19. Bölüm

1.SEZON FİNALİ

Eda
selinayeda_x

 

 

ŞAH VE MAT

 

Bir sırrın ağırlığı, omuzlarına birer kaya gibi çökerdi insanın ve her sır, sahibinin içinde kök salar, dalları ise gerçeğin etrafını sarar. Peki ya sırlar, ortaya çıkacak kadar güçlü olduğunda ne olur? İşte bunu da elbet bir zaman tüm gerçekliğiyle anlayacaktım!

Karşımda tüm asaletiyle duran bu şey melezin ta kendisiydi!

Hızlıca ayağa kalktığımda melez hızıyla karşıma dikilivermişti. Gözlerinin rengini de o an görebilmiştim işte.

Açık kahverengi!

Birkaç adım gerilemek isterken ayaklarımın birbirine dolanmasıyla dengemi kaybedişim bir olmuştu. Kendimi sert asfalta çarpacağım şekilde hayal ederken melez bileklerimden yakalamış ve dengemi kurmamı sağlamıştı. Elleri… Ne sımsıcak ne sopsoğuktu. Gerçekten de… Her şeyi ile melezdi.

Melezin gözlerinde o an tüm zihnimi gördüğümde bakakaldım.

Bildiğim, bilmediğim ve hatırlamadığım her şey. En sonunda ise gözlerim dudaklarına kaymıştı, söylediklerine…

‘’Sana ne unutturduysa hepsini şimdi tekrardan hatırlamanı istiyorum.’’

Ve de hatırlamıştım.

Her şeyi bir bir ve tekrar!

Tüm bu yalan ve dolanları!

‘’Ah nesin sen böyle!?’’ Tüm dişleri boynumda hakimiyet kurarken gözlerim kapanmıştı. Odaya bir adam girdiğinde gitmesi gerektiğini söyledi. O benden kopmak istemiyor gibi daha da sömürürken adam onu zorladı. En sonunda gözlerimin içine bakmıştı boynumdan ayrılıp.

Ve şöyle söyledi.

‘’Şimdi ben ne söylersem sadece bunları hatırla. Burada gördüklerini unut.’’

Başımı salladığında sözlerini sürdürdü.

‘’Sen telkin edilemeyen bir insansın. Sana hayranım. Yakında sana âşık olacağım.’’ Başımla onu onaylamaya devam ederken sözlerine de devam etti.

‘’Bana bağlanmanı istiyorum. Ne olursa olsun bana bağlan. Benden asla kopama. Her zaman bana geri dön!’’ Sözlerini bitirdikten sonra ona sırıtmıştım. O kapıda duran adama dönerek sırıttı.

‘’Böylece sınırsız bir kan depom oldu. Hem en tazesinden hem de en lezzetlisinden. Ona kimse dokunmasın kalplerini bir bir sökerim! O sadece benim ve sadece bana ait!’’

Ne yani ben!?.. Gerçekten de bir yalana mı inanmıştım!?

... 

Ve bir tane daha…

‘’Bunu giy, yakışacaktır.’’ Böyle bir şeyi anca plajlarda giyerdim ben. Zaten o yüzden dolabımda yer kaplardı. Ama şimdi Wilhelm istiyordu. Giymemi istiyordu. Reddettim. Ben ne kadar reddetsem de o daha da çok istedi.

‘’Bunu giyeceksin!’’ Bir anda kendimi kafa sallarken bulmuştum.

Evet giyecektim.

‘’Seveceksin, yarın da buna benzer bir şeyi özenerek kendi isteğinle giyeceksin.’’ Tekrardan başımı salladığımda da giyinmek için odaya geçmem bir olmuştu.

Ve bir tane daha…

‘’Bir gün daha kalsan olmaz mı?’’ Bakışlarım bakışlarını bulmuştu. En önemli dersler bugüne toplanmıştı adeta ve sınavlar da yaklaşmıştı. Bugün gerçekten de gitmem gerekiyordu!

‘’Üzgünüm gitmeliyim.’’ Gitmek için ayaklandığım sırada beni kendisine çekmesi bir olmuştu.

Gözlerim gözleriyle buluştuğunda dudağını büzerek bir kez daha sordu.

‘’Bugün okula gitmesen olur mu?’’ Olur muydu ki?

