Yeni Üyelik
25.
Bölüm
@selinayeda_x

 

 

YENİDEN DOĞUŞ

Canımın bir anda acıdan bayılacakmışım kadar yanışının çığlıkları odayı inim inim inletirken çığlıklarımı durduran şey ölümümden ziyade yeniden doğuşum olmuştu.

Wilhelm’in kolları arasında, başım omzuna yaslı bir şekilde ayık kalmaya çalışırken gözlerim seğiriyor kimi zaman neredeyse bayılmışım gibi hissediyordum.

Öylece kuruyup giderken ve gözlerim tam anlamıyla kararırken Wilhelm benden ayrılmıştı.

Bedenim kendini taşıyamayıp yeri sertçe boyladığında bilincim o an tamamen kapanmıştı. Kendimi ölü hissetmiyorum ama canlı da değildim.

Vücudumda yeteri kadar kan kalmamıştı. Yoğun kan kaybetmiştim ve kalbin kan pompalayış hızı bunun için yeterli değildi.

Organlarıma yeterli miktarda kan ulaşmayınca neler olacağı da çok aşikardı.

Her türlü ucunun ölüme dokunduğu bu sahnede ayakta bir şekilde kalmayı başarıyordum.

Bu sefer ise kurtarıcım Wilhelm’in aksine bambaşka biriydi.

Kurtarıcım beni Wilhelm’den kurtaran asıl gerçek kahramandı.

Melez idi!

İki türün nötrlenişi, aynı vücutta buluşmuşu… İki türün gücüne de sahip. İki türün genelinden de daha üstün.

Yeni bir ırk.

Kendi başına, başlı başınca bir ırk!

Melez!

Adı olmayan, kimsenin adını bilmeyip sadece melez diye hitap ettiği kişi.

Saygın ve güçlü olan.

Ortamdaki sesler daha da artıyordu.

Odayı çatışma sesleri esir alırken yoğun bir kavganın döndüğünün farkına varmıştım.

Gözlerimi araladığımda baygın olmadığımı, ölmediğini o an anlamıştım tamamen. Kendimdeydim. Kendimdeydim ve her şeyin de farkındaydım.

Yerde iki vampirin cesedi dururken bir vampir uzakta öylece izlemekteydi. Bakışlarım öbür tarafa kaydığında ise olanları şimdi görmüştüm.

İki kişinin kavgası.

Wilhelm'in ve melezin kavgası.

Gecenin Prensi ve Melez teke tek sadece dört duvar arasında, duvar ve yatak arasında kalan ufacık birkaç metrekarelik yerde dövüşüyorlardı. Taa ki melez tıpkı Jeremy'e yaptığı gibi Wilhelm'in kalbine elini sokana kadar!

Wilhelm'in kalbi melezin elinde atarken doğrulmaya çalışıyordum ama nafile. Asla başarılı olamazdım.

Başım tekrar zemine düştüğünde melezin sözlerini işittim.

O an harekete geçmek için hareket eden vampiri durdurmak için sarf ettiği sözlerdi bunlar.

"Sakın deneme bile. Liderinin kalbi ellerimde atıyor. Onu az önce iyileştirdiğim gibi şimdi öldürmesini de bilirim."

Vampir bu sözlerden sonra olduğu yerde kalakaldığında melez ikinci sözlerini de Wilhelm için sarf etmişti.

"Sana gelecek olursak!" Dedi. Ardındansa Wilhelm'i arkasındaki duvara sertçe elini kalbinden çekerek fırlatıp atmıştı.

"Ayağını denk alsan iyi edersin ucuz lider." Wilhelm duvara sertçe çarpıp yere düştüğünde olduğu yerde kalakalmış ve sonrasında ise onunla bakışlarımız kesişmiş, bakışlarımız aynı anda birbirini bulmuştu.

Melez arkasını dönüp bana doğru bir adım attığında yine aynı rahatlık vardı adımlarında. Sanki hiç vampirlerle dolu üç katlı bir malikaneye girmemiş gibi.

...

Melezin kokusunu işiten herkes kapıya toplanırken melezin tek yaptığı şey onlarla daha da eğlenmek, daha da dalga geçmekti.

‘’Yerinizde olsam şunu çok iyi anlardım!’’ diye söze girdi melez.

