@sedeffa
|
Giriş
Mahzenin derinliklerinde karanlığı aydınlatan alevler,az sonra yaşanacak olan katliamın sessiz çığlıklarını atıyordu. Otlardan süzülen gri duman etrafa yayılmış çepeçevre sarmıştı boğucu kollarıyla her bir bedeni. Çizilen çemberin içinde Avcı, mavi gözlerini tek bir noktaya odaklamıştı. Cadının ağzından çıkacak olan sözleri büyük bir iştahla beklerken,son bulmasını istedi bu lanetin. Gözleri onun gözlerindeydi. Belkide bakmak bile istemedi o masum çocuklara.
On iki beden derin uykusundaydı. En küçüğü de 10 yaşındaydı. Çemberin içine dahil edildiklerinde yerinden kıpırdamadı bile. Onların tohumunu o suladı. Doğarken ölecek olanlardı onlar. Evlatları,az sonra kalplerini söküp hayatlarına son vereceği evlatları yatıyordu hemen ayaklarının altında. Kendi için onları feda ediyordu. Bunun için yıllarca savaş vermişti. Onları toparlamak, annelerinden almak kolay olmamıştı. Kaçtı ve kovaladı. Oyunlar kurdu.
Yaşlı cadının dudağı hafifçe kıvrılır gibi oldu, gözlerini ondan ayırmadı ve devam etti büyülü sözlerine. Sesi git gide daha gürleşti. Yaktığı ateşe attı saç tutamlarını ve onlara ait olanları.
Usulca mırıldanmaya başladı yoldaşları. Çemberin etrafında dönmeye başlarken şişedeki kanlarla çemberi pekiştirdiler. 6 cadı da yerini aldı işaretli alanda,el ele verdiler ve gözlerini kapatıp transa girdiklerinde ortam usulca serinlemeye başladı. Alevler titredi. Zaman yavaşladı.
"Sıra sende."
Yaşlı cadı gözlerini kapattığı anda , ilk kalbi yerinden söktü Darian. Daha atarken aldı dişlerinin arasına. Sonra diğeri,bir digerini...
Devam ettikçe yer sarsıldı. Cadılar çığlıklar attı. Ellerini ayırmamak için direndiler. Gözlerinden kanlar aktı.
Kan gölü oldu her yer. Sonuna geldiğinde kalbi tekledi sandı ama bu mümkün değildi.
Usulca kalktı ayağa. Dudaklarından süzülen kan beyaz gömleğini sırılsıklam etmişken kulakları uğuldadı. Zaman daha da yavaşladı. Etrafını saran cadılar bir bir yere devrildi. Çemberden çıktığında, ona uzatılan bardaktaki sıvıyı içtigi anda nabzı düştü ve bir alemden diğerine geçmeden önce kulağında yankılanan boğuk kahkahayı, ardından yaşlı cadının elindeki hançerle kendi kalbine hedef aldığını gördü.
"Bizi asla unutmayacaksın."
Duyduğu son sözle gözlerini kapattı.
Oyuna gelmişti. Zaafı olan gençlik sevdası onu oyuna getirmişti. Bir cadıya asla güven olmazdı ama bir vampire de öyle... Gözlerini açtığında kıpırdayamıyordu. Onu gördü. Yıllar öncesinde soyunu kuruttuğu ve tek bir anı dahi bırakmadan sildiği cadı soyunu... O hala çok güzeldi.
"Bu hikayenin böyle mutlu bir sonla bitebileceğini düşünmen beni gerçekten güldürdü."
Ama şuan gülümseyemiyordu. Gözlerinde acı vardı. Zafer de vardı ama zaferi hiç bu kadar can yakıcı hayal etmemişti. Yerde yatan cansız bedenlere baktı. Kendinden nefret etti. Bu dünyada bile değilken, dünyada kaç nefes yitip gitti.
"Senin yüzünden cennetimi feda ettim. Ben seni sevmek yüzünden cehennem ateşine razı geldim. Sırf sen ne bu dünyada ne de diğer dünyada huzur bul diye. İstediğin gençlikti. Eski haline dönmek için feda ettiklerin..."
"Rose..."
"Gerçek bir canavarsın. Beni uzun süre düşünmedin ama şimdi istesen de hafızandan çıkmayacağım. Sana bundan sonra neler olacağını söyleyim."
Etrafında dolaştı ve önüne diz çöktü.
"Bu halinde , beyazlamış saçların ve yaşınla kendini beğenmedin ya. Yaşlanmaya devam edeceksin. Emdiğin kanlar bile çare olmayacak. Kolaylıkla avlayamacaksın artık güzelleri. Kimse tuzağına düşmeyecek. Yavaş yavaş çekilecek kanın,kuruyacak. Yaşayan bir ölü olacaksın. Kalbin hep atmaya devam edecek. Evlatlarının canını aldığın bu yere iyi bak, burası senin evin, burası senin mezarın. Ne olursa olsun zihninde asılı kalacak olan an bu an. Şimdi git ve kalan günlerinin tadını çıkar. Zaman senin için durmayacak."
Usulca kalktı ayağa.
"Gitme..."
Zar zor çıktı kelimeler ağzından.
"Herkes yaptıklarının hesabını er geç öder. Ben ve ailem. Ölmeyi hak etmemiştik. Ve Darian, ben seni çok sevmiştim."
|
0% |