@selinayeda_x
|
Gece düşerken, odanın karanlığına gömülmüşken, telefonumun ekranında beliren bir mesajın ışığıyla irkildim. Ekranda "Archer" ismi görünüyordu. İçimde bir merak ve endişe karışımı oluştu. Mesajı açarak okumaya başladım. “Luna, umarım iyisindir. Senden haber almak istedim. Her şey yolundadır umarım.’’ Mesajı okurken, Archer’ın tonundaki dikkat ve endişe dikkatimi çekti. Son zamanlarda yaşadıklarım aklımda dönerken, onun bu samimi yaklaşımı, içimde bir tür rahatlama sağladı. Raven ve yaşadıklarım hakkındaki düşüncelerim karmaşık bir hale gelmişti, ama Archer’ın bu desteği, bana biraz olsun güven verdi. Archer’ın mesajının arkasında ne tür bir gözlem olduğunu merak etmemek elde değildi. “Nasıl haberin oldu?” diye düşündüm, nasıl haberi olmuştu bu hislerimin, hissetmiş miydi? Mesajın arkasındaki gerçek niyeti ve Archer’ın aslında neler bildiğini anlamak için daha fazla bilgiye ihtiyacım vardı. Hemen cevap vermedim. Önce derin bir nefes aldım ve Nova’nın yanındaki güvenli alanımı biraz daha korumaya çalıştım. İçimdeki karmaşıklığı ve Raven’ın etkilerini daha iyi anlamak için bir süre sakinleşmeye ihtiyacım vardı. “Teşekkür ederim, Archer. Her şey biraz karmaşık şu anda. Ama iyiyim.’’ diye yanıtladım. Mesajı gönderdikten sonra, telefonumu kapattım ve gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. Archer’ın desteği, içimdeki belirsizlikle başa çıkmamda biraz yardımcı oluyordu. Ancak, Raven’ın ve yaşadıklarımın ardındaki gerçekleri anlamak için daha fazla bilgiye ihtiyacım vardı. Archer’ın gizli gözlemi ve gerçek niyeti hakkında daha fazla bilgi edinmek, bu süreçte önemli bir adım olacaktı. Gece geç saatlere kadar uykusuz yatmam gerekti. Yatağımda dönüp dururken, bir yandan içimdeki düşüncelerle boğuşuyordum. Raven’ın karanlık etkisi, hala içimde yankılanıyordu ve bu düşünceler, beni uyuyamaz hale getirmişti. Tam o sırada, telefonum bir kez daha titreşti ve ekranında “Archer” ismi belirdi. Mesajı dikkatlice açtım. Archer’ın yazdığı kısa mesajda, doğrudan ve nazik bir şekilde buluşmayı teklif ediyordu: “Luna, yarın buluşalım mı? Seninle konuşmak istediğim çok önemli bir şey var.’’ Mesajı tekrar tekrar okudum. Archer’ın bu kadar doğrudan ve ısrarcı olması tuhaftı. Genelde bir şeyi paylaşmak istemediğinde susar, anlatmak istediğinde ise lafı dolandırırdı. Ama bu defa, mesajdaki aciliyet ve tuhaflık beni şaşırtmıştı. Sonunda telefonuma cevap yazmaya karar verdim. “Archer, yarın buluşmak çok iyi olur. Ama sabah işim olduğu için akşam yemeğinden sonra ancak buluşabilirim. Bu akşamın ilerleyen saatlerinde uygun olur musun?” Mesajı gönderirken, ellerim titriyordu ve bu anın üzerimdeki etkisini hissedebiliyordum. Archer’ın ne zaman uygun olduğunu merak ederek, ekranı dikkatlice izledim. Yanıtının hızlı bir şekilde gelmesini umuyordum, çünkü içimdeki belirsizlik ve endişe, bu buluşmanın ne kadar gerekli olduğunu bana tekrar hatırlatıyordu. Yanıtı beklerken, derin bir nefes aldım ve yatağımın kenarına oturdum. Odanın karanlığı, yaşadıklarımın ağırlığını hissettiriyordu. Raven’ın etkisi ve içimdeki karanlık, uykuya dalmamı zorlaştırıyordu. Telefonun ekranı, göğsümdeki kalp atışını hizaya getirmeye çalışıyordu. Sonunda Archer’ın yanıtı geldi. ‘’Uygunum.’’ Ve Pazar günkü tek işim Archer’dan mesaj gelene kadar beklemekti. Ama mesaj Pazar günü saat ancak sekizde gelebildi! ‘’Benimle ormanda buluş, attığım konumdayım. Unutma, çok önemli!’’ Telefonu bırakıp derin bir nefes aldım. Ormanın derinlikleri mi? Gece vakti? Aklımdan geçen düşünceler beni huzursuz etmişti. Neden gece yarısı, neden orman? Bu kadar önemli olan neydi? Ama bir yandan da Archer’a olan güvenim ağır basıyordu. Eğer beni bu kadar gizemli ve ürkütücü bir yere çağırdıysa, mutlaka bir sebebi olmalıydı. Ayağa kalktım, üzerime kalın bir ceket aldım ve botlarımı giydim. Hava kararmıştı, kışın soğuğu iyiden iyiye hissediliyordu. İçimdeki tedirginlik büyüdükçe büyüyordu ama Archer’ı yalnız bırakmak, ya da gitmemek gibi bir seçenek yoktu. Ona borçluydum, en azından ne olduğunu öğrenmeden dönemezdim. Telefonuma attığı konumu açtım ve haritada gösterilen rotayı takip ederek yurdun arka tarafına yöneldim. Başlangıçta orman yolu geniş ve aydınlıktı. Yoldaki lambalar bana güven veriyordu, çevremde her şey net bir şekilde görünüyordu. Ağaçların dallarından sarkan kar taneleri, hafifçe esen rüzgarın etkisiyle uçuşuyordu. Hava keskin ve serindi, ama o an bu soğuğu hissetmiyordum. Tek düşündüğüm şey Archer’ın beni neden çağırdığıydı. Yol gittikçe daralmaya başladı. Lambaların ışığı tükenirken ormanın içi karanlığa gömüldü. Artık sadece ay ışığı vardı. Zemin karla kaplıydı ve adımlarımın çıkardığı hafif çıtırtı dışında her şey sessizdi. Doğru yolda olduğumdan emin olmak için telefonuma sık sık bakıyordum. Haritada gösterilen konuma yaklaştıkça içimdeki gerilim artıyordu. Bir an durup etrafıma baktım. Ağaçlar gittikçe sıklaşmıştı ve ormanın derinliklerine doğru ilerliyordum. Nefesimi kontrol etmeye çalışarak adımlarımı hızlandırdım. Tam o sırada, karanlığın içinden bir siluet belirdi. Archer, ağaçların arasından sessizce çıkıp bana doğru yürüdü. O an içimdeki tüm endişe yerini şaşkınlığa bıraktı. Ne yapıyordum ben burada? Ve Archer’ın bu kadar tuhaf davranmasının sebebi neydi? "Archer," dedim, sesi çıkmayan bir fısıltıyla. Gözlerimin içine bakarak durdu. “Luna, merak etme. Buradayım.” Sesi sakin ama aynı zamanda kararlıydı. Onun gözlerine bakarken içimdeki tedirginliğin biraz hafiflediğini hissettim. Ama hâlâ bir şeyler eksikti. “Ne oluyor burada? Beni neden buraya çağırdın? Gece vakti ormanın derinliklerine kadar gelmemi istedin… Ne bu kadar önemli?” Archer derin bir nefes aldı, gözlerini bir an için kaçırdı. “Sana bir şey göstermem gerekiyor. Hem de şimdi.” Gözlerimi