YÜZLEŞME
Bir vampir öfkeyle kalktığında her daim zarar verirdi. Öfkeyle kalkıp zararla oturmaktan ziyade onlar tamamıyla zarar verirdi! Karşısındakine ya da sevdiklerine büyük zararları dokunabilirdi, tabii vampirler birilerini gerçekten de sevebiliyorlarsa! Bir vampirle tartışırsam eğer olası sonuç da bu olacaktı haliyle. Kırılmak ise bu işin en basit sonucuydu!
Ders çıkışı Emery ile okul bahçesine çıktığımızda Wilhelm tam da karşımızda durmaktaydı.
Ve sanırım artık…
Tanışma vakti gelmişti.
Emery’e bir bakış atıp Wilhelm’in yanına doğru ilerlediğimde, Emery de peşimden gelmişti.
O da anlamıştı tabii ki o şanslı kişi ile en sonunda tanışacağını.
“Emery, bu Wilhelm. Ee, Emery, o da oda arkadaşım.” Wilhelm’in bakışları hala gözlerimi okşarken, Emery’e elini uzatmış ve onunla tokalaşmıştı.
“Memnuniyet duydum.” Wilhelm’in bakışları hala beni süzerken, Emery bana beklentiyle bakmaktaydı. Wilhelm hakkında bir şey söylememiştim kendisine ve o da şu an kendisine sevgilim olduğunu söylemem için beklemedeydi.
Emery bana ve Wilhelm’e ümitle bakarken söze girdim.
Ve en azından denedim.
“Ee, Emery… Wilhelm aslında benim…” Daha fazla devam ettiremeyip, bu sefer de ben Wilhelm’e beklentiyle bakmaya başladığımda, Wilhelm sırıtarak elini çenesine koyup sıkmış, sonrasında da alt dudağını ısırıp Emery’e dönmüştü.
“Evet, biz Adelya ile arkadaştan daha fazlasıyız.” Wilhelm’e gözlerimi devirirken, Emery de ne hissedeceğini bilememişti.
“Adelya mı?” Emery’e gülümseyerek başımı sallamıştım.
“Bana öyle söylüyor kendileri.” Sözlerimden sonra Emery nihayet gülümsemeye başladığında, ne olup bittiğinin farkına varır varmaz hemen karşı atağa geçmiştim. O az önce bana arkadaştan daha mı öte demişti!
“Hayır, hayır! Emery… Yani şey… Sonra konuşsak!? Yani odada!?” Emery kahkaha atarak onaylayıcı bir baş hareketi yapmış, sonrasında da bir adım geriye çekilmişti.
“İyi madem. Sonra konuşuruz o halde.” Emery’e el sallayıp gidişini izledikten hemen sonra, Wilhelm’e dönerek onu dürttüm. Zaten Emery de giderken gözünü kırpıp gitmişti bana!
“Şunu yapmayı ne zaman keseceksin!?” Wilhelm kahkaha atıp yanıma yaklaşarak üstüme eğildiğinde, bir adım geriye çekilip ellerimi göğsümde bağladım.
“Bir arkadaştan daha fazlası olmadığımızı mı söylüyorsun? Bir öpüştük! Ayrıca bir sırrımız da var bizim.” Haklıydı, arkadaştan öteydik gerçekten ve öpüşmüştük.
Ama bir şey vardı ki aklımı kurcalayıp duruyordu.
Ve bunun ismi de Jenna’ydı!
Gözlerimi gözlerine dikerek sordum. Zaten ellerim göğsümde bağdaşmıştı.
“Söylesene, Jenna ile ne konuşuyordunuz? Hani dün okul bahçesinde… Görmüştün ya beni camda.” Sorduğum bu soruya verebileceği tek cevap onu geçiştirmek olmuştu.
“Şu an konumuz bu mu yani?” Sorduğu bu soruyla başımı aşağı yukarı onu onaylarcasına salladım.
“Kesinlikle bu!” O da aynı şekilde beni anlamış olduğunu belli ederek başını sallamış, sonrasında da boğazını temizlemişti.
