Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.Bölüm

@sayina

Kutsal bağ

Bir Ejderha kendi ateşinde yanarmıydı?

Hadrex kendi ateşinde yanıyordu.

Milyon yıllık hayatında sevdiği tek varlık onu terkedip sonsuzluğa gitmişti.

 

Her kanat çırpışında kanatlarının yandığını hissediyordu, sanki biraz daha uçsa düşecekti. Acısı bütün dünyaya ağır gelmişti. Doğal afetler depremler yangınlar bitmek bilmiyor artıkça artıyordu, dünyanın dört yanında durmak bilmez yağmur olmasaydı ormanlardan eser kalmayacaktı.

Tanıdığı tek insandı Lively ve tek arkadaşı, tek dostu, sevdiği aşık olduğu yegane kişiydi. Ondan önce hiç bir insana kendini göstermedi hiç kimseyi sevmedi, kimseye güvenmedi Hadrex.

Şimdi yapayalnızdı çaresizce güçsüz kanatlarını çırparak göğün en mavimsi yüksekliğine doğru uçuyordu.

Ölümsüzlüğün efendisi sustukça ölecek gibi oluyordu. Dayanamadı daha fazla, Kanatlarını açabildiği kadar açtı ve başını göğe kaldırdı.

 

Kalbi "Liv" diye haykırırken ejderha içinde büyüyen alevleri püskürtü.

Kızıl ve mavi alevler acı çekiyor gibiydi. Kızılın en koyu tonu gitmiş yerine soluk bir renk gelmişti. Denizlerin en koyu rengi gitmiş yerine neredeyse su rengini andıran bir mavi gelmişti.

Acısı gücünü çekiyordu içten içe ölüyor gibiydi kadim varlık.

 

Kalbini yakıp kavuran alevleri püskürtmesi onu biraz sakinleştirdi ve sevdiği kadının ona emanet ettiği can aklına geldi.

 

Lively ondan bebeğine hayat vermesini istemişti Hadrex'in acısına bir nebze olsun merhem olmuştu minik bebek. Yaşamak için küçücük bir umudu vardı.

 

Devasa Ejderha yaşatmak için yaşamak zorundaydı. Minik bebeği hayata döndürüp onu hiç kimsenin bulamayacağı bir yere fani insanların arasına götürdü. Şimdi bebeği bıraktığı çocuk esirgeme yurdunun tepesinde olan biteni izliyordu. Artık ömrü böyle geçecekti minik bebeği korumak onun aşkına olan sadakatinin simgesi olacaktı.

 

Lively bebeğini ona emanet etmiş olmasaydı Ejderha bir an bile düşünmeden, tereddüt etmeden kendi alevini içinden söküp alır oda sonsuzluğa giderdi.

 

Yaşatmak için yaşaması gerekiyordu,

Sevdiği kadının son isteğini yerine getirmeye yemin etti ve günü geldiğinde intikamı için kızı geri götürecekti.

Öyle bir intikam olacaktıki bu, dünya döndükçe insanlar var oldukça bu intikam konuşulacaktı.

 

"Ah aman tanrım"

 

Hadrex düşüncelerinden sıyrılıp bebeği bulan orta yaşlı kadını pür dikkat izlemeye başladı.

 

Kadın bebeği kucağına alıp içeri girerken Konuşmaya devam ediyordu.

 

"İnsanlar bakmayacağı çocuğu neden doğururki korunma yollarını öğreten bir kitap yazıp böyle aptal ebeveynlere dağıtmak gerekli"

 

Önce sağlık durumuna bakılan bebegin karnı doyduktan sonra mışıl mışıl uyumuştu. bulunduğu saat ve tarihin işlemi yapılmıştı yurt müdürü ona isim düşünürken Hadrex kadının zihnine girdi ve "Hera" diye fısıldadı.

 

Yurt müdürü bebeğin adını kayıtlara Hera diye yazdıktan sonra defteri kapattı ve işine devam etti.

 

*****

19 yıl sonra

 

Kral Aaron ayağa kalkarken yumruğunu masaya vurdu, Masa ortadan ikiye bölünürken etrafında toplanan büyücülerde ayaklandı.

