131. Bölüm

125: MAĞARAYA YOLCULUK

Eda
selinayeda_x

-Düzenlenmiştir.

MAĞARAYA YOLCULUK

Sabah, şafak vaktinin ilk ışıkları evimizin içine yayılırken, uykulu gözlerim aniden açıldı. Kafamdaki yoğun düşünceler ve gece boyunca gördüğüm rahatsız edici rüyaların etkisi altında, kendimi yorgun ve endişeli hissediyordum. Tyler’ın huzursuzluğu, uykumuzu bölen tek şeydi. Yanımda kıpırdayan, endişeli bir şekilde yatakta dönen Tyler, gece boyunca içindeki huzursuzluğu paylaşmamıştı.

“Adelia,” dedi Tyler, gözleri yorgun ve karanlık bir gölgeyle kaplıydı. “Sabah oldu. Her şeyi toparlamamız lazım. Sürüyü çağıracağım. Bizimle birlikte bu durumu değerlendirmeleri gerekiyor.”

Gözlerim uyuşmuş ve yorgun bir şekilde açıldığında, kendimi harekete geçmek için zorladım. Tyler’ın gözleri, karanlık bir gölgeden kurtulmaya çalışan bir ışık gibi parlıyordu. O an, sadece düşüncelerimde değil, eylemlerimde de bir değişiklik yapmam gerektiğini biliyordum.

Kahvaltı yapmadan, hemen Tyler’ın talimatlarına uyarak, evdeki telefonları ve iletişim araçlarını kullanmaya başladım. Tyler, sürüye haber vermek için telefonunu kullanıyordu, ve ben de evde gerekli hazırlıkları yapmakla meşguldüm. Evimizin her köşesinde, bir tehlikenin varlığına dair endişe dolu bir sessizlik vardı.

Sürü toplandıktan sonra, Thomas ve diğerleri evimize geldiler. Evde bir araya geldiğimizde, Tyler’ın gözlerinde hala uykusuzluk ve endişe vardı. Thomas’ın ise yüzünde, durumu ciddiyetle kavrayan bir ifade vardı.

“Tyler,” dedi Thomas, “Ne olup bittiğini artık konuşmalıyız? Ve ne yapabileceğimiz hakkında.’’

Tyler, başını sallayarak, “Evet, doğru söylüyorsun Thomas. Bunu bir an önce çözmeliyiz.’’

‘’Alfred… Sen ne düşünüyorsun?’’ diye sordu Thomas Ardından da Tyler’a döndü. ‘’Onun bilgisi bu durumda bize yardımcı olabilir. Gece boyunca bazı endişelerim vardı ve Alfred’in bildikleri, bu konuda bize önemli bir ipucu verebilir. Ne olup bittiğini ve kabusları anlatırsanız daha da ilerleyebiliriz.”

Alfred, yaşlı ama kararlı bir görünüm sergiliyordu. Gözlerinde yorgunluk ve bilgi birikiminin derin izleri vardı. İçeri girdiğinde, hemen bizden farklı bir enerjiyi hissettirdi. Alfred, elindeki eski, deri kaplı kitabı dikkatlice tutuyordu ve kitap, eski zamanlardan kalma bilgileri ve sırları içeriyordu.

“Hoş geldiniz, Alfred,” dedim, ona yaklaşarak.

Alfred, derin bir nefes aldı ve kitabını masanın üzerine koyarak, “Sizlere yardımımdan memnuniyet duyarım,” dedi. ‘’Neler gördüğünü öğrenebilir miyim?’’ diye sordu.

Başımı salladım ve hızlıca söze girdim. ‘’Kanla yazılmış yazılar, siyah göz, Damien’ın ağlamaları.’’ Ardından kucağımdaki Damien’ın altın sarısı saçlarını öptüm. Damien kahkahalarla neşe saçarken onun kokusunu içime daha derince çektim.

Yanımda oturan Tyler Damien’a serçe parmağını uzattığında Damien onun işaret parmağını tutmuş ve oynamaktaydı. Gülücükleri devam ederken dudaklarımı saçlarında bıraktım.

Alfred bu sırada düşünmüştü. Ardından boğazını temizleyerek söze girdi.

