Yeni Üyelik
14.
Bölüm

13.BÖLÜM "Bu sadece bir başlangıç."

@sbeyza97

İlay’ın tarif ettiği o barın olduğu sokağa geldi. Sokakta bir sürü ona benzer barlar, kafeler vardı. İlay’ın ona gönderdiği fotoğrafa bakarak barı aramaya başladı. Sokağın sonuna doğru ilerleyince sonunda orayı buldu.

Dışarıdan daha çok tropikal süslerle donatılmış bir kafe gibi gözüküyordu. Hatta bir ara doğru yer olup olmadığını sorguladı. Etrafına bakınırken o arabayı gördü. Meşhur BMW marka pembe araba. Plakası da aynıydı.

Kardeşinin o arabaya binip gittiği, odada konuşurken o çocuktan ağlayarak özür dilediği an aklına geldi. İçinde sanki büyük bir yanardağ vardı ve her an patlamaya hazırmış gibi hissediyordu.

Derin derin nefes alarak “Sakinliğini koru. Yakında bitecek.” Dedi kendi kendine.

İçeri girdiğinde pek kalabalık olmadığını fark etti. İçi de dışı gibi tropikal aksesuarlarla donatılmış, tavanlardan yeşil otlar sarkıtılmıştı. İlk girdiğiniz alan daha çok kafe gibiydi. Camlara yakın yerlerde ikili, birbirine bakan sandalyeler ve ortalarında birer masa vardı. Buralarda birkaç insan kahve içiyordu. Kafe gibi olan alanın duvarlarında beyaz mermer desenleri mevcuttu. İçeri daha da girdikçe renkler koyulaşmaya başladı. İlk taraf kafe arka taraf bar olmalıydı. Tam orta da küçük mutfak tarzı bir alan bulunuyordu, soft renklerle kaplıydı ve arka tarafında rahatlıkla görebileceğiniz bir sürü içki türleri bulunuyordu. Daha da arka tarafa doğru ilerlediğinde duvardaki mermer desenler siyah rengine dönüşmüştü. Yerler ahşaptı. Etrafı incelemeye devam ederken onları gördü. Tam köşedeydiler.

O üç kız selfieler çekip gülüşüyordular. Sonra başka bir kızı daha gördü. Onların etrafında dolaşıyor, dediklerini yapıyordu. Saçları siyahtı ancak o kadar yıpranmıştı ki yanmış gibi gözüküyordu. O kız; okulda da zorbalık ettikleri kızdı. Kız, Saye’yle göz göze gelince hemen kafasını çevirdi.

Sungur büyük siyah bir koltukta oturuyordu önünde cam bir masa vardı. Kızlar da tam karşısındaydılar. Sungur Saye’yi görünce gözlerini ona dikip baktı. Ne yapması gerekiyordu? Yanına mı gitmeliydi? Nasıl davranmalıydı? Kafası oldukça karışıktı. Aklına Gaye’nin haklı olmasına rağmen alttan alması gelince Sungur’un yanına gidip yanağından öptü.

“Biraz tripliyiz yanağımdan öptüğüne göre.” Dedi Sungur pişkin pişkin. Yandan profili kardeşinin defterinde gördüğü çocuğun birebir aynısıydı. Bu serseri tipli çocuğa mı âşık olmuştu? Bir an onun yanağından öptüğü için kusası geldi. Asla cilveli bir kız olamayacağını bilse de denemeye karar verdi.

“Biraz kırgındım ama seni görünce yumuşadım.” Dedi sesini her zaman kınadığı kızlar gibi incelterek. Eskiden öyle kızları gördüğünde bana hiçbir güç bu sesi çıkartamaz derdi. Ancak ne demişlerdi: “Büyük lokma ye büyük laf etme.” Şimdi aynı sesi kendisi çıkartıyordu. Ne yani böyle yapınca şirin mi olmuştu? Kendinden bile midesi bulanmıştı şu an. Sungur da gülümseyip yanağına öpücük kondurmuştu. O öpünce yanağını silmemek için o kadar zor tuttu ki kendini sonrasında birkaç kez sabunla yıkamalıydı. Bu arada uzaktan gelen iki kalıplı adam ellerinde tuttukları çocukları sürükleyerek getiriyorlardı. “Abi bunlarmış.” Dedi kahverengi saçlı ve mavi tişörtlü olan.

“Ne oldu?” diye sordu Aleyna.