kıstım. “Ne göstereceksin ki bunu gece yarısı, ormanın ortasında yapmamız gerekiyor?” Archer omuzlarını hafifçe kaldırdı, ceketinin fermuarını çekip soğuk havada ellerini ceplerine soktu. “Luna, bu, gördüğün ya da duyduğun her şeyden farklı olacak.” Başımı eğip kaşlarımı çattım. “Beni daha da endişelendirmeye başlıyorsun.” Archer bir adım yaklaştı ve sesini daha yumuşak bir hale getirdi. “Sadece bana güven. Bunu yapmam lazım. Eğer sana anlatmazsam, her şey çok daha karmaşık olacak. Ve ben… seni tehlikeye atamam.” Bu sözler beni sersemletti. “Tehlike mi? Archer, ne tehlikesi? Raven mi? Yoksa başka bir şey mi?” Archer, cevap vermeden yüzünü karanlık gökyüzüne çevirdi. Ay ışığı, saçlarının kenarlarını aydınlatıyordu. Bir süre sessiz kaldı. Bu sessizlik, beni rahatsız etmeye başlamıştı. “Luna… Bazı şeyler var,” dedi sonunda. “Sana açıklayacağım, daha fazla tutamam içimde. Ama ondan önce bilmelisin ki… Raven hakkında bazı şüphelerim vardı. Şimdiyse daha da büyük şeyler var!” Kalbim hızla atmaya başlamıştı. “Ne demek istiyorsun? Açık konuş, Archer. Daha büyük bir şey mi? Ne oluyor?” Archer kaşlarını çattı, yüzündeki ciddi ifade daha da derinleşti. “Raven… göründüğünden çok daha tehlikeli biri. Ama onu yalnızca kötü niyetli bir rakip olarak görme. Onun planları var, hem de sadece benimle ya da seninle ilgili değil. Ve bu planların ne kadar karanlık olduğunu hâlâ bilmiyorsun.” Sözleri zihnimde yankılandı, ama anlamaya çalışmak için fazla karışıktı. “Ne dediğini anlayamıyorum Archer!” Archer ellerini saçlarının arasına sokup derin bir nefes verdi. “Çünkü henüz olanı göremiyorsun! Seni buraya bu yüzden çağırdım. Sana göstereceğim şey, tüm bunların ne kadar derin olduğunu anlamana yardımcı olacak.” Daha fazla dayanamıyordum. Bu sırlarla dolu konuşma beni sabırsızlaştırmıştı. "Ne göstereceksin? Hemen görmem gerek." Archer, bana karanlık bir bakış attı ve başını salladı. "Peki," dedi sessizce. "Ama gördüklerinden sonra ne yapacağına karar vermek zorundasın." Bu sözler beni ürküttü. Ama geri dönmek gibi bir seçeneğim yoktu. Archer’a güveniyordum, her ne kadar tedirgin olsam da onun yanında güvende olduğumu biliyordum. Archer’ın bakışları daha da derinleşti, ama bir şeyler yapması gerektiğini biliyordum. O anda, etraftan hışırtılar gelmeye başladı ve vahşi hayvanların uğultuları, karanlıkta yankılanan garip sesler olarak içimi ürpertti. Kalbim hızla çarpıyordu ve içimdeki korku, giderek artıyordu. “Neler oluyor?” diye sordum, sesimdeki endişe belirgin bir şekilde hissediliyordu. Archer, ellerini cebinden çıkararak sakinleştirmeye çalıştı. “Şimdi sırası mı?” diye fısıldadı, kendi içindeki korku ve belirsizlikle başa çıkmaya çalışırken. Yüzündeki ifadeyi anlamaya çalışırken, gölgeler arasında kaybolan sesler beni daha da korkutuyordu. “Ne oluyor?” diye tekrarladım, sesimdeki korku daha belirgin hale gelerek. “Bu sesler… ne