@selen_iste
|
Keyifli okumalar dilerim! 2 yıl 8 ay önce... Berkay’ı ve bebeğimi kaybetmemin üzerinden 3 ay geçmişti. Bense çok dağılmış her gün farklı bir barda kendimi dağıtmıştım. Yine son zamanlarda olduğu gibi rastgele bir bara girmiştim. Bir kaç saat kaldıktan sonra ani bir kararla eve doğru gitmeye başlamıştım. Evin 2 sokak arkasında bir sesler duymaya başladım. Ara sokağa girdiğimde genç bir çocuğu birkaç kişinin dövdüğünü gördüm. Olaya müdahale edip etmemekle kararsız kalsam da ayırmaya karar verdim. “Hey, bırakın çocuğu!” demiştim. Yada bağırmıştım desem daha doğru olur. Sarhoş değildim çünkü çok içmemiştim. “ Ne diyorsun lan sen!” diyerek üzerime yürüyünce kendimi hazırladım. Laftan anlamaz iseniz anladığınız dilden konuşuruz bizde. Bana doğru doğru gelen adamlardan birine yumruk attım. Diğer gelenin kolunu kıvırarak kırıp savuşturdum. Az önce yumruk attığım adam bana doğru koşmaya başlayınca kasıklarına tekme attım. Kenarda bunları izleyen bir diğer adamda cebinden çakısını çıkardı ve bana yaklaşmaya başladı. Yeterince yaklaştığında kolunu arkada birleştirdim ve çakıyı düşürmesini sağladım. Daha sonra onu ittirdim ve çevik bir şekilde çakıyı ondan uzaklaştırdım. Nefes nefese kalmıştım. Son durumda kolunu kırdığım adam ayağa kalkıp kaçtığında diğerleri de peşinden gittiler. Kurtardığım çocuğa baktım. O da bir süre bana baktığında elimi uzatıp onu yerden kaldırdım. Bana minnetle bakıyordu. “ O adamlar senden ne istiyordu?” dedim. Bir süre bana bakmaya devam etti. Sanırım söyleyip söylememek arasında kalmıştı daha sonra pes edip konuşmaya başladı. “Onlar benim ablamı öldürdü. Ablam yetmedi şimdilerde bana bulaştılar. Kurtulamadım bir türlü.” Dediğinde başta ne diyeceğimi bilemedim. Sonrasında bu çocuğa yardım etmeye karar verdim. “Adın ne senin?” diye sordum. “Kaya, Kaya Mavi” dedi. Bir süre hiç konuşmadık. Sonra ben eve gitmeyi teklif ettim o da kabul etti. Eve gittiğimiz de bana ablasının ölümünü anlattı. Suçluların 2 ay yatıp çıktığını. Kaya onların cezasını çekmesi için hukuk fakültesini kazanmış. Takdir etmiştim o zaman Kaya’yı. Sonrasında ona ‘Ben senin ablan olayım mı?’ diye sormuştum. Kabul ettiğinde bende çok mutlu olmuştum çünkü hep bir kardeşim olsun istemiştim. Ertesi gün ilk iş adliyeye girmek ve Kaya’nın ablasının dosyasını almak olmuştu. Biraz uğraştırsa da suçlular cezasını çekmişti. Onları hüküm giydirmiştim. Kaya ile zamanla gerçekten abla kardeş gibi olmuştuk. Bende ona Berkay’dan bahsetmiştim. Tabi bazı bilmediği şeyler vardı. Hala da var ama bunların pek önemi yok. Şimdi Son kez aynada kendime baktım. Hazırdım. Yatak odasından çıktım. Topuklu botlarımı giydim. Otoparka indim gizli bölmeyi açtım oradan rastgele bir araba seçtim ve karargaha doğru yola çıktım. Derin’in pastanesine geldiğim de arabayı arka sokağa park ettim. Kapıda asılı ‘kapalı ‘ yazısını görünce gülümsedim. Cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. Girdikten sonra tekrar kilitledim. Hızlı adımlarla üst kata çıktım ve kitaplığın ardındaki karargâha girdim. Henüz bizimkiler gelmemişti. Kendime bir bardak bitki çayı yaptım ve odama geçtim. Daha çayımdan bir yudum almadan alarm çalmaya başladı. Kameraya baktığımda Eda’nın geldiğini gördüm. Çok geçmeden o da içeri girmişti. Hemen benim odama girdiğinde anlatmaya başlayacağını anladım. “Sana söylediğim adamı araştırabildin mi?” diye sordum. Kafa salladı ama bir gariplik vardı. Birşeye moralimi bozuldu acaba? “ Sanem, “ dedi ama devam etmedi. “ Ne oldu?” dedim. Kötü bir şey olduğu belliydi. “Eda, konuşacak mısın?” “Sanem, ben bu adamı zaten araştırıyordum.” Dedi ama güçlükle konuşuyordu. Yüzünde sanki kelimelerini seçiyor gibi bir ifade vardı. Eda sürekli birilerini araştırırdı. Bu onun mesleği idi. Gazeteci olmak sürekli bir koşuşturma içerirdi. “ Ben bir şey bulmuştum. Ve emin olmadan sana anlatmak istemedim.” “ Eda korkmaya başladım, ne oluyor?” dedim merakla. “Sanem bir otur istersen.” Dediğinde koltuğa oturdum. “Bak, önce bir sakin ol. Şimdi sana söyleyeceğim şey ile bir delilik yapmanı istemiyorum.” Yüzüne