Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. BÖLÜM “AYRI YATAK”

@sedbus

Keyifli okumalar 💘

Yemekten dolayı gece geç uyuduğundan yorgun argın ancak kalkabildi Hüma.

İki adamı da sevmişti. Emir sürekli onu güldürmüş nerede, hangi koşulda olduğunu bile unutturmuştu.

Kalktığı yatağı düzeltip odadan çıktı. Kapının önünde gördüğü yaşlı kadına gülümsedi. Üst kattan inen Merdanoğlu iki kadında da gözlerini gezdirdi.

Sevda hanım ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ama Yiğit Selime de bir şey diyemiyordu. Yarı annesi sayılırdı amenna da adamın kimseye verecek hesabı yoktu.

Hüma kadının bakışlarından anlamıştı. Her sabah kadından önce uyanırdı bu sayede yaşlı kadın ayrı yattıklarını bilmiyordu. Hüma her sabah uyandığı saatte uyandığına göre demek ki yaşlı kadın bugün erken gelmişti.

Hiçbir şey demeden aşağı inen kadından gözlerini çekip Merdanoğluna baktı.

Elbette ne olduğunu genç adam da anlamıştı.

"Bugün eşyalarının hepsini benim odaya yerleştir"

Hüma hiçbir şey demeden adamın arkasından aşağıya indi.

Onunla aynı odada kalmak...

Kahvaltı faslı erken ve sessiz bitmiş, Yiğit Selim çıkmıştı.

Hüma odasına çıkıp eşyalarını toparladı. Üst kata çıkıp adamın odasına girdi. Kişisel eşyalarını banyo dolabına yerleştirip, elbiselerini yerleştirmek üzere giyinme odasına gitti. Kıyafetlerini yerleştirdiği sırada gözü adamın gömleklerine kaydı.

Yalnızca üç renk gömlek vardı.

Mavi, beyaz, siyah

Kıyafetlerini yerleştirip birkaç adım geriden baktı. Kocasıyla kıyafetleri yan yana duruyordu. Bedenleri de birkaç kez yan yana gelmişti.

Peki ya ruhları?

İşi bitince salona indi. Sevda hanım akşam yemeğine hazırlığını yapıyordu.

"Yardım edebileceğim bir şey var mı?"

"Yok kızım bitti zaten, sen gel bir kahve yap laflayalım"

Kız konuşacakları konuyu biliyordu. Zaten eve geldi geleli hesapların hepsi ona soruluyordu.

Kahveleri hazırlayıp salonda onu bekleyen kadının yanına gitti.

Kendi kahvesini de alıp Sevda hanımın karşısına oturdu.

Kahvesinden bir yudum alan yaşlı kadın gülümsedi.

"Eline sağlık kızım, çok güzel olmuş"

"Afiyet olsun"

Yaşlı kadın kahvesinden bir yudum daha alıp fincanı orta sehpanın üzerine bıraktı.

"Anlat bakalım Hüma hanım"

Hüma da kahvesini sehpaya bırakıp kadına döndü

"Ne anlatayım Sevda teyze?"

"Anlamamazlığa vuruyor bir de. Neyi olacak kocanla niye ayrı uyudunuz bakayım?"

Sevda teyze bu işin peşini bırakmayacaktı belliydi. Yaşlı kadına hiç istemese de aklına gelen ilk yalanı söyledi.

"Dün gece biraz tartıştık. Ben de kalkıp o odaya geçtim"

Sevda hanım başını usulca salladı

"Belli zaten halinizden. Böyle suratını asan yeni evli çift mi olurmuş? Ama yapmayın kızım. Kavga gürültü yıpratır evliliğinizi. Bakma Yiğit oğluma öyle eser gürler ama o da erkek sonuçta, sen çekip çevireceksin onu. Anlamaz erkekler bu işlerden. Bu evi de kocanı çekip çevirme işi de senin"

Gelen yük bindiriyordu, giden yük bindiriyordu.

Konuyu değiştirip biraz havadan sudan konuşup tekrar mutfağa geçtiler.

Merdanoğlu holdingde işlerini halletmiş, odasında sade Türk kahvesini içiyordu.

Günü ancak sonlandırmış epey yorulmuştu. İçtiği kahve bile yorgunluğunu almaya yetmemişti. Aklına gelenle gözlerini kapatıp başını arkaya attı.

Bu akşam karısına sarılarak uyuyacaktı neyse ki. Hümanın kalbine akıp gidişini zevkle seyrediyordu Merdanoğlu. Şikayeti de yoktu. Evinin kapısından girdiği ilk andan itibaren kedi gibi olan bakışları, güzel yüzü... Hepsi kıza çekilmesi için bir aradaydı.

Belki erkendi bu duygulara bir isim koymak için. Ama Merdanoğlunun zamana bırakacak tek bir olayı dahi yoktu. Hem erken falan değildi karısı değil miydi bu kız?

