@sedbus
|
Yepyeni kurguyla hepinize merhaba! Çok uzatmadan maceramıza başlayalım istiyorum. Bu kurguyu sizinle paylaşmak için can atıyordum çünkü. Kitaplarla ilgili duyurular için profilimi takip etmeyi unutmayın 💫 Keyifli okumalar ❤️ Oturduğu koltuktan gerinerek hareket etmeye çalıştı genç kız. Öğlene kadar bünyesinin kapasitesini aşacak kadar hastaya bakmış, deyim yerindeyse canı çıkmıştı. Kapının tıklatılmasıyla içeriye Kaya'nın girmesi bir olmuştu. Kaya karşısında ki genç kıza olan ilgisini hiçbir zaman saklamamış aksine sürekli dile getirerek kızdan tek bir adım bekliyordu. Hüma güzel bir kadındı. Mavi gözleri, beyaz teni, yanağında kızın sürekli şikayetçi olduğu doğuştan gelen rose kızarıklıkları... Kızın kusur olarak gördüğü her şey Kaya için mücevherdi. 3 yıl olmuştu ama karşısında ki kadın ona o adımı atmaya niyet etmemişti bile. Ama genç adamın da pes etmeye pek niyeti yoktu. Ne kadar gerekiyorsa gereksin bekleyecekti. Hüma Kaya'yı gördüğüne sevinmişti. Kaya onun için önemli bir arkadaştı. Kendisine olan ilgisinin de pek ala farkındaydı, ama ona beslediği sevgi arkadaşlıktan öteye geçemiyordu. "Yemeğe çıkacağım, sen de yorulmuşsun hadi gel çıkalım" Hüma saatlerdir bu teklifi bekliyormuşcasına ayaklandı. Bir yemek ona iyi gelecekti. Hastanenin yakınlarında bir yere oturup sipariş verdiler. Hüma Kaya'da bir haller olduğunun farkındaydı. Kıvranıyordu resmen adam! "Bana söylemek istediğin bir şey mi var Kaya?" Kaya duruşunu dikleştirip hafif öksürdü. "Aslında var Hüma. Ama bunu şimdi değil de akşam yemeğinde konuşmak istiyorum. Bana ayıracak bir akşam yemeği vaktin varsa çok memnun olurum" Genç kız konuşacakları konuyu az çok anlamıştı. "Yarın akşam Eskişehir'e gitmem gerek eğitim için. Döndüğüm zaman konuşalım" başıyla onayladı genç adam. Yemeklerini sessizce yedikten sonra ayaklandılar. Hastaneye girdiklerinde arkalarından seslenen sesle ikili o yöne döndü "Kaya hocam, Acil ameliyathaneye gelmelisiniz" Yanından hızla giden genç adamın ardından odasına çıktı Hüma. Öğleden sonraya kalan hastalarıyla sıra sıra ilgilenmişti. Dün sabah girdiği hastaneden ancak bu akşam 21.00'de çıkacaktı. Nöbetinin son saatlerine girmişti ama artık kalem tutacak hali dahi kalmamıştı. Kapının tıklatılmasıyla elinde ki kalemi masaya bıraktı. "Gel" Kaya kocaman gülümsemesiyle kapıdaydı. "Nöbetiniz bitti tabii Hüma hanım. Hazırlanmaya başlamışsınız" "Evet bitti Kaya bey siz buradasınız daha sanırım?" "Ben bugün de buradayım. İstersen seni bırakayım?" Bir yandan konuşup bir yandan kabanını giydi genç kız "Hayır teşekkür ederim, ben giderim. Sana iyi nöbetler" Adam gergince elinde ki telefonunu diğer avuç içine vurup durdu. Kapının çalmasıyla içeriye giren adama baktı. "Abi" "Teferruatı geç Emir! başlatma abine. Aldınız mı parayı?" Emir karşısında ki adama baktı. Yiğit Selim Merdanoğlu... "Abi adamlar hala diretiyor. Hatta bizim çocuklara şey demişler" Yiğit Selim cümlenin devamını bekledi, ama karşısında ki gencin cümlenin devamını getirmeye niyeti yok gibiydi. "Ne demişler lan nazlanma da söyle!" "Sıkıysa gelsin abiniz bizden alsın demişler" Adam duyduklarıyla boynunu kütletip gömleklerinin kollarını katladı. "Hazırlanın o zaman gidip alalım" Genç adam abisinden aldığı emirle hızla odadan çıktı. Eline aldığı silaha baktı Yiğit Selim. Dededen kalma işlemeli silahında Merdanoğlu yazan yerde elini gezdirip beline yerleştirdi. Hazırlanan arabaya binip ilerlemeye başladılar. Madem gelsin o alsın diye davet göndermişlerdi, davete icabet edilirdi elbette. Merdanoğlu Atalarından böyle görmüştü. Arabanın durmasıyla boynunu kütletti, ardından arabadan indi. İzbe yerde, küf kokan depo benzeri yere girdi. Karşısında Merdanoğlunu gören adam şaşırmıştı. Oysa o davet etmemiş miydi? "Hayırdır lan! Çağırmışsın geldim bir de bana anlat derdini" Adam ayaklanıp Yiğit Selimin karşısına geçti "Yok Yiğit abi biz senin çocuklarla şakalaşıyorduk. Yanlış anlamışlar" Yiğit Selim adamın arkasında ki Emire bakıp geri adama döndü "Bizim çocuklar sevmez şaka makara işlerini. Ama ben çok severim hatta şaka yapmaya bayılırım" Karşısında ki adamın rahatlamasıyla sinsice gülümsedi Merdanoğlu. Çevik bir hamleyle silahını alıp yan tarafında ki adamın ayağına sıktı. Ayağından vurulan adam yere yığılınca karşısında ki adama tekrar döndü "E aslanım