@selenay
|
Bütün gece uyuyamamıştım üstelik erken kaldırılmıştım. Şu hayatta en nefret ettiğim şey erken kaldırılmaktı.
Bi de dün apar topar kaçtığım kişinin yanına gidiyordum. Annelerimiz toplu piknik için anlaşmışlar ve bize sabah dokuzda söyleme kararı almışlardı.
Zorla bindirildiğim arabada bütün yolu suratım asık geldim. Bugün herkesten keyifsiz olduğumu söyleyip kaçmayı planlıyordum yalan da değildi. Dün geceki olaylar yüzünden kafam leş gibiydi hiç keyfim yoktu ama bu keyifsizliğimi anneme anlatamamıştım.
Annem arabayı piknik alanının park kısmına çekti. Afra ile piknik sepetini kimin taşıyacağına dair yolda gelirken taş kağıt oynamıştık ve kaybetmiştim. Sıkıntıyla nefes verdim bugün daha ne kadar kötü olabilirdi.
Arabanın bagajından piknik sepetini zorla çıkardım. O kadar ağırdı ki yerden bi kaç saniye kaldıramadım.
"Anne ne var bunun içinde." Annem mızmızlanmama güldü. "Sana kaç kere dedim biraz kilo al diye sonra öyle bi sepeti bile zor taşırsın." "Ya ne alakası var benim kilomla sepetin ağır olmasının?"
Anneme laf yetiştirmeye çalışırken bi yandan sepeti sürüklüyordum. Tamam belki sepet sürükleyecek kadar ağır değildi ama bugün uyuzluğum tutmuştu. Günün sonuna kadar gıcık olmaya ant içmiştim. Annem az ileride helinlerin annesi Suzan teyzeyle selamlaşıyordu. Afra ise bi köşeye çekilmiş teline gömülmüştü.
"Ağırsa taşıyayım sepeti."
Başım eğik olmasına rağmen kimin geldiğini anlamıştım. Bugün yüzünü en son görmek istediğim kişi. Batu elleri cebinde sinir sırıtışıyla başıma dikilmişti.
Üzerinde beyaz bi tişört ve lacivert bi şort vardi giydiği şeyler garip bi şekilde gözlerinin yeşilini iyice ortaya çıkarmıştı. Bugün ayrı bi yakışıklı olmuştu sanki.Hiçbir şey yapmasa öyle dursa bile etkiliyordu beni bu çocuk.
Hızlıca sepeti yerden kaldırdım "Yok" dedim aceleyle "O kadar ağır değil."
Elim ayağım birbirine dolaşmıştı ille bugün karşılaşacağımızı biliyordum ama böyle bi anda görünce heyecandan ne yapacağımı bilememiştim.
"Ver işte mırın kırın etme" diyip elimden sepeti kaptı ve sepeti tüymüş gibi rahat bi şekilde taşımaya başladı. Güneş saçlarına vurmuştu gece gördüğüm rüya geldi aklıma saçlarına dokunmak istedim eğer konuşmasaydı elim saçlarına uzanıyordu bile.
"Dün" dedi çekinerek "bi şey mi oldu?" Bu üstü kapalı sorunun ardındaki imayı ikimizde biliyorduk. "Hayır" dedim sıkıntıyla eskileri düşünmek canımı sıkmıştı. "Ben mi bi şey yaptım?" Sorusuyla durdum ardından o da durdu yeşil gözleri endişeyle parlıyordu. Gözleri hep böyle güzel miydi?
Bi anlık cesaretle her şeyi yüzüne söylemek istedim eger şu an yapamazsam uzun süre cesaret edemiyecektim biliyordum bunu.
"Ben.." Sesim düşündüğümden daha korkak çıkmıştı ama küçük bi duraklamadan sonra devam ettim "Ben senden-" "Hey ikiniz ne zaman gelmeyi düşünüyorsunuz?"
Helin'in bize seslenmesiyle bütün cesaretim gitti. Aceleyle durumu toparlamaya çalışıp geliyorum diyerek saçımı düzelttim ve Batu'nun elinden sepeti kaptığım gibi yanlarına gittim.
Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Batu da arkamdan gelip masaya oturmuştu. Suzan teyze çoktan tabakları hazırlamıştı bile annemde içecekleri dolduruyordu.
Önümdeki tabağa baktım yine midem bulanıyordu. Hiçbir şey canım istemiyordu. Yanımdaki Helin'e döndüm o da aynı şekilde tabağına dokunmamıştı. Kolumla dürtükledim "iyi misin?" Sıkıntıyla bana döndü yüzü asıktı yoksa dünkü olayı mı öğrenmişti?
