VAMPİRLERİN KONTROLÜ
Ertesi sabah, güneşin ilk ışıkları odamıza dolarken Tyler yanıma yaklaştı. Sessizce bana bakıyordu, yüzünde her zamanki sakin ifadesi vardı, ama gözlerinde bir parıltı sezdim. "Hazır mısın?" diye sordu usulca, sanki büyük bir sürprizden bahseder gibi.
"Neye?" diye sordum, hafif bir merakla.
"Seni bugün tadilat yerine götürmeme izin verir misin?" dedi. "Eski sürü bölgesini görmek istersin diye düşündüm. Thomas ve diğerleri epey ilerleme kaydetti. Bölge neredeyse tamamlandı."
Bu teklif beni heyecanlandırmıştı. Eski sürü bölgesi, anılarla doluydu. Ama aynı zamanda uzun zamandır oraya gitmemiştim. Her şeyin yenilenmiş hali beni meraklandırıyordu. İçimde küçük bir korku da vardı; Damien ile yolculuk yapma fikri, fiziksel olarak zorlayıcı olabilirdi. Ama Tyler’ın desteğiyle, bu yolculuk her zamankinden daha kolay olacaktı.
"Tamam," dedim, gülümseyerek. "Hazırım."
Hazırlanmamız biraz zaman aldı; Tyler her zamanki gibi her ayrıntıyı düşünmüştü. Arabaya bindiğimizde, dışarıdaki serin sabah havası içime doldu. Yol boyunca, Tyler sessizce direksiyonu sürerken, ben manzaraya daldım. Yemyeşil ormanlar, sık ağaçlar arasında kaybolmuş yollar; bu manzaralar bana huzur veriyordu. Karnımın içindeki Damien da bu yolculuktan memnun gibi görünüyordu, çünkü her zamanki kadar sakin ve huzurluydu.
"Nasıl hissediyorsun?" diye sordu Tyler, gözlerini yoldan ayırmadan.
"İyiyim," dedim, elimi karnımın üzerinde gezdirerek. "Damien de sakin. Sanırım o da bizimle birlikte bu yolculuğun tadını çıkarıyor."
Tyler’ın gözlerinde bir sıcaklık vardı. "Görmeyi çok seveceksin. Eski bölge, hatırladığından çok daha farklı. Her şeyi baştan yarattık. Thomas ve diğerleri inanılmaz bir iş çıkardı."
Bir süre daha sessizce yol aldık. İçimdeki heyecan, yolu aştıkça büyüyordu. Sürü bölgesi, benim için sadece bir ev değil, geçmişin izlerini taşıyan bir yerdi. Oraya geri dönmek, hem eski anıları canlandıracak hem de yeni bir başlangıç yapmamızı sağlayacaktı.
Yaklaşık bir saatlik bir yolculuğun ardından, nihayet sürü bölgesine vardık. Arabadan iner inmez, ilk dikkatimi çeken şey, bölgenin ne kadar geniş ve ferah göründüğüydü. Eski, yıkık binalar yerini sağlam ve modern yapılara bırakmıştı. Bölgenin etrafındaki orman dokusu hala korunmuş, ancak etrafı daha güvenli hale getirilmişti. Hava, mis gibi ağaç kokusu ile doluydu; temiz ve ferahlatıcıydı.
Tam o sırada, Thomas’ın güçlü silueti uzaktan belirdi. O her zamanki gibi geniş omuzları, sakallı yüzüyle dikkat çekiyordu. Yanımıza doğru yürürken, yüzündeki kocaman gülümseme hemen gözüme çarptı.
"Adelia!" diye seslendi, bize yaklaşırken. "Hoş geldiniz, sizi görmeyi beklemiyorduk.’’
O sırada Maya yaklaşmıştı yanımıza.
‘’Adelia karnın ne kadar da büyümüş!"
Gülümsedim, elimi karnımın üzerine koyarak. "Evet, Damien hızla büyüyor."
‘’Damien demek…’’ Maya sırıtarak elini karnıma koyarak okşadı.
‘’Küçük Damien ne yapıyorsun bakalım, içeride rahat mısın!?’’
Thomas, yakınıma gelip nazikçe karnıma dokundu. Maya’nın hemen ardından. "Bu küçük adam büyüyünce, sürüye liderlik yapacak gibi görünüyor," dedi şaka yollu, göz kırparak. "Bu bölge onun için hazır olacak. Ona harika bir yer bırakıyoruz."
Tam o sırada, arkamdan Lucas ve Elliot belirdi. Her ikisi de her zamanki gibi enerjik ve neşeliydi. Lucas, geniş bir gülümsemeyle yanıma yaklaştı. "Adelia!" diye seslendi, elini uzatarak. "Seni yeniden görmek harika.
Elliot ise her zamanki sessiz tavrıyla sadece başını salladı, ama gözlerinde sıcak bir ifade vardı. Onunla da selamlaştıktan sonra, hep beraber sürü bölgesini gezmeye başladık. Tyler, beni kolumdan tutup yanımda yürürken, Thomas bize bölgedeki yeni gelişmeleri anlatmaya koyuldu.
