Yeni Üyelik
13.
Bölüm

12.BÖLÜM "Deliren bir kızı asla hafife almamalısın."

@sbeyza97

Olanların ardından iki gün geçmişti. Kardeşine zorbalık yapılmıştı artık buna emindi ve kardeşi biri sayesinde bu durumdan kurtulmuştu. Herkesin dilinde olan o kişi ise; Gaye’nin sevgilisiydi. Arabasına bindiği çocuğun Gaye’nin sevgilisi olduğuna artık emindi. Bu arada Aleynalara kendi telefon numarasını vermiş eskini (Gaye’ninkini) silmelerini söylemişti. Kardeşinin ise bacak ağrısı dışında başka bir derdi var gibiydi; uzaklara dalıp dalıp duruyor, hiç konuşmuyordu.

Saye dün okula gitmemişti. İlk gittiği gün çok fazla şey yaşamıştı bu yüzden onları kafasında oturtmaya ve sindirmeye ihtiyacı vardı. Bu insanları haklayabilirdi ama önce biraz kanıt toplamalıydı.

O günden sonra bir kere daha zorbalık yapılan yere inmiş birçok şeyin görüntüsünü almıştı. Bugün ise kendini zor ikna etmiş ve okula gitmek için hazırlanmıştı. Bu arada Gaye bir hafta içinde okula gidecekti yani işini çabuk halletmeliydi. Tek üzüldüğü şey kardeşinin bursunun yanacak olmasıydı.

Aleyna ile konuşmuş okul çıkışında beraber bir yerlere gitmeyi onaylamıştı. Anladığı kadarıyla Aleyna ve diğerleri Gaye’den pek hoşlanmıyor ancak o çocukla sevgili diye yanlarında gezmesine izin veriyorlardı. Ancak okulda zorbalık yapılan alanda karşılaştıklarından beri bir farklıydılar; etkilenmiş gibiydiler. Hazırlanıp okula gitmek için evden çıktı. Bu arada evde de fazlasıyla durgun bir hava vardı.

Babası birkaç gündür eve gelmiyor; annesi de varla yok arasında bir şeydi. Canları cehenneme dedi içinden. Ve her zamanki gibi gittiği tuvalette üzerini değiştirdi. Tuvalete gelen insanlar bile ona alışmıştı artık garip garip bakmıyorlardı. Üzerini değiştirdi ve biraz makyaj yaptı bugün daha güzel olmalıydı. Bugün birçok kanıtı toplayıp yarın bu işi halledecekti. Saçını toplayıp tuvaletten çıktı. Dışarıda kilitli duran bisikletine bindi. Yeni bisikleti çok güzeldi. Tam istediği gibi masmavi bir rengi vardı. Eski bisikletle o okula gitmek olmazdı yenisi tam o okula göre olmuştu.

Okula bisikletle gitmeyi seviyordu. O zengin mahallelerden geçip oradaki insanları izliyordu. Ne kadar varlıklı olduklarını görüyordu ve nasıl bu kadar zengin olduklarını merak ediyordu. Kendisi ve kardeşi de buna layıktı. Şu belalardan kurtulsunlar okullarını bitirip güzel işler bulup onlarda hayatlarını düzene sokacak ve daha iyi bir yaşam süreceklerdi. Buna emindi.

Okula gelmişti. Bisikletiyle içeri girip okulun içine bıraktı bisikletini. Onu görenlerden biri “Ne oldu Gaye taksi paran bitti herhalde.” Dedi gülerek. Saye ona aldırmadan okulun içine doğru ilerledi. Okul koridorun da ilerlerken “Gaye bakar mısın tatlım?” diye bir ses duydu. Arkasını döndüğünde yuvarlak vücuda sahip, dalga dalga saçları baya komik duran bir kadın karşısında duruyordu. Allah aşkına bu okul bu öğretmenleri nereden buluyor? Hepsi birbirinden ilginç. Öğretmene doğru tedirgin bir şekilde ilerleyip “Buyurun hocam.” Dedi. “Biraz konuşalım mı?” Nereden çıkmıştı şimdi bu konuşma? Ne konuşmasıydı bu? “Derse geç kalıyorum hocam. Dersten sonra mı gelsem acaba?” Dedi geçiştirmeye çalışarak.

