30. Bölüm

28: ANTRENMAN

Eda
selinayeda_x

-Düzenlenmiştir.

 

 

 

ANTRENMAN

 

 

 

Antrenman her zaman bir savaştan daha zorludur; çünkü savaşın bir sonu vardır, ama öğrenmenin... Asla! Antrenman, yalnızca bedenimi değil, irademi de büküyordu. Çünkü güçlü olmak sadece kazananın değil, ayağa kalkmayı başaranın hakkıydı.

Yeni bir gün ama yeni olmayan bir hafta sonu, günlerden ise Pazar. On Dokuz Mart sabahı, pazar günü!

Yepyeni bir gün demeyi çok isterdim. Ama biliyorsunuz bugün de ecel terleri dökeceğim bir gün olacaktı.

Öyle olacağına o kadar emindim ki bedenimi yataktan kaldırmak zor olmuştu.

Yorganı üstümden sıyırıp bacaklarıma doğru ittirirken bedenimi yataktan ayırmak vücudumu spatulayla yataktan kazımaya denkti.

Kalkmakta güçlük geçerken aklımda ise bugün olacak şeylerin provası dönmekteydi.

Geçen iki gün antrenman yoğun geçtiğinden Melez'in odasına bile girememiştim.

Yorucu bir gün, yorucu bir üçüncü gün yorucu bir hafta sonu bitimi olacaktı.

Yataktan bedenimi sıvıyarak çıkardıktan sonra gardırobuma yöneldim. Dün yorgunluktan tam dokuz buçukta yatmıştım. Şimdiyse saat onu vurmaktaydı. Tam tamına on iki buçuk saat süren bir uyku ritmi!

Bu uyku epey bir enerji depolamamı sağlamıştı biraz da.

Kendimi son yaşanan olaylardan ve antrenmanlardan sonra daha da dinç, enerjik hissediyordum.

Saat onu beş geçerken gardırop kapaklarımı açtım.

Saat beş gibi buradan çıkar ve altı gibi Melez’in evini bulurduk.

Umarım bu tahmine benzer hislerim tutardı da bugün dünkü kadar, kendimi yerlere atacak kadar baygın hallere düşmezdim.

Dün yaşananları şu an dile getiremezdim bile. O yorgunluk ve çöküş… Asla tarif edilemez bir şeydi. O denli yorucu bir antrenman daha… Andım olsun kaldıramazdım!

Bugün üzerime yeşil kargo ince bir pantolon ve üstüne siyah v yaka kısa kollu bir bluz geçirdim. Tamamen yeni bir antrenmana görünüş açısından hazırken saçlarımı at kuyruğu yapıp tokaya tutturduktan sonra odamdan fırlayarak çıktım.

Alt katın ve orada bulunan mutfağın yolunu hızlıca tuttuğumda salonda Brad ve yeni tanıştığım kurtlardan olan Lucas’ın televizyondan oyun kollarıyla dövüş oyunu oynadığını gördüğümde sırıttım. Mutfağa girdiğimdeyse diğer kurt adamlardan ve kadınlardan olan Maya ve Elliot beni karşılamıştı. Yemek yemekteydiler.

Büyük bir iştahla ve afiyetle.

Maya beni gördüğünde gülümseyip ağzındaki tıkılı olan onca yumurtaya rağmen selam verdi.

‘’Günaydın!’’

Aslında tam olarak böyle değilde ağzı tıka basa doluyken bir ses çıkmıştı ağzından.

Başımla ikisini de selamladıktan sonra ‘’Günaydın.’’ Dedim.

Tezgâh tarafında da Lilith meyve suyu sıkmaktaydı. Portakalları limon sıkacağında teker teker sıkıyordu. Onun yanına gittiğimde o da bana dönerek selam verdi ve ‘’Günaydın.’’ Dedi. Neyse ki bu sefer Lilith’in ağzı dolu değildi ve sözleri kolayca anlaşılmıştı. Ona da günaydınlarımı bir kez daha dile getirdikten sonra sordum:

‘’Yardım lazım mı?’’ diye sorarak yanına yaklaştım. Lilith ise bana olumsuzca başını sallamıştı. Onun bu tepkisinin ardından masadakilere bakmıştım. Onların yanında yemek yemek gerçekten hiç iç açıcı durmuyordu. En azından onlarla ortak bir şey yemek!

