@sedbus
|
Duyurular için profilimi takip etmeyi unutmayın ✨ Keyifli okumalar 💘 ___________________ Gözleri bir adama bir de silaha kayıyordu. Ölüm artık bir tetik ötesindeydi. Gözlerini kapatıp adamın tetiği çekmesini bekledi. Merdanoğlu karşısında ki kızın gözlerini kapatmasıyla kızın yüzünü inceledi. Hüma, Merdanoğlunun gördüğü kadınlardan farklıydı. Daha kısa, daha sakin, ve yaşantısı daha mütevaziydi. Kızın alnına dayadığı silahı elinde bir tur çevirip beline yerleştirdi. Ardından koltuğuna oturdu. Hala gözleri kapalı olan kıza baktı. Dudakları yavaş yavaş hareket ediyordu. Son duasını ediyor olması Merdanoğlunu güldürdü. "Aç gözlerini Hüma" Hüma yavaş yavaş gözlerini açıp koltuğunda oturan adama baktı. "Neden öldürmedin?" "Canım istemedi, daha zamanı değil" Hüma kalktığı koltuğa tekrar oturdu. "Ne olacak peki şimdi?" Merdanoğlu karşısında ki kızı tekrar süzüp yüzüne baktı, ardından konuştu. "Sana bir teklifim olacak" Hüma gözlerini adamın gözlerine sabitleyip konuşmasına devam etmesini bekledi. "Bundan sonra bana çalışacaksın. Olur da bizim çocuklardan biri vurulursa müdahale edeceksin. Tabii karşılığında da hem hayatını bağışlayacağım hem de şuan aldığın maaşın 2 katını vereceğim" Hüma duyduklarının gerçekliğini sorguladı. "Ben onca sene illegal yollardan para kazanan mafya kılıklı bir adamın çatışmada vurulan adamlarını tedavi etmek için okumadım! Bu meslek ahlakıma ters!" Sinirle ayaklanıp kapıya yöneldi. Çıkacağı sırada Merdanoğlu konuştu. "Teklifi reddetmeden önce düşün. Düşünürken aşığın olan Doktor Kayanın hayatını da göz önünde bulundur." Arkadaşının hayatıyla tehdit ediliyordu. Hiçbir şey demeden odadan çıkıp dün ona verilen odaya geçti kapıyı kilitlemeyi de ihmal etmedi. Akşama kadar odadan çıkmamış Selimin dediklerini düşünmüştü. Kayayı öldürmekle tehdit etmişti. Kendisine silah doğrultan adam Kayayı gözünü kırpmadan vururdu. Kapının tıklatılmasıyla ayağa kalktı. "Kim o?" "Benim kızım" Sevda teyzenin sesini duymasıyla rahatladı. Kapıyı açıp karşısında ki kadına baktı. "Bir şey mi oldu Sevda teyze?" "Yemeğe çağırmaya geldim kızım. Gel bir şeyler ye" "O adam aşağıda mı?" Sevda hanım kızın Merdanoğlundan bahsettiğini anlamıştı. "Yok kızım, Yiğit oğlum çıktı." Hüma odadan çıkıp yaşlı kadınla mutfağa ilerledi. Yaşlı kadın bir şeyler anlatıyordu ama Hümanın kafası burada değildi. "Emirle Yasiri de görmüyorum ortalıkta iki gündür. Nerede bunlar?" Hayıflanan kadına baktı Hüma. Adamların vurulduğunu yaşlı kadından saklıyorlardı. Bu duruma ortak değildi ama susmaktan da başka çaresi yoktu. Akşam yemeğini hiç istemese de Sevda hanımın zoruyla yemişti. Aklı bu akşam başlayacak olan eğitim seminerindeydi. Başına gelen bu olaydan sonra gitmesi imkansızdı. Kapıdan gelen sesleri duyunca hızla merdivenleri çıkıp odasına girdi. Merdanoğlu merdivenden gelen sesle kızın çıktığını anladı. Sevda hanım gelen adama bakıp gülümsedi. "Vaktin var mı Yiğidim?" "Var Sevda hanım. Hayırdır? " Sevda hanım koltuğa oturup karşı koltuğa oturan adamı süzdü. "Lafı dolandırmayacağım senin laf cambazlığından hoşlanmadığını bilirim." Başıyla onayladı genç adam. "Kız niye burda? Nasıl geldi? bilmiyorum. Senden de delik delik saklanıyor. Sana hesap sormuyorum Yiğidim. Ama kızı üzme" Merdanoğlu tam da bu konuşmayı yapacağını bildiği için bir şey demedi "Kimseyi üzdüğüm yok Sevda hanım. Şimdilik burada kalması gerekiyor" Daha fazla bir şey söylemeden ayaklandı. İki gün fazla yoğun tempoda geçmişti. Odasına girip duşunu aldı. Üzerini giyinip yatağına uzandı. Hüma üzerinde ki kıyafetlerine baktı. Bir kıyafeti kan olmuş bir kıyafeti de artık kirlenmişti. Selim'le karşılaşmamayı umarak aşağı kata indi. Sevda teyze mutfakta son kalan işlerini hallediyordu. Kimseye yakalanmamak adına sessizce konuştu. "Sevda teyze. Telefonunu kullanabilir miyim?" "Kullanamazsın!" Ses Sevda teyzeye ait değildi. Arkasında varlığını bildiği adama dönmek istemedi. Yüzü hala Sevda hanıma dönüktü. Yaşlı kadına bakıp alt dudağını dişledi. Merdanoğlu