Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. BÖLÜM

@sedadmrl

ARTIK BENİM İÇİN HİÇ BİR ŞEY İFADE ETMİYORDU

Dışarı çıkmamla Arda hızla yanımda belirdi.

Arda, "Günaydınlar Mükemmeliyet kaynağımız" dediğinde çantamda anahtarımı aramakla meşguldüm.

"Arda çıkıyoruz arkadan gelirsiniz kendim gideceğim" dedim net bir sesle.

"Ama"

"Arda!"

"Tamam sakin nasıl istersen."

Sonunda anahtarımı bulduğumda arabama binebilmiştim.

Şirkete giriş yaptığımda İdil hemen dibimde bitmişti resmen, elinde sekreterlikle bana programı anlatıyordu bir yandan da kahvemi bana uzatıyordu.

"İdil" dediğimde sustu.

"Mira Hanım?"

"Sus İdil, neredeler?"

"Kimden bahsediyorsunuz Mira Hanım?"

"Kahvenizi hazırla-" dediğinde elindeki kahveyi sertçe Özge'nin masasına bıraktım.

"Bırak kahveyi İdil, Neredeler?"

"Yeni gelen yazılım mü-"

"İdil kısa kes! "

"Toplantı odasındalar efendim."

"Abiniz Sinan Bey ve kardeşiniz Hira Hanımlarla beraber yukarıdalar"

Asansöre kadar koşarak gittiğimde tüm çalışanların gözü üstümdeydi.

Asansörün kapısı açıldığında düğmeye basmıyor vuruyordum resmen.

Geri gelemezdi.

Bırakıp gitmeseydi.

Benim kimsem yoktu.

Kimsem olmuştu benim.

Sonra yok sayıp gitmişti.

Şimdi bir şey olmamış gibi gelemezdi.

Düzenimi bozamazdı.

Toplantı odasında arkamda İdil ile girdiğimde karşımdaydı.

Yansıtılan ekrandan programını anlatıyordu.

Çantamı sertçe masaya fırlattığımda Sinan hızla bana döndü.

Hira'nın gülüşü kesildi korkuyla yerinden sıçradı.

Çantamı masama fırlattığım için içecekler kodların çıktıları olan kağıda dökülmüştü.

O bana hayret ve şaşkınlıkla bakarken ben hızla prize takılı olan kabloyu çektim yansıttığı program artık yoktu.

Sinan'ın elindeki siyah dosyaya takıldı gözlerim.

Siyah dosyalar sözleşme dosyalarımızdı.

Bunu yapmış olma Sinan.

Bana yapmış olma.

Dosyayı elinden hızla çekip açtığımda geç kalmıştım.

İmzalar atılmıştı.

Herkesin yaptığı gibi sahte Abim bile beni yok saymıştı.

Mira her zaman yok sayılırdı görünmezdi.

Bu yüzden ATASOY olmuştu.

Mira ezilirse üzülürdü insanlar onu görmezse görmezden gelirse ağlardı duyulmazsa daha çok ağlardı.

Ama Mira ATASOY ezilmesine izin vermezdi ezerdi.

Mira ATASOY hep göz önündeydi görülmemesi imkansızdı.

Mira ATASOY dinlenirdi büyük bir saygıyla dinlenirdi.

ATASOY olmak bu demekti.

Dosyanın içindeki kağıtları yırtıyordum dosyayı paramparça ettim.

"Ortada sözleşme kalmadı fes ettik, şimdi derhal şirketimi terk edin."

"Mira neyden bahsediyorsun Abicim sakin-"

"Bana 'Abicim' deme!" bağırıyordum.

"Şirketimi terk edin"

Cevap yoktu yüzüme aval aval bakılıyordu.

Ne kadar dirensem de yüzüne baktım o an.

Keşke bakmasaydım.

Bakmamayı diledim ama boşunaydı.

Çakır gözleri, saçları,

En önemlisi o bakışları...

Eskiden güven veren bakışlar...

