38. Bölüm

2. SEZON FİNALİ

Eda
selinayeda_x

-Düzenlenmiştir.

 

 

 

ALFALIK MÜCADELESİ

 

Bazen, geceyi kucaklayan sessizlik, sabahın ilk ışıkları kadar yoğun gelir. O anlarda, zamanın ne kadar geçip gittiğini anlayamazsınız; sadece bir anı, bir duyguyu hissedersiniz. İnsan, kaybettikçe hatırladığı şeylerin peşinden sürüklenir; ama bu kayıplar, her zaman bir iz bırakır. Hayatın en acımasız anları, en büyük dersleriyle gelir. Gözlerimi kapattığımda, ne geçmişim ne de geleceğim vardır. Sadece o an, o anın ağırlığı vardır.

Bir sınav haftası daha bitmiş ve bir vizeden daha kurtulmuştum. Artık biraz kafa dinleme vaktiydi. Kendimi koridora bıraktığımda çantamı açıp telefonumu içerisinden aldım. Bu sırada da Thomas’ı beklemiştim tabii. Bir süre sonra ardımdan derslikten çıktığında birlikte arabanın yolunu tuttuk. Brad ile arabada buluştuktan sonra yapılacak belliydi, evin yolunu tutmak!

Artık tatil vaktiydi, kendime gelme vakti. Eve geldiğimde de aynen bunu uygulamıştım. Odama çekilip yatağa uzanarak kendime bir kafa tatili verdiğimde öğleni geçmişti saat.

Ve okul işi de bittiğine göre şimdi önümüzde bambaşka bir konu vardı!

Dört harfli!

Balo!

Ah tabii önce dövüş dersleri vardı!

Brad ile dövüş dersi!

Öğlenin ilerleyen saatinde odamdan sıkıldığımda yataktan kalkarak gardıroba yöneldim.

Üstümdekileri çıkarıp yerine rahat kıyafetler giyecektim. Siyah beyaz çizgili kalın askılı bir atlet ile altına siyah jogger eşofman giydikten sonra odadan çıkıp doğruca alt kata indim.

Herkes salondaydı, ilk defa.

İçeriye adımımı attığımda hepsinin bakışları bana çevrildi. Melez dikleşip sırıttığında gözlerim onda takılı kalmıştı.

‘’Ee sınavlar nasıldı?’’ Başımı ‘’İyiydi.’’ Manasında salladıktan sonra Thomas’ın yanına geçerek oturdum. Tekli koltukların birini Melez kapmış iken diğer koltuğa da Brad boylu boyunca uzanmıştı.

Herkes sessizdi. Televizyonda ise bir aksiyon filmi açıktı. Aksiyon sanmıştım yani. Ama korku olduğunu çok kısa sürede çıkan ani bir görüntü ile anlamıştım çoktan.

İçim giderken ve ruhum teslim olurken sessizce kalıp titredim. Neyse ki çığlık atmamıştım. Bu üç insanüstü korkusuz varlığın yanında basit bir film için çığlık atmanın acizlik olacağını biliyordum.

Kendimi sıkarken ve kasarken gelecek sahnelere hazırlıklı olmaya çalışıyordum. Gözlerim kısık, kanepede iki büklüm olmuş bir şekilde izlemeye devam ederken kanalın değişmesi ile içten bir oh çektim.

Sonunda!

Kimdi bu pelerinsiz kahraman?

Arkamı dönüp kumandanın sahibine baktığımda Melez ile göz göze gelmiştim. Tabii!

Tabii kendini o kadar kasarsan böyle yaparlardı sana!

Çığlık atmasan bile korktuğunu çok iyi belli etmiştin Adelia, aferin sana!

Akşama kadar varsın telefonda varsın televizyonu izlerken vakit geçirirken bu sefer bir değişiklik yapmıştık. Saatin beş oluşuyla zilin çalışı ile bunu anladım.

Pizza gelmişti.

Günün yemeği, akşam yemeği bugünlük Pizza idi.

Severiz, yeriz hem de afiyetle!

Salondaki orta sehpaya her şeyi yerleştirip içeceklerle bardaklarını da hallettikten sonra yere oturup yemeye başladık. Gerçekten değişik ama güzel bir değişim olmuştu. Pizzaların bitimiyle ve karnımızın doyuşuyla artık bulaşık yıkama derdi de yoktu. Paketleri çöpe atmış ve bardakları da basit bir şekilde bulaşık makinesine yerleştirmiştik.

