Yeni Üyelik
12.
Bölüm

10. WİLHELM SORUNU

@selinayeda_x

 

 

 

 

WİLHELM SORUNU

Okul bitimi Emery ile kendimizi mutlu mutlu, ki ilk defa bu kadar mutluyduk, yurt odamıza attığımızda, ki burası da bizim küçük evimizdi çünkü oda içinde odalarda tüm ev bölümleri vardı; banyo, mutfak, iki yatak odası. Ve burada gayet mutluyduk, doğruca kendimizi odalara attığımızda bir süre akşam yemeğine kadar yalnız bırakmış ve okul yorgunluğumuzu atmıştık.

Akşam yemeğini odamızda pizza söylemiş bir şekilde değerlendirirken ikimizin de aklı yapacağımız tatildeydi ama aslında ikimizin de aklı şu hiç çalışmadığımız derslerin sınavlarında olmalıydı.

Ve sırf bu yüzden yemek sonrası kendimizi odalara kapatmış ve çalışmaya başlamıştık.

Tabii ben bunu ne kadar denesem de sürekli bir sorun çıkmadan olmazdı.

Yine dersimi engelleyecek bir sorun çıkmıştı hatta büyük bir sorun.

Wilhelm sorunu!

‘’Kes sesini ve yat uyu!’’ Beni kendine doğru çektiğinde ve yorganı da üstümüze örttüğünde daha fazla ona karşı çıkamamıştım.

Kolları arasındaydım sonuçta daha nereye kaçabilirdim ki?

Hatta istiyor muydum ki?

İstemiyordum tabii ki!

O yüzden bende…

Uyumayı seçmiştim, onun da yaptığı gibi.

Çalışma masamda dersime günler öncesinden kaldığım yerden çalışmaya devam ederken pencereden gelen hışırtı ile hızlıca arkama döndüm. Kimse yoktu ama o rüzgarı hissetmiştim. Ayağa kalktım ve fısıldadım.

‘’Wil…’’ Sözümü kesen şey belime ve dudaklarıma sarılan bir el olmuştu.

Ve buram buram kokan parfümün burnumdaki yansıması.

Wilhelm’di bu!

‘’Buradayım canım.’’ Fısıltısı kulaklarıma dolarken gözlerimi kapamıştım ama sonrasında hızlıca onu ittirerek önüne dikildim.

‘’Ne işin var senin burada!?’’ Gülümsemişti. Sonrasında da şunları ekledi:

‘’Özledim… Desem yalan mı söylüyor olurum?’’ Eğilip yanağıma bir öpücük bıraktığında gülümsemiştim. Ama sonrasında başımı sağa sola sallayarak tekrar kendime geldim.

Olmaz kendisine kapılıp gidemezdim.

‘’Wil…’’ Tekrardan yanıma yanaşmış ve burnumu yanağıma sürtmüştü.

‘’Söyle güzelim.’’ Gözlerimi kapatarak iç çektim.

‘’Sınav haftam.’’ Burnu tenimde yavaş yavaş ilerlerken fısıltısı kulağıma bir kez daha dolmuştu.

‘’Yani?’’ Bıkkınlıkla bir nefes verdikten sonra sözlerimi sürdürdüm.

‘’Ders çalışmam lazım yoksa sınıfı geçemem. Bana sadece bir hafta izin verir misin?’’ Bu sorduğum soru karşısında afallamıştı. Sonrasında da benden ayrılıp yüzüme bakmaya başladı.

‘’Bugün olmaz.’’ Onun verdiği bu net cevaba karşın bir şeyler söylemeye çalışsam da beni susturdu.

‘’Ama…’’ Ve ardından kendisi bir ekleme yaptı.

‘’Kes sesini ve yat uyu!’’ Beni kendisiyle birlikte yatağa çekip beni de göğsüne yatırdığında sonrasında a üstümüze örtüyü çekmişti.