Daha fazla düşünerek zaman kaybetmemek adına ayaklanıp çıktı.

Hüma elinde ki son tabağı da masaya bıraktığında kapı çaldı. Sevda hanım kapıyı açtığında karşısında ki adamla gülümsedi.

"Hoş geldin Yiğidim"

"Hoş bulduk Sevda hanım"

Ceketini yaşlı kadına verip gömleğinin kollarını katladı. Alt katta bulunan banyoda ellerini yıkayıp masaya geçti.

Geldiğinden beri Hümayı görmemişti.

"Hüma nerede Sevda hanım?"

"Mutfaktaydı oğlum"

Kadının lafının bitmesiyle Hüma elinde su dolu cam şişeyle geldi.

İkisi de konuşmadan yemeklerini yedi. Sevda hanım ve Hüma masayı topladı. Hüma ne kdar ısrar etse de yaşlı kadın çaya kalmamış kendi evine gitmişti.

Çıkarken Hümaya sarılıp kulağına fısıldamıştı.

"Düzeltin aranızı"

Hüma kadını geçirip salona döndü.

Selimin yanına oturdu.

"Selim ben eşyalarımı yerleştirdim ama sen bana o kata çıkma yasak demiştin. Ben yine diğer odada kalayım Sevda teyze gelmeden senin yanına gelirim. Birlikte ineriz"

Merdanoğlu tüm gün kıza sarılıp uyuma hayali kurmuştu, kızın dediğiyle kaşlarını çattı.

"Gerek yok öyle işlere. Benim kata çıkabilirsin yasak yok artık. Orası senin de odan"

Hüma başıyla onayladı.

İtiraz etse de Merdanoğlu kendi dediğini yapacaktı.

Merdanoğlu kızın başını örten gri şala baktı. Bu gece kızın saçlarını görebilecekti.

Saat ilerliyordu, Hümanın uykusu gelmişti Selim çoktan odaya çıkmıştı. Hüma son ana kadar mutfakta oyalanmış adamın uyumasını beklemişti.

En son uykusuzluğa dayanamayıp üçüncü kata çıktı. Adamı uyandırmamak için yavaşça kapıyı açıp girdi odaya.

Kısa kollu gömlekli pijama takımını alıp banyoya ilerledi. İşlerini halledip odaya döndüğünde yatakta kendisine bakan adamla şaşırdı.

Uyuduğunu düşünmüştü.

Merdanoğlu kızın kumral saçlarına baktı.

Hüma kendisini izleyen gözlerden kaçmak için ne yapacağını bilemedi.

"Aynı yatakta mı yatacağız?"

Merdanoğlu kızın sorduğu soruyu ciddiye almak istemiyordu.

"Başka yatak mı var odada yavrum?"

Yok yavrum demedi.

'hayır dedi Hüma! Duydum ben!'

İç sesine kızıp yatağın boş yanına girdi.

Merdanoğlu yatakta düşmek üzere olan karısını kendine çekti.

"Dün sarılıyordun şimdi kaçacak yer arıyorsun?"

Aynı şey miydi canım? Hüma duygusal boşluktayken sarılmıştı hem.

"Kaçmıyorum"

Merdanoğlu kızı göğsüne yaslayıp kızın saçlarını kokladı. Hüma kendisini geri çekti.

"Ne yapıyorsun Selim? Sevda teyze anlamasın diye bu odadayım sen sarıl kokla diye değil! Böyle yapacaksa kalkar giderim"

Merdanoğlu kızın boynuna yaklaşıp öptü.

"Bi gitmeye yelten bakalım yavrum. Bakalım ne oluyor"

Bu adam dengesizdi. Başına silah dayayıp öldürmek isteyen de kendisiydi öpüp koklayanda.

"Öpüp koklama o zaman"

Bu yakınlık bile ona fazla gelirken bir de öpmesi iyi değildi. Hümanın eksik kalan sevgi ve şefkat yanı bu durumları yanlış anlar sonunda üzülen o olurdu.

"Sen benim karımsın!"

iki haftada ancak jetonu düşmüştü adamın demek ki.

Daha fazla konuşmak istemedi Hüma.

Kendisine sarılan adamın sıcaklığı daha da mayıştırıyordu onu. Çok geçmeden de uyumuştu.

Merdanoğlu uyumamış, koynunda uyuyan kızı izliyordu. Elini kaldırıp kızın saçlarını okşadı. Saçlarını yalnızca kendisinin görebiliyor olması adama muazzam bir sahiplik hissi veriyordu. Karısının güzellikleri yalnız ona'ydı

Hüma gözlerini açtığında yanında Merdanoğlunu göremedi. Banyodan gelen su sesi adamın yerini belli etti. Su sesi kesilmeden Giyinme odasına gidip giyindi. Şalını yaptığı sırada aynada beliren adama baktı. Belinde yalnızca havlusu vardı. Hüma başını eğip hızla yatağı toparladı.

