Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. BÖLÜM “KARANLIKTAN KALAN MİRAS”

@sedbus

 

Bölüme geçmeden önce vote vermeyi unutmayın✨

Keyifli okumalar 🧚🏻‍♀️

Lüks araba koca evin kendisinden kat kat büyüklükte olan bahçesine girdiğinde bahçede ki takım elbiseli adamlar hazır ola geçmişlerdi.

Merdanoğlu tüm heybetiyle arabadan inip başıyla adamları selamlayarak evin önüne geldi.

Araba daha bahçeye girdiğinde Hüma kapıyı çoktan açmıştı bile.

Adamın içeriye girmesiyle kapıyı kapatan kızın kolları çoktan adamın boynuna dolanmıştı bile.

Adamın kokusu kiminin zihninde ölümü canlandırırken, kıza en güzel duyguların tarifini veriyordu.

Ellerinden tuttuğu adamı masanın önüne getirdi.

"Yemek yaptım sana, yani Sevda teyze de yardım etti tabii. Mantı ve sarma seviyormuşsun"

Her gün adamla ilgili yeni şeyler bilmek hoşuna gidiyordu. Merdanoğlunu, Merdanoğlunun kanatları altında tanımak güzeldi.

Yemeğe geçen karı-koca baş başa yemeklerini yiyordu. Etrafta kimsenin olmadığını fark eden adam konuştu

"Sevda hanım nerde?"

"Baş başa olalım istedim bu akşam, erken çıktı o"

Diye yanıtladı kocasını.

Tekrar sessizliğe bürünen adam yemeğini bitirmiş ayaklanmıştı.

Hüma sofrayı el çabukluğuyla toplamaya koyulmuşken Merdanoğlunun gözleri duvarda ki pahalı saate takıldı.

18:41

Koltukta daha da yayılırken başını arkaya atarak gözlerini kapattı.

Kolunun altına sinen bedenle gözlerini açmadan kendisine daha da yanaştırdı karısını.

Hüma başında ki örtüyü çıkarmış saçlarını gelişi güzel salık bırakmıştı.

'Kalp atışları çok güzel Hüma, hep burada kalalım'

Başını biraz daha adamın kalbine denk getirip gelen kalp atışı seslerini dinledi.

"Günün nasıl geçti güzelim?"

Sonunda sessizliği bozan adama çevirdi başını.

"Güzeldi, bahçede ki çiçeklerimizle ilgilendim, sana yemek yaptım. Senin nasıl geçti?"

Eline aldığı kızın bir tutam saçıyla oynarken konuştu.

"Aynıydı yavrum. İş, güç"

E yalan da değildi hani. Tüm gün Yasir'le dosyalara bakarak işini halletmiş, Emir'i de Azizin yanına göndererek gücünü göstermişti. Ama ona göre karısının bu ayrıntıları bilmesine gerek yoktu.

"Ben biraz dineleneyim yavrum, sonrasında da işlerim var çıkacağım"

Hüma, adamdan duyduklarıyla kaşlarını çattı

"Ne işiymiş bu Selim? Hem de bu saatte"

Kendisine hesap soran kadına hafif tebessümle karşılık verdi

"Ne o güzelim, kocana hesap sormaya da başladın bakıyorum"

"evet soruyorum. Kocamın bu saatte nereye gittiğini bilmeye hakkım var diye düşünüyorum"

Karısına biraz daha yaklaşıp çenesinden tutarak kendisine bakmaya zorladı. Mavi gözler kendi kahverengi gözlerine bakınca biraz daha yaklaştı. Hüma ise çoktan gözlerini kapatmıştı. Adamın nefesi dudaklarına çarpıyor ve nefesini kesiyordu.

'Ay öpecekse öpsün Hüma. Kalbimiz dayanmıyor'

Dudaklarına konan küçük öpücükle kalbi çoktan uçurumdan aşağıya sürüklenmişti.

"Benim güzel karım işlerin bilmesi gerektiği kadarını biliyor zaten."

Adam kısık sesle konuşuyor ama bir adım geri ilerlemiyordu. Kendisi de aynı ses tonuyla konuştu

"Bu saatte çıkılan yerden hayır gelmez Selim. Gitme, istemiyorum gitmeni"

Merdanoğlu karısının dudağını bir kere daha öpüp geri çekildi.

"Önemli bir şey değil güzelim. Sen uyumadan gelirim"

Ardından merdivenleri tırmanarak odasına çıktı.

Giden adamın arkasından kalakaldı genç kız.

'öptü bizi Hüma! Öptü'

Odada hiç kimse olmamasına rağmen yüzü kızarmıştı. Dengelerini ters düz eden bir kocası vardı.

İki yakın arkadaş oturdukları kürsülerde ellerinde karton bardakta ki çaylarını içiyordu.

"Hay Aziz'ine de, hay Kül'üne de herifi almak için ne hallere düştük. Bak sana diyorum kardeşim, o Aziz şerefsizine abimden sonra ilk ben vuracağım"

Yasir hala konuşmaya devam eden Emir'e baktı.

