Yeni Üyelik
30.
Bölüm

💙 Bedenlere Tutsak 30 💙

@sedefyyy5252

​ATAŞ EKLE KUTUCUĞUNA BASMAYI UNUTMAYIN LÜNFENN. ​🍃

Bölüm geldi.

Oy ve yorum atmayı unutmayın lütfen 💘


❤️‍🔥 30.bölüm❤️‍🔥

Gerginliğin buram buram koktuğu oturma odasını büyük bir sessizlik kaplamışken kararan gökyüzünü seyre dalmış Hümeyra derin bir iç çekince tüm gözler onun üzerinde toplanmıştı. Sıkıntılı olduğu her halinden belli oluyordu. Lakin bu sıkıntısına bir anlam vermekte güçlük çekiyordu. Hazel ablasının omzuna elini koyup, merakla onun gözlerinin içine baktı.

"Abla nedir seni sıkıntıya düşüren? Gökyüzüne bakıp bakıp iç çekiyorsun."

Hümeyra kendisine merakla bakan diğer gözleri umursamayıp elini kardeşinin elinin üzerine koydu ve konuştu.

"Nedendir bilmiyorum ama sabahtandır içim sıkılıp duruyor."

Hazel anlam vermeyen gözlerini ablasının hüzünlü gözlerinden çekmeden konuştu.

"Güzel düşünelim güzel olsun abla. Ne zamandır bu çiftliktesin. Belli ki canının sıkıntısı bundan sebep."

Hümeyra başını sallayıp onu onayladı. Kardeşi haklı olabilirdi. Geldi geleli çiftlik evinden bir an olsun çıkmamıştı. Ahenk'i bile görememişti. Hafsa'nın öldüğünü zannettiği zamanlar ortalıklarda adeta bir ruh gibi dolanıyordu. Kızının hayatta olduğunu bilmesine rağmen neden böyle hissediyordu? Sıkıntıyla iç çekip kendisini gülümsemeye zorladı.

"Öylesine bir ruh haline kapıldım işte. En iyisi bir ara dışarı çıkıp temiz hava alayım. Ne zamandır Ahenk ile ilgilenemedim."

Hazel, kendilerinden uzakta oturan ve sinsi bakışlarını üzerlerinden çekmeyen Cavidan Asgari'ye çekingen gözlerle bakıp, ablasına fısıldadı.

"Şehzat Bey'in durumu nasıl? Yanıkları iyileşti mi?"

Hümeyra, yatak odasında yatan kocasının görüntüsünü gözlerinin önüne getirip, ruhsuzca konuştu.

"Ciddi yanıkları olmadığı için yavaş yavaş geçiyor. Arada bir ağrıları oluyor. Bir iki güne eski formuna kavuşur, canımıza okur merak etme."

Hazel onun bu sözleriyle dudaklarından kaçan kıkırtıya engel olamadı.

"Yine eskiye döndük abla. Keşke hafızam geri gelmeseydi. Hiçbir şeyi bilmemek o kadar iyiymiş ki. Tüm yüküm hafiflemişti ama şimdi yine omuzlarımı ağrıtıyor."

Hümeyra kardeşine çaresiz gözlerini dikti.

"Burada olmadığım her gün kendimi biraz daha özgür hissettim. Şimdi ise altın kafesime beni tekrar tıktılar. Özgürlüğün tadı öyle güzeldi ki kardeşim onu kaybetmek içimden bir şeyleri söküp götürdü."

Hazel dolan gözlerini tavana kaldırıp, içinin yangınını geri savurdu.

"Sen azıcık da olsa buradan kaçıp kurtulabildin ama ben her gün aptal yerine koyuldum. Kocam olacak adam gözlerimin içine baka baka kandırdı beni. Beni hiç aldatmamış, hiç dövmemiş gibi davranıp, çok güzel bir evliliğimiz olduğuna inandırdı. İşin kötü tarafı, ben tüm bunlara kandım. Hafızam yerine geldiğinde ise dünyam başıma yıkıldı."

Hümeyra her an ağlayacak gibi duran kardeşinin elini tutup parmaklarını iyice sardı. Onu ardında bırakıp gittiği için bir kez daha kendisinden nefret etti.

