Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@sedadmrl

      MASKE

1.BÖLÜM

İLK İKİ GÖREV

Havanın sıcak olması etrafımdaki gözlerin giymiş olduğum kabana anlamsız bakışlar atmasına neden oluyordu.

Gözlerimde olan gözlük ve lensler beni ben yapmaktan çıkarıyordu peki kafamda olan peruk? ve yüzümdeki anlamsız makyaja ne demeli?

Havalimanından çıkıyordum elimde görüntü olsun diye verilen valiz ile beraber.

İçimdeki heyecan ve korkuyu bir türlü dindiremiyordum. İlk görevim bugün az sonra başlayacaktı aslında ilk değil ilk iki görev, ilk görevimle beraber ikinci görevimi de almıştım ne harikaydı ama, gözlerim beni izleyen bir çift göze takıldı yabancı değildi bu gözler bu gözlerin sahibi Tarık Abiydi benim görev arkadaşımdı uzaktan bir arabanın içinden beni izliyordu. Her şey yolunda der gibi sıcak bir gülümseme takındı yüzüne. Beni bekleyen arabaya bindiğimde şoför arabayı hareket ettirdi ve yola çıktık.

Uzun bir süre sonra eski bir deponun önünde arabadan indim. Depo her ne kadar ürkütücü ve karanlık görünse bile içeride beni bekleyen Tiyatro olduğu düşüncesi komik geliyordu. İçeri girdiğimde büyük bir köşe koltuğu, geniş bir makyaj masası, ortada olan paravanlar, askıda asılı olan kıyafetler ve küçük bir mutfak alanı kahve hazırlayan Tarık Abiyi görünce gidip sarıldım şimdi tek destek kaynağım Tarık Abiydi.

Tarık Abi benden önce davranıp beni öne çıkararak parmaklarıyla beni işaret etti. Tam karşımda koltuğa yayılarak oturan Deniz duruyordu yani görevim.

"Tanıştırayım Ada Atay" dedi Tarık Abi ama Deniz hiç ilgilenmiyormuş gibi dümdüz bir ifadeyle bana bakıyordu.

Elimi uzatıp "Ada ben" dedim kendimi tanıtmıyordum bu sadece bir roldü ben bu dizide sadece bir yan karakterden ibarettim daha fazlası değildim. Deniz yüzüme aynı boş ifadeyle bakmaya devam ediyordu.

Bakışlarımı Tarık Abiye çevirdiğimde bana tekrar elimi işaret etti gözleriyle ,umursamayıp. Tekrar elimi uzatıp adımı söyledim ama yine bana boş boş bakan gözlerini görünce kendimi tutamadım ve "Senin benimle bir sorunun filan mı var? Sadece adını öğrenmek istemiştim" diyerek çıkıştım.

Tarık Abi ortamı yumuşatmak için samimiyetten uzak bir kahkaha attı ama ikimizde gülmedik. Denizin bakışları hala havada olan elime kaydığında elimi indirdim.

"Adımı öğrenmen, senin için bir şeyleri değiştirir mi?" diye bir soru yönetti Deniz.

Adını biliyordum bu sadece bir roldü ama söylediğini anlamamış gibi rol yapacaktım ukalalıksa ukalalıktı aptallıksa aptallıktı oyunu kurallarına göre oynayacaktım.

"Neyden bahsediyorsun?" dedim oyununu devam ettirerek.

"İçin rahatlayacaksa söyleyeyim Mavi adım Deniz" dedi bana Mavi demişti gözlerim Mavi diye miydi? bir dakika... gözlerimde yeşil lens vardı nereden biliyordu gerçek göz rengimi? Onu taklit ederek ukala bir şekilde gülümsedim "Adım Ada" direttim ama umursamadı, beni tanıyor muydu? belki araştırmıştı. Arkamı döndüğümde makyaj masasına ilerledim.

Deniz'in Tarık Abiye "Yapamayacak bu beceremeyecek neden deneyimli birini almadınız? Batıracak işi ,bu kız kimliğimizi belli eder" dediğini duydum beni hafife alıyordu kendisi deneyimli olabilirdi ama bu beni bu şekilde iş bilmez gibi gösterme hakkını ona vermiyordu.

Tarık Abi onu susturmaya çalışırken bende kabanımı çıkarıp askıya astım ardından yüzümde emanet gibi duran makyajımı çıkardım. Sıra peruk ve lenslere gelince onları da hızlıca çıkarıp bağlı olan sarı saçlarımı açtım ellerimle peruk yüzünden havasız kalan saçlarımı havalandırdığımda saçlarım eski halini almıştı. Aynaya yaklaşıp gözlerime bakınca gözlerimin kızardığını gördüm. Kim mavi gözlerini yeşil lenslerle saklamak isterdi ki?