‘’Bugün okula gitmeyecek günü benimle eğlenerek geçireceksin!’’ dedi.

Gayet kulağa hoş gelen bir teklifti.

Neden olmasın ki.

Evet kesinlikle öyle yapacaktım!

Dahası da vardı!

Boynumda bıraktığı etki daha da artarken daha ileri gitmiş ve hiç beklemeden ısırmıştı.

‘’Wilhelm!’’ diyerek inledim. Yeterli olmamış durmamıştı. Çığlık atmak istediğim sırada eli ağzımı kapattı ve fısıldadı.

‘’Biz yoğun bir öpüşmedeyiz. Ve ben kendimi tutamayıp birazcık senden besleneceğim o kadar tamam mı?’’ Başımı yavaşça salladığımda Wilhelm’in boynuma gömülmesi bir olmuştu. Tekrardan kanımı içmeye başlamış ve ben ise bu sefer hiç tepki vermemiştim. Çünkü bu sevgiydi. Öpüşmüştük o ise kendini kaybetmişti birazcık.

Ve sonuncu olarak da!..

Nefret ediyorum! Emery’e o dediği laflar!

Akıl alır gibi değildi.

Sınırı aştı.

Wilhelm sınırı aştı!

Ben… Ondan nefret ediyorum. Ben ona âşık olamam. O o kadar laf söylemişken Emery’e karşı hala nasıl onunla olabilirdim.

‘’Sen bana bir gün nasıl davranman gerektiğini öğreneceksin!’’ diyerek koluma dokunduğunda her şey uçup gitmişti ne yapıyordum ben!?

‘’Taksiye atlayıp yurda gideceksin ve uzunca yaptığın bu aptallığı düşüneceksin! Sonra da sabah Jenna’dan numaramı alır ve özür için beni ararsın!’’ Başımı salladığımda gelen taksiyle hızlıca yurdu yolunu tutmuştum. Arkamda ise Wilhelm’in silüeti taksinin hızı eşliğinde yavaş yavaş kaybolmaktaydı.

Wilhelm!.. Tam anlamıyla beni kandırmış tüm hayatımı benden çalmıştı!

Wilhelm âşık olduğum adam değil, tamamen pisliğin tekiydi. İşte burada tam olarak bunu öğrenmiştim.

Yutkundum.

Tek yapabildiğim bu yediğim lanet tuzağın üstüne derin bir yutkunmak olmuştu.

Su olsaydı, üstüne bir de soğuk su içilirdi tabii.

‘’Şimdi.’’ Dedi keskince bir ses tonuyla. Gözlerim hala gözlerime bakarken bileklerimde parmaklarını gezindirmekteydi.

‘’Artık kimse seni telkin edemeyecek Adel. Telkin etmek isteyen her kim ise benim gücümle karşılaşacak. Hiçbir vampir tarafından hipnoz edilemeyeceksin. Bu güce karşın benim hediyemle artık bağışıksın.’’ Etkiliyordu beni. O gözlerinin içindeki gözbebeklerinde değişik bir bakış vardı.

Bir vampirin hipnoz edici bakışları melezin göz bebeklerinde saklıydı. Telkin edildiğimde başımı sallamıştım.

Telkin edildiğimin farkında olduğum bu telkin beni fazlaca şaşırtırken hala gözlerinin içine bakmaya devam etmekteydim.

Artık telkin edilemeyecektim.

Wilhelm artık bana ulaşamayacaktı. Tıpkı en başında bana uydurduğu o yalan gibi.

Şimdi o yalan tamamen gerçek olacaktı!

Melez bileklerimi bıraktığında kendime gelmiştim. O da geriye doğru çekildi.

Arka cebinden bir şey çıkarmak için elini cebine attığında bakışlarım oraya kaymıştı.

Elinde şimdiyse küçük bir tüp tutarken ne yapacağı hakkında dikkatli bir şekilde onu izlemekteydim sadece.

‘’Ve hala Wilhelm’i iyileştirmemi istiyor musun?’’

Boş şişeyi elinde sallarken hala nasıl bildiği konusunda düşüncelere dalmıştım.

Nasıl bilebilirdi?

Melez kaç adım sonrasından gelmekteydi, kaç adım ilerideydi!?

Cevap vermediğimde gülümsedi.