Öğretmen omzuna dokunup “Merak etme öğretmenine haber verdim. Biraz geç gitmen problem olmayacaktır.” Başını yere eğerek bu durumdan memnun olmadığını belli eder gibi “Tamam.” Dedi. Beraber yürüyerek koridorun sonunda bulunan bir odaya geldiler. Kapı da Rehber Öğretmen Mümine Özkıl yazıyordu. Adı da kendi gibi garipti. İçeri girip kapıyı kapattılar. Öğretmen oturup kendisine de oturması için işaret etti. Odası da kendisi gibi sap sadeydi. Dekor olarak sadece masasının üzerinde küçük bir çiçek vardı. Öğretmen boğazını temizleyip iki elini birleştirerek masanın üzerine koydu. Acaba aşağıdaki yaptıkları mı duyulmuştu? Bugün okuldan kovulmamalıydı. “Sorun ne Mümine hocam?” dedi merakına yenik düşerek.

“Şöyle kii canım” derken ki’yi baya uzatmıştı. “Bazı duyumlar aldım.” Al işte kesin öğrenmişti. “Derslerine fazla kendini vermiyor hatta uyuyormuşsun? Öyle mi?” Huh! Rahatlamıştı. O konuyla ilgili değil derslerle ilgiliydi. “Bu aralar biraz farklı gibisin. Canını sıkan bir şey mi var?” Farklıydı zaten. Tamamen farklı bir kişiydi.

“Bu aralar ailevi meselelerimiz biraz karışık ve bu tüm dikkatimi dağıtıyor hocam kusura bakmayın.” Hoca saçlarıyla aynı renk olan bakır rengi kaşlarını kaldırmıştı; şaşkın gibiydi.

“Daha önce hiç aile hayatından söz etmemiştin. Ciddi bir konu olmalı.”

“E..Evet baya ciddi. O yüzden bana bir süre izin verin lütfen, kendimi toparlayacağım.” Öğretmen üzülmüş gibi başını eğdi. Bu duruma canı sıkılmış gibiydi. Öğretmenleri Gaye’yi önemsiyor gibiydi. Ama o zorbalıklar konusunda ne biliyordular Saye bunu bilmiyordu. Belki de haberleri yoktu.

“Peki. Ama sınavlara iki hafta kaldı eğer düşük notlar alırsan bursunu kaybedebilirsin ve unutma bu okulda kalmanı sağlayan en önemli şey il dışı yaptığın dereceler.” Çok bencil bir okuldu. Gaye’ye verdikleri değerin de kendi çıkarları olduğunu için anlamıştı.

“Tamam elimden geleni yapacağım hocam.” Diyerek yerinden kalktı bir hışımla. Öğretmen kapıyı göstererek “Gidebilirsin.” Dedi.

Kapıdan çıkar çıkmaz “Gaye sayesinde kazandığınız ödüller bir bir elinizden alınsın da görün” dedi. Neyse ki ucuz atlatmıştı, başka bir şey soracak diye korkmuştu Saye. Şu iki günü sağ salim atlatırsa her şey tamamdı. Sınıfa gittiğinde dersin bitmesine de az kalmıştı. Sırasına oturduğunda önüne top gibi atılan bir kâğıt gördü. Kâğıdı açıp baktığında içinde kocaman harflerle “ALEYNA’NIN KUKLASI GAYE” yazıyordu. Altında ise küçük harflerle parantez içinde “Pardon sevgilisinin.” Yazıyordu. Bir süre kâğıda baktı yarın kim kimin kuklası herkes görecekti. Yarın planladığı şeyleri gerçekleştirme zamanıydı.

