@sedbus
|
BÖLÜM ŞARKISI : MARK ELİYAHU- CEM ADRİAN : DERİNLERDE ♥️ KEYİFLİ OKUMALAR ✨ Hırçın dalgaların kayalara sertçe vurmasının çıkardığı sesi gözü kapalı dinliyordu. İki haftadır geldiği yazlık evinin ona iyi geleceğini düşünmüştü. Bu iki haftada hiçbir şekilde evde ki durumlardan haberdar olmamış arayıp sormamıştı bile. İşi gücü Emir ve Yasir'e bırakıp ardına bakmamıştı. Kızın terk edip gittiği o eve ise bugün dönecekti. Bu süreçte çok düşünmüştü. Yıkılmaz sandığı yüreği bir çift mavi göze mağlup olmuştu! Hem de bu kadar kısa zamanda. Çok konuşmayı sevmezdi iki üç kelimeyle hayatını idame ettiriyordu. Kendisine daima susan kadına çok uzun konuşmuştu, ama kadının ona layık gördüğü kelime bile yoktu. Olsun dedi kendi kendine bu masal bu kadardı zaten. Kendisi canı gönülden bu aşka kucak açmış beklerken genç kız arkasını dönüp o kucağa sarılmaktan kaçmıştı. Kendisinden kaçan kadının gidişini dahi görmek istemediğinden gelmişti buraya da zaten. Giden giderdi ve Merdanoğlu gidene ne kal derdi ne de gideni geri getirmek için çabalardı. Kanayan parmağı kesip atmak daha sağlıklıydı kangren olup tüm vücuda yayılmasındansa. Kesip atmıştı o parmağı Merdanoğlu aşk defterini de ilk defa Hüma'yla açmış o deftere daha hiçbir şey yazmadan kapatıp yakmıştı. Gözlerini hırçın denize çevirdi. İçinde ki duygu durumunu tam da yansıtıyordu. Kayalara sertçe çarpan her dalga içinde ki dalgaların durumunun özetiydi. Daha fazla düşünmek istemediğinden kapının önünde ki valizini alıp çıktı. Adamın ne hallerde olduğunu bilmeyen genç kız ise koltuğa uzanmış adamın zihninde yankılanan sesini dinliyordu. 'Bana yaslan' 'Çiçekleri beraber büyüteceğiz' 'Bana da onlara da iyi geleceksin' 'Tanıştığıma memnun oldum Hüma Erdem' Adama arkasını dönüp gitmişti, ama o kapıyı çarpıp çıkan adamdı. ilk terk eden o değil miydi? İçinde bulunduğu duruma tepki dahi veremiyordu artık. Koltuktan kalkıp odasına geçti. İki hafta geçmişti, on dört gün, üç yüz otuz altı saat. Adamdan bir iz bir adımda yoktu. Aşk diye nitelendirdiği duygu buna izin verir miydi? Adam savaşmamıştı bile. İlk engelde istediği tepkiyi göremeyince çıkıp gitmişti. Aşk savaşmak değil miydi? Yastığın biri başının altında biri kucağında yerde ki parkeyi izledi. Akşamüzeri kendine gelmek için ılık bir duş aldı. Bu gün yeni hayatının ilk günü olacaktı. Giyinip aynanın karşısına geçti, şalını da taktığında hazır olmuştu. Giderken tek gitse de kendisini alması için Emir'i çağırmıştı Merdanoğlu. Emir iki haftanın sonunda adamın bir tepki verip aramasıyla mutlu olmuştu. İlerleyip adamın elinde ki küçük valizi aldı. Ne adam konuştu ne kendisi. Ama bu şekilde de olmuyordu. Öksürerek dikkati üzerine çekti. "Abi, Hüma yenge" Daha sözünü tamamlamamıştı ki Merdanoğlu soğuk ve keskin sesiyle araya girdi. "Yenge deme demedim mi Emir? Hiçbir şeyin değil o, senin de benim de" Emir durumun ciddiyetinin farkındaydı ama söylemesi gerekenler de vardı. "Tamam abi demiyorum yenge falan ama bir müsaade ver Hümayla alakalı bir şey diyeceğim" Boynunu iki yana eğip çıtlattı. "Duymak istemiyorum. Ahbaplık yapma arabayı sür Emir" Adamı ikiletmeden gaza daha da yüklendi. Madem kızla ilgili bir şey duymak istemiyordu o da susardı. Evin bahçesine hızla giriş yapan arabadan önce Merdanoğlu indi. Arabadan inmeye niyeti olmayan adama baktı. "Sen nereye?" "İşler beni bekler abi, daha ziyaret edilecek çok depo var" Ardından göz kırpıp geldiği gibi gitti. Kapıda duran adam başıyla Merdanoğlunu selamladı. "Hoş geldin ağabey" Adamın omzuna iki kere vurup başıyla onayladı. "Eyvallah" Kendisinin gelmiş olduğunu anlayan kadın kapıyı açmıştı bile. "Hoş geldin" Merdanoğlu herkesi bekliyordu da kapıyı kendisine açanın Hüma olmasını beklemiyordu. Kaşlarını çatıp hayırdır derce baktı. Kadın bakışların farkındaydı ama şimdi değildi. Adamın elinden çantasını alıp arkasında ki yaşlı kadına uzattı. Ne işi vardı burada? Gitmek istememiş miydi? Adam ona o fırsatı vermişti. Git demişti, hatta gidişini görmemek için evden ilk kendisi gitmişti. Kendisinin ardından kadının da salona girmesiyle bakışlarını kızda sabitledi. Konuşmak, neden burada olduğunu sormak istiyordu. Belki de boşanma işlemlerini hızlandırmak için gelmiştir? Diye söylendi iç sesi Ağzını açacaktı ki Sevda hanımın da salona gelmesiyle lafı ağzında kaldı. "Yiğit oğlum ben hazır ettim yemeği. Size afiyet olsun ben çıkayım" Hüma yaşlı kadını uğurladıktan sonra kapının önünde bir müddet bekledi. Kadının yanında sormayan adam elbet şimdi soracaktı. Tekrardan salona geçip adama baktı. "Sofrayı kurayım mı? Aç mısın?" Merdanoğlu kadına baktı, hiçbir şey olmamış gibi aç mısın? Diyordu. "Otur Hüma" Kadın aldığı emirle koltuğa oturdu. "Anlat" Bakışlarını adama çevirip baktı. bir yandan da dişleriyle alt dudağını kemiriyordu. "Anlatacağım ama sahile gitsek olur mu?" Kavga ettikleri yerde konuşmak istemiyordu. 