“Arabamın sol aynasına çarpıp kaçmışlar.” Dedi Sungur ayağa kalkıp ellerini ovuşturarak. “Plakalarını alıp takip ettik.” Dedi diğer adam. “Yalnız bir sorun daha var.” Dedi Saye’ye bakarak.

Yerde olan çocuklardan biri tam o an kafasını kaldırıp Sungur’a bakarken Saye’yi görerek “Sen…” dedi. Saye de kendisini sıkıştıran çocuklardan biri olduğunu fark edince içinden “Nerden çıktı bunlar” diye söylenmeye başlamıştı. Çocuk onu tanımasın diye arkasını dönmüştü ama artık çok geçti.

Sungur kaşlarını çatarak Saye’ye döndü “Ne olmuş ona?” diye kötü kötü bakıyordu.

“Abi işte sana onu diyecektik. Bunlar yengenin yolunu kesmişler. Motorlarında bulunan kameradan inceliyorduk oradan gördük.”

“Neee?” diye bağırdı birden Sungur. Burun deliklerinden biraz daha zorlasa duman çıkacak gibiydi.

Aleyna ve diğer kızlar ise Saye’ye bakarak umursamaz tavırlarıyla “Eee burada işte bir şey olmamış.” Dediler. Gerçekten kardeşini baya önemsiyormuş arkadaşları.

Çocuk elinde bulunan telefonu Sungur’a uzatıp Saye’ye baktı. Saye “Galiba bugün çuvallayacağım.” Dedi kendi kendine. Her şeye hazırlıklı olmalıydı.

Sungur birden gülmeye başladı. Telefondaki videoyu izleyerek “Harika, inanılmaz...” deyip Saye’ye bakıyordu. Aleyna ne olduğunu merak edip telefona bakmaya geldi. Diğerleri de arkasından gelmiştiler. Hepsi inanamayarak Saye’ye bakıyordular. Saye ise onların ne tepki verdiğini tek tek inceliyordu.

Ancak Aleyna’nın hiç de hoş bakmadığını fark etti. Sungur’un bakışları ise hayranlık doluydu. “İşte benim kızım be.” Dedi gelip Saye’ye sarılarak. Saye içinde bir mide bulantısı hissetse de zorla gülümsedi. “Onları nasıl hakladın?”

“Sana layık olmaya çalışıyorum.” Dedi, sonra Aleyna ve kızlara bakarak “Size de.” Dedi.

“Asıl ben sana layık mıyım bilmiyorum.” Dedi Sungur saçını koklayarak. Aleyna’nın “Abart” dediğini duydu ama fazla takmadı. Sungur dönüp ona “Şampuanını mı değiştirdin? Diye sordu ve Saye’nin bir şey demesine fırsat kalmadan “Bu daha güzel kokuyor.” Diyerek yerdeki çocukların yanına uçtu birden.

“SEVGİLİM SİZİ HAKLASA DA ONUN KARŞISINA ÇIKMA CÜRRETİNİ SİZİ KİM VERDİ.” Diye bas bas bağırdı onlara. “Benim karşıma çıkmaya cesaret edemeyip onun karşısına mı çıktınız?” dedi gülerek. Sonra daha da kahkaha atarak “Beyzbol sopasını getir.” Dedi yanındaki kalıplı ve saçsız olan adama. Bir yandan elinde tuttuğu sigara dumanını etrafa üfleyip duruyordu.

Saye onun karizmatik olduğunu düşünse de serserinin teki olması daha da ağır basıyordu. Kardeşini o çocuktan kurtarmalıydı.

Yerdeki çocuklar geri geri giderek “Abi lütfen affet bizim bir suçumuz yok.” Demeye başladılar. Sungur’a korku dolu bakışlarıyla bakıyordular. Saye istemese de onlara acıdı.

“Sevgilimin de suçu yoktu.” Bu arada yanlarındaki kullandıkları kız Saye’ye içecek getirmişti. Ona nefret edercesine gözlerini ayırmadan bakıyordu. Ceyda, Saye’nin yanına gelerek dalga geçercesine “O kızdan önce sen vardın burada neyse ki şanslıydın da Sungur sana âşık oldu.” Dedi. Ceyda’ya dönüp dümdüz ürkütücü gözleriyle bakmakla yetindi sadece ama bu bile yeterli olmuştu Saye’den çekinmesi için.

“Ah. Bana nasıl baktığını gördün mü? Sanki beni öldürmek ister gibi bakıyordu.” Dedi diğer kızların yanına gidip.

