Umut,gölgeye düşen bir yansımaydı.
Kandırmanın eşiği,sevgiye yapılan en büyük ihanetti.Gizlenen niyetler,saf duyguları elbette kandırabilirdi ama ilahi adalet göz yaşının acısını da hiçbir haine yar etmezdi bundan emindim.
Başımı göğe kaldırdığımda,içimde oluşan fırtına yağmura beden olabilirdi.İnandığım,inanamadığım ne varsa tek bedende bir ruh halindeydi.
Canım yanıyor muydu?Fazlasıyla bu acı ilk değildi.Zaten insan yaşamı boyunca,karşılaştığı duyguların nüshasında tekerrür eden de yansımalardı.Kalbimi bu denli kıran acı inandığım bir aşkta yıkılıp,başka bir kalpte sevilme umuduyla ölmem olmuştu.
Kalbim aşka çok şiddetli çarpıyorken,aldığım sevgi darbesi,kalbimi cümlelere karşı da hissizleştirmişti.
Damlarlar yüzüme aktı.
Hislerim parçalara ayrıldı.
Damlalar yüzüme aktı.
Seviyorum yalanları ciğerimi yaktı.
Damlalar yüzüme aktı.
Sevgiye aşka inancımı fazlasıyla kaybettim.
“Bu durumda hissettiğiniz durum nedir Elis hanım?”
Gözlerim tavana uyum sağlamayan koca lambaya takılıp duruyordu.Hissizdim ve hissizliği nasıl tarif edebilirdim ki?Artık savaş bitmişti.Tek başına savaşan biri yara almadan nasıl kazanabilirdi ki?
“Hissizleştim.Nasıl tarif edilir ki?”
Doktorumun gözlerinin içine baktığımda,odaklı gözlerinin yerini şaşkın ifadeye bırakmıştı.
“Anlıyorum.Geçirdiğiniz kazadan sonra bir de üstüne böyle bir trajedik bir olaya karşı direnmek çok zordur.Elis hanım hafıza kaybınız ardından bir çok şeyi hatırlamadığınızı da söylediniz sizi sarsan şimdiki yaşadıklarınız mıydı peki?”
Sorduğu soruyla bulanık suda yönünü bulmaya çalışan zihnim,hatırları silik silik hafızamın aynasına yansıtıyordu.
“Hatırladığım bazı şeyler var ama toplasanız bir avuç değil.Ayrıca inanın içimdeki kırgınlığı size anlatamam.”
“Anlıyorum.Fakat geçmişinizde kalan biriyle artık bir bağ kuramazsınız.Zihniniz için de,kendiniz için de en sağlıklı çözüm zamana bırakıp,unutmaya çalışmaktır.”
“Farkındayım.”
Yattığım yerden kalktım.
“Bu kadar yeterli bence doktor bey daha fazla devam edersem ağlayacağım.”
Gözlerime dolan gözyaşını,dudaklarımı dişleyerek bastırmaya çalıştım.Derin nefes alarak,çantamı alıp ayağa kalktım.
“Ayrıca beni tekrardan bu noktaya getiren süreç,eskiden yaşadığım travmanın bir benzeri daha olarak karşıma çıkması oldu sanırım.Hayatıma bir sürü insan girdi fakat geçmişte çok sevdiğim adama karşı,şimdiki hayatıma giren adama beslediğim sevgiyle birebir desem inanır mıydınız?”
Sisteme bir şey yazıp beni dinlemeye çalışırken,düşen gözlüğünü düzeltip gözlerimin içine aynı bakışla baktı.
“Neden inanmayayım Elis hanım?”
Başımı sallayıp,gülümsedim.
“Hatta aynı aldanış,aynı kanış,benzer izler ve tutkular.İki farklı insan nasıl olur da benzer acıyı ve kederi yaşatabilir peki doktor?”
Doktor elindeki kalemi bir köşeye koyarak yazmayı bıraktı.
“İnanın bana yaşanması çok güç bir durum ama siz de fark ettiğim bir şey var ki,acı eşiğiniz ne kadar yüksekse,ayağa kalkışınız da bir o kadar yüksek.Güçlü bir kadınsınız muhtemelen de bir çok şeyi kendiniz atlatmak zorunda kaldınız.Yanılıyor muyum?”
Eliyle beni işaret etti.