“Ah, biz onunla sadece birkaç şey hakkında sohbet ediyorduk, unut gitsin, önemli bir şey değildi.” Wilhelm bu sözlerini söyledikten sonra bana doğru bir adım atıp, göğsümde birleştirdiğim ellerimi birbirinden çözerek tutmaya çalışmıştı.
“Jenna ve sen ne gibi şeyler konuşabilirsin ki!? Doğruyu söyle bana!” Biraz fazla yüksek sesle çıkıştığımın farkındaydım ama karşıma çapkın ve tutkulu, arzulayan bir vampir varsa eğer… Bilmeliydim!
“Onu sadece biraz teselli etmek istemiştim.” Wilhelm, ellerimi elleri arasına alırken, onları ittirdim ve devam ettim.
“Jenna ile aranda ne var!?” Sorduğum bu soruyla birlikte Wilhelm gözlerini devirmişti. Sonrasında da hızlıca yanıtladı.
“O ve benim aramda ne olabilir ki? Hiçbir şey! Ne olabileceğini düşünüyordun ki ayrıca?” Ellerinin arasından ellerimi sıyırıp aldıktan sonra tekrar göğsümde bağladım.
“Bilmem ki, sana sormalı.” Wilhelm tavrıma cevap olarak bıkkınlıkla bir nefes vermiş, ardındansa her şeyi mahvetmemek adına olacaktı ki sonunda sorularıma düzgün, anlamlı cevaplar; gerçek cevaplar verebilmişti!
“Pekâlâ! Seni korumaya çalışıyordum. Ona seni korumasını söylüyordum. Seni gözetlemesi, iyi olduğundan emin olması için.” Aldığım bu cevapla bozguna ve hatta şaşkına uğramıştım.
Ne yani şimdi…
“Jenna da mı vampir!?” Wilhelm heyecanla bağırarak sorduğum bu soruya başını sallamıştı. Tabii bu cevap yeterli olmuştu ve beni tatmin de etmişti ama Wilhelm sözleriyle devam etti.
“Jenna da bir vampir. Ama o benim kadar tecrübeli ve saf kan değil.” Jenna vampirdi… Bir vampir!
“Peki ya sevgilisi Richard!?” Sorduğum bu soruya Wilhelm yine olumluca bir cevap vermişti.
“Richard? Ah evet, şu yanında dolanan… O da bir vampir. Ama ikisi de bir vampir olarak doğmadı asla. Onlar sadece dönüştürülmüş olanlar. Saf kanlardan güçsüz olanlar… Yardımcımız olanlar. Yani endişelenecek hiçbir şey yok.” Endişelenecek hiçbir şey yok…
Peki ya ben neden endişeliydim!?
Neden aklım daha da çok karışmıştı! Tüm parti boyunca yaşananlar gözümün önünden şerit şerit akar giderken emin olmak adına sordum.
“Yani onlar… Partideydi. Ve söylüyorsun ki vampirler! Ve onlar aynı zamanda da okulumda okuyorlar! Sen yokken de varlardı. Ve… Gizli partiler… Davetiyeler… Dur bir saniye!” Hızla geriye doğru bir adım atıp, ellerimi birleştirdiğim göğüs kafesinden uzaklaştırarak çözdüm.
Wilhelm ise bu sırada sadece beni onaylamakla yetinmişti çünkü o da bu söylediklerimden hiç mi hiçbir şey anlamamış, bir çıkarım yapamamıştı.
“Evet, onlar bir vampir. Ve de partidelerdi. Evet, okula da gidiyorlar. Yani evet, onlar okula giden vampirler.” Wilhelm’e söylediği bu sözlerden sonra sert bir tavır takınarak döndüm ve birkaç adımla yanına kadar giderek tam karşısında durdum.
“Sen beni aptal mı sanıyorsun!? Tüm bu gizli partiler ve davetiyeler! Sırf kan emiciler rahatça avlansın diyeydi tüm bu parti olayları! Öğrencileri kandırıp davetiye verip ardından onları tuzağınıza çektikten sonra…” Daha fazla devam edebilecek gücü kendimde bulamayıp Wilhelm’i ittirdim.