yaşlı kadına başıyla gitmesini söyledi. Yaşlı kadın karşısında ki adamın sinirini bilirdi. Merdanoğullarının tersine gelinmezdi. Karşısında ki yaşlı kadının da gitmesiyle Hüma ne yapacağını bilemedi. Tam şuan küçülüp yok olsa olmaz mıydı? "Bana dön Hüma" Gelen sesi duymazdan geldi. "Bana dön diyorum!" Duymamaya devam etti. Kolunda hissettiği el onu hızla çevirmişti. "Benim dediklerime uyacaksın Hüma! Duydun mu beni?" Şuan adamla deli gibi inatlaşmak istese de yaşamayı seviyordu. İnatlaşamazdı. "Duydum" Dedi kısık sesle. "Ne için istedin telefonu? Aşığını aramak için mi?" genç kız Merdanoğlunun Kayadan bahsederken 'aşığın' demesine sinirleniyordu. "Aşığın demekten vazgeç Selim! Sadece arkadaşlarıma iyi olduğumu söylemek istedim o kadar" Merdanoğlu kıza biraz daha yaklaşıp dişlerini sıkarak konuştu. "Söylemeyeceksin!" Bir iki adım uzaklaştı Hüma. Bu tutsaklığa gelemiyordu. Bakışlarını başka yere çevirip konuştu. "En azından eve gidip kıyafetlerimi alayım. Üstüm başım berbat oldu" Merdanoğlu anlamaz gözlerle baktı kıza. "Olur gidip al kıyafetlerini. Hatta bende geleyim. Oradan da karakola geçeriz." Hüma derin nefes aldı. Bu adamla uğraşılmıyordu. "O zaman emrinde çalışan itlerine söyle onlar getirsin" Normal zamanda bir insan için kırıcı olacak hiçbir söz söylemeyen kız sabrının sonlarında dediklerini mantığına onaylatmadan söylüyordu. Adamın bir şey demesine müsaade vermeden odasına çıktı. Aklına adamın onu Kayanın hayatıyla tehdit ettiği geldi. Ya sinirle gidip ona bir şey yapmaya kalkarsa? "Bunu adamın çevresinde ki insanlara it demeden önce düşünsen daha iyi olmaz mıydı Hüma? " İç ses yine ve yine haklıydı. Hızla salona indi. Ama görünürde kimse yoktu. Evde gördüğü tüm odalara bakmıştım ama adam yoktu. Aklına gelen çalışma odasıyla üçüncü kata çıktı. Bu katta 3 oda vardı. Birinin çalışma odası olduğunu biliyordu ama diğer ikisi hakkında fikri yoktu. Çalışma odasında bulacağını sanmıştı ama adam orada da yoktu. Saat gece yarısını geçmişti. Gördüğü ikinci odaya girdi. Salonun aksine daha spor iki koltuk, sallanan sandalye ve küçük bir kitaplık vardı. Odaya şaşırsa da aradığı adam burada yoktu. Üçüncü odaya girdiğinde gözleri yatakta uyur vaziyette olan adama kaydı. Demek üçüncü oda adamın yatak odasıydı. Girip girmemekte tereddütte kalsa da kapıyı açık bırakarak girdi. Kendisi orada acaba arkadaşımı öldürdü mü? Diye düşünürken onun burda gamsızca uyuması hoş değildi. Yatağa iki üç adım yaklaşıp seslendi. "Selim!" Ses yoktu. "Selim!" Yine ses yoktu. Sesini daha yüksek tuttu "Selim!" "Sus!" Aldığı cevapla göz devirdi. Adam ses vermişti vermesine ama hala bir kıpırdama yoktu. "Selim uyan!" Merdanoğlu olanları yeni idrak eder gibi doğruldu. "Ne işin var senin burada? Bu kata çıkman yasak" Gözlerini devirip kollarını önünde bağladı Hüma. "İyi, konuşalım bir daha çıkmam" Merdanoğlu kızın konuşmasını bekledi. "Arkadaşıma bir şey yaptın mı?" "Gecenin bu saatinde sevgilin yüzünden beni mi uyandırdın lan sen?" "Sevgilin demekten vazgeç! O benim arkadaşım!" "Çık dışarı Hüma! Bir daha seni bu katta görmeyeceğim" Hüma sorusuna cevap alamadan kapı dışarı edilmişti. Odasına gidip yatağa girdi. Arkadaşının halinden bir haberdi. Ama Selimin öldürdüğünü sanmıyordu. Öldürse 'öldürdüm' diyecek bir adamdı. Başını yastığa biraz daha yasladı. Kimsenin kendisi yüzünden ölmesine izin veremezdi. O bir kere olurdu ve zamanında olmuştu. Kendisi yüzünden ölecek birilerini daha kaldıramazdı. Zaten Selimin odasına girmesi başlı başına hataydı. Alnına silah dayamış adama hesap sormak hangi aklın işiydi bilmiyordu. Bu aralar mantığı ile arası yoktu. Bu saçma hareketlerinin başka sebebi olamazdı. Düşünmeyi bir kenara bırakıp uyumaya çalıştı. Bu evden her ne kadar bir an önce kurtulmak istese de Merdanoğlu ile savaşmak için hem fiziksel hem ruhsal olarak dinlenmeliydi. Evettt bir bölüm daha bitti. Alalım bakalım bölüm hakkında ki görüşlerinizi 🌸 Merdanoğlu ve Hüma hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere ❤️ |
0% |