Bölge neredeyse tamamen yenilenmişti. Eski, dağınık yapılar yerini sağlam ve modern barınaklara bırakmıştı. Yeni yapılan uzun, sağlam duvarlar bölgenin güvenliğini sağlıyor, içerideki alanı koruyordu. Yüksek gözetleme kuleleri, etrafta devriye gezen kurt adamlarla birleşince, sürünün güvenli bir şekilde burada yaşayabileceği hissini veriyordu.
"Thomas, burası inanılmaz olmuş," dedim hayranlıkla
Thomas gururla başını salladı. "Evet, tüm bu çalışmalar haftalar sürdü, ama sonunda tamamlanmak üzere. Sadece birkaç küçük dokunuş kaldı. Bölge tamamen güvenli olacak. Ayrıca, Kanadalı sürü üyeleri de yakında geri dönecekler. Burası onların da evi. Ve eski halinden eser kalmayıp yenileştiği için de ayrıca mutluyum. Burada huzurlu bir aile olarak yaşamaya kaldığımız yerden devam edeceğiz, vampirler bir sorun çıkarmayacağı için de ayriyeten daha da bir mutluyum.’’
Tyler ‘’Vampirler biz melezlerin kontrolünde, onları dert etme.’’ Dediğinde Thomas ona gülümsedi.
‘’Senin kontrolünde dostum, iki lider iyi anlaşacağız bence!’’
Tyler da Thomas gibi gülümseyip el sıkıştığında etrafıma bakınmaya devam ettim.
Ardından Tyler çevresine bakarak bir kez daha söze girdi. "Thomas ve ekibi müthiş bir iş çıkardı. Sadece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da sürünün burayı yeniden yuva gibi hissetmesini sağlayacaklar."
Yavaş yavaş bölgenin farklı köşelerini gezdik. Yeni yapılan barınaklar, eğitim alanları ve topluluk merkezleri, sürünün eski ihtişamını yeniden kazanmasına yardımcı olacak gibiydi. Tadilat neredeyse bitmişti, sadece ufak tefek düzenlemeler kalmıştı. Thomas’ın liderliğinde, sürü burayı yeniden yuva olarak kabul edecekti.
Bir noktada, Tyler karnıma elini koydu ve gözleriyle Damien’i hissetmeye çalıştı. "Burada onun için de bir yer var," dedi sessizce, sadece benim duyabileceğim bir ses tonuyla. "Burası, onun da evi olacak."
İçimde bir sıcaklık hissettim. Damien’in burada, bu yeni bölgede büyüyeceğini hayal etmek, bana umut veriyordu. Thomas, Lucas, Elliot ve diğerleriyle birlikte, sürü yeniden güçleniyordu. Bu yeni başlangıcın bir parçası olmak, ailemize de yeni bir kapı açıyordu.
Sürü bölgesinde geçirdiğimiz birkaç saatin ardından, eve geri dönme vakti gelmişti. Herkesle vedalaşıp arabaya bindiğimizde, içimde hem bir huzur hem de tatlı bir yorgunluk vardı. Tyler, direksiyon başında sessizce yol alırken, ben gözlerimi kapatıp tüm gün yaşadıklarımızı düşündüm. Eski sürü bölgesinin yeniden inşa edilmesi, sadece fiziksel bir yenilenme değildi. Bu, sürünün geçmişle olan bağlarını koparmadan geleceğe doğru attığı bir adımdı.
Damien, karnımda hafifçe hareket etti. "Burası senin de evin olacak, küçük adam," diye fısıldadım. "Güvende olacağın, sevileceğin bir yer."
Tyler, bir elini yine karnıma koydu, gözlerinde derin bir huzurla bana baktı. "Her şey bizim için yeniden başlıyor," dedi. "Damien’la, seninle. Sürüyle. Hepimiz için."
Başımı ona yasladım, içimde büyüyen o umut duygusuyla gözlerimi kapadım. Bu yolculuk, sadece sürünün değil, bizim de yeni bir başlangıcımızdı. Damien’in gelişine hazırlanırken, her şeyin tam da olması gerektiği gibi ilerlediğini hissediyordum.
…
Kanada'daki sürü üyeleri, nihayet uzun bir yolculuğun sonuna yaklaşmışlardı. Yıllardır uzak kaldıkları eski topraklarına, sürülerinin kalbine geri dönüyorlardı. Bu geri dönüş, sadece fiziksel bir yolculuk değildi; ruhen de eskiden geldikleri yere geri dönme, aidiyetlerini yeniden bulma zamanıydı. Lydia ve Jonas, küçük kızları Martina’yı kucaklarında taşıyarak ilerliyorlardı. Lydia'nın gözlerinde hem yorgunluk hem de büyük bir rahatlama vardı. Yanında Jonas, ağır adımlarla yürüyordu. O da yolculuğun ağırlığını hissetse de, eve dönüşün verdiği umut ve heyecanla doluydu. Martina ise uyku ile uyanıklık arasında gidip gelen, masum bir çocuk huzuru içinde babasının omzuna yaslanmıştı.