‘’Sonraki günler ise… Her şey istediğin gibi olsun güzelim.’’ Wilhelm’e gülümseyip ona sarılarak uyumaya başladığımda beni yarın ve sonraki günler ziyaret etmeyeceğini umarak gözlerimi kapatmış ve ardındansa uykuya dalıvermiştim.

Sabah uykumdan uyandığımda boynumdaki sızı beni fazlasıyla mahvettiğinde doğrularak ayna karşısına geçtim. Boynumdaki sivri diş izleri daha da büyüktü ve derindi. Hafif aşağısında ise bir damla kan lekesi vardı. Ama bu daha önceden yoktu yani ayna karşısında yüzümü yıkarken dün akşam hiç fark edememiştim.

Arkamı dönerek yatağa bir göz attığımda yastığın altında kalan örtüde de birkaç damla fark etmiştim. Kanamış mıydı kendiliğinden?

Wilhelm ne zaman gitmişti?

Her şey bir soru işareti iken Emery’in odasındaki kapının kapanma sesini duymuştum. Emery uyanmıştı. O bu kadar erken uyanır mıydı diye baktığımdaysa saatin baya bir geç olduğunu fark etmiştim. Derse sadece kırk dakika kalmıştı ve biz daha yeni uyanmıştık!

Eyvah!

‘’Emery!’’ Felaket bir şekilde çığlık atmış ve üstüme koyu mor bir body giydikten sonra altıma deri bir siyah etek giymiştim. Hızlıca çizmelerimi ayaklarıma geçirip bej rengi kabanımı üstüme geçirdikten sonra dudağıma küçük bir ruj sürmüş ve yanaklarımı renklendirmiştim. Maskaramı da eksik etmeden sürdükten sonra birkaç yerime boştan kapatıcılar sürerek hemencecik odamdan çıkmıştım. Az kalsın boynumu unutuyordum. Oraya da kapatıcı sürerek geçirmeye çalışmış sonrasında da her ihtimale karşı fularımı da almıştım.

Saçımı salık bırakmıştım. Zaten şekillendirmeye de vakit yoktu.

‘’Çabuk geç kalmamalıyız son dersler bugün, kesin sınav hakkında bilgi de verecekler hadi Emery!’’ Emery’i acele ettire ettire bir hal olmuştum. Kendisi de benim gibi sadece bir ruj maskara ve allıkla çıkmışken üstüne de termal bir kilotlu çorap ve siyah yüksek bel bir etek giymişti. Üstüne de beyaz bir crop sade bluz geçirdikten sonra siyah Oxford tipi ayakkabılarıyla güne fena halde hazırdı.

‘’Hadi gidelim.’’ Kapı girişinde o da içi yünlü deri ceketini üstüne geçirdiğinde yurttan acele bir şekilde çıkmıştık. Kendimizi yarım saatte okul önünde bulduğumuzda derse sadece iki dakikadan az kalmıştı.

‘’Koş Emery!’’ Emery ile adeta maratona çıkarcasına koştuğumuzda dersi olmayan herkesin gözleri bizim üstümüzdeydi. Bizim gibi derse yetişmek için koşan birkaç kişi için de geçerliydi bu durum.

Emery ile derse ucu ucuna yetiştikten sonra en arka sıraya yerleşmiştik. Öğretmen kapıyı bizlere kapattırıp derse başladığında derin bir nefes anca alabilmiştik. Sınav için birkaç bilgi verdikten sonra son önemli konuyu da işledikten sonra bizi serbest bırakmıştı. Bir sonraki ders için farklı bir dersliğe geçtiğimizde ilk defa rahattık ve koşmuyorduk. Dersliğe eşyalarımızı bırakır bırakmaz soluklanmak için kantine indik. Birkaç doyurucu bisküvi yanına uyku açıcı kahvelerin ardından derse nihayetinde hazırdık.

Bu dersin de geçip gidişiyle en sonunda öğle arası olmuştu. Öğleden sonra ise derslerin bitişiyle doğruca eve gidip ders çalışacaktık.

