@sbeyza97
|
Saye yattığı o sıcacık yatakta huzurla daldığı uykudan birinin bağırış sesleriyle uyandı. Önce ne olduğunu anlamadan yerinden sıçrasa da sonra bu sesin kime ait olduğunu anlayarak sakince yatağa yattı. Bu ses Aleyna’ya aitti. Delirmiş gibi bağırıyordu. Saye yattığı yerde onun bağırış seslerinin verdiği mutlulukla gerim gerim gerindi. Sonra da mükemmel rol haline bürünerek endişelenmiş bir şekilde koşarak Aleyna’nın odasına gitti. Evin çalışanı, dün akşam adının Sevda olduğunu öğrendiği kadın, onun başında durmuş, ellerini dizlerine vurup “Vah vah ne yapacağız?” deyip duruyordu. Saye hemen yanına gidip “Ne oldu?” diye sordu endişeli ses tonuyla. “Bilmiyorum kızım sabah sesiyle uyandım bende bağıra bağıra bir yere bakarak git diyordu. Sen öldün diyordu. Korktum hemen Sungur beyi aradım. O da aile doktoruyla geliyor yolda. Ama daha önce hiç onu böyle görmemiştim.” dedi kadın. Kadın endişeden ne yapacağını şaşırmış bir haldeydi. Saye dayanamayarak Aleyna’nın yanına giderek “Aleyna ne oldu? Kötü bir şey mi gördün?” dedi ama Aleyna onu hiç duymuyor etrafını tedirgin tedirgin izleyerek “O yok, o öldü.” deyip duruyordu. O sırada kapıdan içeri Sungur ve top sakallı, bembeyaz saçları olan bir adam girdi. Sungur endişeli gözükmüyordu tam tersi oldukça sakin bir ifadeyle çalışan kadına “Ne oldu?” diye sordu. Sonra da göz ucuyla Saye’ye bakıp başıyla selam verdi. Çalışan kadın sabah uyandığında duyduğu sesleri, Aleyna’nın yaptıklarını tek tek anlattı. Doktor onu muayene etmek için odadakilerin çıkmasını söyleyince Saye ve Sungur odadan çıktılar. Koridorun köşesinde bulunan koltuklara gidip oturdular. “Daha önce böyle olmuş muydu?” diye sordu Saye onun bu kadar sakin kalmasına anlam veremeyerek. “Daha önce çok öfke nöbetleri geçirdi ancak onu böyle ürkmüş hiç görmemiştim. O… delirmiş gibi.” dedi. Uzun kirpiklerinin gizlediği yeşil gözlerini, uzaklara dikmiş düşünüyordu. “Özel olabilir biliyorum ama cevap vermek istemezsen vermeyebilirsin. O öldü dediği kişi eski nişanlın mı?” Sungur bir süre sessiz kaldı. Sonra donuk bakışlarını Saye’ye çevirdi. Onu baştan aşağıya süzerek dudağını kıvırdı. “Kızlarla birkaç kere aynı ortamdayken ondan bahsettiler. Hatta geçen sefer Dilara ve Ceyda onu gördüklerinden bahsetmiştiler.” deyince Sungur elinde tutup çevirdiği arabanın anahtarlarını birden düşürdü. “Ne demek gördüler nasıl?” “Sizin bardayken ben biraz rahatsızlandım ve erken kalktım onlar kalıp içmişler. Dilara ve Ceyda içkiyi fazla abartmışlar. Sonra taksiyle evlerine gitmişler ve ikisi de evlerinin orada adı Gaye’ydi galiba onu gördüklerini söyleyip durdular. Hatta dün gece onları da çağırmıştık ama o günden sonra içmeyeceklerini söyleyip gelmemeyi tercih ettiler.” Sungur tek kaşını kaldırmış Saye’nin dediklerini dinliyordu. “Siz dün gece içtiniz mi?” “Yani içtik, Aleyna biraz fazla kaçırdı. Kafasını bile kaldıramıyordu en son. Zar zor yatağına taşıdım.” “Gaye’yle