Ve yine bir değişiklik yapmıştık.

Erkenden kurt evine giderek!

Eve geçip odama çıkıp yerleştikten sonra bahçeye indim. Herkes bahçedeydi. Kurt adam sürüsü, alfa, Kral ve ben!

Yeni kurt adamlar Elliot, Lucas ve Maya’nın saygısı Melez’e baya bir fazlaydı. Krallığını kabul etmiş olacaklardı ki bu denli samimi duruyorlardı.

Gecemiz bu şekilde geçmişti, iç içe. Yarın sabah ise… Zulmüm başlıyordu işte.

Sık dövüş dersleri!

Yorgunluk.

Bitkinlik ve dahası!

Beni bekle yeni bir gün!

Adelia geliyor!..

Sabahın ilk ışıklarında odamda duyduğum düdük sesiyle irkilerek yataktan fırladım.

‘’Hadi uykucu neyi bekliyorsun daha!?’’ Brad!

Yeter ama ya!

Bari uykuda rahat verin insana!

İnsanım ben insan!

Ne melez, ne vampir ne avcı ne de kurt adam. Normal bir insan!

Rahat bırakın şu insanı artık!

Brad ile dövüş antrenmanı yapma zamanı anlaşılan gelmişti. İç çekerek hızlıca yataktan kaktığımda Brad odadan dışarıya bir şey söylemeden çıktı. Kapının girişinde ise ‘’Seni bahçede bekliyorum!’’ diye bağırarak merdivenlere yönelmişti.

Oldu paşam! Aç aç senin ve vereceğin eğitimlerle uğraşırdım ben!

Önce giyindim sonra mutfağa indim. Ardından on beş dakika boyunca bir şeyler atıştırdıktan sonra kalkıp bahçeye çıktım. Brad beni görünce gözlerini devirip yanıma gelmişti.

‘’Sonunda!’’

Sırıttım.

‘’Aynen anca hazırlandım.’’ İçten içe gülerken Brad başını sallamıştı.

Hadi artık eğitimler ve dövüşler başlasın!

Kurt evinin geniş, ormana açılan düzlük bahçesinde, güçlü ve kaslı yapısıyla Brad karşımda duruyordu. Soğukkanlı ve ciddi tüm bu duruşuyla, dövüşün başlayacağı anı bekliyordu. O an, içimde bir heyecan ve biraz da endişe hissettim. Ancak, Thomas'ın önceki eğitimlerinden aldığım güvenle, bu dövüşün benim için yeni bir meydan okuma olduğunu hatırlamıştım. Kollarımı sıvadım ve gardımı Brad gibi aldım. Tam bu sırada kahkahayı basıp ellerini dizlerine koyarak gülmeye başlamıştı.

‘’Ne oldu ne var!?’’ Tepkime verebileceği tek cevabı vermişti o an.

‘’Daha gard almayı bile bilmiyorsun!’’ Tüh ya gerçekten mi hiç bilmiyordum!?

Gözlerimi devirip bıkkınlıkla nefes verdiğimde Brad yanıma geldi.

‘’Böyle duracaksın.’’ Diyerek bir ayağını geri attığında aynısını yaptım. Ellerini yan yana yumruk yaptığında yine aynı hareketi yaptım. Başını olumsuzca sallayarak cıkcıkladı. Ne yanlıştı işte!?

Yüzüme bir yumruk savurduğunda geriye sıçramıştım. Brad ise gözlerini devirdi.

‘’Gardını aldın mı sence şimdi!?’’ Başımı olumsuzca salladığımda Brad yumruk olan ellerimi tutup sıktı ve yönlendirdi. Tam olarak duruşumu anladığımda ve bana gösterdiği aynadan bunu yan profilden gördüğümde bu duruşu zihnime kazıdım. Geçen yarım saat boyunca sadece yumruk savurma ve kroşe atma üzerine dersler almıştım arada devreye tekmeler girmişken bir saat geçmişti tam tamına.

‘’İyi gidiyorsun.’’ Dediğinde şaşırmıştım. Bu şaka olmalıydı. Ama hayır hiç şaka yapıyor bir tipi de yoktu. Bu yüzden mutlu olmuştum işte.

