Yeni Üyelik
12.
Bölüm

11.BÖLÜM "Asıl canavarlar karşısındaydı."

@sbeyza97

Saye bir süre olanları anlamaya çalışırken arkasından gelen bir ses duydu. “Hey kimleri görüyorum vaaaay İlay ve Gaye.” Dedi kalın bir erkek sesi. Kızın adı İlay’dı. Sonunda öğrenebilmişti.

Bir erkek ve üç kız onlara doğru geliyorlardı. Çocuk tam bir zargana gibi gözüküyordu, acayip derecede sıskaydı. Kızlarda onun aksine kilolu. Zargana çocuk ona yaklaştı ve “Çok özledin galiba buraları. Aleyna’yı yanına almayı başarana kadar buradan çıkmıyordun.” Dedi ağzını gere gere. Ağzını öyle çok açarak konuşuyordu ki Saye onun küçük dilini gördüğüne yemin edebilirdi. İlay’a bakarak bunların kim olduğunu ve neyden bahsettiğini anlatmasını istiyordu.

“Aaaa. Unuttun galiba o günleri.” Dedi kızlardan daha kilolu olanı. Diğeri ise onu dürtüp sinsi gülüşüyle “Yanında Aleyna’da yok. Bir şey de kanıtlayamaz ne yapsak?” dedi.

Çocuk kollarını sıvayıp “Eski günleri özledim.” Dedi. Saye, İlay’a dönüp “Ne yaptılar bana?” diye sordu.

“Ne mi yaptılar? Bu okuldaki bütün zorbaların elinden geçtin sen. Buraya inen herkesle anın var. En çok da bu üçüzlerle. Tabii Aleynalardan sonra.” Diyerek kız ürkerek geri çekildi.

Saye etrafına baktı. Her köşede birileri başka birilerine zorbalık yapıyordu. Bazıları kölesi olarak kullanıp emir veriyorlardı. “Sabahki kavgadan sonra kimseye bir şey yapmamak için müdüre söz vermiştim ama yazık oldu.” Dedi artık dayanamayacağını düşünerek. Burası nasıl bir okuldu böyle? Karşısındaki 3 kişi onu duyunca gülmeye başladılar.

“Ancak galiba hepsinin acısını çıkarmalıyım.” Salık olan saçlarını topladı. Arkaya doğru geri gitmeye başladı. Zargana çocuk onun kaçtığını sanıp “Kaçamazsın.” Dedi ve saatine baktı.

“Daha yarım saatimiz var.” Saye etrafına bakıp bir göz gezdirdi. Fazla kalabalık yoktu toplasan bu önündeki üç salakla 12-13 kişi belki vardı.

“Tamam buradaki herkesi pataklamaya yeter.” Çocuk gülerek bir hamle yaptı ve ona bir tokat geçirdi. “Birde herkesi pataklayacakmış ezik. Daha kendini savunmayı bile beceremiyorsun.”

“Önce sen vurdun.” Dedi ve en sevdiği hareketle (döner tekmesiyle) karın boşluğuna bir tekme attı. Daha havada takla atarken iki şişko kızın da kafalarını birbirine hızla çarptı. Diğerleri koşup etraflarına toplanmışlardı bile. Herkes zorbalığa uğrayan Gaye’nin zorbalığı özlediğini söylüyordu. Bu kelimeler Saye’yi daha da çileden çıkarıyordu. Yerde yatan iki şişkoya yaklaşarak

“Bana bakın az yiyin de biraz arkadaşınıza verin bir deri bir kemik kalmış, kendini koruyamaz hale gelmiş. Ne yapıyorsunuz onun önündekileri de mi yiyorsunuz?” diyerek tüm kahkahasıyla gülmeye başladı.

Çocuğun yanına gidip eline tüm gücüyle bastırıyordu.

“Bu yaptığına pişman olacaksın. Seni tenha da yakaladığım zamanları unutma.” Dedi. Saye eline daha fazla basıp çatırt sesini duydu. “Biliyor musun çok yanlış kelimeler seçiyorsun? Canını öyle yakarım ki değil bana hayatında hiçbir kıza yaklaşamazsın.” Dedi malum yerini işaret ederek.

“Oooo güçlenmişsin Gaye. Sevgilinin sana dayak atması iyi olmuş. Dayak yemeden dayak atmayı öğrenemezsin demişler.” Dedi esmer uzun boylu bir çocuk. Herkes Gaye’den nasıl bu kadar nefret edebilirdi? Neden kardeşine böyle sataşıyorlardı? Sinirle onu söyleyen esmer kıvırcık saçlı çocuğa koşarak birden boğazına saldırdı. Eliyle öyle güçlü tutmuştu ki boğazını çocuk nefes alamıyordu. Boğazından tutup yere düşürdü.

“Sende biraz dayak yemelisin o zaman.” Diye fısıldadı kulağına. Etrafında duran kalabalığa bakarak “Zorbalar öne çıksın.” Diye bağırdı. Tabii ki hepsi kendine güvenen insanlardı ve hepsi öne çıktılar yaklaşık 8 kişi öne çıkmış, sanki çok gurur duyulacak bir şey yapıyorlarmış gibi burunları dik bir şekilde gerine gerine duruyorlardı.

Arkada bulunan bir sopayı gördü ve gidip onu alması için İlay’a işaret etti. Kız şaşırmış bir şekilde koşa koşa giderken etrafındaki kişiler Saye’ye yaklaşmaya başlamıştılar.

“Daha yeni ısınmaya başladım.” Dedi Saye boynunu kıtırdatarak. Dövüşmeyi de oldukça özlediğini fark etti. Diğerleri onu oldukça hafife alıyorlardı ama birazdan hepsi neye uğradıklarını şaşıracaklardı.

Uzun bir dövüş olmuştu. Saye birkaç yara alarak kurtulsa da hepsini yerle bir etmişti. İlay’a dönerek “Bana en çok zorbalık eden kimdi?” diye sordu. Bu cevabı duymaya hazır olup olmadığından henüz emin değildi ama öğrenmeliydi. “Aleynalardan sonra mı?” Aleyna… Evet en çok zorbalığı onlar yapmıştı ama onları en son halledecekti. İlay, olaylara karışmayıp uzaktan olanları izleyen bir çocuğu göstererek “Bu çocuk okulun tacizcisi. Seni ve daha birçok kızı taciz etti. Sana elinde fotoğrafların olduğunu söyleyerek her öğle arası sana istediklerini yaptırdı. Ayakkabılarını sildirdi, ödevlerini yaptırdı ve daha birçok şey.” Burası tüm pisliklerin toplandığı bir okulu Saye buna bir kez daha emin oldu.

Kafasını sallayarak, çocuğa gözlerini dikti ve ona doğru yürümeye başladı. “Neden onun zorba olduğunu daha önce söylemedin?” Diye sordu Saye, İlay arkasından gelirken.

“Çünkü o zorba değil. Tacizci bir ezik. Herkesin bir şeyini yakalayıp tehdit eden bir korkak. Sadece burada öğretmen olan ablasına güveniyor.”

“Hımm. Demek beni tehdit ettin he.” Dedi gülerek ve çocuğa yaklaştı. Çocuk yutkunarak geri gitmeye başladı “Bak öyle değil şaka amaçlıydı. Ve o zaman kendimi hiç iyi hissetmiyordum.”

“Şakaydı hımm anladım. Biliyor musun bende sana bir şaka yapmak istiyorum.” Arkasında bulunan zorbalar bile bu olayı merakla izliyorlar, Gaye’ye ne olduğunu sorup duruyorlardı.

Çocuğun elini kavrayarak ters çevirdi. Çocuk acıdan yüzünü buruşturup “Ne istiyorsun benden?” dedi dişlerini sıkıp.

“Bir şey istemiyorum. Şaka yapıyorum sana şaka.” Dedi ve Çocuğun telefonunu cebinden alarak “Aç telefonu.” Dedi Saye. “Telefonumda bir şey yok yemin ederim.”

“AÇ DEDİM SANA.” Diyerek elini daha da büktü. Çocuğu yere atıp kafasında dikilerek telefonunun açılmasını bekledi. Çocuk eli titreyerek telefonunu açtı. Telefonu elinde çektiği gibi alıp tek teke fotoğraflara baktı Saye. Kardeşinin eski fotoğraflarını bu telefon da görünce beynine kan sıçradı. Bu fotoğraflar neredeyse bir sene öncesine aitti. “Baksana” dedi İlay’ı çağırıp.

“Burası neresi?” dedi fotoğraftaki kardeşini parmağıyla kapatarak. “Soyunma odası.”