‘’Kan ritüeli…’’ diye fısıldadı. ‘’Toprak Ana öfkeli görünüyor. Bu tür rüyalar cadı işidir ama çok önceden nesilleri rivayete göre Toprak Ana’nın dünyanın kötü bir yere dönmesinin ardından ruhlarını kutsayıp öte dünyaya almaları ile tükendi. Bu kabuslar ve kanlı yazı ise cadı işine benziyor Uzaktan manipüle… Bize gerekli şey ise bir tılsım! Uzun yıllar boyunca eski bilgiler ve efsaneler üzerinde çalıştım. Mağarada saklı olan bir tılsım var. Bu tılsım zihinsel illüzyonlardan korur. Yani şu an bizim için büyük bir önem taşıyor bu taşı bulmak. Mavi ışıl ışıl parıldayan bir şey rivayete göre.’’

“Mağara mı?” diye sordum, endişeyle. “Tılsım hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz? Nerede bulunuyor ve nasıl kullanılacak?”

Alfred, eski kitabının sayfalarını karıştırarak, “Bu tılsım, mağaranın derinliklerinde gizlidir,” dedi. “Yüzyıllar önce, bu tılsım kutsanmış bir mağaranın dikitleri arasında bulunur. Nadirdir, girdiğimiz mağarada ne kadar çıkabileceğini bile bilmiyorum. Tılsım eski büyüler ve enerjilerle dolu. Ve bu tılsımı bulmak ve etkinleştirmek, dikkatli bir planlama ve uygulama gerektiriyor.”

Thomas, elindeki notları inceledi ve “Mağaranın nerede olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu.

“Evet,” dedi Alfred, “mağara hakkında bazı haritalar ve eski yazıtlar var. Ancak, bu tılsımın etkinleştirilmesi için belirli ritüellerin yapılması gerekiyor. Her şeyin düzgün bir şekilde yapılması önemli. Eğer tılsım etkinleştirilmezse, istenmeyen sonuçlar doğurabilir.”

Alfred’in anlattıkları, hepimizin dikkatini çekti. Tyler ve Thomas, bu bilgilere odaklandılar. Alfred’in verdikleri, hem koruma hem de güvenlik açısından önemli ipuçları sunuyordu.

“Alfred, tılsımı bulmak ve etkinleştirmek için hangi adımları izlememiz gerekiyor?” diye sordum, merakla.

Alfred, “Öncelikle, mağaranın derinliklerine inmeli ve tılsımı bulmalıyız. Ardından, eski ritüelleri uygulayarak tılsımı etkinleştirmeliyiz. Bu süreç, dikkatli bir planlama ve koordinasyon gerektiriyor. Size rehberlik etmeye hazırım.”

Hepimiz, Alfred’in söylediklerine kulak verdik. Mağaraya yapılacak bu yolculuk, zorlu ve tehlikeli olabilir. Ancak, bu tılsımın melezlerin korunması için büyük bir öneme sahip olduğunu biliyorduk.

Tyler ve Thomas, planları detaylandırmak için bir araya geldiler. Alfred, bize mağara haritasını gösterdi ve gerekli adımları açıkladı. Herkes, bu tılsımın bulunması ve etkinleştirilmesi için gerekli olan hazırlıkları yapmak için çalışmaya başladı.

Bu süreç, hem fiziksel hem de zihinsel olarak zorlu bir yolculuğu ifade ediyordu. Ancak, hepimiz bu zorluğun üstesinden gelmek için kararlıydık. Mağaranın derinliklerinde bizi bekleyen bu eski tılsım bizi cadı illüzyonlarından koruyacak önemli bir şeydi.

Planlarımızı yaparken, Alfred’in tılsımı bulma görevi için gerekli hazırlıkları yapması büyük bir titizlik gerektiriyordu. Her şeyin yerine oturması, her detayın dikkatlice incelenmesi gerekiyordu. Alfred, tılsımı bulmak ve etkinleştirmek için gereken bilgi ve deneyime sahipti. Bu yüzden, bu tehlikeli yolculukta onun rehberliği kritik önem taşıyordu. Tyler ve ben, Alfred’in yanında mağaraya gitmeye karar verdik. Tyler, beni yalnız bırakma niyeti taşımadığını açıkça belirtti, çünkü kabusların içindeki belirsizlikler ve tehlikeler, onu endişelendiren bir konuydu.