"Özür dilerim kardeşim. Seni arkamda bırakmak zorunda kaldım ama emin ol aklımdan bir an olsun çıkmadın. Senden haber alamadan geçen her dakikam bana ayrı azap yaşattı. Şimdi çok şükür tekrar kavuştuk. Her ne kadar bu zalimlerden kurtulamasak da hor görüp, ezdikleri o küçücük kızlar değiliz artık. Bize yaptıklarının bedelini hepsine ödeteceğiz. Şehzat Asgari şimdiden ödemeye başladı. Şimdi sıra diğerlerinde."

Hazel gözlerinde parlayan intikam ateşiyle gülümsedi ve ablasına yaklaşarak sessizce konuştu.

"Abla, Şehsuvar hafızamın geri geldiğini bilmiyor. Uzun zamandır herkesten saklıyorum."

Hümeyra hayretle kardeşine baktı.

"Aklını kullanmaya başladığını görmek gözlerimi yaşarttı kardeşim. Zira bunca zaman korkun hep aklının önüne geçerdi."

Hazel ablasının iğneleyici sözlerine yalandan alınganlık gösterip nazlandı.

"Kalbimi kırıyorsun abla."

Hümeyra kıkırdayıp konuşacaktı ki yanlarına yaklaşan evin çalışanı kadınla susup, tek kaşını kaldırdı ve kadına baktı.

"Şehzat mı uyandı?"

Kadın, daha ağzını açmadan ne söyleyeceğini anlayan hanımına şaşkınlıkla bakıp başını salladı.

"Evet hanımım. Sizi çağırıyor."

Hümeyra bıkkınlıkla iç çekerken oturduğu koltuktan kalktı.

"İyice huy değiştirdi bu adam da!"

Hazel söylenerek giden ablasının arkasından burukça gülümsedi. Öyle kötü bir evliliği olmuştu ki en az kendi evliliği kadar kötü olan ablasının evliliğine imrenecek hale gelmişti. İkisi de kötü muamelelere maruz kalmıştı ama Şehzat Asgari ablasının gururunu kırmak için hiçbir zaman aralarına başka bir kadın sokmamıştı. Ama kendi kocası onun gururunu ayaklarının altına alıp bir güzel çiğnemişti. Mavi gözünden akmaya fırsat kollayan incilerine fırsat veremeden yanında hissettiği bedenle tüm bedeni titredi. Burnuna ilişen tanıdık koku bu gelenin kocası olduğunu açıkça ortaya koyuyordu. Yüzüne zoraki bir gülümseme kondurup kocasına baktı. Elinde soyulmuş ve doğranmış elma tabağını tutan Şehsuvar yüzündeki gülümsemeyi cömertçe sunarak, az önce Hümeyra'nın oturduğu yere oturdu.

"Güzel karım, belki elma yemek ister diye ona elma soyup getirdim."

Hazel, tükürüp tokat atmak istediği surata gülmek zorunda kalmanın zorunluluğundan dolayı Şehsuvar'dan bir kez daha nefret ederken konuştu.

"Neden zahmet ettin Şehsuvar? İsteseydim ben alırdım."

Şehsuvar çatalı batırdığı elmalardan birini onun dudaklarına yaklaştırırken bir yandan da karısına cevap verdi.

"Hiç zahmet olmadı merak etme. Şimdi ye şu elmayı."

Hazel bu yapmacıklıktan midesi alt üst olmuşken elma yemek istemiyordu ama reddetmek de akıllıca olmazdı. Zorla elmayı çiğneyip konuştu.

"Bu tabaktakilerin hepsini ben yiyemem sende ye biraz."

Şehsuvar başını sallayıp kendi ağzına da bir elma atıp çiğnedi. Onlar orada elmalarını yerken Hümeyra Şehzat'ın odasına girmiş onunla uğraşıyordu.
Koskoca adam küçük çocuklar gibi nazlanıp duruyordu.

"Hümeyra biraz yavaş olur musun canımı acıtıyorsun."

Hümeyra elindeki sargı bezini Şehzat'ın yanık koluna daha da bastırıp söylendi.

"Kaşınma daha fazla Şehzat! Az susta şu yarayı sarayım."

Şehzat çatık kaşlarını daha da çatıp kolunu Hümeyra'nın elinden çekti.

"Eline düştüm ya, yak canımı! İntikamını böyle alıyorsun değil mi?"

