@seda_06
|
"Haydi Ahu,seni bekliyorum!" Babam kapıdan bana sesleniyordu.İşe gitmem gerekiyordu ve benim işe geç kalmam asla kabul edilemezdi. Çünkü avukattım. Hemen kırmızı elbisemi giydim,ardından kumral saçlarımı bukle yaptım. Son olarak makyajımı yapıp siyah topuklu ayakkabılarımı giydim. Koşarak babama yetişmeye çalıştım. Arabaya binmiştik. "Birşey eksik sanki Ahu Hanım, sizce?" Off. Cübbemi unutmuş olmalıydım. Hemen Eve fırladım ve cübbemi aldım. Ancak cübbemi alırken ayakkabılarımı çıkarmamıştım. Evet,üşengeçlikte bir numarayım...
Arabay bindik. Ve yola çıktık. Her zamanki gibi babamın şarkıları beni benden alıyordu. Pardon,kulaklarımı... Neyse ki gelmiştik. Arabadan indim,ve kapıyı kapattım "Hadi öptüm babacığım." "Bende kızım. Hadi kolay gelsin." Arkamı dönüp içeri girdim. Duruşmalar,şunlar, bunlar derken ayakta duracak mecalim kalmamıştı. Saat yedi buçuk gibi işten çıktım. Eve vardığımda yorgunluktan bayılacak gibiydim bu yüzden kendime yiyecek birşeyler sipariş ettim. Tam bu sırada babam kendi işinden gelmişti. Babamın da en az benim kadar yorulduğunu biliyordum. Çünkü babam Altay Yakut Holding'de çalışıyordu. Oradan oraya koşuşturur, dosyalar getirir,götürür. Onu anlayabiliyorum. Kendime yarını tatil ilan etmiştim. Ki zaten öyleydi. İzinim vardı. Arada sırada babamla izin günlerimiz denk gelirse beraber çıkarız,dolaşırız. Annem nerede mi? Annem üç yıl önce kanserden dolayı hayatını kaybetti. Babamda annemin vefatından sonra bir takım borçlar edinmişti. Ama benimle daha sık ilgileniyor,bana çocukmuşum gibi hergün çikolata getirir. Kendimi ifade edince de :"Benim gözümde çocuksun" der. Her ne kadar 22 yaşımda olsam bile... Ama yinede babamı çok seviyorum.. Benim izin günün babamla denk gelmişti. Hazırlandık,biraz gezmek için dışarı çıktık. Tabii bu sefer acelem yoktu.. Babamla birlikte yürürken birden telefonuna bir bildirim geldi. " Ne bildirimi o baba?" "Iıı..şeyy işte kızımm..." " Ney işte baba?" "Yaa şey işte... Hani şu Altay Yakut Holding varya. Hah. Oradan işte" "Emin misin ?" "Aşk olsun kızım. Sen bana inanmıyor musun gerçekten?" Babama kesinlikle hayır demez,şuanda diyemezdim. Sadece sustum. Ancak içimdeki şüpheleri susturmadım. Gerçekten ne olduğunu çok merak ediyordum... Bir çardakta oturmuştuk. Babam ikimize dondurma almak amacıyla gitmişti. Bende kafamdaki sorulara bir cevap arıyor ama bir türlü bulamıyordum. Babam gelmişti. Bana limonlu,kendisine ise çikolatalı dondurma getirmişti. Babama dalgasına şu sözleri söyledim:"Oo unutmamışsın limonlu sevdiğimi." . Bana yanıt olarak:" Hiç unutur muyum kızım." Dedi. Gülümsedim... Biraz oturduk. Manzarayı izledik. Babam birden ayaklandı. "Gidiyor muyuz baba ?" "Ha yok,kızım. Ben bir telefon görüşmesi yapıp geleceğim şu ileride. Otur sen." "Tamam." Nedense içimden,babamın konuşmalarını dinleme isteği gelmişti. Pürdikkat babamı dinliyordum belli etmeden...evet. Konuşma başlamıştı. Bazı şeyleri anlayabilsem de herşeyi duyamamıştım... "Alo?" "Efendim Ahmet." "Altay Bey, sizin göndermiş olduğunuz duyuru hakkında konuşmak istiyorum." "Tabii,dinliyorum." " Ben sizin oğlunuza layık,gencecik birisini buldum. Üstelik kendisi çok kibar,dürüst,hamarat bir kız." "Kimmiş o kız?" O anda babama kitlenmiştim. Hayır ya. O kişi ben değildim. Yok yok. Ben değildim... Babam bana baktı,gülümsedi. Ardından biraz daha uzaklaştı. Konuşulanları duyamıyordum. Üstelik en önemli