Yeni Üyelik
22.
Bölüm

22.BÖLÜM “TEK KİŞİLİK KATLİAM SENFONİSİ”

@sedbus

Keyifli okumalar❤️

Yorumlarda buluşalım🫶🏻

Sevkiyat günü gelmiş Yasir ve Emir kamyonlarda son kontrolü yapıyordu.

Kamyon şoförünün yanına ilerledi Emir

"Batum'a kadar bizde, sonra orada başkaları devralacak. Bizim çocuklardan birkaçı da gelecek sizinle. Her adımda arayıp haberdar et beni"

Kamyonlar bir bir depodan çıkınca Emir Yasire baktı

"Ben abimi arayayım"

Merdanoğlu gözlerini çalan telefonla açtı, komodinin üzerinden telefonunu alıp aramayı yanıtladı.

"Söyle Emir"

"Abi tamamdır. Kamyonlar Batum'a doğru yola çıktı, her adımda arayıp haber edecekler"

Merdanoğlu işlerin rayında gitmesiyle derin nefes aldı.

"Tamam koçum, bi aksilik olursa haber verirsin"

Telefonu kapattığında saatin gece dört sularıydı. Hüma adamın telefon konuşmasına uyanmış ama uyku mahmurluğuyla hiçbir şey anlamamış tekrar uykusuna dönmüştü.

Sabah gözlerini açan Hüma kocasının hala uyuduğunu gördü. Son üç gündür iş güç derken gecelere kadar çalışıyor eve çok geç geliyordu. Hala uyuyan adamın yanağını öptü Selim yüzünü buruştursa da sesini çıkarmadı.

Hüma üzerini değiştirip banyoda işlerini halletti.

Odaya döndüğüne Merdanoğlu uyanmış üzerini değiştiriyordu.

Adama yaklaşıp gömleğinin son iki düğmesini ilikleyip yakasını düzeltti

Yiğit Selim karısının alnını öptü

"Sonunda sizi uyandığımda yanımda görebildim Selim bey. Kaç gündür erkenden gidip geç geliyorsunuz"

Merdanoğlu karısının belinden tutup kendisine yanaştırdı.

"İş güç derken hal böyle oluyor Hüma Hanım. Aile giderek büyüyor ne kadar çalışırsak kar"

Hüma adamın koyu kahve gözlerine baktı.

"Bugün yine mi geç geleceksin peki?"

Kadının nazlı nazlı soruyla gülümsedi adam.

"Duydum ki karım beni çok özlemiş, ben de bugün erken geleceğim"

Hüma kıkırdayıp adamın ellerinden tutup odanın dışına doğru sürükledi.

"Hadi sevgilim kahvaltıya inelim"

Kahvaltıya indiklerinde Hüma üç gündür olduğu gibi yine meyveye yöneldi.

"Önce yemeğini ye yavrum"

Hüma elinde ki incirden bir ısırık alıp konuştu

"Üç gündür kahvaltı yapamıyorum, bebeğim istemiyor"

Merdanoğlu elinde ki ekmeğe karısının sevdiği cevizli acukadan sürüp uzattı.

"Ye bakalım, sonrasında da bebeğimiz ne kadar isterse yersin meyveyi"

Kocasının uzattığı ekmeği yiyip ardından az da olsa bir şeyler yedi.

Çıkma vakti gelen adam ceketini giymiş kapının önünde karısının söylediklerini dinliyordu.

"Sevda teyze bugün hastaneye gidecek, ben de sonrasında gelme dedim. Dinlensin biraz"

Merdanoğlu kadının sürekli kontrolü olduğunu bildiğinden sessiz kaldı.

"İyi yapmışsın güzelim"

Karısının alnından öpüp geri çekildi

"Kendine de bebeğimize de dikkat et"

Giden adamın ardından eve girip masayı topladı.

Sevkiyatın durumu Emire an be an aktarılmıştı. Batum'a kadar sorunsuz giden kamyonlar oradan sonrasını da başkalarına devretmişti.

Genç adam hızla abisinin odasına girip ellerini birbirine vurdu.

"İş tamamdır. Bizim sorumlu olduğumuz yerden sorunsuz geçti mallar"

Merdanoğlu onaylayarak salladı başını.

Üç gündür bu sevkiyat yüzünden karısının yüzünü bile zor görür olmuştu.

Biraz daha şirkette kalıp işlerini halletti, ardından çıkıp Emirin şoförlüğünde ki arabayla evin yolunu tuttu.