Hümeyra güzel yüzüne yerleşen buruk gülümsemesini Şehzat'ın kara gözlerine sokarcasına gösterip konuştu.

"Daha hiçbir şey yapmadım Şehzat Efendi! Senin bana yaptıklarının bedeli bu kadar basit olamaz."

Onun bu sözleriyle Şehzat'ın Munzur bakan gözleri donuklaşmış, sertçe yutkunmuştu.

"Bazen ne dediğini hiç bilmiyorsun Hümeyra! Sana karşı yumuşak olmaya çalıştıkça üzerime geliyorsun. Sen de bilirsin ki ben pek sabırlı bir adam değilimdir!"

Hümeyra Şehzat'ın inceden tehdidiyle, elindeki sargı bezini yatağa atıp ayağa kalktı. Öfkesi tüm bedenini ele geçirirken kendisinden bir farkı olmayan kocasına bağırdı.

"Gerçekten değişebileceğini, iyi bir koca olabileceğini mi zannettin Şehzat! Kötülük senin mayanda var. Ananın sütünden tüm bedenine aksetmiş o kötülük. Sabrını sınarsam ne yapacaksın? Beni dövecek misin ya da bana..."

Şehzat, karısının sözünü tamamlamasına izin vermeyip sehpanın üzerindeki su sürahisine vurdu ve yere düşüp parçalanmasına sebep oldu. Öfkeden büyün gözlerinin akına alevden kızıllar düşmüş karısına öldürmek istercesine baktı.

"Çık dışarı!"

Hümeyra onun öfkeden çıldırmış haline aldırmayıp daha çok üzerine gitti.

"Neden bu öfken? Yalan mı? İyi bir insan mısın sen? Bu zamana kadar kime faydan oldu? Sen yakıp yıkmaktan başka ne işe yararsın? Söyle hadi! Yalan söylüyorsun desene! Diyemezsin çünkü gerçek apaçık ortada duruyor."

Şehzat güçlükle yatakta doğrulup, yanık elini kapıya doğrulttu ve öfkeyle bağırdı.

"Defol git şu odadan! Uzun bir süre gözüme gözükme! Çık git!"

Hümeyra çıldırttığı kocasına acıyan gözlerle bakıp odadan çıktı. Arkasında öfkeden kıpkırmızı olan kocasına son bir kez dahi bakmadan yoluna devam etti. Onu affedemezdi. Eğer affederse kendisine haksızlık yapacakmış gibi bir düşünce aklını yiyip bitiriyordu.
Burnundan soluyan Şehzat tüm öfkesini kusarcasına bağırınca annesi ve kardeşi onun odasına dalıp şaşkınlık içerisinde ne olup bittiğini anlamaya çalıştılar. Cavidan Asgari sinirden titreyen oğluna yaklaşıp onu yatıştırmak için kollarını onun bedenine sardı.

"Ne oldu oğlum? Yine ne dedi o yılan da delirtti seni?"

Şehzat kor gibi yanan kalbinin üzerine elini koyup sıkarken derin derin nefesler alıp veriyordu. Şehsuvar abisinin halinin iyi olmadığını görüp annesine yaklaştı ve onu dışarı çıkarmak için harekete geçti.

"Anne! Onun derdine derman biz değiliz. Bırakalım da kendi halinde kalıp sakinleşsin."

Cavidan küçük oğlunun sözleriyle kafasını olmaz dercesine sallayıp elinin altında öfkeden titreyen oğlunun saçlarını okşadı.

"Olmaz! Hiçbir yere gitmem. Oğlumu ne hale getirmiş o kadın görmüyor musun? Bunun hesabını verecek. İyice başımıza çıktı bunlar!"

Şehsuvar sıkıntıyla iç çekip pes edercesine ellerini kaldırdı.

"Tamam ne istiyorsan onu yap ama sakın benim karımla uğraşma."

Cavidan karı düşkünü oğluna tükürüp bağırdı.

"Utanmadan hala karım diyor! Oğlum siz bu kadar aptal değildiniz ne oldu birden size? Bu kadınlar sizin yumuşak yüzünüzü kullanıp, iyice tepemize çıktı. Bak abinin haline! Aptallığının bedelini ödüyor."