‘’Ben ölümsüzüm. Sizin aksinize tamamen ölümsüz! Ve sorun şu ki... Kendimi kurtlara biraz daha yakın hissediyorum. Pardon bu yanlış bir cümle oldu… Kurtların lideriyim! Ve korkarım ki… Devir değişti! Bir sonraki karşılaşmamız bu kadar yumuşak olmayacak. Bu da son kıyağımdı. Şimdi yolumdan çekilin!’’

Tek başına üç katlı vampir evinde… Onların yurdunda onlara kafa tutmak…

Bu ancak ve ancak melez işi olabilirdi!

Buna anca melez cesaret edebilirdi!

Bedenim zeminden ayrıldığında kendimi melezin kollarında bulmuştum.

Omzum melezin boynuna düşerken Wilhelm en sonunda ayağa kalkmıştı. Üç vampir hızlıca onun yanına gittiğinde bazı dengesiz yeni dönüşmüş vampirler ise düşüncesizce davranıp saldırmak istemişti. Tek bir hamle!

Melez tek bir hamlede halletmişti hepsini. Kendimi koltukta bulduğumda melez karşı koyanları bir bir ısırarak yolundan çekmişti.

‘’Ben demiştim.’’ Diyerek bir kez daha ikaz ettiğinde vampirler kapı ağzından çekildi.

Wilhelm ise öylece bakakalmıştı.

Karşı koyabilecek gücü yerine gelmiş olsa bile… Engel olmayıp öylece durmuştu.

Ne yani, gerçekten bu kadar mıydı cesareti!?

Vampir ırkının şehirdeki nüfusunun en az yarısı tükenmişti. Ve böyle devam ederlerse tükenmeye de devam edecekti.

Çünkü artık…

Melez sahalardaydı.

Gecenin Prensi değil… Artık korkulu rüya: Melez! Kurt Adamların lideri, Thomas’ın üstü! Alfanın Alfası!

‘’Söylememe gerek yoktur ama yine de… Sizin anlayacağınız dilde: Kız artık benim!’’

Kendimi melezin kucağında bulduğumda ellerim istemsizce aşağı sarkmıştı. Kaldıracak gücüm bile yokken anlamıştım ki sorun sadece kollarım değildi.

Yavaş yavaş gözlerim daha da derince siyaha bürünüp karardığında ortam da değişivermişti. Bir anda. Wilhelm’inkinden de daha hızlıca!

 

Bedeni yumuşak bir zemine değdiğinde ortamdaki iki kişinin sesi bariz belliydi.

Melez ve Thomas!

Thomas melezi sorgularken melezin tek düşündüğü şey ise Adelia’nın durumu olmuştu.

İçeriye Lilith’in girişi ile umuyordu ki bu endişe de son bulacaktı. Çünkü Lilith sürünün sağlıkçısıydı, Thomas’ın sürüsünün.

Thomas ‘’Ne oluyor?’’ diye çıkıştı meleze. ‘’Bu muydu koca planın!?’’ diyerek sözlerini sürdürdü. Apaçık bir şekilde meleze karşı geldiği belliydi. Melez ise her zamanki gibi sakindi. Sakinliğini korudu iç çekerek Thomas’a döndü. Sürünün Alfasına ama kendisi için sadece bir yardımcıdan ibaret olan o kişiye.

‘’Kızı kullanamazsın!’’ diye atıldı Thomas.

İşte bu sınırı taşıyan son damla olmuştu melez için. Tabii o an içeriye Lilith girdiğinde aradaki tartışma da son bulmuştu.

Lilith yatakta yatan Adelia’ya bir bakış attığında gözleri Thomas’a kaydı.

‘’Onun ne işi var burada!?’’ Sesi çok ciddiydi. Aklında günlerdir Jeremy’in ölümü dönüp dolaşıyordu. Sürüsünden birisi ölmüştü ve bir vampir yüzünden. En önemlisi de onu yem kullanmak istedikleri için Adelia yüzünden!

Lilith’in sözünü Thomas yanıtladı. Kendisi çağırmıştı Lilith’i odaya.