Bahçeye giren arabadan hızla dönüp şoför koltuğunda ki Emire baktı

"Gözün kulağın açık olsun aslanım, malum Yasir efendi düğün telaşında"

"Emrin olur abi, beyefendi evlense de kurtulsak"

Aradan bahçeden hızla çıktı koca araba.

Sabah erken saatlerde çıkan adam akşamüzeri gelmişti eve.

Eve giren adamı karısının kolları yerine sessizlik karşılamıştı. Karısının kendisini karşılamasına fazla alışmış olan adam garipsemişti bu durumu.

Hiçbir yere uğramadan direkt odalarına çıktı, sakin sakin çıktığı merdivenleri bitirip odaya ulaştığında kapıyı yavaşça açtı.

Yatakta saçları tüm yastığı kaplamış, yorganı iki bacağı arasında kıstırmış şekilde uyuyan karısına baktı. Fazla dağınık yatıyordu Hüma. Yatağa ilerleyip kadının bacağı arasından yorganı alıp üzerine örttü.

Hüma kıpırdayıp gözlerini açtı

"Yorganı niye alıyorsun ya?"

Tekrardan yorganı bacağı arasına alacaktı ki adam izin vermedi.

"Dağınık yatıyorsun Hüma"

Sesini sakin tutma gereği duymadı Hüma

"Aksini söyleyen mi oldu Selim. Ona da karışmayıver bi zahmet"

Adam mırıldanarak bir şeyler söylese de Hüma anlamamıştı.

Üzerine mavi gömleğini ve lacivert pantolonunu giyen adam her zaman ki gibi gömleğin kollarını katlamıştı.

Hala yatakta yatan kadının yanına geldi.

"Akşam oldu Hüma uyan artık"

Yarım gözlerle komodinin üzerinde ki telefonu alıp saate baktı Hüma.

17:12

İkindi namazını kılıp uyumuştu. Kerahat vaktinde uyuduğu için de başı fazlasıyla ağrıyordu.

Nefret ediyordu bu saatte uyumaktan.

Yatakta doğrulup karşı duvara boş boş baktı.

"Bu saate uyursan böyle olursun"

Kocasının sesiyle gözlerini duvardan çekip adama baktı

"Bebeğin yoruyor beni Selim bey o yüzden uyuduğum yerin saati, zamanı olmuyor"

Allah Yiğit Selime bol bol sabır versindi yoksa işin sonu pek hayır değildi.

"Haklısın güzelim ama hadi kalk yemek yemen lazım"

Hüma kalktığı yatağı toplayıp banyoda yüzünü yıkadı. Gerçekten de bebeği fazla uyumasına ve fazla yorulmasına sebep oluyordu. Hem de daha bu kadar küçükken, biraz daha büyüdüğünde nelerle karşılaşacağını bilmiyordu Hüma.

Ama sağlıkla doğsun da çektireceği şeylere razıydı. Adam çalışma odasına gitmişken kendisi de mutfağa ilerledi.

Sevda Teyze olmadığından yemek yapmakta ona kalmıştı. Ama yemek kokusuna dayanabilecek bir mideye sahip değildi şuan.

Kendisini zorlayıp yemek yapmaya girişti. Baharatlıkta tuzu ararken açtığı kutudan yükselen kimyon kokusu korktuğunu başına getirmiş, elinde ki kutuyu elinden bırakmasıyla banyoya koştu.

Çalışma odasında ki adam kırılma sesini duymasıyla ayaklanıp hızla merdivenleri indi.

Mutfağa baktığında yerde kırılmış porselen baharatlık ve yere dökülen kimyonla karşılaştı.

Mutfakta göremediği karısının sesi banyodan geliyordu. Kadının yanına gittiğinde Hüma kusma işlemini bitirmiş elini yüzünü yıkıyordu.

Karısının saçlarını arkaya itip yüzünü yıkadı Merdanoğlu.

Kadını kendisine çevirdiğinde yüzünü kuruladı.

"Ne oldu yavrum?"

Hüma burnuna gelen kokuyla yüzünü buruşturdu hala burnundaydı kimyonun kokusu.

"Kimyon"

Diyebildi yalnızca.

Banyodan çıkarken gözü mutfağa takıldı

"Yapamadım yemeği, kimyonu da döktüm hep"

Sesi istem dışı ağlamaklı çıkıyordu.

Karısını koltuğa oturtan adam kadının önünde dizinin üzerine çöktü.