Tyler’ın kararında haklı olduğunu biliyordum. Onun yanımda olması, bana hem güven hem de destek veriyordu. Mağara yolculuğu sırasında yaşanabilecek her türlü tehlikeye karşı, Tyler’ın varlığına ihtiyacım vardı.

Ama Damien’den ve onun mis kokusundan ayrılmak zorlayıcı bir süreç olacaktı.

Yani bu da elimizi hızlı tutmamız gerektiğine vurgu yapmaktaydı.

Damien’e hızlı dönebilmek için tılsımı hızlıca bulmalıydık!

Alfred, Tyler ve ben mağaraya gitmek için hazırlıklarımızı yaparken, Damien’ın durumu da ön plandaydı. Damien’ı güvenli bir şekilde bırakmak için sürüden ve Brad’den yardım alacaktık. Lydia ve Jonas, Damien’ın güvenliğini sağlamak için gözetecek, Brad ise sürünün lideri olarak kontrolü elinde tutacaktı. Damien, Martina ile oynayacak, böylece bizim yokluğumuzda eğlenceli bir şekilde vakit geçirecekti.

Tyler ve Alfred, detayları tartışırken ben Damien’a yaklaşarak ona sıkıca bir kez daha sarıldım.

Küçük, tatlı yüzü, endişelerimi bir nebze olsun hafifletiyordu. Damien’ı güvenli bir şekilde bırakmak için planın nasıl işleyeceğini açıkladım, böylece hem Tyler hem de Alfred rahatlamış görünüyordu.

“Damien’ın bakımını üstlenecek olanlar çok güvenilir,” dedim. “Lydia ve Jonas gözetecek, Brad de sürüyü kontrol edecek. Her şeyin düzenli olduğundan emin olduk.”

Tyler, Damien’ın başını okşayarak, “Evet, her şey planladığımız gibi ilerleyecek. Senin yanında olacağım ve bu süreçte seni destekleyeceğim. Her şey yolunda olacak.”

Alfred, haritalarını ve notlarını hazırlarken, “Mağaraya doğru yola çıkmak üzereyiz. Güvenli bir şekilde tılsımı bulmamız gerekiyor. Bu iş için dikkatli olmalıyız,” dedi. “Mağaranın derinliklerinde bizi nelerin beklediğini bilmiyoruz, bu yüzden dikkatli olmalıyız.”

Her şeyin yolunda olduğunu ve planın güvenli olduğunu düşünerek, hazırlıklarımızı tamamladık. Damien’ı Lydia ve Jonas’a emanet ederek, Tyler ve ben Alfred ile birlikte mağaraya doğru yola çıkmak üzere evden ayrıldık, bize Thomas da eşlik ederken.

Mağaraya gitmek üzere yola çıkarken, Tyler’ın yanımda olması, beni güvence altına alıyordu. Alfred, önümüzdeki yol boyunca liderlik ederken, biz de ona eşlik ediyorduk. Yolculuk boyunca her şeyin dikkatlice planlandığına ve Damien’ın güvende olduğuna inanmaya çalıştım.

Tyler, benimle konuşurken, “Adelia, endişelenme. Her şey planladığımız gibi ilerleyecek. Damien güvende olacak ve biz bu tılsımı bulacağız,” dedi.

“Evet,” dedim, “umarım her şey yolunda gider. Bu tılsım, melezlerin korunması için çok önemli.”

Yol boyunca sessizliği koruduk. Her birimiz, düşüncelerimize ve hedefimize odaklanmıştık. Mağaraya yaklaştıkça, çevredeki doğanın karanlık ve gizemli atmosferi, içindeki tehlikeleri daha da belirgin hale getiriyordu. Mağaranın ağzına geldiğimizde, Alfred bir kez daha haritayı inceledi ve derin bir nefes aldı.

“Hazır mıyız?” diye sordu Alfred, son hazırlıkları yaparken.

Tyler ve ben başımızı sallayarak onay verdik. Mağaraya adım attığımızda, içeriye doğru derin bir sessizlik çökmüştü. Alfred, eski notlarını ve tılsımın yerini gösteren haritayı kullanarak, mağaranın derinliklerine ilerlemeye başladı.