‘’Yardımın lazım.’’ Diyerek söze girdi Thomas. Ardındansa Adelia’yı gösterdi. Lilith yardım etmek istemiyordu ama yapacak da bir şey yoktu. Bu bir Alfanın sözüydü ve Alfa üstüne söz söylenmezdi! Söylenirse eğer bu bir alfalık düellosuna dönüşürdü, kazananın alfa olduğu bir düello!

Lilith yatağa yanaştı. O sırada melez yataktan uzaklaşıp Lilith’e yol vermişti. Lilith sağlık çantasıyla Adelia’nın yarasına bakmaya başladığında Adelia’nın bedeni yavaşça titremeye melezin de gözleri yaraya kaymaya başlamıştı bile.

‘’Yara.’’ Diyebildi melez. Ardındansa şaşırırcasına Thomas’a dönmüştü.

‘’İyileşmeye başlamış bile!’’ Thomas da melezin şaşkınlığını paylaştığında Lilith pansumana başlamıştı. Arkada ise Thomas’ın ve melezin konuşmaları duyulmaktaydı.

‘’Vücudunda melez kanı var.’’ Diyerek söze girmişti Melez. Ardındansa sözlerini sürdürdü. ‘’İçmiş.’’

Thomas ise gülmüştü. ‘’Zeki kızmış.’’

Melez omuz silkip bir kez daha yatakta baygınca yatan Adelia’ya döndü.

Lilith ise pansumanı halledip çoktan çıkıvermişti aralarından, ardındansa odadan!

Adelia’nın gözleri yavaşça aralanırken iki erkek de başındaydı. Thomas ve Melez!

‘’Çok zayıf düşecek.’’ Thomas bakışlarını meleze yöneltti.

Melez Thomas’ı onaylamıştı. ‘’Halledeceğim.’’

Melez bir şekilde bu sorunun da üstesinden gelecekti.

Gözlerim aralandığında odadaki sesler birer birer artıyordu. Tanıdık iki ses kulaklarıma dolduğunda seslere doğru yönümü çevirdim.

İlk işittiğim ses Thomas’a ait olmuştu.

Baygınlığımı arasında ona seslendiğimde ikisinin de bakışlarını üstümde hissettim.

İkisi de iki tarafıma yanaştığında doğrulmaya çalışmıştım.

En son hatırladığım yumuşak bir yatağa yavaşça bırakılmamdan ibaretti. Melezin kollarındayken.

‘’Kalkma.’’ Dedi bir ses. Gözlerim sese kaydığında melezi görmüştüm başımın ucunda. Kafamı tekrardan yastıkta hissettiğimde melez Thomas’a dönmüştü.

‘’Sizin sorumluluğunda olduğunu söylememe gerek yoktur umarım!?’’ Thomas melezi onayladığında melezin odadan uçup gittiğini rüzgarının bıraktığı his ile anlamıştım.

Thomas ile baş başa kaldığımdaysa Thomas başlamıştı konuşmaya.

Thomas!

En son gördüğümde beni öldürmeye çalışan bir kurt adamdı!

Ama öldürmek yerine kazığı ellerim arasına bırakmıştı.

Ve ben o kazığı hiç durmadan ona sapladığımda adeta beni tebrik etmişti.

Ve melez ortaya çıktığında orayı terk etmişti.

‘’Seni yormak istemiyorum...’’ diye söze girdi Thomas. Ardındansa devam etti sözlerine.

‘’Sana zarar vermeyeceğimi ve güvenli bir yerde olduğunu bil. Enerjini harcama, lazım olacak.’’

Thomas’a başımı sallamaya çalışırken bir adım daha atarak yanıma gelmişti.

‘’Wilhelm… Seni çok tüketmiş. O yüzden sakin ol, iyileşeceksin; iyileştireceğiz seni. Sadece dinlenmene bak.’’

Son işittiğim sözler buydu işte.

‘’Sadece dinlenmene bak.’’

Kaç gün geçtiğini bile bilmiyordum. Odamda her an gürültü vardı. Her saniye gürültüler hakimdi. Sürekli birileri gelip gidiyordu. Kolumda ince bir acı hissettiğimde istemsizce gözlerim açıldı.

Damar yolum açılırken öylece bakakalmıştım.

Başucumda biri omzuma dokunduğunda ona döndüm.

‘’Sakin ol, sadece ufak bir kan takviyesi.’’