Diğer fotoğrafların hepsine baktı. Orada bulunan birçok zorbanın resmi de telefondaydı. Kız, erkek fark etmeksizin herkesi çekmişti bu sapık. Telefondan kardeşinin bütün resimlerini sildi. Çöp kutusunun da temizlendiğine emin olunca. Çocuğu yere fırlatıp ona şaşkınlıkla bakıp fısıldaşan zorbalara döndü “Yalnız galiba ben hepinizi bu telefonda gördüm.” Dedi pis bir gülümseme takınarak.

“Hepiniz harka çıkmışsınız. Ancak erkeklerin vücut çalışması gerek.” Bir erkek sesi yükselerek “Erkeklerde mi var?” diye bağırdı.

“Buradaki herkes var. Zorbalık yapan, uğrayan ayırt etmemiş.” Yerdeki çocuğa yaklaşarak “Şu an en iyi şey seni onların eline bırakmak bence. Eminim onlar sana cehennemi yaşatır.” Dedi. Tam dönüp giderken durdu ve geri döndü. “Baksana fotoğraf çekerken hangi elini kullanıyorsun?” Çocuk cevap vermeyince İlay onun sol elini kullandığını söyledi. O da tüm gücüyle ayağıyla çocuğun eline bastı. Yetmeyince bir tekme atarak çocuğun elinin incindiğine emin oldu.

“Bir daha bu eline bak ve neyin fotoğrafını çekip çekmeyeceğini bir kere daha düşün.”

Çocuk yere kapanmış ağlayarak özür diliyordu. O sırada birilerinin “Onlar geliyorlar.” Dediğini duydu. Etrafında toplanmış insanlardan oluşan daire açıldı. Karşısında ona doğru gelen üç kızı gördü. Geliyordular: “Aleyna, Dilara ve Ceyda.” İşte karşısındaydılar.

“Bu ses de ne? Ne oluyor burada?” dedi Aleyna hem Saye’ye bakıp hem yerdeki çocuğa bakıyordu. Herkes geri açılmıştı. Diğer zorbalarında hırpalandığını gördüklerinde şaşkınlıklarını gizleyemeden “Büyük bir kavga mı oldu? Neden haberimiz yok?” Diye sordu Ceyda. Saye gülerek

“Yok büyük bir kavga olmadı. Sadece ben hepsinden biraz intikam almak istedim.” Dedi. Dilara şaşkın bakışlarıyla “Tamam gerçekten ne olduğunu söyle.” Yerde ki çocuk kafasını kaldırarak “Ge.. Gerçekten benim bir suçum yok. Gaye delirmiş gibi herkese saldırdı.” Etrafındaki kalabalıkta “Gaye delirmiş gibiydi. Dövüşmeyi çok iyi öğrenmiş.” Diyordular. Daha demin ona diklenen kalabalık grup şimdi kendisini övüyordu. Aleyna yaklaşarak “Gaye ne oluyor?” Diye sordu. Tek kaşı kalkmıştı. Saye birden gülümseyerek “Kızlaaaar size layık olmaya çalışıyorum.” Dedi. Diğerlerinin şaşkın bakışları hâlâ üstündeydi.

“Nasıl ama?” dedi Saye onların etrafında dönerek. Arka taraftan birden küt diye bir ses duyuldu.

Aleyna, Ceyda ve Dilara açılarak arkalarına baktılar. Ceyda araya girerek “Heee o kız, sonunda bayılmış.” Dedi. Aleyna ve Dilara. Gülerek Saye’ye bakıyordular. Saye ise yerde yara bere içinde yatan kızı gördü. Bacakları kan içindeydi. O an kardeşinin de bacaklarının morluklarla dolu olduğunu hatırladı ve gözlerini kapayarak sakin kalmaya çalıştı. Bu onun için akıntıya karşı yüzmekle neredeyse aynıydı. Öyle zorlanıyordu ki kendini tutarken tüm vücudu ağrıyordu.

O sırada Aleyna, Saye’ye yaklaşarak “Unutma buradaki zorbaları yönlendiren en tepede bulunan bizleriz. Ve sen dipten en tepeye çıkan tek kişisin. Haddini bilmelisin.” Yerde yatan kızı göstererek “O hallerini unutma.” Dedi.

Saye’nin kulaklarında çınlayan cümleler aklını başından alıyordu: “O kızın çığlık attığı yerde bir zamanlar sen vardın”, “O arka taraf yalnızca onlara ait.”, “Orası özel bölüm” ,“O hallerini unutma.” Kendini çığlık atmamak için zor tutmuştu.

Saye yanlış insanlara enerjisini harcadığını o zaman fark etti. Onların hepsi birer kuklaydı. Zamanın da bir yerde duyduğu söz gözlerinin önüne geldi. İnsanlar bu evrendeki tüm hayvanlardan, tüm yaratıklardan daha korkunç olabilirlerdi. İşte şu anda da bu sözün karşılığını gözleriyle görüyordu. Çünkü asıl canavarlar karşısındaydı. Karşısında durmuş hâlâ ona hâd bildirmeye çalışan canavarlar. Başı bunların çektiğini bilse de emin olamamıştı ama artık emindi.

Canavarların kafasını ezmeliydi, onları yok etmeliydi.

 

 

 

 

 

Saye bir süre olanları anlamaya çalışırken arkasından gelen bir ses duydu. “Hey kimleri görüyorum vaaaay İlay ve Gaye.” Dedi kalın bir erkek sesi. Kızın adı İlay’dı. Sonunda öğrenebilmişti.

Bir erkek ve üç kız onlara doğru geliyorlardı. Çocuk tam bir zargana gibi gözüküyordu, acayip derecede sıskaydı. Kızlarda onun aksine kilolu. Zargana çocuk ona yaklaştı ve “Çok özledin galiba buraları. Aleyna’yı yanına almayı başarana kadar buradan çıkmıyordun.” Dedi ağzını gere gere. Ağzını öyle çok açarak konuşuyordu ki Saye onun küçük dilini gördüğüne yemin edebilirdi. İlay’a bakarak bunların kim olduğunu ve neyden bahsettiğini anlatmasını istiyordu.

“Aaaa. Unuttun galiba o günleri.” Dedi kızlardan daha kilolu olanı. Diğeri ise onu dürtüp sinsi gülüşüyle “Yanında Aleyna’da yok. Bir şey de kanıtlayamaz ne yapsak?” dedi.

Çocuk kollarını sıvayıp “Eski günleri özledim.” Dedi. Saye, İlay’a dönüp “Ne yaptılar bana?” diye sordu.

“Ne mi yaptılar? Bu okuldaki bütün zorbaların elinden geçtin sen. Buraya inen herkesle anın var. En çok da bu üçüzlerle. Tabii Aleynalardan sonra.” Diyerek kız ürkerek geri çekildi.

Saye etrafına baktı. Her köşede birileri başka birilerine zorbalık yapıyordu. Bazıları kölesi olarak kullanıp emir veriyorlardı. “Sabahki kavgadan sonra kimseye bir şey yapmamak için müdüre söz vermiştim ama yazık oldu.” Dedi artık dayanamayacağını düşünerek. Burası nasıl bir okuldu böyle? Karşısındaki 3 kişi onu duyunca gülmeye başladılar.

“Ancak galiba hepsinin acısını çıkarmalıyım.” Salık olan saçlarını topladı. Arkaya doğru geri gitmeye başladı. Zargana çocuk onun kaçtığını sanıp “Kaçamazsın.” Dedi ve saatine baktı.

“Daha yarım saatimiz var.” Saye etrafına bakıp bir göz gezdirdi. Fazla kalabalık yoktu toplasan bu önündeki üç salakla 12-13 kişi belki vardı.

“Tamam buradaki herkesi pataklamaya yeter.” Çocuk gülerek bir hamle yaptı ve ona bir tokat geçirdi. “Birde herkesi pataklayacakmış ezik. Daha kendini savunmayı bile beceremiyorsun.”

“Önce sen vurdun.” Dedi ve en sevdiği hareketle (döner tekmesiyle) karın boşluğuna bir tekme attı. Daha havada takla atarken iki şişko kızın da kafalarını birbirine hızla çarptı. Diğerleri koşup etraflarına toplanmışlardı bile. Herkes zorbalığa uğrayan Gaye’nin zorbalığı özlediğini söylüyordu. Bu kelimeler Saye’yi daha da çileden çıkarıyordu. Yerde yatan iki şişkoya yaklaşarak

“Bana bakın az yiyin de biraz arkadaşınıza verin bir deri bir kemik kalmış, kendini koruyamaz hale gelmiş. Ne yapıyorsunuz onun önündekileri de mi yiyorsunuz?” diyerek tüm kahkahasıyla gülmeye başladı.