ilgili ne konuştular?” diye sorarken yere düşen arabanın anahtarını almak için eğildi. O sırada boynuna zincirle bağlı bir yüzük gördü Saye. Eğilmesiyle ortaya çıkan yüzüğü görünce oldukça şaşırdı. “Boynundaki bir yüzük mü yoksa öylesine bir kolye mi?” Sungur eliyle çıkan yüzüğü tutarak içine soktu. “Nişanlımla yüzüğümüz-dü.” dedi yutkunarak. Saye onun gözlerindeki acıyı görebiliyordu. Bir yandan da Sungur’un Gaye için acı çektiğini düşünüyor bir yandan da belki o da bu işin içinde diyordu. “Aleyna aksini iddia etse de sen nişanlını çok seviyor olmalısın.” Sungur tam bir şey diyecekti ki Saye’yi uzun uzun süzerek gülümsedi “Aslında… Pek sevmiyor olabilirim. Bu sıralar aklım başka birinde.” Dedi birden. Saye, bu cevabı duymayı beklemiyordu ve buna oldukça sinirlenerek oturduğu koltuğu sıktı. “Ne dersin bir gün benimle barın üst katına çıkmak ister misin?” diye sordu. Saye oldukça sinirlense de orada çalışan kadının yazdığı şey aklına geldi “Aradığın şey barda.” “Olur.” Dedi sessizce. Sungur’a yüz verip onu planında kullanmalı mıydı? Yoksa ondan tamamıyla uzak mı durmalıydı? Buna bir türlü karar veremiyordu ancak bildiği Tek şey onun aslında Gaye’yi asla sevmediğiydi. Seven bir insan hemen başka birini bu kadar kolay düşünemezdi. O sırada Aleyna’nın odasından beyaz, dümdüz ütülenmiş önlüğüyle doktor bey çıkarak onlara doğru gelmeye başladı. Sungur doktorun gelmesini önemsemeyerek oturduğu yerden hiç kalkmadı. Saye ise kalkarak endişeyle doktorun yanına gitti. “Nesi var doktor bey iyi mi?” dedi Saye telaşla. Doktor bir yandan Saye’ye “Küçük bir sinir krizi geçirmiş sakinleştirici verdim.” diye açıklama yaparken bir yandan yerinden bile kalkmayan Sungur’a bakıyordu. “Sungur Bey sizinle konuşabilir miyiz?” “Tabii.” dedi Sungur istifini bozup doktorun yanına gelerek. O sırada özel konuşacaklarını anlayan Saye, Aleyna’nın odasına gitti. Aleyna yan yatmış yüzüne düşen siyah saçlarından yüzü neredeyse gözükmüyordu. Onun böyle çaresiz görünüşü Saye’yi oldukça mutlu etmişti. Hani Gaye karşısına bile çıkamazdı, korkardı. Hani Aleyna o karşısına çıksa bile asla korkmazdı. Bu ona iyi bir ders olmuştu. Umuyordu ki bu dersten akıllansın ve bir daha kardeşinin adını ağzına umarsızca alamasın. O pis ağzıyla kardeşinin adını kirletemesin. Arkasını dönüp odadan çıkarken Sungurla doktorun konuşmasının hararetlendiğini duydu. Kulak misafiri olmak isterken arkasını dönüp Aleyna’nın uyuyup uyumadığını tekrar kontrol etti. Uyuduğunu görünce sessizce kapıyı aralayıp onları dinlemeye başladı. “Sungur Bey kardeşiniz o olaydan çok etkilenmiş olabilir mi?” diye sordu doktor. Kimse duymasın diye oldukça sessiz konuşmaya çalışıyordu. Sungur bir kahkaha attı. Saye onu hiç kahkaha atarken duymamıştı. “Güldürmeyin doktor bey o olaydan hiç etkilenmeyecek insanlar arasında Aleyna geliyor.” “Evet ama anca etkilenen bir insan böyle halüsinasyonlar görebilir.” Sungur bir şey demeden