Bütün sessizliğini koruyarak kâğıdı saklayıp çantasının içine attı. Kafasını sıraya koyup tek tek planlarını gözden geçirdi. Karşıdan gelebilecek tepkileri, kardeşinden gelebilecek tepkileri… Hepsini tek tek düşündü. Ne kadar arkadaşlar gibi gözükseler de kardeşinin kullanıldığına adı gibi emindi. Bunu kanıtlayacaktı. İkinci dersin teneffüsünde herkesin telefonlarına bakıp kendisine güldüğünü fark etti. İlay’ı sırtından dürterek “Ne oluyor?” diye sordu. “Bir şey yok boşver.” Dedi İlay telefonunu saklayarak.

“Göster.” Yine kendisi hakkında bir şeyler paylaşılmıştı kesin. Bunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi.

Okulun arkasına “KUKLA GAYE” yazılmış ve okul grubuna atılmıştı. Sadece bu da değildi herkes kötü şeyler yazıp gülüyor, dalga geçiyordular. Kızın telefonunu elinden birden çekerek pis bir kahkaha atıp “Size acı bir gerçek söyleyeyim hepiniz korkak şerefsizlersiniz. Hiç kimse bunu benim yüzüme söyleyemediği için bunu anca arkamdan yapabilirsiniz. Çünkü diğer türlü sizi fena benzetirim. Beni kötü de olsa konuşun konuşuluyorsam birilerini kudurtuyorumdur. KUDURUN KÖPEKLER.” Diye ses attı. Aşırı sinirlenmişti. O kadar insanla uğraşmış, bazılarını benzetmiş ama yine de kurtulamamıştı onlardan. Ama neden böyle davrandıklarını biliyordu. Çünkü alttan geleni kabul edemiyordular. Herkes tarafından zorbalık görürken birden Aleyna ve arkadaşlarıyla takılmış ve okulun popüler kızlarından biri olmuştu. İlay ise ondan böyle bir şey beklemediği için şok içinde gözüküyordu.

“Eski Gaye susardı.” Dedi Saye’ye bakarak. Ağzı hâlâ bir karış açıktı.

“Susunca neler olduğunu gördük bir de susmamayı deneyelim.”

Biri gruba “Sevgilisinden güç alıyor.” Yazmıştı. İlay telefonu yine Saye’ye verdi.

“Yazmak ya da ses atmak ister misin?” Yaptığı şey İlay’ın hoşuna gitmiş olmalıydı. Sonra telefonundaki bir bildirime bakıp “Gerçi birisi senin yerine yazmış.” Dedi. “Nasıl?” diye sordu Saye.

İlay gülerek “Vay be.” Dedi ve telefonu Saye’ye döndürdü.

“O yüzden mi aşağıda sevgilisi yokken çoğunuzu benzetti” yazıp gülmüştü biri. İşte bu güzeldi. “Şimdi ise seni savunanlar oluşuyor.” Dedi İlay hayretle ağzını bir karış açarak. Bildirimlerin ardı arkası kesilmiyordu. “Tebrikler zorbalığa uğrayanlardan bir hayran kitlen var.” Dedi İlay.

“Ama bunu Aleyna’ya karşı bir silah olarak kullanabilirler dikkatli ol.” Kafasını sallamakla yetindi sadece Saye. Aleyna ile arası iyi olmalıydı en azından yarına kadar. Derse girdiklerinde de hep bunu düşündü. Aleyna’yı nasıl tongaya düşürebilirdi? Neler yapabilirdi? Kazan dairesine gidip zorbalık yaparken videolarını almıştı. Oraya küçük gizli bir telefon koymuştu ama bu yeterli miydi?