"Peki, kibarca söyledim anlamadıysanız siz bilirsiniz" dedim.

Arda mesajımdan bir dakika sonra kapıdan korumalarla beraber içeri girdi.

"Şirketimde tek bir tane ATAHANLI çalışanı istemiyorum, bir kişi bile kalmayacak Arda! " dedim net anlaşılır bir sesle.

Arda ne dediğimi anlamış olacak ki korumalara komut verdi.

Korumalar Emir ATAHANLI ve çalışan arkadaşlarını apar topar yerlerinden kaldırarak şirketimden çıkartıyorlardı.

Kısacası şirketim temizleniyordu.

"Mira ne yapıyorsun sen! Arda durun!" Sinan ve Hira Arda'ya durmasını söylüyorlardı.

"Arda kovuldun! " dedi Sinan.

Arda ise sahte Abilere verilecek en iyi cevabı verdi.

"Sinan bey size çalışmıyorum, Mira Hanıma çalışıyorum, dolayısıyla beni kovma yektiniz yok." dediğinde Sinan ateş püskürten gözleriyle bana bakıyordu ama durmayacaktım.

"Size ayıp olacak ama güzel bir şekilde söyleyince de anlamıyormuşsunuz, şirketimden defolup gidin geri dönmemek üzere" dediğimde bütün ATAHANLI çalışanları toplantı odasından söylene söylene çıkarılıyordu.

Mira ATASOY yine işini temiz halletmişti.

Sinan cebinden araba anahtarını çıkararak hızla aşağı iniyordu.

"Bravo Mira ATASOY bütün işi bozdun" dedi Hira ama onu dinlemek istemiyordum.

Toplantı odasına son hız giren Ateş "Mira, yetişemedim değil mi?" dedi.

Yetişememişti.

"Yetişemedin Abicik, Mira her şeyi mahvetti" dedi Hira.

"Çık dışarı Hira" dedim bağırarak.

"Ne o beni bile mi kovacaksın? "

Şirket sahibi bendim imza yetkisi bana aitti Hira'nın ve Sinan'ın bu şirkette en ufak bir yetkileri yoktu.

"Arda!" diye bağırdığımda Ateş bana yok artık bakışını atıyordu.

Arda kapıdan içeri girdiğinde "Mira iyi misin? " dedi Hira'yı görünce hemen konuşmasını düzeltti.

"Mira Hanım, iyi misiniz?" dedi.

"Arda , Hira Hanımı şirketin çıkışına kadar uğurlayın."

"Yok artık! " dedi Hira.

Vardı artık benim şirketimde benden gizli, benim imzamla iş yapamazlardı.

Mira ATASOY buna izin vermezdi.

Arda son derece kibar bir şekilde "Hira Hanım buyurun sizi geçireyim" dedi Ama Hira duymazlıktan gelip çantasını sinirli olduğunu belirten bir şekilde masadan aldı. Mor ceketini sandalyeden kaldırıp toplantı odasını terk etti.

Az önce Emir'in oturduğu koltuğuma oturdum.

Ellerimi başıma koydum düşünmeye ihtiyacım vardı.

"Arda müşteri almıyorsunuz. Aşağıda bekliyorum, tüm çalışanları sıraya diziyorsun." dediğimde Arda beni çoktan onaylayıp aşağı inmişti bile.

"Mira neden öfkenle hareket ediyorsun"

"Ateş bana onları savunma!"

"Ben kimseyi savunmuyorum, ayrıca onlar kim onlar ne demek?"

"Biri Abin , diğeri kız kardeşin kadar yakın olduğun kuzenin. Biz aileyiz."

"Sinan benim hiç bir zaman Abim olmadı." dedim gayet anlaşılır bir şekilde.

Toplantı odasından çıkıp aşağıya iniyordum bu çalışanları çok boş bırakmıştım.

Arda söylediğim gibi herkesi toplamıştı.