“Her cümlenizde o kadar haklısınız ki.”
“Bu yüzden emin olun o yolları çok güzel aşıp geçmiş olacaksınız.Yazdığım ilaçları da içmeyi ihmal etmeyin olur mu?”
Gülümsediğinde,gülümsedim.
“Kendinize iyi bakın Kadir bey hoşçakalın.”
“Sizde.Hoşçakalın.”
Ağır adımlarla,verdiği reçeteyle yürürken,daha önceden kullanmış olduğum on iki kutu antidepresan ilacı süreçlerim gözlerimin önünden geçmişti.
Adımlarım,yenilgimle beraber yürüyordu.
Gözlerim artık olup olmadık her şeye doluyordu.Beş yılımın verdiği acının etkisi nihayetinde sona ermişken,yeni başlangıçlara adım atmak istediğim her yer beni bir kez daha tekme tokat hayallerimin sokağında,kandırılma caddesinde sevgisizliğe terk etmişti.
İç çekerek,ağrıyan göğüs kafesime elimi bastordığımda elimi yakıyordu sanki.Karşıda duran,binbir çeşit çiçek satan ablaya baktım.Bu ayazın soğuğunda ellerini ovuşturarak gelecek olan müşterilerini bekliyordu.Gözleri beni bulunca soğuktan kızaran sıcacık gülümsemesine karşılık vererek gülümsedim zaten sevgi öyle bir duyguydu ki,hissettiğin yerde hissediyordun.Çiçekçi abla bunu da fark etmemi sağlamıştı.Botlarımın sesiyle usul usul yanına giderken,beyaz gülleri ablaya uzatan delikanlıya fırsat vererek gülümsedim.
"Bir dakika abla parayı veriyorum şimdi."
Çocuk elini cebine atarak,parasını arıyordu bunu fark etmemek mümkün değildi.
"Bekliyorum delikanlı akşama kadar buradayım acelem yok."
Naif sesiyle kibarca konuşurken bir kez daha gülümsedim.
"Nereye koydum parayı?"
Bu seferde elini ceketinin cebine atarken,çantamdan cüzdanımı çıkarıp çiçek ablaya baktım.
"Ne kadar tuttu abla?"
Çocuk sorduğum soruyla şaşkın ve mahcup bir şekilde yüzüme baktı.
"Siz mi ödeyeceksiniz?"
Bu sorusunun ardından çocuk bir kez daha kendini kötü hissetmişti fakat parayı düşürmesi onun suçu değildi.
"Evet.Ne kadar?"
"Üç yüz lira hanımefendi."
Parayı uzatırken çocuk mahcup bir şekilde gülümsedi.
"Parayı düşürmüşüm abla.Hiç gerek yoktu gerçekten bırakırdım gerekirse."
Çocuk dudaklarını birbirine bastırarak kafasını yere eğdi.
"Düşünme bunu.Bilerek yaptığın bir şey değil ki.Ayrıca kız arkadaşını o kadar da beklettin bankta oturmuş bize bakıyor."
Başımla kız arkadaşını işaret ettim.
"Bir adet pembe karanfil uzatır mısınız rica etsem?"
Abla papatyaların arasından çiçeği uzatırken,bakışlarım bir anda orada kalakalmıştı.Bana gelirken papatya alıp gelirdi sevdiğim çiçeği öğrenene kadar.
Uzattığı çiçeği alıp beyaz güllerin ortasına koydum.
"Şimdi oldu sevgiyi ve masumiyeti temsil eder.Karanfili neden seçtin diye sorarsa söylersin."
Çocuk gülümseyerek başını salladı.
"Abla çok teşekkür ederim ne desem az kalır.Senin gibi insanların nesli tükendi ya.Annesinin kanser olduğunu öğrendi bugün de biraz yüzü güler diye düşündüm."
Karşıda sessiz sedasız oturan,kızıl saçlı kıza baktığımda gülümsedim.
"Hadi bekletme daha fazla.Ayrıca gittiğinde ilk önce durumu izah et neden benimle konuştuğunu sonra çiçeği ver öneridir."
Gülünce gülümsedim.Karşıda ki kıza el sallayarak bağırdım.
"Çok şanslısın,çünkü seni çok seviyor."
Kız da gülümseyince gülümseyip oradan uzaklaştım.Üşüyen ellerimi kabanımın cebine koyup ağır ağır istasyona doğru ilerlemeye başladım.
