil Mafya tam bir temas bağımlılığın ötesindeydi. Ben bu adamla evlensem beni bir saniye olsun rahat bırakmazdı.


Onunla evlenmek....


Belki de hiç gerçekleşmeyecek olan bir durumdu. Çünkü kendisi bir mafyaydı ve hayatı tehlikeydi.


Her ne kadar çok güzel ilerlesek de bu ilişkinin devamı yoktu. Olmamalıydı.


Çünkü....


Yaptığım şeylerden sonra bu ilişki anında yok olacaktı. O güne kadar keyfini çıkarmak istedim.


Ben Emin'e aşık da olsam kendi doğrumdan vazgeçemezdim.


Kimi kandırıyorum ki! O konuşmamızdan sonra her şeyi silip yok etmemiş miydim?


Hem de hiç tereddüt etmeden, ne varsa yok etmiştim.


Çünkü ben bu saatten sonra Emin'siz yaşayamazdım.


Loading...
0%