Çocuğun yanına gidip eline tüm gücüyle bastırıyordu.

“Bu yaptığına pişman olacaksın. Seni tenha da yakaladığım zamanları unutma.” Dedi. Saye eline daha fazla basıp çatırt sesini duydu. “Biliyor musun çok yanlış kelimeler seçiyorsun? Canını öyle yakarım ki değil bana hayatında hiçbir kıza yaklaşamazsın.” Dedi malum yerini işaret ederek.

“Oooo güçlenmişsin Gaye. Sevgilinin sana dayak atması iyi olmuş. Dayak yemeden dayak atmayı öğrenemezsin demişler.” Dedi esmer uzun boylu bir çocuk. Herkes Gaye’den nasıl bu kadar nefret edebilirdi? Neden kardeşine böyle sataşıyorlardı? Sinirle onu söyleyen esmer kıvırcık saçlı çocuğa koşarak birden boğazına saldırdı. Eliyle öyle güçlü tutmuştu ki boğazını çocuk nefes alamıyordu. Boğazından tutup yere düşürdü.

“Sende biraz dayak yemelisin o zaman.” Diye fısıldadı kulağına. Etrafında duran kalabalığa bakarak “Zorbalar öne çıksın.” Diye bağırdı. Tabii ki hepsi kendine güvenen insanlardı ve hepsi öne çıktılar yaklaşık 8 kişi öne çıkmış, sanki çok gurur duyulacak bir şey yapıyorlarmış gibi burunları dik bir şekilde gerine gerine duruyorlardı.

Arkada bulunan bir sopayı gördü ve gidip onu alması için İlay’a işaret etti. Kız şaşırmış bir şekilde koşa koşa giderken etrafındaki kişiler Saye’ye yaklaşmaya başlamıştılar.

“Daha yeni ısınmaya başladım.” Dedi Saye boynunu kıtırdatarak. Dövüşmeyi de oldukça özlediğini fark etti. Diğerleri onu oldukça hafife alıyorlardı ama birazdan hepsi neye uğradıklarını şaşıracaklardı.

Uzun bir dövüş olmuştu. Saye birkaç yara alarak kurtulsa da hepsini yerle bir etmişti. İlay’a dönerek “Bana en çok zorbalık eden kimdi?” diye sordu. Bu cevabı duymaya hazır olup olmadığından henüz emin değildi ama öğrenmeliydi. “Aleynalardan sonra mı?” Aleyna… Evet en çok zorbalığı onlar yapmıştı ama onları en son halledecekti. İlay, olaylara karışmayıp uzaktan olanları izleyen bir çocuğu göstererek “Bu çocuk okulun tacizcisi. Seni ve daha birçok kızı taciz etti. Sana elinde fotoğrafların olduğunu söyleyerek her öğle arası sana istediklerini yaptırdı. Ayakkabılarını sildirdi, ödevlerini yaptırdı ve daha birçok şey.” Burası tüm pisliklerin toplandığı bir okulu Saye buna bir kez daha emin oldu.

Kafasını sallayarak, çocuğa gözlerini dikti ve ona doğru yürümeye başladı. “Neden onun zorba olduğunu daha önce söylemedin?” Diye sordu Saye, İlay arkasından gelirken.

“Çünkü o zorba değil. Tacizci bir ezik. Herkesin bir şeyini yakalayıp tehdit eden bir korkak. Sadece burada öğretmen olan ablasına güveniyor.”

“Hımm. Demek beni tehdit ettin he.” Dedi gülerek ve çocuğa yaklaştı. Çocuk yutkunarak geri gitmeye başladı “Bak öyle değil şaka amaçlıydı. Ve o zaman kendimi hiç iyi hissetmiyordum.”

“Şakaydı hımm anladım. Biliyor musun bende sana bir şaka yapmak istiyorum.” Arkasında bulunan zorbalar bile bu olayı merakla izliyorlar, Gaye’ye ne olduğunu sorup duruyorlardı.

Çocuğun elini kavrayarak ters çevirdi. Çocuk acıdan yüzünü buruşturup “Ne istiyorsun benden?” dedi dişlerini sıkıp.

“Bir şey istemiyorum. Şaka yapıyorum sana şaka.” Dedi ve Çocuğun telefonunu cebinden alarak “Aç telefonu.” Dedi Saye. “Telefonumda bir şey yok yemin ederim.”

“AÇ DEDİM SANA.” Diyerek elini daha da büktü. Çocuğu yere atıp kafasında dikilerek telefonunun açılmasını bekledi. Çocuk eli titreyerek telefonunu açtı. Telefonu elinde çektiği gibi alıp tek teke fotoğraflara baktı Saye. Kardeşinin eski fotoğraflarını bu telefon da görünce beynine kan sıçradı. Bu fotoğraflar neredeyse bir sene öncesine aitti. “Baksana” dedi İlay’ı çağırıp.

“Burası neresi?” dedi fotoğraftaki kardeşini parmağıyla kapatarak. “Soyunma odası.”

Diğer fotoğrafların hepsine baktı. Orada bulunan birçok zorbanın resmi de telefondaydı. Kız, erkek fark etmeksizin herkesi çekmişti bu sapık. Telefondan kardeşinin bütün resimlerini sildi. Çöp kutusunun da temizlendiğine emin olunca. Çocuğu yere fırlatıp ona şaşkınlıkla bakıp fısıldaşan zorbalara döndü “Yalnız galiba ben hepinizi bu telefonda gördüm.” Dedi pis bir gülümseme takınarak.

“Hepiniz harka çıkmışsınız. Ancak erkeklerin vücut çalışması gerek.” Bir erkek sesi yükselerek “Erkeklerde mi var?” diye bağırdı.

“Buradaki herkes var. Zorbalık yapan, uğrayan ayırt etmemiş.” Yerdeki çocuğa yaklaşarak “Şu an en iyi şey seni onların eline bırakmak bence. Eminim onlar sana cehennemi yaşatır.” Dedi. Tam dönüp giderken durdu ve geri döndü. “Baksana fotoğraf çekerken hangi elini kullanıyorsun?” Çocuk cevap vermeyince İlay onun sol elini kullandığını söyledi. O da tüm gücüyle ayağıyla çocuğun eline bastı. Yetmeyince bir tekme atarak çocuğun elinin incindiğine emin oldu.

“Bir daha bu eline bak ve neyin fotoğrafını çekip çekmeyeceğini bir kere daha düşün.”

Çocuk yere kapanmış ağlayarak özür diliyordu. O sırada birilerinin “Onlar geliyorlar.” Dediğini duydu. Etrafında toplanmış insanlardan oluşan daire açıldı. Karşısında ona doğru gelen üç kızı gördü. Geliyordular: “Aleyna, Dilara ve Ceyda.” İşte karşısındaydılar.

“Bu ses de ne? Ne oluyor burada?” dedi Aleyna hem Saye’ye bakıp hem yerdeki çocuğa bakıyordu. Herkes geri açılmıştı. Diğer zorbalarında hırpalandığını gördüklerinde şaşkınlıklarını gizleyemeden “Büyük bir kavga mı oldu? Neden haberimiz yok?” Diye sordu Ceyda. Saye gülerek

“Yok büyük bir kavga olmadı. Sadece ben hepsinden biraz intikam almak istedim.” Dedi. Dilara şaşkın bakışlarıyla “Tamam gerçekten ne olduğunu söyle.” Yerde ki çocuk kafasını kaldırarak “Ge.. Gerçekten benim bir suçum yok. Gaye delirmiş gibi herkese saldırdı.” Etrafındaki kalabalıkta “Gaye delirmiş gibiydi. Dövüşmeyi çok iyi öğrenmiş.” Diyordular. Daha demin ona diklenen kalabalık grup şimdi kendisini övüyordu. Aleyna yaklaşarak “Gaye ne oluyor?” Diye sordu. Tek kaşı kalkmıştı. Saye birden gülümseyerek “Kızlaaaar size layık olmaya çalışıyorum.” Dedi. Diğerlerinin şaşkın bakışları hâlâ üstündeydi.

“Nasıl ama?” dedi Saye onların etrafında dönerek. Arka taraftan birden küt diye bir ses duyuldu.

