120. Bölüm

114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE

Eda
selinayeda_x

-Düzenlenmiştir

SAVAŞIN GÖLGESİNDE

Gökyüzü, karanlığın örtüsünü henüz kaldırmamıştı, fakat şafak vakti yaklaşırken savaşın ayak sesleri tüm şehre yayılmıştı. Tyler, vampir sığınağına doğru ilerlerken kararlı adımları sessiz bir tehdit gibi yankılanıyordu. Elinde tuttuğu küçük bir mine çiçeğiyle kaplı bombayı sert bir bakışla süzdü. Bu küçük ama ölümcül bitki, vampirler için ölüm anlamına geliyordu. Binanın kapısına ulaştıklarında Tyler, etrafına bir bakış attı ve başıyla işaret vererek ekibine hazırlık yapmalarını söyledi.

Üç katlı vampir binası, karanlık bir kaleydi adeta.

"Ne kadar zor olabilir ki?" dedi Seraphina.

Tyler onu başıyla onayladı.

‘’Hazırsan yapalım.’’

Seraphina da onu başıyla onayladı.

‘’Hazırım!’’

Bu bina, şehrin en güçlü vampirlerinin yuvasıydı ve buradaki savaş her şeyin sonunu getirebilirdi.

Kapıya doğru adım attıklarında, içeriden vampirlerin hırıltıları duyuluyordu. Vampirler karanlıkta hareket ediyorlardı, gölgeler arasında süzülerek bekliyorlardı.

Tyler gözlerini sertçe kıstı, ardından bomba için pimi çekti ve içeriye doğru fırlattı. Patlama sesi bir anda havayı doldurdu, çiçeğin kokusu her yana yayıldı. Tyler hemen arkasından binaya daldı, bağırarak sesini yankıladı: "Yerde kalanlar yaşayacak, ayağa kalkanı öldürürüm!" Sesi tok ve tehditkârdı, her kelimesi içeriye dehşet salıyordu.

Binanın içindeki karmaşa bir anda dindi. Mine çiçeğinin zehri vampirlerin nefesini kesmiş, güçsüz düşürmüştü. Vampirlerin çoğu zaten yerdeydi, kıvranarak acıyla hareket etmeye çalışıyorlardı. Ama bir tanesi, umutsuzca ayağa kalkmaya yeltendiğinde, Tyler’ın gözleri ona kilitlendi. Hızla hareket etti, kazığı vampirin kalbine sapladığında vücut anında cansızca yere yığıldı. "Uyardım," diye mırıldandı, ardından etrafa bakarak diğerlerinin harekete geçmesini bekledi.

İçeride karanlık her köşeyi kaplamıştı.

‘’Sen insanlarla ilgilen, teker teker dışarıya çıkar, bunlar bende!’’

Seraphina Tyler’ın emrine başıyla itaat edip binadaki insanların arayışına çıktığında Tyler kalkmak içi can atan vampirleri bir bir tekrardan yere gömdü.

Seraphina, binanın diğer ucundan sessizce insanlara yaklaşıyordu. Hipnoz altındaki bu zavallı ruhlar, vampirlerin kontrolü altındaydılar ve zihinleri bulanıktı. Seraphina, ellerini onların alnına hafifçe koyarak her birini kurtardı. "Artık özgürsünüz," dedi, nazik bir sesle. Her birine umut dolu bir bakış atarken onları güvenli bir alana doğru yönlendirdi

Bu sırada Tyler bir kez daha bağırdı.

‘’Nina Wayne öldü! Şehir artık kontrolünüzde değil! Vampirler yine gölgelerde yaşayacak, kurtlar ise ormanlarına geri dönüyor. Hepinizin hakimiyeti ise biz melezlerde artık, her iki tarafa da ait olanlarda. İsteyen itaatsizlik etmeye devam etsin, hepinizi acımadan öldüreceğim!’’

İlk kat Tyler’ın bu hamlesiyle sessizleştiğinde Tyler harekatı devam ettirdi.

Arkalarındaki kurt adamlara işaret verdi.

Pes etmiş vampirler dışarıya kurt adamlar tarafından çıkarılırken Tyler iki tarafı da uyardı. Dışarıda bir sorun çıkarırsa vampirler, bunu canı ile ödeyeceklerdi!

Tamamen temizlenen ilk katın ardından Tyler ve Seraphina merdivenlere doğru ilerledi.

Seraphina bir basamak Tyler’ın önünde iken Tyler onu hızlıca arkasına çekti.

Önlerinden geçip giden gümüş bir kazık savrulduğunda Tyler Seraphina’ya döndü.

‘’İkinci parti hazır mı?’’ Seraphina başını sallayarak Tyler’ın eline bir mine çiçekli bomba daha yerleştirdiğinde Tyler sırıttı. ‘’Plan aynı.’’

Seraphina başıyla Tyler’ı onayladığında Tyler bombayı attı ve ardından içeri daldı.

Üç katlı bu vampir binası kısa süre içerisinde aynı plan dahilinde ele geçirilmiş, sadakat etmeyen vampirler ölmüş ya da işe yarayabilecekleri düşünülen vampirler ise tıpkı Emery gibi Tyler tarafından hipnoz edilmişti.

Tyler tüm mine çiçeğinden etkilenmiş vampirleri binanın önündeki geniş bahçeye topladığında başlarını kurt adamlar beklerken bağırdı.

