Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Biten Günün Sabahı

@selenay

 

 

"Abla abla abla.."

Afra'nın sesi uykusuzluktan çatlayan beynimin içinde adeta yankılandı. Başım aşırı ağrıyordu. Kafamın zonklamasıyla sinirli bi homurtu çıkartıp başımı iyice yastığa gömdüm ama Afra pes etmedi ve ben kalkana kadar seslenmeye devam etti.

 

Zorla tek gözümü açıp kapımın arasından bana seslenen afraya baktım "Ne var?" Sesim aşırı yorgun çıkmıştı. Sahi kaçta yatmıştım ben? Gece uzunca bi süre oturmuştuk ama gece kaçta eve döndüğümü hatırlamıyordum.

 

Afra "Kapıda seni bekliyorlarmış" diyip dedikten hemen sonra kapının arkasından yok oldu.

 

Bense uyku sersemi bikaç saniye sonra dediklerini anca algılayıp bağırabildim "Kim? Kim bekliyormuş?" ama cevap vermedi sıkıntıyla nefes verip telefonuma baktım ve saatti görmemle gözlerim istemsiz büyüdü. Saat iki olmuştu.

 

Tamam normalde de erken uyanan birisi değildim ama bu kadar geç uyanmayı da beklememiştim üstelik hala inanılmaz bi baş ağrısıyla birlikte aşırı uykusuz hissediyordum.

 

Şimdiden Helin'in diyeceği nasihatları tahmin edebiliyordum "Silin gin bitiyi irkin kilk." Içimden sesini taklit etmem kendi kendime sırıttım.

 

Zorla yatağımdan kalkıp ayaklarımı sürüye sürüye aşağı indim. Salonda oturan annem kapıya doğru giden dağılmış beni görünce benden lafını esirgemedi "Çok erken kalkmışsın kızım biraz daha uyusaydın." Kapıyı açarken "Sana da günaydın anne" dedim huysuzca.

 

Bütün huysuzluğum uykusuzluğum baş ağrım ona doğum gününde makarasına aldığım sarı civcivli şapkasıyla karşımda duran Batu'yu görmemle anında yok oldu ve yerini utanca bıraktı.

 

Yataktan kalktığım halim ve kabarık saçlarımla su an gözüme civcivli şapkasıyla bile dünyanın en yakışıklı ve sempatiği gözüken kişiye kapıyı açmıştım.

 

Batu'nun halime sırıttığını gördüğümde yanaklarım utançtan bi kat daha kızardı. Hayali saçımı kulağımın arkasına attım. Utandığımı fark edince gülüşü bütün yüzüne yayıldı.

 

Hep böyle güzel mi gülüyordu bu çocuk böyle. Sadece gülse sonsuza kadar onu izleyebilirdim ya da gülmesi için yüzlerce kez kapıyı kabarık saçlarım ve uykulu gozlerimle açabiliridim. Yüzümü şapşal bi sırıtış aldı.

 

"Hadi üstünü değiş gel Büfeye gidiyoruz."

Ağzımdan hülyalı bi "Tamam" çıktı hala salak gibi sırıtıyordum.

"Tamamm seni bekliyorum hadi git gel."

Bi anda önceki dediklerini dinlemediğimi fark ettim "Bekle nereye gidiyoruz?"

"Büfeye?" dedi kafası karışmıştı çok tatlı gözüküyordu.

 

Bana kalsa kapının önünde günün sonuna kadar yaptığı mimikleri izleyebilirdim ama daha fazla tuhaf ve şapşal gözükmemek için "Tamam hemen geliyorum" diyip kapıyı suratına kapadım ve sırtımı kapıya yaslayıp derin bi nefes verdim.

~~~~~~~~~~~~~~~

 

Olabilecek en hızlı şekilde giyinip saçımı şekillendirdim ve en sevdiğim glossu sürüp çantama attım.

 

Tam odadan çıkıyordum ki aklıma gelen fikirle gülümsedim ve annemin yerleştirdiği cekmecelerimin içlerini karıştırmaya başladım.

 

Uzun bi uğraştan sonra işte oradaydı kırmızı renkli tepesinde minik bir fidan olan canım şapkam.

 

Ben Batu'ya civcivli şapkasını aldıktan sonra o da bana nefret ediceğimi düşünüp tepesinde fidan olan bu çocuk şapkasını almıştı ama onun sandığının aksine ben bu şirin şeye bayılmıştım. Elimde olsa sürekli giyer gezerdim.

 

Şapkayı kafama geçirirken aynanın önüne koştum. Dünyanın en tatlı şeyiydi bu. Yüzüm yine o şapşal sırıtışlarımdan birini aldı.

 

"Bu şekilde gülersen anlar."

Odamın yanından kahvesiyle geçen Afra'nın dediği şeyle sırıtışım yüzümde yarım kaldı.

 

"N ne? Kim? Neyi anlar?"

Saçma sapan bikaç kelimeyi bir araya zorla getirip Afra'ya döndüm. O ise beni takmadan elinde kahvesi odasına geçiyordu.

 

"Şapkayı sevdiğini."

Benim heyecanlı halimin aksine sesi oldukça sakindi. Rahatlamış bi şekilde nefes verdim.

"He evet şapka."

"Aynen sonra daha çirkin bi şey alabilir." dedi kapısını kapatırken.

 

Şapka tabi ya. Iyice aptal aşık moduma bağladım. Bi dakika şapkama çirkin mi demişti o?

 

~~~~~~~~~~~~~~

 

Loading...
0%