Aleyna, Ceyda ve Dilara açılarak arkalarına baktılar. Ceyda araya girerek “Heee o kız, sonunda bayılmış.” Dedi. Aleyna ve Dilara. Gülerek Saye’ye bakıyordular. Saye ise yerde yara bere içinde yatan kızı gördü. Bacakları kan içindeydi. O an kardeşinin de bacaklarının morluklarla dolu olduğunu hatırladı ve gözlerini kapayarak sakin kalmaya çalıştı. Bu onun için akıntıya karşı yüzmekle neredeyse aynıydı. Öyle zorlanıyordu ki kendini tutarken tüm vücudu ağrıyordu.

O sırada Aleyna, Saye’ye yaklaşarak “Unutma buradaki zorbaları yönlendiren en tepede bulunan bizleriz. Ve sen dipten en tepeye çıkan tek kişisin. Haddini bilmelisin.” Yerde yatan kızı göstererek “O hallerini unutma.” Dedi.

Saye’nin kulaklarında çınlayan cümleler aklını başından alıyordu: “O kızın çığlık attığı yerde bir zamanlar sen vardın”, “O arka taraf yalnızca onlara ait.”, “Orası özel bölüm” ,“O hallerini unutma.” Kendini çığlık atmamak için zor tutmuştu.

Saye yanlış insanlara enerjisini harcadığını o zaman fark etti. Onların hepsi birer kuklaydı. Zamanın da bir yerde duyduğu söz gözlerinin önüne geldi. İnsanlar bu evrendeki tüm hayvanlardan, tüm yaratıklardan daha korkunç olabilirlerdi. İşte şu anda da bu sözün karşılığını gözleriyle görüyordu. Çünkü asıl canavarlar karşısındaydı. Karşısında durmuş hâlâ ona hâd bildirmeye çalışan canavarlar. Başı bunların çektiğini bilse de emin olamamıştı ama artık emindi.

Canavarların kafasını ezmeliydi, onları yok etmeliydi.

 

 

 

 

Saye bir süre olanları anlamaya çalışırken arkasından gelen bir ses duydu. “Hey kimleri görüyorum vaaaay İlay ve Gaye.” Dedi kalın bir erkek sesi. Kızın adı İlay’dı. Sonunda öğrenebilmişti.

Bir erkek ve üç kız onlara doğru geliyorlardı. Çocuk tam bir zargana gibi gözüküyordu, acayip derecede sıskaydı. Kızlarda onun aksine kilolu. Zargana çocuk ona yaklaştı ve “Çok özledin galiba buraları. Aleyna’yı yanına almayı başarana kadar buradan çıkmıyordun.” Dedi ağzını gere gere. Ağzını öyle çok açarak konuşuyordu ki Saye onun küçük dilini gördüğüne yemin edebilirdi. İlay’a bakarak bunların kim olduğunu ve neyden bahsettiğini anlatmasını istiyordu.

“Aaaa. Unuttun galiba o günleri.” Dedi kızlardan daha kilolu olanı. Diğeri ise onu dürtüp sinsi gülüşüyle “Yanında Aleyna’da yok. Bir şey de kanıtlayamaz ne yapsak?” dedi.

Çocuk kollarını sıvayıp “Eski günleri özledim.” Dedi. Saye, İlay’a dönüp “Ne yaptılar bana?” diye sordu.

“Ne mi yaptılar? Bu okuldaki bütün zorbaların elinden geçtin sen. Buraya inen herkesle anın var. En çok da bu üçüzlerle. Tabii Aleynalardan sonra.” Diyerek kız ürkerek geri çekildi.

Saye etrafına baktı. Her köşede birileri başka birilerine zorbalık yapıyordu. Bazıları kölesi olarak kullanıp emir veriyorlardı. “Sabahki kavgadan sonra kimseye bir şey yapmamak için müdüre söz vermiştim ama yazık oldu.” Dedi artık dayanamayacağını düşünerek. Burası nasıl bir okuldu böyle? Karşısındaki 3 kişi onu duyunca gülmeye başladılar.

“Ancak galiba hepsinin acısını çıkarmalıyım.” Salık olan saçlarını topladı. Arkaya doğru geri gitmeye başladı. Zargana çocuk onun kaçtığını sanıp “Kaçamazsın.” Dedi ve saatine baktı.

“Daha yarım saatimiz var.” Saye etrafına bakıp bir göz gezdirdi. Fazla kalabalık yoktu toplasan bu önündeki üç salakla 12-13 kişi belki vardı.

“Tamam buradaki herkesi pataklamaya yeter.” Çocuk gülerek bir hamle yaptı ve ona bir tokat geçirdi. “Birde herkesi pataklayacakmış ezik. Daha kendini savunmayı bile beceremiyorsun.”

“Önce sen vurdun.” Dedi ve en sevdiği hareketle (döner tekmesiyle) karın boşluğuna bir tekme attı. Daha havada takla atarken iki şişko kızın da kafalarını birbirine hızla çarptı. Diğerleri koşup etraflarına toplanmışlardı bile. Herkes zorbalığa uğrayan Gaye’nin zorbalığı özlediğini söylüyordu. Bu kelimeler Saye’yi daha da çileden çıkarıyordu. Yerde yatan iki şişkoya yaklaşarak

“Bana bakın az yiyin de biraz arkadaşınıza verin bir deri bir kemik kalmış, kendini koruyamaz hale gelmiş. Ne yapıyorsunuz onun önündekileri de mi yiyorsunuz?” diyerek tüm kahkahasıyla gülmeye başladı.

Çocuğun yanına gidip eline tüm gücüyle bastırıyordu.

“Bu yaptığına pişman olacaksın. Seni tenha da yakaladığım zamanları unutma.” Dedi. Saye eline daha fazla basıp çatırt sesini duydu. “Biliyor musun çok yanlış kelimeler seçiyorsun? Canını öyle yakarım ki değil bana hayatında hiçbir kıza yaklaşamazsın.” Dedi malum yerini işaret ederek.

“Oooo güçlenmişsin Gaye. Sevgilinin sana dayak atması iyi olmuş. Dayak yemeden dayak atmayı öğrenemezsin demişler.” Dedi esmer uzun boylu bir çocuk. Herkes Gaye’den nasıl bu kadar nefret edebilirdi? Neden kardeşine böyle sataşıyorlardı? Sinirle onu söyleyen esmer kıvırcık saçlı çocuğa koşarak birden boğazına saldırdı. Eliyle öyle güçlü tutmuştu ki boğazını çocuk nefes alamıyordu. Boğazından tutup yere düşürdü.

“Sende biraz dayak yemelisin o zaman.” Diye fısıldadı kulağına. Etrafında duran kalabalığa bakarak “Zorbalar öne çıksın.” Diye bağırdı. Tabii ki hepsi kendine güvenen insanlardı ve hepsi öne çıktılar yaklaşık 8 kişi öne çıkmış, sanki çok gurur duyulacak bir şey yapıyorlarmış gibi burunları dik bir şekilde gerine gerine duruyorlardı.

Arkada bulunan bir sopayı gördü ve gidip onu alması için İlay’a işaret etti. Kız şaşırmış bir şekilde koşa koşa giderken etrafındaki kişiler Saye’ye yaklaşmaya başlamıştılar.

“Daha yeni ısınmaya başladım.” Dedi Saye boynunu kıtırdatarak. Dövüşmeyi de oldukça özlediğini fark etti. Diğerleri onu oldukça hafife alıyorlardı ama birazdan hepsi neye uğradıklarını şaşıracaklardı.

Uzun bir dövüş olmuştu. Saye birkaç yara alarak kurtulsa da hepsini yerle bir etmişti. İlay’a dönerek “Bana en çok zorbalık eden kimdi?” diye sordu. Bu cevabı duymaya hazır olup olmadığından henüz emin değildi ama öğrenmeliydi. “Aleynalardan sonra mı?” Aleyna… Evet en çok zorbalığı onlar yapmıştı ama onları en son halledecekti. İlay, olaylara karışmayıp uzaktan olanları izleyen bir çocuğu göstererek “Bu çocuk okulun tacizcisi. Seni ve daha birçok kızı taciz etti. Sana elinde fotoğrafların olduğunu söyleyerek her öğle arası sana istediklerini yaptırdı. Ayakkabılarını sildirdi, ödevlerini yaptırdı ve daha birçok şey.” Burası tüm pisliklerin toplandığı bir okulu Saye buna bir kez daha emin oldu.

Kafasını sallayarak, çocuğa gözlerini dikti ve ona doğru yürümeye başladı. “Neden onun zorba olduğunu daha önce söylemedin?” Diye sordu Saye, İlay arkasından gelirken.

