Yeni Üyelik
23.
Bölüm

23.BÖLÜM “MEÇHUL HEDİYE”

@sedbus

Keyifli okumalar 🧜🏻‍♀️💖

Düğün için Yasir ve Bade hızlandırılmış şekilde alışverişe başladı. Merdanoğlunun getirdiği katı kurallar sebebiyle Hüma alışveriş maratonundan uzak kalacaktı.

"Ya Selim, kız gelinlik alacak bugün bari ona gideyim"

Merdanoğlu gömleğinin düğmelerini iliklerken karısına döndü

"Gelinlik için eve gelsinler o zaman Hüma. Sen çıkmayacaksın, bebeğimizi düşün biraz. Yorulman onun için iyi değil"

Hüma ağız dolusu of'lasa da adam duymazdan gelmişti.

Odadan çıkan adam ilk iş Yasiri aradı

"Buyur abi"

Merdivenleri sakince iniyordu Yiğit Selim

"Ne yaptınız koçum? Bitti mi alışveriş?"

"Bitti abi. Son olarak bugün gelinlik- damatlık alınacak"

Merdivenleri bitiren adam arkasından inen kadını izliyordu.

"Ben de onu söyleyecektim. Bade eve gelsin gelinliği burada rahatça seçerler"

Yasir abisini onaylayıp kapattı. Hüma kocasının telefonda söylediği son şeyleri duymuştu.

"Ya belki kız istemeyecek, neden emrivaki yapıyorsun?"

Merdanoğlu karısını belinden tutup kendisine çekti.

"Yavrum sen bugün fazla mı aksisin? Rahat rahat seçersiniz işte beraber"

Hüma adama cevap vermeyip kapıya doğru ilerledi, Merdanoğlu önce karısının alnını öpüp ardından karnını okşadı.

İşe giden adamın ardından Hüma çalan telefonunun sesiyle salona döndü.

Bade gelinliği beraber seçecekleri için mutlu olduğunu söylemişti.

Hızlı bir şekilde üzerini değiştirip mutfakta ki kadının yanına gitti.

Sevda hanım elinde ki vitaminleri masaya bıraktı.

"Kahvaltını yap, sonra da vitaminleri iç kızım"

Hüma tabağına birkaç şey alırken bir yandan da Sevda hanıma baktı

"Bade gelecek birazdan. Gelinlik seçeceğiz"

Sevda hanım mutluydu. Yıllardır gözünün önünde ki adamlar tek tek evleniyordu.

Hüma hızla kahvaltısını yapıp ardından vitaminlerini içti. Yaşlı kadın mutfağı toparlarken kapı çaldı.

Hüma kapıyı açtığında İlyas önce baş selamı verdi.

"Yenge gelinlik için geldiler. Müsaitsen gelsinler"

Hüma en az Bade kadar heyecanlıydı.

"Gelsinler İlyas"

Gelinlik için gelenleri salona alırken kapı tekrar çalmış ve Bade gelmişti.

Önceden ayırtılan birkaç gelinliği getirmişlerdi.

Hüma her gelinlikle ayrı ayrı dolaştırdı gözlerini.

Elbette her kızın küçüklükten beri beyaz gelinlik giymek hayaliydi, bu hayal Hüma için gerçekleşmemiş hayalde kalmıştı.

Nikahında yalnızca beyaz bir elbise giymişti. Selimle evli olmak güzeldi. Kocasını seviyordu, adamdan duymamış olsa da onun da kendisini sevdiğini derinden hissediyordu.

Bade birkaç gelinliği denemiş en sonunda bohem tarza bir gelinlikte karar kılmıştı.

Gelinlik seçimi yapılmış gelinlik için gelen ekip evden ayrılmıştı.

Sevda hanım elinde çayla geldi, Yiğit Selimin katı kuralları kızın yediği içtiğine de vurmuş ve çay kahve içmesi önce doktor sonra da kocası tarafından yasaklanmıştı.

Hüma kendisi için getirilen portakal suyunu içerken bir yandan da heyecanı ötelerden bile belli olan kıza baktı.