biraz bekledi. Sonra boğazını temizleyerek “Halüsinasyon mu görmüş?” “Evet. Sürekli o kızı gördüm bana işkence edecekti deyip durdu.” “Aleyna vicdan azabı çekecek biri olsaydı dediğiniz şeye inanırdım ama Aleyna onu en ufak bir şekilde önemsemiyordu. O yüzden de dediklerinin pek doğru olduğuna inanamıyorum.” “Nasıl yani yalan mı söylüyor?” dedi doktor şaşırarak. Saye de Sungur’un böyle düşünmesine şaşırmıştı. Aralarının böyle olduğunu pek tahmin etmiyordu. Daha çok Sungur’un kardeşine uyum sağlayan, tüm dediklerini yapan biri olduğunu düşünmüştü. “Dikkat çekmek için yapıyor olabilir. Biliyorsunuz babama baya düşkün ve babamda bir süredir ortalıkta yok. O geri gelsin diye yapıyor olabilir.” “Anladım ama ne olur ne olmaz olaylar devam ederse tekrar beni arayın. Önlem alınmazsa iş ciddi boyutlara ulaşabilir.” “Tamamdır doktor bey.” Onlar konuşmasını bitirirken Saye’de odadan çıkmıştı. Kendi misafir odasına geçerken Sungur onu görüp “Saye” diye bağırdı. Saye durup onun yanına gelmesini bekledi. “Aleyna’yı gördün mü?” “Gördüm daha iyi gözüküyor.” “Bugün derginin sayısı çıkıyor. Sende derginin kapağında olacaksın heyecanlı mısın?” Kardeşi bu haldeyken nasıl bunu düşünebilirdi? Saye kafasını sallayarak “Aleyna bu haldeyken aklıma hiç dergi gelmedi açıkçası.” Sungur gözlerini Saye’ye dikerek pis pis sırıtıyor kafasını anladım anlamıyla sallıyordu. “Tamam o zaman Aleyna’yı kardeşinin önemsediğinden bile çok önemseyen kız. O kendine gelince bunu düşünürüz.” deyip yanından uzaklaştı. Saye onun bu sözlerinin ve hareketlerinin nedense dalga geçme manasıyla yapıldığını düşünüyordu. Saye’ye inanmıyor muydu? Yoksa istemeden pot mu kırmıştı? Emin olamıyordu ama konuşması daha çok dalga geçer gibiydi. Saye arkasından bakakaldı bir süre. Sonra odasına gidip sırt çantasını toparladı. En ufak bir şey bile unutmamalıydı. Her yeri didik didik ederek baktı. Yatağın altlarına bir şey düşürmüş olabilirdi orayı da kontrol etti. En son sırt çantasını alıp omzuna taktı ve odadan çıktı. Odadan çıktığında çalışan kadın elinde tepsiyle bir şeyler götürüyordu Aleyna’ya. “Ben gitsem iyi olur. Aleyna biraz dinlensin.” dedi kadına. Kadın yumuşayan yüz ifadesiyle Saye’ya bakarak gülümsedi. “Aleyna Hanım uyandığında kendisine hep başında olduğunuzu iletirim.” dedi ve Aleyna’nın odasına yöneldi. Saye ise artık evine gitmek istiyordu. Yapmacık gülümsemelerden ve iyi niyetli davranmaktan bütün kasları yorgun düşmüştü. Gün içinde bu kadar gülümsemeye alışık değildi. Evden çıktığında Sungur’u etrafta göremedi. Büyük ihtimalle iş yerine dönmüştü. Tam kapıdan çıkarken büyük cüsseli biriyle çarpışınca bir iki adım geri sendeledi. Kafasını kaldırınca karşısında uzun süredir görmediği ama görünce de midesini, boğazını, tüm vücudundaki işlevleri alt üst eden o adamı gördü; Seçkin Özen’i. Birden boğazı düğümlenip hiçbir şey söyleyemez hale geldi. Seçkin Özen “Merhaba” dedi o sinsi bakışlarıyla Saye’ye