Alfred, sürünün bilge lideri, kalabalığın gerisinde, yavaş adımlarla yürüyordu. Onun yüzünde, yılların birikmiş bilgeliği ve dinginliği vardı. Yorgun olmasına rağmen, sürüsünün geri dönüşüne tanık olmak ona gençlik yıllarındaki gibi bir enerji veriyordu. Alfred, bu yolculuğu sürü için büyük bir dönüm noktası olarak görüyordu. Thomas’ın öncülüğünde yapılan tadilat, yeni bir başlangıç, eski yaraların iyileşmesi için önemli bir adımdı. Her şey neredeyse tamamlanmıştı, şimdi geriye sadece sürünün eve dönmesi kalmıştı.
Eira ve Ryan ise sürünün en önde gelen çiftlerinden biriydi. Onlar da bu dönüşün heyecanını iliklerine kadar hissediyordu. Ryan, güçlü yapısıyla her an çevreyi gözlüyor, sürüye karşı olan sorumluluğunu yerine getirmenin huzurunu yaşıyordu. Yanındaki Eira ise zarif bir şekilde adımlarını atarken, Ryan’a güven dolu bakışlarla eşlik ediyordu. Lilith, onların genç kızı, enerjisiyle her zamanki gibi canlıydı. O da ailesiyle birlikte eve dönecek olmanın heyecanını taşıyordu, ancak aklında başka bir düşünce vardı. Brad. Yüzünde tatlı bir gülümseme belirdiğinde, genç kızın kalbinde küçük bir kıpırtı hissetti.
Seraphina Alfred’in öncülüğünde ilerlerken, gözlerini uzaklardaki sürü bölgesine dikmişti. Seraphina, bu geri dönüşün bir şeyleri değiştireceğini umuyordu.
…
Sürü nihayet eski topraklarına geri döndüğünde, herkesin yüzünde hem bir tanıdıklık hem de yeniliğin verdiği şaşkınlık vardı. Tadilatın sonlarına gelinmişti; bölge neredeyse kusursuz bir hale bürünmüştü. Yeni inşa edilen yapılar, sürünün eski günlerdeki kadar güçlü bir hale gelmesini sağlıyordu. Her köşede emek verilmiş bir detay, her yapının ardında bir hikâye vardı.
Thomas, sürünün geri dönmesini izlerken, gözleri parlıyordu. "Hoş geldiniz," dedi güçlü bir sesle, kollarını açarak. "Evinize hoş geldiniz."
Lydia, Jonas ve küçük Martina, Thomas’ın yanına geldiklerinde, Lydia hafifçe eğildi. "Burası inanılmaz olmuş," dedi hayranlıkla. "Sen ve ekibin harika bir iş çıkardınız."
Jonas ise Thomas’ın omzuna bir elini koyarak gülümsedi. "Eve dönmek güzel bir his. Her şey için teşekkürler, Thomas."
Thomas başını sallayarak teşekkürlerini kabul etti. "Bu hepimizin emeği," dedi alçakgönüllülükle. "Sürü, eski gücüne kavuşacak."
Seraphina, Thomas’a yaklaştığında, onun yanında durdu ve hafif bir tebessümle başını salladı. "Gerçekten çok başarılı bir iş çıkardınız, Thomas," dedi. Sesindeki övgü dolu ton, aslında içinde sakladığı hislerin yansımasıydı.
Thomas, ona göz ucuyla bakarak gülümsedi. "Hep birlikte başardık," dedi ve ardından ekledi, "Ama senin varlığın da bu işin bir parçası."
O sırada Eira ve Ryan da sürüye katıldılar. Ryan, geniş omuzlarıyla sürünün gücünü temsil edercesine Thomas’a yaklaşıp onu kucakladı. "Her şey tam da hayal ettiğimiz gibi olmuş," dedi memnuniyetle. Eira ise hafifçe başını sallayarak, bu duyguları paylaştığını belirtti.
Lilith ise onların arkasında duruyordu, gözleri etrafta birini arıyordu. Thomas’ın dikkatini çekti bu arayış. "Brad’i mi soruyorsun, Lilith?" diye sordu Thomas, gülümseyerek.
Lilith hafifçe kızardı, ama bakışlarını Thomas’tan kaçırmadan başını salladı. "Evet, o nerede?’’
Thomas gülümseyerek cevap verdi ona. ‘’Ufak bir vampirlik pürüzü ile ilgilenmekte, yakında bizimle olacak.’’
Bu cevap, Lilith’in yüzüne hafif bir pembe ton getirdi. Gözlerinde Brad’in yokluğunun yarattığı küçük bir boşluk vardı, ama onun da yakında döneceğini bilmek içini rahatlatmıştı.
Alfred, yavaş adımlarla Thomas’ın yanına geldiğinde, onun bilge yüzündeki derin çizgiler, zamanın izlerini taşıyordu. Thomas, Alfred’i kucakladı.
Alfred Sizin liderliğiniz olmasaydı, burası bu kadar sağlam olamazdı," dedi saygıyla.
Thomas ise karşı çıkmıştı.
‘’Olur mu? Siz ve bilgeliğiniz olmasa nasıl yapardık bunca şeyi!?’’
Alfred hafifçe güldü. "Genç liderlerin başarısı, sürünün geleceğidir," dedi bilgece. "Bizim görevimiz onlara yol göstermek."
