@selenay
|
Yere eğilmiş küçük tekir bi kediyi seviyordum. "Çok tatlı" diye geçirdim içimden. Etraf sadece kuru çalılık ve ağaçlarla kaplıydı. Nerede olduğumu bilmiyordum ama hiç umrumda da değildi.
Sonra yanımdan bi el uzandı kediyi sevmek için. Kalbimin hızlandığını hissettim ve kafamı kaldırdım Batu'ydu. Güneş hafif kumral saçlarına vurmuş onları iyice parlatmıştı. Hayran bi şekilde ona bakakaldım o ise bana bakmadı sadece kediyi sevmeye devam etti ve bende uyandım.
Rüya görmüştüm ama hissettirdikleri gerçek gibiydi. Istemsiz kalbimi tuttum.
Ben Batu'dan hoşlanıyordum. Çocukluk arkadaşımdan hoşlanıyordum. Napıcaktım peki şimdi?
Yattığım yerden uzanıp telefonu elime aldım ve saate baktım. Saat gece ikiydi. Sabah denizden sonra herkes ani gidişimi sorguya çekmişti bense herkese aynı yalanı söylemiştim evde işim olduğunu. Diğerlerinin inanıp inanmadıklarını bilmiyordum sadece Batu'nun bunu yemiyeceğini iyi biliyordum. Sabaha ayrı olarak onun sorgusuyla uğraşıcaktım muhtemelen. Sıkıntıyla nefes verdim.
Telefonumu ve kulaklığımı çantamın içine attım ve üzerime bi şeyler geçirip sitenin etrafında yürümek için dışarı çıktım.
Evdeki herkes yatmıştı dışarısı da çok sessizdi. Deniz tarafına doğru yavaş yavaş yürümeye başladım bi yandan da kulaklığımı takmak için düğümlerini çözüyordum. Ama duyduğum sesle korkudan donup kaldım. Birisi çığlık atmıştı hayır sanırım bikaç kişi birbirine bağırıyordu. Belli belirsiz bi kadın ve erkek sesi duydum.
Birinin yardıma ihtiyaç duyabileceği fikriyle çantamdaki biber gazını elime alıp seslerin geldiği yöne doğru koşmaya başladım.
Kadının biri yerde öylece duran çocuğun başına eğilmiş ayaktaki başka bi adama bağırıyordu sonra kadın sinirle ayağa dikilip bi şeyler daha söyledi. Söyledikleri adamı kızdırmış olmalı ki kadına vurmak için elini kaldırdı hızla bi koşu aralarına girip elimdeki biber gazını adamın yüzüne sıktım.
Ellerim titriyor kalbim sıkışıyordu nefes alamadığımı hissettim. Sanki konuşmaya çalışsam sesim çıkmayacak gibiydi yinede son bi gayretle bağırdım " Git buradan yoksa polisi ararım!"
Kadın hala yerdeki çocuğun başında ağlıyordu. Acı içinde gözlerini ovalayan adama daha büyük bi nefretle bağırdım "Defol!" o da bu işin burada bitmediğine dair bi şeyler söyleyip gitti.
Adam gider gitmez yerde yatan kişiye eğildim ve kim olduğunu görmemle daha çok telaşlandım. Bu Furkan'dı. Yüzü kan içinde kalmıştı. Kadın oğlum diye ağlıyordu annesiydi demek. Onun da aynı şekilde yüzünde darp izleri vardı.
"Hastaneyi arıyorum" dedim panikle ellerim titreye titreye telefonumu çıkardım ama kadın beni durdurunca şaşkınlıkla ona baktım.
"Hayır lütfen bi şey yapmayın." Sinirden gözlerimin dolduğunu hissettim "Oğlunuz" dedim öfkeyle "Oğlunuz iyi değil yaralarına bakılması lazım ve siz bana hastaneyi aramamamı mı söylüyorsunuz?"
"Ben iyiyim" diye Furkan'dan boğuk bi ses duyuldu. Yüzünü buruşturarak yattığı yerde dikildi canı yanıyor olmalıydı. Annesi daha fazla ağlamaya başladı ve Furkan'a sarıldı. O ise bana bakıyordu yüzünde utancı gördüm belki de endişeyi bilmiyorum. Yüzündeki bu duygular onu bu halde gördüğüm için miydi?
Annesini sakinleştirmek için bi kaç kelime mırıldandı ve birlikte eve girdiler. Bense karanlık yolun ortasında öylece tuşlanmış ama aranmamış acil çağrı numarasıyla bi başıma kaldım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
|
0% |