“Arkadaşım Emery de o davetliler arasındaydı! Ve arkadaşın Jenna!.. Onu arzuluyordu. Onun yerine partiye ben girdim, yanlışlıkla! Ve kim bilir, bu aptal yanlışlığı yapmasam şimdi ona ne olacaktı!? Ne halde olacaktık?” İki elimle başıma baskı uygularken Wilhelm’den tekrar uzaklaştım. O ise bir hışımda tekrardan dibime kadar gelmiş ve sözlerini sürdürmüştü. Aynı sertlik ve aynı karşılıkla!
“Evet, aynen öyle! Doğru bir izlenim, akıl küpü! Tüm bu gizli partilerin sebebi buydu. Ve arkadaşın, emin ol, o geceye dair hiçbir şey hatırlamazdı. Çünkü niye biliyor musun? Davetiye alanların hepsi telkin edilebilir kişilerdi! Jenna onun kanından beslenir, onu telkin edip her şeyi unutturur ve ardından yollardı. Geceden kalma boynundaki izler ise… Derin bir yiyişme izleri olarak tarihin tozlu sayfalarına karışırdı! Ve sen de arkadaşınla oturur, her an bunu konuşurdunuz. Hangi erkeğin yaptığını, nasıl bu kadar sert olabildiğini! Ve Emery hatırlamak için elinden geleni yapsa da hiçbir şey hatırlayamazdı. Hayalindeki o erkeği de büyük ihtimalle hiçbir zaman bulamazdı. Tabii her gece bir başkasının altına yatmazsa.” Daha fazla dayanamayıp onun bu iğrenç sözlerinden sonra yüzüne sertçe tokat atarak ondan uzaklaştım ve çıkış kapısının yolunu tutarken bir yandan da öfkem hala dinmeyerek elimi yumruk halinde sıkmamı teşvik etmekteydi. Sinirle bir an önce ondan uzaklaşmak için harekete geçmiştim.
O ise yediği tokadın etkisinden çıkamamış gibiydi. Wilhelm elini tokat yediği bölgeye götürüp yüzünü sıvazlarken ondan olabildiğince uzaklaşmak için harekete geçmiştim. O ise bunu fark ettiği an bağırmıştı peşimden.
“Hey! Hey, dur! Nereye gidiyorsun?” Arkama bir saniye bile dönmeden ve bir saniye bile duraksamadan bağırdım. Yürümeye devam ediyordum.
“Senin gibi bir pislikten olabildiğince uzağa!” Bağırmam tüm sokağı inletirken öfke saçan gözlerimle sırtımı kendisine dönerek yönümü arkaya çevirdim. Yoluma devam etmiş, çıkış kapısına da sonunda ulaşmıştım. Olabildiğince uzağa gitmek istiyordum ondan! Kurtulmak ve bir daha da yoluna çıkmamak...
Ama sonrasında kulağımın içinde bir ses yankılanmaya başlamıştı.
Wilhelm arkamdan son kez bağırmıştı.
“Pislik mi!? Pislik! Sen… Sen çok yakında bana nasıl davranman gerektiğini hatırlayacaksın!”
Ne?
“Evet, sen çok yakında bana nasıl davranman gerektiğini hatırlayacaksın.”
Başımı iki yana zorlukla salladıktan sonra ne ara yanıma geldiğini çözümleyemediğim Wilhelm’i tekrardan ittirdim ve okul kapısından çıkışımı yaptım. Yoldan şansıma bir taksi geçerken hızlıca onu durdurarak Wilhelm’i de arkamda bıraktığım gibi kendimi taksiye attım. Ne olmuştu böyle, hiçbir şey anlayamamışken taksi hareket etmeye başlamıştı bile.
Ve ben sadece Wilhelm’in kayıp giden silüetine bakmakla yetinmiştim.
Ne yapmıştım ben böyle!?
Nasıl olmuştu bu böyle bir anda?
Öfke... Bir insanı bu kadar mı çileden çıkartabilir ve yapmaması gerektiği şeyleri yaptırırdı kendisine!?
Tüm taksi yolculuğu boyunca sadece bunları düşünebilmiştim.
Ben... Wilhelm’e nasıl bu şekilde sertçe karşı çıkabilmiştim!?
Ona sertçe bir tokat attığımı, ona karşı geldiğimi her bir saniyede düşünürken taksi yol boyu gitmeye devam etmekteydi. Ben tüm bu sert tavırlara sahipken Wilhelm'in tek yaptığı şey hiçbir şey yapmamış oluşuydu; evet, Wilhelm hiçbir şey yapmamıştı. Beklemişti sadece, sakinleşmemi beklemişti.
Ama ben gidip onun suratına tokadı bastıktan sonra korkup kaçmıştım.
Ama yine de… O söyledikleri. Emery için söyledikleri…
Tamamen kabalık abidesiydi ve ben de bu vampire ağzının payını vermiştim.
Ama vampirdi işte, ne bekliyordum ki!?
Hızlı sinirlenip duygu patlamaları yaşayan tüm duygularını yoğun hisseden vampirler!
Evet, bir araştırma yapmıştım vampirlere dair. Makaleler okumuş, mitleri gözden geçirmiştim. Yarısının kurgu olduğunu bildiğim hikayeleri de okumuştum elbette. Ve en sonunda birkaç bilgi edinebilmiştim haklarında. Ve ben bunların doğruluğunu merak ederken ve Wilhelm’den bu bilgiler için cevaplar almak adına yanıp tutuşurken kendisine kötü bir davranış sergilemiştim.
Sözleri bile doğruydu.
“Çok yakında bana nasıl davranman gerektiğini hatırlayacaksın” derken bile haklıydı.
Hatırlamıştım çünkü.
Aptal bir kız gibi davranmıştım.
Ve şimdiyse… Mantıklı bir kız gibi davranmam, hatta öyle olmam gerekiyordu.
O vampirdi ve ben de telkin edilemeyen güçlü bir insan!
Sanırım bir özür borcu vardı artık aramızda; benim ona davranışlarım karşılığı ve onun da bana Emery’e söyledikleri hakkında!
Taksi yurdun önünde durduğunda, tüm bu düşüncelerimden sıyrılarak taksiciye parasını verip sonrasında da hızlıca yurttaki odama çıktım. Kendimi odama girer girmez doğruca yatağıma bırakmıştım ama o an Emery beni bırakmamıştı tabii.
‘’Oo, gelmiş bizim kaçak! Nasıldı randevu?’’ İç çekerek başımı yataktan kaldırıp Emery’e bakmıştım. O ise anlamıştı şıp diye.
‘’Aov, pek iyi geçmemiş anlaşılan.’’ Başımı olumluca sallayıp tekrar yatağa gömüldüğümde yanıma kadar gelmişti.
‘’Ayrıldınız mı yoksa sadece…’’ Emery’i hemencecik susturdum.
‘’Lütfen… Yalnız kalabilir miyim?’’ Emery’i en sonunda başımdan savabildiğimde yataktan kalkarak üstümü başımı değiştirdim ve tekrardan uzandım. Emery’den de kurtulduğuma göre artık rahattım.
Ve tüm akşam ve gece boyu olup bitenleri düşünüp akıl süzgecimde tartabilirdim.
Ve öyle de yapmıştım zaten.
Ne haklıydım ne de haksız. Tıpkı Wilhelm gibi.
Ve bunu da çözebilecek tek bir şey vardı; o da bir özürdü!
Bu özrü bir an önce dilemeliydim.
En iyi çözüm yöntemi buydu.
...
Düşüncelerimin en sonunda gerçeğe dönüşebileceği bir sonraki gün okula gittiğimde Wilhelm yoktu. Öğle arası da ortalıkta yoktu.
Etrafta onu arayacağımı hiç düşünmezdim.
Ama arıyordum işte.
Köşe bucak… Didik didik Wilhelm’i arıyordum.
Ne etrafta vardı, ne çevrede, ne binada ne de bahçede.