Boş yer bulunca oturup,etrafa bakmaya başladım.Uzun zamandır bir yeri böylesine inceleme fırsatı yaratmamıştım kendime.Yere dökülen yapraklar,aceleyle bir yere yetişmeye çalışanlar,beklemekten sıkılanlar,telefon görüşmesi yaparken gülümsemeyi ihmal etmeyen insanlar,çantamdan kitabımı çıkarıp okumaya çalışıyorken,yanıma oturan uzun boylu yapılı adama baktım.Füme rengi kabanını düzeltip,keskin yüz hatlarının arasındaki sıcak gülümsemeyi sunarken,gülümsedim.
"Rahatsız etmedim umarım."
Kalın tok sesle konuşurken,gözlerim baştan istemsizce şık giyime sahip olan tarzını baştan aşağıya süzüyordu.
Siyah boğazlı kazağı,siyah pileli kumaşa sahip olan pantolonuyla bir bütün sağlamıştı.Siyah deri botları da kumral uzun saçlarıyla akışa ayrı hava katıyordu.Sol kulağındaki küpesini de yakışması ayrı bir adaptasyon sağlamayı sağlatıyordu.Koyu yeşil gözlerinin rengi o kadar güzeldi ki,yüzüne o kadar bakmam rahatsız edici bir durum olmalıydı.İlk defa bir insanın simasına bu denli önem vererek bakmıştım.Uzun bakışımın verdiği mahcubiyetle yanaklarım alev alev olmuştu utandığımı da hissetmiştim.Başımı kitabıma çevirdim.
"Hayır etmediniz."
Konuşurken sesim titremişti.
"Yüzüme o kadar dikkatli baktınız ki şüphelendim kendimden."
Onun da bu durumu fark edişine karşı kafamı kitabıma vurmak istiyordum.Yanaklarım istemsizce kızarmaya başladığını hissediyordum.Bakışlarım tekrar o yeşil gözleri bulmuştu.
"İyi misiniz?"
Kuruyan boğazımda cümleler ıslanamıyordu.Kafamı sallamakla yetinmiştim.
"Öyle görünmüyor yüzünüz ama."
En sonunda kitabıma odaklanamayacağımın kararını alıp usulca kapatıp dizlerimin üstüne koydum.
"Kusura bakmayın.Yüzünüze dik dik bakıp durdum.Rahatsızlığı veren benim asıl."
Gülümseyerek karşılık vererek,gözünü kaşıdı.
"Hayır rahatsız etmediniz."
Bende karşılık olarak mahcup bir edayla gülümsedim.Kolundaki gümüş saate bakıp,bir kaç dakika karşıya baktı.
"Trenin gelmesine yaklaşık yarım saat var.Kahve içmeye ne dersiniz?"
Gözlerim,sezgimle beraber analiz keşifi yaparken,bir kaç dakikalık profil çizmeye çalışıyordu yorgun zihnim ama tuzaklara,sezgilere hala açıktı.Bu da ruhumun dengesini ayakta tutmayı sağlıyordu.
"İlk kez karşılaştığınız birine,kahve ısmarlayacak kadar samimi birisiniz sanırım."
Söylediğim cümlenin ardından böyle bir yaklaşımı beklemediği yüzünün her zerresinden belli oluyordu.Boğazını temizleyerek,başını yere eğdi.
"Haddimi aştım çok haklısınız,özür dilerim."
"Kendinizi kötü hissetmeyin.Siz de bana hak verirsiniz ki tanımadığım biriyle oturup kahve içmeyi uygun bulmuyorum."
Başını sallayarak,mahcup bir ifadeyle gülümsedi.
"Ne diyebilirim ki?"
"Bir şey demenize gerek yok."
Oturduğum yerden kalkıp adama gülümseyip,gelen trene bindim.Yerimi alıp,yarım kalan kitabımı okumaya başlamadan önce,karşıma oturup,kabanından telefonunu çıkarıp önüne baktı.Dağınık zihnim,satırları anlamamı zorlaştırıyordu.Tren varacağım istasyona gelince,karşımda oturan adama baktığımda aynı anda iniş kapısına doğru gelirken,ani frenle öne doğru giderken,adamın kabanını sıkı sıkı tutup aynı direği tuttuğumuzu fark etmiştim.Yeşil gözleri,gözlerimin hafızasına yer edinmeye başlamıştı.
