Yeni Üyelik
52.
Bölüm
@saudade47

3 GÜN SONRA...


İpek: Bugün gelmekte karar mısın?


İpek: Sanırım babam küçük bir kriz geçiriyor. İstemeye geldiğini söylediğim andan beri.


Emin: Yavrum seni kaçırayım diyorum ona da hayır diyorsun?


Emin: Tüm babalar böyle. Ben o evden seni almadan çıkmayacağım.


İpek: Kendi kızın olduğunda da aynen böyle ilet tamam mı mafya bozuntusu.


İpek: O da sevdiğine kaçarsa arka çıkacaksın.


Emin:


Yazıyor...


Çevrimiçi...


Yazıyor...


Emin: Lan!!


İpek: Ne oldu konu Kendi kızın olduğunda aynı şeyleri yaşamak sana kriz mi geçirtti?


İpek: Eh, bir gün bu da olacak. Şimdiden kendini buna hazırlasan iyi olur.


Emin: Senden Bir kız çocuğu... kulağa ne hoş geldi?


İpek: Ne?


Emin: Düşüncesi bile beni mutlu ediyor.


Emin: Hadi çocuk yapalım, senden bir kız çocuğu çıkma fikri ne güzelmiş. Etrafta paytak paytak yürüyen bir İpek daha.


İpek:


Yazıyor...


Çevrimiçi...


5 DAKİKA SONRA..


Emin: Hatun? Orada mısın?


İpek: Kuduruk herif! Yemin ediyorum sen ay!


İpek: Ben neyden bahsediyorum sen neyden bahsediyorsun kuduruk horoz!


Emin: Nikah kıyar kıymaz çocuk isterim hatun.


İpek: Oldu canım başka bir siparişin?


Emin: Senin, benim ettiğim teklifi kabul etmen?


İpek: Teklif derken? Sen bana ne teklif ettin ki mafya bozuntusu? Ben hatırlamıyorum da!!


Emin: Ee, yıldırım nikahı teklifi ya? Söylemedim mi?


İpek:


Yazıyor...


İpek: Söylemedin tabi ki dingil Mafya!


Emin: Şimdi Haberin oldu.


İpek: Ay imdat vallahi de billahi de imdat!


Emin: Her şey istediğin gibi olacak düğündü kınaydı vs ama ben senden şu saatten sonra bir dakika olsun ayrı kalamam. Evime gelinim olarak girmeni istiyorum üstelik her yerde senden bir iz bir koku bulaşsın istiyorum.


Emin: Seninle birlikte uyumak istiyorum doyasıya.


İpek: Gelinim dedi bana dedi gel öpeceğim seni (Gönderilmedi)


İpek: Teklifin kabul edilmedi 🫸


İpek: İstemeden önce teklif olması gerekirken sen beni kandırıp istemeyi öne çektin ama o teklif ne olursa olsun yapılacak. Kuru kuru bir teklif asla istemiyorum.


Emin: Kadın beni deli etme! Ne demek kabul etmiyorum!


İpek: Etmiyorum demek etmiyorum demek.


Emin: Kaçırırım seni.


İpek: Kaçırdığın da oldu Emin'im.


Emin: Aklımı kaçıracağım şimdi.


İpek: Onu da kaçırdın bir keçilerin kaldı kaçırmadığın.


İpek: Onu da kaçır istersen 🐑


Emin: Kuzu bu?


İpek: Keçi bulamadım kuzuyla idare ediver.


Emin: Akşam yanına gelmeyecek miyim? O zaman keçiymis kuzuymuş görürsün hatun.


Emin: Hele seni bir isteyeyim sonra sana keçileri de kuzuları da unutturacağım.


İpek: Bu ettiğin İKİNCİ AHLAKSIZ TEKLİF!


Emin: Hayır hatun masum bir teklif ;)


İpek:


Çevrimdışı...


Emin: Kaç hatun kaç. Ben seni yakalarım zevkle.


🕯


Son kez aynadan kendime bakıp salona geçtiğimde annem bir telaş içinde babam ise hala Somurtkan bir ifadeyle koltukta oturuyordu. İstemenin erken olduğunu düşünüyordu. Geçen Emin'le tanışsalar o kadar elektrik alamamıştı çünkü bazı sorularına cevap veremeyip kıvırıp durmuştu.


Yanına doğru şen şakrak bir şekilde ilerleyip boynundan sarıldığımda bana ters bir bakış attı. "Serseri kızım benim bana hiç öyle bakma! Yumuşatamazsın beni!" Dese de babamı yumuşatmayı bilirdim.