Gerçekten ama gerçekten hiçbir yerde yoktu.
Ama birisi vardı…
Jenna!
Hızlıca Jenna’nın yanına düşünmeden gitmiştim.
Jenna beni gördüğünde yüzünü düşürse de suratına sahte bir gülümseme takınarak bana selam verdiğinde, selamını pek de umursamadan hemencecik konuya girmiştim.
‘’Hey, selam! Wilhelm ile arkadaş olduğunuzu biliyorum. Nerede olduğunu biliyor musun?’’ Jenna olumsuz bir cevap vermişti bana, başını olumsuzca sallayarak.
Ben de iç çekerek tekrardan bambaşka bir soru yönelttim ona.
‘’Peki ya… Telefon numarası var mı?’’ Jenna başını sallayıp telefona gömüldüğünde beklemeye başladım.
‘’Olması lazım, dur bir bakayım.’’ Jenna kısa bir arama sonrası tekrardan bana döndüğünde şu soruyu yöneltti.
‘’Yazıyor musun?’’ Ah, bulmuştu işte telefon numarasını.
‘’Hemen yazıyorum!’’ diyerek karşılık verdikten sonra hızlıca telefonumun ekranını açtım ve yazmaya başladım. Wilhelm’in telefon numarasını ekranıma yazıp hızlıca aramayı başlattıktan sonra Jenna’nın yanından ayrılmıştım çoktan.
Telefon üçüncü çalışta açıldıktan sonra hızlıca selam bile vermeden konuya girdim.
‘’Neredesin sen!?’’ Sorduğum bu soruya karşın bıkkın nefes kulaklarıma dolarken bir cevap beklemekteydim.
‘’Ne istiyorsun?’’ Ne mi istiyorum!? Ne isteyebilirdim ki?
‘’Aptallık ettim, biliyorum, özür dilerim.’’ Cevap da çok gecikmemişti.
‘’Zaten bunun farkındayım. Aptallık ettin ve şimdi de tam olarak pişmansın, yanlış bir şey yaptığının da farkındasın.’’ Sözlerine sadece tek bir cevap verebilmiştim; tek kelimelik bir cevap.
‘’Evet.’’ Ardındansa Wilhelm sözlerine devam etmişti.
‘’Ee, bu aramanı neye borçluyuz? Umuyorum ki kuru bir özür için değildi? Ne istiyorsun, neden aradın beni?’’ Gözlerimi bir süreliğine yumarak derince bir nefes aldım.
‘’Gelmediğin için.’’ Benim zorlukla söylediğim bu sözlerden sonra Wilhelm birçok cümle sarf etmişti bana karşı.
‘’Ah, demek öyle. Gelmemi mi bekliyordun yoksa küçük hanım? Hani tüm gün peşindeyim diye laf söylüyordun, ne oldu? Şimdi peşini bir anda bıraktığımda özledin mi? Özlersin tabii, sıradan birisi değilim ben, Wilhelm’im! Vampir Wilhelm, basit bir vampir değil, gecenin prensi ve vampirlerin ana lideri Wilhelm! Wilhelm Donovan!’’ Haklıydı ve sadece iç çekebilmiştim o an. Ama sonrasında hızlıca devam ettim. Gönlünü almalıydım. Karşılıklı gönül almalıydık ve başlangıcı da ben yapacaktım; yapmıştım da zaten.
‘’Vampirler hakkında bildiğim birkaç yüzeysel bilgi ile ne diyebilirdim ki sana? Nasıl tepki verebilirdim?’’ Sözlerimden sonra Wilhelm de derin bir iç çekmişti. Ve ardından da ekledi.
