Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13.BÖLÜM “İTİBARIN GÜRÜLTÜSÜ”

@sedbus

 

Bölüme geçmeden önce vote vermeyi unutmayın✨

Keyifli okumalar 🧚🏻‍♀️

Eve giren ikili de farklı duygulardaydı. Merdanoğlu kadının kendisine 'evet' demiş olmasına ve kadının bu evde kendi rızasıyla kalıyor olmasına şaşırıyordu.

Hüma ise eve tekrardan bir göz gezdirdi. Artık burası yalnızca ev değil onun yuvası olacaktı. İkisi de konuşmadan salona geçti. Bir süre sessiz kalsalar da ikisi de kafalarında ki sese yoğunlaşmıştı.

Karşı koltuğunda oturan kadına baktı Yiğit Selim.

"Yanıma gel! Neden uzakta oturuyorsun?"

Hüma aldığı komutla kalkıp adamın yanına oturdu. Merdanoğlu kızı omuzundan tutup kendisine çekerken konuşuyordu.

"Bir daha öyle uzak kaldığını görmeyeyim"

Adam saman altından hükümdarlığını hala sürdürüyordu.

Hüma göz devirse de adam bunu görmemişti.

Evde kimse yoktu.

Hüma Merdanoğlunun göğsünden başını kaldırıp merak ettiği soruyu sordu.

"Neredeydin iki hafta boyunca?"

Merdanoğlu kıza bakıp hafifçe gülümsedi

"Yazlık evde"

Hüma 'anladım' derce salladı başını.

Bir süre daha sessizce öyle oturdular. Sessizliği bozan Merdanoğlunun fısıltı tonunda çıkan sesiydi.

"Hüma Merdanoğlu"

Hüma adamın söylediğiyle gülümsedi.

"Evden çıkarken öyle demiyordun. 'Hüma Erdem' demiştin"

Merdanoğlu kızın alttan alta hesap sormasına müsaade gösterdi. Hüma ise adamın fark etmediğini düşünüyor hala sorgu dolu gözlerle cevap bekliyordu.

"Merdanoğlu olmak istemediğini söyleyen sendin"

Köşeye sıkıştığını hissediyordu genç kız.

"İnsan karısını bu kadar köşeye sıkıştırmaz ki canım"

Diye söylendi. Adamın bakışlarıyla ağzından çıkan yeni kulağına ulaşmıştı.

Merdanoğlu karısının söylediklerini farkında olmadan söylemesini ve şuan utançla gözlerini salonda gezdirişini keyifle izliyordu.

Bu kadınla evliliği tahmininden daha güzel geçecekti belliydi.

Karısını daha fazla utandırmadan konuyu değiştirdi.

"yemek hazır mı?"

Adamın sorusu kendisi için de kaçış yolu olduğundan hızla başını sallayıp salondan çıktı.

Mutfağa girip önce soğuk bir su içti.

Soyadı Merdanoğlu olduğundan beri hayat daha hızlı ilerliyordu sanki.

Zaten hali hazırda hazır olan yemekleri ısıtıp mutfakta ki masayı hazırladı.

Tekrardan salona girip koltukta başını koltuğun arkasına yaslamış, gözü kapalı şekilde duran adama baktı.

"Selim"

Merdanoğlu ilk seslenişte gözlerini açıp kapının önünde duran karısına baktı.

"Yemek hazır"

Diye devam etti Hüma.

Hüma önde, Merdanoğlu arkasında mutfağa girdiler. Merdanoğlu yerine oturup yemeğini yemeye başladı. Sessiz sedasız yeniyordu yemek. Yiğit Selim yemeğini bitirmiş karşısında yemeğine devam eden karısına baktı.

"Eline sağlık"

Hüma da elinde ki kaşığı tabağının yanına bırakırken konuştu

"Afiyet olsun"

Merdanoğlu mutfaktan çıkıp merdivene yöneldi.

Hüma da hızla masayı toplamış salona geçmişti.

Adamın çalışma odasında olduğunu tahmin ediyordu. Saatte epey ilerlemişti.

Öncesinde Sevda teyze anlamasın diye adamla kaldığı odaya, şimdi kendi rızasıyla gidiyordu.

Hayat garipti.