İdil yanıma geldi sanki çok masummuş gibi bir de gülümsüyordu.

"Öncelikle, İdil muhasebeden çıkışını al sonra da şirketimi terk et."

"Mira Hanım ben-"

"Arda İdil'e muhasebeyi bulması için yardım et sanırım yolunu unuttu."

İdil merdivenlerden ağlayarak çıkıyordu ama umurumda değildi, bir köstebek gibi her şeyi Sinan ve Hira'ya yetiştirmişti bu sonu çok önceden hak ediyordu.

"İdil şirketimizin aylardır aranan köstebeği arkadaşlar" dedim çalışanlarıma bakarak. Tüm çalışanlarımdan şaşkınlık nidaları yükseliyordu.

"Buraya çalışmaya geldiğinizin bilincindesinizdir umarım çünkü sonunuzun İdil gibi olmasını istemem."

"Uyarımı dikkate alacağınızı düşünüp sizi çalışmalarınıza devam etmeniz için bırakıyım"

"Anlamayan varsa bizzat kendim konuşacağım , çıkabilirsiniz."

Herkes sırasıyla dışarı çıkarken Ateş buraya geliyordu.

"Bana gerek kalmamış anlaşılan, yine hizaya getirmişsin herkesi" dedi arkasında Birce ile gelirken.

"Birce sana açıklama yapmama gerek yoktur umarım" dedim tehditkar bir ses tonuyla.

"Gerek yok Mira Hanım rahat olabilirsiniz." dedi Birce.

"Benim bebeğim hemen anlar, hiç kendini yorma Mira." dedi Ateş Birce'yi kast ederek.

"Değil mi bebeğim" diye sordu Birce'ye

"Ateş kes şunu" dedim sinirle.

"Tamam ya, sen çık bebeğim ben birazdan gelirim " dedi Ateş Birce'ye

Birce bir şey söylemeyip hemen çıktı.

"Bugün inanılmaz eğleneceğiz Mira tüm İstanbul bizle olacak" dedi Ateş yine saçma sapan konuları açarak.

Ateş sırf Dedemi memnun etsin diye gündüzleri benimle şirkete gelir çalışır geceleri kendi gece kulübünde eğlence anlayışını yaşardı.

Ateş aslında çok iyi bir yazılımcıydı ama sevdiği işi yapmakla sevmediği işi yapmak arasında kaldığı için her ikisini de yapıyordu. Ateş yarışlara bayılırdı spor arabasıyla yarışmak en sevdiği şeydi aynı zamanda bununla ilgili bir sürü kupası vardı çok aydı olarak kendince müzikle de ilgilenirdi ama onun nedeni baş belası kardeşiydi. Bugün erken kalktığı için sevinmiştim ama o sadece bugüne özelmiş. Ateş şirkete 10:30'dan önce gelmezdi ,cumartesilerinin gecesini kulüpte gündüzünü uyuyarak geçirirdi. Pazar günleri dedemle beraber sözde ailecek kahvaltı yapar bütün gün sanki yıkılması zor bir kuralmış gibi bütün günümüzü dedemizle geçirirdik, akşamları dışarı yemeğe çıkartırdı bizi dedem, ATASOY ailesinin gelenekleriydi işte.

"Ben gelmeyeceğim git sen"

"Olmaz Mira, hem fotoğrafta çektiririz güzel bir haberde yaptırırız"

"Ateş ben Sinan'ın da Hira'nın da yüzünü görmek filan istemiyorum!"

"Sana ayrı yer ayırtırım çaprazda oturursun Arda'da gelir?"

"Mükemmeliyetin eş anlamlısı, ATASOYLAR'IN göz bebeği koskoca Mira ATASOY köşe kapmaca mı oynayacak?" dedi Ateş.

"Ben köşe kapmaca filan oynamam Ateş, yerimi ayırt görelim bakalım eğlenceni"

"Senin yerin full time rezerve" dedi kollarını açıp rezerve kağıdı gösterir gibi.