Keyif aldığı o kadar belliydi ki…

Onun aksine ben ise…

Her şeyden her yaşadığımdan tam şu anda nefret etmeye başlamıştım.

En az onun eğlendiği kadar ben de bıkmıştım her şeyden!

Melez gülümseyerek sözlerini sürdürmüştü.

‘’Ama bunun için birazcık kana ihtiyacım olacak.’’

Kan…

Hiç düşünmeden pervasızca kolumu uzattım.

Melezin kanını alacaktım.

Ama melezin kanıyla ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim bile yoktu!

Yaptığım bu hamleyle melez elimi tutmuş ardındansa kolumu kavramıştı ki ona doğru bir adım daha attım.

Koyu turuncuya çalan gözleri…Melez gözleri!..

Melez görünümü ortaya çıkarken kalp ritmimi düzeltmeye çalışırdım.

Bunu kaç defa yapmıştım.

Wilhelm kaç defa kanımdan beslenmişti.

Şimdi melez yapacak çok mu?

Ama melezdi işte.

Hakkında hiçbir şey bilmediğim!

Kalp atışlarım hızlanırken ve kalbim göğüs kafesinde sert sert çarparken melez bileğimi dudaklarına kadar götürmüştü.

Dişleri meydana çıktığında biraz olsun bakışlarımı kaçırmıştım.

Dudakları atan damarımın üstünde durduğunda gözlerimi kapadım.

Kapamıştım kapamasına ama…

Melez öylece durmuştu.

Ve kanımdan almak yerine tenime usulca öpücüğünü kondurup uzaklaşmıştı.

‘’Yeterli.’’ Dedi. Ardındansa bir hışımda kendi bileğini o sivri dişleriyle ısırmış ve tüpe birkaç damla akıtmaya başlamıştı.

Ben ise olayın şokuyla kendime gelemeden şaşkınca onu izlemeye devam etmiştim.

Bileğindeki yara iyileştiğinde tüpün dibi bir parmak genişliğinde kanla kaplanmıştı.

Melez omuz silkti ardındansa sırıtarak tüpün kapağını kapatarak uzattı.

‘’Tüh iyileştim hemencecik, görüyor musun?’’ Tüpe titreyerek uzandığımda sözlerini de sürdürmüştü.

‘’İyi kullan, çok değerlidir bilirsin. Ve unutmadan söyleyeyim. Sadece bir kişilik!’’

Melez bunları söylediğinde tüpü ellerim arasına bırakmıştı.

Açık renk kırmızı biraz da sıvı olan kanla bakışmaktayken rüzgârın esintisi saçlarıma dolmuş kulağımın yanından geçip gitmişti.

Bakışlarımı kaldırdığımdaysa artık melezden ese dahi yoktu.

Melez gitmiş ve ben sınırda öylece kalakalmıştım.

Elimde bir tüp tutuyordum.

Elimde melezin kanına ait bir kan tüpü vardı.

Tek kişiye yetecek kadar bir kan tüpü.

Ve o bana gitmeden önce… ‘’İyi kullan!’’ demişti!

Yani tam olarak şu demekti:

Seçimini yap karar senin!

Ne yapacağına karar ver ve uygula!

Karar sadece benimdi, bana ait!

Ama ikinci seçeneğimin ne olacağına dair hiçbir fikrim dahi yoktu.

Gerçekten… İkinci bir seçenek neydi ki?

Wilhelm yerine bir başkasın iyileştirmek mi!?

Ne yapacağım tamamen benim kararımdı!

En azından ben öyle düşünmüştüm.

Wilhelm Donovan.

Kendisi tüm yalanlarıyla beni mahveden o canavar!

Şimdi o güzel yatağında ter içinde ölümle mücadele ederken panzehiri ise bendeydi.

Çokça kalbini kırdığı kızda.

Yalanlar söylediği ve bir hiçmiş gibi davrandığı…

En kötüsü de onu kendi çıkarları için telkin ettiği kızda!

Etrafıma baktığımda hiçbir şey yoktu.

Karanlık sokak boyunca yürümeye devam ederken arkamda bıraktığım dört ceset vardı. Thomas’ın Jeremy’in intikamını alırcasına dağıttığı ölüm zarflarının eseri!

İntikamın dahası üç katlı vampir villasındaydı.