Yolculuğumuz, karanlık ve dar bir tünelden geçmekle başladı. Mağaranın içindeki hava, soğuk ve nemliydi, her adımımızda taşların üzerinde yankılanan sesler kulaklarımızda çınlıyordu. Alfred, öndeki liderliğini sürdürürken, Tyler ve ben arkasından dikkatle ilerliyorduk.

“Bu tılsım gerçekten burada mı?” diye sordum, mağaranın derinliklerinde ilerlerken.

Alfred, “Evet, doğru yoldayız. Tılsım, mağaranın en derin noktalarına yerleştirilmiş. Haritamda gösterildiği gibi, biraz daha ilerlememiz gerekecek,” dedi.

Mağaranın karanlığına ve derinliklerine ilerlerken, her adımda etrafımızdaki sessizlik ve karanlık, içimizdeki gerilimi artırıyordu. Mağaranın içindeki eski taşlar, bize zamanın ne kadar geride kaldığını hatırlatıyor gibiydi. Alfred, tılsımın yerini bulmak için haritayı dikkatlice inceledi ve yönlendirmelerini yaptı.

Sonunda, mağaranın en derin noktasına ulaştık. Alfred, dikkatlice eski bir taş kapıyı açarak içeriye girdi. İçeride, eski bir taş altar ve çevresinde eski büyülerle dolu eski yazıtlar vardı. Alfred, bu alanda yapılan ritüellerin ne kadar karmaşık olduğunu anlatarak, “Tılsımı bulduk,” dedi. “Şimdi, bu eski büyüleri ve ritüelleri uygulayarak tılsımı etkinleştirmemiz gerekiyor.”

Tyler ve ben, Alfred’in talimatlarına uygun olarak ritüelleri yapmaya başladık. Her adımı dikkatlice izleyerek, tılsımı etkinleştirmek için gereken işlemleri tamamladık. Bu süreç, hem fiziksel hem de zihinsel olarak zorlu bir işti, ancak sonunda tılsımı etkinleştirmeyi başardık.

Mağaradan çıkarken, tılsımın etkinleşmiş olduğu hissi içimizi rahatlatıyordu. Tyler’ın gözlerindeki güven, Alfred’in bilgisi ve desteğiyle, bu tehlikeli yolculuğu başarıyla tamamlamıştık.

Şimdi Damien’e dönme vaktiydi!

Evimize dönerken, Damien’ın güvende olduğunu bilmek, hepimize büyük bir rahatlama sağladı. Tyler ve ben, mağaradan dönüş yolunda, yaşadığımız zorluğu ve elde ettiğimiz başarıyı düşünerek, gelecekteki adımlarımıza odaklanıyorduk.

Ancak eve vardığımızda, gerçeklerin korkunç bir şekilde yüzümüze çarpması uzun sürmedi. Sürü bölgesine adım attığımızda, ilk olarak yaşadığımız sessizlikte bir gariplik fark ettik. Normalde sabahları her şey canlı ve hareketli olurdu, ama şu anda etraf sessizdi. Tyler’ın yüzündeki endişe, içimi kasvetli bir karanlıkla doldurdu. Hızla sürü alanına doğru ilerlerken, içimde bir ürperti hissetmeye başladım.

Sürü bölgesine girdiğimizde, sahnede bir kaos manzarasıyla karşılaştık. Her şey darmadağın olmuştu. Ağaçların devrilmiş, yerlerde kırık dökük eşyalar ve kan izleri vardı. Karanlık bir köşede, Brad’in cansız bedeni ve başında ağlayarak duran Lilith ile karşılaştık. Kalbim bir anlığına durdu. Brad, gözleri açık bir şekilde yere düşmüştü. Geride sadece ölü bir beden ve etrafındaki kan izleri kalmıştı. Bir şeyler doğru gitmemişti, ve bu his içimi kemiriyordu.

Gaia ve Alyssia, planlarının bir sonraki aşamasına geçmeye karar verdiklerinde, Adelia ve ailesi mağaraya gitmek üzere ayrılmışlardı. Onlar yokken sürü bölgesine saldırmayı planlamışlardı. Cadılar, vampirleri karanlık güçleriyle etkileri altına alarak, sürüde kargaşa yaratmak istiyordu.