Odaya girdiğinde adamın odada olmadığını gördü bu da demekti ki adam tahmin ettiği gibi çalışma odasındaydı.

'Bu saatte ne çalışması Hüma! gelsin sarılsın uyuyalım'

İç ses sahalara dönmüştü!

Adamın ayağına gidip gel demeyecekti tabii ki. Şans isteyen o değil miydi? Verilen şansı değerlendirsin o zaman diye düşündü.

Üzerini değiştirip yatağa girdi. Bugün koşuşturmaydı, itiraftı derken yorulmuştu. Gözleri yavaş yavaş kapanırken kendisini çağıran uykuya hayır dememişti.

Uykunun derinliklerindeydi ki kendisine sarılan ve başının altında ki sert bedenle uykusundan uyandı, uyandı uyanmasına da gözleri hala kapalı tekrardan uyumak için an kolluyordu.

"Ne oluyor ya?"

Alnına kopan öpücüğün ardından adamın sesini duydu.

"Uyu yavrum bir şey olduğu yok"

Kulağına dolan adamın sesiyle belli belirsiz gülümsedi. Bu emri adamdan ikinci defa alıyordu, ilkinde ortalığı ayağa kaldırsa da, şuan bu teklif hoşuna gitmişti. Gözleri adamdan gelen emire itaat edip tekrardan uykusuna döndü.

Sabah uyandığında başı sanki 25 yıldır mabediymiş gibi yadırgamadan adamın göğsündeydi. Hareket etmeden öylece durdu. Bu şekilde adamın kokusu daha net geliyordu burnuna.

Adamın hafiften kıpırdamaya başlamasıyla başını kaldırıp kendi yastığına koydu. Merdanoğlu erkenden uyanmayı severdi.

E nede olsa erken kalkan yol alırdı.

Gözlerini açan adam kendisine bakan mavi gözlerle belli belirsiz gülümsedi. İki hafta kadından uzaktayken izlediği deniz geldi gözünün önüne, denizi izliyor gibi görünse de baktığı denizde kadının maviliklerini aramıştı.

Genç kadın hala adamın kendisine derin derin bakmasından çekinmiş olacak ki gözlerini kaçırıp yattığı yatakta doğruldu.

"Günaydın"

Merdanoğlu da kadına ayak uydurarak doğruldu. Kadını kendisine çekerek başının üzerinden öptü.

Ardından banyoya ilerleyen adamın Hümada bıraktığı etki büyüktü.

Güç bela kendine gelip giyinme odasına gitti.

Bu gün kanı daha hızlı akıyordu. Sahi güneş bugün etrafı daha mı güzel aydınlatıyordu böyle?

'aşık olduk Hüma ondan böyle'

Bu iç ses bile bugün neşesini bozamazdı. Ki iç sesin de böyle bir niyeti yoktu zaten.

Adamı beklemeden mutfağa indi. Sevda hanım kahvaltıyı hazırlamaya koyulmuştu, kadına günaydın dedikten sonra kendisi de yardıma koyuldu. El birliğiyle hazırlanan sofrada yalnızca Karı-koca oturmuş sessizce kahvaltılarını yapıyorlardı. Hüma yavaş yavaş tanıdığı adamın az çok huylarını çözüyordu.

Adam, kahvaltıda konuşmayı pek sevmez ,kahvaltıdan sonra muhakkak bir bardak keyif çayı içerdi mesela, Yiğit Selim kendisine bakarken dalmış kadına baktı.

Belli ki yine aklında düşüncelerin biri gidiyor biri geliyordu.

" Ee neyim varmış Hüma Hanım?"

Hüma adamın sesiyle kendine gelmişti bile.

" Hı? Anlamadım?"

Adamın duruşunu dikleştirip elinde ki çay bardağında kalan son yudumu da içip öyle konuştu.

"Öyle derin bakıyordun ki, gözlerinle röntgenimi çektiğini düşünüyorum"

Adama yakalanmış olmanın verdiği utançla hafif tebessüm etti

" Bir şeyin yok çok sağlıklısın maşallah"

Diye yanıtladı adamı.

'eksiği yok, fazlası var Hüma. Söylesene ona da'

Ah iç ses!

İç ses kocasına kendisinden daha çok hayrandı. Kendisi de hayrandı tabii ama en büyük rakibi kesinlikle iç sesiydi.