“Çünkü o zorba değil. Tacizci bir ezik. Herkesin bir şeyini yakalayıp tehdit eden bir korkak. Sadece burada öğretmen olan ablasına güveniyor.”

“Hımm. Demek beni tehdit ettin he.” Dedi gülerek ve çocuğa yaklaştı. Çocuk yutkunarak geri gitmeye başladı “Bak öyle değil şaka amaçlıydı. Ve o zaman kendimi hiç iyi hissetmiyordum.”

“Şakaydı hımm anladım. Biliyor musun bende sana bir şaka yapmak istiyorum.” Arkasında bulunan zorbalar bile bu olayı merakla izliyorlar, Gaye’ye ne olduğunu sorup duruyorlardı.

Çocuğun elini kavrayarak ters çevirdi. Çocuk acıdan yüzünü buruşturup “Ne istiyorsun benden?” dedi dişlerini sıkıp.

“Bir şey istemiyorum. Şaka yapıyorum sana şaka.” Dedi ve Çocuğun telefonunu cebinden alarak “Aç telefonu.” Dedi Saye. “Telefonumda bir şey yok yemin ederim.”

“AÇ DEDİM SANA.” Diyerek elini daha da büktü. Çocuğu yere atıp kafasında dikilerek telefonunun açılmasını bekledi. Çocuk eli titreyerek telefonunu açtı. Telefonu elinde çektiği gibi alıp tek teke fotoğraflara baktı Saye. Kardeşinin eski fotoğraflarını bu telefon da görünce beynine kan sıçradı. Bu fotoğraflar neredeyse bir sene öncesine aitti. “Baksana” dedi İlay’ı çağırıp.

“Burası neresi?” dedi fotoğraftaki kardeşini parmağıyla kapatarak. “Soyunma odası.”

Diğer fotoğrafların hepsine baktı. Orada bulunan birçok zorbanın resmi de telefondaydı. Kız, erkek fark etmeksizin herkesi çekmişti bu sapık. Telefondan kardeşinin bütün resimlerini sildi. Çöp kutusunun da temizlendiğine emin olunca. Çocuğu yere fırlatıp ona şaşkınlıkla bakıp fısıldaşan zorbalara döndü “Yalnız galiba ben hepinizi bu telefonda gördüm.” Dedi pis bir gülümseme takınarak.

“Hepiniz harka çıkmışsınız. Ancak erkeklerin vücut çalışması gerek.” Bir erkek sesi yükselerek “Erkeklerde mi var?” diye bağırdı.

“Buradaki herkes var. Zorbalık yapan, uğrayan ayırt etmemiş.” Yerdeki çocuğa yaklaşarak “Şu an en iyi şey seni onların eline bırakmak bence. Eminim onlar sana cehennemi yaşatır.” Dedi. Tam dönüp giderken durdu ve geri döndü. “Baksana fotoğraf çekerken hangi elini kullanıyorsun?” Çocuk cevap vermeyince İlay onun sol elini kullandığını söyledi. O da tüm gücüyle ayağıyla çocuğun eline bastı. Yetmeyince bir tekme atarak çocuğun elinin incindiğine emin oldu.

“Bir daha bu eline bak ve neyin fotoğrafını çekip çekmeyeceğini bir kere daha düşün.”

Çocuk yere kapanmış ağlayarak özür diliyordu. O sırada birilerinin “Onlar geliyorlar.” Dediğini duydu. Etrafında toplanmış insanlardan oluşan daire açıldı. Karşısında ona doğru gelen üç kızı gördü. Geliyordular: “Aleyna, Dilara ve Ceyda.” İşte karşısındaydılar.

“Bu ses de ne? Ne oluyor burada?” dedi Aleyna hem Saye’ye bakıp hem yerdeki çocuğa bakıyordu. Herkes geri açılmıştı. Diğer zorbalarında hırpalandığını gördüklerinde şaşkınlıklarını gizleyemeden “Büyük bir kavga mı oldu? Neden haberimiz yok?” Diye sordu Ceyda. Saye gülerek

“Yok büyük bir kavga olmadı. Sadece ben hepsinden biraz intikam almak istedim.” Dedi. Dilara şaşkın bakışlarıyla “Tamam gerçekten ne olduğunu söyle.” Yerde ki çocuk kafasını kaldırarak “Ge.. Gerçekten benim bir suçum yok. Gaye delirmiş gibi herkese saldırdı.” Etrafındaki kalabalıkta “Gaye delirmiş gibiydi. Dövüşmeyi çok iyi öğrenmiş.” Diyordular. Daha demin ona diklenen kalabalık grup şimdi kendisini övüyordu. Aleyna yaklaşarak “Gaye ne oluyor?” Diye sordu. Tek kaşı kalkmıştı. Saye birden gülümseyerek “Kızlaaaar size layık olmaya çalışıyorum.” Dedi. Diğerlerinin şaşkın bakışları hâlâ üstündeydi.

“Nasıl ama?” dedi Saye onların etrafında dönerek. Arka taraftan birden küt diye bir ses duyuldu.

Aleyna, Ceyda ve Dilara açılarak arkalarına baktılar. Ceyda araya girerek “Heee o kız, sonunda bayılmış.” Dedi. Aleyna ve Dilara. Gülerek Saye’ye bakıyordular. Saye ise yerde yara bere içinde yatan kızı gördü. Bacakları kan içindeydi. O an kardeşinin de bacaklarının morluklarla dolu olduğunu hatırladı ve gözlerini kapayarak sakin kalmaya çalıştı. Bu onun için akıntıya karşı yüzmekle neredeyse aynıydı. Öyle zorlanıyordu ki kendini tutarken tüm vücudu ağrıyordu.

O sırada Aleyna, Saye’ye yaklaşarak “Unutma buradaki zorbaları yönlendiren en tepede bulunan bizleriz. Ve sen dipten en tepeye çıkan tek kişisin. Haddini bilmelisin.” Yerde yatan kızı göstererek “O hallerini unutma.” Dedi.

Saye’nin kulaklarında çınlayan cümleler aklını başından alıyordu: “O kızın çığlık attığı yerde bir zamanlar sen vardın”, “O arka taraf yalnızca onlara ait.”, “Orası özel bölüm” ,“O hallerini unutma.” Kendini çığlık atmamak için zor tutmuştu.

Saye yanlış insanlara enerjisini harcadığını o zaman fark etti. Onların hepsi birer kuklaydı. Zamanın da bir yerde duyduğu söz gözlerinin önüne geldi. İnsanlar bu evrendeki tüm hayvanlardan, tüm yaratıklardan daha korkunç olabilirlerdi. İşte şu anda da bu sözün karşılığını gözleriyle görüyordu. Çünkü asıl canavarlar karşısındaydı. Karşısında durmuş hâlâ ona hâd bildirmeye çalışan canavarlar. Başı bunların çektiğini bilse de emin olamamıştı ama artık emindi.

Canavarların kafasını ezmeliydi, onları yok etmeliydi.

 

 

 

 

 

Saye bir süre olanları anlamaya çalışırken arkasından gelen bir ses duydu. “Hey kimleri görüyorum vaaaay İlay ve Gaye.” Dedi kalın bir erkek sesi. Kızın adı İlay’dı. Sonunda öğrenebilmişti.

Bir erkek ve üç kız onlara doğru geliyorlardı. Çocuk tam bir zargana gibi gözüküyordu, acayip derecede sıskaydı. Kızlarda onun aksine kilolu. Zargana çocuk ona yaklaştı ve “Çok özledin galiba buraları. Aleyna’yı yanına almayı başarana kadar buradan çıkmıyordun.” Dedi ağzını gere gere. Ağzını öyle çok açarak konuşuyordu ki Saye onun küçük dilini gördüğüne yemin edebilirdi. İlay’a bakarak bunların kim olduğunu ve neyden bahsettiğini anlatmasını istiyordu.

“Aaaa. Unuttun galiba o günleri.” Dedi kızlardan daha kilolu olanı. Diğeri ise onu dürtüp sinsi gülüşüyle “Yanında Aleyna’da yok. Bir şey de kanıtlayamaz ne yapsak?” dedi.

Çocuk kollarını sıvayıp “Eski günleri özledim.” Dedi. Saye, İlay’a dönüp “Ne yaptılar bana?” diye sordu.

“Ne mi yaptılar? Bu okuldaki bütün zorbaların elinden geçtin sen. Buraya inen herkesle anın var. En çok da bu üçüzlerle. Tabii Aleynalardan sonra.” Diyerek kız ürkerek geri çekildi.