Etrafta herkes birbirine sarılırken, sürü üyeleri arasındaki bağlar yeniden güçleniyordu. Kucaklaşmalar, selamlaşmalar, eski dostlukların yeniden canlanmasına sebep oluyordu. Lydia ve Jonas, Martina’yı diğer sürü üyelerine kucaklatırken küçük kızın masum gülüşü, sürünün geleceği için bir umut simgesi gibiydi.
Seraphina ise Thomas’ın yanında durarak, onunla göz göze gelmekten kaçınmıyordu. İçten içe bu geri dönüşün, aralarındaki bağın daha da güçlenmesini sağlayacağını hissediyordu. Sürü, yeniden bir araya gelmişti, ve herkes kendi içinde bir yenilenme yaşıyordu.
Bu buluşma, sürünün yeniden doğuşuydu.
Ve yeni bir başlangıcın da öyle.
…
Sabah güneşi perdelerin arasından ince bir ışık huzmesi gibi sızarken gözlerimi açtım. Geceden beri içimde bir huzursuzluk vardı. Karnımın içinde Damien’ın hareketleri her zamankinden farklıydı. Hafif bir rahatsızlık, belki de yorgunluk diye düşündüm önce, ama içten içe bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyordum. Tyler yanı başımda derin bir uykudaydı. Ona bir şey söylemeden yatakta doğrulmaya çalıştım. Ancak karnıma bıçak gibi saplanan bir acıyla irkildim. Soluğum kesildi. İlk başta bunun basit bir kasılma olduğunu düşündüm, belki de sadece günlerdir süren stresin bir sonucu... Ama bu farklıydı. Çok daha keskin ve dayanılmazdı.
Ellerim istemsizce karnıma gitti. "Hayır," diye fısıldadım. Henüz çok erken. Damien’ın daha vakti vardı, doğum için çok erkendi. Panik içinde nefes alıp vermeye çalıştım, ama acı her saniye şiddetleniyordu. "Tyler..." dedim, zayıf bir sesle. Ama o hâlâ uykudaydı.
Karnımın içinde bir başka kasılma daha hissettim. Bu sefer çok daha kuvvetliydi. Nefesimi tuttum, acı gözlerimi bulandırdı. Zihnimdeki tüm düşünceler bir anda darmadağın oldu. "Tyler!" dedim, daha güçlü bir sesle. Elimle onun koluna dokunarak onu sarstım.
Tyler bir anda uyanarak yüzüme baktı. Gözlerindeki şaşkınlık yerini hızla korkuya bıraktı. "Adelia?" dedi, sesi endişeyle titriyordu. "Ne oldu? Neden bu kadar solgunsun?"
Ağzımı açıp bir şeyler söylemek istedim, ama karnımdaki kasılma o kadar şiddetliydi ki konuşmak bile zordu. Elimi sıkıca karnıma bastırarak Tyler’a baktım. "Erken doğum," dedim zorlukla, nefesim kesik kesikti. "Sanırım... erken doğum başlıyor."
Tyler'ın gözleri bir an için büyüdü, ama hemen ardından kontrolü ele aldı. "Tamam, Adelia, sakin ol," dedi, elini omzuma koyarak. Ama onun da içinde bir panik olduğunu hissedebiliyordum. Gözlerindeki korku, çaresizlikle karışıyordu. "Eira burada. Onun yardımıyla halledebiliriz. Dayan, sevgilim. Sadece biraz daha sabret."
Derin bir nefes almaya çalıştım, ama kasılmalar daha da sıklaşmıştı. Her geçen dakika acı dayanılmaz hale geliyordu. Damien'ın içimdeki hareketleri de düzensizleşmişti. Endişem artıyordu. Erken doğum sadece benim için değil, onun için de tehlikeliydi. Henüz hazır değildi, bu dünyaya gelmek için daha zamanı vardı.
Tyler hemen Eira’yı çağırmak için dışarı fırladı. O gitmeden önce bir anlığına göz göze geldik. Gözlerindeki korku, sevgisiyle karışmıştı. "Sana bir şey olmayacak," diye fısıldadı, ama bunu daha çok kendine söylüyor gibiydi.
Tyler dışarı çıkar çıkmaz, başka bir kasılma beni yerimde kıvırdı. Gözlerimi kapattım, dişlerimi sıktım. Birkaç saniye boyunca nefes almayı unuttum. Kendi kendime tekrarlamaya çalıştım: "Damien, dayan... Lütfen, biraz daha sabret."
Zaman kavramı bulanıklaştı.
Sadece yarım saat daha!
Tyler geri döndüğünde bakışlarında endişe vardı ve de ne yaptığını bilemez bir tavır.
‘’Kendini bana nasıl unutturursun Adelia!’’
Etrafa şaşkın bakışlar atıp endişeli adımlar bırakırken yanıma gelerek beni yataktan kaldırdı.
‘’Hadi gidiyoruz!’’
Işık hızında arabaya vardığımızda Tyler beni araca bindirdi.
‘’Kahretsin Bugatti’yi değiştirme sırası mıydı!?’’
Ağzımdan çıkan acılı bir çığlığa karşın Tyler emniyet kemerimi taktı ve ardından şoför koltuğuna geçerek gazı kökleyecek raddede bastı.
Yirmi dakikaya yakın bir süre geçmiş iken doğumun başlama işareti suyumun gelişi ile olmuştu. Arabada ve bedenimde hissettiğim ıslaklıkla gözlerimi yumdum.