‘’Hükmünüz buraya kadarmış! İnsanlara yaptınız hipnozları geri çekecek şehri devraldığınız hale getireceksiniz. Hepiniz çalışacaksınız ve ben de son noktayı koyacağım. Vampirler binada yaşamaya devam edecek. Özgür kalmak isteyenler kendi evine çıkabilir. Kar amaçlı yoğun hipnozlar yasak olup sırrı tehlikeye atan vampirler de ceza alacak. Ben ne Wilhelm ne de Nina değilim. Bu oyunun içinde benim kurallarımla yaşamayacak olan şehri ebediyen terk etsin. Bu şehirde artık huzur ve sükunet hüküm sürecek, vampir aktiviteleri kısıtlanacak, kurtlar ve vampirler ise kanlı davaları yokmuşçasına yaşayacaklar, eski devir geri geldi! Yani Wilhelm öncesi devrimiz!’’

Tyler sözlerinin ardından Seraphina’ya döndü.

‘’Artık gidiyorum!’’ Seraphina onu başıyla onayladığında Tyler oradan hızlıca uzaklaşmıştı.

Amaçladığı tek bir şey vardı.

Karısına ve oğluna kavuşmak ve onların iyileşme sürecini ihtiyatla desteklemek!

Vampir binası böylece kontrol altına alınmış, vampirler yerle bir edilmişti. Ancak, şehirdeki asıl sorun hâlâ çözülmemişti. Diğer başkan köşkü hâlâ ayaktaydı ve orada Lucas, Brad ve Elliot görev başındaydı.

Brad ve Lucas, kapının önünde dururken birbirlerine kısa bir bakış attılar. Elliot üçlü arbaletini sıkıca kavradı, yüzünde kararlı bir ifade vardı. "Hazır mısınız?" diye sordu Brad, yüzünde hafif bir gülümsemeyle.

Lucas, elindeki silahı kontrol etti, ardından Elliot’a baktı. ‘’Çok da zor olmasa gerek.’’ Dedi.

Elliot derin bir nefes aldı. "Bunu yapabiliriz. Birlikteyiz." Cümlesi, hem kendine hem de diğerlerine bir hatırlatmaydı.

Brad’in gözleri karanlığı delip geçiyordu. İçeriye doğru soğukkanlı bir bakış attı. "Giriyoruz," dedi, ardından diğerleriyle birlikte binaya daldı. İlk vampir aniden önlerine çıktığında Lucas hemen harekete geçti.

Elindeki kazığı ile hızlı bir hamle yaparak vampirin başını kesti. "İlk kan bizden," dedi hafifçe gülümseyerek.

Elliot ise arka tarafta ilerleyerek vampirlerin hipnoz altında tuttuğu insanları bulmaya çalışıyordu. "Bir an önce onları bulmalıyız," diye mırıldandı, gözleri her köşeyi dikkatle tarıyordu. Binanın içinde ilerlerken, vampirlerin direnişi sertleşiyordu.

Ama onların bu istikrarı ile başkan binası da çöküşten kurtulamayacaktı.

Lucas kurda dönüşüp hızlandı. Vampirlerin bir ksımını devirdi. Basamaklara geldiğinde insan halini alarak ilk katı bombaladı.

Direnişi durdurmak açısından tüm katlara da aynısını yaptığında geriye sadece Brad ve yapacağı melez gösterisi kalmıştı.

Bu sırada Sky, karanlığın içinden sıyrılarak Lucas’ın yanına gitti. Yüzünde rahatlamış bir ifade vardı, zira nihayet vampirlerin karanlık kontrolünden kurtulmuştu. Onun yanına yürüdü, gözlerinde minnet ve kararlılık vardı. "Bitti mi?" diye sordu, ama sorusunun cevabını zaten biliyordu. Lucas ona bakmadan başını salladı. ‘’Bitti sayılır!’’

Başkan köşküne yıkımın gelmesi bu kadar kolaydı işte.

Başkan köşkü vampir direnişi de çöktüğünde artık şehir tamamen eskiye dönmüştü.

Melezlerin kontrolünde, barış içinde bir şehir!

Bunu hep birlikte, melezler ve kurt adamlar olarak inşa etmişlerdi.

Bir hafta boyunca, adeta bir varoluş mücadelesi verdim. Her geçen gün, acı ve ızdırap beni daha da sarhoş etti. Vücudumun iyileşme süreci, bu süreçte yaşadıklarımın bir yansımasıydı. Her ne kadar kendime gelmeye çalışsam da, içimdeki acı dinmek bilmiyordu. Thomas, Lilith ve Maya’nın desteği, bu zorlu dönemde en büyük dayanağım oldu. Onlar, bana hem fiziksel hem de duygusal anlamda güç kattılar.

Thomas, Lilith ve Maya’nın her biri, iyileşme sürecimde önemli bir rol oynadı. Thomas, beni sürekli izleyip destekledi, Lilith ise her an yanımdaydı, bana moral verdi. Maya’nın varlığı, bu zor günlerde içimi biraz olsun rahatlattı. Onun güler yüzü, acının ve korkunun arasında bir nebze huzur bulmamı sağladı.

Vücudumun güç kazanması zaman aldı, ama her geçen gün iyileşme belirtileri gösterdim. Yavaş yavaş, acılarım azalmaya başladı. Ancak, vampirlerle olan savaşın kaçınılmazlığı, her geçen gün biraz daha belirginleşiyordu. Savaşın bu boyutu, Tyler’ın dönüşüyle daha da netleşti.

Onun gelişi ardından kazandığımız netleşti.

Bu süreçte, hem fiziksel hem de ruhsal olarak oldukça yoruldum. Ama bebeğimizin, artık beş aylık olduğuna dair hissettiğim hareketler, bana güçlü bir umut ve destek verdi. Her karnıma gelen hareket, beni daha da güçlendirdi, yaşama olan bağlılığımı artırdı.