‘’Kan emicilerin kendini kontrol edemediğini bilmen gerekir. Onların şehir sokaklarında terör estirmesi sana daha mantıklı mı geliyordu yoksa? Bazılarımız yeni dönüştüğünden kendilerini kontrol edemiyorlar. Bu da onları her akan kan damlasına karşı koşullu yapıyor. Kan görüp saldırma eğilimi gösteriyorlar. Bunun olmamasının önüne geçmem, vampirlerime kontrol yeteneğini öğretmem gerekiyor. Vampirler benim! Bana aitler, ben ne dersem onu yaparlar. Ve ben de onları korurum. Sırrımızı riske atmamak için bu partiler gerekliydi; ben de organize ettim. Böylelikle kendilerini frenlemeyi öğrenecekler, şehir sokaklarında terör estirmeyecekler ve sırrı yaymayacaklardı. Telkinde gelişmeli ve ardından da gizliliği öğrenmeliler. İşte o zaman doğa için hazır hale gelirler ve belki de işte o zaman bu gizli partiler sorunsalı yok olup gider ve bir daha asla gün yüzüne çıkmazlar. Ve belki o zaman bu partiler gerçek birer partiye dönüşür, bir kurban ayininden ziyade!’’ Evet gayet mantıklı konuşmaktaydı ve gerçekten kendisine inanmıştım. Wilhelm’di bu, bir başkası değil. Vampirlerin lideri. Ama aklımda hala bir şey daha vardı. O da Emery için dedikleri.
‘’Peki ya Emery için dediklerin?’’ Bu sorumla birlikte tekrardan iç çekti.
‘’Benimle bu şekilde konuşurken ne yapmamı bekliyordun? Daha ne kadar frenleyebilirdim kendimi? Yine de sana gereken bir özürse… Özür dilerim. Sadece senin kalbini kırdığım için.’’
Ve o da olmuştu sonunda.
Karşılıklı gönül alma ve özür.
‘’Neredesin sen şimdi?’’ Sözlerimin ardından basitçe söyleyivermişti cevabı.
‘’Okula yakın bir parkta. Ufak tefek sorunlarla uğraşmaktayım.’’ Ufak tefek sorunlar derken neyi kastettiğini gerçekten de anlayamamıştım ta ki tekrar cevap verene kadar.
‘’Ufak bir avcı sorunu diyelim.’’ Ne vampir avcıları… Wilhelm’in peşinde miydi!?
‘’Ben gelebilir miyim yanına!?’’ Wilhelm’in iç çekişi tekrardan telefona dolarken ardından da sesini işittim kulağımda.
‘’Hayır, Adelya, gelemezsin! Tehlikeli olduğundan bahsetmiyorum bile!’’ Wilhelm’in bu sözlerinden sonra kendimi sadece bahçede bulabilmiştim.
‘’Çok geç, geliyorum!’’ Okul bahçesinden çıkıp parkın yolunu tuttuğumda telefonun ardından şiddetli sesi duyulmuştu.
‘’Adelya!’’ Yola devam ederken alıp verdiğim nefeslerin arasından soluğumu dengeleyemeden şu sözleri söylemiştim:
‘’Beni istiyordun, değil mi?’’ Telefonun ardından ses gelmese de devam etmiştim sözlerime.
‘’Gel al öyleyse!’’ Ve parkın kapısının önünde bulduğumda telefonumu da kapatmıştım.
Ani bir şekilde Wilhelm yanımda bittiğinde nefes nefese kalmış bir hali vardı.
‘’Senin… Burada olmaman gerekirdi!’’ Tehlikeyi bile umursamadan Wilhelm’e doğru bir adım attım.
‘’Ama buradayım, değil mi?’’ Wilhelm başını sallamıştı; ardından elleri belimi sarmaladı.
‘’Evet, buradasın.’’ Ve ardından ben de gülümsedim.
‘’İstiyorsun, değil mi?’’ Wilhelm sadece uslu çocuklar gibi başını salladığında tekrardan gülümsedim.
Etraf bir anda değiştiğinde ve kendimi tanıdık bir odada bulduğumda aslında hiç de uslu olmadığını fark etmiştim.
Wilhelm’in evindeydik, onun yatak odasındaydık!
Ve sanırım artık zamanı gelmişti.
Bir şeylerin olmasının zamanıydı artık, şu an!
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
80.77k Okunma |
15.4k Oy |
0 Takip |
135 Bölümlü Kitap |