Bugün neyse ki boş günlerimizden birisiydi o yüzden dersler erken gitmiş ve biz de neredeyse öğle arasından hemen sonra yurdun yolunu tutmuştuk Yurda varır varmaz ise ders çalışmak için kendimizi odalara attığımızda bu süreç tam takına üç gün sürmüştü şakasız üç gün! Sadece ders çalışarak evde!

Tek dışarı çıkma sebebi ise tuvalet ve yemek ihtiyacıydı. Klan zamanlarda ise üç gün odalarımızda yapayalnızdık.

İşe yaramış mıydı, işte onu da sınav sonuçları açıklanır açıklanmaz görecektik!

Dört gün.

Sadece dört gün sürmüştü huzur ve sakinlik, yalnızlık.

Bu dört gün de geçtiğinde sınav bitimine sadece iki gün kalmıştı. İki gün sonra özgürdüm ama birileri için bu süre fazla gelmişti sanki.

Nedeni ise aslında çok açıktı.

Olmuş olan olaylardan sonra bu gayet anlaşılır bir şey idi.

Olmuş olaylar ise… Tam olarak şu şekilde idi, anlattığım gibi!

Sınav çıkışı kalem kutum ile sınıftan çıktıktan sonra çantamı açarak kalem kutumu koymaya ve telefonumu çantamdan çıkarmaya başlamış iken yürümeye de devam etmiştim. Sonrasında da bahçeye çıkmıştım ki bahçeye çıkıp birkaç adım atmamla kendimi birinin kollarında bulmam bir olmuştu.

Yine burnuma dolan o koku Wilhelm’in burada olduğunu sayıklarken gözlerimi kapattım ve gülümsedim.

Kollarımı ona doladığım an beni kendisine çekerek içli içli öpmeye başlamıştı. Sanki yıllardır görüşmeyen iki sevgili gibi arzu dolu ve istekli!

Nefesim kesilirken onu ittirmeye çalışmıştım. Wilhelm dudaklarımdaki baskıyı durdurup dudaklarını boynuma indirdiğinde en sonunda nefes alma fırsatı da bulmuştum. Daha iki güm önce iyileşen diş işlerinin üstüne öpücükler bırakırken şimdi sertçe emmeye başlamıştı orayı. Ayrıldığımızda büyük ihtimalle orada derin bir morluk oluşacaktı.

‘’Wil…’’ Mırıltıları kulağıma dolarken hiçbir şey anlamamıştım. Boynumdaki baskı artarken yoğun bir ağrı hissettiğimde onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım ama o baskıyı daha da artırmış ve beni arkamdaki duvara bastırmıştı. Yoğun ağrı sonucu oluşan acıyla kafamı göğsüne bastırırken sivri dişleri de boynuma batmıştı. İlk defa bu kadar acı veren sivri dişleri gibi aynı zamanda korku da beni esiri yaptığında ondan kurtulmak için yolları ardı arkasınca aramaya başlamıştım.

‘’Wil… Bırak! Bırakır mısın, canım yanıyor!’’ Son söylediğim şey ile Wilhelm bir anda kendini benden uzaklaştırdığında gözlerinde endişe ve kırıklık aşikar derecede fazlaydı.

‘’Ben… Özür dilerim, özür dilerim!’’ Hızlıca kendi bileğini ısırıp bana kanından verdiğinde ortadan da kaybolmuştu, tekrar tekrar özür dileyerek.

Çantamdan bir ıslak mendil çıkarıp boynumu sildikten sonra kabanıma daha sıkı sarılıp saçlarımı da o tarafa atarak yara izini saklamış ardındansa hızlıca yurdun yolunu tutmuştum.

Bu son olaydan sonra ne o beni aramış ne de ben ona ulaşmaya çalışmıştım.

İki gün geçtikten sonra, iki sınavla dolu gün… Nihayet tatil zamanı gelip çatmıştı.

Ve Emery ile birlikte bavullarımızı birbirimizden destek alarak hazırlamıştık.

Şimdiyse tatilin keyfini sürme vaktiydi.