Bu dönemde yaşadıklarım, hem beni hem de çevremdeki herkesi derinden etkiledi. Ancak, her şeyin tam anlamıyla sona erdiği zaman, yaşanan acıların ve mücadelelerin nihayetinde nasıl bir sonuç doğuracağını göreceğiz. Şimdi, her şeyin iyileşmesini beklemekten başka bir şey yapamıyordum.

Tyler’ın odama adım attığını duydum, kapının hafifçe gıcırdaması beni uyandırdı. Gözlerimi açtığımda, onun karanlık gözleri odanın içine girdi. İçeriye adımını attığında, ruhumda derin bir sarsıntı yaşadım. Bir yandan, onun burada olması bana huzur veriyordu, ama diğer yandan, içimde birikmiş öfke ve kırgınlık her geçen an daha da büyüyordu.

Tyler’ın yüzündeki yorgunluk, gözlerindeki karanlık izler, tüm yaşananların ve savaşların izlerini taşıyordu. Ama beni asıl saran öfke, onun yaşattığı travmalar ve sakladığı sırlarla ilgiliydi.

"Adelia," dedi yavaşça, sesi hem yorgun hem de endişeli. "Nasılsın?"

"Sana nasılım, demeye bile dilim varmıyor Tyler." dedim içimden.

Yataktan doğrulmaya çalışsam da başaramadım. Bakışlarımı gözlerine diktim.

"Nasılsın? Yani bana soracak kadar meraklısın ama her şeyi gizlemekten ve hipnozlardan çekinmedin."

Sözlerim acımasız bir şekilde dışarıya çıktı, ama içimdeki öfkenin birikmişliğini hissettiriyordu. "Beni hipnoz ederek, ailemi ve evimi etkileyerek, bir hayatı nasıl bu kadar kolaylıkla değiştirdin, Tyler?"

Tyler, adımlarını yavaşça attı ve gözlerini bana çevirdi. Derin bir nefes aldı, sonra "Adelia, lütfen," dedi. "Bu konuda sana her şeyi açıklamak istiyorum. Sadece sakin ol ve dinle."

Ama onun bu yalvarışları, benim öfkemin önüne geçemedi. "Sakin olmamı mı istiyorsun? Her şeyi senden öğrenmeye başladım ve anladım ki tüm bu yaşananlar, sadece bir oyunmuş. Beni, ailemi ve tüm geçmişimi birer kukla gibi kullanıp durdun."

Tyler’ın gözleri, suçluluk ve pişmanlıkla doluydu. "Bunu yapmak zorunda kaldım. Lewis’in tehditleri ve Wilhelm’in planları arasında sıkışıp kaldım. Her şeyi senin iyiliğin için yapmaya çalıştım."

"Beni korumak mı? Bunu yaparken neden bana her şeyi açıkça söylemedin?" dedim, sesimdeki öfke giderek artıyordu. "Neden her şeyin iç yüzünü sakladın? Daha yeni konuşmamış mıydık bunu Tyler!?"

Tyler, adımlarını hızlandırarak yanına yaklaştı. Ellerini tutmaya çalıştı, ama ben geri çekildim. "Beni bırak," dedim sert bir şekilde. "Beni sadece kandırmakla kalmadın, ailemin ölmesine de sebep oldun ve şimdi ben her şeyin yıkımının ortasındayım."

Tyler, acı içinde başını eğdi. ‘’Üzgünüm?’’

O an öfkeyle soludum.

‘’Neden!? O zamanlar aptal bir genç olduğun için mi? Hipnozlarının ucunun aileme dokunacağı gerçeğini düşünemediğin için mi!?’’ Tyler’ın bakışları değiştiğinde karnıma giren sancılarla gözlerimi kıstım.

‘’İstemiyorum… Seninle tartışmak istemiyorum, seni görmezsem geçer, seni görmezsem öfkem diner, seni görmezsem sancılar çekmem Tyler! Bir süre git, git ve dönme geri tıpkı o zamanlar da yaptığın gibi!’’

Gözlerimi sıkıca kapattım ve derin bir nefes aldım. İçimdeki öfke ve kırgınlık, tüm bedeni sarmıştı.

Tyler, gözlerindeki yaşları silerken, başını eğdi. "Sana olan sevgim ve bağlılığım her şeyden büyük. Sana her şeyi açıklamak istiyorum ve sana olan pişmanlığımı göstermek istiyorum."

O an, Tyler’ın kelimeleri içimdeki acıyı bir nebze olsun hafifletmeye yetmedi. İçimdeki karmaşa ve kırgınlık, onun söylediklerinden daha güçlüydü. Ama yine de, onun yanında olmak, yaşadığımız her şeyin bir anlam taşıdığını düşündürdü. Şimdi, iyileşme ve yeniden başlama sürecine odaklanmam gerekiyordu, ama bu, her şeyin ardından yaşadığımız derin duygularla başa çıkmak anlamına geliyordu.

Tyler’ın gözlerinden akan yaşlar, o an içimdeki öfkeyi ve kırgınlığı biraz olsun yumuşatmış gibi görünüyordu. Ama kelimeleri, içimdeki karmaşanın ve derin acının önüne geçemedi. Gözlerimi sıktım, derin bir nefes aldım ve kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Sancılarım tekrar başladığında, acı içinde kıvrıldım, ama Tyler’a olan öfkem her zamankinden daha kuvvetliydi.

