@seda_06
|
Tekrardan... Tekrardan gözlerimi sabahın 7'sinde açmak nasıl bir his diye kendi kendime konuşurken,bunun bir kaçışı olmadığını ve hemen yatağımdan kalkıp kendime gelmem gerektiğini düşündüm. Ama aslında dün girdiğim matematik sınavındaki aldığım 37 puan aklıma geldikçe tekrardan moralim sıfıra iniyordu... Tüm bunları bir kenara bırakıp mutfakta kahvaltı hazırlayan annemin yanağına bir öpücük bıraktım ama annem umursamayarak bana:"Bu ne hal Sıla? Çabuk elini yüzünü yıka ve kendine gel.",dedi. Bende hemen elimi yüzümü yıkadım ve hazırlanıp kahvaltı masasına oturdum. Kahvaltımı yaptım ve babamında kahvaltısını bitirmesini bekledim. Babam işe gittiği için benide geçerken okula bırakıyordu. Babam kahvaltısını bitirdi ve arabaya bindik. O kadar trafik vardı ki iğne atsan yere düşmezdi. Bizde hergün bu durumla karşılaşacağımızı bildiğimiz için erkenden yola çıkardık. Trafiği atlattıktan sonra yolun kenarında otostop çekmeye çalışan birisini gördük. Bu kişi Arif idi. "Bu sizin okuldan değil mi kızım?" "Hmm,evet bizim okuldan baba." Sanki babam dedikten sonra fark etmişim gibi yaptım. Çünkü canım öyle istemişti ve belki babam yanlış anlardı. "Alalım mı?" "Sen bilirsin baba." Ne yazık ki arabamıza almıştık. Böyle konuşmamın sebebi kendimi rahat hissedemeyeceğimden kaynaklanıyordu. Ben arabanın arkasına oturmuştum. Çünkü orada rahatlıkla müzik dinleyebiliyordum. *Ne! Olamaz. Bu arka tarafa oturacak. Hayır yaa.* İçimden bu şekilde söylendim. Neden öne oturmak varken arkaya oturasın ki?. Bütün keyfim bozulmuştu ve babam bu konularda biraz katı olduğundan yanlış anlamış olabilirdi. Dikiz aynasından babama baktığımda,kaşlarını çatmış ikidebir arkaya bakmaya çalışan bir adam görüyordum. Yanlış anlamasın diye resmen kapıya yaklaşmaktan kapıya yapışacaktım. "Sen kaça gidiyorsun evladım?" "11.sınıfa gidiyorum amca." "Öyle mi? Benim kızımla aynı sınıfa gidiyorsun demek. Neden söylemedin Sıla?" *Konuşmak istemedikçe iyice konuşturmaya çalışıyorsun baba yaa* "Baba farklı şubelerde olabiliriz bilmiyorum." (Kesin bilmiyorumdur hahaha) Hemen yanımda bulunan o şahıs lafa girdi. "Sıla mı?" "E-evet? Ne olmuş?. Adım Sıla." "Sen beni vurduğum top kafana geldi diye müdüre şikayet eden kız değil misin?" "Evet benim. Ne olmuş "Bende sana hesap sormak için seni tek başına yakalamaya çalışıyordum." "Hahaha. Bugüne kadar yakalayamadın mı yani? Aradan bir hafta geçmiş ya." "Ee olabilir." Bugün moralim bu Arif yüzünden ikinci kez düşmüştü. Ama neyse,sırf onun yüzünden modumu kaybedemem... Okula gelmistik. Herkes ağzını arşa kadar açmış bize bakıyordu. E tabii,Arif okulun ikinci popüler erkeğiydi. Her ne kadar okula gelmek için otostop çeksede. Neden çekmiş olabilir ki? Tabiikide lüks arabasını pert ettiği için. Hemen bize bakan diğer gereksizlere" Kesin şöyle bakmayı... Hadi!. Herkes önüne dönsün.",dedi. Benim ile okulda sevgili dedikodusu dönen Onur'da şaşkınlık içinde bana bakıyordu. Ben ondan hoşlanmıyordum ama herkes bize "Gizli Sevgililer" diye lakap takmıştı. Ben Onur'un yanından geçtiğimde hemen onu dürtüp:" Yenge geçiyo selam versene" diye dalga geçip gülüşüyorlardı. Ben bunların hepsini duyuyordum ama duymamazlıktan geliyordum. Üstelik Onur ile aynı sınıfta ve aynı şubede olmak bana biraz rahatsızlık veriyordu. Ama bu rahatsızlığın Onur ile bir ilgisi yoktu. Sadece arkadaşları ile ilgisi vardı. Konuyu baya saptırdım ama şimdi konuya dönecek olursam bana baktığı anda ben bile sanki Onur ile sevgiliymişimde, onu aldatmışım gibi hissettim. Bana o an çok masumca bakıyordu. Arif bana,benimde birşeyler söylemem gerektiğini istedi. Ve bende sadece yolun kenarından alıp getirdiğimi,daha doğrusu babamın getirdiğini söyledim. Ardından Arif tekrar emir verir gibi yargı dağıtmasını izledim. Bu kadar abartılacak birşey bence yoktu. Kim nasıl düşünmek istiyorsa düşünsün. Bu gerçeği değiştirmezdi zaten...