"Boşver şimdi yemeği, söyleriz dışarıdan. Dökülen kimyonu da temizlerim ben"

Hüma önünde dizlerinin üzerine çökmüş adama baktı.

"Çok seviyorum seni"

Ardından sıkıca sarıldı. Merdanoğlu kafasını iki yana salladı. Hala karısıyla sarılı vaziyetteyken konuştu.

"Zaten beceremezdin yemek yapmayı. Zehirlenmekten kurtulmuş olduk"

Hüma geri çekilip sertçe baktı adama

"Güzel yemek yaptığımı biliyorsun Selim"

Merdanoğlu karısının çenesini hafifçe tuttu.

"Ayrıca o kimyonu temizlediğimi tek birine söylersen sana kimyonun her halini yediririm"

Tehdit büyüktü.

"Ay yok yok söylemem kimseye"

Merdanoğlu kalkıp mutfağa gitti, porselen kırıklarını toplayıp ardından yere dökülen kimyonu temizledi.

Elini yıkayıp arkasını döndüğünde karısını kendisini izlerken buldu.

Ağzı kulaklarındaydı Hümanın

"Hayırdır Hüma hanım komik bir şey mi var?"

Hüma adama biraz daha yaklaştı

"Eline çok yakıştı Selim"

Hüma kahkaha atarken Yiğit Selim sabır çekiyordu.

Salona dönüp telefonundan bir şeyler yapan adamı izledi.

Sessizlikle geçen yaklaşık on beş dakikanın ardından kapının çalmasıyla ayaklandı Merdanoğlu.

Salona döndüğünde elinde paketler vardı.

Hümaya uzattı

"Tabaklayabilirsin umarım"

Gözlerini deviren genç kadın paketleri alıp mutfağa gitti.

Paketlerden çıkan ev yemekleriyle şaşırmıştı. Tabaklara koyduğu yemekleri mutfakta ki masaya koyup Salonda ki adama seslendi.

Yasiri saran telaş sinir seviyesini de yükseltiyordu.

"Ya oğlum tamam, adam öyle diyorsa öyle olsun"

Yasir sinirle konuşan Emire döndü.

"Ulan kız adamın yüzüne bile bakmıyor kaç yıldır. Herif duymuş evlenmek istediğimizi tutturmuş istemeye gelecekler diye. Aklı neredeydi kaç yıldır?"

Badenin evleneceğini duyan babasının istemeye gelsinler diye tutturması üzerine sinirlenmişti genç adam.

"Abimle konuşuruz isteriz"

Emir çözümler sunuyordu ama Yasir bunu istemiyordu. Zamanında adamın Badeye ve annesine yaptıklarını duymuştu. Bir de o adamdan kız isteyecek değildi.

"Düğün olacak, o adamdan kız falan isteme olmayacak. Düğüne de o şerefsiz gelmeyecek"

Emir yayıldığı koltukta sigarasından bir nefes daha aldı

"Sevdiğin kadının babası oğlum o şerefsiz niye dedin?"

Hiçbir şey bilmediğinden böyle konuşması normaldi

"Konuşurum tabii. lan adam Badenin annesini öldürmüş. Şerefsiz hasta diye cezasında indirime girmiş beş yılda çıkmış"

"Vay şerefsiz"

Hala siniri dinmeyen adamın telefonu çaldığında bahçeye ilerledi.

Badeyle konuşurken rahatlamıştı. Genç kızda kendisiyle aynı fikirdeydi.

Nişan, söz dahi istemiyordu.

Yasir bu durumu abisiyle konuşacak, bahçede aile arasında sade bir nikah olacaktı.

İşleri fazla uzatmak istemediğinden Emiri de yanına alarak evden çıktı.

Arabaya bindiği sırada abisini aradı. Evde Hüma olduğundan çat kapı gidemezlerdi.

Müsaadeyi alınca hızla sürdü arabayı.

Hüma adamların geleceği haberini alınca önce üzerini değiştirmiş ardından çayı koymuştu.

O mutfakta çayla ilgilenirken iki adamda gelmişti. Çayı alıp yanlarına gitti.

Kocası tepsiden çayını alırken sertçe söylendi

"Ne diyeceksen de artık Yasir"

Yasir derin nefes çekip tek seferde söyledi

"Abi müsaaden olursa iki hafta sonra nikahı yapalım"

Hümanın duyduklarıyla gözleri fal taşı gibi açıldı

Emir gülmek istese de şartlar elverişli değildi.

"Bi sorun mu var aslanım?"

