Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Bölüm

@selen_iste

Biraz hızlı gittiğimizin farkındayım. Fakat daha olaylar başlamadı. Birkaç bölüm karakterleri tanıma ve ablama bölümü olacaktır.

3 yıl önce...

“Sevgilim, gelmiyor musun?” diye bağırdı Berkay. Ben ise önümde duran teste bakakalmıştım. Test sonucu pozitif.

“Geliyorum! “ diye seslendim.

3 tane testin sonucu da pozitif.

Hamileyim.

Şimdi

Derin bir nefes alıp arabanın altına eğildim. Sandığımın aksine uzaktan kumandalı değildi. Ama zamanlayıcı da yoktu. Muhtemelen koltuğa veya kontağa bağlı bir düzenek.

“Abla ne oluyor?” dedi Kaya.

“Bak şimdi sana bir şey söyleyeceğim, sakin olacaksın. Tamam mı?” dedim. Başını salladı. “Arabanın altında bomba var.” Deyiverdim.

“Abla geçen sene bunun eğitimini aldık. Hatırlıyor musun? “ dedi, sakince. Başımı salladım. Hatırlıyordum fakat Kaya’nın hayatı söz konusuyken sakin kalamıyordum. Hem biz temel olarak almıştık ya bu düzenek profesyonelse.

“ Benim biraz incelemem lazım.” Dedim tedirginlikle. “ Ya yapamazsam Kaya. Ya sana bir şey olursa. Korkuyorum”

“Abla, bak bana.” Dedi benim aksime çok sakindi. Kafamı kaldırıp Kaya’ya baktım. “Bana bir şey olmayacak. Defalarca yaptın bunlardan. Sakin ol ve yap şunu.” Kaya’nın bu sözleri beni biraz sakinleştirdi.

Derin bir nefes aldım ve düzeneği incelemeye başladım.

⚖️

30 dakikadan fazla süredir. Düzeneği inceliyordum. Ne çok karışık ne çok basit bir düzenekti. Son olarak bir kaç bir şeye daha baktım. Ve doğru kabloyu buldum. Eğitimde aldığım dersler gibiydi. O yüzden fazla zorlanmamıştım. Derin bir nefes alıp kabloyu kestim. Gözlerimi kapadım. Patlarsak da beraber kurtulursak da. Bir süre bekledim. Patlamadı!

“Abla patladık mı?” dedi Kaya, kısık sesle. Gözlerimi açtığımda onunda gözlerini kapattığını gördüm. Gülmeye başladığımda gözlerini açtı. Gülmelerim kahkahaya döndüğünde sinirden gülmeye başladığımı fark ettim. Kaya da bana katıldığında sanki son yarım saattir döktüğümüz ecel terleri değilmiş gibi gülmeye devam ediyorduk. Bir süre sonra kahkahalarımız kesildi.

“Bir taksi çağır bana sende bunu boş bir araziye götür ne olur ne olmaz.” Dedim. “ Arabanı çok sevdiğini biliyorum ama yeni bir araba alman gerek. Ben önce emniyete geçeyim. Kamera kayıtlarına bakalım. Sen arabayı götürdüğün yeri bana konum at arabayı incelesinler. Tamam mı?” Başını salladı sanırım hala şoku atlatamadı.

Taksi geldiğinde ben taksiye bindim oda arabaya bindi. Emniyete doğru yola çıktım. Çantamdan telefonumu çıkarttım ve Eda’yı aramaya başladım. Biraz bekledim açmayınca telefonu kapattım. Ve mesaj gönderdim.

Müsait olunca beni ara. Acil!

Acil olduğu doğruydu. Gün içinde bende müsait olmayabilirdim. Ben toplantı olduğunu ve saatini söylemekle yükümlüydüm. Emniyete geldiğimde taksinin parasını ödeyip indim. Bu sırada telefonum çalmaya başladı. Eda arıyordu.

“N’oldu? İyi misin? Acil demişsin.” Diye saydırmaya başladı.

“ Bir susarsan konuşacağım Eda.” Dedim.

