Yeni Üyelik
16.
Bölüm

15.BÖLÜM "Sevdiğimiz insanlar bazen bize en kötü kabusumuzu yaşatabilirdi."

@sbeyza97

 

Saye bir şekilde Sungur’u da atlatıp okulun arkasından kaçmıştı. Şimdi ise eve gitmeli ve herkesten önce kardeşiyle konuşmalıydı çünkü o adam ailesiyle konuşmak için eve birini gönderebilirdi. Zar zor, görünmeden almaya çalıştığı bisikletini son sürat sürüyordu. Bir yandan da telefonu deli gibi çalıyordu. Zaman kaybetmek istemiyordu ancak bu kadar ısrarla telefonunun çalması onu telaşlandırmıştı. Kenara geçip bisikletini üzerindeyken telefonu açtı; arayan İlay’dı. Telaşlı olduğu daha nefes alışından belliydi.

“Ne oluyor İlay?”

“Gaye..” dedi İlay nefes nefese sonra yutkunarak durdu. Saye onun adını duyunca kalbinin hızla atmaya başladığını ve kan basıncının hızla arttığını hissetti.

“Ne olmuş Gaye’ye?”

“Olanlardan haberi var. Beni aradı çok öfkeliydi, delirmiş gibiydi.”

“Yanına gidiyorum merak etme ona her şeyi anlatacağım.” Diyerek İlay’ın bir şey demesine fırsat vermeden telefonu kapadı. Hızla bisikleti eve sürmeye devam etti. Öyle hızla sürüyordu ki nefes nefese kalmıştı. Eve yaklaşırken evden gelen sesleri duyup daha da endişelendi. Evden bağırış sesleri ve kırıp dökme seslerini duyunca bisikletini önemsemeden fırlatıp kendini içeri attı.

Kardeşini saçını başını dağıtmış, üstü başı yırtık pırtık olmuş, mutfaktaki tüm tabakları dökmüş duvara fırlatırken gördü. Ev darmadağın, kırık tabaklar yerde parçalara ayrılmıştı. Kardeşi Saye’nin geldiğini görünce kan çanağına dönen gözlerini ona dikerek “Sen..” dedi.

“Sen ne yaptığını sanıyorsun? Sen kendini ne sanıyorsun?” Saye ona doğru koşup onu sakinleştirmeye çalışırken Gaye ona sert bir tokat attı. Ağlayan gözleri ve titreyen dudaklarıyla Saye’yi ittirerek “Benim yerime geçtin. Arkadaşlarımı, sevgilimi benden aldın.” Dedi. Saye şok içinde kalmıştı ve kardeşinin kızgın yüzüne anlamsızca bakıyordu.

Saye’nin, onun arkadaşlarını ve sevgilisini çalmak için mi bunları yaptığını düşünmüştü? Saye’nin yaptıkları yüzünden mi bu hale gelmişti? Şaşırmış bir halde donup kalmıştı. Gaye ise onu itekliyor, bağırarak bir şeyler geveliyordu. En sonunda Gaye’nin bağırış çağırışlarına dayanamayarak:

“SENİ KURTARDIM!” diye bağırdı. Çok şükür bunlar yaşanırken anne babası evde değildi bir de onlar bu olayı görseydiler Gaye’yle zor konuşurdu. Ama Gaye’nin böyle tepki vereceğini de hiç beklemiyordu. Bu onu şaşırtsa da yerine geçtiği için kızmakta haklıydı ama onun düşündüğü gibi kimseyi ondan almak gibi bir niyeti yoktu. Tek niyeti Gaye’yi korumaktı.

“Neyden kurtardın beni? Ben o insanların arasına girebilmek için nelerden vazgeçtim haberin var mı? Sen her şeyi mahvettin.” Bir yandan ağlayarak Saye’ye vuruyordu. Saye onun bileklerini tutarak: “YETER!” diye bağırarak Gaye’yi sarstı.

“Kendine gel be. Onlar mı arkadaşın? O çocuk mu sevgilin? Sana yaptıkları zorbalıkları öğrendim. O çocuğun sana attığı tokadı tattım.” Gaye hiç şaşırmamıştı. Ağlamaya devam ederek:

“Artık yapmıyordular her şey düzelmişti ama sen her şeyi mahvettin.” Dedi çaresizce yere çömelerek. Sanki her şeyini yitirmiş gibiydi.