Saye etrafına baktı. Her köşede birileri başka birilerine zorbalık yapıyordu. Bazıları kölesi olarak kullanıp emir veriyorlardı. “Sabahki kavgadan sonra kimseye bir şey yapmamak için müdüre söz vermiştim ama yazık oldu.” Dedi artık dayanamayacağını düşünerek. Burası nasıl bir okuldu böyle? Karşısındaki 3 kişi onu duyunca gülmeye başladılar.

“Ancak galiba hepsinin acısını çıkarmalıyım.” Salık olan saçlarını topladı. Arkaya doğru geri gitmeye başladı. Zargana çocuk onun kaçtığını sanıp “Kaçamazsın.” Dedi ve saatine baktı.

“Daha yarım saatimiz var.” Saye etrafına bakıp bir göz gezdirdi. Fazla kalabalık yoktu toplasan bu önündeki üç salakla 12-13 kişi belki vardı.

“Tamam buradaki herkesi pataklamaya yeter.” Çocuk gülerek bir hamle yaptı ve ona bir tokat geçirdi. “Birde herkesi pataklayacakmış ezik. Daha kendini savunmayı bile beceremiyorsun.”

“Önce sen vurdun.” Dedi ve en sevdiği hareketle (döner tekmesiyle) karın boşluğuna bir tekme attı. Daha havada takla atarken iki şişko kızın da kafalarını birbirine hızla çarptı. Diğerleri koşup etraflarına toplanmışlardı bile. Herkes zorbalığa uğrayan Gaye’nin zorbalığı özlediğini söylüyordu. Bu kelimeler Saye’yi daha da çileden çıkarıyordu. Yerde yatan iki şişkoya yaklaşarak

“Bana bakın az yiyin de biraz arkadaşınıza verin bir deri bir kemik kalmış, kendini koruyamaz hale gelmiş. Ne yapıyorsunuz onun önündekileri de mi yiyorsunuz?” diyerek tüm kahkahasıyla gülmeye başladı.

Çocuğun yanına gidip eline tüm gücüyle bastırıyordu.

“Bu yaptığına pişman olacaksın. Seni tenha da yakaladığım zamanları unutma.” Dedi. Saye eline daha fazla basıp çatırt sesini duydu. “Biliyor musun çok yanlış kelimeler seçiyorsun? Canını öyle yakarım ki değil bana hayatında hiçbir kıza yaklaşamazsın.” Dedi malum yerini işaret ederek.

“Oooo güçlenmişsin Gaye. Sevgilinin sana dayak atması iyi olmuş. Dayak yemeden dayak atmayı öğrenemezsin demişler.” Dedi esmer uzun boylu bir çocuk. Herkes Gaye’den nasıl bu kadar nefret edebilirdi? Neden kardeşine böyle sataşıyorlardı? Sinirle onu söyleyen esmer kıvırcık saçlı çocuğa koşarak birden boğazına saldırdı. Eliyle öyle güçlü tutmuştu ki boğazını çocuk nefes alamıyordu. Boğazından tutup yere düşürdü.

“Sende biraz dayak yemelisin o zaman.” Diye fısıldadı kulağına. Etrafında duran kalabalığa bakarak “Zorbalar öne çıksın.” Diye bağırdı. Tabii ki hepsi kendine güvenen insanlardı ve hepsi öne çıktılar yaklaşık 8 kişi öne çıkmış, sanki çok gurur duyulacak bir şey yapıyorlarmış gibi burunları dik bir şekilde gerine gerine duruyorlardı.

Arkada bulunan bir sopayı gördü ve gidip onu alması için İlay’a işaret etti. Kız şaşırmış bir şekilde koşa koşa giderken etrafındaki kişiler Saye’ye yaklaşmaya başlamıştılar.

“Daha yeni ısınmaya başladım.” Dedi Saye boynunu kıtırdatarak. Dövüşmeyi de oldukça özlediğini fark etti. Diğerleri onu oldukça hafife alıyorlardı ama birazdan hepsi neye uğradıklarını şaşıracaklardı.

Uzun bir dövüş olmuştu. Saye birkaç yara alarak kurtulsa da hepsini yerle bir etmişti. İlay’a dönerek “Bana en çok zorbalık eden kimdi?” diye sordu. Bu cevabı duymaya hazır olup olmadığından henüz emin değildi ama öğrenmeliydi. “Aleynalardan sonra mı?” Aleyna… Evet en çok zorbalığı onlar yapmıştı ama onları en son halledecekti. İlay, olaylara karışmayıp uzaktan olanları izleyen bir çocuğu göstererek “Bu çocuk okulun tacizcisi. Seni ve daha birçok kızı taciz etti. Sana elinde fotoğrafların olduğunu söyleyerek her öğle arası sana istediklerini yaptırdı. Ayakkabılarını sildirdi, ödevlerini yaptırdı ve daha birçok şey.” Burası tüm pisliklerin toplandığı bir okulu Saye buna bir kez daha emin oldu.

Kafasını sallayarak, çocuğa gözlerini dikti ve ona doğru yürümeye başladı. “Neden onun zorba olduğunu daha önce söylemedin?” Diye sordu Saye, İlay arkasından gelirken.

“Çünkü o zorba değil. Tacizci bir ezik. Herkesin bir şeyini yakalayıp tehdit eden bir korkak. Sadece burada öğretmen olan ablasına güveniyor.”

“Hımm. Demek beni tehdit ettin he.” Dedi gülerek ve çocuğa yaklaştı. Çocuk yutkunarak geri gitmeye başladı “Bak öyle değil şaka amaçlıydı. Ve o zaman kendimi hiç iyi hissetmiyordum.”

“Şakaydı hımm anladım. Biliyor musun bende sana bir şaka yapmak istiyorum.” Arkasında bulunan zorbalar bile bu olayı merakla izliyorlar, Gaye’ye ne olduğunu sorup duruyorlardı.

Çocuğun elini kavrayarak ters çevirdi. Çocuk acıdan yüzünü buruşturup “Ne istiyorsun benden?” dedi dişlerini sıkıp.

“Bir şey istemiyorum. Şaka yapıyorum sana şaka.” Dedi ve Çocuğun telefonunu cebinden alarak “Aç telefonu.” Dedi Saye. “Telefonumda bir şey yok yemin ederim.”

“AÇ DEDİM SANA.” Diyerek elini daha da büktü. Çocuğu yere atıp kafasında dikilerek telefonunun açılmasını bekledi. Çocuk eli titreyerek telefonunu açtı. Telefonu elinde çektiği gibi alıp tek teke fotoğraflara baktı Saye. Kardeşinin eski fotoğraflarını bu telefon da görünce beynine kan sıçradı. Bu fotoğraflar neredeyse bir sene öncesine aitti. “Baksana” dedi İlay’ı çağırıp.

“Burası neresi?” dedi fotoğraftaki kardeşini parmağıyla kapatarak. “Soyunma odası.”

Diğer fotoğrafların hepsine baktı. Orada bulunan birçok zorbanın resmi de telefondaydı. Kız, erkek fark etmeksizin herkesi çekmişti bu sapık. Telefondan kardeşinin bütün resimlerini sildi. Çöp kutusunun da temizlendiğine emin olunca. Çocuğu yere fırlatıp ona şaşkınlıkla bakıp fısıldaşan zorbalara döndü “Yalnız galiba ben hepinizi bu telefonda gördüm.” Dedi pis bir gülümseme takınarak.

“Hepiniz harka çıkmışsınız. Ancak erkeklerin vücut çalışması gerek.” Bir erkek sesi yükselerek “Erkeklerde mi var?” diye bağırdı.

“Buradaki herkes var. Zorbalık yapan, uğrayan ayırt etmemiş.” Yerdeki çocuğa yaklaşarak “Şu an en iyi şey seni onların eline bırakmak bence. Eminim onlar sana cehennemi yaşatır.” Dedi. Tam dönüp giderken durdu ve geri döndü. “Baksana fotoğraf çekerken hangi elini kullanıyorsun?” Çocuk cevap vermeyince İlay onun sol elini kullandığını söyledi. O da tüm gücüyle ayağıyla çocuğun eline bastı. Yetmeyince bir tekme atarak çocuğun elinin incindiğine emin oldu.

“Bir daha bu eline bak ve neyin fotoğrafını çekip çekmeyeceğini bir kere daha düşün.”

Çocuk yere kapanmış ağlayarak özür diliyordu. O sırada birilerinin “Onlar geliyorlar.” Dediğini duydu. Etrafında toplanmış insanlardan oluşan daire açıldı. Karşısında ona doğru gelen üç kızı gördü. Geliyordular: “Aleyna, Dilara ve Ceyda.” İşte karşısındaydılar.