anda iken. Her ne kadar kendimi versemde bu olmuyordu. Tek çözüm akşam babama sormaktı.. Babam telefonu kapattı,yanıma geldi. Babama "ne oluyor ?" der gibi başımı salladım. O da bana "birşey yok " der gibi baktı. Bazen bakışlarımız ile de anlaşabiliyoruz babamla. Her neyse, bu sefer ikimizde kalktık. Eve gideceğimizi sanıyordum. Oysaki öyle değildi... Babam beni o lanet Altay Yakut Holding'e götürüyordu. "Eve mi?" " Eve gideceğiz ama ben şu Holding'de bir dosyamı unutmuşum. Onu alıp eve geçeriz." Lanet dememin sebebi,babamla oraya,ilk kez iş görüşmesi için gittiğimiz sırada oradaki çalışanların hâl ve hareketleri idi. Herkes kendini beğenmiş,büyük bir egoyla dolaşıyordu. Bunun benimle alakalı olan tarafı,yanımdan geçerken bana ve babama gösterdikleri tavırdı.. "Evet geldik. Hadi dosyayı alalım da eve gidelim." "Alalım mı ? Baba, ben beklesem olur mu?" " A hayır! Olmaz. Beraber alıp gelelim işte." "Bir dosya için iki kişi mi? Off baba ya." " 'Off' lama. Hadi in şu arabadan." "Tamam!" İçeriye girmiştik. Babamın çalışma odasına giderken Altay Yakut karşımıza çıktı. Yanında genç, 23-25'li yaşlarında birisi vardı. Oğlu olmalıydı. "Oo merhabalar Altay Bey!" "Hoş geldin Ahmet." Babamla aralarında böyle bir konuşma geçti. Altay Bey'in yanındaki kişi beni adeta süzüyordu. " Ne var ?" der gibi ona başımı salladıktan sonra sırıttı ve Altay Bey'e döndü. Altay Bey,babama sessizce bir cümle söyledi. " Bu mu?" "Evet Altay Bey." " Umarım dediğin gibidir." "Bizde yalan olmaz." Ne oluyordu? Aklımda bazı şeyler vardı ama,bunlar olmasını dilemediğim şeyler olduğu için aklımdan silmeye çalıştım. "Hoş geldin kızım." "Iıı..hoşbuldum,sağolun." "Bak,bu benim oğlum Bartu Yakut. Neyse siz bı tanışıp kaynaşın. Biz şimdi geliyoruz." Gitmişlerdi. Evet. Babam beni tek başıma bırakıl gitmişti! "Neden tanışma gereksinimi duyayım ki?" Iıım. Galiba bu sözümü duymuştu. "Allah Allah. Neden acaba ?" " Ne diyorsun ya ?" "Kızım saf mısın. Biz evleneceğiz. Niye geldiniz sanıyorsun?" "N-ne?" O an kanım donmuştu. Babam bana gerçekten bunu yapmış mıydı?. Babama güvenim o an yerle bir olmuştu. "A-ama b-biz..." "Şştt. Noldu ya. Bi yüzün soldu? Ama neyse,bundan sonra önemli değil. Alışırsın zamanla." "Ben hiçbirşeyden habersiz iken tüm bunlar nasıl oluyo? Yüzünü daha ilk kez gördüğüm birisyle evlendirileceğim. Bu çok saçma. Ben evlenmeyi kabul etmiyorum." "Yaa. Ama üzülürümm.." Benimle ciddi ciddi dalga geçiyordu. "Kızım baban bizden para aldı. Babam bu işin karşılığında babana para verdi. Anla şunu. Elinde kabul etmeme gibi bir yol yok. Aa. Moralini bozma. Çok mutlu olacağız. Hahaha" Kapıya yöneldim. Tam gicek iken kolumu tutup beni kendine çekti. "Deli misin nesin ?" "Evet,deliyim biraz." "Allah'ım sabır ver. Millet bize bakıyor bıraksana kolumu. Yanlış anlayacaklar." "E bırak anlasınlar. Hem anladıkları şey,birgün doğruluğu bulacak. Herkes öğrenecek." "Ne saçmalıyorsun sen be? Bırak kolumu!" Kolumu hızla çekmiştim ellerinden. Kalbim hızla atıyordu o an. Nedenini bilmiyordum. Hayır hayır. Kendine gel Ahu Kaplan... Babamlar gelmişti. "Tamam kızım,hadi gidebiliriz." " Hani dosya almaya gelmiştik baba,hı? Hani dosyalar?" "Yok ya. Onlar evdeymiş neyse biz gidelim. Hadi yarın görüşürüz." Bartu hemen arkamızdan:"Yarın görüşürüz!" Diyerek el salladı. Salak herif. "Baba. Sen bi işler çeviriyorsun. Herşeyi öğrendim. Ne demek bunlar baba?" "Kızım sana hepsini