Gece yarısı, Gaia ve Alyssia sürü bölgesine doğru ilerlediler. Cadıların karanlık enerjisi, vampirleri ve kurtları rahatsız etmeye başlamıştı bile. Gaia, büyülü sözlerle vampirlerin zihinlerine fısıldadı, onları öfke ve şüpheye boğdu. Vampirler arasında bir kaos çıkmıştı. Her biri, bir diğerinin düşman olduğunu düşünmeye başladı ve birbirlerine saldırmaya koyuldular.

Karanlık içinde, Gaia'nın sesi yankılandı: "In tenebris, confusio regnat." (Karanlıkta, kaos hüküm sürer.)

Sürü bölgesi bir anda savaş alanına dönüştü. Vampirler, kurtlarla ve birbirleriyle savaşırken, kaosun ortasında sadece birkaç kişi kontrolünü koruyabiliyordu. Bu kişilerden biri, Brad'di. Lilith ve Damien'ın yanında duruyordu, onların güvenliğinden sorumluydu.

"Sakin olmalıyız," diye bağırdı Brad, Lilith’e ve etrafındaki diğerlerine. "Bu bir tuzak! Karanlık güçler zihnimizi ele geçirmeye çalışıyor."

Lilith, korkuyla Damien’a sarılmıştı. Küçük çocuk, etrafında olan bitenlerden çok korkmuştu. "Neler oluyor?" diye sordu, gözleri korku içinde Brad’e bakıyordu.

"Seni koruyacağız, Damien," dedi Brad, cesaret verici bir sesle. "Bunu atlatacağız."

Ancak cadılar, kargaşayı daha da büyütmek için harekete geçti. Gaia, Brad'e doğru ilerledi, ellerini havaya kaldırdı ve karanlık enerjisini onun üzerine gönderdi. Brad, karanlık büyünün ona çarptığını hissetti, bir an için gözleri karardı. İçinde, her şeyin sona erdiği bir boşluk hissetti.

"Non potes resistere," (Direnemezsin) diye fısıldadı Gaia. "Tenebrae tibi dominabuntur." (Karanlık seni ele geçirecek.)

Brad, gücünü toplamak için uğraştı. Bir an için, tüm varlığı karanlığa gömüldü. Kalbine saplanan soğukluğu hissetti. Lilith’in çığlıklarını, Damien’ın korku dolu haykırışını duydu. Ancak, karanlığın onu ele geçirdiği o an, güçsüzce yere yığıldı.

Brad’in gözleri son bir kez Lilith'e odaklandı. Onu koruyamadığını bilmenin acısıyla doluydu. Karanlığın soğukluğu bedenine yayıldı ve yaşamı yavaşça gözlerinden çekildi. O an, Brad oracıkta hayatını kaybetti.

Gaia ve Alyssia, işlerini tamamlamış olmanın verdiği tatminle bölgeden ayrıldılar. Arkalarında, sadece kaos ve ölüm vardı. Lilith, dizlerinin üzerine çöktü ve Brad’in cansız bedenine doğru ilerledi. Gözyaşları yanaklarından süzülüyordu. "Hayır, hayır! Bu olamaz!" diye ağladı.

Damien, Lilith’in yanında durdu, yaşananların dehşetinden ne yapacağını bilemiyordu. Dünya, onlar için bir anlığına bile olsa karanlığa gömülmüştü. Cadılar, istediklerini elde etmişlerdi; korku, ölüm ve kaos onların zaferini kutlayan bir ilahi gibi ormanda yankılanıyordu.

Hemen ilerlemeye devam ettik. Kafamda yalnızca bir düşünce vardı: Damien’ı bulmak. “Damien!” diye seslendim, sesim titrek ve çaresizdi. Ancak, yanıt alamadım. Sadece ortalığı kaplayan kaos ve sessizlik vardı.

Thomas Alfred ve Tyler’ın yüzlerindeki panik ve endişe, onların da benim gibi hissettiklerini gösteriyordu.

Tyler, kan izlerini takip ederek etrafı araştırmaya başladı. Alfred, durumu anlamak ve tılsımı korumak için hızlıca gerekli önlemleri alıyordu. İçimde bir korku dalgası yayılıyordu; Damien’ı bulmak zorundaydık.