Antrenmanlara on dakika arayla devam ettiğimizde boşluğa attıklarımı Brad üstünde denemeye başladım bu sefer de. O benim ciddili boks torbamdı. Koluna çalıştığım yumruklarıma karşın sabit bir şekilde durdu. Becerebiliyor muydum ya?

Brad üfleyip yumruk atarken bileğimden tuttuğunda bağırdı.

‘’Sert vursana kızım ya!’’ Bağırışından aldığım refleks ile bir anda suratına sol elimle bir yumruk attığımda Brad’in başı yana yattı. Bileğimi o sırada serbest bırakırken elimi sallaya sallaya dizlerimin üstüne çökmüştüm.

‘’Aaah!’’

Sanırım parmaklarımı kırmıştım. Bunun bu kadar acıması hiç de normal değildi.

Brad ‘’Nihayet!’’ derken evde dışarıya Melez ile Thomas aynı anda fırlamıştı.

Arkalarından Lilith ve diğerleri ev kapısının önüne dizildiğinde başımı salladım.

Elimi sallaya sallaya üflerken iki yanım da sarılmıştı. Sol tarafım Melez ve sağ tarafım da Thomas tarafından!

‘’İyi misin?’’ diye sorarken Thomas, Melez elimi tutup kendisine yavaşça çekti.

‘’Hay ben böyle işin!’’ diyerek dişlerimi sıkarken Melez parmaklarımın üstünde yavaşça elini gezdirdi.

Thomas tip tip Brad’e bakarken benimle Melez’in ilgilenmesini fırsat bilip söze girdi.

‘’Sana ders ver, kızı çalıştır, güçlendir dövüş öğret diyoruz! Daha bir saat olmuş şu olana bak.’’

Melez’in desteğiyle ayağa kalktığımda yanında sargılarla Lilith geldi. Elim on saniyede sarıldığında Thomas’a döndüm.

‘’Yok bir şey. İyiyim ben.’’ Sözlerimi Melez onaylamıştı.

‘’Evet bir şeyi yok.’’ Brad bu sözlerden sonra Thomas’a döndü.

‘’Sence kurt güçlerim aktif olsa bu kadar acı mı çekerdi?’’ Thomas iç çekip Brad’in omzuna iki defa dokundu ve Lilith’i de alarak yanımızdan gitmişti. Melez yanımızda kalırken biraz geriye çekildi. İzlemek istediğini açıkça belli etmişti. Peki bir soru…

Melez buradayken odaklı bir antrenman yapabilir miydim?

Akşama kadar süren bir dizi antrenman. Melez ve Brad tarafından gerçekleştirilen dövüş dersleri.

Melez bir yandan dirseğimi düzeltirken bir yandan da Brad elimi ayarlamaya çalışıyordu.

Aslında geçen her dakika boyunca süper daha iyi hissediyor ve bazı şeyleri aklımda canlandırıyordum.

Yarım saatlik bir dinlenme sonrası aklıma gelen her şeyi uygulayacaktım.

Yarım saat geçmenin ardından bahçeye yöneldik ve minderin üstüne çıktık. Yerler çim olsa da her zaman güvenliği elden bırakmamak gerekiyordu. Brad ellerime bir boks eldiveni verdiğinde gülümsedi.

‘’Bunlar da kırık çıkığı engellemek için.’’ Başımla onu onayladığımda eldivenleri taktım.

Haydi başlayalım!

Karşılıklı gardlarımızı aldıktan sonra Brad beni onayladı. Ardından ilk yumruğu salladım. İlk yumruğa izin verdikten sonra ikici yumruğumu savurmuştu. Tıpkı izlediğimiz boks maçları gibi dönüp durduğumuzda bir kere daha yumruk salladım. Bir kurt adama karşı hiçbir şansım yokken neden hala deneme çabasındaydım ki? Düşüncelere dalmışken Brad’in yumruğu suratıma sallamasıyla kendime geldim.

‘’Dalıp gitmek yerine biraz dövüşe odaklan.’’

Gözlerim Brad’e kaydığında onu onayladım.