“Haklı değil mi o zamanları aklına gelmiştir.” Dedi Aleyna gülerek. “Neyse ki kurtuldun yoksa hiç iyi şeyler olmazdı biliyorsun. Ama dikkat et de Sungur sana âşık olduğu gibi bu kıza da âşık olmasın.” Saye gülümsemeye çalıştı. Ancak bu gülümseme karşıdakini sinir edecek cinstendi.

“Bence kardeşin dikkat etsinde ben başkalarına âşık olmayayım ya da onu bırakmayayım.” Dedi. Cevap karşısında Aleyna dahil hepsi sustu ve nasıl tepki vereceklerini bilememiştiler. Sadece Aleyna kaşlarını çatmış diğerleri ise kocaman ağızlarını açarak bir süre kapatamamışlardı. Gaye’nin bu özgüvenini merak ettikleri kesindi. Çünkü biliyordu ki kardeşi onlara hiç böyle sözler etmemişti.

O sırada acı bir bağırış duyuldu. Arkasına birden dönünce Sungur’un o çocuklara fena halde vurduğunu gördü. Beyzbol sopasıyla acımasızca onları dövüyordu. İçi kaldıramadığı için gözlerini kapadı. “Sungur’a dua et.” Dedi Aleyna, Saye’ye. Sonra kızlara dönerek “Bir tuvalete gidelim.” Dedi. Onlar giderken fırsatını bulup telefonunu çıkardı Saye. Kendini çekiyor gibi yapıp Sungur’un o çocukları fena halde dövmesini videoya aldı. Yüzünün net olmasına dikkat etmişti.

“Abi öldüreceksin.” Dedi yanındaki adam Sungur’a. Yerdeki çocuğa bakmaya dayanamayan Saye işini bitirip telefonu cebine koyarak Sungur’a doğru koştu ve belinden tutup çekerek “Sungur lütfen yeter.” Şaşıran Sungur Saye’ye dönerek “İşime karışma.” diye Bağırdı. Delirmiş gibiydi.

Sopayı bırakarak bu sefer çocuklara yumruk atmaya başladı. Saye artık bu görüntüye dayanamıyordu. “Ben gidiyorum.” Diyerek yanından uzaklaşınca. Sungur delirmiş gibi gelip öfkeyle kolundan tutup “Ben git demeden bir yere gidemezsin sen unuttun mu?” dedi. Kolunu fena halde sıkıyordu. Saye ona bir tane geçirmemek için zor tutuyordu kendini ki o sırada Aleyna ve arkadaşları geldiler.

“Öldüreceksin onları.” Dedi Saye. “Olabilir.”

“Bunu görmek zorunda değilim.” Dedi bağırarak Saye ona. Sungur birden çenesinden tutup “Neden seni korumamdan hoşlandığını söylemiştin. İzle şimdi.” Dedi onu ittirerek.

Bu çocuk kardeşine böyle mi davranıyordu? O sırada Aleyna ve arkadaşları ona bakarak gülüyordular. Etrafına bakıp bu insanların ne kadar da iğrenç insanlar olduğunu bir kere daha fark etti. Onların başına gelecek hiçbir şeye üzülmezdi Saye. Çünkü hepsi narsistti.

O sırada içeri özür dileyerek giren 12-13 yaşlarında, eski kıyafetlerle onlara doğru gelen bir çocuk Aleyna’nın yanına gitti. Elinde siyah bir poşet vardı. Aleyna ona bağırarak “GEÇ KALDIN CANINA MI SUSADIN?” diye bağırdı. “Ö..Özür dilerim po..polis vardı. Zor kaçtım lütfen beni affedin.” Diyerek özür dilemeye başladı. Gerçekten korkmuş gözüküyordu. Oldukça küçük olmasına rağmen elleri çalışmaktan kir tutmuş gibiydi.

Neden bu kadar korkmuştu ki insanlar geç kalabilirdi. Gerçi Sungur pisliğini görünce neden korktuğunu anlıyordu ancak polis ne alakaydı?

O poşetin içinde ne vardı? O sıra İlay’ın dediği şey aklına geldi: “Uyuşturucu kullanıyor olabilirler.” Demişti.

Dilara hemen poşeti açtı. Uzaktan görse de Dilara’nın ellerinin titrediğini anladı. Demek gerçekten bağımlıydılar.

Poşetin içinde bulunan beyaz tozdan bir tutam çekti. İşte beklediği şey buydu. Bu hem güzeldi hem de kötü. Kötü tarafı kardeşinin buna bulaşıp bulaşmamasıydı; İyi tarafı ise bunu videoya çekebilirdi. Sungur’un da hassas noktasını bulmuştu onu da kolay halledecekti.