"Nasıl hissediyorsun Bade?"

Gözleri parlayan kız konuştu.

"Çok farklı bir his Hüma abla. İçim içime sığmıyor"

Böyle güzel bir şeyin ortasında olmak güzeldi.

Bade biraz daha oturup kalktı.

Birkaç günün ardından bahçeye kurulan masa güzel günün geldiğinin habercisiydi.

Hüma aldığı pembe pırıltılı elbiseyi makyajına dikkat ederek giymiş, şalını yapıyordu.

Merdanoğlu aynanın karşısında şalını yapan kadına yaklaştı.

Elbisenin içinde fazla güzeldi.

Şalını yapan kadın ayaklanıp kendi etrafında bir tur döndü.

"Nasıl olmuş?"

Yiğit Selim karısının alnını öpüp gözlerine baktı.

"Fazla güzel"

Adamın yoğun bakışları ortamın havasını bile değiştirmişti. Adamın koyu gözleri kendi gözlerine takılı kalmıştı.

Ortamın havasını hiç bozmak istemese de kadından biraz uzaklaşıp cebinden lacivert bir kutu çıkardı.

Hüma kutuyu ağır ağır açan adamın karşısında heyecanlıydı. Merdanoğlu kutudan çıkardığı alyansı ve tek taşı kadının parmağına takıp avucunu öptü.

Hüma adamın hareketlerini gözünü kırpmadan izledi.

Ardından kutuda ki diğer alyansı çıkarıp adamın parmağına taktı.

Sıkıca adama sarıldı.

Merdanoğlu karısının alnını öpüp geri çekildi

"Aşağıya insek iyi olur yavrum"

Merdivenleri inip bahçeye çıkan büyük kapıdan çıktılar.

Nikah yalnızca evde bulunanlar arasında gerçekleşecekti. Bade babasının gelmesini hatta hiçbir zaman o adamı görmek istemeyeceğini söylemişti.

Nikah kısa sürmüş aile fotoğrafı çekilmişti. Nikah memurunu uğurlayıp salona döndü Emir.

Herkeste ayrı bir mutluluk vardı. Ailenin büyümesi herkesi mutlu ediyordu.

"Bade"

Kendisine seslenen adama döndü genç kız.

"Bu çakal Yasirle evli olmak istediğine emin misin?"

Bade sıkkınca nefes verdi.

"Nikah boyunca dört defa sordun ya Emir. Evet eminim"

Nikah şahitleri Emir ve Yiğit Selim olmuştu.

Ve Emir nikah boyunca dört defa Badeye 'emin misin?' 'hayır demek için geç değil' deyip durmuştu.

Yasir en son dayanamayarak konuştu.

"Yeter oğlum emin işte kız. İmzayı da attı"

Emir yüzünü ekşitti.

"Kız başına aldığı belayı bilmiyor ki. Seninle ömür mü geçer?"

Merdanoğlu en son ayağa kalktı. Emire attığı sert bakış adamın susmasını söylüyordu.

Adam ardından karısına da bakıp onu da ayaklandırdı.

Hüma ayaklanıp kocasının yanında durdu. Merdanoğlu Yasire baktı.

"Yıllardır yanımdasın, kardeşimsin. Hayırlı olsun aslanım"

Yasir abisinin elini öptü.

Merdanoğlu karısının elinde ki siyah kutuyu alıp adama uzattı. Yasir kutuyu açıp içerisinde ki pahalı olduğu belli olan saate baktı.

"Abi ne gerek vardı?"

Abisi zaten bu evliliğin tüm masrafını karşılamıştı

Merdanoğlu adamın dediklerini es geçti.

Hüma da elinde ki bir diğer kutuyu Badeye uzattı. Genç kadın da kocası gibi kutuyu açıp içerisinde parıldayan zarif pırlanta sete baktı. Hümaya minnetle baktı.

"Hayırlı olsun Bade. Çok mutlu olun inşallah"

Bade kadına sıkıca sarıldı.

"Çok teşekkür ederim abla"

Hem Merdanoğlu, hem Emir, hem de Hüma kendisine ailesinin yokluğunu hissettirmemişlerdi. Yasir her an yanında olmuş her şeyi eksiksiz yapmıştı.