yapacağız?” Archer, derin bir nefes alarak masal anlatır gibi anlatmaya başladı. “Kasabadan dönerken hışırtı duydun, değil mi? Canavar dediğimde seni korkuturdum. O zaman sadece rüzgar idi ama şimdi değil.” Sözlerinin etkisiyle korkum daha da arttı. “Archer, sadede gelir misin? Korkuyorum,” dedim, gözlerim etrafı tararken bir an için savunmasız hissettim. “Bu sesler… korkutucu. Ne yapmalıyız?” Archer, derin bir nefes alarak devam etti. “O zaman sadece rüzgarın etkisiyle bir ses duydunuz. Ama şimdi gerçek bir tehlike var. Bu sesler, vahşi hayvanlardan geliyor.” Tam o anda, birden arkamda bir hareket hissettim ve Archer, “Arkamda kal!” diye bağırarak beni arkasına çekti. Şiddetli bir şekilde arkasına çekilmemle birlikte, yerdeki taşa takılarak dengemi kaybedip yere kapaklandım Toprağın sertliğini hissettim ve bir anda düşerken etrafımda karanlık ve belirsizlik içinde savruldum. Yere düştüğümde, her şey bir anda karıştı. Çimenlerin ve taşların üzerindeki düşüşümle, vücudum sarsıldı ve dizlerim acı içinde kaldı. Etrafımda yankılanan sesler ve karanlık, içimdeki korkuyu daha da artırdı. “Archer!” diye bağırdım, panik içinde. “Sakın korkma, Luna. Buradayım. Seni koruyacağım,” dedi, elleriyle yardımcı olmaya çalışarak. Sesindeki güven verici ton, içimdeki paniği biraz olsun yatıştırdı. Düşüşümden sonra, arkamda bir gölge gibi hareket eden vahşi hayvanlar, karanlıkta siluetler halinde belirmeye başlad Bir anda, Archer’ın ellerinden çıkan mavi ışıklar, etrafı çevreleyerek koruma kalkanı oluşturdu. Bu kalkan, ışığın dans eden parıltılarıyla görünür hale geldi ve etrafı geçici bir güvenlik duvarına dönüştürdü. Ancak, kurtların bu koruma kalkanına saldırmasıyla birlikte, kalkanın sınırları titremeye başladı. Kurtlar, aynı anda kalkanın içine çarptıklarında, güçlü bir darbe sesiyle savruldular. Kurtların çarpmasıyla birlikte, kalkanın etrafında bir patlama oldu ve hayvanlar iki tarafa savruldu. Archer, kalkanın etrafındaki parıltıların arasında hızla hareket ederek, benim yanımda yere eğildi. Ellerindeki mavi ışıklar, aniden parlaklıklarını kaybetti ve arkamda düşen kurtların hışırtıları, etrafı sarhoş eden bir ses haline geldi. Düşen kurtlar, kalkanın etkisiyle etrafa dağılmıştı ve sesler, korkunun oluşturduğu sessizliği bozarak etrafta yankılanıyordu. Archer, elleriyle yavaşça doğrularak, üzerime kapalı bir şekilde eğildi ve bana güven verici bir bakış attı. “Sakın panik yapma, Luna,” dedi, sesi sakin ve net bir şekilde. “Kurtlar artık uzaklaştı. Her şey yolunda.” Şaşkınlık içinde, nutkum tutulmuş bir şekilde yere oturdum. “Ne… ne oldu?” dedim, sesim titreyerek. “Bu… bu kalkan… nasıl yaptın?” Archer, üzerimdeki korkuyu hafifletmek için yavaşça elini omzuma koydu. ‘’Göstermem gereke şey buydu işte.’’ Dedi fısıldayarak. Ardından dikkatle etrafa baktı. ‘’Artık gitmeliyiz, daha fazla burada kalamayız.’’ Yavaşça ayağa kalkarken, içimdeki korku ve şaşkınlık karışımı, yavaşça azalmaya başladı. Mavi ışıklar… Göletin serin sularıyla boğuşurken yine benimleydiler, nasıl anlayamadım!? Onların Archer’dan geldiğini nasıl bilemedim!? Yavaşça ayağa kalkarken, içimdeki karmaşık duygulara rağmen, hareket etmeye çalıştım. Ancak adımlarımda bir eksiklik vardı; ayağım ağrıyordu. Bir taşın üzerine takıldım ve dengesiz bir şekilde yere düştüm. “Aah!” diye bağırdım, acı içinde. Ayağımın üzerine basamadığım için, kalkmakta zorlanıyordum. “Ayağım…” diye mırıldandım, acı içinde. Archer, hemen yanımda belirdi. “Sakin ol, Luna,” dedi, endişeyle. “Ayağın nasıl? Hadi, kalkmana yardımcı olacağım.” Ancak ben dengesiz bir şekilde kalkmaya çalışırken, ayağımın üstündeki acı dayanılmaz bir hale gelmişti. Archer, nazik ama kararlı bir şekilde beni kucakladı ve “Bu şekilde ilerleyemeyiz. Seni ormandan çıkaracağım,” dedi. Kollarında, güvende ve koruma altında olduğumu hissettim. Archer’ın kollarında, başımı göğsüne yasladım ve kendimi biraz olsun güvende hissetmeye başladım. “Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm,” dedim, hıçkırıklar içinde. “Bu olaylar… çok karışık ve korkutucu.” Archer, yavaşça ormandan çıkarken, beni nazikçe taşıdı. “Endişelenme, Luna. Bu tür durumlar, senin ya da benim hatam değil. Her şey kontrol altına alınacak ve sana yardım edeceğim. Şu anda en önemli şey, sana yardım etmek ve güvende olmanı sağlamak,” dedi. Sesindeki güven ve samimiyet, içimdeki korkuyu biraz olsun hafifletmeye yardımcı oldu. Ormanın derinliklerinden yavaşça çıkarken, etraftaki ağaçlar ve gölgeler arasında bir yol bulmaya çalıştım. Archer’ın kollarında, ormanın karanlığı ve tehlikeleri daha uzaklarda kalıyor gibi görünüyordu. Nefesimi yavaşlatmaya çalışırken, sessizliğin ortasında Archer’ın konuşması beni biraz olsun rahatlatıyordu. Yurdun arkasındaki bir alana vardığımızda, Archer beni nazikçe yere oturttu. “Burada biraz dinlenmelisin,” dedi. “Ayağının iyileşmesi için zamana ihtiyacın var. Şimdi, sadece rahatlamaya çalış.” Ayağımın üzerine oturduğumda, acı içinde oturdum ve derin bir nefes aldım. Archer, bir süre sessizce yanımda oturdu. “Yarın konuşacağız. Bu gece, senin için daha fazla bir şey yapamayabilirim, ama sana yardım etmek için buradayım. Endişelenme, her şey yoluna girecek,” dedi. “Teşekkür ederim, Archer,” dedim, gözlerimdeki yaşları silerken. “Gerçekten minnettarım. Bu yaşadıklarım… çok fazla. Her şey karışık ve korkutucu. Ama senin yanında olmak, biraz olsun rahatlatıcı.” Archer, nazikçe başını sallayarak, “Bu tür durumlar her zaman zordur. Ama birlikte üstesinden geleceğiz. Bu gece dinlen. Yarın, her şeyi detaylıca konuşacağız. Ve sana olan her şeyi açıklayacağım. Güvende olmanı sağlamak benim önceliğim,” dedi. Ayağımın acısını hafifletmek için yavaşça oturdum ve Archer’ın yanımda oturduğunu, beni izlediğini fark ettim. “Bu karanlık