Ve sonra, gözlerim duvarda yazılmış kanlı bir mesajı fark etti. Kanla yazılmış bu yazılar, benim için bir şok etkisi yarattı. ‘’Son! Her şey bitti.’’ yazıyordu, kelimeler adeta bana meydan okuyordu. Kafamda her şey karışmıştı. Kafamın içinde yankılanan düşünceler, Damien’ın ne kadar tehlikede olduğunu anlatıyordu.

‘’Damien nerede!?’’ diye bağırdım. Etrafta Brad dışında birkaç yaralı ve birkaç ölü beden de vardı.

Lydia ve Jonas üzgün bir şekilde yaklaşırken kucaklarında kızları Martina ağlıyordu.

Seraphina güçlü durmaya çalışarak yanımızda durdu.

‘’Vampirler saldırdı! Bambaşka bir tür vardı, onları kontrol eden. Zihinlerimiz patlayacak gibi hissettik. Brad karşı koymaya çalışırken her şey mahvoldu. Cadı ondan kurtulunca Damien’ı alıp gitti. Vampirler de sürüdeki birkaç kurt adamı yaralayıp öldürdü! Tehlikedeyiz, burası barış yuvası değil! Hiçbir zaman güvende değildik!’’

O korkunç manzara karşısında, sinirlerim iyice gerilmişti. Etrafımdaki ölüm ve yıkım, içimdeki öfkeyi tetikliyordu. “Damien nerede!?” diye bağırdım bir kez daha.

Bu sözler, içimdeki öfkenin patlamasına neden oldu. Bir anlığına kendimi kaybettim ve çevremdeki her şeye saldırma isteğiyle dolu bir enerji hissettim. “Nasıl olur böyle bir şey?” diye bağırdım, öfkemin sesimi nasıl titretip, yankıladığını fark edebiliyordum. “Damien’ı nasıl alıp götürürler? Ne yapıyordunuz bu sırada!?

Her şey nasıl bu kadar kötüye gitti?”

Hızla hareket ederek, etrafa saldırdım. Etraftaki eşyaları, yaralıların yanındaki nesneleri tekmeledim, taşları savurdum. İçimdeki öfke, dışarıya fışkırıyordu ve bunun sonucunda her yere saldırıyordum. Hiçbir şeyi kontrol edemiyordum, sadece öfkemin akışına kapılmıştım.

Tyler, sakin kalmaya çalışarak yanıma yaklaştı. ‘’Sevgilim lütfen sakin ol! Adelia Lütfen, kendini kontrol etmelisin,” dedi, sesi yumuşak ve sakinleştiriciydi. “Bu, şu anki durum için en iyi çözüm değil. Önce Damien’ı bulmalıyız. İhtiyacımız olan şey, plan yapabilmek ve soğukkanlı kalabilmek.”

Onun sakinleştirici sözleri, öfkemin bir kısmını yavaşça dindirmeye başladı. Ancak içimdeki ateş, hala tam olarak sönmemişti. “Nasıl sakinleşebilirim?” diye sordum, gözyaşlarımın gözlerimi bulanıklaştırdığı bir şekilde. “Damien’ı nasıl bulacağız? Brad öldü ve burası tamamen karışmış durumda. Her şeyin kontrolünü kaybettik.”

Tyler, nazikçe omzuma dokundu. “Biliyorum, bu zor. Ama kendini kaybetmek, Damien’ı geri getirmemize yardım etmeyecek. Şu an soğukkanlılıkla düşünmeliyiz.

birlikte plan yapmalıyız. Damien’ı bulmak için her şeyi yapacağız.”

Tyler’ın sakinleştirici sözleri, yavaş yavaş içimdeki öfkenin yerini biraz daha mantıklı düşünmeye bıraktı. İçimden, Damien’ı bulmak için bir plan yapmamız gerektiğini biliyordum. Kafamda, Damien’ın kaçırıldığı yer hakkında bir iz bulmak için ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım.

Alfred ve diğerleri, Damien’ın izini sürmeye ve cadıyı bulmaya odaklanarak, daha dikkatli hareket etmeye karar verdiler. “Ne yapmamız gerektiğini biliyorum,” dedim, titrek bir sesle, “ama Damien’ın ne kadar tehlikede olduğunu düşünmek bile korkutucu.”