En az on kişi vardı o revirde. On vampir! Üç tanesi ölen tam on yatalak zehirlenmiş vampir!

Hepsi teker teker ölecekti. Thomas intikamını yeterince almıştı.

Wilhelm’e vampir liderine bu büyük bir ders olmalıydı.

Uslanmalıydı.

Bu tabloda kurt adamlar daha da güçlüydü.

Dar bir sokakta evimin yolunu bulmaya çalışırcasına ilerlerken karşımda siyah bir silüet durduğunda ben de olduğum yerde kaldım.

Yüzünü görmüyordum ama vampir olduğunu anlamıştım.

Wilhelm’in emrindeki vampirlerden sadece bir tanesi!

Vampir bir adımda karşıma geldiğinde gözlerini de görmüştüm. Sokak lambasının dar alana yaydığı ışığın altında kendisinin yüzünü de görmüştüm.

O ilk gece… Wilhelm’i çağıran vampir. Wilhelm ilk telkinini üzerimde uygularken ki.

İkimiz de sessiz kaldığımızda ilk adımı vampir attı.

‘’Almışsın.’’ Dedi. Tüpü kastediyordu. Tüp hala elimdeydi ve onu sıkı sıkı kavramıştım.

Başımla onayladım. Ve ardından söze girdim. ‘’Richard öldü ama.’’ Omuz silkmişti. ‘’Yeni vampirler bulması zor değil.’’ Ardından kolumu kavramıştı.

Şimdi beni vampirlerin evine götürüyordu.

Ortam değiştiğinde odadaki her yer teker teker yerine oturduğunda yataktan tarafa bakışımı çevirdim.

Jenna başındaydı. Odada başka vampir de yoktu.

Jenna bizi gördüğünde ‘’Steve.’’ Diye bağırdı. Elimdeki tüpü gördüğünde heyecanı daha da artmıştı.

‘’Başardınız!’’ Ardındansa gözleri odada gezinmişti. Richard’ı aradığı kesindi. Ama… O sevdiğini ancak sınırda bulabilirdi, o da tabii ki ölü cesedinden ibaretti.

Steve basitçe ‘’Ölmüş.’’ Dedi. Ardındansa da Jenna’yı kavramıştı. Jenna duyduğu şeyden sonra çığlık çığlığa kaldığında Steve Wilhelm’i işaret etti bana.

Evet…

Ona iyileştirici panzehiri de ben verecektim.

Yine benim elimden iyileşecekti!

Steve Jenna’yı sakinleştirmeye çalışırken odaya iki vampir girivermişti. Wilhelm’e bir şey olduğunun korkusu ile.

Ama tabii olay bambaşkaydı.

Jenna Steve’den kurtulur kurtulmaz ortalıktan kaybolmuştu.

Emindim ki sevdiğinin arkasından ölüme gidiyordu.

Çünkü gerçek sevdalılar bunu yapardı.

Mesela avcıları öldürmek için sevdiğini yem olarak kullanmazdı değil mi?

Tüpün ağzını açıp Wilhelm’e yaklaştığımda üç vampir sessizce beni izlemekteydi. Wilhelm’in üstüne eğilip ona seslendiğimde gözlerini araladı.

‘’Kanı getirdim, aynen istediğin gibi.’’ Dedim. Sanki telkin hiç bozulmamışçasına.

Yüzünde ufak bir değişim olduğunda tüpün ucunu dudaklarına değdirdim. Şu an tüpü tutacak gücü bile yokken ona bu gücü şimdi bu melez kanını ona içirerek verecektim.

Ve düşünmeden yaptım.

Çok düşünürsem ölüm fermanını imzalardım çünkü.

Wilhelm benim ayaklı bir kan deposu olmadığımı ve tekrar telkin edilmediğimi de anladığında kanımı zevkle son damlasına kadar sömürecek sonra da bir hiçmişim gibi atacaktı.

Vampirler bir kanı arzuladığında onu asla bırakmazdı çünkü! Tadına varmadan veya sonuna kadar sömürmeden asla!

Aslında bu yaptığım da tam olarak hayat sigortası sayılırdı.

Wilhelm yaşasın Adelia da yaşasın. En azından ben hayatımdan bıkma aşamasında son raddeyi geçmeden, o son raddeye geçene kadar durum böyleydi.