Sungur’a doğru gidip “Yeter Sungur.” Dedi. “Beni koruyorsun ama ben sana öldür demedim sadece koru dedim.” Sungur ona bakarak “Sana kaç kere işime karışma diyeceğim.” Diye bağırarak fena bir tokat geçirdi. Tokadıyla sarsılan Saye yanağının acısıyla yüzünü buruşturdu.

“Sen kadınsın bana karışamazsın. Ne dedim sana daha önceden ben nefes al derim alırsın, alma derim almazsın. Karışma derim karışamazsın!” Parmağını Saye’ye doğru sallıyordu. Bu sırada diğer kızlar ona bakıp gülüyordular. Saye’nin gözleri dolmuştu. Normal de bunun ağzını burnunu fena halde dağıtırdı ancak son bir işi kalmıştı; o da hepsinin kafası güzelken çekmekti. Bunun acısını fena çıkaracağını bildiği için yanağını tutarak gidip koltuğa oturdu. Sungur ise yanındaki çocuklara “Kaldırın şunları.” Dedi.

Koltuğa oturan Saye’ye bakan Aleyna “Kardeşimin huyunu bilmiyormuşsun gibi davranıyorsun” Dedi.

“Sanki ona ilk defa tokat atmış gibi davranıyor.” Dedi Ceyda gülerek. Sungur’un, Saye’ye tokat atmasından oldukça memnun gözüküyordu. Kaç defa tokat yemişti kardeşi bu şerefsizden? Onu gebertmek istiyordu. Yanına gelen Sungur hiçbir şey olmamış gibi saçına bir öpücük kondurup kokusunu içine çekerek “Benim uyuşturucum burada.” Dedi. Sanki daha önce tokat atmamış gibi çok normal davranıyordu. Karşısındaki üç kız uyuşturucuyu beyinlerine kadar çekerken Sungur da çekmeye başlamıştı.

“Ben yüzümü yıkayıp geleceğim.” Dedi Saye yanlarından kalkarak. Onların yanında bu kadar bile durması midesini bulandırmaya yetmişti. Kardeşi de bu insanlarla takılacak birisi değildi, bunu biliyordu. Biraz uzaklaşınca arkasına baktı hepsi kendinden geçmiş gibiydi. Telefonunu çıkarıp uzaktan onları çekmeye başladı yüzlerini yakınlaştırıp uyuşturucu çeken hallerini tek tek videoya kaydetti.

Elinde çok fazla kanıt vardı ve hepsini her yerde paylaşacaktı. O zorbalıkları da tokadı da ödetecekti onlara. Az bile kalırdı yanlarına ancak şimdilik elinden bu geliyordu.

Birazdan onların yanlarına döndüğünde Aleyna ve diğer kızlar kalkıyordular. “Şoför bizi eve bırakacak sen kalkacak mısın? Diye sordu Dilara. Saye cevap veremeden Aleyna araya girerek “O bisikletiyle gider.” Dedi. Ayakta zor duruyordu.

Sungur “Çocuklar seni bırakır hayatım.” Dedi kardeşine kızgın bir bakış atarak. Her ne kadar Aleyna’yı bozması Saye’nin hoşuna gitse de Sungur yaptıklarının bedelini ödeyecekti.

“Sungur ile konuşacaklarımız var o yüzden gelmeyecektim zaten.” Dedi. Aleyna hiç umursamadan kızları koluna takıp yanlarında ayrılmıştı. Onlar gidince Sungur, Saye’ye elini uzatarak “Ne konuşacağız güzelim.” Dedi. Saye yanına değil karşısına oturunca önce bir afalladı. Saye’nin konuşmayıp ciddiyetle kendisinin yüzüne baktığını fark edince:

“Bak beni az çok biliyorsun bir şeye çok odaklandığım da bölündüğüm zaman deliriyorum. Gözüm o an hiçbir şey görmüyor. Ben sinirliyken bana dokunmaman gerektiğini biliyorsun.” Dedi ve kollarını kucak gibi açarak “Şimdi gel bana” dedi. Saye kafasında ona ne yapması gerektiğini düşünürken o Saye’nin gelmediğini görünce ellerini yüzüne kapatarak: “Lütfen özür dilerim.” Dedi.

Yeşil gözleri dolmuştu. Ağlayacak mıydı? Al sana ağlayarak manipüle etme yöntemi. Saye o konuşurken onu inceliyordu. Yüz hatları çok düzenliydi ve gerçekten çekici gözüküyordu. Şu an ki pişman hali onun masum gözükmesine neden olsa da canavar halini de görmüştü. Elleri kan içindeyken, o çocuklara acımasızca vururken tam bir canavardı.