Şehsuvar ağzını açıp, annesine laf yetiştirecekti ki abisinin buz kadar soğukluk hissettiren sesiyle sustu.

"Anne?"

Cavidan oğlunun seslenişiyle başını ona eğip:

"Söyle oğlum." dedi.

Şehzat yanan gözlerini kırpıştırıp, kararlı çıkan sesiyle konuştu.

"Bana yeni bir kadın bul."

Bomba etkisi yapan bu istekle hem Cavidan hem de Şehsuvar şaşkınlığını gizleyemedi.

"Ne?"

İkisinin de bu sözlere verdiği karşılık bu olmuştu. Şehzat onları umursamayıp konuştu.

"Yoruldum artık. Ne yaparsam yapayım Hümeyra'yı kazanamam. Bu gerçek tekrar yüzüme bir tokat gibi çarptı. Artık zorlamaya gerek yok. Canı ne istiyorsa onu yapsın."

Cavidan sonunda muradına ermenin mutluluğuyla şen şakrak çıkan sesiyle konuştu.

"Sonunda aklın başına geldi oğlum. O yabani kadın ne sana ne de ailemize hiç yakışmamıştı. Bunca yıl bize sorun çıkarmaktan başka bir şey yapmadı. İstediğin kadın olsun. İran'da sana hakkıyla eş olacak bir sürü kadın var. İstediğini al nikahına."

Şehzat kuruyan dudaklarını ıslatıp Şehsuvar'a baktı.

"Sen de Hazel'i salacaksın."

Şehsuvar başta abisinin ne dediğimi anlamayıp:

"Ne yapacakmışım?" diye sordu. Sonrasında o sözleri zihninde birkaç kez evirip çevirdikten sonra öfkeyle bağırdı.

"Sen ne dediğinin farkında mısın Ağabey! Ben senin gibi karımdan vazgeçmem. Ölsem vazgeçmem!"

Şehzat gerilen çenesini kaldırıp sıktığı dişlerinin arasından konuştu.

"Vazgeçeceksin ulan! Ben Hümeyra ile evlenmeseydim Hazel'le evlenecek miydin de şimdi kocalık damarın tuttu. Daha düne kadar başka kadının koynundan çıkmıyordun."

Şehsuvar yerine duramıyor odada sinirden dört dönüyordu.

"Hata yaptım. Karımı sevmediğimi zannettim ama şimdi ona aşık olduğumun farkındayım. Hatalarımı telafi etmeye çalışıyorum."

Şehzat histerik bir kahkaha attı.

"Hatalarını telafi etmeye çalışıyormuş. Ben de aynısını yapmaya çalıştım ama olmadı. Bazen olmayınca olmuyor. Sen de başarılı olamayacaksın. Ne sanıyorsun? Hazel hep böyle mi kalacak? Hafızası yerine hiçbir zaman gelmeyecek mi? Hayal aleminden çık Şehsuvar!"

Şehsuvar abisinin sözleriyle önündeki sandalyeye bir tekme atıp bağırdı.

"Benim karım senin karın gibi değil! O beni seviyor. Senin karın arkasına bile bakmadan kaçarken benim karım yanımda, kollarımın arasındaydı."

Şehzat annesinin kollarını itip ayağa kalkmak için hamle yapınca beline giren ağrıyla iki büklüm oldu. Cavidan oğlunun acıdan kasılan yüzüne endişeyle bakıp:

"Ne yapıyorsun oğlum sen! Bu halde ayağa kalkılır mı hiç?"

Şehzat derin bir nefes alıp ağrının geçmesini beklerken bir yandan da Şehsuvar'a laf yetiştiriyordu.

"Aptal olduğunu biliyordum da bu kadar ileri seviyede olman beni bile şaşırttı kardeşim! Sen bu söylediklerine inanıyor musun gerçekten? Evet benim karım kaçtı ama şunu bil ki o gece bir tek Hümeyra ile Hafsa kaçmayacaktı. O kollarında olan karında kaçış planının içerisindeydi."

Şehsuvar adeta burnundan solurcasına abisine yaklaştı.

"Ne demek istiyorsan açıkça söyle!"

Şehzat acıyan göğsünü tutup yatağına tekrar uzandı. Yüzünde üstünlüğün vermiş olduğu o zafer gülümsemesi vardı.