Şaşkındım. Kan torbasına baktığımda bulanık da olsa fark ettim.

AB-

Bulunması zor olsa da…

Melez bir şekilde onu bulup getirmişti.

Ama önemlisi… Kanımın türünü bilişiydi. Tadına bakmadan anlaşılabiliyor muydu? Ne kadar yüksek duyu algılarına sahiplerdi?

Şu an bunların hiçbirini önemsemek istemiyordum.

Kanın yavaş yavaş kendi kanıma damlayarak entegre oluşuyla gözlerimi bir kez daha kapattım.

ABRH- bölgede bulunması en zor olan kan grubu olup bir de vampirler tarafından ele geçirilip istila edilmişti. Hastaneler kandan mahrumdu.

Tek çare ya Kanada ya da vampirlerin kan deposuydu.

Ama ne olursa olsun…

Her iki iş de kurtlar için değildi.

Her iki seçeneği de ancak ve ancak melez deneyebilir ve başarılı bir sonuç alabilirdi.

Melez Kanada’ya giderse Adelia savunmasız kalırdı.

O yüzden seçim çoktan belli olmuştu bile.

Vampirlerin kan deposu patlatılacaktı!

Sonuçlarının ne olacağı biline biline bu gerçekleşecekti!

...

Bir yenilmeze karşılık sürüsüyle ölümlü ölümsüz!

Melez sınırları zorlamıştı bu sefer.

Bu son yaptığı artık sınırları zorlayan asıl önemli şey olmuştu.

Kan vampirlerin her şeyiydi ve şimdi onu da ellerinden almıştı melez. Bu eylem vampirleri kudurtmaya yetmişti.

Kimse meleze karşı da gelememişti. Çünkü melez ne kadar dayak yese de yesin bir saniyede iyileşirdi. Kalbine kazık saplansa bile diğer vampirler gibi ölümü tatmazdı. O tamamen eşsiz ve tamamen kendine has bir mucizeydi. Yaradılışı sorunlu ve çetrefilli, yaşamı zor ve yalnız.

Bu melez tek bir şey için geri dönmüştü şehre; eğlence!

Ve tek bir şey için burada kalmıştı; Adelia!

Tüm bu süre boyunca kurt adamların hepsi Adelia’nın çevresindeydi.

Şimdi Adelia Wilhelm’in değil melezin zayıf noktası olmuştu.

Adelia’ya saldırmak Wilhelm’in bir aralar zayıf noktası olmuşken şimdi asıl nokta melezin etrafında dönmeye başlamıştı.

Adelia’ya saldırmak bir savaş çağrısıydı. Ve bunu başlatan muhakkak karşısında melezi bulacaktı!

Kaç gün geçti bilmeksizin açtım ardına kadar gözlerimi. Saçlarımın arasında bir baskı hissederken başımı o tarafa yatırıp baktım.

Melez!

Uyandığımı hisseder hissetmez elini çekmişti. Ayağa kalktığında ben de doğrulmak için bir hamle yaptım. Kaç gündür bu haldeydim, kaç gündür buradaydım?..

‘’Yerinde olsam biraz daha dinlenir, kalkmazdım.’’ Dedi melez. Ama onu dinlemeye hiç niyetli değildim.

Aklımda tek bir şey vardı, kaç günün geçtiği!

‘’Kaç gün oldu?’’

Omuz silkti. ‘’Bir hafta oldu.’’

Ne!? Koca bir hafta mı!?

Koca bir hafta yatakta öylece yatmak mı!?

Üstümdeki yorganı attığımda sözlerini sürdürmüştü.

‘’Bir hafta geçti ama tam anlamıyla baygın değildin. Arada bir seni yürüttük ama sanırım hatırlamıyorsun. Daha dün de…’’ devam etmeden durduğunda çoktan düne gitmiştim bile. Zar zor hatırladığım günlerden sadece birisiydi ve sadece bir sahne aklımdaydı.

Yataktan her şeye rağmen kalkmış ve ardındansa yürümüştüm. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Ama gidemiyordum da zaten.

Ayaklarımdan dengeyi kaybetmemle Thomas’ın kollarına düşmem bir olmuştu. Thomas zorlukla beni tutarken o an burada hiç bulunmamış olan melez bile gelmişti yanıma. Melez belimi sardığında istemsizce ona tutunmuştum. Thomas ise sadece kolumdan tutarak beni desteklemişti.