“Bu ses de ne? Ne oluyor burada?” dedi Aleyna hem Saye’ye bakıp hem yerdeki çocuğa bakıyordu. Herkes geri açılmıştı. Diğer zorbalarında hırpalandığını gördüklerinde şaşkınlıklarını gizleyemeden “Büyük bir kavga mı oldu? Neden haberimiz yok?” Diye sordu Ceyda. Saye gülerek

“Yok büyük bir kavga olmadı. Sadece ben hepsinden biraz intikam almak istedim.” Dedi. Dilara şaşkın bakışlarıyla “Tamam gerçekten ne olduğunu söyle.” Yerde ki çocuk kafasını kaldırarak “Ge.. Gerçekten benim bir suçum yok. Gaye delirmiş gibi herkese saldırdı.” Etrafındaki kalabalıkta “Gaye delirmiş gibiydi. Dövüşmeyi çok iyi öğrenmiş.” Diyordular. Daha demin ona diklenen kalabalık grup şimdi kendisini övüyordu. Aleyna yaklaşarak “Gaye ne oluyor?” Diye sordu. Tek kaşı kalkmıştı. Saye birden gülümseyerek “Kızlaaaar size layık olmaya çalışıyorum.” Dedi. Diğerlerinin şaşkın bakışları hâlâ üstündeydi.

“Nasıl ama?” dedi Saye onların etrafında dönerek. Arka taraftan birden küt diye bir ses duyuldu.

Aleyna, Ceyda ve Dilara açılarak arkalarına baktılar. Ceyda araya girerek “Heee o kız, sonunda bayılmış.” Dedi. Aleyna ve Dilara. Gülerek Saye’ye bakıyordular. Saye ise yerde yara bere içinde yatan kızı gördü. Bacakları kan içindeydi. O an kardeşinin de bacaklarının morluklarla dolu olduğunu hatırladı ve gözlerini kapayarak sakin kalmaya çalıştı. Bu onun için akıntıya karşı yüzmekle neredeyse aynıydı. Öyle zorlanıyordu ki kendini tutarken tüm vücudu ağrıyordu.

O sırada Aleyna, Saye’ye yaklaşarak “Unutma buradaki zorbaları yönlendiren en tepede bulunan bizleriz. Ve sen dipten en tepeye çıkan tek kişisin. Haddini bilmelisin.” Yerde yatan kızı göstererek “O hallerini unutma.” Dedi.

Saye’nin kulaklarında çınlayan cümleler aklını başından alıyordu: “O kızın çığlık attığı yerde bir zamanlar sen vardın”, “O arka taraf yalnızca onlara ait.”, “Orası özel bölüm” ,“O hallerini unutma.” Kendini çığlık atmamak için zor tutmuştu.

Saye yanlış insanlara enerjisini harcadığını o zaman fark etti. Onların hepsi birer kuklaydı. Zamanın da bir yerde duyduğu söz gözlerinin önüne geldi. İnsanlar bu evrendeki tüm hayvanlardan, tüm yaratıklardan daha korkunç olabilirlerdi. İşte şu anda da bu sözün karşılığını gözleriyle görüyordu. Çünkü asıl canavarlar karşısındaydı. Karşısında durmuş hâlâ ona hâd bildirmeye çalışan canavarlar. Başı bunların çektiğini bilse de emin olamamıştı ama artık emindi.

Canavarların kafasını ezmeliydi, onları yok etmeliydi.

 

 

 

 

 

Saye bir süre olanları anlamaya çalışırken arkasından gelen bir ses duydu. “Hey kimleri görüyorum vaaaay İlay ve Gaye.” Dedi kalın bir erkek sesi. Kızın adı İlay’dı. Sonunda öğrenebilmişti.

Bir erkek ve üç kız onlara doğru geliyorlardı. Çocuk tam bir zargana gibi gözüküyordu, acayip derecede sıskaydı. Kızlarda onun aksine kilolu. Zargana çocuk ona yaklaştı ve “Çok özledin galiba buraları. Aleyna’yı yanına almayı başarana kadar buradan çıkmıyordun.” Dedi ağzını gere gere. Ağzını öyle çok açarak konuşuyordu ki Saye onun küçük dilini gördüğüne yemin edebilirdi. İlay’a bakarak bunların kim olduğunu ve neyden bahsettiğini anlatmasını istiyordu.

“Aaaa. Unuttun galiba o günleri.” Dedi kızlardan daha kilolu olanı. Diğeri ise onu dürtüp sinsi gülüşüyle “Yanında Aleyna’da yok. Bir şey de kanıtlayamaz ne yapsak?” dedi.

Çocuk kollarını sıvayıp “Eski günleri özledim.” Dedi. Saye, İlay’a dönüp “Ne yaptılar bana?” diye sordu.

“Ne mi yaptılar? Bu okuldaki bütün zorbaların elinden geçtin sen. Buraya inen herkesle anın var. En çok da bu üçüzlerle. Tabii Aleynalardan sonra.” Diyerek kız ürkerek geri çekildi.

Saye etrafına baktı. Her köşede birileri başka birilerine zorbalık yapıyordu. Bazıları kölesi olarak kullanıp emir veriyorlardı. “Sabahki kavgadan sonra kimseye bir şey yapmamak için müdüre söz vermiştim ama yazık oldu.” Dedi artık dayanamayacağını düşünerek. Burası nasıl bir okuldu böyle? Karşısındaki 3 kişi onu duyunca gülmeye başladılar.

“Ancak galiba hepsinin acısını çıkarmalıyım.” Salık olan saçlarını topladı. Arkaya doğru geri gitmeye başladı. Zargana çocuk onun kaçtığını sanıp “Kaçamazsın.” Dedi ve saatine baktı.

“Daha yarım saatimiz var.” Saye etrafına bakıp bir göz gezdirdi. Fazla kalabalık yoktu toplasan bu önündeki üç salakla 12-13 kişi belki vardı.

“Tamam buradaki herkesi pataklamaya yeter.” Çocuk gülerek bir hamle yaptı ve ona bir tokat geçirdi. “Birde herkesi pataklayacakmış ezik. Daha kendini savunmayı bile beceremiyorsun.”

“Önce sen vurdun.” Dedi ve en sevdiği hareketle (döner tekmesiyle) karın boşluğuna bir tekme attı. Daha havada takla atarken iki şişko kızın da kafalarını birbirine hızla çarptı. Diğerleri koşup etraflarına toplanmışlardı bile. Herkes zorbalığa uğrayan Gaye’nin zorbalığı özlediğini söylüyordu. Bu kelimeler Saye’yi daha da çileden çıkarıyordu. Yerde yatan iki şişkoya yaklaşarak

“Bana bakın az yiyin de biraz arkadaşınıza verin bir deri bir kemik kalmış, kendini koruyamaz hale gelmiş. Ne yapıyorsunuz onun önündekileri de mi yiyorsunuz?” diyerek tüm kahkahasıyla gülmeye başladı.

Çocuğun yanına gidip eline tüm gücüyle bastırıyordu.

“Bu yaptığına pişman olacaksın. Seni tenha da yakaladığım zamanları unutma.” Dedi. Saye eline daha fazla basıp çatırt sesini duydu. “Biliyor musun çok yanlış kelimeler seçiyorsun? Canını öyle yakarım ki değil bana hayatında hiçbir kıza yaklaşamazsın.” Dedi malum yerini işaret ederek.

“Oooo güçlenmişsin Gaye. Sevgilinin sana dayak atması iyi olmuş. Dayak yemeden dayak atmayı öğrenemezsin demişler.” Dedi esmer uzun boylu bir çocuk. Herkes Gaye’den nasıl bu kadar nefret edebilirdi? Neden kardeşine böyle sataşıyorlardı? Sinirle onu söyleyen esmer kıvırcık saçlı çocuğa koşarak birden boğazına saldırdı. Eliyle öyle güçlü tutmuştu ki boğazını çocuk nefes alamıyordu. Boğazından tutup yere düşürdü.

“Sende biraz dayak yemelisin o zaman.” Diye fısıldadı kulağına. Etrafında duran kalabalığa bakarak “Zorbalar öne çıksın.” Diye bağırdı. Tabii ki hepsi kendine güvenen insanlardı ve hepsi öne çıktılar yaklaşık 8 kişi öne çıkmış, sanki çok gurur duyulacak bir şey yapıyorlarmış gibi burunları dik bir şekilde gerine gerine duruyorlardı.