‘’Geldik, geldik sevgilim!’’
O ara Tyler’ı bile duyamaz oldum. Derin nefes alışverişlerim ortama yayılırken bağırdım.
‘’Suyum geldi, Damien geliyor!’’
Araba saniyeler içinde durduğunda Tyler arabadan indi. Benim kapımı açıp arabadan beni indirdiğinde yürüyemez haldeydim.
Tyler beni hızlı bir şekilde kucakladığında bağırdı.
‘’Eira!’’
Ardındansa bana fısıldadı.
‘’Gözlerini kapa tatlım?’’
Ve gözlerimin saniyelik kapanışı ile ortam hızlanmış ve de değişmişti.
Thomas’ın yeni tadilat ettiği sürü revirinde şimdi yatıyor pozisyonda iken Eira, Seraphina, Lilith, Maya ve Tyler başımda idi.
…
Acı bedenimi tamamen ele geçirmiş iken Eira, gözle görülür bir soğukkanlılıkla hemen yanıma geldi. O profesyonel bir sağlıkçıydı, ve bir an bile tereddüt etmeden işini yapmaya koyulmuştu. Yüzünde bir ciddiyet vardı, ama aynı zamanda içten gelen bir sakinlik de hissediliyordu.
"Adelia, bana bak," dedi Eira, gözlerimin içine bakarak. "Derin nefes al. Sakinleşmelisin. Erken doğum yaşıyorsun, ama bunu atlatabiliriz. Şimdi sana yardımcı olacağım, tamam mı?"
Başımı zorlukla salladım. Nefes almaya çalışırken acı yeniden belimi bükmeme sebep oldu.
Seraphina ise hızlıca Eira’nın yanında yerini aldı. "Ne yapmamız gerekiyor?" diye sordu. Seraphina, tıbbi becerileri olmasa da her zaman soğukkanlı kalmayı başaran biriydi. Eira, Seraphina’ya steril havluları ve gerekli malzemeleri uzattı. "Adelia’nın rahatlaması önemli. Onu sakin tutmamız gerekiyor," dedi Eira, bir yandan Damien’ın kalp atışlarını dinlerken. "Kasılmalar sıklaştı, doğum sürecine girdik ama çok erken. Yardımcı olman gerekecek."
Seraphina hemen harekete geçti, ne yapması gerektiğini öğrenir öğrenmez Eira’ya destek olmaya başladı. Lilith ise karnımı nazikçe okşayarak yanımda oturdu. Gözlerinde bir tedirginlik vardı ama bir yandan da bana moral vermek için gülümsedi. "Adelia, sen güçlüsün. Damien’ın da güçlü olduğunu biliyorum. İkiniz de bu zorluğu atlatacaksınız," dedi, sesi titrek ama umut doluydu.
Tyler hâlâ elimi sıkıca tutuyor, gözlerindeki endişeyi saklamaya çalışıyordu. Ama içten içe onun da korktuğunu biliyordum. Maya, Tyler’a döndü ve onun omzuna dokunarak sessizce destek verdi. "Her şey kontrol altında," dedi. "Adelia ve Damien güçlü. Sen de güçlü olmalısın, onlar için."
Eira, elleriyle karnımı nazikçe kontrol ederken konuşmaya devam etti. "Kasılmalar çok sıklaşmış. Ama iyi haber şu ki, Damien’ın kalp atışları hâlâ düzenli. Şimdi en önemli şey, onu dünyaya sağlıklı bir şekilde getirebilmek. Seni hemen doğuma hazırlamamız gerekecek."
Tyler, Eira'nın söylediklerini dikkatle dinlerken bir an bile yanımdan ayrılmadı. Ellerimi sıkıca tutuyordu, sanki bana olan sevgisiyle acıyı hafifletebileceğini düşünüyordu. "Seni yalnız bırakmayacağım, Adelia," dedi, gözlerinde kararlılık vardı. "Bunu birlikte atlatacağız."
Eira hemen hazırlıklara başladı. Yanında getirdiği birkaç tıbbi malzemeyi çıkarıp kullanıma hazırladı. Doğum için ne gerekiyorsa yapıyordu. Ama kasılmalar hızlanmıştı, her biri beni biraz daha güçsüz bırakıyordu. Acının içinde kayboluyordum. Zihnimde sadece Damien’ın sağlığı vardı. O daha doğmamıştı, daha dünyaya hazır değildi. Peki ya ben? Ben buna hazır mıydım?
"Eira, çok erken," dedim güçlükle. "Damien daha çok küçük. Ona bir şey olmasından korkuyorum."
Eira, gözlerinde yumuşak bir ifade ile bana baktı. "Bunu başaracağız, Adelia. Damien güçlü bir bebek ve sen de çok güçlü bir annesin. Şimdi ona odaklanmamız gerekiyor. Her şey yolunda gidecek."
Ama acı her seferinde daha da yoğunlaşıyor, zihnimi tamamen ele geçiriyordu. Kasılmaların arasında geçen kısa sürelerde Tyler’ın yüzüne baktım. O da çaresizce elimi tutuyor, sessizce dualar ediyordu.