"Furkan" dedi üzüntüyle "Dünden beri mesajlarıma dönmüyor" konuşmamışlardı demek o zaman geceki olayı da bilmiyordu. Bi an söyleyip söylememek arasında gidip gelsem de dün Furkan'ın utanç ve endişe içindeki gözlerini hatırladım ve diyeceklerimi yuttum.
Elimi rahatlatmak istercesine Helin'in omuzuna koyup " Belki işi vardır takılma bu kadar"dedim ama bu Helin'i rahatlatmamıştı "Neredeyse bütün bir gün nasıl işi olabilir?"
"Belki ailevi bi şeydir." Helin'e dediğim mantıklı gelmiş olmalı ki ikna olmuş bi şekilde "Öyledir değil mi?"diyip bana döndü. "Köye gitti onlar." Ikimizde aynı anda Batu'ya döndük sanki az önce bizi sinsi sinsi dinleyip konuşan kendi degilmis gibi tabağıyla oynuyordu.
"Sen nerden biliyosun?" "Arkadaşıyım ya Helin. Senin bu Furkan merakın nerden çıktı?" Helin Batu'nun hafif imalı sorgusuyla gözlerini ondan kaçırdı. "Hiç ya sordum öyle."
Batu elini çenesinin altına koyup "hı hı" dedi. Helin'in gözlerini kaçırmasına karşılık o daha çok dikmişti sanki gözlerini. Konuyu dağıtmak için araya girdim "Neden gittiklerini biliyor musun?"
Eğer biliyorsa dün geceden sonra polise haber verip vermediklerini, nasıl olduklarını sorabilirdim gerçi geceki tepkilerinden sonra hic polisi arıyacaklarını sanmıyordum ama.
"Yani" dedi Batu az önceki ciddiyetini bozup geriye doğru yaslanırken "öylesine gittiler herhalde bir şey demedi."
"Anladım" dedim. Söylememişti demek. "Aaa kızlar hiçbir şey yememişsiniz." Suzan teyzenin yakınmasıyla annem de hemen önümüzdeki tabaklara baktı "Aaa gerçekten neyiniz var? Hasta mı oldunuz yoksa?"
"Bilmiyorum" dedim keyifsizce. Helin de iyi olduğuna dair bi şeyler geveledi ve tabağını tırtıklamaya başladı. Suzan teyzeye bu yeterli gelmemiş olmalı ki masadan uzanıp ateşimiz var mi diye baktı. "Hay Allah ateşiniz de yok siz yine de bugün denize girmeyin."
İtiraz etmedim zaten eve dönüp yatmayı düşünüyordum. O sırada Denis ve Aslı teyze geldi sabah büfeyi açmak için geç gelmişlerdi. Aslı teyze piknikten sonra ilk iş büfeye geri dönücekti. Denis de sabahları ona yardım ederdi. Bodrum'un popüler mekanlarından olduğu için günün her saatti yoğun oluyordu büfe.
"Lol girelim mi?" dedi Denis yanıma yerleşirken. "Yuh bi şeyler yeseydin bi" "Ben büfede yedim bi şeyler" Benimle konuşurken bi yandan da oyunu açıyordu. Canım hic oyun girmek istememişti. Helin'in de oralı olmadığını gördüm somurtuk bi şekilde teline bakıp iç cekiyordu.
"Ben girmicem" dedim iç sıkıntısıyla "ben de" diye bana katıldı Helin. Denis suratını asıp söylenmeye başladı. "Oy üzülme canım kankam ben girerim seninle." Batu 'nun oyuna gireceğini duyar duymaz hızla ayağa fırladım. Herkes bi anda bana dönmüştü şapşal gibi gülerek yerime oturdum ve az önceki şapşal hareketi hiç yapmamış her şey normalmiş gibi "Vazgeçtim ben de geliyorum" dedim sakince.
Oyunu açarken yan gözle Batu'ya baktım sırıtıyordu. Niye sırıtıyordu? Yoksa anladı mı ondan hoşlandığımı? Yok anlamamıştır. Değil mi? Anlamış mıdır?
Tekrar çaktırmadan ona baktım bana bakıyordu hızla gözlerimi kaçırdım yanaklarımın yandığını hissettim.
Bu şapşallıkla devam edersem hoşlandığımı itiraf etmeme gerek kalmayacaktı kendi kendine anlayacaktı çocuk salak salak hareketlerimden. Bu yaz çok zor geçicekti çok..
~~~~~~~~~~~~~~~~ ~Denis-Batu~ |
0% |