Ayaklanan adamın arkasından ayaklanıp kapıya kadar eşlik etti. Ceketini giymesine yardımcı olup, elleri sanki 40 yıldır göreviymiş gibi gömleğin yakalarına gidip düzeltti.

Yiğit Selim, ağır hareketleriyle ceketini düzelten karısını izliyordu. Hüma geri çekildiği sırada Merdanoğlu buna izin vermeyip kızı kendisine çekerek alnından öptü.

Kapıdan çıkan adamın arkasından gülümsüyordu genç kız. Merdanoğlu onun için ev'di artık. Onun yanı nerede olursa olsun, koşullar ne getirirse getirsin ev'di.

Genç kızın düşüncelerinin aksine kapının dış tarafında ki adam yüzünde ölüm soğukluğuyla duruyordu. Belki de kız kapıyı açıp şu yüz ifadesini görse düşünceleri tersine dönebilirdi. Bahçede sıralı dizilmiş adamlar abilerini görüp el pençe divan duruşa geçmişlerdi bile.

Az ileride son model jeep'in yanında duran Emir ve Yasir kendilerine yaklaşan adamla yerlerini aldı. Emir ağabeyine arka sol kapıyı açarken Yasir şoför koltuğuna geçmişti. Emir de ön yolcu koltuğuna oturduğunda araba son hız koca evin bahçesinden çıktı.

Emir, arabada ki diğer iki adamın sessizliğine aldırmadan torpidoda ki silahını çıkarıp kurşunlarını kontrol etti.

"Ah. En sevdiğim kurşunlarım. O kadar özledim ki bu bebeklerle birkaç beyin parçalamayı"

Merdanoğlu arka koltukta başını iki yana salladı. Bu heriften adam olacaktı da Merdanoğlu görecekti.

"Benden emir gelmeden kimse sıkmayacak. Yoksa o çok sevdiğin kurşunlarla gebertirim seni"

Emir silahını beline yerleştirip arka koltuğa çevirdi başını

"Emrin başım üstüne abi. 'Sık' emrini can kulağıyla bekliyorum"

Eve dönme sebebi olan olayın hesabı bir gün rötarlı da olsa kesilecekti.

Yasir sessizliğini bozup dikiz aynasından ağabeyi ile göz teması kurup konuştu.

"Tırların sahibi Aziz Kül, daha önce bizimle hiçbir iş yapmadı. Birkaç davette denk gelmişiz ama yalnızca aynı davete giriş yapmışız muhabbetimiz yok."

Emir lafı bölüp girdi araya

"Adam bizimle iki çift laf etme şerefine bile nail olamamış şimdi bit kadar aklıyla bizim Tırların yerini mi almaya çalışıyor?"

"İşte konu tam da bu. Ben bunun oyun olduğunu düşünüyorum. Aziz Kül bu işi bilerek yaptı. Abinin iş konusunda titiz olduğunu, engel çıkaranın yanına gittiğini biliyor. Amacı abiyi ayağına getirmek"

Emir torpidodan yedek şarjörünü aldı. Belli ki bugün fazlasıyla 'sık' emri duyacaktı.

"E koçum biz de çaylarını içmeye gitmiyoruz ki. Adamların son nefeslerini duymaya gidiyoruz"

Merdanoğlu sessizliğini bozup elindeki el yapımı kehribar tespihi bir tur daha çevirdi.

"Tırları sınırdan geçirmesine engel olduk zaten, bugün çocuklardan birilerini de yanına al git Emir, dinle bakalım neymiş derdi"

Emir ağabeyinden gelen emiri başıyla onayladı. Araba şirketin önünde durunca atik bir hareketle inip Merdanoğlunun kapısını açtı.

Yasir Merdanoğluna eşlik ederken Emir çoktan yanına birilerini alıp yola koyulmuştu.

Şirkete giren patronlarını gören herkes selam verip sert bakışlardan olabildiğince kaçıyordu. Çünkü uğraştığınız işte hata yapacak biri değilseniz bile Merdanoğlunun sert bakışları altında hata yapabilirdiniz.

Odaya geçen iki adam da gün içerisinde yapılacak şeyleri kontrol etmeye koyuldu.

"Abi, Emir gitti ama bu Aziz bize bu gece zor kullandırmadan duracak bir adam değil"

Merdanoğlu başını dosyadan kaldırıp karşısında ki adama baktı.