Aksi olduğunda aksi takdir de bu kız… Kendi canını ortaya koymaktan korkmazdı.

Ne de olsa kaybedecek hiçbir şeyi yoktu.

Sevdiği bile yoktu.

Sadece canı vardı.

Ve canından da vazgeçtiğinde o zaman tamamen korkusuz olacaktı.

Sadece gelecekte olacak Wilhelm’in davranışlarına bağlıydı.

Adelia yaşayacak mı yoksa ölecek mi?

Tamamen Wilhelm’e bağlı.

Sever gibi yakıp kandırdı. Söndürmediği yürek ateşi içimde cayır cayır yanıyordu.

Onunla yüzleşecektim!

Sonunun ölüm olması umurumda bile değildi artık!

Melez kanını vampirlerin gözünün önünde Wilhelm’e yudum yudum verdim.

Her yudumda kireç gibi olan yüz hatları ve beden rengi daha da parlayıp canlanırken tüpün dibine geldiğimizde tüpü dudaklarından sıyırıp aldım.

Vampirler dikkatle Wilhelm’i izlerken umurlarında bile değildim. Wilhelm’e tekrardan bir bakış attığımda sözlerini de hatırlamıştım.

Çok önceden söyledikleri ama yalan olmadığına inandığım bir tür özellikleri.

‘’Vampir olmak için vücudunda vampir kanı varken ölmen ve tekrardan dirildiğinde insan kanı içmen gerekir.’’

Peki ya vücudumda melez kanı olduğunda?

Ne zararı olabilirdi mesela?

Tüpe bir bakış attığımda dibindeki tek bir yudum dikkatimi çekmişti.

Wilhelm uyanacak ve ilk yapacağı şey ise beni her zamanki gibi güçten düşürmek, benden beslenmekti.

Buna daha fazla katlanamazdım.

Daha fazla onunla durmaya katlanamıyordum!

Wilhelm ile yüzleşme vakti gelmişti.

Ucunda ölüm olmayan, diriliş olan bir şekilde!

Sabah olduğunda her şey tamamen değişmişti. Wilhelm’i dinlensin diye vampirler onun kendine geldiğini görür görmez yalnız bırakmıştı. Yanında sadece ben vardım. İki büklüm bir şekilde sandalye başında yatmaya devam ediyordum. Taa ki uyanana kadar.

Wilhelm’in canlı vücuduyla karşılaştığımda tamamen dinç bir şekilde çok yakında tekrardan uyanacağını anlamıştım. Elimde dünden beri duran tüpü bir kez daha sıktığımda aklımdan geçirdim.

Sadece yirmi dört saat!

Sadece yirmi dört saatim vardı!

Yüzleşmek için yeterli bir zamandı, peki ya kaçmak!?

Her şeyin kadere aldığı o anlarda kurt adam zehrinin panzehiri olan tüpün içindeki son yudum melez kanını da ben içtim!

Tüpü masanın üstüne tamamen bitik bir şekilde bıraktığımdaysa Wilhelm işte tam o an açmıştı gözlerini ve bana bakmıştı.

Bakışlarımız bir kez daha kesişmişti!

Bir hışımda kalktığı yatağından sonra tam karşıma dikildiğinde ne yapacağını kestirememiştim. Sonrasında ise odaya birkaç vampir tekrardan girmişti. Wilhelm’in tamamen iyileşip ayaklandığını görebilmek için.

Wilhelm onları başıyla selamladıktan sonra tekrardan bana baktığında bir adım sonra yanımda bitmişti. Bakışlarımı kaçırmak istesem de yapamadım. Onun göz bebeklerinin içine bakar iken o bir anda belimi kavrayarak beni kendine çekerek dudaklarıma yapıştı.

Karşılık verememiştim, itememiştim de.

Zaten kısa sürmüştü.

Amacı farklı olduğundan!..

Dudaklarımız ayrıldığında sırtımı bir eliyle kavradı. Boynumun bantlı olmayan kısmındaki saçları sıyırıp arkaya attı. Kanımı emmek istiyordu.

Lezzetine âşık olduğu kanımı!

Bir adım geriye çekilerek Wilhelm’e bir bakış attım.

‘’Daha eski yara iyileşmemişken istemiyorum.’’ Dedim kısa ve öz. Wilhelm ise olumsuzca başını sallayarak beni tekrar kendisine çekmişti.