“Ben senden ayrılıyorum.” Dedi birden Saye. Sungur konuşmasına devam ederken duyduğu sözlerle birden kala kalmıştı. “Anlamadım? Ne yapıyorsun?” dedi. Elleriyle gözlerini silip birden öfkeli ruh haline tekrar bürünmüştü. İşte gerçek yüzü buydu.

“Ayrılıyorum.” Dedi Saye hiçbir mimiğini bile hareket ettirmemiş dimdik oturarak Sungur’a bakıyordu. Sungur kahkaha atarak “Ayrılıyormuş” dedi. Saye, Sungur’a baktığında sol gözünün seğirmeye başladığını gördü. Bu çocuğun gerçekten büyük problemleri vardı. Sungur’un gülmesi durmuyor daha da gülüyordu, gözleri bu sefer gülmekten yaşla dolmuştu.

Saye bir şey demesine fırsat vermeden “Sen bana vuramazsın.” Dedi sonra da devam ederek “Kimse bana vuramaz.” Dedi gözlerini gözlerine dikerek. Bu bir savaş ilanıydı. İçindeki kan kaynamaya başlamıştı. Vücudunda bir şeyler değişiyor gibiydi bu intikam arzusu muydu korku muydu bilmiyordu ama tehlikeli bir histi. “NE DİYORSUN LAN SEN?” diye önündeki masayı devirdi Sungur ayağa kalkarak “Seni sana vuranlardan ben kurtardım. Benim sayemde kaç zamandır rahatsın ve kimse sana bulaşmadı.”

“Peki ya bugün beni o çocuklardan koruyabildin mi?” diye sordu Saye. Sungur kekeleyerek cevap vermeye çalışsa da Saye tekrar söze girdi. “Okulda beni koruyabildin mi geçen gün herkes karşımdayken? Sen beni tek bir şeyden koruyorsun; kardeşinin kötülüklerinden.” Dedi Saye dişlerini sıkarak.

“İki oğlanı dövdün diye özgüven mi geldi lan sana? Sen bensiz bir hiçsin kızım duydun mu? Benden ayrıldığın an kardeşim dahil herkes başına üşüşür ve bu sonun olur.” Bu sözler canını sıkmıştı.

“Peki ya sen, beni gerçekten mi seviyorsun yoksa kendi egonu mu tatmin ediyorsun?” dedi Saye sorunun cevabını bilerek. Bunun gibi herifler hiçbir kızı sevemezdi. Yalnızca kendine muhtaç hale getirirler ve sevdiklerini sanarlardı. Bu sadece bir ego tatminiydi.

“Ne dedin sen?” dedi gözlerini kocaman açarak Sungur. İşte o deli çocuk geri dönüyordu ancak bu sefer Saye’de delirmek üzereydi.

“Sen benim sana muhtaç olmamı seven kompleksli bir manyaksın.” Dedi Saye. Sungur tokat atacağı sırada onun bileğini tutan Saye ona yaklaşarak kulağına “O bir defa olur, o da ben izin verdim diye.” Deyip bir kafa attı Sungur’a.

“Beni bırakırsan benim tokatlarıma muhtaç olursun seni dayak manyağı yaparlar.” Dedi Sungur burnunu tutarak. Hâlâ olanlara inanamıyor gibiydi. “İzle de gör.” Dedi tam arkasını dönerken ona doğru hamle yapan Sungur’a hava da takla atarak en sevdiği şekilde fena bir tekme savurdu.

Nefesi kesilip yere düşen Sungur “Sen kafayı sıyırmışsın.” Dedi. Yerde yatan Sungur’a yaklaşarak “Öyle de denebilir ama sana şunu söylemeliyim. Bu sadece bir başlangıç.” Diyerek karın boşluğuna fena bir tekme daha attı. Koltuktaki sırt çantasından da Sungur’un ona aldığını düşündüğü her şeyi döktü yere ve uzakta onları çeken İlay’ı gördü. Gülümseyerek onun yanına gitti. Buraya gelmeden önce İlay’ın yanından ayrılırken “Sana mesaj attığımda bulunduğum yere gelip bizi çekmen gerek.” Demişti. Geleceğinden pek emin olmamıştı ama artık emindi. Yanına gidip İlay’a gülümseyerek

“Skor 1-0” dedi.

 

Loading...
0%