"Tamam lan yeter ki sus al Aziz'i de senin olsun Kül'ü de"

Kolunda ki saate baktı Emir.

20:18

"Kalk hadi şu herifi alıp götürelim sıkıldım artık"

Merdanoğlunun dediği saatte orada olmaları gerekiyordu.

Emir yanına aldığı İlyas ve Feritle ön kapıya ilerlerken, Yasir de Rıfat ve Samet'le arkaya ilerledi.

Kapının önünde güvenlikten sorumlu koruma Emiri görüp tanımış eli çoktan silahına gitmişti. Emir ondan daha atik davranıp adamı elinden vurup, silahını da uzaklaştırmıştı.

Her tehditi ayaklarına dolanmasın diye başından ezmek isteyen adam bir de ayağından vurmuştu adamı.

"Gitti gül gibi 2 kurşun"

Kurşunlarla aşk yaşamak deyince de sen be Emir!

Aziz Kül'ün evine ilerleyen adamlar susturucu taktıkları silahlarıyla

bahçede ki adamları etkisiz hale getirerek eve girdi.

Eve giren adamlar salonda maç izleyen adamın arkadan sessizce etrafını sarmıştı.

Emir ve Yasir silahını beline yerleştirirken diğer dört adamın elleri tetikteydi.

Adamın sol koltuğuna Emir, sağ koltuğuna Yasir oturdu.

Yanına oturan adamlarla ayaklanmak isteyen Aziz'i ise arkasında İlyas'a ait silahın namlusu durdurdu.

Emir koltukta daha da yayılırken konuştu.

"Bence bu takım bu sene kaybetti, daha da şansı yok"

Yasir de televizyondan gözünü çekip cevap verdi.

"Belli olmuyor o işler, bakarsın şansı döner"

İki adam da sanki kendi evlerindeymiş, Aziz yanlarında yokmuş gibi davranıyorlardı.

Emir tekrar kolunda ki saate baktı.

20:45

"Neyse daha sonra yorumları dinler bakarız. Misafirliğin kısası makbuldür. Kalkalım artık"

Aziz Kül neler olduğunu anlamamıştı.

Yasir de ayaklanıp Aziz'in başında durdu.

"Çaylar soğumasın"

İki adam da yaka paça kaldırdıkları adamla evden çıktılar.

Dışarıdan izbe ve yıllardır uğranılmamış görüntüde olan ambar'ın önünde durdu araba.

Azizi sandalyeye bağlayan Emir bir yandan da Yasire sitem ediyordu.

"Yok ben anlamıyorum niye her kaçırdığımız adamı ben bağlıyorum? Yeter be kardeşim sıkıldım düğüm atmaktan"

Yasir belli bir süreden sonra Emiri dinlemeyi bırakmıştı. Birazdan Merdanoğlu gelecekti. Her şey kusursuz işlemeliydi.

Sonuna sessizliğini bozan Aziz Kül konuştu.

"Anlatacak mısınız artık ne işim var benim burada?"

Emir ceketini çıkarıp gömleğinin kollarını sıvadı

"Abimi görmek istemedin mi? Birazdan göreceksin işte"

Ambarın duvarında asılı olan yarısı kırık saate baktı Yasir.

21:00

Kapıdan gelen sesle gözler kapıya çevrildi. Merdanoğlu sert adımlarla Aziz'in karşısında ki sandalyeye ters oturdu.

Gözleri Emir ve Yasir'de gidip geldi.

"Misafirimizi niye bağladınız aslanım. Çözün"

Emir abisinden aldığı komutla, güç bela attığı düğümleri çözdü.

Ardından Yasir'e baktı Merdanoğlu

"Sen de iki çay getir"

Aziz Kül karşısında ki adama baktı. Adını çok kez duyduğu Merdanoğlu tam karşısındaydı. Adamın rahat tavırları geriyordu Aziz'i.

Semaverde hali hazırda bulunan çayları getiren Yasir önce abisine, ardından Aziz'e vermişti.

"Bu sıcak havada Merdanoğluyla çay içeceğim diye paralamışsın kendini Aziz, hadi yine iyisin bak kendi mekanımda içiriyorum sana çayı"

'Merdanoğlu gelsin çayımı içsin' derken bunu kast etmemişti adam, daha çok Merdanoğlunun kendi evine geleceğini düşünmüş, bu düşünce bile gururunu okşamıştı.

"Ben evime davet etmiştim Merdanoğlu"

Yiğit Selim sırtını sandalyeye yasladı.

"Herkesin yaptığı çayı içemiyorum Aziz, titizim bu konularda"

Merdanoğlu çayını bitirmiş hala susan adama bakıyordu.

"E Aziz anlat artık, Tırlarımdan ne istedin? Derdin ne?"

Aziz, Merdanoğlunun gözlerine baktı.

"Derdim sensin Merdanoğlu. Sen ve karanlıktan kazandığın itibarın"

Merdanoğlu sandalyeden kalkıp ceketini çıkardı. Yasir abisinin ceketini alıp arkaya çekildi.

