@seda_06
|
Kafamda binlerce düşünceler beliriyordu. Korktuğum başıma gelmişti çoktan. Nasıl olumsuz bir cevap verebilirdim ki? Gözümün içine öyle bir bakıyordu ki,hayır desem hayatımda yaptığım en kötü hatalardan biri olabilirdi... "Bana biraz zaman ver,düşüneyim." En azından bu cümleyi söyleyerek içimdeki kaygıyı azaltmıştım. "Peki. Yarın cevabını bekliyorum... Ben kalkayım o zaman. Okulda görüşürüz. Onur'u kapıdan geçirip odama geri döndüm. Sabaha kadar bu konu hakkında düşünebilirdim. Kafamı toparlamak amacıyla kendime bir kahve yapmak için mutfağa gittim. Ardından odamda bi yandan kahvemi içip bı yandan da Beyza'ya yazdım. Olanları bir bir Beyza'ya anlatıp içimi boşalttım. Bizim üçlü yazışma grubumuz vardı. Bunlardan biri ben,biri Beyza ve biride Nil'di. Nil başka bir şehire gideceğini bize belirttikten iki hafta sonra okuldan ayrılmıştı. Ama herkes onun tekrar geri geleceğini söylüyordu. İnanmak istemedim başta ama müdür biz dersteyken birden sınıfa girdi ve durumu bize izah etti. Gerçekten de öyleymiş, Nil geri gelecekmiş. Ben bu durumu açıkçası çok sevmedim. Nil'in iyi yanları da vardı ama kendini okulun en popüler kızı olarak görüyordu. Egoist bı kızdı yani. Ama bana pek zararı yoktu. Arada kaldım galiba. Gelse mi, gelmese mi? Aklıma gece 1'de gelen fizik ödeviyle yatağımdan sıçrayıp hemen yapmaya çalıştım. Ya da,çalışamadım. Çünkü hiçbir şey yapamıyordum. Yarın arkadaşlarımdan alırım düşüncesi ile tekrar sıcacık yatağımda kıvrıldım,uyudum... Sabah gözlerimi açtığımda karşımda dikilen sitemli annemi görünce yerimden zorda olsa doğruldum. "Kızım, hergün ben mi seni uyandıracağım. Bir kere de kendin uyansan keşke. Bak geç kaldın işte." Annem geç kaldın deyince 10-15 dakika kaldığını sanarak saate baktım ve daha 25 dakikam olduğunu öğrenince anneme:" Evet anne çok geç kalkmışım ya. Daha yirmi beş dakika var!" dedim sessiz bir şekilde. Annem:" Ne oldu yine mızmızlanıyorsun?. Hadi kendine gel,bı elini yüzünü yıka. Kahvaltı hazır." Üstümü başımı düzenledikten sonra Masaya oturdum,kahvaltımı yaptım ve dışarıya çıkıp babamı bekledim. Çarşamba günleri çok fazla trafik olmadığı için okula en rahat bir şekilde çarşamba günü gidiyordum ve diğer günlerdeki kadar erken kalkmama gerek olmuyordu. Okula geldim... İçimde anlatılamayacak kadar tuhaf bir his vardı. Hala düşünmemiştim vereceğim cevabı. Ne yapacaktım? İlk ders zili çalmıştı. Hocalardan "hadi,içeriye. Hadi!"seslerini duydukça zaten iyice değişik hislere kapılıyordum. Sanki onlar demese içeriye görmeyecektir de... Öğretmenler zili çalmıştı. Hocayı beklerken Kaan'ın değisik türdeki gülüşmesini, Burcu ile Eda'nın boş boş çanta,manikür, alışveriş konuşmalarını, ve Nevzat'ın her zamanki gibi soğuk esprilerini dinlerken hoca çoktan geliyordu. Dersi güzel bir şekilde işlerken tekrar ve tekrar Onur'un bana bakması nedense içimdeki tuhaf düşünceleri atıyordu. *Evet Sıla. Yine başladın değil mi ? Kimden hoşlanıyorsun ben bile çözemedim. Arif mi? Yoksa Onur mu?* Beynimden geçen bu cümlelerle kendi kendimi rezil etmiş gibi bir his bırakmıştım içimde. Bu düşüncelerden sıyrılıp dersi dinlemeye odaklanmıştım. Ta ki o sese kadar... "Booomm!!!" Neler oluyordu? Bu ses neyin nesiysi? Kim yapmıştı?... Bu soruları bı kenara atıp etrafıma baktım. Tabiiki Burcu ile Eda'nın pick me kızlar gibi bağırması beni deli ediyordu ama şuan kimsenin umrunda bunlar yoktu. Hocamızı takip ederek sınıftan dışarıya çıkmak üzere ayaklandık. Heryer duman içindeydi ve herkes öksürüyordu. Onur bana yönelip elini uzattı ve bana " Tut elimi."dedi. Ben öylece eline bakakaldım "Haydi Sıla. Elimi tutsana." "T-tamam" Elimden tutarak beni arkasından çekiyordu. Ben fazlasıysa öksürüyordum. O da öyle. Ceninin içine sokup kazağı ile kapattığı su şişesini bana doğru uzattı. "Al iç. Belki öksürüğün azalır." "A yok yok olmaz. Sen iç,sen benden daha fazla ökürüyorsun." "Al hadi naz yapma. Ö-höm ö-höm." Sudan birkaç yudum alım ve ardından Onur'a geri verdim. Hiç iğrenmeden aynı şişeden su içmişti. Bu duruma gerçekten şaşırmıştım. Ben kardeşim bile olsa içmezken o... Herkes dışarı çıkmak için merdivenlere yöneldi. Onur çok kötü öksürüyordu. Herkes 112'yi akın akın arayıp durumu bildiriyordu. Çok kötü haldeydik. Durumu daha iyi olanlar okuldan çıkıp yardım getiriyordu. Ekipler gelmişti. Ambulans, itfaiye ve polisler. Okul iyice kalabalıklaşmıştı. Durumu öğrenen bazı veliler okula girmek istiyordu ancak polisler buna izin vermiyordu. O an bizim elimizden gelen tek şey çaresizce beklemekti... |
0% |