Tatilimizin ilk günüydü. Bavullarımızı arkamızdan çeke çeke sokağa çıkmış ve bizi bekleyen taksiye atlamıştım. Durağımız hava alanı idi. Hava alanına vardıktan sonra önce girişteki güvenliği geçmiş sonrasında kuyruğa girerek beklemeye başlamıştık. Sıra bize geldikten sonra işlemlerimizi de yapmanın hemen ardından bavulları koyarak uçağın yolunu tuttuk. Yanımızdaki çantalarla birlikte uçağın bulunduğu hava alanı bölümüne geçtikten sonra görevlerinin yardımcı oluşu ile uçak koridoruna girmiş ardındansa merdivenlerden uçağa geçerek koltuklardaki yerlerimize de hostes tarafında ulaşmıştım. İki saatlik bir sürenin ardından en sonunda Kanada yolculuğumuz başlamıştı. Üç saat süren uçak yolculuğu sonrasında da artık Kanada’daydık. Uçaktan inip kontrolleri yapıp ardındansa bavul bagajından da bavullarımızı bulup aldıktan sonra hızlıca hava alanından dışarıya fırlamış ve ardındansa gelen ilk taksiye Emery ile birlikte atlayarak otelimizin yolunu tutmuştuk. Fotoğraflarına bakılırsa güzel bir yerdi. Umarım gidip gördüğümüzde de güzel olabilirdi.

Otele varıp rezervasyon kontrolü yaptıktan hemen sonra kendimizi odaya atmıştık. Epey bir yorulmuştuk ve geldiğimizde akşam saatiydi.

Aynı odayı satın almıştık ve odada çift kişilik yatak ile bir de kanepe bulunmaktaydı. İki hafta buradaydık. Eğer aynı yatakta rahat edemezsek dönüşümlü olarak birimiz koltukta birimiz yatakta ve öbürkü gün ise bunun tam tersi bir düzende uyumaya devam edecektik. Giyinme sorununu da böyle halletmiştik. Bir gün biri odada bir gün biri banyoda olmak üzere.

Minik bir dolaba yerleştikten hemen sonra artık üst değiştirme zamanı geldiğinde beyaz body bir kazak alıp altına da kareli kalın bir etek tercih etmiştim. Kıyafetimizi değiştirdikten sonra otelde bir gezintiye çıkacaktık sonra. Makyaj ve saç işleminin de ardından Emery ile kendimizi otel odamızın dışında bulmamız bir olmuştu. Burada sauna, jakuzi, spa ve termal havuz hizmetleri de bulunmaktaydı. Biz ise bugün sadece otel holüne inerek karlı bir manzaraya karşı kahvemizi yudumlamıştık.

İkimiz de epey bir yorgunduk o yüzden bugünü erken bitirmekte karar kılarak kendimizi önce odamıza sonra da yatağımıza attık. Araya bir şey koymadan biri sağa öbürü de sola dönecek şekilde yatmıştık. Ve gayet de rahat etmiştik.

Yani hiçbir sıkıntımız yoktu.

İlk gün için gayet ideal ve rahat bir uyku çekmiştik.

Sırada ise ikinci gün hız kesmeden tüm heyecanı ile bizleri beklemişti.

Otelin kapısından içeri adım atar atmaz içimi büyük bir heyecan kapladı. Kanada’nın o büyüleyici kar manzarasıyla çevrili bu otel, adeta bir kış rüyası gibiydi. Emery ile birlikte yıllardır böyle bir tatil hayali kurmuştuk ve nihayet buradaydık.

Nihayet, burada!..

İkinci gün… Aslında tatilin başladığı ilk gündü. Ve bu güne özel bir parti de vardı. Akşam partisi, kış balosu!

Tatile gelen herkes orada olacaktı.

O yüzden…

Biz neden olmayalım ki?

Emery ile tüm gün bunun için hazırlanmıştık<

Neyse ki birkaç elbiseye de sahiptik.

Birlikte saatler boyunca hazırlık yapıp sonrasında da giyecek şeylerimizi ayarlamıştık. Şömine ateşi eşliğinde sıcak bir ortam olacaktı söylenenlere göre. Ve sıcak içkiler!