Siyah gömleğini katlayan adam çekmecede ki silahını alıp beline yerleştirdi.

Silahı görmek bile kızı geriyordu.

Kapının önüne geldiklerinde Merdanoğlu kızın elini tuttu.

Merdivenleri inip salonda kahvaltı hazırlayan yaşlı kadına doğru yürüdüler.

Sevda hanım kendisine gelen gençlere bakıp gülümsedi

"Maşallah size"

mutfağa dönen kadınla elini çekti Hüma.

Kahvaltısını yapıp ayaklandı Merdanoğlu.

"Bir yaramazlık duymayayım Hüma hanım. "

"Ne yaramazlığı Selim! Boş boş oturuyorum işte"

Cevap vermeden evden çıkan adamın ardından Hüma da mutfağa yaşlı kadının yanına gitti.

"Sevda teyze senin evin nerede?"

Sevda hanım elinde ki son bardağı da makinaya koyup konuştu.

"Benim ev biraz uzak buraya kızım, yarım saat kadar uzaklıkta."

Tezgahın üzerini silip kıza baktı.

"Ben Yiğit oğluma söyledim erken çıkacağım bugün yemek ocakta hazır ettim. Yirmi dakika sonra kapat sana zahmet"

"Ne zahmeti Sevda teyze yaparım tabii"

Yaşlı kadının da evden çıkmasıyla bir başına kaldı Hüma.

Daha fazla sıkılmaya dayanamayıp ayağa kalkıp mutfağa gitti, yemeğin altını kapatıp üzerine kabanını giydi. Evden çıktığı sırada kapıda ki iki adam dönüp kendisine baktı.

"Bir şey mi istemiştiniz Hüma hanım?"

Soru soran adam bakıp bir adım daha atarak bahçeye adımlayıp evin kapısını kapattı.

"Hayır, bahçeye çıkacağım"

"Yiğit abinin izni yok. Çıkamazsınız"

Bal gibi de çıkardı.

Adamları geçip bahçeye çıktı.

"Bak bakalım nasıl çıkıyorum"

Bu cesaret nereden geliyordu bilmiyordu ama gelmişti işte.

bahçeyi biraz dolaştı. Arka bahçe ormana doğru uzanıyordu. Ormana doğru yürüdüğü sırada tanıdık bir ses duydu.

"Oo yenge sabah yürüyüşü mü?"

Bu evde ona yenge diyen tek adam Emirdi.

"Ya ya sabah yürüyüşü. Ama ölüm cezalı. O abin olacak adama haber uçurmuşsunuzdur siz"

Emir kahkaha atıp kıza ayak uydurarak yürümeye başladı.

"Ben söylemedim. Kapıda ki adamlar söylediyse bilemem"

Hüma yanında ki adamın buraları bilmesine güvenerek yürümeye devam etti.

Bilmediği bir şey de vardı ki Kocası evden dışarı adımını attığını öğrenir öğrenmez göz kulak olsun diye Emiri göndermişti.

Yaramazlık yok diye uyarsa da, en sevdiği yol burnunun diki olan karısı illa sinirlendirecek bir şey yapmıştı.

Merdanoğlu kızın bu yaptığını sıkılmasına verip ses çıkarmadı. Ha bu demek değildi ki kızmayacaktı. Akşam eve döndüğünde haşlayacaktı o ayrıydı.

Hüma aklında ki soruları tek tek Emire sordu.

"Selim kaç yaşında?"

"33"

Hüma şaşırmıştı. 8 yaş vardı aralarında oysa adam hiçte yaşını göstermiyordu.

"Ailesi nerede?"

Emir öksürüp kıza baktı.

"Abime sor bunu"

Bu evde ki herkes sır küpüydü.

"Artık eve dönsek iyi olur yenge. Abim bugün erken gelecek geldiğinde evde görsün seni"

Hüma adama hak verdi. Henüz kıyamet kopmadığına göre Selime haber uçmamış diye düşündü genç kız.

Eve geldiklerinde anahtarla kapıyı açıp girdi Hüma. Emir içeriye girmemiş kapıya kadar kızı bırakıp gitmişti.

Hüma salonda oturan arkası kendisine dönük adama baktı. Gelmişti bile!

Hızla mutfağa geçeceği sırada Merdanoğlunun sesi kızı durdurdu.

"Yürüyüş iyi geldi mi Hüma hanım?"

Hüma gözlerini kapattı. Yüzünü hiç adama dönmek istemiyordu.

Merdanoğlu oturduğu yerden kalkıp kıza yaklaştı, kolundan tutup kendisine çevirdi.

Hüma el mecbur gözlerini açıp baktı.

Gelecek olan fırtınaya kendisini hiç hazır hissetmiyordu.

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi alalım bakalım.

Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere 🌼

Loading...
0%