Bakışlarımı tekrardan Lilith’e çevirdikten sonra ona şu soruyu yönelttim.

‘’Sen yemiş miydin?’’ Soruma direk bir şekilde başını sallamıştı olumluca.

‘’Sana yapıyorum, portakal suyu seviyormuşsun.’’ Benden önce anlaşılan sevdiğim şeyler geliyordu burada.

Daha kokum eve işlemeden, ayaklarım evin bahçesine basmadan Melez sanırım sevdiğim ve sevmediğim şeyler konusunda uzun bir hap bilgi formunda dersler vermişti kendilerine.

Ben burada gerçekten Prensesler gibi bakılıyordum.

Thomas’ın da dediği gibi vardı aslında gerçekten:

‘’Melez’in Prensesi!’’

Ama Melezin Prensesinden ziyade daha farklı bir betimleme tercih ederdim çünkü Melez'in her bir ayrıntısı Wilhelm'den kat be kat üstün olacağından Prenses lafı da o iğrenç ağızlarda dolanırken... Bu ne o ne de bana yakışırdı değil mi?

Tabii bir de Melez'e ait bir insan olarak yediğim önümde yemediğim arkamda diyebilseydim keşke!

Melez'e ya da bir başkasına!.. Kimseye ait değildim ama burada öyle bir ortam vardı ki düşünülecek hiçbir şey yokmuş gibi hissettiriyordu. Her şey önemsizmiş gibi ve yaşam şu birkaç katlı evdeymiş gibi.

Buradaki aile ve dostluk bağları farklıydı, gördüğüm her şeyden farklı! Ve ben de sanki burada onlara eşlik ederken onlar gibiydim. Sorunları pek de umursamayan ve takma isimlere takılmayan. Hatta ben de kendimle bu takma adımlar konusunda dala geçebiliyordum.

Ama gerçekten... Bazen geçmişi hatırlatan yüzler bunu mahvetmekteydi.

Neyse ki atlatacaktım, atlatacaksın Adel... Burada yaşananlarla birlikte geçmiş de tarihin tozlu sayfalarıyla birlikte yakılarak kül olacaktı!

...

Mutfakta Lilith halen daha içecek yapımı ile uğraşırken yanına yöneldim.

Lilith’in sıktığı portakalları yardım olsun diye bir sürahiye alıp şekerle karıştırdıktan sonra da bir bardak çıkardım.

Sürahideki hakiki yeni sıkım portakal suyunu bardağa dökecekken Lilith’in ‘’Dur!’’ diye bağırması beni durduran tek şey olmuştu.

Sürahi hala elimde ve döküm işlemi yarıda kalmış bir şekilde Lilith’e döndüğümde o sadece şu sözleri sarf etmişti.

‘’Limon ve vişneyi unuttun, daha onlar var.’’

Şaka mıydı bu!?

Lilith dolaba yönelirken onu kolundan tutarak durdurdum.

‘’Gerek yok. Böyle iyiyim ben.’’ Lilith başını olumsuzca sallamıştı.

Dolaba gitti ve bir paket vişne ile bir tane limonu alarak tezgâha koydu.

‘’Biz misafirperverizdir. Bizler misafiri en iyi şekilde ağırlarız!’’

Lilith’e gülümsedim o ise limonu limon sıkacağında sıkmıştı.

‘’Ne kadar koyuyoruz ben oranını bilmiyorum da…’’ diyerek söze girdiğinde gülümsedim. Sıkılmış limonu alıp tam ayarında bir şekilde portakal suyuna ekledikten sonra limon sıkacağını tezgâha geri bıraktım.

‘’İşte bu kadar.’’ Ve sırada vişneler vardı.

Lilith vişneleri ayıklamaya geçerken Maya ve Lucas da yiyip içmişler tabaklarını da hiç tezgâha koymak gibi bir umursama gerçekleştirmeden umursamazca kalkıp mutfağı terk etmişlerdi.

‘’Oo günaydınlar birileri sonunda uyanmış! Hiç seni etrafa göremeyince… Artık ölmüş olabileceğini düşünecektim!’’ Thomas’ın sözlerine kahkaha ile karşılık verirken ciddi adımlarla yanımıza gelmişti kısa süre içerisinde.