gülümseyerek. Saye toparlanmaya çalışıp “Me..Merhaba.” dedi. Sonra gülümsemeye çalışarak “Siz.. Aleyna’nın babası Seçkin Özen olmalısınız.” “Evet sende Saye olmalısın.” dedi gülümseyip elini uzatmıştı. “Kızımın yeni, en sevdiği arkadaşı.” Saye istemsizce elini uzatarak sıktı. O an tüm içini öfke dalgası kaplamıştı. Sinirden kasılan kolu atmaya başlamıştı. Aklına eski evlerine gelip ailesini ondan çaldığı zamanlar geldi. “Aleyna’nın yanındaydım ama dinlenmesi gerektiğini düşündüm o yüzden eve gidiyordum.” “Teşekkürler geldiğin için. Bu arada bir dahaki görüşmemizde daha uzun görüşelim kızımın yakın arkadaşını merak ediyorum.” Saye gülümseyerek “Sık sık görüşeceğiz artık merak etmeyin.” Diyerek yanında geçti. Gerçekten de öyle olacaktı bundan sonra daha sık görüşeceklerdi. Saye artık o ailenin bir parçası olmalıydı. Kale içten fethedilmeliydi böylelikle yıkımı daha kolay olurdu. ****** Birkaç gün sonra derginin yeni sayısı çıkmıştı. Saye’nin beklediğinden çok daha ses getirmişti. Özellikle Saye çok dikkat çekmişti. Bazı magazin sitelerinde Saye’nin tek fotoğrafı konarak “Özenlerin yeni yüzü!” yazıları yazılmıştı. Aleyna ile sadece telefondan konuşan Saye, Aleyna’nın bundan hoşnut olmasa da kendisinin de övüldüğünü gördüğü için mutlu olduğunu görmüştü. Bu arada Aleyna o olaydan sonra kendi kendine uyuyamadığı ve kabuslarla uyandığı haberleri Saye’ye geliyordu. Aleyna henüz evden çıkmaya hazır olmadığını belirterek okula da gelmiyordu. Bu arada Seçkin Özen, Saye’yi dergiye çağırıp özel bir toplantı yapmak istemişti ancak sonra Aleyna’nın daha iyi olmasını beklemeyi tercih etmişti. Bugün ise Sungur, Saye’yi arayarak “Derginin sayısını benimle baş başa kutlamak ister misin?” diye sormuştu. Saye ilk başta reddedecekti ancak “bara gideriz sana kendi mekanımı göstermek istiyorum” deyince Saye kabul etmişti. Saye, Sungurla sevgili olursa çok iyi olurdu, ailenin çoğu şeyini bilirdi bunu biliyordu ancak şu an buna midesi el vermiyordu. Bu arada Arenle araları hala oldukça açıktı. Saye artık onu bu planda bile düşünmüyordu. Ama şu iş bitsin onunla da özel olarak konuşacaktı. Sungur, siyah deri ceketi ve hafif dalgalı saçlarıyla kapının önünde motoruna yaslanmış, Saye ona doğru giderken onu süzüyordu. Bakışları hem rahatsız edici hem de farklıydı. Saye’nin anlamadığı bir şey vardı ama neydi tam çözemiyordu. “Güzel gözüküyorsun.” Dedi gülümseyerek. Saye de yalnızca gülümsedi ve Sungur’un arkasına atladı. Ondan iltifat almak bile Saye’yi oldukça suçlu hissettiriyordu. Sonunda barlarına gelmişlerdi. Henüz gündüz olduğu için bara dönmemişti daha çok kafe havası vardı. Ama içerisi genç doluydu. Bu arada barda bazı Sungur’u gören kızlar yanına gelip selam vermişti. Kırmızı mini etekli olan ise elini omzuna koyunca Sungur ani bir hareketle omzunu çekmişti. Sonra onu başından savarak barın arka kısmına gitmeye başlamıştı. Yukarı çıkmasalar da burada hayatta rahat oturamazdılar. Ama