“Gaye kendine gel tamam mı? Ne düzelmişti söylesene? O kız, Aleyna, sana her fırsatta laf sokuyor seni her fırsatta aşağılamaya çalışıyordu.” Durup derin bir nefes aldı.

“Sana her yaptıkları aklıma geldiğinde delirecek gibi oluyorum.” Gaye sakinleşmişti ancak gözleri donuklaşmış bir halde Saye’ye bakıyordu.

“Sana hayatım hakkında karar vermeni, ben gibi hareket etmeni kim söyledi?” dedi Saye’ye nefretle dolu gözleriyle bakarak.

“O insanların tehlikeli olduklarını ve bir şeylerin ters gittiğini anladım tamam mı? Bana yalan söyleyip duruyordun ve ben kardeşimi korumak zorundaydım.”

“Dolabımdaki giysilerimi de telefonumu da almışsın.”

“Evet geri verdim hepsini. O çocuğun kirli işleriyle aldıkları hiçbir şey sana layık değil. Sen bu değilsin.”

“İyi de sen kimsin de benim hakkımda karar veriyorsun?” diye sesini yükseltti Gaye.

“BEN BELKİ DE HATA YAPMAK İSTİYORUM. ONLARA KATILMAK İSTİYORUM BELKİ DE.” Diye bağırmaya başlamıştı yine. Etrafına tiksinerek bakarak: “BE..BELKİ DE BU APTAL, İĞRENÇ EVDEN VE SİZDEN KURTULMAK İSTİYORDUM!” Saye onun sinirden böyle şeyler söylediğini biliyordu. Buna inanıyordu onun kardeşi böyle bir insan değildi, olamazdı. Bu evden Saye’nin kurtulmak istemesi normaldi ama kardeşi neden bu kadar bezmişti? Ona prenses gibi davranılan bu evde her şeyin en iyisine sahipti. O bu evin baş tacıydı.

Evde yemek yoksa bile Gaye Hanım dışardan sipariş verebilirdi. Evdeki en güzel oda kendisine aitti. O buna rağmen bencilleşip böyle şeyler yapıp, söylüyorsa kendisinin yaptığı mı anormal olandı? Kendisi bu eve sadece Gaye için katlanmıştı ama Gaye ne yapmıştı?

“Beraber kurtulalım o zaman söz verdiğimiz gibi.” dedi Saye onun omuzlarından tutup yüzüne yaklaşarak. Gaye’nin yaptığı şey kalbini kırsa da gözlerinde bir ışık arıyordu.

“Seninle kurtulmak istemiyorum Saye. Ben seni istemiyorum, Sungur’a aşığım ve onunla yaşamak istiyordum ta ki sen gelip her şeyi mahvedene kadar.” Saye beklenmedik bir darbe daha almıştı. “Ben seni istemiyorum.”

“Sungur uyuşturucu kullanıyor, o.. o öfke kontrolü olmayan biri. Sana zarar verebilir.” Dedi Saye çaresizce.

“Vermez, o beni seviyor. Ben lise bitince onunla evlenecektim, ailesi beni kabule edecekti ama sen şimdi her şeyi mahvettin.” Diz çöküp ellerini yüzüne koyup ağlamaya başlamıştı.

“Her şeyi mahvettin.” Diye söylenmeye başladı Gaye. Saye, kardeşinin gözlerinde aradığı o ışığı maalesef bulamamıştı. Hatta kendisine dair olan o ışıkta gitmişti. Ne diyeceğini ne yapacağını bilmiyordu. Gaye’nin bursu yüzünden kendine kızacağını düşünmüştü ama o bursla ilgili tek kelime etmemişti. Tek söylediği şey Sungur’du. Yanına gidip oturarak elini omzuna koyduğu an Gaye elini omzundan ittirerek: “Bunu düzelteceğim onları tekrar kazanacağım! Yaptığın hatayı düzelteceğim.” Saye o kalkarken onun ne yapacağını anladığında tutup tüm gücüyle çekti onu.

“Buna izin veremem Gaye. Sen onlardan kurtuldun. O insanlar okuldaki bir numara zorbalar ve sen onlar gibi biri değilsin. Sen öyle insanların etrafında bile dolanamazsın. Seni zorladılar mı? Ne oldu anlamıyorum.”