Kasılmalar tekrar geldiğinde, tüm bedenim sarsıldı. Dişlerimi sıkarak acıya karşı koymaya çalışıyordum ama sancılar bir dalga gibi üzerime çöküyordu. Eira bana derin nefes almamı hatırlatırken, Maya ve Lilith de bana yardımcı oluyordu. Maya, alnımdaki terleri silerken Lilith yavaşça beni rahatlatacak sözler fısıldıyordu. "Her nefeste Damien’ı biraz daha yakına getiriyorsun. Her şey güzel olacak," dedi.
Zaman kavramı tamamen yitmişti. Odadaki herkes, bir takım gibi uyum içinde çalışıyordu. Eira doğumu yönetiyor, Seraphina ona tıbbi malzemeler konusunda yardımcı oluyor, Maya ve Lilith ise Tyler ile birlikte bana destek oluyordu. Herkesin tek bir amacı vardı: Damien’ı sağ salim dünyaya getirmek.
Kasılmalar arasında geçen her saniye sonsuzmuş gibi geliyordu. Eira, "Adelia, şimdi güçlü olmalısın. Damien geliyor. Nefes al ve tüm gücünü topla," dediğinde artık doğumun son aşamasına geldiğimizi biliyordum.
O an, Maya’nın ellerini omuzlarımda hissettim. "Şimdi zamanı geldi," dedi nazik bir sesle. Tyler, elimi daha da sıkıca tuttu ve gözlerimden yaşlar süzülürken ona baktım. "Yanındayım," dedi, sesi titrek ama kararlıydı. "Bunu birlikte başaracağız."
Bir kez daha tüm gücümü topladım, derin bir nefes aldım ve Eira’nın yönlendirmeleriyle ıkındım. Acı dayanılmaz boyutlardaydı ama bu son adımı atmam gerekiyordu. Tyler’ın, Maya’nın ve Lilith’in varlığı, beni güçlü tutan tek şeydi.
Bir süre sonra Eira, derin bir nefes alarak doğumun başladığını söyledi. "Artık geri dönüş yok, Adelia," dedi. "Damien geliyor."
Tyler’ın elini daha sıkı tuttum, çünkü o an korkum zirveye çıkmıştı. Ama içimde bir yerlerde, Damien’ın bu dünyaya gelmeye hazır olduğunu hissettim. Vücudumun her zerresi acıyla sarsılırken, bir yandan da oğluma kavuşacak olmanın heyecanı vardı.
Eira’nın yönlendirmeleriyle nefes aldım, ıkındım, elimden geleni yaptım. Acı çekiyor olmama rağmen, her kasılmada Damien’a bir adım daha yaklaştığımı biliyordum. Tyler’ın elini hiç bırakmadım, o da bir an bile yanımdan ayrılmadı.
Ve sonunda, acının yerini aniden bir hafiflik aldı. Bir an için dünya durdu sanki. Odaya sessizlik çöktü, sadece Eira'nın sakin sesi ve Tyler’ın sıkı nefesi duyuluyordu. Sonra bir bebek ağlaması odada yankılandı. O an dünya yeniden dönmeye başladı.
Eira, Damien’ı kollarına aldı ve onu dikkatlice temizleyip bana uzattı. Gözlerim doldu, o an her şey durdu. Acılar, korkular, her şey bir anda anlamını yitirdi. Sadece oğlum vardı. Damien.
Eira’nın gözlerinde hafif bir tebessüm belirdi. "İşte burada," dedi, bana bakarak. "Damien sağlıklı bir şekilde dünyaya geldi."
Tyler’ın gözlerinde yaşlar vardı. Damien’a bakarken sanki dünyadaki en güzel şeye bakıyormuş gibi bir ifadesi vardı. Onun küçük yüzünü elleriyle nazikçe okşadı. "O bizim mucizemiz," dedi fısıltıyla.
Damien’ı kollarıma aldığımda, kalbimde tarifsiz bir sevgi hissettim. O an bütün korkularım, bütün acılarım geçmişte kalmıştı. Damien sağlıklıydı ve dünyaya gözlerini açmıştı. Tyler, yanıma oturup ikimizi de kucaklarken, gözlerimizi oğlumuzdan ayıramadık.
Birlikte geçirdiğimiz bu zor anların ardından, sonunda Damien kucağımızdaydı.
…
Sonunda, sancılar arasında Damien’ın minik bedeninin dünyaya geldiğini hissettim. Odaya derin bir sessizlik çöktü ve ardından bebek ağlaması duyuldu. Bir an için her şey durdu; acılarım, korkularım ve endişelerim bir anda anlamını yitirdi. Damien’ın ağlaması, dünyanın en güzel melodisi gibiydi.
Eira, Damien’ı temizleyip kucağıma verdiğinde gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Minicik bedeni, hayatımın en değerli varlığıydı. Onun o masum yüzüne bakarken, içimde tarifsiz bir mutluluk ve huzur doldu.
Tyler, gözlerinde yaşlarla yanımda oturdu ve Damien’a hayranlıkla baktı. Maya, Seraphina ve Lilith, birer adım geriye çekilip bu mucizeye tanıklık ederken, odaya dolan sessizlik, herkesin kalbine huzur vermişti. Eira, yüzünde hafif bir tebessümle "Damien sağlıklı ve güçlü," dedi. "Adelia, inanılmaz bir iş başardın."