Aslında insanların bu kadar şaşırmalarının nedeni,benim iki sene önce anonim olarak Arif'e yazdığım çıkma teklifinden de dolayı olmuştu. Okulda bunu tek bilmeyen Arif'ti sanırım. Ve Onur'un bu hayal kırıklığı da bundan dolayı idi. Bende üzülüyordum ama sonuç olarak benimde hoşlandığım birisi vardı. Ama bunları bir kenara atıyorum. Çünkü bunlar iki sene öncede kaldı. Umarım o aşkın küllerinden tekrar bir alev olmaz...
Onu geçtim,babam bu durumu öğrense ne derdi acaba?. Aslında bana kalırsa hiçbirşey demeden benim cenaze namazım kılınırdı. Babamı gerçekten çok seviyorum ve onun asla ve asla kötü birisi olmadığını biliyorum ve gerçekten de öyle. Sadece bu konularda beni diğer erkeklerden sakındığı için yapıyordu. Tekrar düşündümde...biraz abarttım doğrusu... Evet. İlk ders başlamıştı ve Onur'un yüzüne bile bakamıyordum. Neden böyle oluyordu ki?. Gerçekten bilmiyordum. Sevgili bile değildik ki. Hem ondan bile hoşlanmıyordum. Ama neden böyle oluyordu bilmiyorum. Üstelik ne zaman kıytı köşelerden baksam bana baktığını görüyordum. Acaba onun bu sevgisine karşılık vermeli miydim?. Onur'a çok fazla haksızlık mı ediyordum?... Ya da... *Hayır,bu sözü söyleme Sıla!* Arif bana çıkma teklifi eder miydi? *Hayır Sıla! Bu sözü aklından çıkar. Hemde hemen!* İç sesim beni ne kadar yönlendirmeye çalışsa da olmuyordu, yapmıyordum. Çünkü belki de olabilirdi. Bu sözleri bazen sessiz, bazende içimden söylesemde sanki Onur bu söylediklerimi duyuyor gibiydi... Zil çalmıştı. Kapıya doğru yönelirken Onur bana dönüp:" Sıla, biraz bekler misin? Birşey konuşmak istiyorum da." "Tabii beklerim." * Ne söyleyecek acaba. Çok merak ettim. Bir an önce sınıftakiler çıksın ya.* Herkes çıkmıştı. "Evet ne diyeceksin Onur?" Dedikleri şunlardı; "Sen Arif ile sevgili misin?" "Tabiikide değilim Onur." "Emin misin" "Evet tabiikide eminim. Neden sordun ki" "Neyse görüşürüz" Bana güzelce cevap bile vermeden gitmişti. Ve gözlerine baktığımda gözlerini dolu dolu görmüştüm. Gerçekten Onur'u çok seviyordum. Ama arkadaş olarak. Hemde en en en yakın arkadaş olarak. Fakat bunu da gidip Onur'a yüzsüz gibi söylersem bu kez komaya felan girer heralde. Ne yapsam hiç bilemiyordum.Arif mi?, Onur mu ?... Ya da kendime şöyle sormalıydım bu soruyu; Gerçek aşk mı?,Sahte aşk mı...
|
0% |