Kızın babası okulun kurucusuydu, güçlüydü. O zaman babasının daha da kızacağı bir şey bulmalıydı. Bugün gittikleri yerde böyle bir şey bulmak için fırsat kollamalıydı. Cebindeki telefon titremişti. Bu arada Saye’nin cebindeki telefon Gaye’nin sakladığı sandıkta bulduğu son model telefondu. Birkaç gündür bunu kullanıyordu. Bugün ise bu telefonu Gaye’nin o meşhur sevgilisine iade edecekti. Telefonundaki mesaja baktı, mesaj Aleyna’dandı. “Her zamanki yere gel. Ben biraz geç kalacağım.” yazıyordu. İyi de her zamanki yer neresiydi bilmiyordu ki. “Kahretsin.” Dedi içinden. Şimdi ne yapacaktı? Tüm ders bunu düşündü nasıl bir ipucu alabilirdi bilmiyordu.

Son derse girdiklerinde İlay arkasına dönerek “Beni bekle çıkışta seninle önemli bir şey konuşacağım. Ama önden git bizi beraber görmesinler.” Dedi.

“Nereye gideceğiz ki çıkışta işim var.”

“Biraz zaman ayırabilirsin. Gideceğimiz yer önceleri sıklıkla gittiğimiz yer” dedi göz kırpıp.

Bıktım şu gizemli konuşmalardan adam akıllı söyleyin işte ya.” Diye geçirdi içinden. Dayanamayarak “Hangisi?” dedi. Kız gülümseyerek uzun uzun baktı. Sanki bir şeyi teyit etmiş gibiydi bakışları.

“Aşağı caddede bulunan oyun salonunda beni bekle.” Diyerek önünü döndü. Bu arada aklına Gaye’nin o çok meşhur sevgilisi Sungur geldi. Aleyna küs olduklarını ve ona mesaj atması gerektiğini söylemişti. Saye de mecbur mesaj atmıştı ama cevap alamamıştı. Yoksa hâlâ kaza gününden beri olan konudan dolayı mı küstü Saye bunu bilmiyordu. Ama sadece o gün içinse bu kadar uzatması saçmalıktı. Bugün gidecekleri yerde o da olacak mıydı acaba? Olursa nasıl davranması gerektiğini de bilmiyordu Saye. “İnşallah çuvallamam.” Diye geçirdi içinden.

Okulun çıkış zili sonunda çalmıştı. Okuldan koştura koştura çıktı. Daha fazla burada zaman geçirmek istemiyordu çünkü bu okuldan çok sıkılmıştı. Derste bile duvarlar üstüne üstüne geliyordu. Bugünü de güzel atlatmalıydı. Sonra buradan kurtulacaktı.

Bisikletine binerek aşağı caddeye doğru salındığı sıra da caddeden karşıya geçerken siyah iki motosiklet karşısında durarak yolunu kesti. “Bugünü atlatmalıyım.” Dedi yine kendi kendine. Onlar kimdi bilmiyordu ancak belalı oldukları belliydi. Hemen yanlarından hızla geçerek bisikletini sürmeye devam etti. Hızlı olmalıydı ve yakalanmamalıydı.

Arkasına baktığında motosikletlilerin peşinde olduğunu gördü. İmkânı yoktu onlardan kaçamazdı. O zaman geriye tek bir çare kalıyordu. Issız bir sokak bulup bisikletin yönünü oraya çevirdi. Arkasından gelenler mutlu olmalı ve onu sıkıştırdıklarını zannetmelilerdi. Bisikletiyle sokağın sonuna kadar gitti. O sırada motosikletlerinden inen iki kalıplı erkek ona doğru geliyordular. Üzerindeki tişörtler öyle dardı ki kaslarını belli etmek için giydikleri anlaşılıyordu.

“Sungur’un sevgilisi sen misin?” dedi biri. Geri geri giderek “Ben Sungur’un sevgilisi değilim.” Dedi ama inanmayacaklarını da biliyordu.

“Doğru sen Sungur’un kuklasıydın.” Dedi sesi daha kalın olan. Saye gülerek “Kuklasıysam Sungur nerede ve neden beni korumuyor?” dedi karşısındaki çocuklara.