zaten Saye’nin de amacı yukarı çıkmaktı. “Rahatsız olmazsan yukarı çıkalım.” Dedi Sungur tam da beklendiği gibi. “Olur çıkalım.” Saye, Sungur’un arkasından giderek büyük merdivenleri çıktı. Az merdiven varmış gibi dursa da aslında oldukça çoktu. Siyah büyük bir kapının önünde durduklarında Sungur parmak iziyle kapıyı açtı. Sungur önce içeri girmesi için eliyle işaret edip “Buyurun.” Dedi. İşte o gizli odaya giriyordu. Bu odada ne olduğunu gerçekten merak etmişti. Saye adımını atarak hayalinde oldukça farklı düşündüğü o odaya girdi. Oda aşağıdaki büyük bar kadar vardı. Hemen karşısında bulunan boydan boya camın yanında ışıltılı oturma grubu bulunuyordu. Ortasında camdan bir masa vardı. Koltuk grubunun hemen yan tarafında bir bilardo masası dekorasyona hoş bir hava katıyordu. Sağ tarafına döndüğünde duvarın hepsi raflarla doluydu ve içlerinde içkiler mevcuttu. O duvarın önünde bir bar masası vardı. “Çok güzel.” Dedi Saye etrafına bakarak. Biraz da morali bozulmuştu çünkü aradığı şeyi burada nasıl bulacaktı bilmiyordu. Çünkü bu oda sandığından çok daha büyüktü. Saye gözlerindeki hayranlığı gizleyemeden odanın içini adeta tarıyordu. Sonra gözüne bir şey takıldı: Sungur ve Gaye’nin resmi. Saye daha dikkatli bakmak için yaklaşacakken Sungur onu yanına çağırdı: “Oturmayacak mısın?” Saye yüzünün biraz da düşmesiyle koltuklara gidip oturdu. “Ne içersin?” diye sordu dümdüz ses tonuyla. “İçki içmem.” Dedi Saye tersler bir tonla. “İçki içer misin diye sormadım ne içersin diye sordum.” “Kahve.” Dedi Saye. Sungur hiçbir şey sormadan birini aradı “En iyi kahvemiz hangisiyse onu getirin.” Diyerek telefonu kapadı. Saye nedense saçma bir şekilde şu an ondan çekiniyordu. Bakışları farklıydı bu yüzden Saye ondan ürküyordu. “Saye, neler yaşadığımı biliyor olmalısın. Yani az çok.” Dedi bir yandan Saye’nin tepkilerini ölçmeye çalışıyor gibiydi. Elini Saye’nin elinin üzerine koymuştu. Saye elini hafifçe çekti. “Zor bir şey… Sevdiğini kaybetmek.” Dedi Saye ama onun gözlerinden çok yere bakmayı tercih etmişti. Sungur gülümsedi. Bu gülümseme ukalaca bir gülümsemeydi. “Aslında zor değildi. Onu o kadar da sevmediğimi fark ettim.” Dedi Saye’nin gözlerinin içine bakarak. Saye ise dolmaya başlayan gözlerini saklamaya çalışıyordu. Kendini şu an ona yumruk atmamak için zor tutuyordu. “Seni gördükten sonra senden hoşlandıktan sonra, onu aslında hiç sevmediğimi fark ettim.” Diyerek Saye’ye yaklaştı. Pislik herif. Saye kendini zor tutuyordu ve o yaklaştıkça Saye ne yapacağını bilmiyordu. Ondan kaçmalı mıydı? Yoksa onu kabul mü etmeliydi? Saye gözlerini kapadı ve yumruğunu sıktı. Sungur’un sıcaklığını tüm vücudunda hissederken kulağına fısıltıyla bir şey söyledi. O da Saye’nin asla tahmin etmeyeceği bir şeydi. Saye duyduğu fısıltıyla gözlerini açtığında Sungur’un ona şeytani bakışlarıyla karşı karşıyaydı. Saye’nin duyduğu şey ise “Hoş geldin Saye bende seni bekliyordum.” İdi.
|
0% |