‘’Hadi devam!’’ diyerek tekrardan odaklandığımda Brad’in yüzüme savurduğu yumruğunu savuşturdum. İkinci eli karnıma giderken dizimle engelledim. Diğer eliyle tekrar yüzüme yumruk sallarken diğer eli daha seri bir şekilde karnıma ilerlemişti ki elimle yumruğunu iki taraflıca ittirdim. Brad etkilenmeye başlarken karnına yumruk savurmuştum. Ve saldırmak için yumruğunu havaya kaldırdığı için kolayca onun gardsızlığını yakalamıştım.

Brad’e sırıtırken yüzündeki şaşırtıcı saniyeler içinde geçti. Hava kararıncaya kadar böyle devam etmişken daha da iyileşmişti dövüşteki beceriksizliğim.

‘’Bugünlük yeter diyelim mi?’’ Başımı Brad’e olumsuzca salladım. Sevmiştim dövüşmeyi.

‘’Biraz daha dayanabilirim.’’ Havanın serin esen rüzgarıyla gardlarımızı tekrar aldıktan sonra dövüşe başladık.

‘’Şimdi seni birazcık zorlayalım.’’ Dedi Brad. Ardından da sırıttı.

‘’Bana bir kere herhangi bir yerime vurabilirsen kazanırsın.’’

Hadi bakalım!

İlk yumruğu attım. Savuşturarak karnıma yumuşak bir yumruk atmıştı. Bir iki adım gerilerken beklemeye başladım. En iyi saldırı savunmadır.

Brad sırıtıp yumruğunu salladığında elimle dirseğini ittirip omzuna yumruk salladım. Omzumu elinle ittirip savurmuştu beni geriye doğru.

Üstüne beklemeden atladığımda sadece havada yakalamıştı. Herhalde birazdan da bale yapacaktık!

Elleri belimde beni havada tutarken ellerine dirseğimi geçirdim. Geri serbest kaldığımda yüzüne çalışmıştım. Ama yumruğumu bir kez daha savuşturdu.

‘’O kadar kolay değil!’’

Öyle mi!?

Karnına doğru bir tekme savurduğumda havada yakalamıştı. Bir kez daha sırıttığında güçlü kollarından destek alıp havaya zıpladım. Boşta kalan ayağımla yüzüne bedenimi döndürüp tekme savurduğumda Brad ile birlikte mindere yığılmıştık.

Bu yaptığım hareket beni aşırı şaşırtırken Brad’in de benden kalır yanı yoktu. Bir alkış sesi yükseldiğinde dönüp ikimiz de aynı tarafa baktık.

Melez!

Yüzünde gururlanmış bir ifade varken emekleyerek Brad’den uzaklaşıp ayağa kalktım.

‘’İşte bu kadar!’’ deyip ellerimi birbirine sürtüp tozu temizledikten sonra üstümü silkeledim. Brad de benim arkamdan yerden kalkınca elini uzatmıştı. Elini sıktığımda gülümseyerek beni tebrik etti.

‘’Harikaydı! Bir günde iyi bir ilerleme katettin.’’

Brad’e başımı salladığımda artık dinlenme vaktim gelmişti.

Gerçekten aşırı şekilde, feci bir yorgunluk hissettim.

Esneyerek ellerimi salladıktan sonra minderden indim. Ellerimdeki boks eldivenlerini çıkarıp yere attıktan sonra Melez’e doğru birkaç adım attım.

‘’İyi işti.’’ Diyerek elini sırtıma koyduğunda ona yaslandım. Gerçekten yorucu bir antrenman olmuştu ve ben gerçekten de yorulmuştum.

‘’Yorulmuşuz?’’ diye sorduğunda ise Melez’e başımı salladım.

‘’Ah hadi yatıralım şu koca bebeği!’’ dedi Melez. Ve ardından daha sonra saniyeler içinde beni bir hışımda kucakladığında kendimi kucağında bulmuştum.

‘’Hey!’’ Çığlığıma aldırış etmek yerine sadece gülümserken evden içeri girmiştik bile.

‘’İndirsene beni!’’ diye omzunu sıktığımda bir kez daha gülümsedi, sesi kulağıma kadar geliyordu çünkü.

‘’Sadece uslu olup Kralına hizmet et.’’ Onun ağzından çıkan bu sözler beni olduğum pozisyona sabitlediğinde şaşkınca kalakaldım. Şaşkın bakışlarım üstündeyken merdivenleri tırmandık birer birer. Odamdan içeriye girdiğimizdeyse de doğruca yatağa ilerlemişti.