Merdanoğlu adamı iyi tanıdığından nefes alış verişinden bile bir sorun olduğunu anlamıştı.

"Badenin babası istemeye gelsinler demiş"

Bunda bir sorun görmeyen adam kaşlarını çattı.

"Bunun sorun olan kısmı ne Yasir?"

Merdanoğlu soruyor, Yasir cevaplarken sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu.

"Adam Badenin annesini öldürmüş abi. Ben senin o adamın yanına kız istemeye gitmeni istemem. Zaten Bade de istemiyor. Eğer sen tamam dersen iki hafta sonra aile arasında bahçede kıyalım nikahı"

Merdanoğlu Hümaya döndü

"Ev sahibi yengen. O olur derse sorun yok benim için"

Hüma adamın kararı kendisine bırakmasıyla gülümsedi.

"Sevenleri fazla bekletmeyelim. İki hafta sonra kavuşturalım o zaman"

Yasir derin nefes aldı.

"Çok sağol yenge"

Hüma aklına gelenle Yasire baktı.

"Bade senin ne iş yaptığını biliyor?"

Yasir elinde ki bardağı masaya bıraktı.

"Yenge ben zaten mimarım. Ona da öyle söyledim"

Hüma bu duruma şaşırmıştı.

"Demek elin silah tuttuğu kadar kalem de tutuyor. Çizimin güzel mi bari?"

Yasir hafif tebessüm etti

"Abimin çizimleri kadar olmasa da"

Ardından Merdanoğluna gülümsedi, ardından cümlesini tamamladı

"patron kovmadığına göre idare eder"

Hüma sessizlikle karşılayınca Yasir tekrar konuştu

"Yenge daha önce de söylediğim gibi Bade bilmesin bu karanlık silah işlerini"

Hüma Yasire inanmaz gözlerle baktı.

"Doğru, kız bi öğrense sizin mafya olduğunuzu arkasına bakmadan kaçar"

Mafya kelimesini duyan iki adam da kahkaha attı

Emir yengesine dönüp zor bela kahkahasını dizginleyip konuştu

"O mafya dediğin adamlarla oturdun çay içiyorsun yenge"

Hüma gözlerini kısarak baktı. Tam konuşacakken kocası araya girdi.

"Yengene de mi silah doğrultacaktın aslanım?"

Emir oturduğu yerden doğruldu.

"Estağfurullah abi, lafın gelişi dedim ben"

Merdanoğlunun sert bakışları devam ediyordu.

"Lafın gelişine dikkat et Emir, gidişi sana sorun çıkarmasın"

Emir Hümaya bakış atıp tekrar abisine döndü.

"Yani abi sende susuyorsun susuyorsun ben ağzımı açınca bana kızmak için konuşuyorsun"

Merdanoğlunun sertçe uyarmasının ardından sustu Emir.

Hüma ellerini birbirine vurdu

"İki hafta sonra nikahımız var"

İlerleyen saatlerde Hümayı bastıran uyku yüzünden genç kadın odasına çıkmış, üç adamı bahçede yalnız bırakmıştı.
Merdanoğlu otoriter sesiyle konuştu

"Silahlar sahibine ulaşmış mı?"

Durumun her anından haberdar olan adam konuştu

"Sabaha karşı varmış olur abi"

Merdanoğlu aklında ki soruyu sordu

"Adı neydi bu adamın?"

Bu sefer de Yasir konuştu

"Tufan Yücel adına aldılar bir de ortağı var ama onun adı sanı geçmiyor hiçbir yerde tüm işlerle Tufan ilgilendi"

Merdanoğlu arkasına yaslandı

"Kuralları biliyorlar mı?"

Emir onayladı

"Biliyorlar abi, sözleşmede değişmez kural olarak yazıyor"

Değişmez kural belliydi, Merdanoğluyla iş yapan herkes bilirdi.

''Merdanoğlundan alınan silah, Merdanoğluna doğrultulmazdı'

Sabahın ilk ışıklarında Silahların eline ulaşmasıyla eline aldığı silahı inceledi Tufan.

Karşısında ki adama çevirdi bakışlarını

"Merdanoğlu bu işi yapıyor abi. Kusursuz"

Masa üzerinde ki silahı eline alan adam Tufana baktı

"Yapacağımız tek kişilik katliam senfonisinde ne kadar kusursuz olduğunu göreceğiz Tufan"

Olaylar başlıyor gibi🫣
Var mı heyecan?
Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere 🫶🏻

Loading...
0%