‘’Öğrencim!..’’ Gözlerimi devirerek iç çektim. ‘’Sence de bir şeyleri gerçekleştirmenin zamanı gelmedi mi!?’’

‘’Hayır!’’ dedim kısa, net ve de öz! Daha kahvaltı yapmamışken, daha ayılamamışken yeni günümde daha ilk suyumu bile içmemişken… Onunla asla eğitimlere dün kaldığımız yerden devam niteliğinde bugün tekrardan başlayamazdım. Bu imkansızın da imkansızı, iki kat imkansızı idi!

Thomas’ın gülmesi mutfakta yankılı bir ses oluşturduğunda bakışlarımı kaldırdım.

Daha kendisi bile gri pijama benzeri bir pantolonla ve beyaz bir cepli tişörtle durmaktaydı.

Ve o saçlarından bahsetmiyordum bile!

Dağınık, önleri gözlerine girecek kadar aşağı düşmüş saçlar!

Kıkırdadım.

İşaret parmağımı vücut hatlarında ve saçları önünde uzaktan doğru mesafemi koruyaraktan salladıktan sonra söze girdim.

‘’Önce bir kendinize çeki düzen verin efendim, sonra beni kendinizi yeterli bulursanız eğitebilirsiniz, bu iş için her daim hazır ve de nazırım!’’ Saçımı kulağımın üstünden doğru parmak uçlarımla ittirip arkaya attığımda çenemi kaldırdım. Yüksek bir poz kesildiğimde önünde sırıttı.

Diklenmekse diklenmek!

Karşı koymaksa karşı koymak!

Yeni bir Adelia döneminde yeni bir ben!

Eski saflığa hayır!

Eski bilgisiz o kıza da hayır!

Yeni bir gün ve yepyeni bir bambaşka Adelia!

Thomas ile birlikte Lilith tarafından hazırlanmaya devam eden ve çok yakında hazırlanmış olacak kahvaltımızı bekliyordum.

Hem sağlıkçı hem de aşçı.

Tüm yükler onun başına binmişken nasıl hiç surat asmaz nasıl sürekli aynı işi yapabilirdi ki?

Ayrıca sürüdeki tek kız bile değildi!

Maya ile bazı şeyleri bölüşebilirdi ama o hep tek tabanca yalnız başınaydı, sessiz sakin ve onu çözümlediğim kadarıyla yeri geldiğinde soğukkanlı ve de hırslı!

Önümüze yumurta tabakları, kızarmış ekmekler ve meyve suları konduğunda ikimizde sessizce yemeğe gömüldük, Thomas ve ben.

Yemeğin sonunda sonumun geleceğini ve yorgunluktan fenalık geçireceğimi bildiğimden kurt adamların alfasının tüm bu hızına rağmen baya, fazlasıyla bir yavaş yiyordum.

Ve de umuyordum.

Umuyordum ki yemeğimin bitmesini bekleyecek ve ardından başlayacaktık bir yirmi dakika yediklerimizi hazmettikten sonra.

Daha doğrusu bu sadece benim için geçerliydi çünkü hem vampirler hem de kurt adamlar yedikleri ve içtikleri şeyleri saniyesinde öğütme özelliklerine sahiplerdi.

Yemekten sonra kısa bir dinlenme molasından sonra nihayet bir kez daha bahçedeydik.

‘’Bu sefer!’’ diyerek söze girdi Thomas. Yoğun nefesini ortama bıraktıktan sonra devam etti. O sözlerini sürdürürken bense onu pür dikkat dinlemeye koyulmuştum. Tek bir kelimesini dahi kaçırmadan dinlerken Thomas da bugün yapacağımız şeylerin özetini uzunca bir solukta anlatarak en sonunda da durmuş, susmuştu. Bana ise sonrasında sadece uygulamak kalmıştı!