‘’Yorganı aç.’’ diye bir emir verdiğinde yorganın köşesini kıvırarak açtım. Melez beni yavaşça yatağa bıraktığında ellerini de sırtımdan çekmişti.

‘’Rahat mı?’’ diye sorduğunda sadece onu başımı sallayarak onayladım. Gülümsemiş ve geri çekilmişti. Ardından ‘’İyi geceler o zaman prenses!’’ diyerek üstümü örtüp saniyeler içinde odadan kaybolduğunda tutmuş olduğum nefesimi hissederek rahatça dışarıya verdim. Beni büyük bir düşünce seli içerisinde bir başıma bırakarak gitmişti gerçekten!

Zorluklarla tüm yorgunluğuma rağmen uykuma dalmamdan sonra yine sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım aydınlığa.

Hayret! Bu sefer Brad başıma dikilip düdükle beni rahatsız etmemişti. Doğru tabii dün yediği dayak yetmiş olmalı.

Yataktan kalkıp lacivert crop bir tişört ve yine aynı renk bir şort giyerek spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdiğim gibi alt kata indim. Bugünkü kahvaltı Maya’dandı.

Mutfağa yönelirken salondan yükselen seslerle o tarafa yöneldim. Yükselen sesler tanıdıktı çünkü.

Brad ve Thomas!

Ve daha düne kadar her şey iyiyken bu kadar şiddetli kavgaya tutuşmalarını gerektirecek şey neydi?

Ne olduğunu anlamayarak kapının girişinde durduğumda sesleri artık daha net işitiyordum.

Brad’in yüzündeki gerilim belirgin bir şekilde artıyordu. Normalde her zaman soğukkanlı olan Brad, bugün farklıydı. Gözlerinde belirgin bir öfke vardı. Sessizlik aniden Brad’in sözleriyle bozuldu.

‘’Senden artık çok sıkıldım Thomas!’’ Brad’in sesi salonda yankılanırken sessizce olduğum yerde durdum.

‘’Alt tarafı ufak bir dövüş için dediğin laflara bak! Ne o bir kız için sürünü mü hiç ediyorsun sen!? İzin vermem! Doğuştan alfa demem!’’

Thomas kahkaha attı.

‘’Daha düne kadar gözlerimin önümde çimenleri izliyordun, nereden geldi bu cesaret!?’’

Thomas’ın sözleri Brad’i daha da öfkelendirirken derin bir nefes aldım.

‘’Gel görelim asıl cesaret kimdeymiş!’’ Brad Thomas’ın yakasına yapışıp birlikte bahçenin yolunu kurt adam hızlarıyla tutmuşlar ve dövüşü bahçeye taşımışlardı.

‘’Önce seni sonra da sürünü heba ettiğin şeyi öldüreceğim!’’ Brad’in cebinden gümüş bir kazık çıktığında korkuyla dışarı fırlamıştım ama sesim dahi çıkmamıştı. Sadece saatler içerisinde… Nasıl olabilmişti bu kadar hızlı bir düşmanlık!?

Thomas ve Brad gözlerimin önünde bir düelloya tutulduğunda etrafıma bakmaya başladım.

Brad’in yüzündeki ifade değişti. Alay yerini ciddiyete bıraktı. "Belki de haklısın," dedi. "Ama bugün her şey değişecek. Artık senin liderliğini kabul etmiyorum. Şimdi hesaplaşma vakti."

O an gerilim doruk noktasına ulaştı. İkisi de birer kurt adam olarak en güçlü formlarını kullanmaya hazırdılar. Thomas’ın gözleri altın sarısına dönmeye başladı. Brad’in kasları gerildi, dişleri ortaya çıktı. Bunu durdurmaya çalışmanın imkânsız olduğunu fark etmiştim. Birkaç saniye içinde, birbirlerine saldırdılar. Bahçede büyük bir dövüş başlamıştı.

Thomas ve Brad arasında geçen bu kavga, sıradan bir dövüş değildi. İkisinin de güçleri tam anlamıyla ortaya çıkmıştı. Yere vuruşları, ağaçların titremesine neden oluyordu. Pençeleri havada keskin çizgiler bırakırken, birbirlerini yere savurup tekrar tekrar ayaklandılar. Her darbe, bir diğerini daha da kızdırıyor gibiydi.