 

"Sen"dedi kahin Melruh'a işaret parmağını sallayarak "sen ve beceriksiz yardımcılarının yıllardır hiç bir şey yaptığı yok" Sert bir okadar Keskin çıkan ses tonu tehditkardı.

 

"Majesteleri elimizden gelen herşeyi yaptık bir çok ayin sırasında sizde benimle birlikteydiniz"

 

"Evet bildiğimiz tek şey çocuğumun bir kız olduğu ve yaşıyor olması " diye devam etti Aaron.

 

"Varisinizi gizleyen her kimse onun hayatından endişe ediyor olmalı"diye ekledi Melruh un yardımcısı.

 

"Yada kraliçemin katilleri'nin elindedir belki kim olduğunu bile bilmiyordur "dedi Aaron sıkıntıyla.

 

"Belki yaşamıyordur olamazmı?" Dedi kardeşi Andre.

 

Aaron sert bakışlarını kardeşine çevirdi.

"Yaşadığını hissediyorum, bu sadece benim hislerimden ibaret değil, Kahin Melruh ve büyücülerde yıllardır aynı şeyi söylüyor"

Sırtını duvara yaslayıp tekrar konuştu

"Kızım Sacre her nerdeyse onu elinde sonunda bulacağım" sona doğru sesi titremişti.

*****

 

"Uyan"

 

Hera başını kaldırıp kızıl gök yüzüne bakarken aynı ses yankılandı zihninde

 

"Kim olduğunu hatırla"

 

Derinlerden gelen ses kızı oldukça etkilemişti

 

"Kimsin sen?"

 

"Kanının diğer yarısı olanım"

 

Hera gökyüzüne bakmayı bırakıp etrafına bakındı hiç kimse yoktu.

 

"Bağımızı hatırla" dedi derinlerden gelen ses.

 

"Puscaslar krallığının prensesi olarak doğdun"

 

"Kim olduğunu hatırla"

 

"Prenses mi"

 

******

 

"Hey tembel kuş okula geç kalacaksın uyan artık"

 

Hera onu uyandırmaya çalışan annesini umursamadan başını yastığa iyice gömdü ve uyumaya devam etti.

 

"Heraaa kime diyorum"

 

"Anne bugünki ders pekte önemli değil uyumama izin ver"

 

Annesi Hera'yı uyandırmaya çalışırken arkadan gelen ses genç kızın uyanmasına sebep olmuştu.

 

"Hayatım bana bırak ben onu uyandırmasını bilirim"

 

Hera doğrularken"Uyandım"dedi dişlerinin arasından tıslar gibi.

 

Annesi kırkırdadı ve "Bence seni her sabah baban uyandırmalı"dedi

 

Hera kaşlarını çatarken Karşısında sırıtarak onu izleyen adama baktı.

 

"Beni o büyütmedi baban diyip durma. Lütfen şimdi çıkarmısınız giyinmek istiyorum"

 

Bay kleyv odadan yaylana yaylana çıkarken Annesi Hera'nın saçlarını okşadı. "Kleyv kötü biri değil ona neden böyle davranıyorsun kızım?"

 

"O hayatımıza girmeden önce biz çok mutluyduk" dedi Hera üzülerek.

 

Kleyv'in nasıl biri olduğunu bilmiyordu annesi o sapık ve adi yaratıktan başka bir şey değildi.

 

Hala kızının saçlarını severken cevap verdi Emily "Sanırım onu senden çok sevdiğimi düşünüyorsun Hera ama böyle bir şey yok sen benim herşeyimsin bunu biliyorsun"

 

bu duruma fazlasıyla üzülüyordu ve son aylarda çok yıpranmıştı, kızı ve kocası başta anlaşıyor olsalar bile sonraları Hera garip davranışlar sergilemeye başlamıştı.

 

"Onu kıskandığımı falan düşünmüyorsun öyle değilmi?"

 

"Elbette hayır tatlım ama neden böyle davranıyorsun? ben bunu gerçekten anlamıyorum"

 

Hera ayağa kalkarken annesi boşta kalan ellerini birleştirdi.

 

"Bunları akşam konuşalım olur mu?"

 

"Peki sen hazırlan bende ekmek alıp geliyorum"

 

Annesi evden çıkarken Hera hazırlanmaya başladı sarı saçlarını tararken kapının açılma sesini duydu ve hızla arkasına baktı.