Sandalyeyi itip ayağa kalktığımda Tarık Abi elinde dört çeşit elbise ile yanıma geliyordu Deniz ortalıkta gözükmüyordu muhtemelen Tarık Abi'nin ona verdiği kıyafetleri deneyecekti. Tarık Abi elbiseleri bana verip beni paravana doğru yönlendirdi. Elimde oldukça sade bir gelinlik tutuyordum hatta o kadar sadeydi ki gelinlik denemezdi buna beyaz elbise bile denilebilirdi. Sırt kısmı çapraz gelen gelinliği giydiğimde aynada kendime baktım sade ama şık görünüyordum. Paravandan çıktığımda bir kızın beni makyaj masasında beklediğini gördüm makyaj yapmak içindi bunların hepsi göz boyamak içindi.

Sandalyeyi çekip oturduğumda genç kız yüzüme sade bir makyaj yapmıştı. Ayağa kalktığımda Tarık Abi'nin yanında duran ve elinde fotoğraf makinesiyle beni bekleyen sarışın birini gördüm karşıma geçtiğinde elini uzattı .

"Ege ben " dedi. İlk önce uzattığı eline baktım sonrasında elimi uzattım el sıkışırken "Ada" dedim adımı söyleyerek.

"Memnun oldum Ada" deyince Tarık Abi geldi.

"Ege Denizin arkadaşı aynı zamanda ihtiyacınız olduğu zaman göreve katılacak" dedi Başımı sallayarak Tarık Abiyi onayladım.

İhtiyacımızın olduğu zaman göreve katılacaktı ihtiyacımız olacağını zannetmiyordum.

"Neyse ki arkadaşın gibi suratsız değilsin" kendimi tutamayıp konuştuğumda Ege kahkaha atarken Tarık Abi Deniz bizi duymasın diye susturmaya çalışıyordu adamcağız sadece orta yol arıyordu.

"Deniz biraz şeydir" dedi Ege arkadaşı için doğru kelimeyi arıyordu ama bulamamıştı.

"Suratsız nasıl? Ukala küstah da olabilir" ben ardı ardına kelimelerimi sıralarken Ege yine kahkaha atıyordu. Ege ile iyi anlaşacaktık hissediyordum. Paravan açıldığında Deniz beyaz sade bir damatlık giyinmişti oldukça iyi gözüküyordu.

Tarık Abi elleriyle beyaz arka planı gösterip oraya geçmemizi işaret ettiğinde önden yürüyerek geçtim arkamdan Deniz geldiğinde yan yana durmuş Egeyi bekliyorduk. Tarık Abi elinde beyaz bir kutuyla ve çiçek buketiyle yanımıza geldi buketi elime tutuştururken elindeki beyaz kutudan gümüş renginde iki tane alyans çıkardı alyanslarda çok sadeydi muhtemelen alyanslarda sahteydi.

Alyansı alıp rastgele parmağıma taktığımda Deniz alayla bana bakıp güldü şaşırdım o gülebiliyor muydu? "Gülünecek ne var?" diye sorduğumda Deniz, "Hiç evlenmedin sanırım, alyans evli olduğunda sol ele yüzük parmağına takılır, nişanlıysan sağ el yüzük parmağına takılır " dediğinde alyansımı çıkarıp söylediği şekilde taktım bana üstünlük mü taslıyordu?

" Sen en az on kere evlendin sanırım " diye bir düşünce yönelttiğimde "Evet, saymadım ama en az on kere evlenmişimdir" dedi. Ona ters ters baktığımda on kere evlenmesinin görev için olduğunun bilincindeydim olmasa bile bana neydi? İster evlensin ister nişanlansın önemli olan o değildi.

Ben Polis olmayı da bu ajanlık görevini yapmayı da her şeyi Babamı bulmak için istemiştim ve böyle de olacaktı belki bir ihanetti yapmalıydım Denizin ne işler karıştırdığını öğrenecektim bunun sonucunda babamı bulacaktım yüzümde maske ile yapacaktım bunu.

Ege bize değişik değişik fotoğraflar gösterip aynı pozu vermemizi bekliyordu bir bakımdan bunu kısmen yapıyorduk. Arkamda belimde bir el hissedince irkildim o el Deniz'in eliydi elini ittirdiğimde temasını kesti fotoğraf karesinde sanki eli belimdeymiş gibi gözükebilmesi için elini arkamda havada tutuyordu bunu yaparken temas etmiyordu. Ege ardı ardına fotoğraf çekiyordu ve çekerken gülümseyin demeyi de unutmuyordu. Tarık Abi kıyafet değiştirmemizi söylediğinde ikimizde paravanlara yöneldik.

Yaklaşık iki saatin sonunda fotoğraf çekimi bitmişti türlü türlü kıyafet giyip türlü türlü pozlar vermiştik, peki bunlar ne için diye sorduğumda ise Deniz yine benim işimi küçümseyip "Acemilerle çalıştırıyorsunuz beni Tarık" diyerek beni Tarık Abiye şikayet etmişti ,ilk görevim olduğu için bence soru sorup öğrenmek istemem normaldi.