‘’Vampir kanım kısa sürede iyileştirir.’’ Bu sözlerinin ardındansa koyu bordo gözleri ve sivri dişleri piyasaya çıkmıştı.

‘’Wilhelm!’’ dedim. Ardındansa karşı koymaya devam etti.

‘’Zaten kanımın yarısından fazlasını tükettin. Canımı yakıyorsun artık!’’ Bu sözlerimden sonra yüzümü elleri arasına alıp gözlerimin içine bakmıştı.

‘’Sorun yok. Şimdi sessizce duracak ve seni tüketmemi bekleyeceksin Adelya. Canın yanmayacak. Sadece enerjiye ihtiyacım var. Ve bir kral en lezzetli yemekleri yer. Uslu dur!’’ Sivri dişleri tenime batacak iken onu iki omzundan var gücümle ittim.

‘’Sana kanmıyorum artık duydun mu!? Artık ayaklı kan torban da değilim. Telkin edebileceğin birisi de!’’ Şaşırmıştı ama şaşırması bir saniye sürdü. Bize doğru gelecek vampirleri tek eliyle yerlerine sabitledikten sonra bana öfkeyle döndü. Artık yanında canlı tutabileceği, telkin edebileceği, her istediğinde ondan beslenebileceği bir oyuncağı kalmamıştı.

Ben onun oyuncağı değildim!

Artık olmayacaktım!

‘’Biliyor musun?’’ diyerek yavaşça öne doğru bir adım attı. Yüzünde farklı bir mizaç, tam anlamıyla bir alay vardı.

‘’Kendin için büyük bir hata yaptın!’’ Ardındansa hızlıca dibime girerek sivri dişlerini tenime batırması bir olmuştu, boynuma!

Onu her ne kadar ittirmeye çalışsam da… O zayıf vücudu bile benden üç kat daha güçlüydü.

Sızının yerini yoğun bir acı alırken kolları arasında sadece sallanmaktaydım. Bilincim yavaş yavaş kapanacak ve ardındansa da ölecektim!

Ruhum bedenimde yavaş yavaş çekiliyor gibi hissediyordum. Ve her çekilişte sanki derim kemiklerden yırtılıp ayrılmaya çalışıyormuş gibi hissettiriyordu. Sivri dişleri kemiğe kadar dayanmıştı artık. Boynumu parçalayıp atacak gibi hissetmiştim.

Mahvoluyordum, yavaş yavaş tükeniyordum.

Ve o an anladım bir şeyi.

Bendeki kan tam anlamıyla dişler yoluyla Wilhelm’e geçiyordu.

Ve son yudumda…

Yeniden doğuş sadece Wilhelm için geçerliydi!

Bunun da farkına tıpkı diğerlerinde de olduğu gibi çok geç varabilmiştim.

... 

Bölüm : 04.08.2024 09:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Eda / VAMPİRİSTİK Serisi / 1.SEZON FİNALİ
Eda
VAMPİRİSTİK Serisi