"Ama babacığım. İllaki bu gün gelecekti. Senin yaptığın bu huysuzluk oluyor mu?" Gözlerimi kırpıştırıp durduğumda yukardan bir bakış attı.


"Bu kadar erken düşünmemiştim."


"Emin geçen gün geldi ya babacığım. Ne sorduysan dürüstçe cevap verdi. Tüm sülalesini sorgulattın adamcağızın."


"Ne iş yaptığı ile ilgili kem küm etti ama! Diğer soruları cevaplasa ne olur? İşi mi yok bu zırtapozun?"


Var baba var ama söylersem hiç vermezsin.


"İşi de var baba niye olmasın. Kendisi mekan sahibi üstelik şirketi de var." Dediğimde tek kaşını havaya doğru kaldırdı.


"Var da niye söylemedi zırpatoz?"


"Ya baba söylemesene şöyle. Zırpatoz falan değil." Benim mafyam.


"Kenan!" Diye kızan annemle derin bir iç çekip kendine çekim düzen verdi babam.


"Hoşnut oldunuz mu hatun?" Dediğinde annem suratını da işaret etti.


"Gülüşünü de göreyim?" Dediğinde kocaman samimi bir şekilde gülümsedi.


"Senin ceketin nerede?" Diye sordu bu sefer.


"İçerde hatun."


"İyi, git, giy. Birazdan misafirlerimiz burada olur." Demesiyle beni bir heyecan kaptı. Babamın yanaklarından hızla öpüp "canım babam!" Dedim yumuşatmak adına.


Burun kıvıra kıvıra odaya geçtiğinde "Sen de eksik bir şey var mı yok mu diye yeniden kontrol et ben bir babana bakayım." Diyerek kendisi de odaya geçtiğinde imalı bir şekilde "Git git anneciğim. Babamı ancak sen yumuşatabilirsin." Dedim.


"Sus kız edepsiz!"


Annem de odaya geçtiğinde üzerimi yine kontrol ettim. Heyecanlıydim aslında. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum.


"Kapı çalıyor!" Diye odadan bağırdığında panikledim. O sırada annemler de odadan çıkınca bir kere daha çaldı aceleyle kapının önüne geçip açtığımda karşımda onu gördüm. Elinde çiçek çikolata vardı.


Göz göze geldiğimizde bakışları saçlarımı buldu ilk başta. Daha sonra üzerimde durduğunda sertçe yutkundu.


"Hoş geldiniz?" Diyen annemle anca kendimize geldiğimizde Emin yutkunarak "Hoş bulduk." Deyip çikolatayı anneme çiçeği de bana uzatmıştı.


"Duydum ki çikolatayı çok seviyormuşsunuz. Size özel aldım efendim." Demesiyle annemin yüzünde bir tebessüm oluştu.


"Ne zarifsin oğlum. Teşekkür ederim. Geçin efendim." Deyip kayınbabamlara döndü.


O sırada Annemler nihayet içeriye geçerken Emin'le baş başa kalmamızla gözleri önünde hülyalı bir şekilde çiçeği kokladım.


"Çok güzeller."


"Senden güzel değiller ama." Deyişiyle kulağıma doğru eğildi.


"Yine çok güzelsin. Saçların gözümde kaçmadı. Alev alev yandığımdan bilerek kızıla boyadın değil mi?" Göz kırparak geriye çekilince karnına bir tane geçirmemek için zor durdum.


"Edepsiz!" Diyerek içeriye geçmeden önce "Sen de çok deli dehşet olmuşsun." Diyerek dudağından küçük bir buse bırakıp babamın yanına geçtim. Gün boyunca zaten sınırını aşacaktım ve iddia için bana yaklaşmacağını söyleyip dururken küçük bir ödül vereyim demiştim.


Emin zorlukla yutkunarak içeriye geçtiğinde yüzünde hafif bir afallama vardı. Sessizce haline kıkırdarken göz göze geldik. Kimseye çaktırmadan göz kırpıp önüme döndüğümde genzinden bir nefes çekip karşı koltuğa oturdu.


"Ailelerin tanışması bu güne kısmetmiş efendim." Diyen Nergis hanım oldu.


"Evet Nergis hanım. Çocukların tanıştıracağı olmayınca?" İmayla bana bakan annemle zorlukla gülümsedim.


O sırada Nergis hanım da annemi onaylamıştı. Emin'in babasıyla çok müsaitsiz bir zamanda olsa da tanışmıştık. Fakat annesiyle ilk defa bugün karşılasıyorduk. Çok zarif bir kadın gibi görünse de çetin cevizdi.