“Biliyor musunuz gerçekten bela istemiyordum ama siz kaşınıyorsunuz” Dedi üzerindeki formanın kollarını kıvırarak. İki çocuk ise gülerek onu hafife almışlardı.

Onların önce kendisine saldırmasını bekledi ve saldırmalarıyla savunma pozisyonuna geçti, birini tek vuruşta yere serdi. Vurduğu eline bakarak “Huh. Baya acıdı be amma da koca kafalıymışsın.” Dedi. Diğeri “Sungur mu seni eğitti? Çömez.” Dedi ona gelip yumruk savurmaya çalışarak. Yumrukta başarısız olunca tam tekme atacaktı ki Saye çocuğun ayağını tutarak kendine çekip çocuğu düşürdü. Yerdeyken gövdesine feci bir tekme atıp. Bisikletine bindi.

“Sungur’un da size selamı var.” Diyerek oradan hızla uzaklaştı. Asıl amacından uzaklaşmamalıydı. İlay ile buluşup Aleynaların yanına geçmeliydi ve bu işe artık son vermeliydi.

Hayatı durağanlıktan feci bir hareketliliğe sürüklenmişti ve gerçekten yoruluyordu. Bu saçma sapan insanlarla uğraşmak onu sıkıyordu ama bir yandan da eğlenceliydi.

Sonunda İlay’ın dediği oyun salonuna geldi. İlay kapının önünde onu görünce telaşla “Nerede kaldın? Senin daha önce burada olman gerekmiyor muydu?” diye sordu.

“Eee. Küçük bir işim çıktı.” İlay onu çekeleyerek hemen içeri soktu.

Oyun salonunun içinde küçük oyun odaları mevcuttu. İlay hâlâ onu çekiştirerek bir yere götürüyordu. Sonra ona dönüp “Bekle burada iki dakika.” Diyerek orayı işleten kişi olduğunu düşündüğü adamın yanına gidip bir şeyler söyledi. Sonra kafasıyla işaret edip Saye’yi çağırdı. Adam kirli sakallarını ovuşturarak bir şey düşünüyor gibi Saye’ye baktı. Sonra İlay’ın arkasından giderken işletmenin başında bulunan adam “Gaye sende bir değişiklik var. Ama ne olduğunu anlayamadım” Dedi. Saye biraz telaşlansa da kendini sakinleştirerek gülümseyip yanından geçti.

Ne diyeceğini bilemiyordu, nasıl bir ilişkileri olduğunu da anlamamıştı. Hafif karanlık bir odaya girdiler. İlay televizyonun karşısında bulunan kırmızı koltuğa oturmuştu. Bu kız onu oyun oynamaya çağırmamıştı bunu biliyordu ama neden çağırdığını da bilmiyordu.

“Neden buraya geldik?” Dedi odanın içerisinde gözlerini gezdirerek.

“Buradaki anılarımızı hatırlamıyor musun?” dedi. İlay sorunun cevabını biliyor gibiydi ancak yine de Saye ’den duymak istiyordu. Saye’nin ise ona istediğini vermeye niyeti yoktu: “Hatırlıyorum da neden şimdi bunları soruyorsun?” Bu cevabı duyunca gülümsedi istediği cevap bu değildi ancak yine de pes etmeyecek gibi duruyordu.

“Burada çalışıyordum ilk zamanlar sende oyun oynamaya gelmiştin. Üzerine çay dökmüştüm.” Dedi gülümseyerek. “O zaman çok naziktin.” Dedi dolmuş gözleriyle Saye’ye bakarak.

“Evet güzel bir anı ama şu an ne alakası var. Eskide kalmış şeyler.” Dedi umursamaz tavırla Saye. İlay birden ciddileşen yüzüyle Saye’ye baktı. Ayağa kalkarak Saye’ye yaklaştı ve yüzünü incelemeye başladı. Yuvarlak kahverengi gözlerinde şaşkın bir ifade vardı.