ve belirsizlik içinde, sana güvenmek gerçekten rahatlatıcı,” dedim. “Bunu nasıl başardın, bilmiyorum ama… gerçekten çok teşekkür ederim.” Archer, hafif bir gülümsemeyle başını eğdi. “Her zaman burada olacağım, Luna. Bu tür zor durumlarla başa çıkmanı sağlamak için elimden geleni yapacağım. Şimdi dinlenmelisin ve yarın her şeyi net bir şekilde konuşacağız,” dedi. Bu sözlerin ardından, biraz olsun huzur buldum. Ayağımın acısıyla başa çıkmaya çalışırken, yavaşça gözlerimi kapattım ve bu zor anların ardından biraz olsun rahatlamaya çalıştım. Archer’ın yanında olmak ve onun desteği, bu karanlık gecede en büyük tesellim olmuştu. Archer’ın yanında otururken, içimdeki gerginlik yavaşça azalmıştı. Ayağım hala acıyordu ama Archer’ın varlığı ve güven verici sözleri, bu anı biraz daha katlanılabilir kılıyordu. Yavaşça başımı kaldırarak, Archer’a baktım ve derin bir nefes aldım. İçimdeki duyguları daha fazla saklayamadım; onu kucaklama ihtiyacı hissettim. Hareketlerim biraz yavaş ve temkinliydi ama yavaşça Archer’ın boynuna sarıldım. “Nihayet,” diye fısıldadım, gözlerim dolarak. “Nihayet güvende hissedebiliyorum.” Archer, şaşkın bir şekilde gözlerini açtı ama sarılmaya karşılık verdi. Kollarını nazikçe etrafıma sardı ve “Bu durumda birbirimize destek olmalıyız,” dedi, sesindeki yumuşaklıkla. “Korkunç şeyler yaşadığını görebiliyorum. Kendini nasıl hissettiğini anlayabiliyorum.” O an, yaşadıklarımı anlatma ihtiyacı içinde buldum kendimi. “Archer,” dedim, sesi titreyerek. “Raven’la olan her şey… gerçekten korkunçtu. Onun ne kadar karanlık ve güçlü olduğunu gördüm. O karanlık dumanlar…’’ Archer, başını hafifçe eğerek, dikkatle dinlemeye başladı. “Bunu daha önce fark etmemiştim,” dedim, derin bir nefes alarak. Şimdi, Archer, Raven’ın içindeki karanlık… Gerçekten çok korkutucu. Beni nasıl etkilediğini bile anlatamam.” Archer, kucaklaşmamızın ardından beni nazikçe kendisinden ayırdı ve gözlerime dikkatle baktı. “Raven’ın karanlık tarafını gördüğünü anlıyorum. Korku ve belirsizlik içinde kalman oldukça doğal. Bu tür güçlerle başa çıkmak zordur, özellikle de bir insanın içinde barındırdığı karanlık taraflar söz konusu olduğunda,” dedi. “Bu yaşadıklarını bana anlatmak zor olabilir ama, her zaman yanındayım.” Luna, bir an duraksayarak, içindeki tüm korkuyu ve endişeyi dışa vurmak istedi. ‘’Olanları anlatmama izin ver.’’ Ama Archer olumsuzca başını sallamıştı. ‘’Endişelenme Luna, her şeyi biliyorum. Seni tek takip eden Raven değildi, Raven ile yaptığın her şeyde yanındaydım. Seni uyarmıştım Raven’e karşı ve sen beni umursamadıkça ben de kendi yolumu çizdim, seni Raven’in yanındayken gözlemleyerek korudum, dün ne olduğunu biliyorum eğer Raven daha da ileri gitseydi… Sana asla zarar veremezdi Luna çünkü oradaydım. Seninle bu yüzden konuşmak istemiştim…’’ Archer’ın söyledikleri karşısında, gözlerim doldu. İçimde bir özür ve pişmanlık