"Çok özür dilerim."
Elimi kabanından aniden çekip,sigarayla karışmış yoğun ağır odunsu parfümü burnuma nüfus etmişti.Önüme savrulan saçlarımı geriye yatırıp gülümsedim ama anlam veremediğim bir şekilde de yüzüne bakamıyordum.Normalde kimsenin yüzüne bakmaktan çekinmeyen ben,utangaç yanımı ortaya çıkarıyordu.
"İyi misiniz?Özür dilecek bir durum yok ki ortada ani refleks olarak yaptınız böyle bir şeyi."
Söylediği cümleyle başımı sallayarak,trenden indim.
"En azından biraz yürüme şansımız var mı diye sorsam?"
Bir türlü yakamı kurtaramadığım ısrarcı adama bakarak,iç çektim.
"Neden böyle bir teklifte bulunuyorsunuz anlamıyorum.Amacınızı da anlamış değilim."
Adam arkamdan hızlı adımlarla,adımlarıma yetişirken resmen koşan kovalayan şeklindeydik.
"Sizi tanımak için daha yakından.Böyle bir güzelliği kaçırmak istemiyorum."
Hızlı adımlarımı durdurup,karşısına dikildim.Boyu benden bir hayli uzundu.
"Ben sizinle tanışmak istemiyorum.Ayrıca biraz daha ısrarcı olursanız polisi arayacağım."
"Anlıyorum.Kendinize iyi bakın."
Yanımdan uzaklaşını izleyerek emin olduğumda önüme dönüp yürümeye başladım.Huzur evine vardığımda kabanımı çıkarıp yerine asıp,iş kıyafetlerimi giyip saçımı gelişi güzel topladım.
"Esil bugün yeni biri gelecek dedim ya sana birazdan burada olacak."
"Tamam."
Giyinme odasından çıkıp,mutfağa girip kendime kahve yapmaya başladım.
"Seansın nasıl geçti?"
Bukete bakıp gülümsedim.
"Fena değildi."
"Unut kızım şu sevgi kıymet bilmeyen adamı.Üstüne bir de aldatıp seni suçluyordu adi.Nasılda arkadan iş çevirmeyi bu kadar iyi yapar bir insan pes doğrusu.Kızım yani akıllı kadın olmasaydın ileride daha çok canın yanardı."
"Şimdi de farksız değil ki.Kahve ister misin?"
"Olur sen güzel yapıyorsun kahveyi."
Kahveyi cezveye koyup ellerimi göğsümde birleştirip,kalçamı tezgaha yasladım.Gözüm bir yandan da,kahvedeydi.
"Nereye kadar kalbini birine kapatacaksın?Kabul edip önüne bakman gerekmez mi?Ayrıca asla seni hak eden bir adam da değildi.Sen çok güzel sevdin.Eminim hala da seversin.Esil senin artık mutlu olmanı istiyorum.Seni öyle görmek istiyorum."
Ona sarılıp,gülümsedim.
"Emin ol mutlu olmayı bende çok istiyorum ama acı akşamdan sabaha onarılacak bir şey değil ki.Benden geleceğe dair umutlarımı,aşka karşı inancımı,sevgimi,zamanımı çaldı."
"Anlıyorum haklısın ama böyle yapma lütfen.Sana zarar."
Ocağın altını kapatıp kahveyi bardağa doldurdum.
"Dediğim gibi Buket zamana ihtiyacım var.Ben zamana bırakmadan,iyileşmeden birinin duygularıyla oynamak istemem.Sevmem bilirsin."
Kahvesini ona uzatıp gülümsedim.
"Ne diyeyim haklısın.Kahve içinde teşekkür ederim."
aynı anda kahvelerimizi yudumlarken,hasta bakıcılardan çalışanlarından biri mutfağa girdi.
"Sizi yeni gelen çalışanımız ile tanıştaracağım Gökay."
Kapıdan giren adama karşı dikkatle bakarken,içtiğim kahve boğazıma takılınca yere püskürtüp öksürmeye başladım.
"Esil iyi misin?"
Buketin telaşlı hareketlerinin arasından,verdiği suyu kafama dikledim.Bardağı tezgaha koyarak aynı anda birbirimizi işaret ettik.
"Sen."
"Sen."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |