@saudade47
|
İpek: Ben karakolun önündeyim İpek: Umarım gelmezsin (Gönderilmedi) Karakolun önünde tedirgin bir şekilde beklemeye devam ediyordum. Aslında o kadar çok korkuyordum ki ayaklarımı kalçama vura vura kaçasım vardı. Ah İpek telefonuna neden sahip çıkmazsın ki zaten. Bak başına bela oldu. Hem de en katil belasından. Karakol önündeki polise bakıp bakıp durmaktan alıkoyamıyorum kendimi. Polis artık bir şeylerin ters gittiğini anlayacaktı. Bakma İpek bakma o tarafa. O mafya bozuntusu geldiği gibi telefonunu alıp polise sığınacaksın bak o zaman sana zarar veremez de... Tırnağımı kemirmekten parmağım acıyordu. 0534*: Geldim. İpek: Euzubismillah! İpek: Tamam tamam sen telefonu polise ver. Karakol önündeki. İpek: Alacağım sonra da senin telefonu vereceğim polise. 0534*: Sen kendini çok akıllı zannediyorsun sanırım? İpek: Bu bana ettiğin ikinci hakaret. İpek: Tabi ki akıllı olacağım! Ne bekliyordun? İpek: Elin mafyasını ayağına kadar geleceğimi mi? Yok ya! 0534*: Geldin ama? İpek: Gelmedim! Sadece ortak bir noktada olacağız dedik.. 0534*: Bence yüzünü ekrandan kaldırıp yukarıya bak? İpek: Ne? 0534*: Başını kaldır kadın! Telefondan başımı anında kaldırıp yukarıya çevirdiğim de tam dibimde gözlükleriyle bana sırıtan alev ateş adam vardı. Zorlukla yutkunup nefes aldığımda telefonlardan daha cazibeli daha yakışıklıydı. Beynim sinyal verircesine kırmızı alarm yanarken imdat diye bağırasım vardı sokak ortasında. "Artık telefonuma kavuşabilir miyim?" Allah'ım sesi... "Nereden bileceğim senin o olduğunu?" Diye terslediğimde bana gözlerini devirerek baktı. "Galerimi kurcaladığına göre resmimi de görmüşsündür, değil mi?" "Mantıklı." Deyip telefonu eline verdiğim gibi elindeki benim telefonu kaptığım gibi yanından kaçtım. İmdatlar olsun. O mafyayla karşılaştığım yetmiyormuş gibi kalbim boğazımda atmaya başladı. Ben şimdi ne yapacaktım? |
0% |