hala anlat artık der gibi bakıyordum. “Berkay ile sana düzenlenen saldırıyı Pars Oktan’ın babası düzenlemiş.” dediğinde tam anlamıyla kalakaldım. Dudaklarımdan sadece “Ne?” gibi bir fısıltı çıkmıştı ama ben bile zor duymuştum. Zihnimde tek bir cümle dönüyordu. Berkay ile sana düzenlenen saldırıyı Pars Oktan’ın babası düzenlemiş. Berkay ile sana düzenlenen saldırıyı Pars Oktan’ın babası düzenlemiş. Berkay ile sana düzenlenen saldırıyı Pars Oktan’ın babası düzenlemiş. Berkay ile sana düzenlenen saldırıyı Pars Oktan’ın babası düzenlemiş. Bazı şeyleri anlamakta güçlük çekiyordum. Ben yılardır Berkay’ın katilini arıyordum. Onun için mesleğimden vazgeçtim ben. Pars Oktan’ın Berkay ilgisi neydi ki? Kafamda onlarca soru dönüyordu. Yavaşça ayağa kalktım. Odadan çıkmadan önce “Toplantı iptal.” dedim Eda’ya. Sonrasında hızlıca dışarıya çıktım. Sanki bir el boğazımı sıkıyordu nefes alamıyordum. Elim göğsüme gitti yavaş yavaş ovmaya başladım sanki nefes almama yardım edebilir diye. Arabaya ilerledim. Ve uzun zamandır görmediğim bir yere gittim. Yazarın anlatımıyla... Eda arkadaşına söylediği bir gerçeğin altında eziliyordu. Sanem’in yanında olmak istese de onun kendisini yanında istemeyeceğinden emindi. Sanem’in şuan nereye gittiğini biliyordu. Alarm sesini duyduğunda Kaya’nın ve Çınar’ın geldiğini gördü. İçeriye girdiklerinde merakla Eda’nın çökmüş suratına bakıyorlardı. İlk konuşan Kaya oldu. “Eda iyi misin? Ablam nerede?” diye sordu. “ Sanem’in bir işi çıktı toplantı iptal. Zaten az önce çıktı gelmeseydiniz ben sizi arayacaktım.” Dedi Eda. “ Ablam, toplantıları iptal etmez çok zorunda kalmadıkça. Eda bizim bilmediğimiz bir şey mi oldu?” dedi Kaya ısrarla. Eda bu kez de Kaya’nın Sanem’i bu kadar iyi tanımasından nefret etti. Onlara bulduğu şeyi söyleyip söylememek arasında kalmıştı. Sonra sadece Kaya’ya anlatmaya karar verdi. Sanem Kaya’dan bir şey gizlemezdi. Belki Kaya’yı yanında isterdi. “ Çınar, toplantı iptal oldu sen istersen eve geç.” Dedi Eda, Çınar’a dönerek. Sonra Kaya’ya döndü ve gel der gibi odasını gösterdi. Kaya hızlı adımlarla odaya girdi. Kötü bir şeyler olduğunu anlamıştı ve ablası için endişeleniyordu. Çınar çıktığında Eda’da odasına girdi. Kaya merak ve endişe karışımı bakışlarla Eda’yı süzüyordu. “Kaya ben bir şey öğrendim ve Sanem’e bunu söyledim. Aslında daha önce söylemeliydim belki de ama emin olamadım.” Diye başladı konuşmaya. “Sanem’in baktığı bir dosya var onun için bana Pars Oktan’ı araştırmamı istedi ama ben zaten bu adamı araştırıyordum. Bir şeyden emin olmam lazımdı.” Bir süre bekledi, “Berkay ve Sanem’e düzenlenen saldırının azmettiricisi Pars Oktan’ın babasıymış.” Dediğinde Kaya da aynı Sanem gibi kalakalmıştı. Kaya’nın aklından ilk tanıştıkları hafta ablasının ağlayarak olayları anlatışı geldi. Sonra onu kocasının mezarına götürüşü. O bile bunu hiç beklemez iken ablasının ne halde olduğu düşünüyordu. Onun yanına gitmeye ihtiyacı vardı. Sarılıp ağlamaya belki de. Sonra aklına ablasının burada olmadığı geldi. Nereye gitmiş olabilirdi? Kim bilir ne haldeydi şuan? Aklına ablasının bir sözü geldi. “Ben Berkay’ın katillerini bulduğumda onun mezarına karanfil götüreceğim.” Demişti bir keresinde. Aklına gelen yerle hızlıca oturduğu yerden kalktı. ⚖️ Mezar taşında yazan ‘Berkay Seçkin’ yazısını görünce her zaman olduğu gibi içimi bir keder kapladı. Ama bugün ona güzel bir haber getirmiştim. Bir süre hiç bir şey demedim. Sonra konuşmaya başladım. “ Sevgilim, ben geldim. Buldum bize bunu yapanları. Bak, sana karanfil de getirdim.” Dediğimde karanfilleri toprağın üzerine bıraktım. “ Keşke o görevi kabul etmeseydik değil mi?” dediğim sırada gözümden akan yaşları durduramadım. “ İntikamını aldım, sevgilim. İyi uyu.” Ayağa kalktığımda bir süre daha toprağa baktım. Bir süre daha burada kalmaya karar verdim. Tekrar Berkay’ın toprağına sarıldım. Ne kadar bilmesem de uzun bir süre ayrılmadım topraktan. Ta ki arkamda bir ses duyana kadar... “Sıla?” diye bir ses duyduğumda arkamı döndüm. “Melih?” Bölüm hakkında düşüncelerinizi yazmayı ve oy vermeyi unutmayın!
|
0% |