Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Bölüm altı: Final, Eve taşınma

@selcuksedanur

Bölüm 6: Final: Eve Taşınma

 

Melih ve Serra, birkaç hafta içinde taşınacakları evi buldular. Şehir merkezine yakın, küçük ama sıcak bir daireydi. Serra, evi ilk gördüğünde içinin kıpır kıpır olduğunu hissetti. Bu yeni mekan, onların yeni hayatlarının simgesi olacaktı. Ancak bu mutluluğun yanında bir o kadar da endişeliydi. Geçmişteki yaralar ve sorunlar hala zihinlerinde yer alıyordu. İlişkilerinin bu yeni evrede nasıl ilerleyeceği belirsizdi.

 

Taşınma günü geldiğinde, Serra eşyalarını toplarken bir an durdu. Eski evinde, yalnız geçirdiği yıllar bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti. Bu ev, onun yalnızlığına sığınak olmuştu. Şimdi ise bu güvenli limanı terk edip, Melih’le birlikte yeni bir hayata adım atıyordu. Bu, onun için hem korkutucu hem de heyecan vericiydi.

 

Melih, eşyaları araca yüklerken Serra’ya doğru yaklaştı. Onun düşünceli olduğunu fark etmişti. “Serra, iyi misin? Eğer endişelerin varsa konuşabiliriz,” dedi, nazikçe.

 

Serra başını salladı ve gülümsedi. “Evet, sadece biraz duygusalım. Bu ev, uzun zamandır benim için bir güvenli alan gibiydi. Ama şimdi seninle birlikte yeni bir sayfa açmak üzereyim. Biraz korkuyorum, ama bunu denemeye değer.”

 

Melih, Serra’nın omzuna hafifçe dokundu. “Korkularını anlıyorum, ben de aynı şeyi hissediyorum. Ama bu yeni başlangıç, ikimiz için de iyi olacak. Birlikte daha güçlü olabiliriz.”

 

Taşınma işlemi bittiğinde, ikisi de yeni evlerinin oturma odasında oturuyorlardı. Etraf hala dağınıktı, ama bu dağınıklık bile onlara mutluluk veriyordu. Serra, Melih’e bakarak gülümsedi. “Burası bizim evimiz oldu artık.”

 

Melih de aynı şekilde karşılık verdi. “Evet, burası bizim. Her şey daha güzel olacak, göreceksin.”

 

Bu yeni ev, onların hayatlarında yeni bir sayfa açmıştı. İkisi de geçmişin izlerinden kurtulup, geleceğe daha umutla bakmak için ellerinden geleni yapmaya kararlıydılar.

 

Ancak her şey planladıkları gibi gitmiyordu. Beraber yaşamanın zorlukları, yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. Melih, işten geç döndüğü akşamlarda Serra kendini yalnız hissetmeye başlıyordu. Bu yalnızlık, ilişkilerindeki eski yaraları tetikliyordu. Serra, Melih’in yokluğunda, onunla yeterince vakit geçiremediklerini düşünüyordu. Melih ise iş yoğunluğu arasında ilişkilerini dengelemekte zorlanıyordu.

 

Bir akşam, Melih geç saatlerde eve döndüğünde Serra onu oturma odasında bekliyordu. Yüzündeki ifade, her şeyin yolunda olmadığını gösteriyordu. Melih, onun yanına oturdu ve sessizce gözlerine baktı. “Bir şey mi oldu?” diye sordu endişeyle.

 

Serra derin bir nefes aldı. “Melih, bir süredir seninle konuşmak istiyorum. İşin çok yoğun olduğunu biliyorum, ama seninle yeterince vakit geçiremiyoruz. Ben bu eve taşınırken, birlikte daha fazla zaman geçireceğimizi düşünmüştüm. Ama şimdi sen her gün geç geliyorsun, ve ben burada yalnız kalıyorum.”

 

Melih, Serra’nın bu sözleri karşısında bir an duraksadı. Onun haklı olduğunu biliyordu, ama iş yükü altında sıkışıp kalmıştı. “Haklısın Serra, seni ihmal ediyorum gibi hissediyor olabilirsin. Ama iş yerinde de üzerimde büyük bir baskı var. Seninle daha fazla vakit geçirmek istiyorum, ama bazen elimden bir şey gelmiyor.”

 

Serra, gözlerini Melih’ten kaçırarak devam etti. “Beni anladığını biliyorum, ama bu yalnızlık duygusu beni boğuyor. Sanki tekrar o eski yalnızlık dönemime dönüyorum. Bu evde bile kendimi yalnız hissetmek istemiyorum.”

 

Melih, Serra’nın bu kırılgan halini görünce ona sarılmak istedi, ama Serra biraz geri çekildi. Onun için bu konunun ne kadar önemli olduğunu fark etti. “Serra, bunu çözmemiz gerekiyor. Seni böyle hissettirmek istemem. Belki iş yoğunluğumu azaltmam için bir çözüm bulabilirim. Ama lütfen bana zaman ver, bu dengeyi kurmamıza yardımcı ol. Birlikte daha fazla zaman geçirebilmemiz için elimden geleni yapacağım.”