Donuk gözleriyle Saye’ye bakan kardeşi sanki başka biriydi. Kardeşi gibi görünen başka biri. Bu kızı daha önce de görmüştü; resimlerde. Bu kız Instagram da resimlerdeki kızdı..

“Beni zorlamadılar, ben böyle bir insandım. Sen sadece beni istediğin gibi gördün.” Saye’yi ittirerek üzerine geliyordu. “Ben onlar gibiydim. Onlar gibi her zaman daha iyilerine layıktım. Onlara layıktım, senin gibi bir gölgeye değil. Sen ise sadece benim gölgemdin.” Saye kafasını sallayarak Gaye’nin dediklerini ne kadar inkâr etmeye çalışsa da Gaye üzerine gelerek daha da can acıtıcı şeyler söylüyordu.

“Sen gölgem de yaşayarak beni her zaman kıskanan bir insandın. Kıskançlığından ise her şeyi elimden almaya çalıştın ama ben buna izin vermeyeceğim.” Diyerek onu ittirerek düşürdü. Elinde bacağı için destek aldığı sopa vardı. Onunla birden Saye’nin karın boşluğuna vurarak ona tekrar bir darbe indirerek evden çıktı. Kapıyı da üzerine kilitlemişti. Saye olanların şokuyla hem canı yanan karnını tutuyor hem de ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bu söylediklerini gerçekten Gaye mi söylemişti? Neredeyse 17 yıl beraber geçirdiği kardeşi onun hakkında böyle mi düşünüyordu? Gerçekten onu hiç tanıyamamış mıydı?

Ne olursa olsun bunu düzeltemeyecekti. Ortalık fena karışmıştı bunu biliyordu buradan dönemezdi. Kalkıp kapıyı açmayı çalıştı ama açamadı. Camlara ise yakın zamanda Saye’nin gece dışarı çıktığını öğrendikleri için parmaklık takılmıştı yani asla dışarı çıkamazdı. Hemen İlay’ı aradı ama açmadı. Ne yapacaktı? Ne yapabilirdi ki?

Gidip okulun kurucusundan özür mü dileyecekti? Bunu düzeltemeyecekti, düzeltmemeliydi.

Telefonunu çıkarıp bütün bulduğu kanıtların hepsini önce bir haber sitesine gönderdi. Okulda zorbalık yapılmasına izin veriyorlardı bunun cezasını çekmelilerdi. Sonra Twitter uygulamasına girip oraya bütün kanıtları yükledi. İnsanlara zorbalık yapan Aleyna ve arkadaşlarının uyuşturucu kullandığı videoyu, Sungur’un barda öldüresiye dövdüğü insanları paylaştı.

Gaye bu insanlardan uzak duracaktı ne olursa olsun ondan artık nefret etse de umurunda değildi. Telefonu titrediğinde arayanın İlay olduğunu gördü. Hiç bekletmeden:

“İlay.” Dedi.

“Bizi hangi işe karıştırdın Saye?” dedi ağlayarak.

“İlay ne oldu?”

“Gaye geldi tüm kanıtları aldı, bilgisayarımı da kırdı. Sana söylemiştim Gaye onlarla diye.”

“Gaye onlarla değil İlay. O korkuyor bundan eminim. Onun yaptıkları normal değil bunu sende biliyorsun.”

“Saye insanlar değişir. Belki de sende bunu kabul etmelisin. Senin kardeşin Gaye eski Gaye değil.” Diyerek telefonu kapattı.

“İlay dur.” Dedi Saye ama artık telefon kapanmıştı. Tekrar tekrar aradı ama İlay telefonunu açmadı.

“Kahretsin!” Gaye hiçbir şeyi düzeltemezdi bundan adı gibi emindi. Aleynalara yaptıklarından sonra o kızlar bunu onun yanına bırakmazlardı. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Saatler geçmişti o ise bomboş bir duvara bakıyor neler olacağını merak ediyordu. Gaye’den hiçbir haber yoktu. Aradığı kimse telefonunu açmamış, kimse de onu aramamıştı.