“Emin olamamıştım.” Dedi Saye’nin yüzüne dokunarak. Saye kendini geri çekerek “Anlamadım neye?” dedi.

“Senin Gaye olmadığına.” Al işte. Bu kızın bir şeylerden şüphelendiğini biliyordu ne diye gelmişti ki buraya? Gaye’nin eski yakın arkadaşıyla fazla yakın olmamalıydı ama öğrenmesi gereken şeyleri de ancak ondan öğrenebilirdi. Ciddileşmeliydi çünkü işi batıramazdı. İnkâr edemezdi direkt kabullenip kızı tehdit etmeliydi çünkü bu işi buradan döndüremezdi. Peki ama Gaye olmadığını biliyorsa Gaye’nin ikizi olduğundan haberi var mıydı?

“Eğer bundan birine bahsedersennn…” dedi. Daha sözü bitmeden kız “Bahsetmeyeceğim.” Dedi ve yerine oturup:

“Tanıştığıma memnun oldum Saye. Seni hep merak etmiştim.” Gaye kıza kendisinden bahsetmiş miydi yani? Kardeşi ya da aileden biri, dışarıdan herhangi birine kendisinden çok bahsetmezlerdi. Bu onu şaşırtmıştı.

“Beni nereden tanıyorsun?” dedi Saye kızın yanına oturarak. Gaye’nin kendisinden nasıl bahsettiğini merak ediyordu.

“Gaye anlatmıştı.” Dedi uzaklara bakarak gözleri hâlâ dolu doluydu. Onu bu kadar duygulandıran neydi? “Benden bahsedeceğini pek sanmıyordum.”

“Tam tersi baya bahsediyordu ama yalnızca bana. Kendisinin tam tersi bir ikizi olduğundan bahsederdi.” Sonra onu inceleyerek “Dış görünüşü aynı ancak karakter olarak tamamen farklı, cesur bir ikizi olduğunu anlatırdı. Ne yalan söyleyeyim bazen inanmazdım, abarttığını düşünürdüm. Çünkü hiç fotoğrafını da göstermemişti.” Duygulanmış bir şekilde yere bakarak “Hatta bize zorbalık yaptıklarında bile o olsa derdi senin için hepsini haklar.” Gerçekten demiş miydi bunları kardeşi? Eğer dediyse haklamaya gelmişti işte. Gaye artık iyi olmalı, mutlu olmalıydı.

“Ve sen gerçekten onları hakladın.” Saye ciddiyetini korumalı ve bu kıza güvenmemeliydi. Aren’e güvenmişti de ne olmuştu yarı yolda bırakmıştı onu. “Peki beni buraya bunu söylemek için mi getirdin?”

“Hayır. Seni uyarmak için.” “Neden uyarıyorsun beni?”

“Sungur, Aleyna, Ceyda ve Dilara… Bunlar hafife alınacak insanlar değiller.”

“Bende değilim.” Dedi kararlı ses tonuyla.

“Evet değilsin. Ama seni koruyacak zengin bir ailen yok. Onların var. Tek başına o dördünden daha güçlüsün. Ama işe aileler girerse ortalık karışır.”

“Kardeşime yaptıkları zorbalığı onlara yaşatmak istiyorum.”

“Biliyorum ve en az bende senin kadar bunu istiyorum. Ama planlı olmazsan işler sarpa sarabilir. Bu arada senin buraya geldiğinden Gaye’nin haberi yok galiba.” Gaye’nin yakın arkadaşından bunu saklamasını istemek mantıklı mıydı bilmiyordu ama henüz Gaye’nin haberi olmamalıydı.

“Şu an yok ve öyle de kalmasını istiyorum. Onun iyiliği için.” İlay kafasını sallayarak onayladı.

“Bana güvenmeni söylesem de güvenmeyeceğini biliyorum. Ancak bir sorun olursa sor veya yaz.”