Arkada bulunan bir sopayı gördü ve gidip onu alması için İlay’a işaret etti. Kız şaşırmış bir şekilde koşa koşa giderken etrafındaki kişiler Saye’ye yaklaşmaya başlamıştılar.

“Daha yeni ısınmaya başladım.” Dedi Saye boynunu kıtırdatarak. Dövüşmeyi de oldukça özlediğini fark etti. Diğerleri onu oldukça hafife alıyorlardı ama birazdan hepsi neye uğradıklarını şaşıracaklardı.

Uzun bir dövüş olmuştu. Saye birkaç yara alarak kurtulsa da hepsini yerle bir etmişti. İlay’a dönerek “Bana en çok zorbalık eden kimdi?” diye sordu. Bu cevabı duymaya hazır olup olmadığından henüz emin değildi ama öğrenmeliydi. “Aleynalardan sonra mı?” Aleyna… Evet en çok zorbalığı onlar yapmıştı ama onları en son halledecekti. İlay, olaylara karışmayıp uzaktan olanları izleyen bir çocuğu göstererek “Bu çocuk okulun tacizcisi. Seni ve daha birçok kızı taciz etti. Sana elinde fotoğrafların olduğunu söyleyerek her öğle arası sana istediklerini yaptırdı. Ayakkabılarını sildirdi, ödevlerini yaptırdı ve daha birçok şey.” Burası tüm pisliklerin toplandığı bir okulu Saye buna bir kez daha emin oldu.

Kafasını sallayarak, çocuğa gözlerini dikti ve ona doğru yürümeye başladı. “Neden onun zorba olduğunu daha önce söylemedin?” Diye sordu Saye, İlay arkasından gelirken.

“Çünkü o zorba değil. Tacizci bir ezik. Herkesin bir şeyini yakalayıp tehdit eden bir korkak. Sadece burada öğretmen olan ablasına güveniyor.”

“Hımm. Demek beni tehdit ettin he.” Dedi gülerek ve çocuğa yaklaştı. Çocuk yutkunarak geri gitmeye başladı “Bak öyle değil şaka amaçlıydı. Ve o zaman kendimi hiç iyi hissetmiyordum.”

“Şakaydı hımm anladım. Biliyor musun bende sana bir şaka yapmak istiyorum.” Arkasında bulunan zorbalar bile bu olayı merakla izliyorlar, Gaye’ye ne olduğunu sorup duruyorlardı.

Çocuğun elini kavrayarak ters çevirdi. Çocuk acıdan yüzünü buruşturup “Ne istiyorsun benden?” dedi dişlerini sıkıp.

“Bir şey istemiyorum. Şaka yapıyorum sana şaka.” Dedi ve Çocuğun telefonunu cebinden alarak “Aç telefonu.” Dedi Saye. “Telefonumda bir şey yok yemin ederim.”

“AÇ DEDİM SANA.” Diyerek elini daha da büktü. Çocuğu yere atıp kafasında dikilerek telefonunun açılmasını bekledi. Çocuk eli titreyerek telefonunu açtı. Telefonu elinde çektiği gibi alıp tek teke fotoğraflara baktı Saye. Kardeşinin eski fotoğraflarını bu telefon da görünce beynine kan sıçradı. Bu fotoğraflar neredeyse bir sene öncesine aitti. “Baksana” dedi İlay’ı çağırıp.

“Burası neresi?” dedi fotoğraftaki kardeşini parmağıyla kapatarak. “Soyunma odası.”

Diğer fotoğrafların hepsine baktı. Orada bulunan birçok zorbanın resmi de telefondaydı. Kız, erkek fark etmeksizin herkesi çekmişti bu sapık. Telefondan kardeşinin bütün resimlerini sildi. Çöp kutusunun da temizlendiğine emin olunca. Çocuğu yere fırlatıp ona şaşkınlıkla bakıp fısıldaşan zorbalara döndü “Yalnız galiba ben hepinizi bu telefonda gördüm.” Dedi pis bir gülümseme takınarak.

“Hepiniz harka çıkmışsınız. Ancak erkeklerin vücut çalışması gerek.” Bir erkek sesi yükselerek “Erkeklerde mi var?” diye bağırdı.

“Buradaki herkes var. Zorbalık yapan, uğrayan ayırt etmemiş.” Yerdeki çocuğa yaklaşarak “Şu an en iyi şey seni onların eline bırakmak bence. Eminim onlar sana cehennemi yaşatır.” Dedi. Tam dönüp giderken durdu ve geri döndü. “Baksana fotoğraf çekerken hangi elini kullanıyorsun?” Çocuk cevap vermeyince İlay onun sol elini kullandığını söyledi. O da tüm gücüyle ayağıyla çocuğun eline bastı. Yetmeyince bir tekme atarak çocuğun elinin incindiğine emin oldu.

“Bir daha bu eline bak ve neyin fotoğrafını çekip çekmeyeceğini bir kere daha düşün.”

Çocuk yere kapanmış ağlayarak özür diliyordu. O sırada birilerinin “Onlar geliyorlar.” Dediğini duydu. Etrafında toplanmış insanlardan oluşan daire açıldı. Karşısında ona doğru gelen üç kızı gördü. Geliyordular: “Aleyna, Dilara ve Ceyda.” İşte karşısındaydılar.

“Bu ses de ne? Ne oluyor burada?” dedi Aleyna hem Saye’ye bakıp hem yerdeki çocuğa bakıyordu. Herkes geri açılmıştı. Diğer zorbalarında hırpalandığını gördüklerinde şaşkınlıklarını gizleyemeden “Büyük bir kavga mı oldu? Neden haberimiz yok?” Diye sordu Ceyda. Saye gülerek

“Yok büyük bir kavga olmadı. Sadece ben hepsinden biraz intikam almak istedim.” Dedi. Dilara şaşkın bakışlarıyla “Tamam gerçekten ne olduğunu söyle.” Yerde ki çocuk kafasını kaldırarak “Ge.. Gerçekten benim bir suçum yok. Gaye delirmiş gibi herkese saldırdı.” Etrafındaki kalabalıkta “Gaye delirmiş gibiydi. Dövüşmeyi çok iyi öğrenmiş.” Diyordular. Daha demin ona diklenen kalabalık grup şimdi kendisini övüyordu. Aleyna yaklaşarak “Gaye ne oluyor?” Diye sordu. Tek kaşı kalkmıştı. Saye birden gülümseyerek “Kızlaaaar size layık olmaya çalışıyorum.” Dedi. Diğerlerinin şaşkın bakışları hâlâ üstündeydi.

“Nasıl ama?” dedi Saye onların etrafında dönerek. Arka taraftan birden küt diye bir ses duyuldu.

Aleyna, Ceyda ve Dilara açılarak arkalarına baktılar. Ceyda araya girerek “Heee o kız, sonunda bayılmış.” Dedi. Aleyna ve Dilara. Gülerek Saye’ye bakıyordular. Saye ise yerde yara bere içinde yatan kızı gördü. Bacakları kan içindeydi. O an kardeşinin de bacaklarının morluklarla dolu olduğunu hatırladı ve gözlerini kapayarak sakin kalmaya çalıştı. Bu onun için akıntıya karşı yüzmekle neredeyse aynıydı. Öyle zorlanıyordu ki kendini tutarken tüm vücudu ağrıyordu.

O sırada Aleyna, Saye’ye yaklaşarak “Unutma buradaki zorbaları yönlendiren en tepede bulunan bizleriz. Ve sen dipten en tepeye çıkan tek kişisin. Haddini bilmelisin.” Yerde yatan kızı göstererek “O hallerini unutma.” Dedi.

Saye’nin kulaklarında çınlayan cümleler aklını başından alıyordu: “O kızın çığlık attığı yerde bir zamanlar sen vardın”, “O arka taraf yalnızca onlara ait.”, “Orası özel bölüm” ,“O hallerini unutma.” Kendini çığlık atmamak için zor tutmuştu.

Saye yanlış insanlara enerjisini harcadığını o zaman fark etti. Onların hepsi birer kuklaydı. Zamanın da bir yerde duyduğu söz gözlerinin önüne geldi. İnsanlar bu evrendeki tüm hayvanlardan, tüm yaratıklardan daha korkunç olabilirlerdi. İşte şu anda da bu sözün karşılığını gözleriyle görüyordu. Çünkü asıl canavarlar karşısındaydı. Karşısında durmuş hâlâ ona hâd bildirmeye çalışan canavarlar. Başı bunların çektiğini bilse de emin olamamıştı ama artık emindi.

Canavarların kafasını ezmeliydi, onları yok etmeliydi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%