Hemen ertesi gün Oğuz Asker elinde bir demet papatyayla Boncuk Doktor'un odasına gitti.

Odaya girdiğinde artık Boncuk Doktor'un yaşamadığını nefes almadığını gördü. O an bu yaşanan herşeyin bir şaka olmasını istiyordu Allah 'tan.

Bütün gücüyle haykırdı hastane odasında. Oğuz Askerin sesini duyan bütün doktorlar ve hemşireler sesin geldiği yere koştular. Boncuk Doktor'un üzerine sadece beyaz bir çabut örttüler. Oğuz Asker Boncuk Doktor'un cenazesine vardığında ayakta duramayan bir anne baba ve işitme engelli bir kız çocuğu gördü.

Oğuz Asker işitme engelli kızın yanına gitti ona beden diliyle ismini sordu. İşitme engelli kızın ismi Gül dür.

Oğuz Asker her ne kadar Gül isminden nefret etsede, geçmişi hatırlasada kıza sevecen bir şekilde yaklaşır. Boncuk Doktor'un anne ve babasının yanına gitmekte biraz çekinsede yanlarına gider. Oğuz Asker babayla tokalaşır ama anneyle selamlaşmak istediğinde anne elini çeker ve Oğuz Askerin kulağına yaklaşır ve şöyle ağır laflar eder" senin yüzünden bir ailenin yıldızı kaydı. Dilerimki Rabbimden ömür boyu mutlu olamayasın, için benim içim gibi kan ağlar." Der ve sandalyesine oturur kalır. Oğuz Asker oradan uzaklaşır ve bir süre bir kasabın önünde çöker kalır. Aradan iki saat geçer ve herkesler dağılır anne ve baba kızlarına son kez veda ederler...