Emir de Yasire hediyesini uzattı.

"Hayırlı olsun kardeşim"

İki adam da birbirine sarıldı.

"Ben sizi evinize bırakayım"

Ev boşalınca Hüma kendisini koltuğa attı.

"Yorgunluktan canım çıktı"

Merdanoğlu karısını kucağına aldı.

"Dedim değil mi çok yorma kendini diye?"

Hüma sessiz kalıp adama sırnaştı.

"Ama bak ne güzel oldu. Kocaman oluyor ailemiz"

Karısını yatağa bırakıp giyinme odasından pijama takımını getirdi.

Karısının şalını çıkarıp elbisesini çıkardı. Hüma yorgunluktan kolunu bile kaldıramıyordu.

Adam üzerini değiştirdi.

"Selim makyajımı da siler misin?"

Merdanoğlu karısına ters ters bakıp ayağa kalktı

"Neyle sileceğim?"

Hüma makyaj masasını gösterdi.

"Bak orada pamuk var, bir de pembe şişede su var onları al"

Merdanoğlu söylenenleri alıp kadının yanına geldi. Pamuğa suyu döküp kadına baktı.

"Şimdi onunla yüzümü sil"

Hüma elbette bunu kendisi de yapabilirdi. Ama adamın yapması hoşuna gidiyordu.

Adam yüzünü sertçe silince Hüma yüzünü buruşturdu.

"Yavaş silsene Selim. Derim soyuldu"

Adamın 'la havle' çekerek yaptığı iş bitmişti sonunda. Hüma işi biten adamın yanağını öptü.

"Teşekkür ederim kocacığım"

Merdanoğlu ayaklanıp üzerini değiştirip geldi.

"Kıyamıyoruz ya kullan sonuna kadar anasını satayım"

Hüma kıkırdayıp yatağa yayıldı. Adam da yanına geldiğinde Hüma karnında hissettiği öpücükle gözlerini açtı.

Selim karnını öpüp geri çekildi.

Hümanın gözleri dolu doluydu.

"Seni çok seviyorum Selim."

Merdanoğlu kadının alnını öptü.

Aile giderek büyüyordu. Önce verilen bebek müjdesi, ardından yapılan nikah herkese iyi gelmişti.

Gece iki sularında, Tufan geldiği izbe yerde karşısında ki adama baktı.

"Bu iş canımı sıkmaya başladı Tufan. Detay atlamayalım diye yavaş ilerledikçe benim sabrım azalıyor"

Tufan karşısında ki adamın gözlerinde kini net bir şekilde görüyordu.

Aziz'in ölümü onu sarsmış, intikam ateşi yakıyordu adamı

"Haklısın abi. Ama çok az kaldı."

Adam ayaklanırken gözleri Tufandaydı.

"Yarın Merdanoğluna ilk hediyemizi gönderelim"

Tufan giden adamın ardından oturduğu koltukta ayaklarını üst üste attı.

Sabah uyanan Hüma hızla üzerini değiştirip salona geçti. Fazlasıyla açtı.

Selimin inmesini dahi beklemeden masaya kuruldu.

Sevda hanım elinde ki menemeni sofraya bırakıp ağzına nefes almadan bir şeyler sokuşturan kıza baktı.

"Kızım yavaş ol. Az nefes al"

Hüma söylenenleri duymuyordu bile.

Kadının getirdiği menemenden de alıp önüne döndü

"Çok açım Sevda teyze"

Aradan geçen yaklaşık on dakikanın ardından Hüma doymuş olacak ki arkasına yaslandı.

"Ay çok yedim"

Elini karnında gezdirdi.

"Annene ne yapıyorsun sen böyle miniğim?"

Ayaklanıp kendisine bakan kadına döndü

"Ben bahçede biraz yürüyeyim çok şiştim nefes alamıyorum"

Ardından cam kapıdan bahçeye çıktı.

Derin derin nefes alıp yürümeye başladı. Yeşilliklerin arasında yürüdükçe rahatlıyordu.