"Ben odama çıkıyorum Seren yanıma gelsin, sende sana yolladığım işleri hallet artık Ateş"

"Mira işkolik oldun iyice, kalsın hem daha teslim tarihine var"

"Hayır ben erken vereceğim programı, çık odana ve başla bu akşama kadar bitmiş olacak"

"Emredersiniz Mira Hanım" dediğinde beni güldürmeyi başarabilmişti.

"Mira Hanım mükemmel kişiliğinize ait mükemmel gülüşünüzün bir fotoğrafını çekebilir miyim acaba?"

"Odana git Ateş"

"Tamam Mira ya sende hiç şakadan anlamıyorsun, ben Birce ile yukarıdayım"

"Rahat bırak kızı işini yapıyor" Ateş çoktan yukarı odasına çıkmıştı bile.

Odama doğru çıkarken yine tüm hayran bakışlar üzerimdeydi Mira ATASOY olmak bu demekti.

Seren yanımda belirdi birdenbire.

"Mira Hanım beni çağırtmışsınız?"

"Seren bana tüm ATASOY holdinginin ATAHANLI holding ile yaptığı anlaşmaları odama getir gel."

"Tabi ki efendim ama sizden önce yapılan dosyalarda var onlar dahil mi?"

"Benden önce benden sonra ne dosya varsa getir gel bekliyorum, gecikme."

"Hemen Mira Hanım"

Anlaşma mı istiyordu anlaşmanın alasını görecekti.

12 yaşımda bıraktığı gibi bırakacaktım onu ama yavaş yavaş sindire sindire bırakıp gidecektim.

Ne yaşadığımı yaşatacaktım ona öğrenecekti.

 

Seren elindeki dosyalarla tahmin ettiğimden daha çok gecikmişti tam ona nerede kaldığını soracaktım ki kendisi hemen "Çok üzgünüm Mira Hanım Arşiv çok karışıktı ,geciktiğim için özür diliyorum" dedi.

"Tamam" dedim elinden dosyaları alırken.

Bir buçuk saatin sonunda Seren ile beraber dünyanın dosyasını incelemiştik resmen ve sorun şuydu ki biz ATASOY Ailesi ve Şirketleri hatta otel zincirlerimiz dahil dünyanın anlaşmasını yapmıştık ATAHANLI Ailesiyle. Bu okudum şeyler hiç hoşuma gitmemişti. Benden önce yapılan anlaşmalar nedeniyle bizim şirketlerimizde ortaklık hakları vardı Allah kahretsin ki yine gözümün önünde olacaktı. Çıkış yolum yoktu onun imzasını almadan çıkış yolum yoktu ve biliyordum ki o imzayı asla atmayacaktı. İstediğim kadar sözleşmeleri parçalıyım anlaşmaları fes edeyim olmayacaktı birde üstüne karşı tarafa yüklü bir miktarda tazminat ödemek zorunda kalacaktım.

Seren KESER , ATASOY Ailesinin Avukatlığını yirmi beş yıldır yapıyordu her davamızı kazanmıştı ve ben ondan daha iyi bir Avukat tanımamıştım. Seren kazanamayacağı davayı açmazdı.

Seren'in verdiği bilgilere göre tek uzlaşma yolum şirketimi onlara açmaktı.

Madem düzen bozmaya geliyordu gelsindi.

Kim kimin düzenini bozacak görecekti.

"Seren şimdilik hiç bir şey yapmıyorsun, Ateş'e yada başka birine bu konuştuklarımızdan tek kelime bile anlatmıyorsun!"

"Dava açmamı istemiştiniz?" dedi sorarcasına.

"Vazgeçtim anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı Mira Hanım, Ama Taner bey sorarsa?"

"Dedem dahil hiç kimse bir şey bilmeyecek sorarsa Mira Hanım benimle konuşmadı diyeceksin haberin yok anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı Mira Hanım nasıl isterseniz" dedi odamdan çıkarken.