‘’Farklı bir şey yapacağız. Birkaç hafta sonra bende öğrendiklerini bir kez daha uygulayacaksın tekrardan. Aynı okuldaki final sınavları gibi düşün. Vize haftan olduğunu bildiğimizden o haftayı da es geçiyoruz. Bu benimle son antrenmanın sayılır, final sınavı gününü saymazsak. Vize haftanı da geçersek iki hafta! Evet iki hafta sonra bambaşka şeyler olacak. Benle değil. Bu sefer yeni öğretmenin Brad olacak. Kendisi iyidir. Özellikle de dövüşte! Ve bende dedim ki… Neden en iyisinden almayasın ki? Hem farklılık iyidir benden sıkılabilirsin, benimle dövüşmek istemeyedebilirsin. Ama Brad iyi bir aday. Yani diyeceğim o ki kendini en iyi şekilde bu iki hafta sonraki karşılaşmanıza hazırla derim. Kendisi benden de biraz sert olabilir.’’

Thomas göz kırptığında düştüğüm bu vahim durumu dudaklarımı ısırarak karşılamıştım.

‘’Bugün yapacağımız şeye gelecek olursak da!.. Hemen anlatayım! Hızla ilgili bir şey diyebiliriz. Refleks, tepki vermek.’’ Köstebek oyunu gibi düşün. Merak etme seni yormayacağım!’’ Tabii hiç yorar mı!?

‘’Hazır mısın?’’ diye bir ses işittim solumdan Thomas’a ait olan bir ses.

Sesindeki ciddiyetin arkasında dostça bir sıcaklık vardı.

Başımı hafifçe salladıktan sonra yoğunlaştım.

‘’Her zaman!’’ diye karşılık verdim.

Yoğun tempolu antrenman bir kez daha başlamıştı.

Thomas, elindeki kazığı bana doğru uzattı. “Hadi, başlıyoruz,” dedi kararlı bir şekilde.

Makinede bir bölge parlıyor oraya nişan alıp saplıyordum. Makinede uzak bir köşede başka bir yer parlıyor ve oraya kazığı fırlatıyordum.

Kondisyon gerekli bol yormacalı ve de bol refleks isteyen hız işi bu antrenmanda suyum çıkmışken, terim üstümde defalarca kez kurumuşken kendimi antrenman yarısında yere bıraktım.

‘’Benden bu kadar! Ölüm bile şu an daha tatlı geliyor!’’ Yüzüm çimenlere sürterken bir yatakmış misali çimlerin üzerinde kıvranmıştım.

Şimdi yumuşak bir yatak olacaktı, gözümü kapatacaktım… Düşlere dalmam iki saniye sürecekti ve ardından uyuyacaktım.

Ama uyanmamla her şeyin rüya olduğu ortaya çıkmıştı.

Thomas ellerimden tutarak beni zorla kaldırdığında söze girdi, ben bitik halde iken! '’Harikaydın Adelia!’’ Thomas’a kıpkırmızı, al al olmuş yanaklarımla döndüğümde Thomas gülümsedi.

‘’Ne demezsin!’’ diye iç çektiğimde yanıma gelip elimdeki kazığı aldı.

‘’Artık dinlenebilirsin en değerli öğrencim, işimiz bitti!’’

Amman ne güzel.

Bitmemiş olsa ne halde olurdum acaba!?

Bölüm : 06.08.2024 14:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Eda / VAMPİRİSTİK Serisi / 28: ANTRENMAN
Eda
VAMPİRİSTİK Serisi

80.91k Okunma

15.4k Oy

0 Takip
135
Bölümlü Kitap
VAMPİRİSTİK01: HER ŞEYİN BAŞLANGICI02: GİZLİ PARTİ GECESİNDEN BİR ÇİFT DİŞ03: PARANOYA SONRASI GERÇEKLİK04: BİR VAMPİRİN SIRRI05: KAÇAMAK06: RUH VE BEDEN07: YÜZLEŞME08. AV VE AVCI09. TATLI BİR BİRLİKTELİK10. WİLHELM SORUNU11.OTELİN KEYFİ12. AİLE EVİ13. KAYIP14. AFFEDİŞ15. WİNCHESTERLER16. ORMANIN HÜKÜMDARLARI17. MELEZ1.SEZON FİNALİ2. SEZON TANITIM19: YENİDEN DOĞUŞ20: İYİLEŞME21: DOĞUM GÜNÜ22: KURT EVİNDE DOLUNAY ETKİSİ23: MELEZ İLE BAŞ BAŞA BİR GECE24: BİR PANSUMAN MESELESİ25: MELEZ EVİNDE MELEZ İMTİHANI26: KARANLIKTA SAKLANAN GÖLGE27: İNSANÜSTÜLERLE İMTİHANDA28: ANTRENMAN29: MELEZİN ÖZELİ30: AKUAMARİN TAŞI31: BİR MELEZ SORUNSALI32: GEÇMİŞİN İZLERİ33: BOKS MAÇI34: MELEZ DE BİR VAMPİR35: ÜÇ BENZEMEZ2. SEZON FİNALİ3.SEZON TANITIM37: YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA BİR YERDE38: SON STRATEJİ BÜKÜCÜ39: DOĞUŞUN SAATİ40: TYLER SALVADORE41: DÖNÜŞÜM42: KANDAŞ SAVAŞI43: MELEZLİK SORUNLARI44: ACININ IZTIRABI45: DOLUNAYIN ETKİSİZLİĞİ46: MELEZLERİN DANSI47: SAĞLIKÇI İLE ALFA48: BEBEK MARTİNA49: GELİŞİM VE BÜYÜME50: ADELİTO VE SKYİTO51: KAOSUN GETİRİSİ52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ53: BALO3. SEZON FİNALİ4. SEZON TANITIM55: BİR YILDIZIN SON PARLAKLIĞI56: AV VE AVCININ İŞBİRLİĞİ57: GEÇMİŞİN İZLERİ58: ZÜMRÜDÜANKA59: ANILARIN YÜKÜ60: YENİDEN DOĞUŞUN ÇAĞRISI61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME62: SÜRÜ SORUNLARI63: KONSEY64: GEÇMİŞTEN BİR HEDİYE65: İÇİNDEKİ VAMPİRİ KONTROL ET66: AVCI İÇGÜDÜSÜ67: BİR CİLVE MESELESİ68: KAYIPLAR VE YARALAR69: MELEZ GÜÇLER70: VEDA ÖPÜCÜĞÜ71: GEÇMİŞTEN BİR ARKADAŞLA YÜZLEŞME72: VEDA ARDINDAKİ SIR73: MONTANA YOLCULUĞU74: KANLI SAVAŞ75: GÜÇ ARZUSU76: BİR DÜŞMANIN SONU4. SEZON FİNALİ5.SEZON TANITIM78: YENİ BAŞLANGIÇLARA79: KANADA SÜRÜSÜNDE YAŞAMA AİDİYET80: BİR BUNGALOV SORUNU81: SÜRÜDE İLK ANTRENMANLAR82: ŞEHRİ KAZANMANIN YOLU83: TAÇSIZ KRAL VE KRALİÇE84: CASUS85: EVE DÖNÜŞ86: HİPNOZ ADIMLARI87: FESTİVAL88: KORUMA İÇGÜDÜSÜ89: MELEZLİK 10190: GÜCÜN İRADESİ91: HUZURLU KOLLAR92: ŞELALE YÜKSELİRKEN93: HUZURUN MANZARASI94: DUYUMLAR VE FİLİZLER95: TERAPÖTİK BİR ANTRENMAN96: EVLİLİK ADIMLARI97: SON DÖVÜŞ İLK KAN98: ÇİÇEĞİ BURNUNDA GELİN99: KURT ADAMIN DÜĞÜNÜ5. SEZON FİNALİ101: BİR BEBEK MESELESİ102: İDDİA ÜZERİNE103: AÇ KURT104: AŞERME MÜCADELESİ105: SÜRÜYE İTİRAF106: KAN ÇEKİMİ107: YENİDEN VEDALAR108: NINA WAYNE'NİN YIKIMI109: TUTULMA110: GÜÇ OYUNLARI111: PLAN PLANA6.SEZON FİNALİ7. SEZON TANITIM113: KANLI MÜCADELE114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE115: WINCHESTER MİRASI116: SANCILAR VE HORMONLAR117: ELİAS VE DAMİEN118: BEBEK ODASI TADİLATI119: VAMPİRLERİN KONTROLÜ120: BİR DÜĞÜN MESELESİ121: YENİDEN MERHABA HAYAT122: DAMIENLİ SABAHLAR123: İYİ Kİ DOĞDUN MARTİNA124: KABUSLARIN BAŞLANGICI125: MAĞARAYA YOLCULUK126: KAYIPLAR VE KAÇIŞLAR ÜZERİNE127: SONUN BAŞLANGICIFİNALSON SÖZ
Hikayeyi Paylaş
Loading...