 

"Çık odamdan pislik herif"

 

"konuşmak istiyorum"

 

Hera elindeki tarağı sıkarken gözleri ateş saçmak üzereydi neredeyse.

 

"Ben konuşmak istemiyorum, çık!"

 

Kleyv genç kıza yaklaşırken"Bu kadar sert olman hoşuma gidiyor" dedi ve biraz daha yaklaştı

 

Hera beline dokunan eli anında itti ve elindeki tarağı sertçe bırakıp odadan çıkmak için kapıya yöneldi.

 

Sertçe koluna yapışan Kleyv Hera'nın durmasını sağladı.

 

"Çek elini" dedi tehditkar ses tonuyla.

 

Adam gülüyordu.

"Gözlerinin içine bak"

Rüyasında gördüğü ses zihninde yankılandı.

 

"Gözlerinin içine bak"

Hera gözlerini Kleyv'in gözlerine dikti

Bir süre öyle kaldılar.

 

Kleyv elini çekmek istiyordu ama yapamıyordu.

 

Kızın gözleri maviden kızıla dönüşürken Klevy konuşamıyor hareket edemiyordu nefesi kesildi kalbi patlayacak gibi oldu.

 

"Bir daha" Hera konuşmak için ağzını açtığında yer sarsıldı.

 

"Bana dokunma" konuşmaya devam ederken evin tüm camları tuzla buz oldu.

 

"Anladın mı?" Evdeki eşyalar aynı anda yere düşüp kırılırken Hera bunlardan habersizdi. O sadece zihnindeki sesi dinlemiş kolunu tutan adamın gözlerine bakıyordu.

 

Anahtar sesi duyulunca kız kendine gelmeye başladı ve bakışları normale döndü adam bayılırken Annesinin çığlığı yankılandı evde.

 

"Sen ne yaptın Hera?"

 

"B'en ben bir şey yapmadım o"dedi yerde baygın yatan kleyv'i gösterirken "O beni taciz ediyordu ben sadece onu uyarmak istedim"

 

Emliy hayretler içinde kızına bakıyordu. elindeki ekmek poşeti yere düşerken kaşları çatıldı.

 

Hera annesinin elini tuttu bir anda. "sana bunu anlatmaya çalıştım ama anlatmak çok zordu lütfen inan bana Anne" az önce yaşananların aksine genç kızın sesi titriyordu.

 

Emily elini tutan kızına baktı çatılan kaşları gevşerken "özür dilerim"dedi ve hızla sarıldı "bunu anlamam gerekirdi"dedi kızına daha sıkı sarılırken.

 

Kollarından ayırdığı kızın yanaklarını avuçları arasına aldı "bunun hesabını soracağız ondan, sonra eskisi gibi hayatımız çok güzel olacak ikimiz çok mutlu olacağız tamam mı"

 

Hera başını salladı sadece bunu Annesine daha önce söylemediği için pişman olmuştu.

 

Kleyv kendine gelirken Emily hızlı adımlarla onun yanına ulaştı ve karnına sert bir tekme savurdu "seni aşağılık sapık bunun hesabını vereceksin"

 

Adam hala konuşamıyor öylece Hera'nın gözlerine bakıyordu. Zorlukla iki cümle kurdu "s'sen nesin?"

 

Olan biten Hera'nın gözlerinde canlanırken nutku tutuldu her sözünde birşeylerin yerle bir olması zihninde yankılanan o ses.

 

Elleri titremeye başladı üstündeki kıyafetler ter içinde kalırken kalbi göğsünü parçalayıp fırlayacak gibi çarpıyordu.

 

"Hera gidelim"

 

Hera annesini duymuyordu olanlar

Tekrar tekrar zihninde canlanıyordu.

 

"Kendine gel Hera"

 

Aynı ses zihninde yankılanınca kız başını elleri arasına aldı ve gözlerini sıkıca kapattı.

 

"Ben kimim, ben neyim?"

 

"Sen beklenensin"

 

Hera titrek çıkan sesi ile zihnindeki sesle konuştu. "Yardım et bana"

 

"Ben hep seninleydim, seninle olacağım"

 

"Sen kimsin?"