Onun çıkması ile beraber aynı anda Ateş girdi odama.

"Mira sen nasıl dayanıyorsun ya" dedi önümdeki beyaz deri koltuğa otururken.

"Neye Ateş?" diye sordum Maillerimi kontrol ederken

"Çalışmaktan bahsediyorum, ay valla beynimi hissedemiyorum"

"Beynin olmadığından olabilir mi Ateş?" dediğimde ters ters baktı bana.

"Mira saat kaç olmuş ben kaçayım artık"

"Çıkmıyorsun Ateş git attığım kodları kontrol et"

"Onları Birce'm bakıp kontrol ediyor" dedi ama daha çok azından kaçırmış gibi bir hali vardı.

"Ateş Birce'nin işi farklı!" diye bağırdığımda gözlerini kaçırıyordu.

"Her şeyde Mükemmel olmasın Mira hem senin Mükemmelliğin yetiyor" iltifat ederek kaçmayı planlıyordu ama yemezdim.

"Mira takipteyiz" dedi içeri giren Arda.

Ateş'i odamda görünce hızla cümlesini düzeltti.

"Mira Hanım söylediğiniz şeyi hallettim" dedi Kapımı yalandan çalıyormuş gibi yaparken.

"Ardacım senin Mira'ya olan yakınlığını bir sağır sultan duymadı yakında oda duyar kasma bence" dedi büyük bir rahatlıkla Ateş.

"Ateş işine bak sana az iş verdim ben yenilerini atmamı ister misin?" dediğimde elini ağzına götürüp fermuar çekermiş gibi yapıp. "Sustum" dedi.

"Getir Arda" dedim ayakta tabletiyle dikilen Arda'ya.

Arda yanıma gelip tabletinden bana ATAHANLI Ailesine ait tüm şirketleri hatta Otel zincirinin bile kameralarına eriştiğini hem de takipte olduğunu gösterdi.

"Süpersin" dedim kamera kayıtlarına bakarken.

"Bunları benim bilgisayarıma hatta tabletime de kur " dedim bilgisayarım ve tabletimi uzatırken.

Arda beş dakika bile geçmeden ezbere kurdu hızlıca.

"Arda her neye seviniyorsanız bırakın şimdi onu bunu akşam büyük eğlence var Mira'yı alıp geliyorsunuz" dedi Ateş.

Arda bana kısa bir süre bakıp benim onayımı beklediğinde kafamı salladım, benden onay aldıktan sonra Ateş'e dönüp "Tamam Ateş Bey" dedi.

"Bey ne pardon Arda biz aynı yaştayız farkındaysan?" dedi Ateş.

"Tamam Ateş " dedi Arda düzelterek.

Ateş ile Arda dışarı çıktığında son işlerimi halledip bilgisayarımı tabletimi çantasına koyarak çıktım odadan.

"Mira Hanım sizin asistanınız olmaktan onur ve gurur duyarım" dedi Özge.

"Yeniden Hoş geldin diyelim o zaman ?" dedim Özge'ye.

"Diyelim" dedi Özge ben asansöre binerken.

Otoparka indiğimde arabama binip eve sürdüm tabi benimle beraber bir düzine koruma ile beraber.

Eve girdiğimde dedem yoktu Arda tekneyle açıldığını söylemişti. Akşam yemeğimi yedikten sonra gözlerim spor odasına takılsa da vaktim yoktu Ateş şimdiden elli kere aramıştı.

Kısa bir duştan sonra saçlarımı doğal haline döndürebilmiştim. Saçlarımı kuruttuktan sonra giyinme odama geçtim geniş ve uzun odada elbiselerimin olduğu askılarda gezindi ellerim.

Siyah göğsü V şeklinde dekolteye sahip dizlerimin iki karış üzerinde biten mini kadife elbiseyi seçtim.