Makyaj masasında oturmuş yüzümde olan makyajı temizliyordum her kıyafete ayrı bir makyaj yapılmıştı. Masadan kalktığımda Ege'nin bir köşede fotoğraflara montaj yaptığını, Tarık Abi'nin ise çalışma masasında oturmuş bir şeyler yazdığını gördüm gözlerim Denizi aradığında ayakta olduğunu bir sağa bir sola dönüp bir kaç kelime tekrar ettiğini gördüm elinde bir dosya ve dört beş kağıt vardı yazanları okuduğunu düşündüm sormak istesem bile yine bana laf sokacağını bildiğimden sormak istemedim üç seçeneğim vardı ilk seçeneğim ve en alakasız olan seçeneğim Ege'nin yanına gidip ne yaptığını gözlerimle gördüğüm halde ne yapıyorsun diye ona sormam, ikinci seçeneğim Denizin yanına gidip onunla konuşmaya çalışmak ve sonrasında bana laf sokması maalesef bu iki seçeneği eliyorum.

Üçüncü ve en mantıklı seçeneğim Tarık Abi'nin yanına gidip görev hakkında bilgi almam ve ben üçüncü seçeneği seçip Tarık Abi'nin yanına doğru yürümeye başladım. Tarık Abi yanına oturmam için bir sandalye çektiğinde çektiği sandalyeye oturdum.

Elime üstünde adım ve soy ismimin yazılı olduğu bir dosyayı verdi içini açıp okumaya başladım. Görev ile ilgili bilgilerdi Adım Mine Karay olarak yazıyordu demek ki öyle tanınacaktım, Deniz ise kendini Mert Karay olarak tanıtacaktı dosyaya göre evliydik ve dosyanın içinden bir evlilik cüzdanı bile çıktı sahteydi tabi ki, yazanları okuduğumda Mine'nin Mert ile nerede tanıştığına baktım ,İtalya. Tesadüfen karşılaşan Mine ve Mert birbirlerine aşık olmuşlar ve evlenmişler bu kadar basitti. Mesleğim olarak Yoga öğretmeni yazıyordu ben hiç Yoga yapmamıştım ki neyse ki çabuk öğrenen birisiydim. Mert ise zengin bir ailenin tek çocuğu olan ve ailesini trafik kazasında kaybedince şirketin başına geçen o çocuktu. Peki benim ailem benim ailemden bahsedilmemişti. Hoş bu zamana kadar bir ailemin olduğu söylenemezdi.

Yurtta büyüyen Annesi tarafından terk edilen bu yaşa kendi tırnaklarıyla kazıya kazıya gelen hatta kendi kendini büyüten Ada Ataydım ben. Peki Babam?

Yedi yaşına kadar babasıyla büyüyen Ada 8. yaş gününde Annesine gitmek istediği için babası tarafından da terk edildi. Normal insanlar veya normal çocuklar annelerini kaç kere görmüşlerdir? Eminim hiç kimse annesini kaç kere gördüğünü saymamıştır çünkü o kadar fazla görmüştür ki sayma gereği duymamıştır. Peki ben normal miydim?

8. yaş günüme kadar normal bir çocuk olduğumu biliyordum veya kendimi kandırıyordum. Normal çocukların annelerini ilk gördükleri an yeni doğdukları an olur ama bu normal çocuklar için geçerli olan cümle.

Peki bir anne ne zaman terk eder çocuğunu? Normal anneler ölünce der ama benim annem doğduğum gün terk etti beni ve benim annem yaşıyor ölmedi.

Benim Annem yaşarken sırtını döndü bana hani klasik bir cümle vardır ya bence artık gerçekten klasikleşmiş bir cümle, ancak ölürsem seni terk ederim derler ya benim Annem ölmedi ama beni terk etti benim Babam ölmedi ve o bile beni terk etti.

8. yaş günümdü annemi o günde özlemiştim her gün olduğu gibi ve o gün her günden farklı özlemiştim onu, normal bir çocukluk geçiren her çocuk doğum gününde annesinin olmasını istemez mi? Ben istedim ve bu hatayı yaptım hata diyordum çünkü doğum günümde annemi de istemem benden babamı almıştı.

Çok sevdiğim babam beni Annemi görmek istedim diye terk etti evet suçlu bendim belki nankörlük etmiştim bencilce davranmıştım bilemiyorum ama beni sekiz yaşıma kadar getiren babamı ben terk etmiştim ,bir bakımdan.

8. yaş gününü annesi ile geçirmek isteyen Ada sadece bir gün Annesini göreceğini ve sonrasında Babasının ona sunduğu altın değerindeki hayatına geri döneceğini zannediyordu ama sekiz yaşındaki küçük kızın düşündüğü gibi gitmedi işler.

Sekiz yaşındaki Ada o gün bir seçim yaptığından habersizdi sekiz yaşındaki Ada o gün babasını terk ettiğinin farkında değildi.

Yirmi dört yaşındaki Ada bunların farkındaydı bunlardan haberdardı ve hayatını geri istiyordu. Bu hayatı geri alabilmek için Babasına ulaşabilmesi için ne gerekiyorsa yapacaktı. Babasından aldığı mavi gözlerini karartacaktı, bunu babası için yapacaktı çünkü Ada Atay sekiz yaşında kalmıştı zaman aksa bile Ada yirmi iki yaşında değil hala sekiz yaşındaydı. Her şeyi olan babasını onun elinden aldıkları yaşta takılı kalmıştı ve Her şeyini geri alacaktı adı kadar emindi.

Loading...
0%