“Gitmeni istiyorum,” dedim, sesimdeki titreme belki de içimdeki acıyı ifade ediyordu. “Git ve bir süreliğine uzaklaş. Belki o zaman, bu sancıların ve öfkenin dinmesine yardımcı olur. Seni görmek istemiyorum.”

Tyler, başını eğmiş bir şekilde, gözlerindeki yaşları silerken, derin bir iç çekti. “Adelia, eğer gitmemi istiyorsan, gitmeye hazırım. Ama bilmeni isterim ki, seni her zaman düşünüyorum ve bu süreçte yaşadıklarımızdan dolayı derin bir pişmanlık duyuyorum.”

“Sadece git, Tyler,” dedim, gözlerimi sıkıca kapatarak, içimdeki öfkenin ve sancıların yavaşça geçmesini umarak. “Bir süre yok ol, sonra tekrar dönebilirsin, ama şu an için bu bana iyi gelmeyecek.”

Tyler, gözlerinde yaşlarla başını yavaşça kaldırdı. “Sana her şeyi açıklamak istiyorum, Adelia. Her şeyi anlatmak ve pişmanlığımı göstermek istiyorum. Ama eğer gitmemi istiyorsan, sana söz veriyorum ki, şu an için uzaklaşacağım.”

Gözlerimi açtım ve onun gözlerindeki derin acıyı gördüm. Hala içimdeki kırgınlık ve öfkenin etkisindeydim, ama onun verdiği söz, biraz olsun rahatlamama neden oldu. Tyler’ın bu süreçte yaşadıklarını ve içindeki acıyı hissetmem, duygularımı karmaşık hale getiriyordu. Onun ayrılığı, bana geçici bir rahatlama ve belki de iyileşme sürecinde bir adım olabilirdi.

Tyler, yavaşça arkasını döndü ve kapıya doğru ilerledi. Her adımında, içimdeki öfke ve sancılar yavaşça dinmeye başlamış gibiydi. Kapıdan çıktığında, odada yalnız kaldım. Derin bir nefes aldım, içimdeki karışık duygularla başa çıkmak için kendime zaman tanıdım.

Tyler’ın ayrılığı, içimdeki sancıları ve öfkeyi geçirmeye yetmedi. Ama en azından, kendime zaman ayırarak iyileşme sürecine başlayabilirdim. Şimdi, onun yokluğunda, kendi iç dünyamda yeniden dengeyi bulmam ve yaşadıklarımın getirdiği acılardan kurtulmam gerekiyordu.

Tyler’ın odadan ayrılışı, içimdeki boşluğu ve yalnızlığı daha da belirgin hale getirdi. Odanın sessizliği, hem huzur verici hem de acı verici bir hal aldı. Gözlerimi kapatarak başımı yastığa koydum ve içimdeki sancının geçmesini bekledim. Her geçen dakika, Tyler’ın ayrılığına dair hissettiğim karmaşıklığı daha da derinleştirdi. İçimdeki öfke ve kırgınlık, onun gitmesinden sonra bile yok olmamıştı; aksine, yalnızlıkla birleşmişti.

Yalnızlığın içinde, düşüncelerim kaotik bir şekilde dolanmaya başladı. Her şeyin neden bu kadar karmaşık hale geldiğini düşündüm. Tyler’ın geçmişteki hataları ve bu hataların getirdiği sonuçlar, beni derinden yaralamıştı. Ama belki de en zorlayıcı olan şey, yaşananların ve sonuçlarının bir kısmını anlamış olsam da, tüm detayları ve acıları tam olarak kavrayamamış olmamdı.

Tyler’ın pişmanlığı, kelimeleriyle ifade ettiği duygular, içimdeki öfkeyi ve kırgınlığı hafifletmekten uzak kaldı. Ancak, onu dinlemek ve söylediklerini anlamak, belki de benim için önemli bir adımdı. İçimdeki karmaşayı ve acıyı anlamak, iyileşme sürecinde bana yardımcı olabilirdi. Şu an yapmam gereken şey, Tyler’a duyduğum öfke ve kırgınlıkla başa çıkmak ve iyileşmekti.

Bir süre sonra, kapı yavaşça açıldı ve Thomas içeri girdi. Yüzündeki ifadeden, Tyler’ın ayrılığıyla ilgili duyduğu endişeyi anlayabiliyordum. Yavaşça yanıma yaklaştı ve yanı başımda oturdu. “Adelia, nasıl hissediyorsun?” diye sordu, sesi endişeyle doluydu.

Gözlerimi açarak ona baktım. “Sancılarım hâlâ devam ediyor, ama Tyler’ın gitmesi bir nebze olsun rahatlamama neden oldu. İçimdeki öfke ve kırgınlık, şu an onun yokluğunda biraz daha azalmış gibi görünüyor.”

Thomas, başını sallayarak, ellerini tutarak, “İyileşmen için buradayım. Senin yanında olacağım ve sana destek olacağım. Tyler’ın hataları büyük olabilir, ama senin iyileşmen ve gücünü yeniden kazanman önemli.”

Onun desteği ve anlayışı, içimdeki boşluğu bir nebze olsun doldurdu. Yavaşça kalkarak, odanın köşesinde bulunan pencereden dışarı bakmaya başladım. Gözlerim, dışarıdaki karanlık gökyüzüne takıldı. Belki de bu karanlık, içimdeki karmaşayı ve acıyı yansıtıyordu. Ama belki de karanlığın içinden bir umut ışığı bulabilirdim.