'temiz hava iyi gelir Hüma beynimize oksijen gider. Ne diyeceğimizi biliriz' Ah iç ses ah! Adamın kabul etmeyeceğini düşünse de aklında ki sorulara cevap arayan adam ayaklanıp kapıya geçmişti bile. Kendisi de adamın arkasından ilerleyip evden çıktı. Arabada ses yoktu. Aklında diyeceği şeyleri toparlamaya çalışıyordu ama ne diyeceğini de bilmiyordu ki. Yanında ki adamdan da ses çıkmıyordu. Araba sessizlikte biraz daha devam etmiş adam bulduğu ilk sahil kenarına çekmişti arabayı. Ardından kadını beklemeden inip ağır ağır adımlarla en yakında ki banka geçti. Hüma da yavaşça yaklaşıp adamın yanına oturdu. Soğuk deniz havasını içine derince çekip adama baktı. Merdanoğlu kızın işini kolaylaştırıp önce kendisi konuştu. "Niye gitmedin?" Hüma bakışlarını adamda sabitlese de adamın bakışları denizdeydi. "Gidemedim" Söylediği adamın ilgisini çekmiş olacak ki bakışlarını denizden çekip kadına baktı. Konuşmuyordu bu da devam et demekti. "Ben bu duruma nasıl bir açıklama bulurum diye iki haftadır düşünüyorum ama bulamıyorum. Biliyorum garip bir durum ama gidemedim" Merdanoğlu bedenini de kıza çevirdi. "Neden?" Aradığı cevap bu değildi kaldığını görüyordu ama neden kalmıştı? Önemli olan bu soruya vereceği cevaptı. "Çünkü ben bize bir şans verip denemek istiyorum" Kulağına ulaşan kelimeler doğru muydu? Kaşlarını çatıp kadına sorgularca baktı. "Anlamadım?" Hüma yaklaşıp adamın ellerini tuttu. "Deneyecek misin? demiştin ya. Deneyeceğim. O çiçekleri beraber büyüteceğiz" Merdanoğlu ellerini tutan eli alıp dudaklarına götürdü. "Kendi rızanla yanımda kalman çok kıymetli benim için. Ama artık şunu bil ki, istesen de bırakamam seni. Bir kere gitmene izin verdim ve sen gitmemeyi seçtin. Artık o izin yok. Benimlesin, benimsin" Adama kocaman gülümsedi. "Birbirimizi yormayalım olur mu? Benden beklediğin ne varsa söyle bana" Merdanoğlu bir koluyla kızı göğsüne çekip başına öpücük kondurdu. "Senden isteyeceğim ne olabilir yavrum? Canının sağlığı" Adama biraz daha sarılıp durdu öylece. Aklında ki soruları sormak istiyordu ama bu anın bozulmasını istemiyordu. "İki haftadır evde misin sen?" Adamın sorduğu soruyla başını kaldırıp doğruldu. "Evet evdeydim" Adamın da merak ettikleri vardı elbet. "Niye söylemedin? Çocuklarla haber gönderseydin ya" Haber gönderecek birçok yol biliyordu Hüma ama önce kendisi bu durumun ne olduğunu anlamalıydı. "Biraz yalnız kalmak ikimize de iyi geldi. Sakin kafayla konuşmak için bekledim" Karısının alnını öpüp mavi gözlerine uzun uzun baktı. "Hüma, Hüma deli edeceksin en son beni" Kadın konuşmayıp kendisine bakan gözlere baktı. "Hadi kalkalım üşüyorsun" Adam söylemese üşüdüğünü bile fark etmeyecekti. Arabaya geçtiklerinde az da olsa ısınmıştı. Arabada yine ses yoktu. Gelirken gerginlikten sessiz olan araba şimdi ise şaşkınlıktan sessizdi. Hüma bu sessizliğe son verip radyoyu açtı. Sessizliğin hakim olduğu arabada Hümanın rast gele açtığı radyodan Cem Adrian'nın sesi yükseliyordu. 'Ezberimde yüzün, silmek öyle kolay mı?' Tam o esnada başını sol koltuğa çevirip adama baktı. Şarkı devam etti 'Kaderimde bir düğüm, çözmek öyle kolay mı?' Gözleri hala kaderinde düğüm olan adamdaydı. Çözmek kolay olacak mıydı? Merdanoğlu karısının ellerini tutup dudaklarına götürdü. Gözlerinde ki ikilemi görmüştü. Karısı bir cesaret gösterip 'deneyeceğim' dese de hala korktuğunun farkındaydı adam. Hüma da kocasının anladığını fark edip gülümsedi. Deneyecekti. Kendisinden sevgi bekleyip, bir çiçeği bile beraber büyütmek isteyen adam için deneyecekti. Belki ikisinin de hataları olacaktı, belki yanlışları... Ama aşk için savaşmaya değmez miydi? Hümanın adımı konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu ikiliden olur mu dersiniz? Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere 💘 |
0% |