duygusu kabardı. “Özür dilerim,” dedim, sesim titreyerek. “Özür dilerim seni dinlemediğim ve senin uyarılarına kulak vermediğim için. Bunu bilmem gerekirdi. Her şeyi sana anlatmak, seni endişelendirdiğimi anlamak, gerçekten özür dilerim.” Archer’ın şaşkın bakışları içinde, kendimi bir an daha kontrol edemedim. Onun kollarına sıkıca sarıldım, gözlerimden yaşlar süzülürken. “Özür dilerim,” diye tekrar ettim, “Bu yaşadıklarım… gerçekten çok fazlaydı ve seni dinlemem gerektiğini biliyorum.” Archer, kollarıyla beni nazikçe sardı ve derin bir nefes aldı. “Luna,” dedi, sesi yumuşak ve rahatlatıcı. “Bu durumlarda kendini suçlamamalısın. Beni dinlememiş olman seni tehlikeye atmış olabilir ama seni korumak için buradaydım. Raven’ın yaptıkları ve yaşadıkların seni etkiledi ve bu konuda endişelenmene gerek yok. Önemli olan şu an burada olman ve kendini güvende hissetmen.” “Seni dinlemediğim için pişmanım,” dedim, hala kucaklaşmamızı sürdürerek. “Sana güvenmeliydim. Senin uyarıların çok önemliydi ve ben bunu anlamamıştım. Şimdi, her şeyin bu kadar karmaşık olduğunu anlamış bulunuyorum.” Archer, nazikçe başını salladı ve “Bu tür anlar, kendini kaybetmene neden olabilir. Ama önemli olan, şu anda bu duyguları nasıl yönettiğin ve ne şekilde ilerlediğin. Şu anda burada, yanındayım. Geçmişteki hataların seni tanımlamaz. Sadece şimdi ne yapacağımızı düşünmeliyiz,” dedi. Gözlerimden yaşlar süzülürken ‘’Yalnız değilim değil mi?’’ diye sordum. Gülümseyerek başını salladı ve ellerimden tutarak sıktı. ‘’Yalnız değilsin, hiçbir zaman olmadın.’’ O an fısıldadım zorlukla. ‘’Nasıl öğrendin?’’ Archer’ın bakışları değişti. Ardından sordu: ‘’Neyi?’’ ‘’Beni.’’ Dedim fısıltıyla. ‘’Doğaüstü oluşumu.’’ Archer gülümseyerek gözlerimin içine baktı. ‘’Şırıngadan sonra, güçlerin kontrolden çıkınca, ışıklar gidip gelmeye başladığında en önemlisi raven güçlerini kullanıp beni yere yıkarak dövüşte galip gelmeye çalıştığında. İkinizi de o an öğrendim. O andan itibaren başladım Raven’i takip etmeye.’’ Archer, başını sallayarak devam etti. “Evet. O an, senin sadece Raven’ın etkisi altında olmadığını, kendine ait bir güce sahip olduğunu fark ettim. O gücün ne kadar büyük ve güçlü olduğunu gördüm. Ve Raven’ın, senin bu gücünü kendi amaçları için kullanmaya çalıştığını anlayınca, seni korumak için daha dikkatli olmaya başladım.” “Bu durumu daha önce fark etmemiş olmam,” dedim, biraz şaşkın bir şekilde. “O kadar karışıktı ki, Raven’ın etkisi altında kalmakla kendi güçlerim arasında ayrım yapmakta zorlanıyordum. Senin ne zaman fark ettiğini ve bu konuda ne yaptığını anlamak zor oldu.” Archer, düşünceli bir şekilde başını eğdi. “Anlamak zor olabilir, özellikle de böyle güçlü ve karanlık bir etkide. Ama önemli olan, şimdi bu durumu nasıl ele alacağımız ve gücünü kontrol altına almayı öğrenmen. Raven’ın seni etkilemesine izin vermemelisin. Kendi içindeki gücü