 

"Kim olduğumu öğreneceksin Hera şimdi kendine gelmen gerekiyor"

 

Zihnindeki sesi dinleyip gözlerini açtı Annesi ile göz göze geldiler.

 

Hera'nın elini sıkıca tutup kapıya yöneldi Annesi "gidip bu aşağlığı şikayet edelim"

 

Hera adım attı ama annesi yürüyemedi.

 

"Buna izin vereceğimide kim söyledi"

Kleyv Emliy'in beline saplandığı bıçağı hızla geri çekti bıçaktan damlayan kanın yere damlayışını izledi Hera.

 

Ona sahip çıkan tek insan, onu büyüten sevip her zaman koruyan kadın son gücü ile kızının elini sıktı sonrasında yere yığıldı.

 

Hera "Anne!" Diye haykırdı aynı anda ev şiddetle salanmaya başladı gök yüzü kızıl rengini alırken Hera karşısındaki adamı tek el hareketi ile tavana kadar kaldırdı. Adamın nefesi kesilirken gözleri yerinden fırlayacak gibiydi.

 

"Sen benim Annemi öldürdün"

 

Sesi adamın kulaklarını sağır etti.

 

"Sen yaşamayı haketmiyorsun"

 

"O yaşıyor"

"Pişman olacağın birşey yapma"

 

Hera zihnindeki sesi hiç umursamadı. O adam yaşamayı haketmiyordu.

 

Boşta olan elini açtı ve avuç içinde küçük bir alev topu oluştu. Elini kleyv'e doğru kaldırdı ve Alev topu süzülerek Kleyv'in göğsünden süzülerek kalbini sardı.

 

Bedeninde hiç bir hasar olmayan adamın kalbi yanıyordu.

 

Gözlerinden ve kulaklarından kan boşalmaya başladığı zaman kız elini çekti ve adamın acılar içinde kıvranan bedeni sert zeminle buluştu.

 

Apartmanda yükselen sesleri duymazdan gelerek koşup annesinin elini tuttu "Anne"dedi gözyaşları eşliğinde.

 

Kendinden geçmis olan Annesini kendine getirmeye çalışırken aynı sesi duydu.

 

"Gitmeliyiz"

 

Hera o sesi yine umursamadı.

 

"Gitmeliyiz Hera"

 

Kız hâlâ ağlıyordu.

 

"Seni aptal prenses"

 

Hadrex onu dinlemeyen kızı kendi haline bıraksaydı biraz sonra kırılacak olan kapının ardındaki insanlar kızda bir şeyler olduğunu anlayacaktı ve Hadrex kızı kurtarmak için hiç bir suçu olmayan insanlara zarar verecekti.

 

Hera gözyaşlarını sildi ve etrafına baktı yaşadıkları apartman'ın çatısında olduğunu farketmesi uzun sürmemişti.

 

Ayağa kalkarken "neler oluyor" dedi kendi kendine.

 

"Vakit geldi Olman gereken yere dönmen gerekiyor Hera"

 

Arkasından gelen ses zihninde duyduğu sesin ta kendisiydi.

 

Arkasını döndüğünde nutku tutuldu karşısındaki kişi gerçek olmayacak kadar göz kamaştırıcıydı.

 

Beline kadar gelen kızıl saçları, masmavi gözleri ve kusursuz yüz hatları mükemmeldi.

 

"Sen"dedi kız kısık çıkan ses tonuyla.

 

"Herşeyi anlatmak için çok fazla vaktimiz olacak şimdi gitmemiz gerekiyor"

 

Hera karşısında ifadesiz bir şekilde duran adamdan gözlerini alamadı,

 

Az önce yaşanan herşeyi unutmuş Hadrex e inanamaz gözlerle bakıyordu

 

Hadexin ışıltısı başını döndürdü kızın

Kalbi hızla çarparken aklından geçen son şeyi ejderha duyunca gülmeden edemedi

 

"Gerçek olmayacak kadar yakışıklı"

 

Kızın bilinci kapanırken Hadrex onu tek el hareketi ile tuttu, dudakları yukarı doğru kıvrılırken "umarım aşık olmazsın sevgili varisim"dedi.

 

 

 

 

 

***

 

Bölüm sonu

 

Loading...
0%