 

Serra, Melih’in bu sözleriyle biraz rahatladı, ama içindeki endişe tamamen kaybolmamıştı. “Tamam, ama bunun sadece sözde kalmasını istemiyorum. Gerçekten çaba göstermen gerekiyor, çünkü ben bu ilişkiye değer veriyorum ve seni kaybetmek istemiyorum.”

 

Melih, Serra’nın elini tuttu ve gözlerinin içine bakarak kararlılıkla konuştu. “Sana söz veriyorum, birlikte daha fazla vakit geçireceğiz. Bu ilişkiyi güçlendireceğiz. Seni asla yalnız bırakmayacağım.”

 

Serra, Melih’in bu sözleriyle biraz olsun rahatladı, ama ikisinin de birlikte atması gereken daha çok adım olduğunu biliyordu. Yeni evleri, yeni sorunları da beraberinde getirmişti. Ama bu sorunların üstesinden gelmek için ikisi de kararlıydı.

 

Bu, onların ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olacaktı. Hem zorlukları hem de güzellikleri birlikte yaşamaya hazırdılar.

 

Serra ve Melih, birlikte yaşamaya başladıktan sonra ilişkilerinde daha fazla zorlukla yüzleştiler. Melih’in iş yoğunluğu ve Serra’nın kendini yalnız hissetmesi, aralarındaki gerilimi arttırıyordu. Zaman zaman bu gerilim küçük tartışmalara yol açıyor, ancak her seferinde birbirlerine olan sevgileriyle bu sorunları aşabileceklerine inanıyorlardı. Fakat bu, bir noktaya kadar sürdü.

 

Bir akşam Melih, işten yine geç dönmüştü. Yorgun ve bitkin halde eve geldiğinde, Serra’yı oturma odasında beklerken buldu. Yüzü gergin ve düşünceliydi. Melih, onunla konuşmak için oturdu, ama daha ağzını açmadan Serra patladı.

 

“Artık bu duruma dayanamıyorum, Melih! Seninle bir hayat kurmaya çalışıyoruz ama sen sürekli işindesin. Bu evdeki yalnızlık, beni her geçen gün daha da boğuyor. Seni beklemekten yoruldum. Neden birlikte olamıyoruz?”

 

Melih, derin bir nefes alarak cevap vermeye çalıştı. “Serra, seni anlıyorum ama işteki baskılar çok fazla. Seni ihmal ettiğimi biliyorum ama başka bir seçenek bulamıyorum. Seninle daha fazla zaman geçirmek istiyorum, ama her şey üzerime çöküyor.”

 

Serra, gözyaşlarını tutamadan devam etti. “Melih, bu sadece iş değil. Bizim sorunlarımız daha derin. İkimiz de geçmişten gelen yaralarla savaşıyoruz. Senin ailenle olan kopukluğun, benim yalnızlıkla olan mücadelem… Bunlar bizi sürekli geri çekiyor. İkimiz de birbirimize tam anlamıyla açılmadık.”

 

Melih, Serra’nın bu kadar derinden etkilendiğini fark edince onun söylediklerini düşünmeye başladı. Haklıydı. Geçmişleri onları şekillendirmiş, bu sorunları ilişkiye de yansıtmışlardı. “Haklısın, Serra. Geçmişteki sorunlarımızı tam olarak çözemedik. Bu yüzden birbirimize tam anlamıyla bağlanamıyoruz.”

 

Serra, onun bu itirafı karşısında bir an duraksadı. “Belki de artık gerçeklerle yüzleşmemizin zamanı geldi. Bu ilişkiyi kurtarmak istiyorsak, birbirimize tamamen açık olmalıyız. Geçmişimizi daha fazla saklayamayız.”

 

Bu konuşmanın ardından, Serra ve Melih birbirlerine geçmişte yaşadıkları zorlukları tamamen açmaya karar verdiler. İkisi de içlerinde taşıdıkları yaraları gün yüzüne çıkarmaya başlamışlardı.

 

Serra, bir gün Melih’le karşılıklı oturduklarında, onun gözlerine bakarak derin bir nefes aldı. “Sana hiçbir zaman ailemle ilgili tam olarak neler yaşadığımı anlatmadım. Annem ve babam, beni hep yalnız bıraktılar. Kendileriyle o kadar meşguldüler ki, benim ne hissettiğimi hiçbir zaman önemsemediler. Küçükken sürekli onların dikkatini çekmeye çalıştım, ama her defasında başarısız oldum. Bu yüzden, yıllarca yalnızlıkla savaştım. Kendimi hep yalnız başıma idare etmek zorunda kaldım ve kimseye güvenmeyi öğrenemedim. Bu yüzden, ilişkimizde de hep mesafeli kaldım.”