“Tamam, ben panik oldum acil deyince.” Dedi. Hala konuştuğunun farkında mıydı acaba?

“ Akşam toplantı var. Onun için aradım seni haber vermek için. Bugün gün içinde pek konuşmaya biliriz yoğunum bu aralar.” Dedim.

“ Yoğun olduğunu anladım zaten hiç arayıp sormuyorsun. “ dedi hafif sitemli şekilde.

“Eda ben seni asıl bir şey istemek için aradım.” Dedim.

“Evet, çıkar ağzındaki baklayı.” Dedi, zaten o yüzden aradığımı anlamış gibi.

“Ben senden birini araştırmanı istiyorum. Pars Oktan’ı araştırır mısın? “dedim.

“Tamam, aşkım. Takip ister misin?” dedi gülerek.

“ Seni bu yüzden seviyorum. Fazla zekisin.” Dedim bende gülerek. “Tabiki isterim.”

“Tamam, başta uzaktan takip edelim. Sonrasına bakarız, olur mu?”

“Olur, akşam görüşürüz” dedim ve kapattım. Emniyete girdiğimde yalın karşılaştık.

“ Savcım bende yanınıza geliyordum. Tarık Özsoy’un otopsisi sonucu gelmiş. Ayça aradı az önce isterseniz birlikte geçelim.” Dediğinde bende kafamı sallayarak emniyetin çıkışına doğru ilerledim. Bu sırada Kaya’dan mesaj geldi. Muhtemelen arabayı götürdüğü yerin konumunu atmıştı. Adli Tıp Kurumu emniyete yakın olduğu için yürüyerek 15 dakikada varmıştık. Binadan içeri girdiğimiz de direkt Ayça’nın yanına gitmiştik.

“Evet, Ayça otopsi tamamlanmış sanırım. Nedir sonuç?” dedim, direkt konuya girmeyi önemsemeden.

“Savcım, zehirlenmiş. Ama garip tarafı kanın da bulduğumuz zehir bir tür uyuşturucu madde ve Türkiye’de bulunmuyor. Onun dışında 2 bıçak darbesi de ölümcül veya derin değildi. Bu zehir hakkında biraz araştırma yaptım size haber vermeden önce eğer 1,5 gramdan fazla alınırsa ölümcül olabiliyormuş.” Dedi Ayça, tek nefeste.

“Peki ne kadar varmış kanında?” diye sordum, hemen.

“15 gram, savcım. Yani ölümcül sınırın 10 katı fazla. Kim yaptıysa işini sağlama almak istemiş olmalı.” Dedi.

“ Tamam, söyleyeceğin başka bir şey var mı?” diye sordum.

“ Savcım bir de tırnak diplerinde siyah bir halı tüyü var. “ dedi. Olay yerinde siyah bir halı yoktu. Bu da bizim asıl olay yerinin farklı olduğu şüphemizi kuvvetlendiriyordu.

“Tamam, Ayça. Türkan hanımın otopsisini sen mi yapacaksın?” dediğimde kafasını olumlu yönde salladı. Hızlı adımlarla binadan çıktım arkama baktığımda Yalın’ın da arkamdan geldiğini gördüm. “Ben adliyeye geçiyorum, Pars Bey’e haber vermiştiniz değil mi?”

“Evet, savcım verdik.” Dediğinde kafamı sallayıp arkamı döndüm. Adliyeye doğru yürümeye başladım. Hızlı adımlarla adliyeye vardım. O topuklu ayakkabılar ile ne kadar hızlısın sence! Senin benim topuklularım ile ne alıp veremediğin var acaba? Sus. Adliyeye girdiğimde hemen odama doğru ilerlemeye başladım. Koridorda gördüğüm iki yüz beni mutlu etmişti. Avukat Derya Balca ve Pars Oktan. Beklemeyi sevmeyen biri olduğum için hazırda beklemeleri hoşuma gitmişti.