Twitter’e girdiğinde hesabından çıkış yapıldığını gördü. Tekrar giriş yapmayı denemişti ancak hata veriyordu. Bir sıkıntı mı var diye düşünmüştü. Ama birkaç kere daha girmeye çalıştığında “Böyle bir kullanıcı yok.” Yazmaya başlamıştı. “Hayır, hayır olamaz.”

Tekrar tekrar giriş yapmaya çalışıyor ancak giriş yapılmıyordu. Tam sinirle telefonunu fırlatacaktı ki içindeki şeyleri tekrardan paylaşabileceği aklına gelip durdu. Durmadan paylaşacaktı. Pes etmeyecekti. O sırada kapının kilidi çevrildi ve kapı hızla açıldı. Gaye tüm siniriyle içeriye girerek Saye’ye bir tokat attı.

“Sen ne yaptın? Mahvoldum ben, mahvolduk.” Diye ağlamaya başladı. Nereye gitmişti, ne görmüştü Saye bilmiyordu ama bu durumu düzeltemeyeceğine emin olmuştu.

“Gaye bak bize bir şey olmayacak tamam mı? Söz veriyorum halledeceğiz.” Gaye ona bakarak gülmeye başlamıştı.

“Lan geri zekalı sen kiminle eşik attığının farkında mısın? Gebertirler bizi be yaşatmazlar.”

“Hiçbir şey yapamazlar bize.”

“Bok yapamazlar bok. Ağzımıza bile sıçarlar. Lan sen kimsin de bir şey yapamazlar diyorsun be. Neyine güveniyorsun geri zekalı. Her bok senin bu aptal cesaretin yüzünden oldu. Senin gibi kardeşim olmasaydı her şey daha iyi olurdu.” Bu sefer Saye, Gaye’ye okkalı bir tokat geçirmişti.

“Kes sesini be. Kes.” Dedi. “Benim yüzümden olan bir şey yok. Hepsi senin yüzünden. Bu insanların nasıl insanlar olduğunu bile bile bulaştın onlara. Sonra da boka battın. Kendine gel, uyan artık. O insanlar tehlikeliydi bense seni kurtarmak için elimden geleni yaptım ama karşılığına bak. Sen böyle bir kız mıydın? Böyle bir insan mıydın?”

“Evet dedim ya anlamıyor musun? Ben öyle bir kızdım. O kurtardım dediğin insanlar var ya senden, sizden çok daha iyi. Özellikle senin gibi sanki hayatta yokmuş gibi yaşayan birinden daha iyiler. Sen bundan sonra beni çok iyi izle. Nasıl biri olduğumu artık daha iyi göreceksin. Ve hayatımdan, hayatımızdan defolup gideceksin.” Saye sadece dinliyor hiçbir şey diyemiyordu. Gerçekten bütün bunları o aptal çocuk için demiş, onun için mi yapmıştı? Nasıl bir saplantılıktı bu? İstemsizce gözlerinden yaşlar akıyordu. Kardeşi için günlerdir tehlikeli yerlere girmiş, tehlikeli şeyler yapmıştı ancak şimdi ise karşılığında büyük bir hayal kırıklığı vardı.

“Sen gittiğin her yere uğursuzluk götüren aptalın tekisin.” Dedi Gaye.

Bu sırada evin dışından annesinin ve babasının sesleri geliyordu.

“Gaye yapmaz ya yapamaz.” Diyordu annesi. “Bu işte bir şey var.” Diyordu babası.

“Sana o uğursuz ile aynı evde bulundurmayalım onu diyordum.”

“Evimiz mi var başka?” Böyle aralarında konuşurlarken eve girmişlerdi. Annesi ve babası eve girer girmez etrafı görünce şok içinde kalıp “Ne oluyor burada?” diye bağırmışlardı. Annesinin o çirkin suratı şaşırınca daha da çirkinleşmiş, korkunç bir hal almıştı.

“Hırsız mı girdi yoksa?” Haklılardı aslında hırsız girdiğini düşünmek çok normaldi. Her şey yerde parça pinçik olmuş. Yastıklar bile yırtılmış yünleri etrafa saçılmıştı. Tabaklar kırık, parçalar halinde yerdeydi. İki kardeş saçları başları yolunmuş bir şekilde oturuyordular.