"Bu itibarı karanlıktan kazanmadım Aziz. Dedem, babam, hatta Merdanoğlu soyadını taşıyan tüm atalarım itibarları için yaşadı. Yani anlayacağın ben itibarımı satın almadım. Bana miras kaldı."

Merdanoğlu sözü biter bitmez saate baktı.

22:03

Karısına 'sen uyumadan geleceğim' demişti, karısı 23:00'de uyuduğuna göre, bir saati vardı.

Belinden silahı çıkarıp Azizin alnına dayadı.

"Canımı sıkıyorsun Aziz. Ben canımı sıkanların nefes almasını sevmem"

Aziz son kozunu oynayıp alnında ki silahın sahibine baktı.

"Beni öldüremezsin Merdanoğlu, eğer beni öldürürsen ne seni, ne de o bu işlerden anlamayan masum karını rahat bırakmazlar."

Kendi tehdit edilmesini geçmiş, adamın cümle içerisinde karısını tehdit etmesiyle daha da delirmişti. Adamın daha fazla konuşmasına izin vermeden alnından vurdu.

"İte bak, beni tehdit ediyor"

Aziz Kül'ün son sözleri Merdanoğluna savurduğu tehditler olmuştu.

"Temizleyin İlyas!"

Silahını beline yerleştiren adam, yanında ki diğer iki adamla beraber çıktı izbe yerden.

Arabada ki dijital saate baktı Merdanoğlu

22:30

"Yol bu saate tahmini ne kadar sürer Yasir?"

"30 dakika abi"

Otuz dakika çoktu. Karısı uyurdu o zamana kadar.

"15 dakikan var Yasir"

Yasir gaza yüklenirken Merdanoğlu Emir'e döndü.

"Gözünüzü kulağınızı dört açın, şu Azizin arkasında birileri varsa elbet ya bugün ya yarın ortaya çıkar. Tedbirli gezin"

Son sürat ilerleyen arabada başka bir şey konuşulmamıştı. Yasir abisinin emri üzere 15 dakikada yolu tamamlamıştı.

Arabadan inen Merdanoğlu ikiliye baktı.

"hadi iyi geceler hepinize"

"İyi geceler abi"

Giden adamın arkasından konuştu Emir

"Sabahtan beri o Aziz şerefsizi yüzünden hiçbir şey yemedim yürü bi' çorbacıya gidelim"

Teklif güzeldi. E Yasirde de bunu reddedecek göz yoktu.

Eve giren Merdanoğlu salonda dalgın dalgın oturan karısının yanına gitti.

Hüma kocasını görür görmez ayaklanmış, sıkıca sarılmıştı.

"Korkudan öldüm Selim, bir daha bu saatte bir yere gitmeni istemiyorum. Yok hayır bitti. Bu sondu"

Merdanoğlu kendisi üzerinde hakimiyet kurmak isteyen karısına baktı. ardından duvarda ki saate baktı.

"Saat 23:00 olmuş Hüma hanım. Uyku saatiniz geldi"

Kendisine çocuk muamelesi yapan kocasına kısık gözlerle baktı. Ama bu konu daha kapanmamıştı.

Alnından öpen adamdan gelen kokuyla geri çekildi Hüma.

"Barut mu kokuyorsun sen?"

Aklına gelen kötü düşünceleri geri göndermek istedi.

Merdanoğlu ise ne diyeceğini bilemedi birkaç saniye.

"Sana öyle geliyor güzelim ne barutu?"

Karısını daha fazla konuşturmadan odaya sürükledi. Yoksa karısının sorgusu pek biteceğe benzemiyordu.

Yatağa giren kadın sitemle konuştu.

"Oyala beni Selim oyala. Ben öğrenemem sanki ne oluyor, ne bitiyor"

Merdanoğlu yatakta ki yerini alıp karısını kollarının arasına aldı.

"Öğrenirsin yavrum, zeki kızsın sen çabuk öğrenirsin hatta"

Kendisiyle hala dalga geçen adamın göğsüne vurdu. Ama aklında gezinen kırk tilki susmuyordu.

İç sesi kırk tilkinin önüne geçip konuştu

'Uyuyalım Hüma nasıl olsa bu evde bu akşamı öğreneceğimiz tonla adam var'

Ağzından laf alacağı isim aklına gelince gülümsedi.

"Neye gülüyorsun sen?"

Kendisine soru soran kocasına baktı. tabii ki aklındakileri söylemeyecekti.

"Sana sarılınca mutlu oluyorum sevgilim. Ondan"

Adam kendisine 'sevgilim' diye hitap eden karısına baktı.

"Sevgilim?"

Genç kız ise cevap vermeden adamın göğsünde ki yerine yerleşti.

Merdanoğlu elbette ki karısının yalan söylediğini, kendisine 'sevgilim' diye hitap ederek konuyu dağıtmaya çalıştığını biliyordu. Tabiri caizse Hüma giderken Merdanoğlu dönmüştü bile. Ama elbet kokusu çıkardı.

Bölümde en sevdiğiniz kısım neresiydi?

Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere 🤎

Loading...
0%