"Ben, gelinimle daha önce tanıştım açıkçası ve kendisi o kadar çok hanım bir kız ki?" Gözlerimi kaçırdım. Hiç de hanımcık bir yanım yoktur oysaki.


Emin'in kıvıran dudaklarını görünce sınırlarını zorlayacak bir bakış atıp yerimde rahatsızca kıpırdanıp durdum. Saçlarımı terlemişçesine arkaya tekrar atarken kıvıran dudakları düz bir hal aldı.


"Öyledir benim kızım." Diyen babam oldu.


"Biz de Emin Oğlumla bir dans yarışmasında karşılaştık aslında. Kendisi pek bir kibar biri." Diyen annemle gülmemeye çalıştım.


Ah annem hala utangaç ve kibar demekten vazgeçmeyecekti.


Sohbet iyice uzamadan ayağa kalktım. Tüm gözler beni bulunca "Ben kahveleri yapayım?" Dedim gülümseyerek. O sırada kapı çaldı.


"Ona da ben bakarım?" Diyerek aceleyle kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığım gibi Eylem'le göz göze geldiğimde "Eylem!" Diye sevinçle çığlık attım.


Çok geç kaldım mı?" Panikle sorduğumda hızla itiraz ettim.


"Tam vaktinde geldin." Birlikte içeriye geçtiğimizde "Herkese merhaba." Dedi neşeyle.


"Hoş geldin canım." Annem, Eylem'e sarılırken "Bizim damat bu mu?" Dedi annemden ayrılıp Emin'e dönerken.


O sırada babama kal geldi. "Ne damadı!" Kendi kendine söylenip durduğunda Eylem'in kolundan tuttuğum gibi "Biz kahveleri yapalım en iyisi?" Diyerek gülümsedigimde "Nasıl alırsınız kahvelerinizi?" diye sordum kayınbabamlara.


"Benimki ortaydı gelin." Dedi ciddi bir ses tonuyla.


Nergis hanım da "Orta." Derken Emin'e döndüm. Nasıl içtiğini bilsem de Cilveli bir şekilde tekrar sordum.


Gözünün önünde yutkunup kısık bir sesle "Benimki de tuz olmasın." Dedi kahvesinin nasıl geleceğini bilerek.


Ardından mutfağa geçtiğimiz de Eylem kolumu sarstı.


"Kızım bu oğlan bildiğin taş taş! Nerede buldun bu yavruyu?"


Ters ters yüzüne baktığımda yüzünü ekşitti. "Tamam be demedim yavru falan. Kıskanç seni."


Kahveleri yapmaya koyulduğumda "Bulduk işte kendisini. Neyse tuzu uzatsana?" Dedim yandan bir bakış atıp.


"Tuz az gelir, karabiber de ekle.."


"Ay kıyamam ben şimdi ona. Tuz yeterli az koy ama." Kahveler olduğunda fincanlara boşaltırken Eylem acımadan kahveye bol Tuz koyduğunda gözlerim kocaman açıldı.


"O çok oldu Eylem. Kız yeter!" Hala tuz boşaltıyordu. Elinden tuzu alıp kenara koydum.


"Ay sen de! Bunlara acımayacaksın. Dünyanın en iyi erkeği olsa bile o tuzlu kahve içilecek."


"Sonra acısını benden öperek çıkaracak senlik bir durum yok tabi." Tabi bugün dayanıklı çıkarsa Paçayı kurtarabilirdim.


"Bir şey mi dedin?"


"Kahveleri içeriye götüreyim dedim?" İmayla söylenip tepsiyi elime aldım. Salona geçerken ilk önce büyüklere uzattığımda Sıra Emin'e geldiğinde bana İmayla baktı.


"Tuzluysa acısını alırım ama." Al işte ben dedim.


Ardından aklıma iddia gelince rahatça gülümsedim. "İddiamızı unutmadım umarım. Dayan mafya beycim dayan ve.." deyip kulağına doğru fısıldadım. "Bulursan alırsın canım." Kahvesini aldığı gibi koşa koşa Babamın yanına geçtiğimde beni bir soğuk ter bastı.


Emin'le göz göze geldiğimde gözlerime baka baka bol tuzlu kahveyi bir dikişte içerken dudağımı ısırdım.


Eyvah gitti adam.


Hemen ardından suyu da içerken şirince sırıttım.