Brad, Thomas’ın üzerine atlayıp onu yere fırlattı. Yerden hızla kalkarken gözlerinde parlayan bir öfke vardı. "Bu sefer seni bitireceğim, Thomas!" diye hırladı Brad. Thomas, pençelerini havada savurup Brad’i uzaklaştırmaya çalıştı ama Brad bir fırsat yakalayıp, Thomas’ın göğsüne bir darbe indirdi. Thomas’ın acı dolu iniltisini duydum ve o an içimde korku yükseldi.

Etrafımızdaki diğer kurt adamlar – Lilith, Maya, Elliot ve Lucas – kavgayı çevrelemiş, olan biteni sessizce izliyorlardı. Bu bir alfalık mücadelesiydi, ve liderliği kimin alacağı bu kavgayla belli olacaktı.

Brad, son darbeyi vurduğunda bir sessizlik çöktü.

Thomas yerdeyken Brad kazığı bir kez daha elinde çevirdi ve o kazık anında Thomas’ın kalbine saplanmıştı.

Nefes nefese kalbimi tutarken olduğum yerde kalakaldım. Başım cayır cayır yanarken nefes almakta zorlanıyordum.

Thomas’ın yerde hareketsiz yattığını görmek, kalbimin sıkışmasına neden oldu. "Artık bu sürünün lideri benim!" diye haykırdı Brad, sesi bir zafer ilanı gibi yankılandı. Diğer kurt adamlar başlarını öne eğdiler ve Brad’e doğru saygıyla yaklaşmaya başladılar.

Brad… Bunu nasıl kazanabilmişti?

Thomas nasıl yenilmişti!?

Thomas… Gerçekten ölmüş müydü?

Bayılacak gibi olurken Brad’in gözleri bana döndü. Korkuyla yutkunduğumda bahsettiği şeyin ben olduğumu anlamak pek de uzun sürmemişti.

Tüm bedenim buz kesti.

"Brad, ne yapıyorsun?" diye sormak istedim ama kelimeler ağzımdan çıkmadı ve bir bir boğazıma dizildi. Brad, kararlı adımlarla bana yaklaşmaya başladı. Bir adım geri attım, ama arkamdaki ağaca yaslandım. O an Melez’i fark ettim. Sadece izliyordu, gözlerinde bir şeyler planlar gibi bir ifade vardı. Ne olacaktı? Karışmayacak mıydı!?

Brad’in yüzü tamamen bir canavara dönüşmüştü çoktan ve bir avcı kadar hiddetle fısıldadı:

‘’Artık sıra sende!’’

...

 

Bölüm : 12.09.2024 16:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Eda / VAMPİRİSTİK Serisi / 2. SEZON FİNALİ
Eda
VAMPİRİSTİK Serisi

