@selenay
|
"Kanka kalk bi şeyler ye sana aldık bunları."
Başımı dayadığım masadan kafamı kaldırmadan Helin'e cevap verdim "Yedim ya"
"O yemek değil tadına baktın sadece. Hem siz bugün bu şapkaları giymek için anlaştınız mı?"
Helin konuşurken bi yandan da kafamdaki şapkayı çıkardı. Şapkam çıkınca yattığım yerde dikildim.
"Valla ilk ben giymiştim Selen neden giydi bilmem" dedi Batu elinde telefon yandan bana bakarken.
Yanaklarımın yandığını hissettim. Aceleyle Helin'in elinden şapkamı kaptım.
"Seviyorum ben bunu takmayı ondan."
"Güya nefret edin diye almıştınız hediyeleri ama her gün takıyorsunuz."
"Abart" dedim sinirle. Bi hışım şapkamı başıma geri takip ayağa kalktım.
"Ben bi Denis'e bakıp gelicem."
Büfeye doğru yöneldim. Arkamdan Helin'in "Bunda bi haller var" dediğini duydum. Yok ben bu platonik aşık işlerini beceremiyordum gerçekten daha bi kaç gün olmuştu ama 40 sene yaşlanmıştım sanki.
Büfenin içine kafamı soktum kimse yoktu. Geçmiş tecrübemden dolayı gözüm istemsiz yere kaydı ama kimse kapşonlusunun üzerine yatıp suratsız bi şekilde oyun oynamıyordu.
"Napıyorsun?"
Denis'in sesiyle geri çekilip arkamı döndüm. Üzerinde büfenin üniforması vardı. Basında beyaz bi şapka üstünde mavi bi tulum şort boynunda kırmızı fuları ve kısa saçına taktığı çilekli tokasıyla kıyafetlerinin üzerinde oluşturduğu imaja ters bi şekilde yüzü her zamanki gibi ifadesizdi.
"Sana bakmaya geldimm."
Elindeki tepsiyi içeri koydu.
"Kanka akşam görüşsek su an biraz yoğun burası."
"Off yazın çalışmasan olmuyo mu? Aslı teyzem birini tutsa."
"Akşam için biri var zaten sabah yardım ediyorum sadece."
"Akşam için mi?"
"Evet bizim yaşlarımızda birini tutmuşlar ama daha hiç görmedim nasıl biri bilmiyorum."
"A o çocuk o zaman."
"Hangi çocuk?"
"Geçen akşam büfede biri çalışıyordu ama kalıcı olucağını düşünmemiştim hiç. Üzerinde büfenin üniforması forması bile yoktu."
Denis hazırladığı siparişi tepsiye koyarken sırıttı.
"Üniformayı beğenmemiş galiba annemden öyle bi şey duymuştum sanki."
"Allah Allah nesi varmış üniformanızın? Gayet şeker."
"Sorunda o bence" dedi siparişi götürmek icin yanımdan geçerken gitmesine izin vermeyip kolunu tuttum daha masaya geri dönmek için kendimi hazır hissetmiyordum.
"Dur onu ben götürürüm sen de biraz dinlen hangi masanın siparişi?"
Denis gerçekten yorulmuş olmalı ki itiraz etmedi.
"Masa yedinin"
"Iyi tamam gittim ben" diyip elinden tepsiyi kaptığım gibi masa yediye gittim. Masada bi kişi vardı. Bi çocuk. Karışık siyah saçlarının arasına gözlük yerleştirmişti üzerinde beyaz kısa kollu bol bi gömlek vardı. Başı eğik telefonunda bi şeyle ilgileniyordu geldiğimi fark etmedi herhalde diye düşünüp seslendim "Bi tane Gold Braw sizindi değil mi?"
"Masaya birakabilirsin."
Tuhaf şey kafasını bile kaldırmadı.
"Peki şöyle koydum."
Dikkatlice bardağı masaya bıraktım peçetesini de üçgen katlayıp yanına koydum. Canımın içine yardım ettiğim için ultra titizdim. Her şeyi mükemmel yaptığımdan emin olup tam geri çekiliyordum ki tuhaf çocuğun bana baktığını fark ettim. Koyu mat mavi gözleri mi vardi onun? İlk kez böyle bi göz rengi görmüştüm. Yüzüme sevimli olduğunu düşündüğüm bi sırıtış koyup "Başka bi isteğiniz?" dedim tuhaf sessizliği bozmak isteyerek.
Çocuk gözlerini üzerimden çekti.
"Yok."
"Pekii"
Tepsimi kolumun altına koyup bu tuhaf çocuğu ve garip ortamı arkamda bıraktım. Büfenin oradan yanıma doğru gelen Batu'yu görünce kalbim hızlanmaya başladı.
Yanıma yaklaşınca bana değil az önce siparişini verdiğim masaya baktigini fark ettim.
"Napıyorsun?"
"Hiç sipariş götürdüm."
"Niye sen götürdün?" dedi hala masa tarafına bakarken. Benim de istemsiz gözüm masaya kaydı. Bize bakıyordu. Hayır bana bakıyordu.
Batu elini omuzuma atıp beni kendine cekti ve bizim masaya doğru sürüklemeye başladı.
"Denis'e yardım etmek istemiştim."
Bi yandan ona laf anlatmaya çalışırken bi yandan da gözüm Denis'i arıyordu ama hicbi yerde göremedim.
"Denis molaya çıkar birazdan, biz masaya dönelim."
İsteksiz bi şekilde beni suruklemesine izin verdim.
"Iyi peki madem."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ ~Batu~ |
0% |