"Biz Emir'e çok konuşuyor diyorduk ama bugün ondan farkın yok Yasir. Zor kullandırmak istiyorsa biz de zoru kullanırız"

Yasir zaten gerek adamlar, gerek silahlar olsun çoktan hazırlamıştı her şeyi.

Emir geldiği evin kapısında durmuş elinde ki telefondan konumun doğruluğuna baktı.

Kapıda ki güvenlikten sorumlu koruma onun bu halini görüp gelmişti bile.

"Hayırdır birader?"

Emir konumun doğruluğunu teyit edip yanında ki diğer iki adamla yanaştı

"Aziz Kül'e baktık. Merdanoğlu gönderdi de, acilmiş de, kapıda ki adamın sabrı tükenmek üzereymiş de"

Bu sıcakta bir dakika daha bekleyecek sabrı yoktu.

Adamın telefonla konuşmasının ardından korumanın arama yapmak üzere yanına gelmesiyle kollarını iki yana açtı.

Belinde ki silaha dokunan korumanın kulağına eğildi

"Elinin altında ki silah baba yadigarı delikanlı. Elini hemen çekersen kimseye zarar gelmez. Ha yok ben alacağım dersen, içinde ki kurşunları çok sevmeme rağmen sıkmaktan gocunmam"

Elini çeken koruma Emirin silahla girmiş olmasına izin verse de diğer iki adamın silahlarını almıştı.

Aziz Kül, bahçede Emiri karşılarken ellerini iki yana açtı

"Ben Merdanoğlu gelir sanıyordum"

Emir adamın kendisine uzattığı eli es geçip bahçede ki koltuklardan birine oturdu.

"Abim her itin havlamasına gelmez Aziz. Uzatma da derdini anlat"

Aziz Kül karşısında ki adamın gözlerine bakıp geriye yaslandı.

"Merdanoğluyla konuşacağım Emir. Söyle abine gelsin çayımı içsin"

Emir ayağa kalkıp ceketini düzeltti.

"Şimdi gidiyorum Aziz, ama şunu unutma. Eğer abim gelirse, benim kadar sessiz gelmez. Unutma konu itibarsa Merdanoğlu gürültüyü çok sever"

Son sürat arabasına binip şirkete gitti. Ağabeyinin odasına girdiğinde Merdanoğlu başını koltuğunda arkaya atıp gözlerini kapatmış, bir yandan da elinde ki tespihini çeviriyordu.

Gelen adım seslerinden Emirin geldiğini anlayan Merdanoğlu gözlerini açmadan konuştu.

"Nefes alışverişin hızlanmış yine Emir. Ya seni heyecanlandıracak bir kadının yanından geliyorsun –ki bunun olmadığını biliyordu- ya da birileri seni kızdırmış."

Emir nefes alışverişini düzenleyip masanın diğer tarafında ki siyah koltuğa oturdu.

"Azizin yanından geliyorum abi."

Karşısında ki adamın kıvranması sinirlendiriyordu Merdanoğlunu

"Nazlanma Emir"

"Abin gelecek diyor başka bir şey demiyor. Sırf sen ben demeden sıkmayın dedin diye tuttum kendimi bilesin abi"

Kulağı Emirdeyken masanın üzerinde duran telefonuna gelen bildirimle telefonu eline aldı.

Mesaj karısındandı.

"Akşam için senin sevdiğin yemeklerden hazırladım. Geç kalma lütfen"

Gelen mesaja yanıt verip tekrar eski yerine koydu telefonu

"18:00'de evde olurum"

Bakışlarını Emire çevirip kaşlarını çattı.

"Akşam 21:00'de Aziz Kül Kağıthane'de ki depoda olacak Emir."

Emir kolunda ki saate baktı; 17:21

"Baş üstüne abi."

Merdanoğlu fırtınasının öncesi sessizlikti bu. Aziz Kül haberi olmasa da bu gece tanışmak için can attığı Merdanoğlunu görecekti. Gücünü, kararlılığını çok duymuştu. Ama bilmediği bir şey vardı ki, Bu gece çok gürültülü geçecekti.

Bölümde en sevdiğiniz kısım neresiydi?

Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere 💘

Loading...
0%