İlk defa bir partiyi iple çekerken zamanın nasıl geçtiğini bile anlamamıştık Emery ile.

Sabah kalkar kalkmaz giyinip açık büfe kahvaltımızı etmiştik. Sonrasında ise kendimizi her zamanki otel odamızda bulmuş ve parti için hazırlanmaya başlamıştık bile. Öğleni birkaç saat geçerken kıyafet seçim işlemi ve tüm hazırlıklar bitmişti, geriye ise artık uygulama kalmıştı. Odada bulunan jakuzide teker teker arka arkaya birer saat boyunca rahatladıktan sonra hazırlanmaya tamamen başlamıştık. Tabii bundan önde tekrardan açık büfeye inip bir şeyler yemiş, kahvemizi içmiştik. Odaya geri dönüp hazırlığa başladığımızda ise ilk önce saçlarımıza şekil vermiştik. Giydiğimiz kıyafetlere gelecek olursak… Sıcak bir ortam olacağından ben beyaz crop arkası şeritli ve yanları açık bir bluz altına ise deri kemerli bir siyah etek giymiştim. Neredeyse artık hazırdım. Geriye sadece makyaj kalmıştı. Emery ile birlikte birbirimizin makyaj işlemlerini de hallettikten sonra takıları takıp takıştırıp ve parfümlerin kokularını karıştırıp harika bir koku elde ettikten sonra artık tamamen hazırdık ve bu da şunu gösteriyordu:

Parti artık bizi bekler!

Parti için fazlasıyla hazırdık!

Emery derin dekolteli bordo mini vücudu saran elbisesi ve altın sarısı ince uzun topuklu ayakkabısıyla ardındansa yaptığı dağınık topuz çok canlar yakar imajını bulduğunda ona diyecek bir şey yoktu daha fazla, çok canlar yakacak sözünden başka!

Emery ile partinin yerini tuttuk. Çok kalabalık değildi, ilk defa bir partinin kalabalık olmayışını görmüştüm.

Beğenmiştim açıkçası.

Sanırım en sevdiğim parti türü bu olsa gerek.

Emery ile geniş odaya giriş yaptığımızda ben etrafa bakınıyordum o ise keseceği erkekler aramaktaydı.

Gözüyle keseceği, yanlış anlaşılmasın, gözüyle!

Emery ile bar kısmına geçip sıcak kokteyllerden aldıktan sonra topluma karışmadan önce onların tadına baktık.

Şahanelerdi gerçekten.

Biz Emery ile birlikte üçüncü bardağımızı içerken ortamdaki müzik sürekli değişiyor, farklılaşıyordu.

Emery ile anın geldiğini anlayıp bar kısmından ayrıldıktan sonra dans pistine çıkmıştık.

Kendimizi dansın kollarına bıraktığımızda zamanın nasıl geçtiğini bile anlamadık.

Gece uzundu, parti de öyle!

Dans pistinden yorularak kendimizi bardaklarımızı aldıktan hemen sonra koltuk alanına atmıştık.

Şimdiyse biraz dinleniyor insanlara göz gezdiriyor ve de kokteyllerimizi yudumluyorduk. Buranın kokteyl gerçekten baya bir iyiydi. Sıcak, iç ısıtan ve de en önemlisi sarhoş dahi etmeyen! Buradaki insanlar fazlasıyla ayıktı, herkes ayıktı. Sarhoş bir insan bulmak tamamen imkânsızdı.

Bir süre öylece oturmuş dururken yanımıza ellerinde birkaç broşürle bir adam gelmişti.

‘’Selam kızlar! Umarım rahatsız etmiyorumdur, sizleri aramızda görmek isteriz.’’ Elindeki broşürü Emery’e uzattığında Emery gülümseyerek broşürü havada kaptı.

‘’Bu da nedir?’’ Adam gülerek anlatmaya başladığında Emery ise pür dikkat onu izlemişti.