"Kızım, kahveye zehir attın mı? Tuzluyu içen zehiri de içer ne de olsa. Elinden zehir olsa içerim maksadı." Babam kulağıma doğru fısıldadığında hayıflandım.


"Baba ya!"


"Demedim bir şey. Hemen o zırpatozu koru zaten."


"Buraya hayırlı bir iş için geldik. İzninizle konuya giriş yapmak istiyorum. " diyen kayınbabamla elindeki kahveyi kenara bıraktı.


"Tabi." Derken sesi o kadar isteksiz çıkmıştı ki zar zor toparladı babam. "Buyurun?"


"Allah'ın emriyle peygamberin kavliyle kızınız İpek'i oğlumuz Emin'e istiyoruz."


Babam bana döndü. Gözleriyle bir şeyler anlattığında gözlerimi yumup açtım. Başıyla itiraz etse de cevap bekleyen Emin'lere döndü.


"Madem ikisinin gönlü var. Kızım da istiyorsa hayırlı olsun demek düşer bize."


Kocaman gülümsedim.


"İyi bari kaçırmama gerek kalmadı." Diye Emin'le gözlerim kocaman oldu.


"İpek vazgeçtim ben vermiyorum seni!" Diyen babamla Emin yerinde kaskatı kesildi. Allah'ın kuduruk horozu!


Annem de babama döndüğünde Babam anında u dönüşü yaptı.


"Şaka yapayım dedim olmadı mı?"


"Öyleyse hayırlı uğurlu olsun." Ayağa kalkan babasıyla elini öptüm. Ardından annesinin elini de öpünce Emin de bizimkilerin elini öpmüştü.


Eylem'le birbirimize sarıldığımız da "Bir an gerçekten seni kaçıracak zannettim." Diye kulağıma fısıldadı.


Kaçıracak zaten. Gözleri öyle bakıyor.


"Yapmaz babama nispet olsun diye dedi zaten öyle." Gülümseyip Eylem'den ayrıldığımda Eylem büyüklere dönüp "Siz o zaman kaynaşın aranızda biz gençler de bahçeye çıkarım. Daha sonra sözü de keseriz." Dediğinde annem onay verdi.


Babam mırın kırın etse de onayladığında biz bahçeye çıkmıştık.


Emin hemen yanımda yer alırken Eylem bahçenin öbür tarafına gitmesiyle Emin'e döndüm.


"İki dakika dayanamıyorsun mafya beycim. Daha yeni başlamıştık oysaki." Diyerek boynundan bir öpücük kaptım. Ardından geriye çekildiğimde bana saldırmak ister gibi baksa da kendini tuttu zar zor.


"İpek o iddiayı alacağım biliyorsun değil mi? Sende her gece koynumda uyuyacaksın."


Munzurca sırıtırken sınırlarını zorlayarak göğsüne dokundum. "Zaten her gece yanında uyumuyor muyum mafya beycim?" Göz kırpıştırıp haince sırıtmaya devam ettim.


"Öpmelere doyamadığın kadından bir saat bile ayrı kalmayı bırak öpmeden duramazsın."


"Öyle mi?" Der gibi bakıp ellerimi kendinden uzaklaştırdı. "Bu cesaretini annenlerin gözü önünde yapacaksın hatun. Buradan tek başımıza tadı çıkmaz yoksa?" Deyip içeriye geri döndü.


Ardından bende içeriye geçtiğim de bizimkiler koyu bir sohbete Dalmışlardı. Eylem ise bahçedeydi hala.


Emin yemek masasına geçip oturduğunda ben de hemen yanına geçtim.


"Biz şimdi sözleniyoruz değil mi Emin?"


"İnanması zor ama gerçek." Dediğinde daha da yanaştım yamacına.


"Evlilik teklifi gelmedi ama olsun." Deyip kulağına doğru fısıldadım. Bedeni gerilse de sakinlik içinde kalmaya çalıştı. Göz göze geldiğimizde "Hatun o kadar gün varken şimdi mi cilveleneyim dedin? Bana inat yapıyorsun ama günün sonunda bunun acısını senden alacağını da bil." Dedi zar zor nefes alırken.


Masumum der gibi omuz silkip "Ben bir yapmadım ki ama uslu uslu sevgilime sırnaşıyorum suç mu?" Dedim.


"Uzaklaş hatun. Uzaklaş, babanla iyice ters düşmeyelim."


"Bahanelerin arkasına sığınıyorsun şimdi de mafya bozuntusu. Halbuki ben seni böyle tanınmadım." Deyip bir elim bacağına gidecekken ayaklandı.