“Aleyna ve arkadaşlarına ders vermek istiyorum. O yüzden bugün ve yarın benim için önemli.”

“Anladım. Ne yapmam gerekiyorsa yaparım.”

“Daha önce duyduğun kötü bir şey var mı?”

“Tam emin değilim ama..” dedi düşünerek. Sonra söyleyip söylememeye emin olamayarak “Galiba uyuşturucu kullanıyorlar. Ama önce bundan emin ol çünkü sadece söylentileri sana söylüyorum.”

“Eğer suçüstü yapabilirsen kullanırlarken senin için iyi bir koz olabilir. Babası saygın bir iş adamı kızının adı böyle şeylerle anılırsa bundan rahatsız olabilir.”

“Şu Sungurdan bahset bana. Gaye’nin sevgilisi.” Kız gözlerini kaçırarak “Pek bir bilgim yok. Gaye onlarla yakın olabilmek için benden uzaklaştı. Hâlâ arada konuşuyoruz ama o çocuğa çok aşık ve bildiğim kadarıyla pek iyi bir çocuk değil.” Biraz düşündü. Sonra “Heee önemli bir ayrıntıyı bilmiyor olabilirsin. Aleyna ve Sungur kardeş.” Saye istemsizce kaşlarını kaldırdı. Bu hoşuna gitmemişti. Demek o yüzden Aleyna ile arkadaş olmak onun için önemliydi.

“Geçen gece sevgilisine çaresizce hesap verirken duydum onu. Kendisi haklı olmasına rağmen onun haklı olduğunu söyleyip ondan özür diliyordu.” Dedi Saye hâlâ ondan haklı olmasına rağmen özür dileyişi aklındaydı.

“Toksik bir ilişkileri var. Sungur, Gaye’ye çok aşık ama maalesef çok yanlış biri. Ne halt ararsan var o çocukta.” Sonra kahve rengi dolu bakan gözleriyle “Gaye’yi onlardan ayırmaya çok uğraştım ama sonunda ben kötü oldum. Umarım sen ayırabilirsin.”

“Baksana, Aleyna bana her zamanki yere gel diye mesaj attı. Orası neresi? Belki Gaye’den dolayı orayı biliyorsundur.” İlay biraz düşündü sonra telefonunu çıkarıp Saye’ye verdi.

“Biliyorum Gaye ilk zamanlar onlardan çekindiği için bana oraya her gittiğinde konum atardı. Buraya yakın her zaman gittikleri bir yer var. Bak haritada sana açtım. Burası bir kafe ama akşam bar oluyor.”

“Bana yollar mısın konumu?”

“Tabii olur.” Dedi İlay. Ama henüz birbirlerinde telefon numaraları yoktu o yüzden önce birbirlerini kaydettiler.

“Caddeye çıktığında düz devam et. İlerde sağ da bir AVM var oradan gir “Z-bar” yazacak görürsün.”

“Tamam gitsem iyi olacak.” İlay ayağa kalkıp birden onun kolunu tuttu. “Dikkatli ol lütfen.” Saye kafasını sallayarak ona gülümsedi ve odadan çıktı. Şimdi şu ünlü bara gitmeliydi. Umuyordu ki onların saçma tavırlarına katlanabilsin ve olayları batırmasın. Telefonunun çalmasıyla düşüncelerinden ayrıldı. Aleyna arıyordu. Bisikletine doğru giderken telefonunu açtı. “Neredesin? Geç kaldın.”

“Küçük bir sorunla uğraşmak zorunda kaldım. Geliyorum.”

“Bekliyoruz.” Bisikletine binerek yanlarına gitmek için yola çıktı. Sungur denilen o herifle karşılaşınca kendini nasıl tutacağını düşünüyordu. Ya sarılmak isterse? Umuyordu ki sırnaşmasın yoksa okkalı bir yumruk yerdi. İpleri koparmaya az kalmıştı zaten o yüzden az daha dişini sıkmalıydı.

 

Loading...
0%