ve ışığı anlamalı ve kullanmalısın.” “Gerçekten zor,” dedim, iç çekerek. “Ama senin desteğin ve koruman olmadan bunu yapamayacağım. Şimdi, Raven ile ilgili olarak ne yapmam gerektiğini ve bu karanlık güçlerle nasıl başa çıkacağımı daha iyi anlamak istiyorum.” Archer, başını nazikçe salladı. “Bunu başarmak için zaman ve çaba gerekecek. Ama unutma ki, seninle her zaman buradayım. Raven’la olan bu mücadelede yalnız olmadığını bilmelisin. Her zaman sana destek olacağım ve bu karanlık dönemleri birlikte aşacağız.” Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Archer’ın sözleri ve desteği, bu zor durumlarla başa çıkabilmem için bana güç verdi. “Teşekkür ederim, Archer,” dedim, sesim yavaş yavaş rahatlayarak. “Gerçekten çok minnettarım. Senin desteğin ve anlayışın bu geceyi daha katlanılabilir kılıyor.” Archer, bana sıcak bir gülümseme ile yanıt verdi. “Her zaman buradayım, Luna. Şimdi bu geceyi geçirelim ve yarın her şeyi detaylıca konuşacağız. Gücünü ve kendini anlaman konusunda sana yardımcı olacağım. Şimdi rahatla ve kendine biraz zaman tanı.” Sarılmamızın ardından, içimdeki huzur biraz daha artmıştı. Archer’ın güveni ve desteği, bu geceyi biraz daha katlanılabilir kılıyordu. Geceyi onun yanında geçirecek olmak, yaşadığım bu karanlık anı daha az korkutucu hale getiriyordu. Archer’ın güven veren sözlerinin ardından, içimde biraz huzur bulmuş ve düşüncelerim netleşmişti. Bir an duraksayarak, Archer’a dönüp sormak istediğim bir şeyi dile getirdim. “Nova’yı biliyor musun?’’ Archer, bu soruya şaşkın bir ifadeyle yanıt verdi. “Neden şimdi Nova’yı soruyorsun? Dedi anlamamışça sorarak. Gülümsedim ve içimdeki rahatlamanın etkisiyle, “Evet,” dedim. “Artık üç kişiyiz. Süper doğaüstü bir takımız.’’ Archer daha da şaşırmıştı. ‘’Anlamadım?’’ diye mırıldanırken ekledim. ‘’Çünkü o da doğaüstü.’’ dedim, gözlerimi parlatan bir heyecanla. “Sadece ikimiz değil, üçümüz de bu doğaüstü dünyada yer alıyoruz. ‘’Yani Nova da biz gibiymiş öyle mi?’’ diye sorarken Archer başımı salladım. Bilmemesi mucizeydi! ‘’Artık dönsek iyi olur.’’ Dedi Archer bana dönerek. ‘’Nova, sen ve ben… Madem üçümüsüz bu koca okulda… O halde buluşup kutlayalım.’’ Diye ekledi ardından. Ben ise o sırada Eva’yı sormuştum. ‘’Peki ya Eva?’’ Archer anında başını olumsuzca salladı. ‘’O bu dünyayı bilmiyor Luna, doğaüstü güçlere de sahip değil. Lütfen sırrımızı sakla.’’ Archer’in bu içtenlikle istediği isteğine karşılık başımı olumluca salladım. Peki madem öyle olsun. Ardından ayaklanıp yurtlara dönmemiz ise sadece birkaç kısa saniye sürmüştü. Bugün… Gerçekten her şeyden daha farklı bir gün olmuştu. Nova ben ve Archer… Artık süper güç takımıydık! Ve Raven ile kötülüklerine gününü gösterecektik! Raven’in karanlığı artık bir sonu hak ediyordu. O sonu da kendi ellerimizle yazacaktık. Tabii işler aylar içerisinde yaşanacak bazı sebeplerden dolayı mahvolmazsa! |
0% |