 

Melih, Serra’nın itirafını dinlerken, onun içindeki acıyı hissetti. Serra’nın yalnızlığı, ilişkilerindeki bazı sorunların temel kaynağıydı. Ama onun da anlatması gerekenler vardı. Derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

 

“Benim ailem de bambaşka sorunlar yarattı. Babam beni her zaman baskı altında tuttu. Benden sürekli mükemmel olmamı bekledi. Hukuk okumamı bile istemediler, beni iş dünyasında görmek istediler. Annem ise hep babamın arkasında durdu, onun dediklerine uydu. Benim ne istediğimi hiçbir zaman önemsemediler. Bu yüzden onlarla bağımı kopardım. Ama bu kopuş, beni hep içten içe kemirdi. O günden beri, bir yanım eksikmiş gibi hissediyorum. Belki de bu yüzden işime bu kadar tutundum. Çünkü bir şeylere tutunmak zorundaydım.”

 

Serra, Melih’in anlattıklarını dinlerken, onun ne kadar büyük bir yük taşıdığını anladı. İkisinin de yaraları derindi ve bu yaralar, ilişkilerini sarsıyordu. Ama artık bunları açıkça konuşabiliyorlardı. Belki de bu, sorunlarını aşmak için ilk adım olacaktı.

 

Melih, Serra’ya bakarak elini tuttu. “Serra, geçmişimiz ne kadar zor olursa olsun, birlikte bunun üstesinden gelebiliriz. Seninle her şeyi aşmaya hazırım.”

 

Serra, onun gözlerindeki kararlılığı görerek hafifçe gülümsedi. “Ben de, Melih. Geçmişimiz bizi şekillendirmiş olabilir ama geleceğimizi birlikte inşa edebiliriz.”

 

Serra ve Melih, bu yüzleşmenin ardından ilişkilerini daha güçlü bir temele oturtmaya başladılar. Geçmişin izleri onları hala zorlayabiliyordu, ama artık birbirlerine karşı daha açık ve anlayışlıydılar. İlişkilerindeki en büyük sorun, birbirlerine tam anlamıyla güvenememeleri ve geçmişlerini paylaşmamalarıydı. Ancak şimdi, her şeyin daha farklı olacağını biliyorlardı.

 

Bir akşam, Melih Serra’yla birlikte otururken, ona dönüp derin bir nefes aldı. “Serra, bu süreç boyunca çok şey öğrendim. Geçmişte yaptığımız hatalar, bizi buraya getirdi. Ama artık geleceğe umutla bakıyorum. Seninle bir hayat kurmak istiyorum, gerçekten bir aile olmak istiyorum.”

 

Serra, Melih’in bu sözleriyle duygulandı. İçinde bir sıcaklık hissetti, onun bu kadar dürüst ve kararlı olmasını görmek ona huzur veriyordu. “Melih, ben de seninle bir gelecek hayal ediyorum. Seninle bu evi, bu hayatı paylaşmak bana güven veriyor. Geçmişin izlerini geride bırakmak zor olacak ama bunu birlikte yapabiliriz.”

 

Melih, Serra’ya doğru eğilip ellerini tuttu. “Artık bir aile kurmaya ne dersin, Serra? Her şeyi birlikte aşalım. Seninle sonsuza kadar bu hayatı paylaşmak istiyorum.”

 

Serra, gözlerinde mutluluk dolu bir parıltıyla Melih’in teklifine cevap verdi. “Evet, Melih. Bunu istiyorum. Birlikte yeni bir hayata adım atalım.”

 

Bu karar, onların ilişkilerinde yepyeni bir başlangıcın simgesi oldu. Serra ve Melih, geçmişte yaşadıkları tüm sorunları, yaraları, yalnızlıkları geride bırakarak, artık birlikte bir gelecek kurmak için hazırdılar. Yeni bir sayfa açmışlardı ve bu sayfa, onların birlikte yeniden doğuşunun hikayesi olacaktı.

 

Final sahnesinde, Serra ve Melih, yeni evlerinin balkonunda, yıldızlı bir gecede birbirlerine sarılarak geleceğe umutla bakıyorlardı. Her ne olursa olsun, artık birbirlerine güveniyor ve birlikte daha güçlü olduklarını biliyorlardı.

 

Böylece hikayeleri mutlu ama gerçekçi bir sona ulaştı. Hem geçmişin izlerini silmeye çalışarak hem de birbirlerine tutunarak, Serra ve Melih, hayatta yeni bir başlangıç yapmayı başardılar.

 

Aslında daha uzatmak isterdim ama, bilmiyorum yani sıkıldım bir anda.

Ama yinede kısa güzel bir serüven olduğunu düşünüyo

rum umarım keyif almışsınızdır. Kendinize iyi bakın, başka yaşamlarda görüşürüz.

 

 

Loading...
0%