Damien’ı kollarıma aldığımda, artık her şey geride kalmıştı. Sancılar, korkular, erken doğumun riskleri... Hepsi bir anda yok olmuştu. Damien dünyaya gelmişti ve her şey yolundaydı.
O yeteri kadar büyümüş ve tıpkı zamanı gelmiş gibi doğma tüneline adımlamıştı.
Damien’ı kollarımda tutarken, onun minik yüzünü dikkatle inceledim. Yumuşacık cildi, parmaklarıyla hafifçe kıpırdanan elleri… Sanki bu dünyaya tam da gerektiği zamanda, olması gerektiği gibi gelmişti. Kalbim onun her nefesiyle dolarken, korkularım birer birer dağıldı. Tyler, gözlerindeki yaşları silmeye çalışarak yanıma yaklaştı. "Bize ne kadar büyük bir lütuf olduğunu biliyor musun, küçük adam?" diye fısıldadı Damien’a.
Maya, Seraphina ve Lilith biraz geri çekilip bu özel anın büyüsüne saygı gösterdiler, fakat gözlerindeki sevgi ve gurur açıkça görülüyordu. Maya, bana hafifçe gülümseyerek, "O tıpkı senin gibi güçlü olacak," dedi. "Bu erken doğumun onu zayıflatacağını sanıyordum, ama hayır, o tam da hazır olduğu anda gelmiş."
Lilith ise, Damien’ın üzerine eğilip onun minik elini nazikçe okşadı. "Baksana," dedi hayranlıkla, "ne kadar da sakin. Sanki dünyaya gelmeye tamamen hazırmış gibi."
Seraphina, duygularını kelimelere dökmeden sessizce baktı. Bize doğru hafif bir baş selamıyla güldü, sonra Maya’ya dönerek, "Bu mucizeyi birlikte yaşadık, bir daha unutmayacağımız bir an," dedi.
Tyler, Damien’ı kollarına aldığında gözlerinden yeni yaşlar süzüldü. "Bizim oğlumuz, Adelia. O bizim her şeyimiz olacak," dedi ve ardından Damien’ın yüzüne bakarak "Hoş geldin, küçük adam," diye fısıldadı. Bu sözlerle odada derin bir huzur ve sevinç dalgası yayıldı, herkes birbirine minnetle baktı.
O anda, zaman durmuş gibi hissettim. Geçmişin korkuları, geleceğin belirsizlikleri birer sis gibi aralandı. Damien, bir mucize gibi zamanında gelmişti, adeta dünyaya onun gelişini bekliyormuşuz gibi. Onu kollarımda tutarken, her şeyin yolunda olduğunu biliyordum. Bu andan itibaren ne olursa olsun, ailemiz artık tamamlanmıştı.
…
Tyler, Damien’ın minik elini parmaklarıyla nazikçe okşadı. “Bunu başardık, Adelia,” dedi, sesindeki rahatlama ve mutluluk belirgindi. “Damien bizim mucizemiz. Ona olan sevgimiz her şeyin önündedir ve her zaman olacak.”
O an, odanın kapısının hafifçe aralandığını ve Eira’nın içeri girdiğini gördüm. Gözlerinde yorgunluk vardı ama aynı zamanda bir tatmin duygusu da vardı. "Adelia, Damien’ın ilk muayenesi tamamlandı," dedi. “Her şey yolunda görünüyor, ama biraz dinlenmeye ihtiyacınız olacak.”
Tyler Damien’ı nazikçe yerine yatırdı ve Eira’ya başını sallayarak teşekkür etti. Eira, odadan çıkarken son bir kez Damien’a bakarak, “Size biraz yalnız kalmanız gerek,” dedi. “Her şey yolunda, ama biraz dinlenmek her zaman iyi olur.”
Tyler, Damien’ın yanında sessizce oturdu ve ben de gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. İçimde, her şeyin sonunda yerli yerine oturduğu bir huzur vardı. Ama bu anın ne kadar özel olduğunu anlamak için biraz daha zamana ihtiyacım olduğunu hissediyordum.
Tyler’ın yanında, Damien’ın küçük vücudunu kucaklarken, bir süre sessizce oturduk. O an, dışarıdaki dünyadan tamamen izole olmuş gibi hissettim. Her şey o kadar sessizdi ki, sadece Damien’ın hafif nefes alışlarını duyabiliyordum.
Bir süre sonra, kapı tekrar hafifçe açıldı ve içeriye Maya, Seraphina ve Lilith geldi. Yüzlerinde hala tatlı bir yorgunluk ve mutluluk vardı. Maya, Damien’ın yanına yaklaşıp, "Adelia, Damien’ın ilk gününde yanınızda olmayı çok isteriz," dedi. “Siz dinlenirken, biz biraz vakit geçirebiliriz.”
Tyler, onlara gülümseyerek, “Her zaman yanımızda olacağınızı biliyoruz,” dedi. “Sizlerin desteği bizim için çok değerli.”
Maya ‘’Biz buradayız.’’ Dedi hafifçe gülümseyerek.
Seraphina ve Lilith, Damien’a hayranlıkla bakarken, bir köşede sessizce oturdular. İçeriye yayılan huzur, herkesin yüzüne yansıdı.