teker teker anlatacağım. Ama şuan hiç zamanı değil." Başımı babama doğru eğdim ve sessizce şunları söyledim:". Beni,kendi iznim olmadan Bartu Yakut ile evlendireceksin öyle mi baba?" "Şştt. Sus Ahu. Birileri duyacak. Bak sana söz veriyorum,hepsini anlatacağım. Yeterki kimseye birşey söyleme. Bu arada o çok sevdiğin Ela'da buna dahil,ona göre!" Kendimi zor tutuyor gibiydim. Ama kimseye zarar vereceğimden değil, bu olaya sert tepki vereceğim için. Eve kadar zor dayandım... Eve gelmiştik. Hemen arabadan inip eve geçtim. Kapıyı da babam yokmuş gibi kapattım. Ardımdan gelen babam kapıyı açtı,ve içeri girdi. Nasıl bir açıklama bulacak çok merak ediyordum. Babam da sonunda karşımda oturmuştu. "Evet,dinliyorum baba. Nasıl bir yalan ile karşımdasın?" "Bak kızım,bu söyleyeceklerimin inan hiçbiri yalan değil." "Artık inanmıyorum baba. İnanamıyorum. Benim arzum düşünülmeden nasıl tek başına bir karar alabiliyorsun baba !" "Zorundaydı-" "Neden baba! Neden zorundaydın?" "Borcum vardı çünkü!" ... "N-ne?...a-anlamadım?" "Borcum vardı kızım. Ne yapabilirim başka. İkimiz tek başımıza nasıl bu borcu kapatabilirdik?" "İnan senin o lanet kumar borcun için tek bir kuruş dahi ödemezdim." "O zaman iyi yapmamış mıyım?" "Baba yeter artık. Beni,bildiğin para karşılığında sattın ya. Ben senin için bir paraya değermişim demek ha. Ama bende hata varmış. Ki,senin gibi bir babaya inanıp güvendim." "Deme öyle Ahu,biliyorsun kızım." "Ne kadar verdi o lanet adam ha?" ... "Söylesene baba! Ne kadar verdi?" "300 bin." "N-ne ?. Bu para için beni sattın öyle mi?' "Borcumu anca kapatıyordu. Bende bu kadar istedim. Sonuçta orada çalışıyordum. Daha fazlasını neden isteyeyim ?" "Baba sen ne bo..." "Ne?" "Diyorum ki, sen ne yaptın ? Bu kadar borç olur mu?... Keşke o gün annem yerine!..." "Demek öyle." "Hayır. Hiçbirşey demedi-" "Dedin Ahu, dedin kızım. Merak etme. Bende bu evden taşınıp giderim. Böylece sanada rahatsızlık vermem." "Hayır baba!. Sen kalıyorsun. Gidecek olan benim!" ... Altay Bey -Arıyor... "Aç baba. Aç!" Gerçekten sinirimden çıldırmış gibiydim. Ağzımdan çıkan laflar.. ah Ahu,ah kızım. Ne dedin sen az önce... Neyse dedim sonra. Keşkelerin çaresi yok. Ne konuştukları umurumda bile değildi. "Kızım kalk!" "Nereye yine baba?" "Bu sefer iş ciddi. Gerçekten lazımsın." Bir Holding çalışanının kızı ne denli lazım olabilirdi ki birşeye. Hemen hazırlanıp evden çıktık. Babam bu sefer ne şarkı açmıştı,ne türkü. Sessizce yoluna bakıyordu. Gelmiştik. Bartı denen salak herif dışarda bekliyordu. Arabamız durdu. "N-ne?" Kapıyı o açmıştı. Evet,yanlış görmüyordum. Bartu Yakut,Ahu Kaplan'ın kapısını kendi elleriyle açmıştı. "Hoşgeldiniz efendim." Kıs kıs gülüyordu. "Allah'ım sen sabır ver"dedim sessiz ama duyulacak bir ses tonu ile. "Ama oldu mu böyle? İyilik yaramıyor size... İsmin neydi?" "Sanane" "İyilik yaramıyor size... Sanane Hanım!" "Lütfen bir sus ya." "Tamam bende babana sorayım bakalım ismin neymi-" "Ahu. İsmim,Ahu. Okeyy?" Hmmm. Ahu kalp Bartu. Düğünümüze davetlisiniz. Hahaha. Çok iyi değil mi?" "Değil!" İçeriye girmiştik. Çalışanlar anlamasın diye Bartu'nun, pardon! salak herifin yanından uzaklaşarak içeriye girmiştim. Altay Bey orada idi. "Hemen benimle gelin!" Anlaşılan durum biraz önemli idi. Tamam, Bartu. Bartu'ya sorduğumda toplantı olduğunu ancak kendisinin de ne toplantısı olduğunu bilmediğini söyledi. O an fazlasıyla tedirgindim...
|
0% |