Renkli çiçeklerin yanına gelince gülümsedi.

Bu çiçekler kocasıyla aşklarının somut ilk delilleriydi. İkincisi ise karnında günden güne büyüyordu.

Çiçeklerin yanında duran metal sulama kabını alıp çiçekleri suladı.

Merdanoğlu merdivenleri hızla inip masaya oturdu.

Çayını getiren yaşlı kadına neredeyse her sabah sorduğu soruyu sordu.

"Hüma nerede?"

Yaşlı kadın çayı masaya bırakıp gülümsedi

"O çoktan yaptı kahvaltısını. Bahçeye çıktı"

Merdanoğlu başıyla onaylayıp hızlıca kahvaltısını yaptı.

Kahvaltısı boyunca dönmeyen karısına bakınmak için bahçeye çıktı.

Çiçeklerle ilgilenen karısını görünce yönünü oraya çevirdi.

Hüma belinde hissettiği kollarla sırtını adamın göğsüne yasladı, Ellerini karnının üzerinde ki kolların üzerine koydu.

"Çok güzel büyüyorlar Selim. Şunların renklerine bak"

Merdanoğlu karısını biraz daha sarıp şalının üzerinden başını öptü.

"Sen daha güzelsin yavrum"

Hüma gülümseyip adama yüzünü döndü.

"İyi ki büyütüyoruz bu çiçekleri"

Merdanoğlunun cevabı yalnızca alnını öpmekti.

"Benim işe gitmem gerekiyor. Sen de eve gir artık"

Karısının ellerinden tutup içeriye girdi. Hüma her zaman ki gibi kocasını kapıya kadar geçirmiş, ceketini giydirip gömleğinin yakasını düzeltmişti.

Bu rutin her sabah gerçekleşiyor ve Hüma her sabah bu anı bekliyordu.

Evden çıkan adamın rotası şirketti. Yasir yeni evli olduğundan Merdanoğlu tarafından izinliydi. Emir şoför koltuğuna geçip arabayı sürerken arkalarından iki araba da onları takipteydi.

Şirkete ardı sıra gelen üç araçtan önce Emir inip Merdanoğlunun kapısını açtı. Şirkete ilerleyen ikili önce asistanın gün içerisinde yapılacakları anlatmasıyla odaya doğru ilerledi. Asansörde iken asistanı Nazlı konuşmaya devam etti

"Bu arada sabah size kargodan bir paket geldi. Masanıza bıraktım."

Merdanoğlu ve Emir odaya girdiklerinde masanın üzerinde ki küçük kutu dikkatleri çekti.

"Bayram değil, seyran değil. Beklediğin bir şey miydi abi?"

Merdanoğlunun kaşları çatıldı.

"Hayır"

Yiğit Selim bir adım daha atacaktı ki Emir durdurdu.

"Ben açayım abi sen daha fazla yaklaşma"

Masaya ilerleyip kutuyu açtı.

İçerisinde ki şeye kaşları çatılmış bakarken yanında ki notu okudu.

Merdanoğlu adamın mimiklerine ki değişimi an be an izlemiş en son dayanamamıştı.

"Ne var kutuda Emir?"

Emir kutuda başka bir şey var mı diye kontrol edip kutuyu abisine uzattı.

Merdanoğlu kutuyu alıp önce notu okudu.

'Bebek haberine hayırlı olsun diyemedim. İlk hediyesi benden olsun, umarım güzel günlerde giydiğini görürüz.

K.A.'

Kutuda çıkan beyaz patiğe baktı Merdanoğlu.

Telefonunu çıkarıp direkt Yasiri aradı. Tek çalışta açılan telefonla hiçbir şey dinlemeden konuştu.

"Hemen Badeyi de al bize geç. Yengenin yanından ben gelene kadar ayrılma"

telefonu kapatıp Hümayı aradı.

Şuan tek istediği karısının iyi olduğunu bilmek ve sesini duymaktı.

Kestiiikk 🎬
olaylar başlıyor, neler olacak dersiniz? Hadi biraz muhabbet edelim👀

Loading...
0%