‘’Ne diye kalkmasına izin veriyorsun ki!?’’ Sözleri tam anlamıyla Thomas’aydı. Ardından kendimi bir kez daha meleze ait kollarda bulduğumda bedenimi akışa bıraktım.

Hiç tanımadığım birisi. Çok güçlü ve yüce olan. Herkesin ondan korktuğu, iki türü de bünyesinde barındıran melez.

Neden bana bu denli yardım ediyordu ki?

Daha önce hiç tanışmamış olsak bile, birbirimizi hiç tanımıyor olsa bile… Ne diye benimle ilgileniyordu ki?

Bir hafta geçmişti. Tam anlamıyla bir Hafta!

Yedi koca gün!

Tam yedi koca gün okula gidememek yetmemiş gibi daha tam iyileşmemem söyleniyordu.

Derslerden kaldığımda ailemin son isteklerini zora sokacaktım.

Ama durum bu olunca…

Vampirler ve kurt sorunları…

Sanırım daha da gidemeyecektim.

Üstümdeki yorganı attıktan sonra ayaklarımı dışarı sarkıttım. Melez sadece izlemekle yetinmişti. Ben ayağa kalkmaya hazırlandığımdaysa en sonunda araya girdi.

‘’Dinlenmen lazım.’’ Onu umursamayarak ayağa kalkmıştım. Neyin lazım olup olmadığını kendim bulabilirdim değil mi?

Birkaç adım attıktan sonra meleze döndüm.

Gayet de ayaktaydım ve sağlamdım.

Omuz silkerek yanıma geldi ve ardındansa koluma girdi.

‘’Madem öyle diyorsun…’’ diyerek söze girdi. Ardındansa sözlerini sürdürerek ‘’O halde eşlik edeyim.’’ Dedi.

Kolumu ondan almaya çalışırken bir yandan da bir şeyleri anlamaya çalışıyordum.

‘’Kimsin sen?’’

Yine bir omuz silkme daha.

Ardındansa:

‘’Melez.’’

Melez olduğunu sanki hiç bilmiyormuşum gibi!

‘’Bunu biliyorum zaten. Adın ne, kimsin sen, senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum!?’’ Sorularıma verecek tek bir cevabı vardı.

‘’Senin tek olduğunu düşündüren ne?’’

Soruya soruyla karşılık veriyor ve ben bu konuşma türünden hiç mi hiçbir şey anlamıyordum!

‘’Anlamadım?’’ O da artık daha basit konuşma stiline geçmişti.

‘’Hakkımda bir şey bilmeyen tek kişi sen değilsin. Kimse bilmiyor.’’ Evet şimdi anlıyorum.

Gizemli takılmayı seviyordu bu arkadaş.

‘’Peki neyle hitap ediyorlar sana?’’ Tip tip yüzüme bakmaya başladığında sırıtarak bir cevap beklediğimi belli ettim. Kendisi de tek kaşını havaya kaldırdıktan hemen sonra cevaplamıştı beni.

‘’Melez.’’ Vaov. Meleze Melez diye hitap!

Güzel isimmiş!

Oda boyunca ilerleyip bir masaya tutunduğumda yeni bir konu açtım. Bir şeyleri gerçekten de anlamam gerekiyordu.

Bunca yıl neredeydi, neden şimdi dönmüştü ve neden bana yardım ediyordu?

En önemlisi de neden vampirler değil de kurtların tarafına geçmişti aslen her iki tarafa da ait iken!?

Gerçekten de cevaplanması birçok soru ve merak edilen çokça sorun vardı!

Bir yerden başlamak gerektiğini düşünerek ona döndüm. Gözleri zaten üzerimdeydi.

Daha sonra boğazımı temizleyerek söze girdim.

‘’Bir şeyleri anlamak istiyorum.’’ Diye başladığım bu konuşmada Melez beni pür dikkat dinlemekteydi.

‘’Sen iki taraftan da daha güçlüsün değil mi?’’ dedim. Başını sallayıp yanıtlamış konuşma gereği de duymamıştı.

‘’Ve ben de bir insanım.’’ Diyerek sözlerime devam ettiğimde başını bir kez daha salladı.