Odama girdim ve kabanımı astım. Daha sonra kendime bir Türk kahvesi söyledim. Kahvem çok geçmeden geldiğinde önümdeki diğer dosyaları incelemeye başladım. Kahvem bittikten sonra dosyaları incelemeyi bırakıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açar açmaz Zülal’e seslendim.

“ Zülal, ifade alınacak. Bakar mısın buraya?”

“Geliyorum, savcım.”

Bakışlarımı Pars ve Derya’ya çevirdim. “Sizi içeri alalım.” Dedim, bir elimle odayı göstererek. Hemen kalkıp içeriye girdiklerinde Zülal bilgisayarını ayarlamaya çalışıyordu. Hazır olduğunda bende konuşmaya başladım.

Boğazımı temizledim. “Pars Bey öncelikle sizi herhangi bir şey ile itham etmiyoruz. Amacımız sadece bilgi almak. “ dedim, sakin ve tane tane. “15 Kasım, gece saat 1-1.30 sularında neredeydiniz?”

“ Evdeydim.” Dedi hiç düşünmeden. “Biz insanlar olarak genelde o saatlerde uyuruz. Muhtemel derin uykuda oluyoruz.” Bu adam benimle dalga mı geçiyor? Evet, seninle dalga geçiyor Sanem! Sakin kalacağım.

“Peki bunu doğrulayabileceğimiz biri var mı?” diye sordum.

“ O saatlerde insanların derin uykuda olduğunu mu?” dedi. Sen benimle bayağı bayağı dalga geçiyorsun. Bende sana inat sakin kalacağım.

“Hayır, sizin evde olduğunuzu doğrulayabileceğimiz biri var mı?”

“Evde olan çalışanlar var ama hiçbiri odama giremez o yüzden sadece evde olduğumu doğrularlar.” Ya bu adam kıt herhalde! Ben bir saattir ‘evde’ olduğunuzu doğrulayabileceğimiz biri var mı diye sormuyor muyum acaba?

“Tamam, onların da ifadesini almamız da sakınca yoktur diye düşünüyorum. En yakın zaman da gelip ifadelerini versinler. Şimdilik soracağım bir şey yok. Çıkabilirsiniz.” Dedim. Aslında daha tartışmanın konusunu sorardım ama adam iki dakika da sinirlerimi hoplattı ya!

Kolumdaki saate baktığım da mesai saatinin bittiğini fark ettim. Zülal’e iyi akşamlar dileyip kabanımı giydim ve binadan çıktım. Kaya’yı aramak için telefonumu çıkarttığım da ise arabanın olmadığını hatırlayıp bir taksi çevirmeye karar verdim.

Taksi geldiğinde ise ev adresimi verdim ve yola çıktık. Ani bir kararla tekrar Kaya’yı aramaya karar verdim. Telefon üçüncü kez çaldığında aramayı yanıtladı.

“Abla?” dedi açar açmaz.

“ Gündüz konuşamadık, nasılsın? ”dedim.

“İyiyim, sen nasılsın asıl?’” dedi.

“Ben iyiyim. Kaya ben bugün çok korktum senide kaybedeceğim diye.”

“ Abla bana bir şey olmadı, senin sayende. Eğer o bombayı fark etmeseydin ne olurdu şuan bilemiyorum. “ dedi. Biraz bekledikten sonra, “İyi ki varsın abla.” Dedi.

Gülümsedim. “Seni seviyorum, kardeşim.” Gözlerim dolduğunda , “ Neyse yeter bu kadar duygusallık. Toplantıyı unutma , geç de kalma!” dedim.

“Tamam, abla. Kendine iyi bak.” Dedi ve kapattı.

Taksi eve vardığında ücretini ödeyip arabadan indim. Hızlı adımlarla merdivenleri çıktım. Çantamdan anahtarı çıkardım ve kapıyı açtım. Ayakkabılarımı çıkardım kapıyı kapadım ve akşam ki toplantı için hazırlanmaya başladım.

Bölüm hakkında düşüncelerinizi yazmayı ve oy vermeyi unutmayın!

Loading...
0%