"Ben bir su içip geliyorum. Sen de uslu dur." Diyerek mutfağa kaçtığında annemle göz göze geldik.


"Siz dışarda değil miydiniz?"


"Vazgeçtik anne. Burası daha iyi." Dememle gülümseyip önüne dönmesiyle ayaklanıp rahat bir şekilde mutfağa geçtim.


Emin kendine su doldurmuş içiyordu.


"İç hayatım iç hararetini alır."


"Sen de mi susadın hatun?"


"Evet." Deyip yanına Yaklaştığımda "Ama sana." Dedim yanağına dudaklarımı götürürken. "Öpsen beni, diyorum. Hazır buraya kimse gelmediği vakitte." Dedim kışkırtmaya devam ederek.


"Ateşle oynuyorsun hatun!" Elindeki bardağı tezgaha bırakıp beni kendine doğru çektiği gibi tezgaha yasladığında zaferle gülümsedim. Biliyordum işte daha ne kadar dayanabilirdi ki?


Tam dudaklarıma yaklaşıyordu ki hevesle dudaklarımı araladim. Fakat beklenen öpücük yerine kulağıma doğru eğilmesiyle hüsrana uğradım.


"Ateşim de seni de yakmasını bilirim hatun ama Ateşim seni yakmasından korkuyorum. O yüzden Ateşimle oynama hatun yanarsın." Deyip beni oracıkta yalnız bıraktı.


"Herifin kudurukluğu törpüleneceği zamana denk geldik ay imdatlar olsun!"


Bozuntuya vermeyerek salona geçtiğimde Emin bu sefer annesinin yanına oturmuştu. Aralarındaki muhabbete katılırken Eylem de salona geçiş yaparken yanıma geçti.


"Kız ne oldu yine? Yüzün neden sinirle bakıyor seninkine?"


"Hiç Eylem. Senin enişten sadece iradeli çıktı."


Anlamayarak "Ne?" Diye sorduğunda boş ver der gibi omuz silkip yanlarına geçtik.


Emin bana bakmasa bile alttan alttan güldüğünü hissediliyordum nedense.


Saçlarımı arkaya atıp nispet edercesine dudağımı ısırıp sohbete dair olduğumda telefonuma bildirim düştü.


Emin: Hatun elinden oyuncağı alınmış gibi sinirlenmen Hoş oluyor mu? Düzelt bakayım o nur yüzünü.


İpek: İradeli kuduruk herif benimle uğraşmayı kes!


Emin: Az önce sen benimle uğraşınca keyfin yerindeydi şimdiyse benim keyfime mi göz diktin yavrum?


İpek: O kadar göz diktim ki bilemezsin. Bana mısın demedin dingil!


Emin: Hadi hadi kıyamam ben hatunuma bir öpücüğü hak ettin. Bahçede mi alırsın yoksa mutfakta mı öpücüğünü?


İpek: Ay o kadar iyisin ki mafyacım çok sağ ol.


Emin: Ne demek hatun. Her zaman.


İpek: Ayarsız herif yazma bana!


Emin: Hatunum.


İpek: Defol!


Emin: İnsan hiç müstakbel eşine defol der mi ayıp.


İpek: Daha söz kesmedik havaya girme.


Emin: Ama seni babandan istedim yavrum. Kaçarın yok bu işten artık.


İpek: Gülme.


İpek: Yanlış yorumlayacaklar şimdi bizimkiler ay imdatlar olsun.


Emin: Ne yaparsın yoksa öper misin hatun?


Emin: Herkesin içinde?


İpek: hih terbiyesiz! Onu sen yaparsın valla ama ger gör ki bugün kuduruk tuşun kapalı.


Emin: Yapana değil yaptırana bakacaksın hatun. Bu lafı aklından tut tamam mı, diğerleri gibi aklından uçup gitmesin.


İpek: Sen bana laf mı sokuyorsun mafya!


Emin: Ben sana hiç laf sokar mıyım?


İpek: Seni bilmesek inanacağız da.


İpek: Kapat telefonu. Babam sana öldürecekmis gibi bakıyor.


Emin: Kime çektiğin belli hatun. Sen de şu an bana öyle bakıyorsun.


Düz yazı sahne yazarken zorlanıyorum bu kurguda ama mesajlaşma sahnesi yazarken sular seller gibi akıyor. Emin'in aklında bir evlilik teklifi var diğer bölüm o kısmı yazacağız inşallah bir de akşam bir yemeğimiz var biraz kıskanç krizli geçebilir 🫠


Loading...
0%