Tyler, bir adım daha ileri giderek, “Birlikte her şeyi başaracağız,” dedi. “Öncelikle Damien’ın izini sürmeli ve cadıyı bulmalıyız. Sonrasında ise Damien’ı kurtarmak için her şeyimizi ortaya koyacağız.”

Öfkem, yerini yavaşça bir tür kararlılığa bıraktı. Tyler’ın ve diğerlerinin desteğiyle, Damien’ı kurtarma yolunda atılacak adımları düşünmeye başladım. Her ne kadar bu durumun içindeki karanlıkla başa çıkmak zor olsa da, tek bir düşünce kafamda dönüyordu: Damien’ı geri getirmeliydik. Her şeyden önce, onun güvenliğini sağlamak ve bu karanlık tehdidi ortadan kaldırmak zorundaydık.

İçimdeki öfke, yerini derin bir çaresizliğe bırakmıştı. Kafamın içindeki düşünceler, birbirini kovalarcasına dönüyordu; her şeyin nasıl bu kadar kötüye gittiğini anlamak imkânsız görünüyordu. Tyler’ın sakinleştirici sözleri, öfkemin bir kısmını dindirmişti ama bu yetmiyordu. İçimde bir boşluk vardı, Damien’ın kaybolmuş olması, bu boşluğu daha da derinleştiriyordu.

Yavaşça dizlerimin üstüne çöküp, başımı ellerimin arasına aldım. Kendimi tamamen çökmüş, savunmasız ve tükenmiş hissediyordum. Yüzüm, gözyaşlarımla ıslanırken, gözlerim titreyerek ağlamaya başladım. Her damla gözyaşı, içimde birikmiş olan öfke ve üzüntüyü dışarıya çıkartıyordu.

Tyler’ın sesini arka planda duysam da, şu an ne söylediğini pek anlamıyordum. Kafamda, Damien’ın kaçırılmış olması ve bu olayın ne kadar trajik olduğu düşüncesi vardı. Kendimi bir anda yere kapaklanmış gibi hissettim. Kalbimde bir yara açılmıştı ve bu yara, her ağladığımda daha da derinleşiyordu.

“Damien’ı nasıl bulacağız?” diye fısıldadım, gözyaşlarım yüzümden düşerken. “Her şey o kadar karmaşık ve korkutucu ki… Bunu nasıl başaracağız? Brad öldü, burada hiçbir güvenlik yok ve Damien’ı kaybettik.”

Kendimi daha da kötü hissetmeye başladım. İçimdeki çaresizlik, ağlamamı daha da şiddetlendirdi. Bir yandan, Damien’ın yerini bulmak için ne yapabileceğimizi düşünüyor, bir yandan da bu ağır duyguların altında eziliyordum. Tyler’ın beni rahatlatmaya çalışmasına rağmen, bu anın zorluğu gözyaşlarımla birleşiyor, her şeyin daha da karmaşık hale gelmesine neden oluyordu.

Bölüm : 09.12.2024 17:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Eda / VAMPİRİSTİK Serisi / 125: MAĞARAYA YOLCULUK
Eda
VAMPİRİSTİK Serisi

