@selcuksedanur
|
Bölüm 4: Zor Adımlar
Sonraki günlerde Serra ve Melih, yavaş ama kararlı bir şekilde ilişkilerini onarmaya çalıştılar. İkisi de ne kadar zor olacağının farkındaydı. Geçmişteki sorunlar her an tekrar su yüzüne çıkabilir, küçük anlaşmazlıklar büyük kavgaları tetikleyebilirdi. Ama bu kez farklı bir şey vardı: İkisi de birbirlerine daha fazla açık olmaya karar vermişlerdi.
Bir akşam, Serra ve Melih yürüyüşe çıktılar. İstanbul’un serin akşam havası, ikisini biraz rahatlatıyordu. İkisi de o gün olanları konuşarak değil, sessizlik içinde ilerlemeyi tercih etmişti. Ama bu sessizlik, aralarındaki duvarın kalktığı anlamına geliyordu. Birbirlerinin yanında olmanın verdiği huzur yavaşça içlerini sarıyordu.
“Bugün… biraz zor geçti,” dedi Serra bir anda, sessizliği bozarak.
Melih ona baktı, gözlerinde merak vardı. “Neden, ne oldu?”
Serra, hafif bir gülümseme ile başını salladı. “Hiçbir şey olmadı aslında. Sadece bazen her şey üzerime geliyor gibi hissediyorum. Sanki bir an için çok iyi gidiyor, sonra birden içimde bir boşluk oluşuyor. Bu ilişkiye dair hala korkularım var.”
Melih derin bir nefes aldı. Onun da korkuları vardı, ama bunu itiraf etmek zordu. Yine de Serra’ya karşı dürüst olmayı seçti. “Ben de aynı şeyi hissediyorum. Hala tedirginim, hala bazı şeyleri tamir edemeyeceğimizden korkuyorum. Ama seni kaybetmekten daha çok korkuyorum.”
Serra, Melih’in elini tuttu ve onun sıcaklığıyla biraz olsun rahatladı. “Belki de tek yapabileceğimiz şey bu,” dedi yavaşça. “Birbirimize dürüst olup, adım adım ilerlemek.”
Melih, ona daha da yaklaşarak başını onaylar şekilde salladı. “Aynen öyle. Ve ben bunu yapmaya hazırım.”
Bir hafta sonra, Serra ve Melih, ilişkileri üzerine daha derin bir konuşma yapmaya karar verdiler. Melih, Serra’yı bir akşam yemeğine davet etti. Bu, ilişkilerinde önemli bir adım olacaktı. Aralarındaki sorunları tamamen masaya yatırıp konuşmak istiyorlardı.
Restoranda otururken, Melih’in gözleri kararlı ve sakin görünüyordu. Serra ise biraz gergindi. Bu konuşma, içindeki bazı yaraları tekrar kanatabilir diye korkuyordu. Ama ne olursa olsun, bu kez kaçmak yerine yüzleşmeleri gerektiğini biliyordu.
“Serra,” dedi Melih, sesi sakin ama içtenlikle doluydu. “Geçmişte yaptığımız hataları düşünüyorum. Sana yeterince değer vermedim, hislerini anlamadım. Seninle konuşmayı ihmal ettim. Ve bunlar yüzünden seni kaybetme noktasına geldik. Bunun farkındayım.”
Serra, bu sözleri duymak için uzun zamandır bekliyordu. Melih’in bu itirafı, içindeki düğümleri biraz çözüyor gibiydi. “Ben de hatalar yaptım,” dedi sessizce. “Sana kendimi tam anlamıyla açmadım. Her şeyin yolunda olduğunu varsaydım, sorunlar büyürken sessiz kaldım. Belki de daha önce harekete geçmeliydim.”
İkisi de derin bir nefes aldı. Geçmişin ağırlığı üzerlerinden yavaşça kalkarken, birbirlerine yeniden bir şans vermek için hazır olduklarını hissediyorlardı. Bu yüzleşme, onları birbirlerine daha da yaklaştırıyordu. Artık ikisi de birbirlerini daha iyi anlıyor, daha fazla çaba göstereceklerini biliyorlardı.
“Bunu başarabilir miyiz sence?” diye sordu Serra, gözlerinde hala biraz şüphe vardı.
Melih, onun elini tuttu. “Bunu birlikte başarabiliriz. Ama zamana ihtiyacımız var. Bu sefer daha dikkatli olacağız.”
Serra, Melih’in gözlerindeki kararlılığı görünce içi biraz daha rahatladı. “Evet,” dedi, “bu sefer gerçekten deneyeceğiz.”
Ve o an, geçmişin yükünü biraz daha geride bırakmaya başladılar.