Thomas’ın varlığı, bana yalnız olmadığımı ve iyileşme sürecinde desteğe ihtiyacım olduğunu hatırlatıyordu. Onun yanımda olması, kendimi biraz daha güçlü hissetmeme neden oluyordu. Tyler’ın geçmişteki hataları ve bu hataların getirdiği sonuçlar, içimde derin yaralar bırakmıştı, ama şimdi önemli olan şey, bu yaraları iyileştirmek ve geleceğe umutla bakmaktı.

Bir süre sonra, Thomas’ın nazik sesiyle uyandım. “Adelia, konuşabilecek durumda isen sana bir şeyler anlatmak isterim. Bir masal gibi de düşünebilirsin. Rahatlatır belki…’’

Başımı sallayarak ona teşekkür ettim. “Evet, sanırım biraz dinleyebilecek haldeyim.’’

Thomas, bana nazikçe gülümsedikten sonra sandalyeye oturdu. Bakışları hala bendeydi ardından vakit geçirmeden anlatmaya başladı.

‘’Ön yargıları bir kenara atarak düşünmek her zaman zor olsa da bilmediğin bir hikayeyi okurken bunu yapmak gerekir. Bunu yapmaya hazır mısın?’’

Başımı Thomas’a doğru salladığımda Thomas bir kez daha gülümsedi ve konuştu.

‘’O halde anlatmaya başlıyorum.’’

Gözlerimi yavaşça kapatırken Tyler’ın sesi kulaklarımda uğultu yaptı.

Sesi ve anlatım tarzı beni rahatlatırken bazı şeyleri de anlamaya başlıyordum.

‘’Hayatı savaşla geçen bir çocuk. Önce kendisi gibiler tarafından ardındansa avcılar tarafından tehdide uğruyor. Yetmiyormuş gibi savaş sürüyor. Aileler arası kavgalar ve sorunlar oluşuyor, Annesi sürekli ağır yaralanıyor ve de delirmeye başlıyor. Bir gün annesine siper olup ölen çocuk yeni bir hayata adım atıyor. Yıllar sonra ise Anne ve babasını daha on dört yaşında büyük tehdite uğrarken ilk ölümlerini gerçekleştirip başka bir hayata daha adım atarak kendi de kontrolden çıkıyor, öfkesi büyük bir sorun iken ona yardım edecek ailesi bile zor haldeydi. Ailesi ona destek oldu kendini kontrolü zorlayarak öğrenmiş iken çocuk gerçeklerden kaçmayı tercih etti. Çocuk kendini zar zor idare ederken en yakın arkadaşıyla on beş yaşında iken tanıştı. Birbirlerine destek oldular, birbirlerini sakinleştirdiler, birbirlerine aile olmaya çalıştılar, kontrolü birlikte öğrendiler. Çocuk nihayet gençliğe adım attığında ise olan olmuştu. Yaş on sekiz. Elde var aile sıfır. Ebeveynlerini birbirlerini öldürdüğünde henüz on sekiz yaşındaydı. Hayatta tamamen yalnız kalırken kendisi gibi olan arkadaşının yanına sığınır. Bir yıl birlikte vakit geçirirler. Arkadaşının ona en büyük yardımı ise verdiği akıl olmuştur. Şehri terk et, bir arayışa çık aradığını bul ve dimdik gel, demiştir gence. O da aynen uygular. Aradığı ne bilmeden kendisini kimin toparlayacağını ya da nasıl toparlanabileceğini kestiremeden yollara düşer. Daha on dokuz yaşında iken. Yeni şehir, yeni hava ve akıl hocası… Her şey onun dinginliğini kazanması için yardımcı olurken genç nihayet vaktin geldiğini düşünerek yirmi yaşında şehre döner. İlk durağı ona destek olana arkadaşı olması gerekirken geçmişlerden birisinin evidir. Kendisine büyük iyilikler dokunduğu düşman adamın evi. Her ne kadar düşman tür gibi görünseler de onlar arkadaş, dost olmuşlardır. Türler arası farklılığa rağmen dostluk buradan gelir, fedakarlıktan ve iyilikten. Yirmi yıllık savaşın ve arayışın, öfke kontrolünün ve güç dizginleme çabalarını ardından gencimiz hayatındaki yeni döneme bir defa daha adım atar. Hayatın cilvesini tadar ve aşık olur. Bu onu kör eder, eski halinden eser bırakmaz, öfke yerini sevgiye bırakırken, sevgiye tutunup bağlanır, sevgi gözünü kör eder, hiçbir şey göremez ve de düşünemez, varsa yoksa sevdalısı vardır artık onun için, aşkı vardır sadece gözünün önünde, artık tek amacı onu hayatta tutmak ve onu doyasıya sevmek için hayatındaki kaçınılmaz olan savaş devam eder ve sevgiliyi de vurur. Sevgiliyi kurtarmak için kör olmuş bir şekilde uğraşırken sonuçlarını değil sadece onun yaşayıp yaşamayacağını düşünür, onun için tek gerçeklik sevdadır çünkü, sevgili yaşıyorsa başka sorun yoktur, başka bir tehdit… Sevda çiçeğini yaşatmak için her şeyi yapar, uğruna her şeyi harcar, herkesi… Sevgilinin en değerlilerini bile. Çünkü tek amaç yaşatmaktır, yeter ki sevgili yaşasın! Bu anca çok seven, çok değer veren adamın yapabileceği bir şey Adelia.’’

Thomas’ın anlattığı hikaye, içimde derin bir yankı uyandırdı. Gözlerimi kapalı tutarak, her bir kelimenin içimde yankılanmasına izin verdim. Tyler’ın geçmişi ve onun yaşadığı acılar, bana kendi duygularımı ve mücadelelerimi yeniden gözden geçirme fırsatı sundu.