“Ne oldu böyle be?” dedi babası. Saye’ye gelip bir tokat çakarak “Senin başının altından çıktı dimi uğursuz seni.” Saye hiçbir şey yapmıyor sadece öylece duruyordu. Laf anlatmasına gerek yoktu çünkü kendisini dinlemeyeceklerini biliyordu. Yorulmuştu, bıkmıştı ve oldukça bitkindi.

“Gaye okuldan aradılar. Neler oluyor?” dedi annesi kızgın ses tonuyla bir yandan kocasının Saye’yi hırpalamasını izleyerek.

“Ben okula ne zaman gittim anne?” dedi Saye’ye bakıp işaret ederek.

“Kızın..” dedi söyleyip söylememe arasında kalarak. Çünkü bu Saye’yi arkada bırakan büyük bir darbe olacaktı. Saye bir an Gaye’nin gözlerinde eskiden olduğu kardeşini gördü sandı. İçi umutla doldu belki de tüm yaptığı şeyler ona kızgınlığındandı.

“Kızın yerime geçmiş.” Dedi tekrar yeni tanıdığı Gaye’nin gibi bakarak. Donuk ve soğuk.

“Beni yıllarca kıskanmış, benim yerime geçerek hayatımı alt üst etmek istemiş.” Babası zaten elinde olan kızını daha da ittirip kaktırmaya başlamış “Kurtulamadık senden be.” Diye bağırarak vurmaya başlamıştı. Annesi de kocasına eşlik ederek ona vuruyordu. Yetmedi annesi tekme atmaya başlamıştı.

“Sen kızımın hayatını mahvetmek istedin he. Hayat nasıl mahvedilir sana gösterelim.” Deyip saçını başını çekmeye başlamıştı. Saye onlardan dayak yerken sesini çıkarmıyor dolu gözleriyle kardeşine bakıyordu. Ona kocaman bir tekme atan, sırtından bıçaklayan kardeşine. Daha doğrusu kardeşi sandığı kıza. O iyi kalpli, iyi yürekli, melek gibi sandığı kıza. Anne babasının attığı dayak canını yakmıyordu ama kardeşinden yediği darbe onu yerle bir etmişti.

Annesi penyesinden tutarak onu sürüklemeye başlamıştı. “Yürüüü bodruma. Sen artık burada kalmayı bile hak etmiyorsun.” Yuvarlana yuvarlana merdivenden aşağı sürüklenmiş; kolları, dizleri hep merdivene vurmuştu. İttirerek attı onu bodruma. Arkasından kapıyı kilitleyerek “Bakalım burada aç susuz kal da aklın başına gelsin.”

“Anne.” Dedi kardeşi. Belki bu yaptıklarının ağır olduğunu söyler diye bekledi Saye. Ancak duyduğu şey karşısında bir darbe daha yedi ondan.

“Buradan gitsin anne.” Dedi. “O artık bizimle yaşamasın.” Saye duyduklarına inanamıyor, bağırmamak için elini ısırıyordu. Aklı, mantığı almıyordu. O canından çok sevdiği kardeşi, bunları söyleyen o olamazdı. Aklını kaçıracak gibiydi. İçinde tuttuğu o büyük ağlama hissini hep bastırmıştı ancak şimdi bastıramıyordu. Zaten bastırmaya çalışsa da gözünde bulunan yaşlar durmuyor, sürekli akıyordu. Bütün gece ağladı, ağladı, ağladı…

Gaye’nin yaptıklarını kendine yediremedi bir ara bunun büyük bir kâbus olduğunu düşündü uyanmayı bekledi ama uyanmadı. Gerçekti. Yaşadıkları tamamıyla gerçekti. Demek ki bazen sevdiğimiz insanlar bize en kötü kabusumuzu yaşatabiliyordu.

Ağlamaktan şişmiş gözleri artık etrafı bulanık görüyor ve vücudu dövülmenin, sürüklenmenin acısını yeni yeni hissediyordu. Vücudunun her kemiği, her eklemi ağrıyordu. Kendini ölecek kadar bitkin hissetti ve gözlerini kapadı. “Umarım ölüyorumdur.” Dedi gözlerinden yaşlar akmaya devam ederek. “Umarım sabah kalktığımda ölmüş olurum çünkü diğer türlü bunu kendim yapmak zorunda kalabilirim.” Diye düşündü ve kendini derin bir uykuya bıraktı.

Loading...
0%