Ayakkabılarımın olduğu raflara ilerlerdim. Siyah stilettoyu seçtim. Çanta dolaplarına doğru ilerlediğimde şeffaf kapakları açıp siyah ama altın rengi detayları olan yine üzerinde M.A. yazan yani kendi imzamı bıraktığım çantayı seçtim çok büyük bir çanta değildi kıyafetlerime uyum sağlardı. Takı masama geçtiğimde çantamın altın rengi detaylarıyla uyum sağlayan bir kolye seçtim. Üstümü değiştirip makyaj masama geçtiğimde koyu kahve saçlarımın kıvırcıklığı beni gülümsetti.

Makyaj masasında gezindi gözlerim. Dikkat çekici göz makyajımı bitirdikten sonra hafif allık sürdüm yanaklarıma, yüzümde kapatacağım bir nokta olmadığı için sürme gereği duymadım. Son olarak yine kendi imzamın bulunduğu kırmızı üzerinde M.A. yazan kendi üretimim olan rujumu dikkatlice sürdüğümde artık hazırdım.

Arabama binecekken Arda benden önce davrandı kapımı açarak beni yan koltuğa oturmam için yönlendirdi. Kendisi sürücü koltuğuna geçtiğinde Anahtarımı ona uzattım arabayı çalıştırdığında sözde eğlencemize gidiyorduk.

Ateş'in mekanına vardığımızda tek bir park yeri boştu sadece oda Mira ATASOY'A aitti. Arabadan Arda ile beraber indiğimizde arka kapıdan geçmek isterdim ama Mira ATASOY göz önünde olmayı severdi.

Ön kapıya doğru Arda ve korumalar sayesinde rahatça ilerleyebiliyordum. Magazinciler yaklaşmak ve soru sormak istediğinde Arda'ya elimi kaldırıp onay verdiğimde sarışın magazin muhabiri olan kız yanıma geldi. Üstündeki kartından ve daha öncede gördüğüm bu kızın adı sanırım Yarendi.

"Mira Hanım Merhabalar nasılsınız? Y ine çok güzel ve Mükemmel gözüküyorsunuz söylemeden edemeyeceğim" dedi gülümserken.

"Merhaba Yarencim iyiyim tatlım" dedim sorusuna cevap verirken.

"Mira Hanım bu geceye kimle katılacaksınız?"

"Mira Hanım Kuzeniniz Ateş beyin mekanına eğlenceye mi geldiniz?"

"Mira Hanım ATAHANLI Holding ile iş birliği yaptığınız konuşuluyor bu konu hakkında ne söyleyeceksiniz?"

"Mira Hanım Emir ATAHANLI geri döndüğü konusunda az önce bize açıklamada bulundu sizden aynı ilgiyi görebilecek miyiz?"

"Taner ATASOY ve Biricik torunu Mira ATASOY olduğunuz hakkında konuşmalar devam ediyor Taner bey bu sorumuza yanıt vermedi, sizden bir yanıt alabilecek miyiz?"

Magazin muhabirleri ardı ardına sorular sorarken sadece biri kafama takılmıştı.

Emir burada mıydı içeride?

Köşe kapmaca mı oynuyordu benimle?

Çocukluğumuzda olduğu gibi...

Ama oyun biz büyüdükçe büyümüş ve değişmişti.

Ve artık benim için hiç bir şey ifade etmiyordu.

Oyun istiyordu ama unuttuğu bir şey vardı ben büyümüştüm artık oyunun kurallarını ben yazacaktım o değil.

"Emir ATAHANLI hakkında ne düşünüyorsunuz Mira Hanım?" dedi Yaren.

"Yaren, artık senin için hiç bir şey ifade etmeyen biri hakkında ne düşünüyorsan bende onu düşünüyorum" dedim.

"İyi geceler arkadaşlar" dedim mekandan içeri giriş yaparken.

Ve o tam karşımda benim masamda oturuyordu çakır gözleri benim gözlerimdeydi...

____________________________________________________________

3. Bölümde görüşmek üzere! Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum!!

Loading...
0%