Ancak, birden odanın kapısı hızla açıldı ve içeriye giren yeni bir kişi dikkatimi çekti. O an, gözlerimde bir merak ışığı belirdi. Bir şeyler olduğunu hissediyordum ve Damien’ın tatlı uykusunun dışında, beklenmedik bir durumun olabileceği düşüncesi kafamda dönüp duruyordu.
Kapıdan içeri giren kişi, uzun silueti ve karanlık gözleriyle dikkatimi çekti. Bu yeni ziyaretçi kimdi? O an, Damien’ın tatlı uykusunda bir şeylerin değişmekte olduğunu hissettim ve tüm dikkatim yeni gelen kişiye odaklandı.
Kapının hafifçe açıldığını ve içeriye Thomas ve Alfred’in girdiğini fark ettim. Thomas ve Alfred, odanın huzur dolu atmosferini bir anda değiştirdi. Thomas, bilgelik ve deneyimle dolu bir ifade taşırken, Alfred’in yaşlı ve yorgun gözleri, dikkatli bir gözlemci olarak dikkat çekiyordu.
Thomas, Damien’ın yanına yaklaşıp nazikçe selam verdi. “Merhaba Adelia, Tyler. Damien’ın durumu nasıl?” dedi, gözleri Damien’ın minik yüzünde geziniyordu. Alfred, arkasında sessizce durarak Damien’a dikkatle bakıyordu.
Tyler, Damien’ı kucaklayarak başını salladı. “Damien’ın sağlık durumu şu an iyi görünüyor,” dedi. “Eira gerekli kontrolleri yaptı ve Damien’ın durumu hakkında olumlu bir rapor verdi. Ancak, her zaman ek desteğe açığız.”
Thomas, Damien’ın yanına yaklaşıp dikkatle inceledi. “Bu iyi bir haber,” dedi. “Damien’ın durumu hakkında daha fazla bilgi edinmek için size nasıl yardımcı olabilirim?”
Alfred, Thomas’ın yanına yaklaşarak, “Belki Damien’ın çevresel koşullarını değerlendirmekte fayda olabilir,” dedi. “Yeni doğan bir bebeğin etrafındaki ortamın sağlıklı olması çok önemlidir.”
Tyler, başını sallayarak “Evet, çevresel koşulları değerlendirmek iyi bir fikir,” dedi. “Her şeyin tam yerinde olduğundan emin olmak istiyoruz.”
Thomas, Damien’ın yanına oturarak, odanın içinde dikkatlice göz gezdirdi.
“Damien’ın sağlığı için en önemli şeylerden biri, onun çevresindeki havanın temiz ve rahatlatıcı olmasıdır,” dedi. “Burada hava akışını, sıcaklığı ve diğer çevresel faktörleri kontrol edelim.”
Alfred, Damien’ın odasındaki hava akışını kontrol ederken, “Hava akışını ve sıcaklığı ayarlamak, Damien’ın daha rahat bir ortamda bulunmasını sağlar,” dedi. “Bu, onun iyileşme sürecinde büyük fark yaratabilir.”
Tyler, Alfred’in önerilerine dikkatle kulak verdi ve “Bunu yapmak iyi bir fikir,” dedi. “Her şeyi doğru şekilde ayarlamak, Damien’ın sağlığını daha da destekleyecektir.”
Thomas, Damien’ın odasını dikkatle inceledikten sonra, “Her şey yerli yerinde görünüyor,” dedi. “Ama yine de, çevresel faktörleri düzenli olarak kontrol etmek önemlidir.”
Alfred, Damien’ın odasının sıcaklığını ve hava akışını ayarlamak için gerekli adımları attı. “Şu an için her şey uygun görünüyor,” dedi. “Ama bu düzenlemeleri düzenli olarak yapmalıyız.”
Tyler, Thomas ve Alfred’e teşekkür ederek, “Sizlerin desteği bizim için çok değerli,” dedi. “Damien’ın sağlığı ve iyileşme süreci konusunda gereken tüm adımları atmak istiyoruz.”
Thomas, Damien’ın yanına dönerek, “Damien’ın sağlığı için her türlü desteğe açığız,” dedi. “Ama bu anı değerlendirmek ve sizinle birlikte olmak bizim için de önemli.”
Alfred, Damien’ın yanına gelip hafifçe gülümseyerek, “Sizlere yardım edebilmek bizim için bir onur,” dedi. “Damien’ın sağlığı her şeyden önce gelir.”
Tyler, Damien’ı kucaklayarak yanına oturdu ve Thomas ile Alfred’in yardımlarından memnuniyetini ifade etti. O an, Damien’ın iyiliği için yapılan bu adımlar, her şeyin yolunda gitmesini sağlamak için önemli bir destek sundu.
İçerideki sessizlik, Damien’ın huzurlu uyku hali ve Thomas ile Alfred’in dikkatli gözlemleri arasında bir denge bulmuştu. Herkesin dikkatle yaptığı bu düzenlemeler, Damien’ın sağlıklı bir şekilde büyümesine katkıda bulunmak için atılan önemli adımlardı.
…
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
80.77k Okunma |
15.4k Oy |
0 Takip |
135 Bölümlü Kitap |