80.77k Okunma

15.4k Oy

0 Takip
135
Bölümlü Kitap
VAMPİRİSTİK01: HER ŞEYİN BAŞLANGICI02: GİZLİ PARTİ GECESİNDEN BİR ÇİFT DİŞ03: PARANOYA SONRASI GERÇEKLİK04: BİR VAMPİRİN SIRRI05: KAÇAMAK06: RUH VE BEDEN07: YÜZLEŞME08. AV VE AVCI09. TATLI BİR BİRLİKTELİK10. WİLHELM SORUNU11.OTELİN KEYFİ12. AİLE EVİ13. KAYIP14. AFFEDİŞ15. WİNCHESTERLER16. ORMANIN HÜKÜMDARLARI17. MELEZ1.SEZON FİNALİ2. SEZON TANITIM19: YENİDEN DOĞUŞ20: İYİLEŞME21: DOĞUM GÜNÜ22: KURT EVİNDE DOLUNAY ETKİSİ23: MELEZ İLE BAŞ BAŞA BİR GECE24: BİR PANSUMAN MESELESİ25: MELEZ EVİNDE MELEZ İMTİHANI26: KARANLIKTA SAKLANAN GÖLGE27: İNSANÜSTÜLERLE İMTİHANDA28: ANTRENMAN29: MELEZİN ÖZELİ30: AKUAMARİN TAŞI31: BİR MELEZ SORUNSALI32: GEÇMİŞİN İZLERİ33: BOKS MAÇI34: MELEZ DE BİR VAMPİR35: ÜÇ BENZEMEZ2. SEZON FİNALİ3.SEZON TANITIM37: YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA BİR YERDE38: SON STRATEJİ BÜKÜCÜ39: DOĞUŞUN SAATİ40: TYLER SALVADORE41: DÖNÜŞÜM42: KANDAŞ SAVAŞI43: MELEZLİK SORUNLARI44: ACININ IZTIRABI45: DOLUNAYIN ETKİSİZLİĞİ46: MELEZLERİN DANSI47: SAĞLIKÇI İLE ALFA48: BEBEK MARTİNA49: GELİŞİM VE BÜYÜME50: ADELİTO VE SKYİTO51: KAOSUN GETİRİSİ52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ53: BALO3. SEZON FİNALİ4. SEZON TANITIM55: BİR YILDIZIN SON PARLAKLIĞI56: AV VE AVCININ İŞBİRLİĞİ57: GEÇMİŞİN İZLERİ58: ZÜMRÜDÜANKA59: ANILARIN YÜKÜ60: YENİDEN DOĞUŞUN ÇAĞRISI61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME62: SÜRÜ SORUNLARI63: KONSEY64: GEÇMİŞTEN BİR HEDİYE65: İÇİNDEKİ VAMPİRİ KONTROL ET66: AVCI İÇGÜDÜSÜ67: BİR CİLVE MESELESİ68: KAYIPLAR VE YARALAR69: MELEZ GÜÇLER70: VEDA ÖPÜCÜĞÜ71: GEÇMİŞTEN BİR ARKADAŞLA YÜZLEŞME72: VEDA ARDINDAKİ SIR73: MONTANA YOLCULUĞU74: KANLI SAVAŞ75: GÜÇ ARZUSU76: BİR DÜŞMANIN SONU4. SEZON FİNALİ5.SEZON TANITIM78: YENİ BAŞLANGIÇLARA79: KANADA SÜRÜSÜNDE YAŞAMA AİDİYET80: BİR BUNGALOV SORUNU81: SÜRÜDE İLK ANTRENMANLAR82: ŞEHRİ KAZANMANIN YOLU83: TAÇSIZ KRAL VE KRALİÇE84: CASUS85: EVE DÖNÜŞ86: HİPNOZ ADIMLARI87: FESTİVAL88: KORUMA İÇGÜDÜSÜ89: MELEZLİK 10190: GÜCÜN İRADESİ91: HUZURLU KOLLAR92: ŞELALE YÜKSELİRKEN93: HUZURUN MANZARASI94: DUYUMLAR VE FİLİZLER95: TERAPÖTİK BİR ANTRENMAN96: EVLİLİK ADIMLARI97: SON DÖVÜŞ İLK KAN98: ÇİÇEĞİ BURNUNDA GELİN99: KURT ADAMIN DÜĞÜNÜ5. SEZON FİNALİ101: BİR BEBEK MESELESİ102: İDDİA ÜZERİNE103: AÇ KURT104: AŞERME MÜCADELESİ105: SÜRÜYE İTİRAF106: KAN ÇEKİMİ107: YENİDEN VEDALAR108: NINA WAYNE'NİN YIKIMI109: TUTULMA110: GÜÇ OYUNLARI111: PLAN PLANA6.SEZON FİNALİ7. SEZON TANITIM113: KANLI MÜCADELE114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE115: WINCHESTER MİRASI116: SANCILAR VE HORMONLAR117: ELİAS VE DAMİEN118: BEBEK ODASI TADİLATI119: VAMPİRLERİN KONTROLÜ120: BİR DÜĞÜN MESELESİ121: YENİDEN MERHABA HAYAT122: DAMIENLİ SABAHLAR123: İYİ Kİ DOĞDUN MARTİNA124: KABUSLARIN BAŞLANGICI125: MAĞARAYA YOLCULUK126: KAYIPLAR VE KAÇIŞLAR ÜZERİNE127: SONUN BAŞLANGICIFİNALSON SÖZ
Hikayeyi Paylaş
Loading...