Thomas’ın sesi, yavaşça, fakat keskin bir şekilde devam etti. “Bu hikaye, kendini kaybetmiş bir gençten, bir adamın oluşumuna kadar olan yolu anlatıyor. Bu yolculuk, yalnızlık, öfke ve sevginin karmaşık bir karışımıydı. Tyler’ın yaşadığı tüm bu acılar, onu şekillendirdi ve onun içindeki sevgi, ona hayatını adadığı kişiyi koruma ve savunma konusunda sınır tanımayan bir güç verdi.”

Thomas, derin bir nefes aldı ve devam etti. “Tyler, yaşadığı her şeyin ardından, kendini yeniden buldu ve sevdiği kişiyi koruma arzusuyla her şeyi göze aldı. Bu sevgi, onun için sadece bir duygu değil, hayatının anlamı haline geldi. Ama ne yazık ki, bu sevgi, bazen kendini ve başkalarını koruma çabasıyla karışarak, doğru kararlar vermesini zorlaştırdı. Bu, hem bir gücün hem de bir zaafın sonucuydu.”

Thomas’ın anlattıkları, Tyler’ın yaşadığı içsel çatışmaları ve savaşları anlamama yardımcı oldu. Tyler’ın yaşadığı her acı, onu sevgi dolu ve aynı zamanda karmaşık bir insan yaptı. Tyler’ın geçmişte yaptığı hatalar, onun gelecekteki seçimlerini ve davranışlarını şekillendirdi. Bu, onun sadece kendini değil, sevdiklerini koruma çabasında da etkili oldu.

Thomas’ın sesi, hafifçe titrediğinde, “Tyler, geçmişte yaşadığı acıları ve mücadeleleri derin bir şekilde taşıyor. Bu mücadeleler, onun sevgisinin gücünü ve bazen de körlüğünü oluşturdu. Onun için, sevdiği kişiyi koruma arzusu her şeyin önündedir. Ama bu sevgi, aynı zamanda büyük sorumluluk ve yükler getirdi. Tyler’ın pişmanlıkları, sadece geçmişin getirdiği değil, aynı zamanda gelecekteki kararlarının da bir yansımasıdır.”

Gözlerimi yavaşça açtım ve Thomas’a baktım. Anlattıkları, Tyler’ın içsel mücadelesini ve pişmanlıklarını daha iyi anlamama yardımcı olmuştu. Tyler’ın yaşadığı acılar ve hatalar, onu sevdiği kişiyi koruma konusunda ne kadar kararlı ve fedakar bir insan yaptığını gösterdi. Ancak, bu fedakarlık, bazen sonuçlarını görememekle birlikte büyük yükler getirdi.

Bir süre sessizlik içinde kaldık, Thomas’ın yanımda olması, içimdeki karmaşayı bir nebze olsun yatıştırdı. Tyler’ın geçmişi ve yaşadığı pişmanlıklar, artık bir anlam taşırken, geleceğe dair umut ve iyileşme süreci için önemli bir adım atmıştık. Şimdi, ileriye dönük olarak her şeyin daha iyiye gitmesi için çaba gösterecek ve yaşadıklarımızdan ders alarak yolumuza devam edecektik.

Thomas'ın anlattıkları, içimdeki karmaşayı biraz olsun hafifletti. Ancak, Tyler'la olan ilişkimde yaşadığım derin kırgınlık, her şeyin hemen düzelmesini sağlayacak türden değildi. Thomas’ın sözleri, Tyler'ın yaşadığı acıların ve pişmanlıkların bir yansımasıydı, ama bu acılar ve pişmanlıklar, benim duygusal yüklerimi tamamen ortadan kaldırmıyordu.

Thomas’ın ardından, odada kısa bir sessizlik hakim oldu. Bu sessizlik, içimdeki derin duyguların yankılanmasını sağlıyordu. Gözlerim, odanın duvarlarında gezinirken, Tyler’ın yanına dönme düşüncesi bir kez daha kafamda dönmeye başladı. Ancak, içimdeki öfke ve kırgınlık, Tyler’ın beni nasıl hissettirdiğini değiştiremiyordu.

İçimdeki karmaşanın ve acının, zamanla azalmasını umarak gözlerimi yumdum.

Derin uyku beni içine çekerken bir haftalık iyileşme sürecinin içine çekilmiştim.

Uykuya daldığımda, rüyalarımın karanlık koridorlarında kaybolmuş gibi hissettim. Bazen huzur dolu anlar yaşadım; bir çiçek bahçesinde yürüyüş yaparken, bebeğimizin tatlı hareketlerini hissettiğimde, ruhum bir nebze olsun rahatladı. Ancak çoğu zaman, geçmişin acıları ve belirsizliklerle dolu rüyalar beni sarhoş etmişti.

Bir hafta boyunca, kendimi yavaş yavaş iyileşirken buldum.

Thomas, her gün yanımda olarak, bana moral verdi ve iyileşme sürecimi takip etti. Tyler ise, arada sırada odama girip, içimdeki kırgınlık ve öfkeyi hafifletmek için çaba gösterdi. Onun pişmanlıkla dolu bakışları ve sıcak dokunuşları, beni bir nebze olsun rahatlattı, ama duygusal olarak tam anlamıyla iyileşmem zaman aldı.

Gözlerimi açtığımda, güneş ışığının odanın içinde dans ettiğini fark ettim. Oda, huzur dolu bir sessizlikle çevrilmişti. Yavaşça kalktım ve pencereden dışarı bakarak doğanın yenilenmesini izledim. Yeşil yapraklar, kuşların şarkıları ve hafif esen rüzgar, iyileşme sürecimde yaşadığım duygusal değişimlerin yansıması gibiydi.