‘’Otelimiz tatiline dahil dört günlük bir kayak eğitim merkezi. Ek olarak sadece yirmi beş dolar ödüyorsunuz. Kızak, kayak, paten kiralama, bungalovda kalma ücreti her şeyi ile elli dolar. Siz iki kıza ise bölüştürdüğümüzde kişi başına yirmi beş dolar düşüyor. Bir değerlendirin derim. Sadece sekiz bungalov ve koskoca bir dağ! Ah bu arada… Partimizin keyfini çıkarın.’’ Adam son sözlerini söyleyip gidecek iken Emery onu hızlıca durdurmuştu.

‘’Hey bir saniye… Düşünmeye bile gerek yok, istiyoruz! Detayları öğrenebilir miyiz?’’ Adam Emery’den aldığı bu cevapla tatmin olduğunda tekrardan bize döndü.

‘’Oturabilir miyim?’’ Emery gülümseyerek adamı onayladığında adam hızlıca Emery’in yanına oturmuş ve anlatmaya hız kesmeden devam etmişti.

‘’Sekiz bungalov. En fazla yirmi beş kişilik bir eğitim. Toplam dört gün sürecek bu kaçamakta ilk gün bazı başlangıç eğitimleri ikinci gün kayak üstü eğitimler üçüncü gün yavaşça adımlamalar ve kayak dördüncü gün ise tamamen hazırsınız ve serbestsiniz rahatça öğrendiklerini uygulayabilir istediğiniz kadar kiraladıklarınız aletlerin üstünde vakit geçirebilirsiniz. Sıcak çikolatalarımız müesseseden. Bungalovlar otel holündeki camdan gözüken teleferikle gidilen büyük bir alan. Otele bağlı. Sabah akşam iki öğün bizden olmak üzere ara öğünlere atıştırmalıklara ise en fazla on dolar kadar bir bütçe çıkar.’’ Adam tüm detaylarına kadar eğitimi anlattıktan sonra Emery tamamen kararlıydı. Sanırım bu kaçamağı da yapacaktık.

‘’Peki ya…’’ Emery tekrar bir soru yöneltmeye yeltendiğinde adamın bir kez daha gitme, bizden kaçma şansı altüst olmuştu.

‘’Sizde olacak mısınız? Yani herhangi bir görevli olarak? Bir de… Eğitmenler?’’ Adam gülümsedi. Ve sorusunu hiç vakit kaybetmeden cevaplamıştı.

‘’Eğitmenleri uzmanlar veriyor ben ise müdür sayılırım genel sorunlara ben bakarım, yardıma ihtiyacınız olduğunda çekinmeyin yardım için varım.’’ Adam gülümseyip sonrasında da masadan kalktığında Emery daha fazla adamı yanımızda tutamamıştı doğrusu. Adam veda ederek gittiğinde biz de, Emery ve ben yine yalnız başımızdaydık. Tabii bu da çok sürmemişti. Adam afallamış bir şekilde yanımıza geri döndü.

‘’Pardon… Kayıtları unuttum. Otel danışmanından kaydolabilirsiniz.’’ Adam gülümseyip tekrardan dönüp giderken yine afallayarak dönüvermişti bir anda bize.

‘’Bu arada ben Aidan, memnun oldum.’’ Emery gülerek elini hızlıca kalkarak adama uzattığında o da kendisini tanıtmaktan hiç çekinmemişti.

‘’Ben Emery memnun oldum, bu arkadaşım da… Adelia.’’ Adam Emery ile tokalaştıktan sonra bana uzanmıştı. Parmak uçlarıyla elini sıktığımda adam tekrardan Emery’e dönerek gülümsedi.

Şu an gerçekten gözümün önünde cilveleşme adımlarına başlanmıştı bile.

‘’Ben o halde içecek bir şeyler almaya gidiyorum.’’ Diyerek ayağa kalktığım gibi yanlarından yok olduğumda Aidan çoktan kalktığım yere oturmuştu. Şimdiyse Emery ile birlikte karşı karşıya ve baş başalardı.

İşte tam olarak parti böyle sürmüştü.

Karşılama ve hoş geldin partisi!

Loading...
0%