80.77k Okunma

15.4k Oy

0 Takip
135
Bölümlü Kitap
VAMPİRİSTİK01: HER ŞEYİN BAŞLANGICI02: GİZLİ PARTİ GECESİNDEN BİR ÇİFT DİŞ03: PARANOYA SONRASI GERÇEKLİK04: BİR VAMPİRİN SIRRI05: KAÇAMAK06: RUH VE BEDEN07: YÜZLEŞME08. AV VE AVCI09. TATLI BİR BİRLİKTELİK10. WİLHELM SORUNU11.OTELİN KEYFİ12. AİLE EVİ13. KAYIP14. AFFEDİŞ15. WİNCHESTERLER16. ORMANIN HÜKÜMDARLARI17. MELEZ1.SEZON FİNALİ2. SEZON TANITIM19: YENİDEN DOĞUŞ20: İYİLEŞME21: DOĞUM GÜNÜ22: KURT EVİNDE DOLUNAY ETKİSİ23: MELEZ İLE BAŞ BAŞA BİR GECE24: BİR PANSUMAN MESELESİ25: MELEZ EVİNDE MELEZ İMTİHANI26: KARANLIKTA SAKLANAN GÖLGE27: İNSANÜSTÜLERLE İMTİHANDA28: ANTRENMAN29: MELEZİN ÖZELİ30: AKUAMARİN TAŞI31: BİR MELEZ SORUNSALI32: GEÇMİŞİN İZLERİ33: BOKS MAÇI34: MELEZ DE BİR VAMPİR35: ÜÇ BENZEMEZ2. SEZON FİNALİ3.SEZON TANITIM37: YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA BİR YERDE38: SON STRATEJİ BÜKÜCÜ39: DOĞUŞUN SAATİ40: TYLER SALVADORE41: DÖNÜŞÜM42: KANDAŞ SAVAŞI43: MELEZLİK SORUNLARI44: ACININ IZTIRABI45: DOLUNAYIN ETKİSİZLİĞİ46: MELEZLERİN DANSI47: SAĞLIKÇI İLE ALFA48: BEBEK MARTİNA49: GELİŞİM VE BÜYÜME50: ADELİTO VE SKYİTO51: KAOSUN GETİRİSİ52: GEÇMİŞE DÖNÜŞ53: BALO3. SEZON FİNALİ4. SEZON TANITIM55: BİR YILDIZIN SON PARLAKLIĞI56: AV VE AVCININ İŞBİRLİĞİ57: GEÇMİŞİN İZLERİ58: ZÜMRÜDÜANKA59: ANILARIN YÜKÜ60: YENİDEN DOĞUŞUN ÇAĞRISI61: GEÇMİŞLE YÜZLEŞME62: SÜRÜ SORUNLARI63: KONSEY64: GEÇMİŞTEN BİR HEDİYE65: İÇİNDEKİ VAMPİRİ KONTROL ET66: AVCI İÇGÜDÜSÜ67: BİR CİLVE MESELESİ68: KAYIPLAR VE YARALAR69: MELEZ GÜÇLER70: VEDA ÖPÜCÜĞÜ71: GEÇMİŞTEN BİR ARKADAŞLA YÜZLEŞME72: VEDA ARDINDAKİ SIR73: MONTANA YOLCULUĞU74: KANLI SAVAŞ75: GÜÇ ARZUSU76: BİR DÜŞMANIN SONU4. SEZON FİNALİ5.SEZON TANITIM78: YENİ BAŞLANGIÇLARA79: KANADA SÜRÜSÜNDE YAŞAMA AİDİYET80: BİR BUNGALOV SORUNU81: SÜRÜDE İLK ANTRENMANLAR82: ŞEHRİ KAZANMANIN YOLU83: TAÇSIZ KRAL VE KRALİÇE84: CASUS85: EVE DÖNÜŞ86: HİPNOZ ADIMLARI87: FESTİVAL88: KORUMA İÇGÜDÜSÜ89: MELEZLİK 10190: GÜCÜN İRADESİ91: HUZURLU KOLLAR92: ŞELALE YÜKSELİRKEN93: HUZURUN MANZARASI94: DUYUMLAR VE FİLİZLER95: TERAPÖTİK BİR ANTRENMAN96: EVLİLİK ADIMLARI97: SON DÖVÜŞ İLK KAN98: ÇİÇEĞİ BURNUNDA GELİN99: KURT ADAMIN DÜĞÜNÜ5. SEZON FİNALİ101: BİR BEBEK MESELESİ102: İDDİA ÜZERİNE103: AÇ KURT104: AŞERME MÜCADELESİ105: SÜRÜYE İTİRAF106: KAN ÇEKİMİ107: YENİDEN VEDALAR108: NINA WAYNE'NİN YIKIMI109: TUTULMA110: GÜÇ OYUNLARI111: PLAN PLANA6.SEZON FİNALİ7. SEZON TANITIM113: KANLI MÜCADELE114: SAVAŞIN GÖLGESİNDE115: WINCHESTER MİRASI116: SANCILAR VE HORMONLAR117: ELİAS VE DAMİEN118: BEBEK ODASI TADİLATI119: VAMPİRLERİN KONTROLÜ120: BİR DÜĞÜN MESELESİ121: YENİDEN MERHABA HAYAT122: DAMIENLİ SABAHLAR123: İYİ Kİ DOĞDUN MARTİNA124: KABUSLARIN BAŞLANGICI125: MAĞARAYA YOLCULUK126: KAYIPLAR VE KAÇIŞLAR ÜZERİNE127: SONUN BAŞLANGICIFİNALSON SÖZ
Hikayeyi Paylaş
Loading...