80.91k Okunma

15.4k Oy

0 Takip
135
Bölümlü Kitap
VAMPİRİSTİK01: HER ŞEYİN BAŞLANGICI02: GİZLİ PARTİ GECESİNDEN BİR ÇİFT DİŞ03: PARANOYA SONRASI GERÇEKLİK04: BİR VAMPİRİN SIRRI05: KAÇAMAK06: RUH VE BEDEN07: YÜZLEŞME08. AV VE AVCI09. TATLI BİR BİRLİKTELİK10. WİLHELM SORUNU11.OTELİN KEYFİ12. AİLE EVİ13. KAYIP14. AFFEDİŞ15. WİNCHESTERLER16. ORMANIN HÜKÜMDARLARI17. MELEZ1.SEZON FİNALİ2. SEZON TANITIM19: YENİDEN DOĞUŞ20: İYİLEŞME21: DOĞUM GÜNÜ22: KURT EVİNDE DOLUNAY ETKİSİ23: MELEZ İLE BAŞ BAŞA BİR GECE24: BİR PANSUMAN MESELESİ25: MELEZ EVİNDE MELEZ İMTİHANI26: KARANLIKTA SAKLANAN GÖLGE27: İNSANÜSTÜLERLE İMTİHANDA28: ANTRENMAN29: MELEZİN ÖZELİ30: AKUAMARİN TAŞI31: BİR MELEZ SORUNSALI32: GEÇMİŞİN İZLERİ33: BOKS MAÇI34: MELEZ DE BİR VAMPİR35: ÜÇ BENZEMEZ2. SEZON FİNALİ3.SEZON TANITIM37: YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA BİR YERDE38: SON STRATEJİ BÜKÜCÜ39: DOĞUŞUN SAATİ40: TYLER SALVADORE41: DÖNÜŞÜM42: KANDAŞ SAVAŞI43: MELEZLİK SORUNLARI44: ACININ IZTIRABI45: DOLUNAYIN ETKİSİZLİĞİ46: MELEZLERİN DANSI47: SAĞLIKÇI İLE ALFA48: BEBEK MARTİNA49: GELİŞİM VE BÜYÜME50: ADELİTO VE SKYİTO51: KAOSUN GETİRİSİ52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ53: BALO3. SEZON FİNALİ4. SEZON TANITIM55: BİR YILDIZIN SON PARLAKLIĞI56: AV VE AVCININ İŞBİRLİĞİ57: GEÇMİŞİN İZLERİ58: ZÜMRÜDÜANKA59: ANILARIN YÜKÜ60: YENİDEN DOĞUŞUN ÇAĞRISI61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME62: SÜRÜ SORUNLARI63: KONSEY64: GEÇMİŞTEN BİR HEDİYE65: İÇİNDEKİ VAMPİRİ KONTROL ET66: AVCI İÇGÜDÜSÜ67: BİR CİLVE MESELESİ68: KAYIPLAR VE YARALAR69: MELEZ GÜÇLER70: VEDA ÖPÜCÜĞÜ71: GEÇMİŞTEN BİR ARKADAŞLA YÜZLEŞME72: VEDA ARDINDAKİ SIR73: MONTANA YOLCULUĞU74: KANLI SAVAŞ75: GÜÇ ARZUSU76: BİR DÜŞMANIN SONU4. SEZON FİNALİ5.SEZON TANITIM78: YENİ BAŞLANGIÇLARA79: KANADA SÜRÜSÜNDE YAŞAMA AİDİYET80: BİR BUNGALOV SORUNU81: SÜRÜDE İLK ANTRENMANLAR82: ŞEHRİ KAZANMANIN YOLU83: TAÇSIZ KRAL VE KRALİÇE84: CASUS85: EVE DÖNÜŞ86: HİPNOZ ADIMLARI87: FESTİVAL88: KORUMA İÇGÜDÜSÜ89: MELEZLİK 10190: GÜCÜN İRADESİ91: HUZURLU KOLLAR92: ŞELALE YÜKSELİRKEN93: HUZURUN MANZARASI94: DUYUMLAR VE FİLİZLER95: TERAPÖTİK BİR ANTRENMAN96: EVLİLİK ADIMLARI97: SON DÖVÜŞ İLK KAN98: ÇİÇEĞİ BURNUNDA GELİN99: KURT ADAMIN DÜĞÜNÜ5. SEZON FİNALİ101: BİR BEBEK MESELESİ102: İDDİA ÜZERİNE103: AÇ KURT104: AŞERME MÜCADELESİ105: SÜRÜYE İTİRAF106: KAN ÇEKİMİ107: YENİDEN VEDALAR108: NINA WAYNE'NİN YIKIMI109: TUTULMA110: GÜÇ OYUNLARI111: PLAN PLANA6.SEZON FİNALİ7. SEZON TANITIM113: KANLI MÜCADELE114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE115: WINCHESTER MİRASI116: SANCILAR VE HORMONLAR117: ELİAS VE DAMİEN118: BEBEK ODASI TADİLATI119: VAMPİRLERİN KONTROLÜ120: BİR DÜĞÜN MESELESİ121: YENİDEN MERHABA HAYAT122: DAMIENLİ SABAHLAR123: İYİ Kİ DOĞDUN MARTİNA124: KABUSLARIN BAŞLANGICI125: MAĞARAYA YOLCULUK126: KAYIPLAR VE KAÇIŞLAR ÜZERİNE127: SONUN BAŞLANGICIFİNALSON SÖZ
Hikayeyi Paylaş
Loading...