seninkiler de hiç anlamıyor şakadan" Emire bakıp sandalyeyi işaret etti. Gelen sandalyeye ters oturup adama da eliyle sandalyeyi işaret etti. "Ayakta kalma" Adam korkuyla oturup öylece donuk gözlerle Merdanoğluna baktı. "En sevmediğim şey alışveriş işlerinde kurnazlıktır delikanlı. Bir şey aldıysan karşılığında ücreti ödersin. Sen benden silah istedin ben de verdim. E hani oğlum bunun ödemesi?" "O-odada abi alıp geleyim" "Yasir!" Yasir abisinin sert sesiyle hızla sağ yanına gelip ellerini önünde ilikledi. "Buyur abi" "Şu itle beraber odaya git parayı al gel" Yasir hızlıca adamın yakalarından kaldırıp onunla ilerledi. Yiğit Selim giden adamların ardından Emire baktı. "Ulan Emir şu işlere beni bulaştırmadan halledemiyorsun lan yıllardır" Emir gülümseyerek baktı abisine "Çocukluğumdan beri seninle beraber hesap görmeyi severim abi, biliyorsun" Yiğit Selim başını sallamakla yetindi. İçeriden gelen kurşun sesiyle ayaklandı hepsi. Emir önden gidip baktı. Ama gördükleri kanını kaynatmıştı. Yasir karnından yediği kurşunla yere yıkılmış duruyordu. İçeriden gelen birkaç silah sesiyle Emir, abisine döndü Abisinin bakışlarından bile ne demek istediğini anlayacak kadar tanıyordu onu. İçeriye geçip yerde yatan adamlara baktı. Neyse ki yerde yatanlar Merdanoğluna çalışan adamlar değildi. içerinin temiz olduğundan emin olunca Arabalara yerleşen kendi adamlarına baktı. Abisine doğrultulan silahı Emir görmüştü ama Yiğit Selim o sırada sinirden bir o yana döndüğünden görememişti. Silahın patlamasıyla adamın yere yığılması bir olmuştu. Yiğit Selim önünde yığılan adamla hızla bağırdı "Arabalara geçin" Emir ve Yasiri de arabaya yerleştiren adamlar hızlıca malikaneye sürdüler. sırayla giren arabalar yüksek sesli frenle durup yaralı olan iki adamı da evin salonuna taşıdı. İki adamın da bilinci kapalıydı. "Hemen Doktor hemşire ne bulursanız getirin" Yiğit Selimin dediklerini duyan iki adam evden hızla çıktılar. En yakın hastaneye sürdüler. Yiğit Selim salonda karşılıklı iki koltukta yatan adamlara baktı. Bu adamlar el kadarken yanındalardı. Kardeş duygusunu bu iki adam tattırmıştı ona. "İlyas!" adını duyan adam başını kaldırdı. "Buyur abi" "Yanına birkaç kişi daha al abilerini vuran o iti bana getir. Bulmadan görünmeyin gözüme" Kalan adamlar da evden çıkınca cebinden çıkardığı paketten sigarasını çıkarıp yaktı. Hüma hastaneden çıkıp yakınlarda ki markete uğradı. Bugün kendini ödüllendirip film gecesi yapacaktı. Alacaklarını alıp marketin çıkışına yöneldi. Bir de bunları eve taşımak vardı değil mi? Evi hastaneye 20 dakika uzaklıktaydı. Çağrı düğmesine basıp taksinin gelmesini bekledi. Arkasında hissettiği hareketlilikle arkasına döndü. "Merhaba Hüma hanım." genç kız gördüğü takım elbiseli adamla gerildi. "Adımı nereden biliyorsunuz? Kimsiniz siz?" "Kötü niyetimiz yok Hüma hanım, tabii siz zorluk çıkarmadığınız müddetçe. Bu arada Doktordunuz değil mi siz? " "Ne istiyorsunuz? Defolun gidin polis çağıracağım" "Soruma cevap alırsam sevineceğim Hüma hanım" "Evet Doktorum" Önünde duran siyah arabayla koşmaya hazırlanmıştı ki kolundan tutulup arabaya fırlatılması bir olmuştu. Attığı çığlıklar boğazının ağrıması dışında hiçbir işe yaramamıştı. Genç adam her ne kadar kadını bayıltmayı düşünse de yapmadı, vardıkları zaman bir de kadının ayılmasıyla vakit kaybedemezdi. Hüma karanlık havada nereye gittiklerini seçemiyordu. Araba sert bir frenle durduğunda kapı açıldı. İnen adamla inmesi gerektiğinin farkına varıp indi. "Buradan Hüma hanım" Girdikleri kocaman evle şaşırdı Hüma. Böyle bir evi görmeye niyet edip uyusa ancak rüyasında görürdü. O da zordu ya. "Niye geldim diyorum söylesenize duymuyor musunuz?" Salonda birden fazla takım elbiseli adamın olması daha da korkutmuştu onu. Merdivenlerden inen adamla bir adım daha geriledi. "İlyas. Koçum misafirimiz niye bağırıyor. Hayırdır?" İlyas önünü ilikleyip konuştu "Neden geldiğini merak ediyor abi" Adamın bakışları kendisine döndüğünde kaşlarını çattı Hüma. Yiğit Selim kıza biraz daha yaklaştı. "Düş önüme!" Hüma bu komutu bekliyormuş gibi hızla adımladı. İleride ki ikili koltukta yatan iki adamı görmesiyle titredi. iki adam da kanlar içerisinde yatıyordu. ölmüş olabilirler miydi? Hüma donuk gözlerle bir karşısında ki adama baktı. "Donup kal diye getirmedim seni Doktor! Yaşat adamları" |
0% |