Tyler, kapıdan sessizce içeri girdiğinde, yüzündeki endişe ve sevgi karışımı ifade gözlerimle buluştu. Yanıma doğru adım atarken, derin bir nefes alarak konuştu. ‘’İyi misin?’’

Gözlerimi ona dikerek, hafif bir gülümseme ile yanıtladım. ‘’Sayılır.’’

Tyler yavaşça içeriye girdiğinde gözlerim pencereden ayrıldı.

Savaşın üstünden geçen dört gün!

Daha henüz iyileşmesem de ağır ağır yürümeye çalışıyordum.

Tyler’ın nazik davranışları ve dokunuşları, iyileşme sürecimdeki en büyük desteklerden biriydi. Yine de, içimdeki acı ve karmaşa, onun her adımında beni izleyişiyle birlikte dahi, derin bir tepkisizlikle karşılanıyordu.

Tyler, yanımda yavaşça oturdu, parmakları karnıma nazikçe dokundu. Dokunuşları, yumuşak ve sevgi dolu bir şefkat taşıyordu. “Seni iyi görmeyi dört gözle bekliyordum,” dedi, sesi hafif bir titremeyle doluydu. “Ama hala acı çektiğini biliyorum. Her şeyin geçmesini ve iyileşmeni istiyorum.”

Onun bu nazik dokunuşları ve sakin sesi, içimde bir yumuşama yaratma çabasında olmasına rağmen, kendimi tamamen açığa vermekte zorlanıyordum. Ailemle ilgili korkularım ve endişelerim, iyileşme sürecimde en büyük engellerden biriydi. Düşüncelerim, hala onların ölüm senaryolarıyla doluydu ve bu düşünceler, Tyler’ın en samimi ve sevgi dolu çabalarına rağmen içimi kemiriyordu.

Tyler, yüzündeki endişe ve sevgi karışımını derinleştirerek, ellerini karnımın üzerine koydu. “Adel senin iyileşmen için elimden geleni yapacağım. Ama bunu tek başıma yapamam. Yardımına ihtiyacım var. Kendini açmaya, bana güvenmeye çalışmalısın.”

Sözleri, içimdeki karmaşayı ve acıyı hafifletmekte yetersiz kalıyordu. Göğsümde hissettiğim sıkışıklık ve ruhsal yük, Tyler’ın bu samimi sözleriyle hafiflemedi. İçimdeki kaygı, hala ailemle ilgili yaşadığım travmalarla doluydu ve bu yüzden Tyler’a karşı tepki vermekte zorlanıyordum.

Tyler, yanımda otururken, nazikçe ellerini sıkıca kavradı ve derin bir nefes aldı. “Sana her şeyin yoluna gireceğini göstermek istiyorum. Ama önce kendini biraz daha iyi hissetmen gerekiyor. Bu süreçte seni yalnız bırakmayacağım, Adel.”

Sözlerini duysam da, içimdeki endişeler ve korkularla başa çıkmak zorundaydım. Ailemle ilgili yaşadıklarımın acısı, her geçen gün içimde bir iz bırakmıştı ve bu iz, iyileşme sürecinde bana engel oluyordu. Tyler’ın nazik ve sevgi dolu davranışları, iyileşme sürecimde bana destek olmasına rağmen, içimdeki derin yaraların kapanmasına yeterli olmuyordu.

Tyler’ın elinin sıcaklığı, içimdeki acıyı bir nebze olsun hafifletirken, onun yanında olmanın verdiği rahatlık ve huzur da önemli bir destek sağlıyordu. Ancak, içimdeki karmaşayı ve korkuları yenmek için daha fazla zamana ve sabra ihtiyacım vardı. Geçmişin yüklerinden kurtulup, geleceğe dair umutlarla dolu bir başlangıç yapmak için, kendimi iyileşme sürecine adamak zorundaydım.

Gözlerim kapalıyken, içimdeki karmaşa ve öfke daha da büyüyordu. Tyler’ın nazik sözleri, içimdeki derin yaraları iyileştirmekte yetersiz kalıyordu. “Tyler,” dedim, sesim titreyerek, “geçmişte yaşadığımız her şey ve yaşananlar… bu acı, kolayca geçmez. İçimde bir yara var, bu yara çok derin.”

Tyler, başını eğdi ve ellerini karnımın üzerinde nazikçe gezdirdi. “Anlıyorum,” dedi, gözlerinde derin bir hüzünle. “Ama bu acıyı tek başına taşımak zorunda değilsin. Seninle birlikte bu acıyı aşmak istiyorum. Sana yardım etmek, sana destek olmak istiyorum. Lütfen, bana şans ver.”

Gözlerimi açtım ve ona baktım. Onun içindeki pişmanlık ve endişeyi görmek, içimdeki öfkeyi hafifletmeye yetmiyordu. ‘’Yapabileceğin en iyi iyilik konuşmamak olur, konuşup beni de kendini de yormak yerine susmak!’’

Tyler, gözlerimi dikkatle inceledi ve yumuşak bir sesle fısıldadı. ‘’Özür dilerim, gidiyorum. Sky gelecek şimdi, beslen onunla, bebeğimiz için.’’

Aramızdaki sihirli kelime işte tam olarak buydu.

‘’Bebeğimiz için…’’

...