Ve ben de asıl meseleye buradan doğru yürüdüm. ‘’O halde benimle ilgilenmenin sebebi ne? Bir melezin bir insanı korumasındaki sebebi merak ediyorum! Sizin ırkınız için önemli falan mıyım ben!? Yoksa sende mi kanımı sömürmek istiyorsun? Öyleyse durma en azından amaçlarını açıkça itiraf edeceğinden hiç sorun etmem.’’

Melez sözlerimi pür dikkat dinlemiş ardındansa başını iki yana sallayarak nefesini bıkmışça vermişti. Benden mi sıkılmıştı yoksa bu aptalca konuşmamdan mı!?

‘’Vampirlerle düşmanlığım var! Ve sen de vampir liderinin arzuladığı o kızsın! Oyuncağını elinden alıyorum ki ya adam olsun ya da kendi elleriyle şehri kaybetsin!’’

Gerçekten çok açıktı.

Gerçekten bir hiçtim.

Gerçekten aslında umurunda bile değilmişim!

Ne bekliyordum ki zaten!?

Melez arkasına döndüğünde sadece onu izliyordum. Sonrasında iki omzumdan tutarak beni de o yöne çevirdi.

‘’Bak aynaya… Yüzüne güzellik gelmiş işte, iyileşiyorsun.’’

Melezin sözlerinin ardından arkamda odanın uzak bir köşesinde duran aynaya baktım. Gardırop aynasıydı. Yüzüme renk geldiği doğruydu.

Ama iyileşiyor olmak…

Bana kalsa çoktan iyileşmiştim ben!

‘’Benim yurda dönmem okula devam etmem lazım!’’ Benim bu sözlerimin ardından melez kolumu daha da kendine çekmiş ve bırakmamaya niyeti olduğunu açıkça belli etmişti.

‘’İyileşmediğini söyledim sana Adel! Nereden tüm bu inat?’’ Kolumu ondan çekiştirmeye devam ederken bir yandan da laf yetiştirmeye çalışıyordum.

‘’Bana Adel deme!’’ Bana sadece ailem Adel diye hitap ederdi…

Kimseye söyletmediğim bu isim ise… Melez’in ağzından bir türlü düşmüyordu.

Ve tek sorun ise şuydu ki: O benim ailem falan değil!

Melez başını olumsuzca salladıktan sonra beni bir hışımda kucağına aldı.

‘’Ne yapıyorsun!?’’ Şimdi de kucağında çırpınırken doğruca yatağa ilerlemekteydik.

‘’Son bir hafta. Ve o zaman istediğin yere gitmekte özgürsün. Çünkü nereye gidersen git arkanda benim olduğunu bilen herkes korkar ve sana zarar vermekten çekinir.’’

Melez bu sözleri sarf ettiğinde kayıtsız kalmıştım. Öyle bir kayıtsızlıktı ki bu hareket bile etmedim kucağında.

Yatağa yavaşça bırakıldığımda ise karşı koymaya da devam etmedim. Yorgan tekrar üstümü örttüğünde düşüncelere daldım.

Bir iyi bir kötü konuşan Melez hakkında!..

Melez…

Artık onun koruması altındaydım.

Onun hiçbir şeyi değildim ama beni koruyordu.

Wilhelm kanımı arzuladığı için ve kendisi de vampir türüne herhangi bilmediğim bir sebepten dolayı düşman olduğu için…

Melez beni koruyor, bana yardım ediyor, iyileşmem için bana bakıyordu.

Tüm bunları basit bir insan için yapıyordu.

Ya da ben sadece kendimi bu denli değersiz görüp kendimi değersizleştiriyordum.

İşte bütün mesele buydu.

Melezin koruyucu kanatları arasındayım.

...

 

Evet Arkadaşlar Yb yayımda! Hepinize iyi okumalar dilerim. Günde iki bölüm hakkında ise... Eğer belli bir yorum ve beğeni sayısı alabilirsem bölümden gün içinde ikinci bölümü de yayınlarım:)

Şimdiden ilginiz için teşekkürler <3

Bölüm ve gelecek olaylar hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum.

Bölüm uzunluğu konusunda da düşüncelerinizi belirtebilirsiniz.

Loading...
0%