Serra ve Melih, yeniden başlama kararını verdikten sonra ilişkileri üzerine daha fazla düşünmeye başladılar. Ancak geçmişin izleri, her zaman arka planda sessizce bekliyordu. Bazen bir bakış, bazen bir sessizlik anı, ikisini de tekrar o karmaşık duyguların içine sürükleyebiliyordu. O günlerden birinde, Serra Melih’in daha önce hiç bahsetmediği bir konuda konuşmak istediğini fark etti.
Bir akşamüstü, Melih’in evinde çay içerken, Melih’in bakışları ağırlaştı. Yüzündeki gerginlik, Serra’nın dikkatini çekti. “Bir şey mi var?” diye sordu Serra, hafifçe gülümseyerek.
Melih, bir süre duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı. “Evet, var. Aslında sana bir süredir anlatmak istediğim ama hep ertelediğim bir şey.”
Serra, Melih’in bu kadar ciddi bir şey söylemeye hazırlandığını fark edince daha da dikkat kesildi. “Nedir Melih? Beni endişelendiriyorsun.”
Melih, ellerini birleştirip önüne baktı. “Bu aralar seni kaybetme korkusuyla uğraşırken, fark ettim ki geçmişimde hâlâ beni rahatsız eden, sana anlatmadığım bir şey var. Ailemi hiç sormadın… belki de sormaman iyi oldu, çünkü ben de bu konuyu açmak istemedim. Ama artık seninle tamamen dürüst olmalıyım.”
Serra’nın kafasında birçok soru işareti belirmişti. Melih’in ailesiyle ilgili pek bir şey bilmediğini fark etti. Her zaman yüzeysel konuşmuşlardı, ama derinlemesine hiçbir şey anlatmamıştı. “Ailen hakkında konuşmak istemediğini fark etmiştim. Ama bunu açmana gerek olduğunu hissetmedim. Senin için zor bir konu olduğunu anladım.”
Melih başını salladı. “Evet, zor bir konu. Ama şimdi anlatmam gerektiğini hissediyorum. Annem ve babamla yıllar önce bağlarımızı kopardık. Onlarla uzun süredir konuşmuyorum çünkü… çünkü beni çok zor bir karar vermeye zorladılar. Hayatımı benden uzaklaştırdılar.”
Serra şaşırmıştı. “Ne oldu, Melih? Anlatmak ister misin?”
Melih, derin bir nefes aldı ve içindeki acıyla yüzleşmeye karar verdi. “Ailemin benim üzerimde büyük beklentileri vardı. Her zaman başarılı olmamı istediler. Babam, benim onun yolundan gitmemi, iş dünyasında büyük bir yer edinmemi istedi. Ama ben onların istediği gibi bir hayat yaşamak istemedim. Hukuk okumayı seçtim çünkü insanlara yardım etmek istiyordum. Onların baskısı altında ezildim ve sonunda onlardan uzaklaştım. Kendi hayatımı kurmaya çalışırken, onları geride bırakmam gerektiğini anladım.”
Serra, Melih’in bu itirafından etkilenmişti. Onun geçmişte ne kadar zorlandığını şimdi daha iyi anlıyordu. “Bunu hiç bilmiyordum. Ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum. Peki, onlarla hiç konuşmayı düşündün mü? Yani, bu durumu çözmek için?”
Melih bir an düşündü, gözlerinde bir hüzün vardı. “Hayır, Serra. Onlarla konuşmayı düşünmedim. Çünkü bunu yaparsam, kendi hayatımı yine onların istekleri doğrultusunda şekillendirmek zorunda kalacağımdan korkuyorum. Benim için en iyisi, onları tamamen hayatımdan çıkarmaktı.”
Serra, Melih’e karşı derin bir anlayış geliştirdi. Onun ailesiyle yaşadığı bu kopukluk, aslında ilişkilerinde de bazı sorunların kaynağı olabilirdi. “Melih, seni anlıyorum. Bu zor bir durum. Ama belki de bu kopukluk, hayatındaki diğer ilişkiler üzerinde de baskı yaratıyor olabilir. Bu kadar derin yaraları yalnız başına taşımak çok zor.”
Melih, Serra’nın gözlerine baktı ve içindeki yalnızlıkla yüzleşti. “Haklı olabilirsin. Belki de onlardan tamamen kopmak yerine, bu durumu çözmek için bir adım atmalıyım.”
Serra, Melih’e destek olmak için elini onun eline koydu. “Ne olursa olsun, ben senin yanındayım. Bu süreçte birlikte olacağız.”
Melih, Serra’nın bu desteğiyle biraz rahatladı. “Teşekkür ederim, Serra. Gerçekten. Belki de bu yüzleşme benim de iyileşmemin ilk adımı olabilir.”
|
0% |