Bölüm : 25.11.2024 12:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Eda / VAMPİRİSTİK Serisi / 114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE
Eda
VAMPİRİSTİK Serisi

80.77k Okunma

15.4k Oy

0 Takip
135
Bölümlü Kitap
VAMPİRİSTİK01: HER ŞEYİN BAŞLANGICI02: GİZLİ PARTİ GECESİNDEN BİR ÇİFT DİŞ03: PARANOYA SONRASI GERÇEKLİK04: BİR VAMPİRİN SIRRI05: KAÇAMAK06: RUH VE BEDEN07: YÜZLEŞME08. AV VE AVCI09. TATLI BİR BİRLİKTELİK10. WİLHELM SORUNU11.OTELİN KEYFİ12. AİLE EVİ13. KAYIP14. AFFEDİŞ15. WİNCHESTERLER16. ORMANIN HÜKÜMDARLARI17. MELEZ1.SEZON FİNALİ2. SEZON TANITIM19: YENİDEN DOĞUŞ20: İYİLEŞME21: DOĞUM GÜNÜ22: KURT EVİNDE DOLUNAY ETKİSİ23: MELEZ İLE BAŞ BAŞA BİR GECE24: BİR PANSUMAN MESELESİ25: MELEZ EVİNDE MELEZ İMTİHANI26: KARANLIKTA SAKLANAN GÖLGE27: İNSANÜSTÜLERLE İMTİHANDA28: ANTRENMAN29: MELEZİN ÖZELİ30: AKUAMARİN TAŞI31: BİR MELEZ SORUNSALI32: GEÇMİŞİN İZLERİ33: BOKS MAÇI34: MELEZ DE BİR VAMPİR35: ÜÇ BENZEMEZ2. SEZON FİNALİ3.SEZON TANITIM37: YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA BİR YERDE38: SON STRATEJİ BÜKÜCÜ39: DOĞUŞUN SAATİ40: TYLER SALVADORE41: DÖNÜŞÜM42: KANDAŞ SAVAŞI43: MELEZLİK SORUNLARI44: ACININ IZTIRABI45: DOLUNAYIN ETKİSİZLİĞİ46: MELEZLERİN DANSI47: SAĞLIKÇI İLE ALFA48: BEBEK MARTİNA49: GELİŞİM VE BÜYÜME50: ADELİTO VE SKYİTO51: KAOSUN GETİRİSİ52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ53: BALO3. SEZON FİNALİ4. SEZON TANITIM55: BİR YILDIZIN SON PARLAKLIĞI56: AV VE AVCININ İŞBİRLİĞİ57: GEÇMİŞİN İZLERİ58: ZÜMRÜDÜANKA59: ANILARIN YÜKÜ60: YENİDEN DOĞUŞUN ÇAĞRISI61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME62: SÜRÜ SORUNLARI63: KONSEY64: GEÇMİŞTEN BİR HEDİYE65: İÇİNDEKİ VAMPİRİ KONTROL ET66: AVCI İÇGÜDÜSÜ67: BİR CİLVE MESELESİ68: KAYIPLAR VE YARALAR69: MELEZ GÜÇLER70: VEDA ÖPÜCÜĞÜ71: GEÇMİŞTEN BİR ARKADAŞLA YÜZLEŞME72: VEDA ARDINDAKİ SIR73: MONTANA YOLCULUĞU74: KANLI SAVAŞ75: GÜÇ ARZUSU76: BİR DÜŞMANIN SONU4. SEZON FİNALİ5.SEZON TANITIM78: YENİ BAŞLANGIÇLARA79: KANADA SÜRÜSÜNDE YAŞAMA AİDİYET80: BİR BUNGALOV SORUNU81: SÜRÜDE İLK ANTRENMANLAR82: ŞEHRİ KAZANMANIN YOLU83: TAÇSIZ KRAL VE KRALİÇE84: CASUS85: EVE DÖNÜŞ86: HİPNOZ ADIMLARI87: FESTİVAL88: KORUMA İÇGÜDÜSÜ89: MELEZLİK 10190: GÜCÜN İRADESİ91: HUZURLU KOLLAR92: ŞELALE YÜKSELİRKEN93: HUZURUN MANZARASI94: DUYUMLAR VE FİLİZLER95: TERAPÖTİK BİR ANTRENMAN96: EVLİLİK ADIMLARI97: SON DÖVÜŞ İLK KAN98: ÇİÇEĞİ BURNUNDA GELİN99: KURT ADAMIN DÜĞÜNÜ5. SEZON FİNALİ101: BİR BEBEK MESELESİ102: İDDİA ÜZERİNE103: AÇ KURT104: AŞERME MÜCADELESİ105: SÜRÜYE İTİRAF106: KAN ÇEKİMİ107: YENİDEN VEDALAR108: NINA WAYNE'NİN YIKIMI109: TUTULMA110: GÜÇ OYUNLARI111: PLAN PLANA6.SEZON FİNALİ7. SEZON TANITIM113: KANLI MÜCADELE114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE115: WINCHESTER MİRASI116: SANCILAR VE HORMONLAR117: ELİAS VE DAMİEN118: BEBEK ODASI TADİLATI119: VAMPİRLERİN KONTROLÜ120: BİR DÜĞÜN MESELESİ121: YENİDEN MERHABA HAYAT122: DAMIENLİ SABAHLAR123: İYİ Kİ DOĞDUN MARTİNA124: KABUSLARIN BAŞLANGICI125: MAĞARAYA YOLCULUK126: KAYIPLAR VE KAÇIŞLAR ÜZERİNE127: SONUN BAŞLANGICIFİNALSON SÖZ
Hikayeyi Paylaş
Loading...