"Eğer o gece sen Hümeyra'nın odasına gitmeseydin Hazel de kaçacaktı. Yani anlayacağın zeki kardeşim Hazel sana meraklı olduğu için değil, kaçış planları sekteye uğramasın diye burada kaldı."

Şehsuvar ellerini yumruk yapıp kendisini sakinleştirmekle uğraşırken ağabeyine söyleyecek bir söz aradı ama bulamadı. Onun söylediklerinin doğru olduğunu her ne kadar kabullenmek istemese de biliyordu. Tabi biliyor olması hâlâ karısından vazgeçmesi için bir sebep değildi.
Ağabeyinin karşısına geçip oldukça kararlı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Bu karımdan vazgeçmemi gerektirecek bir sebep değil. Sen karınla ne yapmak istiyorsan yap ama benim karımla arama girme. Ayrıca sürekli geçmişte yaptığım hataları yüzüme vurmaya çalışmayın! Hayatında tek hata yapan ben değilim. Sen karını aldatmamış olabilirsin ama kemiklerini kırmaktan da hiçbir zaman geri durmadın Ağabey! Sen bana ders verecek en son kişi bile olamazsın!"

Şehzat bu sözlere hiç aldırış etmeyip:

"Ben Hümeyra ile evlendiğim için seni de Hazel'le evlendirdiler. İki kız kardeş ayrılmasınlar diye. Bu benim isteğimdi. Gerçi o kızı aldatacağını bilseydim asla seninle evlenmesini istemezdim. Şimdi de ben nasıl Hümeyra'dan ayrılacaksam sende Hazel'den ayrılacaksın! Sözümün üzerine söz söylemeye kalkma sakın!"

Deyince Şehsuvar çaresiz gözlerini annesine dikip ondan yardım istedi.

"Anne şu oğluna bir şey söyle. Kendi evliliği bitiyor diye benimkisini de bitirmek istiyor."

Cavidan Asgari iki oğluna da sıkıntıyla bakıp konuştu.

"O iki kardeş ile evlenmenizi en başından beri istemiyordum. Şehzat bu konuda diretip Hümeyra'yı bu haneye sokmasaydı bugün başımız bu kadar ağrımazdı. Lakin hatanın neresinden dönersek kârdır. Bu kadınlardan kurtulmanın vakti geldi de geçiyor bile. Sanki başka kız kalmamış gibi gittiniz bu kadınlarla evlendiniz."

Şehsuvar annesinden beklediği desteği alamamanın hayal kırıklığıyla iç çekip çaresizce figanını dile getirdi.

"Çocuklar ne olacak peki? Onları hiç düşündünüz mü? Ağabey bu iş olmaz! Benim rızam yok. "

Şehzat bu konuşmadan sıkıldığını belli edercesine oflayıp üzerine örttüğü battaniyeyi düzeltti.

"Rızan olsun ya da olmasın bu iş bitti artık. Daha fazla bu konu hakkında konuşulmayacak. Şimdi yalnız bırakın beni! Türkmen kızı yeterince canımı sıktı, sizde eksik kalıverin."

Şehsuvar karşı çıkmak için konuşmak istedi ama annesi onu engelleyip odadan çıkardı. Cavidan Asgari oğlunu iyi tanırdı. Eğer bir kararda bu kadar ısrarcı davranıyorsa asla ondan vazgeçmezdi. Bu sefer o iki yılan kardeşten sonsuza kadar kurtulabilecekti. Bu karar en çok da onun işine gelmişti.

Bölümün sonuna geldik.
İnşallah beğenirsiniz.

Bölüm hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum. Yorumlarda buluşalım.

📚 Sizce Şehzat'ın amacı ne?
Şehzat gibi bir adam Hümeyra'yı özgür bırakabilir mi?

Peki ya kendi evliliği bitiyor diye kardeşinin evliliğini bitirmesine ne diyelim? 😂

Bu en çok da Cihan'ı mutlu edecek gibi duruyor. Çünkü Hazel ile arasındaki yegâne engel Şehsuvar.

Bu bölümde Hafsa ve Asil'e pek yer vermedim ama diğer bölüm onlar ağırlıkta olacak bilginize. 😊

OY VE YORUM ATMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN💞

 

 

Loading...
0%